Yargıtay Kararı Hukuk Genel Kurulu 2023/55 E. 2023/239 K. 22.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2023/55
KARAR NO : 2023/239
KARAR TARİHİ : 22.03.2023

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

1. Taraflar arasındaki “İşçilik alacağı” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda … İş Mahkemesince verilen asıl davanın kısmen kabulü ile karşı davanın reddine ilişkin karar davalı-karşı davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davalı-karşı davacı vekili tarafından temyiz edilmiş, Hukuk Genel Kurulunun usule ilişkin bozma kararından sonra Mahkemece Hukuk Genel Kurulunun usule ilişkin bozma kararının gereği yerine getirilerek yeniden direnme kararı verilmiştir.
3. Direnme kararı davalı-karşı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
4. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği düşünüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi
5. Davacı-karşı davalı (işçi) vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalıya ait işyerinde 1997 yılının Nisan ayı ilâ 07.01.2013 tarihleri arasında eczacı kalfası olarak çalıştığını, davalının uzun süredir müvekkiline işten ayrılması için baskı uyguladığını, 05.01.2013 tarihinde müvekkili ve diğer işçiye hakaretlerde bulunduğunu, kamera ile kendilerini izlediğini söyleyerek tehdit ettiğini ve 07.01.2013 tarihinde istifa ettiklerine dair dilekçe imzalattığını ancak iş sözleşmesinin aslında davalı işveren tarafından haksız olarak feshedildiğini, fazla çalışma ile hafta tatili ücreti alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatları ile fazla çalışma, hafta tatili ve yıllık izin ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı ve Karşı Dava İstemi
6. Davalı-karşı davacı (işveren) vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; müvekkilinin davacı ve diğer işçinin kendisine hakaret ettiklerini duyması üzerine bu hususta savunmalarını istediğini, sonrasında ise davacının istifa dilekçesi vererek işten ayrıldığını, alacaklarının bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuş; karşı davasında ise davacı işten ayrılırken ihbar öneli vermediğinden ihbar tazminatının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
7. Davacı-karşı davalı vekili karşı davaya cevap dilekçesinde; davanın reddini savunmuştur.
Mahkeme Kararı
8. … İş Mahkemesinin 29.06.2015 tarihli ve 2013/171 Esas, 2015/459 Karar sayılı kararı ile; işverence işyerindeki kamera görüntüleri ile tespit edilen ve işverenin hoşuna gitmeyecek ancak başkaları tarafından da duyulmayacak türdeki olumsuz konuşmalar sebebiyle iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedilmesinden önce işçi tarafından istifa suretiyle sona erdirildiği, fazla çalışma ile hafta tatili ücreti alacaklarının da işçiye tam olarak ödenmediği gerekçesiyle asıl davanın kısmen kabulüne, karşı davaya ilişkin olarak ise işçinin haklı nedenle iş sözleşmesini feshettiği gerekçesiyle karşı davanın reddine karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı
9. … İş Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-karşı davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
10. Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin 25.06.2018 tarihli ve 2015/28830 Esas, 2018/15646 Karar sayılı kararı ile davalı-karşı davacının sair temyiz itirazlarının reddine karar verildikten sonra,”2-Taraflar arasında iş sözleşmesinin feshi uyuşmazlık konusudur.
Somut olayda, davacının 15.01.1998 – 07.01.2013 tarihleri arasında davalıya ait işyerinde eczacı kalfası olarak çalıştığı, 07.01.2013 tarihli istifa dilekçesinde özel sebeplerinden dolayı işinden istifa ettiğini belirttiği anlaşılmaktadır.
Dosya içeriğine göre, davacı, davalı işverenin uzun bir süredir işten çıkması için baskı uyguladığını, 05.01.2013 tarihinde ise davalı işverenin, diğer çalışan …’yla sohbet ettikleri bir esnada arayarak her iki işçiye hakaretlerde bulunduğunu, kendilerini kamera ile izlediğini söyleyerek, tehdit ettiğini, hile ve tehdit ile iradelerine aykırı olarak 07.01.2013 tarihinde istifalarını aldığını, iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından haksız olarak feshedildiğini iddia etmiştir. Davalı işveren ise; kendisine ait eczaneyi işyerinde bulunan İP kamera sistemi üzerinden cep telefonu vasıtası ile görüntülü olarak denetlerken davacı ve diğer eczane çalışanı …’nın kendisine ağza alınmayacak bir kısım küfürler ettiklerini, hakaret ettiklerini duyduğunu ve işyerini arayarak davacı ve diğer çalışana kendisine yapmış oldukları hakaret ve küfürleri duyduğunu söylediğini, davacı ve diğer çalışandan konu ile ilgili savunmalarını istediğini, davacının savunmasını verdiğini, savunmaları değerlendirilme aşamasında iken davacının 07.01.2013 tarihinde istifa ederek işten ayrıldığını savunmuştur.Mahkemece, davalının gıyabında çalışma yerindeki kamera görüntüleri ile de davalı tarafça tespit edilen davalının hoşuna gitmeyecek, ancak başkalarınca duyulmayacak türdeki olumsuz konuşmalar sebebiyle, davalı işverence iş akdinin haklı nedenle feshedilmezden önce davacı tarafça istifa suretiyle iş akdinin sona erdirildiği ve yapılan fazla mesai ile hafta tatili alacaklarının da davacıya tam olarak ödenmediği gerekçesiyle kıdem tazminatı isteğinin kabulüne karar verilmiştir.
