Yargıtay Kararı Hukuk Genel Kurulu 2023/238 E. 2023/472 K. 17.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2023/238
KARAR NO : 2023/472
KARAR TARİHİ : 17.05.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/958 E., 2022/1088 K.
DAVA TARİHİ : 20.06.2012
KARAR : Davanın kısmen kabulüne
ÖZEL DAİRE KARARI : Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 17.02.2022 tarihli ve
2021/1507 Esas, 2022/875 Karar sayılı BOZMA kararı

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince verilen kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun davalı aleyhine hükmedilen icra inkâr tazminatı ve faiz türü yönünden kısmen kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 6. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

Direnme kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra temyiz incelemesi sırasında duruşmanın düzenlendiği 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 369 uncu maddesinin direnme kararının temyizini kapsamadığı, direnmenin düzenlendiği aynı Kanun’un 373 üncü maddesinde ise duruşmaya yer verilmediği gözetildiğinde direnme kararlarının temyiz incelemesinde duruşma yapılamayacağı kabul edilerek taraf vekillerinin duruşma talebinin reddine karar verilip Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan gündem ve dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili, müvekkilinin …’da doğalgaz ham maddesi ile elektrik ürettiğini, ürettiği elektriği serbest piyasa koşullarında ortaklarına ve üçüncü kişilere sattığını, müvekkilinin verdiği hizmet karşılığı davalıya iletim ve dağıtım sistem kullanım bedeli ödediğini, ödenen bedelin Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) tarafından belirlendiğini, davalı şirketin EPDK’nın onayına tâbi olan iletim sistem kullanım bedelinde bir artış olmamasına rağmen, mevzuat ve kurul kararlarına aykırı olarak dağıtım sistemi içerisinde yansıttığı iletim sistem kullanım bedelini arttırdığını, buna bağlı olarak müvekkili şirketten 2004 Ocak-2006 Ağustos döneminde 207.439,15 TL fazla iletim sistem bedeli tahakkuk ve tahsili yapıldığını, müvekkili tarafından fazladan ödenen 207.439,15 TL asıl alacak ve 395.554,81 TL işlemiş faiz olmak üzere 602.993,96 TL’nin tahsili için davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını, ancak davalının icra takibine haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek icra takibine yapılan itirazın iptali ile davalı aleyhine icra inkâr tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili, taraflar arasındaki ihtilafın nedeninin dağıtım sistem kullanım bedeli ile iletim sistem kullanım bedeli arasındaki farklılıktan kaynaklandığını, dağıtım sistemi kullanım bedelinin EPDK tarafından ve dağıtım sistemi kullanan abonelere uygulanan birim fiyat olduğunu, dağıtım sistemine ilişkin yatırım harcamaları, işletme ve bakım giderleri dikkate alınarak hesaplandığını, iletim sistem kullanım bedelinin ise TEİAŞ tarafından fatura edilen tutarların o bölgede kullanıma sunulan enerjiye bölünmesi sonucunda bulunan birim bedeli olduğunu, iletim sistem kullanım bedelindeki değişikliklerin TEİAŞ’tan kaynaklandığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 28.02.2018 tarihli ve 2014/357 Esas, 2018/301 Karar sayılı kararıyla; tarafların mülga 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu (4628 sayılı Kanun) ile yürürlüğe giren yönetmelik, EPDK kurul kararları ve tebliğ hükümlerine uymakla yükümlü oldukları, mevzuat kapsamında iletim tarifelerinin, düzenleyici kurum olan EPDK onayına tâbi olup, davalı … şirketinin herhangi bir tarife belirleme hak ve yetkisinin bulunmadığı, EPDK tarafından belirlenen tarifeleri uygulamakla yükümlü olduğu hâlde davalının kendisinin belirlediği iletim tarifesinin mevzuata aykırı olduğu anlaşılmakla, fazladan tahsil edilen iletim bedellerinden sorumlu olduğu, davalının tarife hükümlerine aykırı olarak davacıdan fazla tahsil ettiği iletim bedelinin 207.439,15 TL asıl alacak, 307.874,85 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 515.314,00 TL olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile itirazın kısmen iptaline, takibin 207.439,15 TL asıl alacak ve 307.874,85 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 515.314,00 TL üzerinden, asıl alacağa takip tarihinden itibaren işletilecek kamu alacaklarına uygulanan en yüksek faizi ile birlikte devamına ve asıl alacağın %40’ı olan 82.975,66 TL icra inkâr tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 09.10.2019 tarihli ve 2018/1814 Esas, 2019/1055 Karar sayılı kararıyla;
