Yargıtay Kararı Hukuk Genel Kurulu 2023/200 E. 2023/149 K. 01.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2023/200
KARAR NO : 2023/149
KARAR TARİHİ : 01.03.2023

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

1. Taraflar arasındaki fark ücret alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, … İş Mahkemesince verilen davanın kabulüne dair karar davalı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 7. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararının usulüne uygun olmadığı gerekçesiyle Hukuk Genel Kurulu tarafından bozulması üzerine Mahkemece yeniden yapılan yargılama sonucunda direnme kararı verilmiştir.
3. Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
4. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği düşünüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi
5. Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı şirketin 2005 yılında özelleştirme kapsamında %55 oranındaki hissesinin satışı ile kamu kurumu niteliğini kaybedip özel hukuk tüzel kişisi hâline geldiğini, davacı dahil birçok personelin devlet memurluğu hakları saklı kalarak çalışmaya devam ettiğini ve sonrasında kamu kurumlarına naklen atandığını, taraflar arasında 2006 yılında imzalanan 2 nci Tip İş Sözleşmesinde davacıya kamudaki memurlara uygulanan artış kadar zam yapılacağının belirtildiğini, ancak memurlara ödenen ek ödeme ve denge tazminatı ödemelerinin müvekkilinin ücretine yansıtılmadığını, 31.03.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5473 sayılı Kanun’un 1 inci maddesi ile 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye (375 sayılı KHK) eklenen Ek 3 üncü maddenin birinci fıkrasında kamu personeline her ay ek ödeme yapılacağının; dördüncü fıkrasında fark tazminat hesabının; yedinci fıkrasında ise kadro dışı çalışanlara ödeme yapılmasında yetkili olanların düzenlendiğini, Yüksek Planlama Kurulunun (YPK) kararlarıyla çalışanlara her ay yapılacak ek ödemelere ilişkin düzenlemeler yapıldığını, 10.11.2006 tarihli ve 2006/T-32 sayılı karar ile de ücret artışı ve ek ödemenin düzenlendiğini, akabinde her yıl YPK kararı ile ek ödeme tutarlarına ilişkin farklı düzenlemeler getirildiğini, müvekkilinin de kapsamdaki personeller arasında yer aldığını, 4046 sayılı Kanun’un 22 nci maddesi gereği Türk Telekomünikasyon Anonim Şirketinde (Türk Telekomünikasyon AŞ/Türk Telekom/Türk Telekom AŞ) çalışmaya devam ettiğini, işten çıkartılıp Personel Daire Başkanlığına bildirildiği tarihte ek ödeme ücreti dikkate alınarak ücretinin belirlenmesi gerekirken bu ek ödemenin yer değiştirme suretiyle atamalarda aylık bildirim belgesinde gösterilmediğini, ek ödemelerin başlangıcı olan 01.01.2006 tarihinden işten çıkartıldığı tarihe kadar Türk Telekomda çalıştığı dönemde YPK kararından kaynaklı ek ödemelerin yapılmadığını ileri sürerek 17.09.2007 tarihinden davalı şirket tarafından en son ödenen ücret tarihine kadar ek ödemelerin tahsilini talep etmiştir.