Davalı tarafından dosyaya sunulan kamera kayıtlarını içerir CD’nin uzman bilirkişi aracılığıyla incelenip çözümü yaptırılarak taraflarca beyan edilen olay esnasında sarf edilen sözlerin içeriği belirlenerek ve tüm dosya kapsamı ile birlikte değerlendirilerek çıkacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir…” gerekçesiyle karar oy çokluğu ile bozulmuştur.
Direnme Kararı
11. … İş Mahkemesinin 12.10.2018 tarihli ve 2018/290 Esas, 2018/505 Karar sayılı kararı ile; konuşmalarının dinlendiğinden habersiz şekilde işçinin rızası dışında elde edilen CD kaydının delil olarak değerlendirilemeyeceği, adliye bilgisayarlarında söz konusu CD’nin izlenmesinde elektrik süpürge sesinden başka hakaret içeren bir sözün net olarak dinlenemediği, işçinin işverene karşı içeriği ispatlanamayan sözleri kesin olarak tespit edilememekle birlikte patronu dahi olsa hoş olmayan söz söylemesinde feshin geçerli hâle gelebileceğinin değerlendirilmesi gerektiği, alacaklarının tamamını aldığını da içeren, şahsı ile alakalı özel sebeplerden dolayı işinden istifayı içeren “istifa mektubudur” başlıklı dilekçenin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 420 nci maddesi gereğince feragat ve ibra niteliği açısından geçersiz kabul edildiği, işçinin iş ilişkisinin işverence sona erdirilmeden, kendisinin istifa etmesine itibar edilerek ve söz konusu istifanın da yakın tarihli olarak Cumhuriyet Başsavcılığına, İşkur’a şikâyet edilerek ve dava açılarak karşılandığı, hafta tatili ve fazla çalışma ücreti alacaklarının bulunduğu, bu nedenle iş sözleşmesinin haklı nedenle işçi tarafından sona erdirildiğinin kabul edildiği, hukuksuz elde edilen ve itibar edilmemesi gereken CD kaydının içeriğinin kendi rızası dışında daha üstün bir korunmaya değer hak olmadan çözümünün yaptırılarak ayrıntısının ve içeriğinin tespiti ile iş sözleşmesinin davalı tarafça haklı veya haksız sona erdirildiği hususunda ayrıca araştırmaya gerek görülmediği, istifadaki “özel sebepler” ifadesinin de diğer haklı fesih sebeplerinin ileri sürülmesine engel teşkil etmeyeceği gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
12. … İş Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararı süresi içinde davalı-karşı davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 27.01.2022 tarihli ve 2019/(22)9-181 Esas, 2022/72 Karar sayılı kararı ile; “…29. Somut olayda, mahkemece direnme kararının davacı-karşı davalı vekiline 06.11.2018 tarihinde tebliğ edilmesinden sonra davacı-karşı davalı vekili 08.11.2018 havale tarihli “tavzih” dilekçesi ile asıl dava yönünden lehlerine vekâlet ücretine hükmedilmediğini belirterek gerekçeli karardaki eksikliğin giderilmesini talep etmiş, mahkemece taraf vekillerinin katıldığı duruşma sonrasında 11.12.2018 tarihli ek karar ile 12.10.2018 tarihli gerekçeli kararın hüküm kısmına “4-Kendilerini vekil ile temsil ettirmekle, hüküm tarihindeki yürürlükteki haklılık miktarlarınca hesaben takdir edilen,
a-)4.420,00 TL vekalet ücretinin davalı karşı davacıdan alınıp, davacı karşı davalıya verilmesine,
b-)2.180,00 TL vekalet ücretinin davacı karşı davalıdan alınıp, davalı karşı davacıya verilmesine
5-Davacı tarafça yapılan tebligat, posta masrafı, tanık ve bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 669,20 TL nin kabul edilen haklılık oranı dikkate alınarak, takdiren hesap edilen 545,00 TL yargılama giderinin davalı karşı davacıdan tahsiliyle, davacı karşı davalı tarafa verilmesine, geriye kalan kısmın kendileri üzerinde bırakılmasına” rakam ve sözcüklerinin eklenmesine karar verilmiştir.