Davacı vekili tarafından bilirkişi raporuna ilişkin verilen dilekçe ekinde dosyaya sunulan ve davalı tarafından itiraza uğramayan EPDK Başkanlığının TEDAŞ Genel Müdürlüğüne hitaben yazdığı 27.01.2004 tarihli ve 644 sayılı yazısı ile, 01.01.2004 tarihinden itibaren uygulanacak olan dağıtım sistemi kullanım fiyatları yerine dağıtım sistemi sistem kullanım fiyatları ile iletim tarifesinin birleştirilerek her bir abone grubu için toplam sistem kullanım fiyatlarının TEDAŞ’ın internet sitesinde yayınlandığı, 2004 yılında iletim ve dağıtım bedellerinde 2003 yılı Kasım ayına göre bir değişiklik yapılmamış olmasına göre yayınlanan toplam sistem kullanım fiyatlarının 2003 yılı Kasım ayında yayınlanan dağıtım tarifeleri ile iletim tarifelerinin toplamından farklı olduğunun tespit edildiği belirtilerek uygulamanın alınan kurul kararları doğrultusunda yapılmasının istenmesi, EPDK’nın bu yazı öncesinde 19.03.2003 tarihli ve 103 sayılı kararı ile TEİAŞ’ın iletim tarifesine dahil olan bedeller belirtildikten sonra iletim sistem kullanım fiyatı ve iletim sistemi işletim fiyatında 2003 yılında artış yapılmayacağını kararlaştırması, 31.12.2003 tarihli ve 264/1 sayılı kararında da, 24.07.2003 tarihli ve 171 sayılı kurul kararı ile değişik 19.03.2003 tarihli ve 103 sayılı kurul kararı ve ekleri ile belirlenen iletim tarifesinin TEİAŞ tarafından 2004 yılı için de uygulanmasına karar verilmesi dikkate alındığında, 2003 yılı iletim sistem kullanım bedelinin dava konusu dönemde de aynen uygulanması gerekirken EPDK kararlarına aykırı olarak artış yapıldığının sabit olduğu, dava konusu edilen dönemde, davacının sözleşme yaptığı TEDAŞ’ın EPDK kararlarına aykırı olarak iletim bedelini 3,30 TL yerine 4,40 TL’den hesaplayarak davacıdan toplam 244.776,32 TL fazla tahsilat yaptığı, davacının bu miktarın 207.439,15 TL’sini takip konusu ettiği, takip tarihi itibariyle bu miktar için 307.874,85 TL avans faizi işletildiği, davacının belirtilen miktarlar yönünden davasında haklı olup, davalı vekilinin sıfat yokluğu, asıl alacak ve işlemiş faiz yönünden istinaf sebepleri yerinde değil ise de, taraflar arasındaki uyuşmazlığın yargılamayı gerektirmesi ve alacağın likid olmaması nedeniyle icra inkâr tazminatı koşullarının oluşmadığı, buna rağmen davalı aleyhine tazminata karar verilmesinin ve davacının da avans faizi talebinde bulunmasına, işlemiş faizin de bu faiz türüne göre belirlenmesine rağmen takip tarihinden itibaren kamu alacaklarına uygulanan en yüksek faiz oranına karar verilmesinin yerinde olmadığı gerekçesi ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun bu yönlerden kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden hüküm kurulmasına, davanın kısmen kabulüne, takibin 207.439,15 TL asıl alacak ve 307.874,85 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 515.314,00 TL alacak ve asıl alacağa takip tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile devamına ve fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;
“….1-EPDK’nın 24.08.2006 tarihli ve 875 sayılı kurul kararında, 5496 sayılı Enerji Piyasası Kanunu’nda değişiklik yapılmasına ilişkin Kanun ile 3629 sayılı Kanun’a eklenen geçici 9. madde doğrultusunda, TEDAŞ tarafından EPDK’ya sunulan tarife tekliflerine istinaden kabul edilen PSHB (Perakende Satış Hizmet Bedeli) tarifesinin, geçiş döneminde tüketici tarifelerinin dengelenmesi bakımından kwh bazında belirlenmesine ilişkin 20 dağıtım şirketi için gelir gereksinimi hesaplaması ve tarife metodolojisinin geçiş dönemi tarife uygulamaları başlıklı 2. bölümünün (B) bendinde yer alan 1. bölümünde ‘abone başına