YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2023/49
KARAR NO : 2023/87
KARAR TARİHİ : 15.02.2023
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi (Aile Mahkemesi Sıfatıyla)
SAYISI : 2019/712 Esas, 2020/159 Karar
KARAR : Davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine
1. Taraflar arasındaki “manevi tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Bozova Asliye Hukuk Mahkemesince verilen davanın kısmen kabulüne ilişkin karar davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 4. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği düşünüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi
4. Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili ile davalının 16.03.2011 tarihinde evlendiklerini, çocuğunun doğumunu kayınvalidesinin evinde yapan müvekkilinin doğumdan itibaren yirmi gün sonra eşi tarafından ailesinin evine götürülerek aleyhinde boşanma davası açıldığını, davanın mahkemece reddedilmesi üzerine davalının amcasının kızı olarak müvekkiline tanıştırdığı kişi ile 25.05.2014 tarihinde imam nikâhı kıyıp stüdyo fotoğrafları çektirerek düğün yaptığını, davalının evlilik birliği içerisinde sadakat yükümlülüğüne aykırı davranarak müvekkilinin psikolojisinin bozulmasına sebep olduğunu ileri sürerek 40.000TL manevi tazminatın 25.05.2014 tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı
5. Davalı vekili cevap dilekçesinde; görev ve yetki itirazında bulunduklarını, esas yönden ise birlikte yaşadıkları dönemde evlilik birliği yükümlülüklerini yerine getirmeyen davacının ağır kusurlu olduğundan manevi tazminat isteme hakkı bulunmadığını, ayrıca istenen tazminat miktarının fahiş olduğunu belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkeme Kararı
6. Bozova Asliye Hukuk Mahkemesinin 16.06.2016 tarihli ve 2014/700 E., 2016/359 K. sayılı kararı ile; davada genel mahkemeler görevli olduğundan yargılamanın Asliye Hukuk Mahkemesi sıfatıyla yürütüldüğü, davalının yetki itirazının yerinde olmadığı, dosya kapsamı itibariyle davalının davacıyı yeni doğan çocuğu ile bırakıp başka kişi ile gayri resmî evlilik yaparak birlikte yaşadığının sabit olduğu, aile birliğine zarar verip Türk Medeni Kanunu hükümlerine aykırı davrandığı, davacının da bu durumdan manevi olarak zarar gördüğü gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 10.000TL manevi tazminatın dava tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı
7. Bozova Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
8. Yargıtay 4. Hukuk Dairesince 19.06.2019 tarihli ve 2017/706 E., 2019/3433 K. sayılı kararı ile; “…Dava konusu olayda davacı, 4721 sayılı TMK’nun 185/3. maddesinde belirtilen sadakat yükümlülüğüne aykırı davranmaktan dolayı, davalı eşinden manevi tazminat talep etmektedir. Sadakat yükümlülüğü, evlilikle birlikte eşlerin tabi olması gereken bir yükümlülük olup, TMK’nun ikinci kitabının birinci kısmının üçüncü bölümünde düzenlenmiştir.
Somut olayda; davacı, davalı eşinin sadakat yükümlülüğüne uymadığını ileri sürerek manevi tazminat talep etmiştir. Evlilik devam ederken, birlik yükümlülüklerine uyulup uyulmadığını belirleme görevi aile mahkemesine aittir. Görev kamu düzenine ilişkin olup, yargılamanın her aşamasında istek üzerine ya da re’sen gözetilmesi gerekir. Şu halde; mahkemece davaya aile mahkemesi sıfatıyla bakılmak suretiyle sonuca gidilmesi gerekirken bu hususun gözetilmemiş olması doğru olmamış kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir…” gerekçesiyle bozma nedenine göre sair yönler incelenmeksizin hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Direnme Kararı
9. Bozova Asliye Hukuk Mahkemesinin (Aile Mahkemesi sıfatıyla) 13.02.2020 tarihli ve 2019/712 E., 2020/159 K. sayılı kararı ile; bozma öncesi 24.04.2015 tarihli duruşmada davaya Aile Mahkemesi sıfatıyla bakılmasına karar verildiği, duruşma tutanağının başlık kısmına “Aile Mahkemesi Sıfatıyla” ibaresinin eklendiği, 04.09.2015 tarihli duruşmada da davaya Aile Mahkemesi sıfatıyla bakılmasına karar verildiğinin tekrarlandığı, devam eden duruşmalarda tutanaklara Aile Mahkemesi sıfatıyla ibaresi yazılmamış ise de bu durumun daha önce verilen ara kararları ortadan kaldırmayacağı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi
10. Direnme kararı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
11. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davacının evlilik birliği devam ederken eşinin sadakat yükümlülüğüne uymadığını ileri sürerek açtığı manevi tazminat istemli eldeki davaya ilk derece mahkemesince Asliye Hukuk Mahkemesi sıfatıyla mı yoksa Aile Mahkemesi sıfatıyla mı bakılarak karar verildiği noktasında toplanmaktadır.
III. ÖN SORUN
12. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında işin esasının incelenmesinden önce; taraflar arasındaki manevi tazminat davası nedeniyle yapılan yargılama sonucunda verilen ilk kararda “Bozova Asliye Hukuk Mahkemesi” olarak karar verildiği hâlde; Özel Dairenin, mahkemenin görevine ilişkin bozma kararı sonrasında, “Bozova Asliye Hukuk Mahkemesi (Aile Mahkemesi Sıfatıyla)” direnme kararı verilmesi karşısında, direnme adı altında verilen bu kararın yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı hususu ön sorun olarak tartışılmıştır.
