YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2023/228
KARAR NO : 2023/342
KARAR TARİHİ : 12.04.2023
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Yargıtay 7. Hukuk Dairesi (İlk Derece Mahkemesi Sıfatıyla)
1. Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı Yargıtay 7. Hukuk Dairesince ilk derece mahkemesi sıfatıyla yapılan yargılama sonunda, davanın esastan reddine karar verilmiştir.
2. Karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği düşünüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi
4. Davacı vekili 28.09.2022 harç tarihli dava dilekçesinde; müvekkilinin … vatandaşı olup Türkçe bilmediğini, 2015 yılında Türkiye’ye yatırım amacıyla geldiğini, … ve eşi … ile Antalya’da tanıştığını, …/… bölgesinde … isimli şahsa ait 3 parsel sayılı arsanın alımı için anlaştıklarını, arsa bedelinin 365.000,00 TL olduğunu, arsayı almak için Kepez Tapu Müdürlüğüne gidildiğini, müvekkilinin hesabında olan 370.000,00 TL parayı çekerek ödemeyi gerçekleştirdiğini, ancak kendisine yabancı olması nedeniyle Türkiye’deki yasalara göre “geçici sahibi” sıfatıyla taşınmazın … adına alınacağı üç ay süre geçtikten sonra davacı adına kayıt yapılacağı söylenerek kandırıldığını, taşınmazın devri yapıldıktan sonra dolandırıldığını anlayan müvekkilinin suç duyurusunda bulunduğunu ve tapu iptali-tescil davası açtığını, bu dava sırasında talebi üzerine taşınmazın devir ve temlikinin önlenmesi için teminatsız olarak 05.11.2016 tarihinde tedbir kararı verildiğini, ancak dava dışı … isimli kişinin dilekçe ile başvurarak … ile kat karşılığı inşaat sözleşmesi yaptığını ve 1, 2, 4, 6 ve 8 numaralı bağımsız bölümlerin kendisine isabet ettiğini ileri sürerek bu bölümler hakkındaki tedbir kararının kaldırılmasını talep ettiğini, ilk derece mahkemesi ve istinaf mahkemesince tedbir kararının kaldırılması yönündeki taleplerin reddine karar verildiği hâlde 19.07.2017 tarihinde tekrar talepte bulunması üzerine bu defa hâkim … tarafından el yazısı ile 1, 2, 3, 5 ve 7 numaralı bağımsız bölümler üzerindeki tedbir kararının kaldırıldığını, ancak bu kararın tamamen hatalı olduğunu, … tarafından açılan tapu iptali ve tescil davasının müvekkili tarafından açılan dava ile birleştirildiğini ve müvekkili tarafından açılan davanın kabul edilerek bahsi geçen 1, 2, 3, 5 ve 7 numaralı bağımsız bölümlerin müvekkili adına tesciline karar verildiğini, ne var ki bağımsız bölümlerin … tarafından satılmış olması nedeniyle verilen kararın infaz edilemediğini, tedbir kararının davada herhangi bir sıfatı bulunmayan üçüncü bir kişinin talebi üzerine kaldırılmasının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 46/1-c ve e bentlerine açıkça aykırı olduğunu, müvekkilinin büyük bir hak kaybına uğradığını, yapılacak keşif sonucunda tüm zararının belirleneceğini ve eldeki davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığını belirtmek suretiyle 200.000,00 TL maddi tazminatın yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Cevabı
5. Davalı … vekili; davanın süresinde açılmadığını, davacı tarafça somutlaştırma yükünün yerine getirilmediğini, yargılama sırasında mahkemece gerekli araştırmalar yapılıp tüm deliller toplanarak karar verildiğini, somut olayda HMK’nın 46 ncı maddesinde belirtilen hâkimin hukuki sorumluluğunu gerektiren hâllerin gerçekleşmediğini ve kanuna uygun olarak karar verildiğini, hâkimin özel bir amaç ya da kasıtlı olarak karar vermediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Özel Daire Kararı
6. Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla 20.12.2022 tarihli 2022/6 Esas, 2022/11 Karar sayılı kararı ile;
“…Dava, hâkimlerin hukuki sorumluluğu nedenine dayalı tazminat istemine ilişkindir.
Hâkimlerin hukuki sorumluluğu Hukuk Muhakemeleri Kanununun 46-49. maddelerinde düzenlenmiş bulunmaktadır. Kanunda gösterilen sorumluluk nedenleri, örnek niteliğinde olmayıp, sınırlı ve sayılı durumları ifade etmektedir.