Davalı Cevabı
6. Davalı vekili cevap dilekçesinde; 406 sayılı Kanun’un Ek 29 uncu maddesinin özelleştirme sonrası Türk Telekomda çalışanların durumunu düzenlediğini, Ek 29 ve Ek 22 nci maddeler gereği kapsam dışı personelin ücret ve ek ödemelerinin belirlenmesine yönetim kurulunun yetkili kılındığını, bu durumda kapsam dışı İş Kanunu’na tabî çalışan davacının 40+40 ek ödeme talebinin hukuka aykırı olduğunu, 5473 sayılı Kanun ile 375 sayılı KHK’ya eklenen Ek 3 üncü maddede ek ödemeden yararlanacakların düzenlendiğini ve yapılan ödemelerin genel bir artış olmayıp belli kurum ve unvanlardaki personele uygulanan ek ödeme olduğunu, 5473 sayılı Kanun’un 1 inci maddesinde uygulamaya ilişkin tereddütleri gidermeye Maliye Bakanlığının yetkili olduğunun düzenlendiğini, Maliye Bakanlığının bu ek ödemelerin dikkate alınmayacağını bildirdiğini, YPK’nın 08.05.2006 tarihli ve 2006/T-17 sayılı kararının sözleşmeli personel için uygulandığını, kapsam dışı personelin belirtilmediğini, ayrıca sözleşmeli personele de 2 nci Tip İş Sözleşmesi imzalanana kadar olan süre içinde 40,00 TL ek ödeme yapıldığını ancak sözleşme sonrası ücret belirleme yetkisinin 406 sayılı Kanun’un 22 nci maddesi gereği Türk Telekom Yönetim Kuruluna ait olduğunu, İcra Kurul kararı ile kamuya nakil hakkını saklı tutarak 2 nci Tip İş Sözleşmesi ile çalışan personele ilave tediye ve ikramiye ödemesi yapıldığını, ayrıca vergi dilimindeki artıştan dolayı gelir vergisi fark tutarlarının da müvekkili şirket tarafından karşılandığını, bu uygulamalarla davacının kamuda aynı statüde çalışan memurdan daha fazla ücret aldığını belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkeme Kararı
7. … İş Mahkemesinin 07.11.2014 tarihli ve 2012/862 Esas, 2014/538 Karar sayılı kararı ile; davacının 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye tabî sözleşmeli memur olarak görev yapmakta iken istihdam fazlası olduğu belirlenerek 4046 sayılı Kanun’un 22 nci maddesi gereğince kamu kurumuna 16.09.2010 tarihinde atamasının yapıldığı, 375 sayılı KHK’ya eklenen Ek 3 üncü maddede belli kamu görevlilerine ek ödeme yapılacağı belirtilerek ek ödemenin şartlarının düzenlendiği, maddedeki düzenlemeye göre ücretleri YPK tarafından belirlenenler için ek ödeme tutarını belirlemeye YPK’nın yetkili olduğu, YPK’nın da buna ilişkin yayınlanan tebliğlerinde ek cetvelde bulunan pozisyonlarda çalışan sözleşmeli personeline ek ödemesine yönelik düzenleme yaptığı, Posta Telgraf ve Telefon İşletmelerinin de 399 sayılı KHK’nın Ek 2 cetvelinde yer aldığı, ayrıca 4046 sayılı Kanun’un 22 ve 406 sayılı Kanun’un Ek 29 uncu maddelerinde nakil olacak personellere yönelik ücret düzenlemelerinin yer aldığı, bu düzenlemelere göre de davacıya 17.09.2007 tarihinden kamu kurumuna naklinin yapıldığı 16.09.2010 tarihine kadar denge tazminatı ödenmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı
8. … İş Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
9. Yargıtay (Kapatılan) 7. Hukuk Dairesince 13.04.2015 tarihli ve 2015/5949 Esas, 2015/6875 Karar sayılı kararı ile; “…Gerek yasal düzenleme ve gerekse sözleşmedeki hükümler dikkate alındığında, davalı kurumda özelleştirme öncesi kapsam dışı olarak çalışan ve 399 sayılı KHK hükümlerine tabi olarak ücreti belirlenen davacının özelleştirme sonrası çalıştıktan sonra nakledildiği tarihe kadar kamuda aynı statüde çalışanlar için getirilen özlük haklarından yararlandırılarak, nakil edildiklerinde haklarının korunması amaçlanmıştır. Kısaca davacı kapsamdışı olarak kamuda çalışmış gibi sayılmaktadır. Sonuç olarak davacı, davalı kurumda iken çalıştığı dönemde 375 ve 399 sayılı KHK.’ler ile getirilen artışlardan yararlandırılmalı ve bu artışlar uygulanmak sureti ile nakledildiğinde maaş nakil ilmühaberi düzenlenmelidir.
