Yargıtay Kararı Hukuk Genel Kurulu 2023/234 E. 2023/256 K. 22.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2023/234
KARAR NO : 2023/256
KARAR TARİHİ : 22.03.2023

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

1.Taraflar arasındaki Alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, … İş Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin karar davalı … Kurumu vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 10. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davalı … Kurumu vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği düşünüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi
4. Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin … İl Sosyal Hizmetler Müdürlüğünden ihale ile aldığı 01.01.2009-31.12.2009 ve 01.01.2010-31.12.2010 tarihleri arasındaki veri hazırlama ve kontrol işletmeni hizmetleri işini yerine getirdiği işyerlerinde çalıştırdığı işçilere ilişkin sigorta primlerinin Kuruma ödendiğini, müvekkili şirketin 5510 sayılı Kanun’un 81/1-ı maddesinde düzenlenen teşvikten yararlanabilmesi için aranan şartları taşıması nedeniyle malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları prim oranlarındaki işveren hissesi prim tutarından 5 puanlık indirim yapılması gerekirken bu durumu fark etmeyerek fazla ödeme yapıldığını, bu nedenle sehven ödenen %5 prim bedelinin davalılardan Kurum tarafından karşılanması gerektiğini ileri sürerek 17.942,50 TL’nin yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı
5. Davalı … Kurumu (SGK/Kurum) cevap dilekçesinde; Kurum içi yazışmaların devam ettiğini, cevap dilekçesi ve delillerini sunmak üzere süre talep etmiş; yargılama sırasında davanın reddini savunmuştur.
Mahkemenin Birinci Kararı
6. … İş Mahkemesinin 10.06.2014 tarihli ve 2014/31 Esas, 2014/587 Karar sayılı kararı ile; hükme esas alınan bilirkişi raporunda belirtildiği gibi davacı şirketin 5 puanlık indirimden yararlanma koşullarının bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile 17.942,50 TL’nin 16.01.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Özel Dairenin Birinci Bozma Kararı
7. … İş Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı … Kurumu vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
8. Yargıtay (Kapatılan) 21. Hukuk Dairesinin 08.09.2015 tarihli ve 2014/16977 Esas, 2015/15931 Karar sayılı kararı ile; “…Somut olayda 5510 sayılı Kanun’un 81/1-(ı) bendinde ki açık düzenlemeye göre; Özel sektör işverenlerinin yurt dışındaki işyerlerinde çalıştırılmak üzere 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı olarak yurt içinden götürülen sigortalılar için, bu maddenin (f) bendine göre prime esas kazanç üzerinden ödenecek primin işveren hissesinin beş puanlık kısmına isabet eden tutar Hazinece karşılanacağından bu tutarın karşılanmaması durumunda sebepsiz zenginleşen hazine olacaktır. Bu durumda husumetin hazineye yöneltilmesi gerekir.
Mahkemece, davanın pasif husumet(davalı sıfatı) yokluğu nedeni ile reddi gerekirken bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Mahkemenin İkinci Kararı
9. Bozma sonrası dosyanın tevzi edildiği … İş Mahkemesinin 24.05.2016 tarihli ve 2015/1027 Esas, 2016/533 Karar sayılı kararı ile; bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucu 5510 sayılı Kanun’un 81/1-ı maddesine göre ödenmesi gereken prim tutarının işveren hissesinin 5 puanlık kısmına isabet eden miktarın Hazinece karşılanacağı, bu tutarın sehven davacı işveren tarafından Kuruma yatırıldığı, bu durumda Hazine tarafından yatırılması gereken tutarın davacı şirket tarafından yatırılması sebebiyle Hazinenin sebepsiz zenginleştiği ve davada husumetin Hazineye yöneltilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Özel Dairenin İkinci Bozma Kararı
10. … İş Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