30. Açıklanan maddi ve hukukî olgulara göre, mahkemece tavzih yolu ile hüküm fıkrasına ekleme yapılmış ise de, HMK’nın 305. maddesinin 2. fıkrası uyarınca hüküm fıkrasında taraflara tanınan haklar ve yüklenen borçların tavzih yoluyla sınırlandırılması, genişletilmesi ve değiştirilmesi mümkün olmadığından hüküm fıkrasına tavzih yoluyla belirtilen şekilde ekleme yapılması usule aykırıdır.
31. Bilindiği üzere, mahkeme bozma kararına uyduktan sonra bu karardan dönemeyeceği gibi direnme kararı verdikten sonra da ilk karardan farklı bir karar vermesi mümkün değildir. Gerekçe genişletilebilir ise de verilen hükmün ilk karardan farklı olmaması zorunludur.
32. O hâlde, gelinen noktada mahkemece direnme kararında asıl dava yönünden vekâlet ücreti ile yargılama giderine hükmedilmemesi suretiyle ilk karar ile direnme kararı arasında farklılık oluştuğu anlaşılmaktadır.
33. Bu durumda mahkemece yapılması gereken HMK’nın 294. ve 297. maddelerine uygun şekilde verilen ilk karar gibi asıl dava yönünden de vekâlet ücreti ve yargılama gideri ile ilgili hüküm fıkrası oluşturmak ve buna uygun gerekçeli karar yazmaktır.
34. Hâl böyle olunca usulüne uygun olmayan direnme kararı bozulmalıdır…” gerekçesiyle sair temyiz itirazları incelenmeksizin direnme kararının usulden bozulmasına karar verilmiştir.
13. … İş Mahkemesinin 15.09.2022 tarihli ve 2022/281 Esas, 2022/515 Karar sayılı kararı ile; usuli hatalar düzeltilerek önceki gerekçe tekrar edilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi
14. Direnme kararı süresi içinde davalı-karşı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK
15. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; Mahkemece iş sözleşmesinin davacı işçi tarafından fazla çalışma ve hafta tatili ücreti alacaklarının ödenmemesi sebebiyle haklı nedenle feshedildiğinin kabul edildiği somut olayda,
1-İş sözleşmesinin davacı işçi tarafından mı yoksa davalı işveren tarafından mı feshedildiği,
2-İş sözleşmesinin davalı işveren tarafından feshedildiğinin kabul edilmesi durumunda, davacı işçinin davalı işverene karşı sarf ettiği iddia edilen sözlerin içeriğinin belirlenmesi bakımından işyerinde alınan konuşma içeriklerine dair ses kayıtlarının işçinin rızası dışında elde edilen hukuka aykırı delil niteliğinde olup olmadığı ile ses ve görüntü kayıtlarının yer aldığı CD’nin uzman bilirkişi tarafından incelenip çözümünün yaptırılarak sonucuna göre karar verilmesinin gerekip gerekmediği,
Noktalarında toplanmaktadır.

III. ÖN SORUN
16. Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında öncelikle direnme adı altında verilen kararın yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı; buradan varılacak sonuca göre temyiz incelemesinin Hukuk Genel Kurulu tarafından mı yoksa Özel Dairece mi yapılması gerektiği ön sorun olarak tartışılıp değerlendirilmiştir.

IV. GEREKÇE
17. Direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için mahkeme bozmadan esinlenerek yeni herhangi bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermeli, gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir.
18. Başka bir deyişle mahkemenin yeni bir delile dayanarak veya bozmadan esinlenerek gerekçesini değiştirerek veya daha önce üzerinde durmadığı bir hususu bozmada işaret olunan şekilde değerlendirerek karar vermiş olması hâlinde direnme kararının varlığından söz edilemez.
19. İstikrar kazanmış Yargıtay içtihatlarına göre mahkemece direnme kararı verilse dahi bozma kararında tartışılması gereken hususları tartışmak, bozma sonrası yapılan araştırma, inceleme veya toplanan yeni delillere dayanmak, önceki kararda yer almayan ve Özel Daire denetiminden geçmemiş olan yeni ve değişik gerekçe ile hüküm kurmak suretiyle verilen karar direnme kararı olmayıp yeni hüküm olarak kabul edilmektedir.