375 sayılı KHK.’un ve 399 sayılı KHK.’lere dayanılarak çıkarılan 2006/1, 2006/3, 2007/1 ve 2008/1 sayılı tebliğler uyarınca “Özelleştirme kapsam ve programında bulunan kamu iktisadi teşebbüsleri ve bağlı ortaklıklarından olup özelleştirme işlemleri tamamlanan kuruluşların sözleşmeli ve kapsam dışı kamu personelinin ücretlerine, bu personelin sözleşmeli ve kapsam dışı statülerde bulunduğu sürelere ait bu Karardaki ücret artışlarının hiçbir işlem yapılmaksızın aynen uygulanması ve bunun maaş nakil ilmühaberine yansıtılması” gerekir. Yasal ve sözleşme hükümleri Maliye Bakanlığı görüşünün üzerindedir.
Yasal düzenleme özelleştirilen davalı kurumda nakle tabi kapsamdışı personeli kapsamaktadır. Kaldı ki Uyuşmazlık Mahkemesinin uyuşmazlığın adli yargı yerinde görülmesi gerektiği yönündeki kararından önce Danıştay 5. Dairesi 22.08.2010 gün 2010/88-4718 sayılı kararı ile “5473 sayılı yasa ile getirilen ek ödemenin iş sözleşmesinin feshedildiği 2008 yılından önce 01.01.2006 ve 01.07.2006 tarihlerinde yürürlüğe girmesi nedeni ile bu ödemenin “iş sözleşmesinin sona erdiği yılın 15 Ocak tarihine kadar kamu görevlilerinin parasal haklarına yapılan artışlar” kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini belirtmiştir.
Hukuki olarak bu tespit yapılmakla birlikte, davalı kurum taraflar arasındaki sözleşme hükmü veya eki yönetmelik hükümleri ile kapsamdışı nakle tabi olarak çalışan davacının 15.4.2004 tarihi itibarıyla bu unvana göre belirlenmiş olan ücret ve diğer malî haklarına veya belirlenmemiş ise Yönetim Kurulu kararı ile sözleşme imzalandığı tarihteki ücretine artışlar yapmış olabilir. Bu artışlar Kanun Hükmünde Kararnamelere dayanılarak çıkarılan ve kamuda çalışan sözleşmeli personel ile kapsamdışı personel için 2006/1, 2006/3, 2007/1, 2008/1 ve ilgili düzenlemeler ile sağlanan artışlardan azda olabilir, fazla da olabilir. Aynı oranda veya fazla oranda yapılmış ve yansıtılmış ise kapsamdışı nakle tabi olarak çalışan davacı kamudaki personel için getirilen artışlardan faydalanamaz. Ancak davalı işveren anılan hükümleri dikkate almadan artış yapmamış veya daha az artış olabilir. 15.4.2004 tarihi itibarıyla bu unvana göre belirlenmiş olan ücret ve diğer malî haklarına veya belirlenmemiş ise Yönetim Kurulu kararı ile sözleşme imzalandığı tarihteki ücretine hiç artış yapılmamış ise tebliğler ile getirilen artışların tamamının, artış yapılmış ancak yeterli değil ise aradaki fark alacağa göre maaş nakil ilmühaberinin düzenlenmesi gerekir. Bu tespitin yapılması için ise davalı kurumdan anılan dönemdeki bordroların, maaş artışına ilişkin işverenin varsa işletmesel kararlarının getirtilmesi, davacının 15.4.2004 tarihi itibarıyla bu unvana göre belirlenmiş olan ücret ve diğer malî haklarının veya belirlenmemiş ise Yönetim Kurulu kararı ile sözleşme imzalandığı tarihteki ücretinin ne olduğunun tespit edilmesi, bu konuda uzman mali bilirkişiden rapor alınması gerekir.