sabit ücret olarak belirlenen parekende satış hizmeti bedeli tarifesinin geçiş döneminde tüketici tarifelerinin dengelenmesi bakımından kwh bazında belirlenmiştir’ denilmiştir. Bu karar ile EPDK tarafından elektrik dağıtım şirketlerinin PSHB (Parekende Satış Hizmeti Bedeli) karşılığı tahsil ettikleri bedellerin abone başına belli bir maktu bedel olarak değil, tüketici tarafından tüketilen her bir kwh için belli bir bedel olarak tahakkuk ve tahsil edileceği hususu düzenlenmiştir. Yukarıda değinilen geçiş dönemi tarife uygulamaları başlıklı 2. bölümün (B) bendinin iptali istemiyle dava açılmış, Danıştay 13. Hukuk Dairesinin 2008/2695 E., 2011/1385 K. sayılı kararı ile, geçiş dönemi tarife uygulamaları başlıklı 2.bölümün (B) bendinde yer alan ‘1.bölümde abone başına sabit ücret olarak belirlenen PSHB (Parekende Satış Hizmeti Bedeli) tarifesi geçiş döneminde tüketici tarifelerinin dengelenmesi bakımından kwh bazında belirlenmiştir’ şeklindeki düzenleme iptal edilmiştir. İptal kararı ile birlikte elektrik dağıtım şirketleri tarafından tüketilen kwh bazında nispi olarak tahsil edilen PSHB’nin (Perakende Satış Hizmet Bedeli) yasal dayanağı ortadan kalkmıştır. Bu nedenle de mahkemece, davalının sayaç okuma bedellerini kwh bazında nispi olarak tahsil etmesi neticesinde maktu alınan ücretle arasındaki fark kadar zenginleştiği, ancak zenginleşmenin davacı aleyhine değil doğrudan tüketici aleyhine olduğu, davacı aleyhine bir zenginleşmenin olmadığı, davacının bu bedeli tüketiciye ödediğine ilişkin bir iddia da ileri sürülmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, kabulü doğru olmamıştır.
2-Bozma nedenine göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir,…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Verilen Direnme Kararı
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; önceki karar gerekçesi yanında, Yargıtayın iletim sistem kullanım bedeli ile ilgili uyuşmazlıklarda istikrarlı olarak kullanıcı şirketin fazladan tahsil edilen tutarın istirdatını isteyebileceğine karar verdiği, davalının, davacıdan fazla tahsil ettiği bedel nedeniyle davacının aleyhine zenginleşme olmadığı gerekçesiyle davanın reddinin gerektiği açıklanmış ise de, sistem kullanım anlaşmasının davanın tarafları arasında yapılması, davalının davacıdan EPDK kararlarına aykırı olarak fazladan bedel tahsil ettiğinin sabit olması karşısında davacının kendi müşterilerine yansıttığı bedelin bu müşteriler tarafından davacıdan istenilip istenilmediğinin bu davanın konusu kapsamında kalmadığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen direnme kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili, müvekkili şirkete fazladan yansıtılan iletim sistem kullanım bedeline ticari avans faizinin değil, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un (6183 sayılı Kanun) 51 inci maddesine göre işleyecek gecikme zammının uygulanması gerektiğini, dava konusu alacağın likid nitelikte olup icra inkâr tazminatı talebinin reddine karar verilmesinin yerinde olmadığını, Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararda müvekkili lehine hükmedilen vekâlet ücretinin eksik hesaplandığını ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Davalı vekili, davacı şirketin davaya konu bedeli nihai tüketicilere yansıttığını, bu nedenle zararı olmadığı gibi tüketiciler adına dava açma yetkisinin de bulunmadığını, davaya konu tarifenin TEDAŞ tarafından belirlendiğini, müvekkili şirketin EPDK ve TEDAŞ’ın talimatlarına ve kararlarına uymakla yükümlü olduğunu, dağıtım sistemi kullanım tarifeleri ile perakende satış tarifelerinin EPDK onayına tâbi olduğu hâlde, iletim sistem kullanım bedelinin EPDK onayına tâbi olmadığını ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Uyuşmazlık
Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda davacının, taraflar arasında imzalanan dağıtım sistem kullanım anlaşması uyarınca iletim sistem kullanım bedeli fiyatlarında 2004 yılında yapılan artış uyarınca davalıya fazladan ödediğini iddia ettiği bedeli talep edip edemeyeceği noktasında toplanmaktadır.

