Yargıtay Kararı Hukuk Genel Kurulu 2023/299 E. 2023/323 K. 12.04.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2023/299
KARAR NO : 2023/323
KARAR TARİHİ : 12.04.2023

MAHKEMESİ : Yargıtay 2. Hukuk Dairesi (İlk Derece Mahkemesi Sıfatıyla)

1. Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı Yargıtay 2. Hukuk Dairesince İlk Derece Mahkemesi sıfatıyla yapılan yargılama sonunda davanın esastan reddine karar verilmiştir.
2. Karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği düşünüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi
4. Davacı vekili dava dilekçesinde; kızları tarafından 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 406 ncı maddesi uyarınca kısıtlanması talebiyle … Sulh Hukuk Mahkemesinde açılan 2015/268 Esas sayılı davada müvekkilinin tüm mal varlığı üzerine tedbir konulduğunu, davanın reddine karar verilmekle birlikte davanın mahiyeti gereği kararın kesinleşmesine kadar tedbirin devamına hükmedildiğini, Yargıtay (Kapatılan) 18. Hukuk Dairesince kararın bozulduğunu, karar düzeltme isteminin reddedildiğini, bozma sonrası yargılamaya 2016/1787 Esas üzerinden devam eden Mahkemenin tedbirin devamına ve ayrıca yetkisizlikle dosyanın … Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verdiğini, kararın temyizi üzerine bu kez Yargıtay 8. Hukuk Dairesi tarafından bozulduğunu, dosyanın … 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2019/126 Esas sırasına kaydedildiğini, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucu ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine ancak tedbirin devamına karar verildiğini, Yargıtay 8. Hukuk Dairesince kararın onandığını, karar düzeltme yolu kapalı olan kararın 26.05.2021 tarihinde kesinleştiğini, kısıtlama koşullarının bulunmadığının başından beri belli olmasına rağmen müvekkilinin tasarruf hakkını kısıtlayan ihtiyati tedbirin kaldırılması yönündeki itirazların sürekli reddedildiğini, tüm çabalarına Mahkemenin kayıtsız kalması nedeniyle müvekkilinin fiziksel ve zihinsel olarak sağlığının bozulduğunu, hâkimlerin başka anlam yüklenemeyecek kadar açık ve kesin kanun hükümlerine aykırı karar verdiğini, 6 yıla yakın araştırma yaptıklarını, bu sürenin makul süreyi açtığını, basit yargılama usulüne tabi davada yirmiden fazla duruşma yapıldığını, duruşmaların 4-5 aylık sürelerle ertelendiğini, hâkim Behiye Aslan’ın TMK’nın 412 nci maddesindeki hüküm çok açık olduğu hâlde yetkisizlik ve tedbirin devamına karar verdiğini, geçici vasi atanmasına rağmen taşınmazları üzerindeki tedbirin kaldırılmayarak tasarruf yetkisini kullanamaz hâle getirildiğini, davacının ekonomik alanda kararlar alıp yatırımlarını gerçekleştiremediğini, ciddi anlamda borçlanmak zorunda kaldığını, müvekkilinin menfaatinden ziyade mirasçıların menfaatinin düşünüldüğünü, uzun süren yargılama, gereksiz araştırmalar, anlamsız ve en temel usul kurallarına aykırı kararlar ile duruşma ertelemeleri ile tedbir kaldırılmayarak hakkın yerine getirilmesinden kaçınıldığını ileri sürerek belirsiz alacak davası olarak açılan davada 100.000,00 TL maddi tazminat ile 100.000,00 TL manevi tazminatın faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı
5. Davalı … vekili cevap dilekçesinde; zamanaşımı süresinin dolduğunu, somutlaştırma yükümlülüğünün yerine getirilmediğini, tazminat koşullarının oluşmadığını belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Özel Daire Kararı
6. Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 27.12.2022 tarihli ve 2022/1 Esas, 2022/9 Karar sayılı kararı ile; “…Davacı dava dilekçesinde ve beyanlarında, davada görev alan hâkimlerin HMK.nın 46.maddesinin (c) fıkrasında yer aldığı üzere farklı bir anlam yüklenemeyecek kadar açık ve kesin bir kanun hükmüne aykırı karar verdikleri ve ayrıca aynı maddenin (e) fıkrasında yer aldığı üzere hakkın yerine getirilmesinden kaçınmış olmaları nedeniyle Devletin tazminatla sorumlu olduğunu iddia etmiştir.
Davacının delil olarak dayandığı … 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2019/126 E.,2020/827 K. sayılı dosyası incelendiğinde, davacıların talebi üzerine davanın açılması ile birlikte tedbir kararı verildiği, işbu davada davacının savurganlık ve mal varlığını kötü yönetme sebebiyle vesayet altına alınmasının veya kendisine yasal danışman atanmasının istenildiği, yargılama esnasında bir çok kez davacı … vekilinin tedbirin kaldırılmasını talep ettiği ancak talebin davaya bakan tüm hâkimler tarafından reddedildiği, mahkemece 20.01.2016 tarihinde verilen ilk kararın Yargıtay 18. Hukuk Dairesinin 20.09.2016 tarihli kararı ile bozulduğu ve bilahare 19.12.2018 tarihinde verilen kararın ise Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 26.03.2019 tarihli ilamı ile bozulduğu ve bundan sonra yeniden yapılan yargılama sonunda 15.12.2020 tarihli karar ile davanın reddine karar verildiği, bu kararın Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin nihai olarak 2021/561-4437 sayılı kararı ile oy çokluğu ile onandığı, ancak azınlığın davacıya TMK.429.maddesi gereğince yasal danışman atanması gerektiğinden mahkeme kararının bozulması gerektiği kanaati ile onama kararına katılmadığı görülmüştür.
Yapılan yargılama ve toplanan delillere göre mahkemede görev alan hâkimlerin öncelikle tedbir kararı vermek ve bilahare ise bu tedbirin yargılamanın sonuna kadar devamına karar vermek suretiyle davacının ileri sürdüğü gibi açık ve kesin bir kanun hükmüne aykırı karar verdikleri veya hakkın yerine getirmesinden kaçındıkları iddia edilmiş ise de davacının, vesayet altına alınmasının talep edildiği dosyadaki yargılama süreci incelendiğinde hakkın yerine getirilmesinden kaçınıldığına dair hiç bir delil ve emare bulunmadığı gibi HMK.nın 397/2 maddesi gereğince kaideten aksi yönde karar verilmedikçe tedbirin hüküm kesinleşinceye kadar devam edeceği gözönüne alındığında açık bir kanun hükmüne aykırılık bulunduğu da kabul edilmeyecektir.
Açıklanan bu gerekçeyle davanın reddi ile davacının para cezası ile cezalandırılmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere,
1-Davanın Reddine,
2-Dava esastan reddedildiğinden HMK.nun 49.md.si gereğince davacının takdiren 2.500,00.-TL. disiplin para cezasına mahkum edilmesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Alınması gerekli 91,10.- TL. karar harcının peşin alınan 3.415,50 .- TL. harçtan mahsubu ile fazla alınan 3.324,50 .- TL. harcın hüküm kesinleştiğinde istek halinde davacıya iadesine,
5-Davalı Hazine vekil ile temsil edildiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 10.maddesinin 3 numaralı bendi gereğince 17.800,00. -TL. vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalı hazineye verilmesine,…” karar verilmiştir.
Kararın Temyizi
7. Özel Daire kararı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