Sonuç olarak davacı ile ilgili davalı işyerinde tüm bordrolar, ücret ve mali haklarına ilişkin işverence alınan tüm işletmesel kararlar getirtilmeli, davacının kapsam dışı nakle tabi olarak çalıştığı dönemde 406 sayılı Kanunun Ek. 29 ve sözleşmenin 7. maddeleri uyarınca aynı statüde kamuda çalışan ve 399 sayılı KHK.’un ek II. cetveline tabi çalışanlara uygulanan artışlardan yararlandırılıp yararlandırılmadığı, artış yapılıp yapılmadığı, yapılan artışın tebliğlerle getirilen artışların altında kalıp kalmadığı, tebliğlere göre yapılacak artışları kapsayacak şekilde maaş nakil ilmühaberinin düzenlenip düzenlenmediği konusunda uzman bilirkişiden rapor alınmalı ve sonucuna göre karar verilmelidir.
Mahkemece yapılan araştırma ve alınan bilirkişi raporu, hüküm oluşturmaya yeter nitelikte olmayıp, yukarıda açıklanan hususları kapsayacak nitelikte tablo halinde denetime de elverişli şekilde rapor alınmadan eksik inceleme ile karar verilmesi hatalı olup bozma nedenidir..…” gerekçesi ile karar bozulmuştur.
Direnme Kararı
10. … İş Mahkemesinin 03.12.2015 tarihli ve 2015/520 Esas, 2015/820 Karar sayılı kararı ile; önceki gerekçeye ilaveten dava konusunun davacıya denge tazminatı ödenmesine ilişkin olduğu, maaş nakil ilmühaberi düzenlemesine ilişkin olmadığı, bu sebeple mahkemenin önceki kararının usul ve yasaya uygun olduğu belirtilerek direnme kararı verilmiştir.
11. Direnme kararının süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Hukuk Genel Kurulunun 03.06.2021 tarihli ve 2016/(7)9-2614 Esas, 2021/678 Karar sayılı kararı ile; “…44. Bu genel açıklamalar ışığında ön sorun değerlendirildiğinde; mahkemece bozma sonrası tefhim edilen direnme kısa kararda “…1.599,94 ödenmeyen ücret alacağının 10,00 TL’lik kısmına dava tarihi olan 11/09/2012 tarihinden itibaren geri kalan kısmına ıslah tarihi olan 21/10/2014 tarihinden itibaren işleyecek bankalarca mevduata uygulanan en yüksek faizi ile birlikte, davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,…” şeklinde karar verildiği hâlde direnmeye ilişkin gerekçeli kararın hüküm fıkrasında ise “…7.577,38 ödenmeyen ücret alacağının 10,00 TL’lik kısmına dava tarihi olan 11/09/2012 tarihinden itibaren geri kalan kısmına ıslah tarihi olan 21/10/2014 tarihinden itibaren işleyecek bankalarca mevduata uygulanan en yüksek faizi ile birlikte, davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine …” karar verildiği bu şekilde kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki oluştuğu açıktır.
45. Bu durumda mahkemece yapılacak iş, HMK’nın 297. maddesindeki düzenlemeler gözetilerek, tefhim edilen kısa kararın gerekçeli kararın hüküm fıkrasıyla çelişki ve tereddüdüne meydan vermeyecek şekilde oluşturulmasından ibarettir.
46. Hâl böyle olunca, yukarıda açıklanan Anayasal ve yasal düzenleme ile ilkeler gözetilerek anlaşılabilir ve denetlenebilir nitelikte direnme kararı verilmek üzere kararın usuli nedenle bozulması gerekmiştir.
….” gerekçesiyle sair temyiz itirazları incelenmeksizin karar usulden bozulmuştur.