IV. GEREKÇE
13. Bilindiği üzere; direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için, mahkeme bozmadan esinlenerek yeni herhangi bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermeli; gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir.
14. Başka bir deyişle mahkemenin yeni bir delile dayanarak veya bozmadan esinlenerek gerekçesini değiştirerek veya daha önce üzerinde durmadığı bir hususu bozmada işaret olunan şekilde değerlendirerek karar vermiş olması hâlinde, direnme kararının varlığından söz edilemez.
15. İstikrar kazanmış Yargıtay içtihatlarına göre; mahkemece direnme kararı verilse dahi bozma kararında tartışılması gereken hususları tartışmak, bozma sonrası yapılan araştırma, inceleme veya toplanan yeni delillere dayanmak, önceki kararda yer almayan ve daire denetiminden geçmemiş olan yeni ve değişik gerekçe ile hüküm kurmak suretiyle verilen karar direnme kararı olmayıp, bozmaya eylemli uyma sonucunda verilen yeni hüküm olarak kabul edilir.
16. Bu açıklamalar ışığında eldeki davaya gelince; davacı vekilinin müvekkili ile evli olan davalının evlilik birliği içerisinde sadakat yükümlülüğüne aykırı davranması sebebiyle açtığı manevi tazminat davasında yapılan yargılama sırasında davalı vekilinin mahkemenin görevine yönelik itirazı üzerine mahkemece 24.04.2015 tarihli 3. celsede 1 nolu ara kararda “Davalı vekilinin görev itirazına ilişkin olarak ilçemizde aile mahkemesi bulunmadığı anlaşıldığından yargılamaya Aile Mahkemesi Sıfatıyla yapılmasına görev itirazının REDDİNE,” denilmek suretiyle Bozova Asliye Hukuk Mahkemesi (Aile Mahkemesi Sıfatıyla) olarak yargılamaya devam edilmiş, 04.09.2015 tarihli 5. celsenin 2 nolu ara kararında ise “Davanın niteliği gereği 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin kuruluş kanunu da dikkate alınarak, davaya Aile Mahkemesi sıfatıyla bakılmasına” şeklinde karar kurulmak suretiyle bir önceki ara karar tekrar edilmiştir.
17. Bu şekilde Aile Mahkemesi sıfatıyla yargılama yapılırken 15.01.2016 tarihli 8. celsede mahkemece “Davanın niteliği gereği davaya Asliye Hukuk Mahkemesi sıfatıyla bakılmasına, bu doğrultuda mahkememiz 5 nolu celse 2 nolu ara kararından dönülmesine” şeklinde ara karar kurulmak suretiyle önceki ara karardan rücu edilerek, Asliye Hukuk Mahkemesi olarak yargılamaya devam edilmiş, kararın verildiği duruşmada da davaya Bozova Asliye Hukuk Mahkemesi sıfatıyla bakılmış ve gerekçeli kararda Bozova Asliye Hukuk Mahkemesi sıfatıyla verilmiştir.
18. Verilen kararın davalı vekilince temyizi üzerine Özel Daire tarafından diğer temyiz itirazları incelenmeksizin davaya aile mahkemesi sıfatıyla bakılmak suretiyle sonuca gidilmesi gerektiği belirtilerek mahkemenin görevi yönünden kararın bozulması üzerine, mahkemece bozmayı gerektirecek bir usulsüzlüğün bulunmadığı gerekçesiyle verilen direnme kararı Asliye Hukuk Mahkemesi sıfatıyla değil Aile Mahkemesi sıfatıyla verilmiş, direnmeye esas gerekçeli karar başlığında da Aile Mahkemesi sıfatıyla karar verildiği açıkça belirtilmiştir.
19. Yukarıda açıklandığı gibi Özel Daire bozma kararı, görev hususu kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemece yargılamanın her aşamasında kendiliğinden dikkate alınması ve eldeki davanın aile mahkemesi sıfatıyla görülüp karara bağlanması gerektiğini içermektedir. Her ne kadar bozma öncesi Mahkemece, Asliye Hukuk Mahkemesi olarak karar verilmişse de, bozma sonrası yargılamaya Aile Mahkemesi sıfatıyla devam edilip sonuçlandırılması karşısında esasen bozma kararında belirtilen husus yerine getirilmiştir.
20. Bu durumda verilen direnme kararının gerçekte bozmaya eylemli uyma sonucu verilen yeni hüküm niteliğinde olduğu açıktır.
21. Hâl böyle olunca; kurulan bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevi Hukuk Genel Kuruluna değil, Özel Daireye aittir.
22. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, ön sorunun bulunmadığı, mahkemece bozma öncesi gerekçe aynen tekrar edilip aynı hüküm kurulduğu gözetildiğinde bozmaya eylemli uyma ve yeni hüküm sonucuna ulaşılamadığı, ortada Mahkemece verilmiş bir direnme kararı olduğu, direnme kararının da Bozova Asliye Hukuk Mahkemesi (Aile Mahkemesi Sıfatıyla) verilmesi karşısında direnme uygun olup esas hakkında verilen karara yönelik temyiz incelemesi yapılmak üzere dosyanın Özel Daireye gönderilmesi gerektiği ileri sürülmüş ise de, bu görüş Kurul çoğunluğunca benimsenmemiştir.
23. O hâlde; dosya yeni hükme yönelik temyiz itirazları incelenmek üzere Özel Daireye gönderilmelidir.
V. SONUÇ
Açıklanan nedenlerle;
Davalı vekilinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın YARGITAY 4. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 440/III-1 maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 15.02.2023 tarihinde oy çokluğuyla kesin olarak karar verildi.