20. Somut olayda, Mahkemece verilen ilk kararda; işverence işyerindeki kamera görüntüleri ile tespit edilen ve işverenin hoşuna gitmeyecek ancak başkaları tarafından da duyulmayacak türdeki olumsuz konuşmalar sebebiyle iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedilmesinden önce işçi tarafından istifa etmek suretiyle sona erdirildiği, fazla çalışma ile hafta tatili ücreti alacaklarının da işçiye tam olarak ödenmediği, bu nedenle işçi feshinin haklı nedene dayandığı gerekçesiyle asıl davanın kısmen kabulüne, karşı davanın reddine karar verildiği, kararın işveren vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece, “…Davalı tarafından dosyaya sunulan kamera kayıtlarını içerir CD’nin uzman bilirkişi aracılığıyla incelenip çözümü yaptırılarak taraflarca beyan edilen olay esnasında sarf edilen sözlerin içeriği belirlenerek ve tüm dosya kapsamı ile birlikte değerlendirilerek çıkacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir…” gerekçesiyle bozulması üzerine Mahkemece; konuşmalarının dinlendiğinden habersiz olarak elde edilen CD’deki kayıtların işçinin özel hayatını ihlâl niteliğinde olup işçinin rızası dışında temin edilmiş olması nedeniyle delil olarak değerlendirilmemesi gerektiği, öte yandan CD görüntülerinin saat 20:00’lara kadar varacak şekilde olduğu, hangi bölümünün kesilmeden sunulduğu, hangi bölümünün mahkemeye sunulduğunun kesin olarak anlaşılamadığı, imzalı bordrolar haricinde haftada 6 saatlik fazla çalışması karşılanmadan 2009 yılı ile 2013 yılı başlarına kadar çalıştırılan işçinin işverene karşı içeriği ispatlanamayan sözlerinin de kesin olarak tespit edilememekle birlikte patronu dahi olsa hoş olmayan söz söylemesinde feshin geçerli hâle gelebileceğinin değerlendirilmesi gerektiği ancak iş ilişkisi işverence sona erdirilmeden kendisinin istifa etmesine itibar edilerek ve söz konusu istifanın da yakın tarihli olarak Cumhuriyet Başsavcılığı ile İşkur’a şikâyet edilerek ve dava açılarak karşılandığı, hafta tatili ve fazla çalışma ücreti alacaklarının bulunduğu, bu nedenle iş sözleşmesinin haklı nedenle işçi tarafından feshedildiğinin kabul edildiği, fesih sebebi ile bağlılık konusunda tartışma bulunmakla birlikte işçinin “özel sebepler” gerekçesinin iş sözleşmesinin feshinde haklı sayılabilecek diğer sebeplerden feragat olarak kabul edilemeyeceği, bu konunun Hukuk Genel Kurulu tarafından incelenerek uygulama birliğinin sağlanması gerektiği, bu nedenle hukuksuz elde edilen ve itibar edilmemesi gereken CD kaydı içeriğinin çözümünün yaptırılarak ayrıntısının ve içeriğinin tespiti ile iş sözleşmesinin işverence haklı veya haksız sona erdirilmesi hususunda ayrıca araştırmaya gerek görülmediği gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
21. Görüldüğü üzere Mahkemece ilk kararda dosyaya sunulan CD bakımından bir değerlendirme yapılmamış iken direnme adı altında verilen kararda CD kaydının izlendiği de belirtilmek suretiyle değerlendirmeler yapılarak ve ayrıca ilk kararın gerekçesinde yer almayan Özel Daire denetiminden geçmemiş yeni ve değişik gerekçe ile karar verilmiştir.
22. Bu durumda ortada Hukuk Genel Kurulu tarafından incelenmesi gereken direnme kararı değil, yeni ve değişik gerekçe ile verilen yeni hüküm bulunmaktadır.
23. Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında direnme kararında CD kaydı değerlendirilmek suretiyle gerekçenin kuvvetlendirildiği, bu nedenle ön sorun bulunmadığı ileri sürülmüş ise de bu görüş Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.
24. Hâl böyle olunca yeni hükme yönelik temyiz itirazları Özel Dairece incelenmelidir.
25. Bu nedenle dosya Özel Daireye gönderilmelidir.

V. SONUÇ
Açıklanan sebeplerle;
Davalı-karşı davacı vekilinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE,
22.03.2023 tarihinde oy çokluğuyla kesin olarak karar verildi.