D. Gerekçe
1. İlgili Hukuk
1.Mülga 4826 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu’nun 5 ve 13 üncü maddeleri.

2. Elektrik Piyasası Tarifeler Yönetmeliği’nin 4, 8 ve 28 inci maddeleri.

2. Değerlendirme
1.Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle konu ile ilgili kavramların ve yasal mevzuatın incelenmesinde yarar bulunmaktadır.

2.Uyuşmazlığın ortaya çıktığı tarihte yürürlükte bulunan ve somut olayda uygulanması gereken 4628 sayılı Kanun’un “Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu ve Kurul Başkanlığı” başlıklı 5 inci maddesi;
“Kurul, biri Başkan, biri İkinci Başkan olmak üzere yedi üyeden oluşur.
…Bu Kanunun diğer maddeleri ile belirlenen yetkilerinin yanısıra, Kurul aşağıdaki yetkilere de sahiptir:
… e) İlgili lisans hükümleri uyarınca hazırlanacak olan; Türkiye Elektrik Ticaret ve Taahhüt Anonim Şirketinin toptan satış fiyat tarifesini, iletim tarifesini, dağıtım tarifeleri ile perakende satış tarifelerini incelemek ve onaylamak,…” hükmünü haizdir.

3. Aynı Kanun’un “Tarifeler ve tüketicilerin desteklenmesi” başlıklı 13 üncü maddesi;
“Bu Kanun kapsamında düzenlenen tarifeler, tarifelerin uygulanması ve tüketicilerin desteklenmesine ilişkin usul ve esaslar şunlardır:
a)Tarifeler:
Bu kısımda düzenlenen ve bir sonraki yıl uygulanması önerilecek tarifeler, ilgili tüzel kişi tarafından bu Kanun hükümleri doğrultusunda ve kendisine Kurul tarafından verilen lisanstaki hükümler uyarınca her yıl ekim ayının sonuna kadar hazırlanır ve Kurul onayına sunulur. Kurul, bu başvuruların ilgili lisans hükümlerine uygun olduğunu tespit etmesi halinde, bu başvuruları aynı yılın 31 Aralık tarihini geçmeyecek şekilde onaylar.
Lisans sahibinin, bir sonraki yıl boyunca tarifelerde yapacağı aylık enflasyon ve lisansında belirtilen diğer hususlarla ilgili ayarlamalar da Kurul onayında yer alır. Bu tür fiyat ayarlamaları ile ilgili formüller Kurum tarafından bu Kanun hükümleri doğrultusunda verilen her lisansta bulunur. Fiyat yapısı içinde, söz konusu tüzel kişinin piyasa faaliyetleri ile doğrudan ilişkili olmayan hiçbir unsur yer alamaz. Türkiye Elektrik İletim Anonim Şirketi tarafından uygulanacak iletim ek ücreti bu hükmün istisnasını oluşturur.