11. Yargıtay (Kapatılan) 21. Hukuk Dairesinin 17.04.2017 tarihli ve 2016/18326 Esas, 2017/3165 Karar sayılı kararı ile; “…Yapılacak iş, Sosyal Güvenlik Kurumunun taraf ehliyeti bulunduğundan işin esasına girilerek, davacı şirketin … İl Sağlık Müdürlüğü ile yapılan ihale işinin 2009/1-2010/12. aylar arasındaki ihale aşamasında % 5 puanlık teşvik indiriminden yararlanacağı hususunda ihtilaf bulunmadığından, söz konusu ihale dosyası getirtilerek, gerekirse alanında uzman bir bilirkişiden rapor alınmak sureti ile, ihaleye konu iş ile ligili olarak işçi ücretlerinin ihale belgeleri ve sözleşmede belirlenip belirlenmediği, belirlenmişse hakedişlerin % 5 prim teşviki oranının dikkate alınıp alınmadığı, özetle; ihale edilen iş ile ilgili sigorta primlerinin tamamının davacı şirkete ödenip ödenmediği tespit edilip, ödendiğinin tespiti durumunda mükerrer ödeme söz konusu olacağından davanın reddine, ödenmediğinin tespit edilmesi durumunda ise çıkacak sonuca göre karar vermekten ibarettir…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Mahkemenin Üçüncü Kararı
12. … İş Mahkemesinin 14.12.2017 tarihli ve 2017/334 Esas, 2017/582 Karar sayılı kararı ile bozma kararına uyulmasına karar verildikten sonra hakediş ödemelerinde davacı şirketin %5 prim teşvikinin dikkate alındığı, davacı şirketin Kuruma ödenen prim tutarının kendisine iade edilmesi gerektiği, dosya kapsamında bulunan bilirkişi raporunun hükme esas alındığı gerekçesiyle davanın kabulü ile 17.942,50 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir
Özel Dairenin Üçüncü Bozma Kararı
13. … İş Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı … Kurumu vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
14. Yargıtay (Kapatılan) 21. Hukuk Dairesinin 24.12.2018 tarihli ve 2018/2641 Esas, 2018/9622 Karar sayılı kararı ile 5510 sayılı Kanun’un Ek 17 nci Maddesindeki düzenlemeye yer verildikten sonra “…Yapılacak iş, Kurumdan davacının yukarıda açıklanan ve karar tarihinden sonra yürürlüğe giren Ek madde 17 hükmüne göre başvurusu bulunup bulunmadığı sorularak anılan yasa maddesi kapsamına göre değerlendirme yapılarak sonucuna göre karar vermekten ibarettir…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Mahkemenin Dördüncü Kararı
15. … İş Mahkemesinin 30.01.2020 tarihli ve 2019/7 Esas, 2020/69 Karar sayılı kararı ile; bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucu hakediş ödemelerinde davacı şirketin %5 prim teşvikinin dikkate alındığı, davacı şirketin Kuruma ödenen prim tutarının iade edilmesi gerektiği, dosya kapsamında bulunan bilirkişi raporunun hükme esas alındığı, öte yandan 5510 sayılı Kanun’un Ek 17 nci maddesi gereğince davacı şirketin Kuruma başvurusunun bulunup bulunmadığının sorulması üzerine Kurumca başvuru olmadığının bildirildiği gerekçesiyle davanın kabulü ile 17.942,50 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Özel Dairenin Dördüncü Bozma Kararı
16. … İş Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı … Kurumu vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
17. Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 17.05.2021 tarihli ve 2020/10355 Esas, 2021/6323 Karar sayılı kararı ile; “…5510 sayılı Yasanın 81’inci maddesi hükümlerinden faydalandırılma ve fazla ödenen tutarın iadesi istemi ile açılmış eldeki davada, mahkemece verilen ilk karar ile davanın kabulüne hükmedilmiş, bu kararın temyizi aşamasında, 01.04.2018 tarihi itibari ile 7103 sayılı Yasanın 70. maddesi ile 5510 sayılı Yasaya eklenen ek 17. maddesi yürürlüğe girmiş ve Dairemizce anılan ek 17. madde hükümlerinin dikkate alınması gereğine işaret edilerek ilgili kararın bozulmasına karar verilmiş olduğu anlaşılmaktadır.
Ne var ki, mahkemece dikkate alınan bozma ilamı içeriğinde yer alan, 5510 sayılı Yasanın ek 17. maddesinin 4. fıkrası hükmündeki “Görülmekte olan davalarda, ayrıca bir başvuru şartı aranmaksızın, dava öncesi yapılan idari başvuru tarihinden itibaren işleyecek kanuni faiziyle birlikte hesaplanacak tutar üçüncü fıkra hükümlerine göre mahsup veya iade edilir. Mahkemelerce, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış davalarda davanın konusuz kalması sebebiyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilir. Yargılama giderleri idare üzerinde bırakılır ve vekâlet ücretinin dörtte birine hükmedilir. Ayrıca, ilk derece mahkemelerince verilen kararlar hakkında Sosyal Güvenlik Kurumu’nca kanun yollarına başvurulmaz ve bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce yapılan kanun yolu başvurularından vazgeçilmiş sayılır.” İbaresinin iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvuruda bulunulmuş ve Anayasa Mahkemesince 19.02.2020 gün ve 2018/139 E. 2020/12 K. sayılı karar ile bu hükmün iptaline karar verilmiş ve karar 05.05.2020 tarih ve 31118 sayılı Resmi gazetede yayımlanmıştır.