12. … İş Mahkemesinin 21.10.2021 tarihli ve 2021/480 Esas, 2021/666 Karar sayılı kararı ile; Hukuk Genel Kurulunun usule ilişkin bozma kararı yerine getirilerek önceki gerekçe tekrar edilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
13. Direnme kararı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
14. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davacının 5473 sayılı Kanuna dayalı olarak yapılan ek ödemeden (denge tazminatından) kaynaklanan fark ücret alacağının belirlenmesi yönünde mahkemece yapılan araştırmanın ve alınan bilirkişi raporunun hüküm kurmaya yeterli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
15. Öncelikle yasal düzenlemeler üzerinde durulmasında yarar bulunmaktadır.
16. Özelleştirme uygulamaları sebebiyle nakilleri düzenleyen 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanun’un (4046 sayılı Kanun) 22 nci maddesinde “Kuruluşlardaki Personelin Nakli” başlığı altında düzenleme yapılarak nakledilen personel ücreti yönünden de aynı maddenin beşinci fıkrasında;
“Bu madde hükümlerine göre kamu kurum ve kuruluşlarına nakledilen sözleşmeli personel ile iş kanunlarına tâbi personele, Devlet Personel Başkanlığına bildirildikleri tarihteki kadro ve pozisyonlarına ilişkin olarak bildirim tarihi itibarıyla almakta oldukları sözleşme ücreti, ücret (fazla mesai ücreti hariç), ikramiye, bankacılık tazminatı, ek ücret, ek ödeme, teşvik ödemesi ve benzeri adlarla yapılan ödemelerin toplam net tutarının (bu tutar sabit bir değer olarak esas alınır); nakledildiği kurum veya kuruluştaki kadro veya pozisyonlara ilişkin olarak yapılan aylık, ek gösterge, ikramiye, her türlü zam ve tazminatları (ek tazminat ve bankacılık tazminatı dâhil), makam tazminatı, temsil tazminatı, görev tazminatı, sözleşme ücreti, ücret, ek ücret, ek ödeme, teşvik ödemesi, döner sermaye payı ve benzeri adlarla yapılan her türlü ödemelerin (fazla mesai ücreti, fiilen yapılan ders karşılığı ödenen ek ders ücreti hariç) toplam net tutarından fazla olması halinde aradaki fark tutarı, herhangi bir vergi ve kesintiye tâbi tutulmaksızın fark kapanıncaya kadar ayrıca tazminat olarak ödenir. Atandıkları kurumdaki kadro unvanı veya pozisyonlarında isteğe bağlı olarak herhangi bir değişiklik olanlarla, başka kurumlara geçenlere fark tazminatı ödenmesine son verilir” şeklinde düzenleme bulunmaktadır.
17. Özelleştirme yapılan kurumlarda çalışan personellerin nakline ilişkin bu genel düzenleme yanında davalı … Telekomünikasyon AŞ’de çalışan personellerin nakil durumları kendi özel kanunları olan 406 sayılı Telgraf ve Telefon Kanunu’nda (406 sayılı Kanun) ayrıca düzenlenmiştir.
18. 406 sayılı Telgraf ve Telefon Kanunu Ek 29 uncu maddesinin 03.07.2005 tarihli ve 5398 sayılı Kanun ile değişik birinci fıkrasında, “Türk Telekom hisselerinin devri sonucu kamu payının yüzde ellinin altına düşmesi durumunda; Türk Telekomda ek 22 nci maddenin (a) bendinin bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri uyarınca belirlenen aslî ve sürekli görevlerde çalışmakta olanlar ile 22.1.1990 tarihli ve 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye tâbi olarak kadrolu veya sözleşmeli personel statüsünde çalışanlar ve kapsam dışı personel, kamu görevlerinden yüzseksen gün aylıksız izinli sayılır. Bu personel belirtilen süre içinde Türk Telekomda çalışmaya devam eder ve hisse devir tarihinden nakil için Devlet Personel Başkanlığına bildirildikleri tarihe kadarki aylık ücret, harcırah, sağlık giderleri, cenaze giderleri ve ölüm yardımı ile diğer malî ve özlük hakları Türk Telekom tarafından karşılanır…” şeklinde düzenlemeye yer verilmiştir. Bu düzenleme ile Türk Telekomünikasyon AŞ’de 22.01.1990 tarihli ve 399 sayılı KHK’ya tâbi sözleşmeli personel ile kapsam dışı personel statüsünde çalışanların olduğu belirlenmiştir.