Her lisansta yer alan fiyat formülleri ancak söz konusu lisansta belirtilen zamanlarda ve/veya koşullarda tadil edilebilir.
Kurul onaylı tarifelerin hüküm ve şartları, bu tarifelere tabi olan tüm gerçek ve tüzel kişileri bağlar. Bir gerçek veya tüzel kişinin tabi olduğu tarifede öngörülen ödemelerden herhangi birisini yapmaması halinde, söz konusu hizmetin durdurulmasını da içeren usul ve esaslar yönetmelikle düzenlenir.
Tarife onayı gerektiren bir lisansın verilmesi ile birlikte, içinde bulunulan yıla ait tarife de Kurulca incelenerek onaylanır.
b) Kurulca düzenlemeye tabi tarife türleri şunlardır:
1. Bağlantı ve Sistem Kullanım Tarifeleri: Bağlantı ve sistem kullanım tarifeleri, ilgili bağlantı ve sistem kullanım anlaşmalarına dahil edilecek olan ve iletim sistemi ya da bir dağıtım sistemine bağlantı ve sistem kullanımı için eşit taraflar arasında ayrım yapılmaması esasına dayalı fiyatları, hükümleri ve şartları içerir.
Bağlantı fiyatları, şebeke yatırım maliyetlerini kapsamaz. Bağlantı fiyatı, bağlantı yapmış olan tüzel kişinin namına oluşan masraflar ile sınırlıdır.
2. İletim Tarifesi: Türkiye Elektrik İletim Anonim Şirketi tarafından hazırlanacak olan iletim tarifesi, üretilen, ithal veya ihraç edilen elektrik enerjisinin iletim tesisleri üzerinden naklinden yararlanan tüm kullanıcılara eşit taraflar arasında fark gözetmeksizin uygulanacak fiyatları, hükümleri ve şartları içerir. Türkiye Elektrik İletim Anonim Şirketinin yapacağı şebeke yatırımları ve iletim ek ücretleri iletim tarifesinde yer alır.
3. Toptan Satış Tarifesi: Türkiye Elektrik Ticaret ve Taahhüt Anonim Şirketi tarafından hazırlanacak toptan satış tarifesi, toptan satışlar için Türkiye Elektrik Ticaret ve Taahhüt Anonim Şirketinin elektrik enerjisi satma yükümlülüğü olan tüm gerçek ve tüzel kişilere eşit taraflar arasında fark gözetmeksizin uygulayacağı fiyatları, hükümleri ve şartları içerir.
Toptan satış tarifesinin belirlenmesinde Kurul, satın alınan elektrik enerjisinin ortalama fiyatının yansıtılmasını ve Türkiye Elektrik Ticaret ve Taahhüt Anonim Şirketinin mali yükümlülüklerini yerine getirebilme kapasitesini esas alır.
4. Dağıtım Tarifeleri: Dağıtım şirketleri tarafından hazırlanacak olan dağıtım tarifeleri, elektrik enerjisinin dağıtım tesisleri üzerinden naklinden yararlanan tüm gerçek ve tüzel kişilere eşit taraflar arasında fark gözetmeksizin uygulanacak dağıtım hizmetine ilişkin fiyatları, hükümleri ve şartları içerir.
5. Perakende Satış Tarifeleri: İletim sistemine doğrudan bağlı olanlar dışındaki tüketiciler için, eşit taraflar arasında ayırım gözetmeksizin uygulanacak fiyatları, hükümleri ve şartları içerir.
Serbest olmayan tüketiciler için geçerli olacak perakende satış tarifeleri, perakende satış lisansı sahibi dağıtım şirketi ve/veya perakende satış şirketleri tarafından önerilir ve Kurul tarafından incelenerek, onaylanır.
İletim sistemine doğrudan bağlı olanlar dışındaki serbest tüketiciler için geçerli olacak perakende satış tarifeleri de bu tüketiciler ikili anlaşmalarla kendi tedarikçilerini seçene kadar, bulundukları dağıtım bölgesindeki perakende satış lisansı sahibi dağıtım şirketi ve/veya perakende satış şirketleri tarafından önerilir ve Kurul tarafından incelenerek onaylanır,…” şeklinde düzenlemiştir.