II. GEREKÇE
8. Dava 6100 sayılı Kanun’un 46 ncı maddesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.
9. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 46 ncı maddesinde sorumluluk nedenleri sınırlı olarak sayılmış olup anılan maddede;
“(1) Hâkimlerin yargılama faaliyetinden dolayı aşağıdaki sebeplere dayanılarak Devlet aleyhine tazminat davası açılabilir:
a) Kayırma veya taraf tutma yahut taraflardan birine olan kin veya düşmanlık sebebiyle hukuka aykırı bir hüküm veya karar verilmiş olması.
b) Sağlanan veya vaat edilen bir menfaat sebebiyle kanuna aykırı bir hüküm veya karar verilmiş olması.
c) Farklı bir anlam yüklenemeyecek kadar açık ve kesin bir kanun hükmüne aykırı karar veya hüküm verilmiş olması.
ç) Duruşma tutanağında mevcut olmayan bir sebebe dayanılarak hüküm verilmiş olması.
d) Duruşma tutanakları ile hüküm veya kararların değiştirilmiş yahut tahrif edilmiş veya söylenmeyen bir sözün hüküm ya da karara etkili olacak şekilde söylenmiş gibi gösterilmiş ve buna dayanılarak hüküm verilmiş olması.
e) Hakkın yerine getirilmesinden kaçınılmış olması.” düzenlemesi bulunmaktadır.
10. Somut olayda 6100 sayılı Kanun’un 46 ncı maddesinde sınırlı sayıda belirtilen sorumluluk sebeplerinden hiçbiri bulunmadığından ve hâkimlerin yargılama faaliyetinden dolayı tazminat şartları oluşmadığından Özel Dairece davanın reddine karar verilmesi yerindedir.
11. Hâl böyle olunca usul ve yasaya uygun olan karar onanmalıdır.

III. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin İlk Derece Mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesi uyarınca ONANMASINA,

Harç peşin alındığından harç alınmasına yer olmadığına,
12.04.2023 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.