Anayasa’nın 153. maddesi uyarınca, Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararları gerekçesi yazılmadan açıklanamamakta ve ancak Resmi Gazete’de yayımlandıktan sonra yürürlüğe girmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararlarının yasama, yürütme ve yargı organları, idari makamlar, gerçek ve tüzel kişileri bağlayacağı açıktır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 33. maddesi hükümlerine göre, Türk hukukunu resen uygulamakla yükümlü olan mahkemelerin ve giderek Yargıtay’ın iptal kararı ile yok hükmünde olan ve böylece yürürlükten kalkan bir yasa maddesine dayanarak inceleme yapma ve karar verme yetkilerinin bulunmadığının kabulü doğal olup, bu yönde bir uygulama yapılmasına imkânı yoktur. Belirtilmelidir ki, Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararları, bozma kararları ile oluşan usulü kazanılmış hakların istisnasını teşkil ederler. Buna göre; usuli kazanılmış hak gereğince uygulanması gereken bir kanun maddesi Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildiği takdirde artık usuli kazanılmış hakka göre değil, Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararıyla ortaya çıkan yeni hukuki duruma göre karar verilir. Şu halde, Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı karşısında, yeni oluşan durumun kesin hüküm halini almamış derdest tüm davalar yönünden uygulanmasının zorunluluğu ortadadır.
Eldeki davada ise, mahkemece yazılı şekilde karar verilmiş ise de, 5510 sayılı Yasanın ek 17. maddesinin tüm teşvik düzenlemelerine dair yeni hükümler getirmiş olması ve 4. fıkrasının iptali ile oluşan bu yeni durumun dikkate alınması ile davaya konu uyuşmazlığa ilişkin tüm yasal dayanaklar ve teşvik hükümlerinden faydalandırılması veya fazla ödenen tutarların iadesi/mahsubu istemleri bakımından yasal tüm şartların varlığı incelenmeli ve sonucuna göre işin esası hakkında bir karar verilmelidir.
Bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin, mahkemece yazılı şekilde hüküm tesisi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm sair yönleri incelenmeksizin bozulmalıdır…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Direnme Kararı
18. … İş Mahkemesinin 31.12.2021 tarihli ve 2021/259 Esas, 2021/436 Karar sayılı kararı ile; hakediş ödemelerinde davacı şirketin %5 prim teşvikinin dikkate alındığı, davacı şirketin Kuruma ödenen prim tutarının iade edilmesi gerektiği, dosya kapsamında bulunan bilirkişi raporunun hükme esas alındığı, öte yandan 5510 sayılı Kanun’un Ek 17 nci maddesi gereğince davacı şirketin Kuruma başvurusunun bulunup bulunmadığının sorulması üzerine Kurumca başvuru olmadığının bildirildiği, yine davacı vekilinin duruşmada Kuruma başvurunun olmadığını beyan ettiği, bu itibarla Kurumca bu hususa ilişkin yapılan bir işlemin bulunmadığı, bu konuda araştırılacak ve yeniden değerlendirilecek bir durum olmadığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi
19. Direnme kararı süresi içinde davalı … Kurumu vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
20. Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davacı şirketin %5 Hazine teşvikinden yararlanması gerektiğinden bahisle fazladan ödenen primlerin iadesi istemiyle açılan eldeki davada; dava tarihinden sonra 01.04.2018 tarihinde yürürlüğe giren 7103 sayılı Kanun’un 70 inci maddesi ile eklenen 5510 sayılı Kanun’un Ek 17 nci maddesinin dördüncü fıkrasının 05.05.2020 tarihli ve 31118 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 19.02.2020 tarihli ve 2018/139 Esas, 2020/12 Karar sayılı kararı ile iptal edilmesi ile oluşan yeni durum dikkate alınıp davaya konu uyuşmazlığa ilişkin yasal dayanaklar ve yasal şartların tümünün bulunup bulunmadığı incelenerek sonucuna göre işin esası hakkında karar verilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
III. ÖN SORUN
21. Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında öncelikle direnme adı altında verilen kararın yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı; buradan varılacak sonuca göre temyiz incelemesinin Hukuk Genel Kurulu tarafından mı yoksa Özel Daire tarafından mı yapılması gerektiği ön sorun olarak tartışılıp değerlendirilmiştir.