4. 11.08.2002 tarihli ve 24843 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan ve dava konusu yapılan dönemde yürürlükte bulunan Elektrik Piyasası Tarifeler Yönetmeliği’nin 4 üncü maddesinin 25 inci bendinde; iletim sistemi kullanım fiyatının, iletim sistemine ilişkin yatırım harcamaları ve işletme ve bakım giderleri dikkate alınarak hesaplanan fiyat olduğu açıklanmıştır. Yönetmeliğin 8 inci maddesinde de; iletim tarifesinin, TEİAŞ tarafından hazırlanan iletim tarifesi, iletim sistemi kullanım fiyatı ve iletim sistemi işletim fiyatı ile tarifenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslardan oluştuğu, iletim sistemi kullanım fiyatının; “İletim Sistemi Gelirinin Düzenlenmesi Hakkında Tebliğ”, iletim sistemi işletim fiyatının; “İletim Sistemi İşletim Gelirinin Düzenlenmesi Hakkında Tebliğ” hükümleri esas alınarak hesaplanacağı belirtilmiştir. Ayrıca Yönetmeliğin 28 inci maddesinde iletim ve dağıtım tarifesinde yer alan fiyatların tüketicilere yansıtılması usulü gösterilmiştir.

5. Taraflar arasında, dağıtım sisteminin kullanılması için gerekli hüküm ve şartları içeren dağıtım sistem kullanım anlaşmaları imzalanmış olup, sözleşmelerin 3 üncü maddesinde, maddi hatalar dışında; ödeme bildirimi içeriğine yapılacak herhangi bir itirazın ödemeyi durdurmayacağı, dağıtım şirketinin hatası nedeniyle fazladan ödenmiş olan tutarın, dağıtım şirketi tarafından ödeme bildiriminin tebliğ edildiği günden sonraki on beş gün içerisinde herhangi bir itirazda bulunulması hâlinde ödeme tarihini izleyen on birinci günden başlamak üzere 6183 sayılı Kanun’un 51 inci maddesine göre hesaplanacak gecikme zammı da dâhil olmak üzere bir sonraki ödeme dönemine ait bedelden mahsup edileceği kararlaştırılmıştır.

6. Tüm bu açıklamalar kapsamında somut olay değerlendirildiğinde; davacı, davalı … şirketinin içerisinde yer alan müşterilerine enerji nakletmesi için davalı ile sistem kullanım sözleşmeleri imzalandığını, bu sözleşmeler uyarınca davalıya iletim ve dağıtım sistem kullanım bedeli ödediğini, ancak 2003 yılı için belirlenen iletim sistem kullanım bedelinde, iletim fiyatlarında artışı öngören EPDK kararı ve onayı olmaksızın 2004 yılında artış yapılarak davalıya fazladan ödediğini iddia ettiği iletim sistem kullanım bedelinin davalıdan tahsili amacıyla başlattığı icra takibine itirazın iptalini talep etmiştir.

7. Dosya içerisinde yer alan ve EPDK’nın 19.03.2003 tarihli ve 103 sayılı kararı ile, TEİAŞ’ın iletim tarifesine dâhil olan bedeller belirlendikten sonra iletim sistemi sistem kullanım fiyatı ve iletim sistemi sistem işletim fiyatında 2003 yılında herhangi bir artış yapılmayacağı kararlaştırılmıştır.

