YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2023/252
KARAR NO : 2023/345
KARAR TARİHİ : 12.04.2023
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Yargıtay 9. Hukuk Dairesi (İlk Derece Mahkemesi Sıfatıyla)
1. Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı Yargıtay 9. Hukuk Dairesince İlk Derece Mahkemesi sıfatıyla yapılan yargılama sonunda davanın esastan reddine karar verilmiştir.
2. Karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği düşünüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi
4. Davacı vekili dava dilekçesinde; Karayolları Genel Müdürlüğünden ihale ile alınan Çanakkale Köprüsü yapım projesinde, ortak girişim anlaşması kapsamında yer alan müvekkili şirket nezdinde asma köprü malzeme kalite kontrol başmühendisi olarak 08.08.2018 tarihinde çalışmaya başlayan Homayoon Niknia’nın 19.08.2018 tarihinde motor kazası geçirerek uzun süre rapor alması nedeniyle iş sözleşmesinin feshi üzerine … 9. İş Mahkemesinin 2019/128 Esas sayılı dosyası ile işçilik alacaklarının tahsili istemiyle açtığı davada yargılama sonucu müvekkili aleyhine 4.025.678,86 TL ücret, 14.707,59 TL bayram tatili ücreti, 1.771,22 TL çalışma ve oturma izni masrafı ve 245,00 TL masrafa hükmedildiğini ancak müvekkili şirketin 25.12.2015 tarihinden itibaren e-tebligat adresi olmasına rağmen 3 yıl süren yargılamada tüm tebligatların kullanmadığı bir adrese Tebligat Kanunu’nun 35 inci maddesinin dördüncü fıkrasına göre çıkarılarak adil yargılanma ve savunma haklarının kısıtlandığını, müvekkilinin dava açıldığından dahi haberi olmadığını, basit bir MERSİS araştırması ile şirketin adresinin belirlenmesi mümkün olduğu gibi Tebligat Kanunu’nun 7/a maddesine göre davacı şirketin elektronik tebligat yapılması zorunlu kişiler arasında yer aldığını, tebligatların ticaret sicilinde kayıtlı olmayan ilgisiz bir adrese yapıldığını, icra takibi ile bu durumun fark edilmesi ve 28.02.2022 tarihli dilekçe üzerine gerekçeli kararın tebliğe çıkarılmasının dahi nasıl büyük bir hak ihlâli yapıldığının göstergesi olduğunu, ayrıca Türk Borçlar Kanunu’nun 438 inci maddesinin ikinci fıkrasındaki düzenleme uyarınca indirim yapılmadığı gibi maddede öngörülen araştırmaların da yerine getirilmediğini, nitekim yabancı uyruklu olan uluslararası projelerde çalışan işçinin kısa bir süre sonra Kanada’da bir şirkette kıdemli proje yöneticisi olarak çok yüksek bir ücretle çalıştığını, mahkeme kararının ayrıca kopyala-yapıştır yöntemi ile yazıldığını, bu şekilde kanunun açık ve kesin hükmüne aykırı davranıldığı gibi hakkın yerine getirilmesinden kaçınıldığını, müvekkilinin 5 milyon civarında alacak nedeniyle 87.500,00 TL komisyon ödeyerek tehiri icra kararı alabilmek için teminat mektubu temin ettiğini, bu nedenle 2 yıldan fazla sürmesi muhtemel yargılama nedeniyle günlük 1.500,00 TL zarara uğradığı gibi yıllık zararının 540.000,00 TL olduğunu, bu zararın ne kadar artacağının da belli olmadığını, istinaf incelemesinde kararın kaldırılacağı düşünülse bile zararın mevcut olduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 175.000,00 TL maddi tazminatın faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı Cevabı
5. Davalı … vekili cevap dilekçesinde; öncelikle davanın süresinde açılmadığından zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiğini öte yandan 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 46 ncı maddesindeki sorumluluk koşulları oluşmadığı gibi karara karşı istinaf yoluna başvurulduğundan zarar oluşup oluşmadığının da belli olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Özel Daire Kararı
6. Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 06.12.2022 tarihli ve 2022/3 Esas, 2022/7 Karar sayılı kararı ile; “…Somut olayda davacı vekili, müvekkilin adil yargılanma ve savunma hakkının mahkeme işlemleri ile engellendiğini, müvekkilinin e-tebligat adresi bulunmasına rağmen, tebligatın usulüne uygun yapılmadığını, bu nedenle davaya ilişkin savunma ve beyanda bulunma hakkından mahrum kaldığını, Türk Borçlar Kanunu madde 438/2 düzenlemesinin yok sayılarak herhangi bir indirim yapılmadığını, icra dosyasına teminat mektubu sunulmak zorunda kaldıklarından bankaya komisyon ödemek zorunda kaldığını, Yerel Mahkemenin usul ve yasaya aykırı işlemleri nedeni ile müvekkili nezdinde oluşan zarardan devletin sorumlu olduğunu beyan etmiş ise de verilen kararın kasıtla veya ağır ihmalle verildiğinin tespit edilemediği, hakimin HMK’nın 46. maddesi uyarınca kayırma veya taraf tutma yahut taraflardan birine olan kin ve düşmanlık sebebiyle hukuka aykırı bir hüküm veya karar vermiş olması ya da sağlanan veya vaat edilen bir menfaat sebebiyle kanuna aykırı bir hüküm veya karar vermiş olması yada açık kesin bir kanun hükmüne aykırı karar veya hüküm verilmiş olması hallerinin gerçekleşmediği anlaşıldığından davanın esastan reddine karar vermek gerekmiştir. Davacının açtığı dava esastan reddedildiğinden 6100 sayılı Kanun’un 49. maddesi uyarınca davacı takdiren 500,00 TL disiplin para cezasına mahkum edilmiştir.
H Ü K Ü M :
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın esastan REDDİNE,
2-6100 sayılı Kanun’un 49. maddesi uyarınca takdiren 500,00 TL disiplin para cezasının davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
4- Alınması gerekli 80,70 TL harcın peşin alınan 2.988,50 TL harçtan mahsubu ile fazla yatan 2.907,80 TL harcın istek halinde davacıya iadesine,
5-6100 sayılı Kanun’un 333. maddesi gereği, hükmün kesinleşmesinden sonra, davacı tarafından yatırılan gider avansından kullanılmayan kısım kalması halinde iadesine, tebliğ gideri avanstan karşılanmak suretiyle iade kararının davacıya tebliğine,
6-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre davalı yararına 17.800,00.- TL maktu vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,…” karar verilmiştir.
Kararın Temyizi
7. Özel Daire kararı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. GEREKÇE
8. Dava 6100 sayılı Kanun’un 46 ncı maddesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.
9. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 46 ncı maddesinde sorumluluk nedenleri sınırlı olarak sayılmış olup anılan maddede;
“(1) Hâkimlerin yargılama faaliyetinden dolayı aşağıdaki sebeplere dayanılarak Devlet aleyhine tazminat davası açılabilir:
a) Kayırma veya taraf tutma yahut taraflardan birine olan kin veya düşmanlık sebebiyle hukuka aykırı bir hüküm veya karar verilmiş olması.
b) Sağlanan veya vaat edilen bir menfaat sebebiyle kanuna aykırı bir hüküm veya karar verilmiş olması.
c) Farklı bir anlam yüklenemeyecek kadar açık ve kesin bir kanun hükmüne aykırı karar veya hüküm verilmiş olması.
ç) Duruşma tutanağında mevcut olmayan bir sebebe dayanılarak hüküm verilmiş olması.
d) Duruşma tutanakları ile hüküm veya kararların değiştirilmiş yahut tahrif edilmiş veya söylenmeyen bir sözün hüküm ya da karara etkili olacak şekilde söylenmiş gibi gösterilmiş ve buna dayanılarak hüküm verilmiş olması.
e) Hakkın yerine getirilmesinden kaçınılmış olması.” düzenlemesi bulunmaktadır.
10. Somut olayda 6100 sayılı Kanun’un 46 ncı maddesinde sınırlı sayıda belirtilen sorumluluk sebeplerinden hiçbiri bulunmadığından ve hâkimlerin yargılama faaliyetinden dolayı tazminat şartları oluşmadığından Özel Dairece davanın reddine karar verilmesi yerindedir.
11. Hâl böyle olunca usul ve yasaya uygun olan karar onanmalıdır.
III. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin İlk Derece Mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesi uyarınca ONANMASINA,
Harç peşin alındığından harç alınmasına yer olmadığına,
12.04.2023 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.