IV. GEREKÇE
22. Direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için mahkeme bozmadan esinlenerek yeni herhangi bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermeli, gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir.
23. Başka bir deyişle mahkemenin yeni bir delile dayanarak veya bozmadan esinlenip gerekçesini değiştirerek veya daha önce üzerinde durmadığı bir hususu bozmada işaret olunan şekilde değerlendirerek karar vermiş olması hâlinde direnme kararının varlığından söz edilemez.
24. İstikrar kazanmış Yargıtay içtihatlarında mahkemece direnme kararı verilse dahi bozma kararında tartışılması gereken hususları tartışmak, bozma sonrası yapılan araştırma, inceleme veya toplanan yeni delillere dayanmak, önceki kararda yer almayan ve Özel Daire denetiminden geçmemiş olan yeni ve değişik gerekçe ile hüküm kurmak suretiyle verilen karar direnme kararı olmayıp yeni hüküm olarak kabul edilmektedir.
25. Somut olayda; Mahkemece hakediş ödemelerinde davacı şirketin %5 prim teşvikinin dikkate alındığı, davacı şirketin Kuruma ödenen prim tutarının iade edilmesi gerektiği, dosya kapsamında bulunan bilirkişi raporunun hükme esas alındığı, öte yandan 5510 sayılı Kanun’un Ek 17 nci maddesi gereğince davacı şirketin Kuruma başvurusunun bulunup bulunmadığının sorulması üzerine Kurumun başvuru olmadığının bildirildiğinin anlaşıldığı belirtilerek davanın kabulüne karar verildiği, kararın Özel Dairece 5510 sayılı Kanun’un Ek 17 nci maddesi ile teşvik düzenlemelerine dair yeni hükümler getirmiş olması, aynı maddenin 4 üncü fıkrasının iptali ile oluşan bu yeni durumun dikkate alınması ile davaya konu uyuşmazlığa ilişkin tüm yasal dayanaklar ve teşvik hükümlerinden faydalandırılması veya fazla ödenen tutarların iadesi/mahsubu istemleri bakımından yasal tüm şartların varlığının incelenmesi ve sonucuna göre işin esası hakkında bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmasından sonra Mahkemece hakediş ödemelerinde davacı şirketin %5 prim teşvikinin dikkate alındığı, davacı şirketin Kuruma ödenen prim tutarının iade edilmesi gerektiği, dosya kapsamında bulunan bilirkişi raporunun hükme esas alındığı, önceki gerekçeye ilaveten 5510 sayılı Kanun’un Ek 17 nci maddesi gereğince davacı şirketin başvurusu bulunup bulunmadığının sorulması üzerine Kurumca başvuru olmadığının bildirildiği, yine davacı vekilinin duruşmada Kuruma başvuru yapmadıklarını beyan ettiği, bu itibarla Kurumca bu hususa dayalı yapılan bir işleminin bulunmadığı, bu konuda araştırılacak ve yeniden değerlendirilecek bir durumun olmadığı vurgulanmak suretiyle direnme kararı verilmiştir.
26. Görüldüğü üzere ortada Hukuk Genel Kurulu tarafından incelenmesi gereken direnme kararı değil bozma kararı gereğinin eylemli olarak yerine getirilmesi sonucu verilen yeni hüküm bulunmaktadır.
27. Nitekim Hukuk Genel Kurulunun 29.06.2022 tarihli ve 2022/10-462 Esas, 2022/1080 Karar, 02.11.2022 tarihli ve 2021/10-319 Esas, 2022/1419 Karar, 2021/10-600 Esas, 2022/1420 Karar ile 17.11.2022 tarihli ve 2022/10-969 Esas, 2022/1530 Karar sayılı kararları da aynı yöndedir.
28. Hâl böyle olunca yeni hükme yönelik temyiz itirazları Özel Dairece incelenmelidir.
29. Bu nedenle dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
V. SONUÇ
Açıklanan sebeplerle;
Davalı … Kurumu vekilinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın YARGITAY 10. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE,
Karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,
22.03.2023 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.