8. EPDK’nın 31.12.2003 tarihli ve 264/1 sayılı kararında da, 24.07.2003 tarihli ve 171 sayılı kurul kararı ile değişik 19.03.2003 tarihli ve 103 sayılı kurul kararı ve ekleri ile belirlenen iletim tarifesinin TEİAŞ tarafından 2004 yılı için de uygulanmasına karar verildiği anlaşılmaktadır.

9. Davacı vekili tarafından bilirkişi raporuna ilişkin beyan dilekçesi ekinde dosyaya sunulan EPDK Başkanlığının TEDAŞ Genel Müdürlüğüne hitaben yazdığı 27.01.2004 tarihli ve 644 sayılı yazısı ile 01.01.2004 tarihinden itibaren uygulanacak olan dağıtım sistemi kullanım fiyatları yerine dağıtım sistemi sistem kullanım fiyatları ile iletim tarifesinin birleştirilerek her bir abone grubu için toplam sistem kullanım fiyatlarının TEDAŞ’ın internet sitesinde yayınlandığı, 2004 yılında iletim ve dağıtım bedellerinde 2003 yılı Kasım ayına göre bir değişiklik yapılmamış olmasına göre yayınlanan toplam sistem kullanım fiyatlarının, 2003 yılı Kasım ayında yayınlanan dağıtım tarifeleri ile iletim tarifelerinin toplamından farklı olduğunun tespit edildiği belirtilerek uygulamanın alınan kurul kararları doğrultusunda yapılmasının istendiği belirtilmiştir.

10. Az yukarıda yer verilen 4628 sayılı Kanun’un 5 inci maddesi uyarınca, EPDK’nın görevlerinden bir tanesinin de iletim tarifesini incelemek ve onaylamak olduğu, 4628 sayılı Kanun’un 13 üncü maddesinde de, uygulanacak tarifelerin her yıl ekim ayının sonuna kadar hazırlanıp kurul onayına sunulacağı ve EPDK tarafından aynı yılın 31 Aralık tarihini geçmeyecek şekilde onaylanacağı, EPDK tarafından düzenlemeye tâbi tarife türleri içerisinde iletim tarifesine yer verildiği dikkate alındığında, 2003 yılı iletim sistem kullanım bedelinin dava konusu dönemde de aynen uygulanması gerekirken, EPDK kararlarına aykırı olarak kurul onayı olmadan artış yapıldığı anlaşılmaktadır.

11. Taraflar arasında imzalanan sözleşmelerin 3 üncü maddesi uyarınca, davalı tarafça fazladan tahsil edilen tutarın bir sonraki ödeme dönemine ait bedelden mahsup edileceği de kararlaştırıldığından, davacının EPDK onayı olmadan iletim sistem kullanım bedelinde yapılan artış üzerine fazladan ödediği bedeli davalıdan talep etmekte haklı olduğu sonucuna varılmıştır.

12. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, davacının davalıya fazladan ödediğini iddia ettiği bedel yönünden davalı lehine bir zenginleşmenin bulunduğu, ancak bu zenginleşmenin davacı aleyhine değil doğrudan tüketici aleyhine olduğu, davacının, davalıya fazladan ödenen bedeli tüketicilere ödediğine yönelik herhangi bir delil sunulmadığı, bu durumda direnme kararının Özel Daire bozma kararında belirtilen gerekçe ve nedenlerle bozulması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de, bu görüş yukarıda açıklanan nedenlerle Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.

13. Bu nedenle mahkemece verilen direnme kararı yerindedir.

14. Ne var ki, Özel Dairece davacıya ödenmesine karar verilen miktar ve davacının diğer temyiz itirazları yönünden inceleme yapılmadığından dosya Özel Daireye gönderilmelidir.

VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Direnme kararı yerinde olup, davacıya ödenmesine karar verilen miktar ve davacının diğer temyiz itirazları yönünden inceleme yapılmak üzere dosyanın YARGITAY 6. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE,

17.05.2023 tarihinde oy çokluğuyla kesin olarak karar verildi.