Davacı vekili, Antalya 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/699 Esas sayılı dava dosyasında hakimin yargılama faaliyetinden kaynaklı müvekkilinin zarara uğradığını belirterek, bu zararın tahsilini talep etmiş ise de, dava konusu olayda HMK.nın 46 ncı maddesinde yer alan nedenler bulunmamaktadır.
Tazminat istemi, yasa yolları düzenlenmiş bulunan yargısal işlem ve kararlara ilişkindir. Hatalı olduğu ileri sürülen yargısal işlemlerde, özel amaç ile davranıldığı yönünde bir delil de bulunmamaktadır.
Dava konusu yargılama işleminin Hukuk Muhakemeleri Kanununun 46. maddesinde gösterilen durumlardan olmadığı anlaşıldığından davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Hukuk Muhakemeleri Kanununun 49 ncu maddesinde “…Dava esastan reddedilirse davacı 500,00 TL’den 5.000,00 TL’sine kadar disiplin para cezasına mahkum edilir…” hükmü düzenlemiştir.
Dava esastan reddedildiğinden davacı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 49 ncu maddesi gereğince takdiren 500,00 TL disiplin para cezasına mahkum edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1- Davanın REDDİNE,
2- 6100 sayılı HMK’nun 49. maddesi gereğince takdiren 500,00 TL disiplin para cezasının davacıdan alınarak Hazineye verilmesine,
3- Alınması gerekli 124,00 TL bakiye karar ve ilam harcından peşin alınan 3.415,00 TL’nin mahsubu ile kalan 3.291,00 TL’nin talep halinde davacıya iadesine,
4- Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 17.800,00 TL maktu vekalet ücretinin, davacıdan alınıp kendisini vekil ile temsil eden davalıya verilmesine,
5- Yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 6100 sayılı HMK’nun 333. maddesi uyarınca hükmün kesinleşmesinden sonra yatırılan avanstan kullanılmayan kısmın davacıya iadesine,
6- Davalı … Hazinesi ve ihbar olunan tarafından dosyada herhangi bir yargılama gideri yapılmadığı anlaşıldığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,…” karar verilmiştir.
Kararın Temyizi
7. Özel Daire kararı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. GEREKÇE
8. Dava, HMK’nın 46 ncı maddesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.
9. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 46 ncı maddesinde sorumluluk nedenleri sınırlı olarak sayılmıştır. HMK’nın 46 ncı maddesinde; “(1) Hâkimlerin yargılama faaliyetinden dolayı aşağıdaki sebeplere dayanılarak Devlet aleyhine tazminat davası açılabilir:
a) Kayırma veya taraf tutma yahut taraflardan birine olan kin veya düşmanlık sebebiyle hukuka aykırı bir hüküm veya karar verilmiş olması.
b) Sağlanan veya vaat edilen bir menfaat sebebiyle kanuna aykırı bir hüküm veya karar verilmiş olması.
c) Farklı bir anlam yüklenemeyecek kadar açık ve kesin bir kanun hükmüne aykırı karar veya hüküm verilmiş olması.
ç) Duruşma tutanağında mevcut olmayan bir sebebe dayanılarak hüküm verilmiş olması.
d) Duruşma tutanakları ile hüküm veya kararların değiştirilmiş yahut tahrif edilmiş veya söylenmeyen bir sözün hüküm ya da karara etkili olacak şekilde söylenmiş gibi gösterilmiş ve buna dayanılarak hüküm verilmiş olması.
e) Hakkın yerine getirilmesinden kaçınılmış olması.” düzenlemesi bulunmaktadır.
10. Somut olayda HMK’nın 46 ncı maddesinde sınırlı sayıda belirtilen sorumluluk sebeplerinden hiçbiri bulunmadığından ve hâkimlerin yargılama faaliyetinden dolayı tazminat şartları oluşmadığından Özel Dairece davanın reddine karar verilmesi yerindedir.
11. Hâl böyle olunca, yapılan açıklamalara, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bilgi ve belgelere, daire kararında açıklanan gerektirici nedenlere, delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, usul ve yasaya uygun olduğu tespit edilen Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın onanması gerekir.
III. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın ONANMASINA,
Harç peşin alındığından harç alınmasına yer olmadığına,
12.04.2023 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.