19. Kapsam dışı personel, toplu iş sözleşmeleriyle işçi çalıştırılan işyerlerinde ortaya çıkan bir kavramdır. Toplu iş sözleşmesinde taraflar, sözleşmeye hüküm koymak suretiyle bazı işçileri toplu iş sözleşmesi kapsamı dışında bırakmaktadır. Kapsam dışı personel, toplu iş sözleşmesinden yararlanmayan ancak bireysel iş sözleşmesi kapsamında çalışan işçilerdir. Öte yandan bu işçiler statü hukukuna tâbi olmayıp İş Kanunu’na tâbidirler. Kapsam dışı personel olarak adlandırılan bu çalışanlar genellikle iş organizasyonları içerisinde üretim, yönetim, denetim gibi birimlerde çalışan müdür, şef, mühendis gibi çalışanlardır.
20. Kapsam dışı personel uygulaması sadece özel teşebbüslerde değil aynı zamanda kamu kurumlarında da yer almaktadır. Kamu kurumlarında çalışmaları, iş sözleşmesi ile çalıştırılan bu nedenle özel hukuk hükümlerine göre kurulmuş bir iş ilişkisi içerisinde bulunan bu personellerin işçi statüsünü etkilememektedir (Ulucan D./Sağlam F.: “Özelleştirmenin Hukuki Çerçevesi ve Özelleştirilen Kuruluşlarda Çalışanların Hukuki Durumu”, İş Hukuk Dergisi, C.III, S.4, Aralık, 1993, s.1420).
21. 406 sayılı Telgraf ve Telefon Kanunu’nun Ek 29 uncu maddesinde değişiklik yapan 16.06.2004 tarihli 5189 sayılı Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun (5189 sayılı Kanun) 4 üncü maddesi ile Ek 29. maddenin üçüncü fıkrasında Türk Telekomda çalışan personellerin parasal haklarının tespitinde Türk Telekom Yönetim Kurulunun yetkili olduğu, başka kurumlara atanmak üzere Devlet Personel Başkanlığına bildirilecek personellerin 4046 sayılı Kanun’un 22 nci maddesi gereğince eski görevleriyle yeni görevlerinin parasal hakları arasındaki farkın ödenmesi sırasında Türk Telekom Yönetim Kurulu tarafından bu personelin diğer kamu personeline göre yüksek tutarlara çıkarılmış parasal hakları yerine 15.04.2004 tarihi itibariyle aldıkları ücretlerine iş sözleşmelerinin sona erdiği tarihten ilgili kamu kurumuna atandıkları tarihe kadar geçen süre içinde kamu görevlilerine yapılmış zamların uygulanması öngörülmüştür.
22. Daha sonra aynı maddede 03.07.2005 tarihli ve 5398 sayılı Kanun’un 14 üncü maddesi gereği yapılan düzenleme ile maddenin üçüncü fıkrası; “Birinci fıkra kapsamına giren personelden, sözleşmeli personel statüsünde çalışanlar ve kapsam dışı personel statüsünde çalışanlar hakkında, 4046 sayılı Kanunun 22 nci maddesinin dördüncü ve beşinci fıkrası hükümlerinin uygulanmasında, Devlet Personel Başkanlığına bildirildikleri tarihteki unvanları esas alınarak Yönetim Kurulunca 15.4.2004 tarihi itibarıyla bu unvana göre belirlenmiş olan ücret ve diğer malî haklarına bu tarihten Devlet Personel Başkanlığına bildirildikleri tarihteki kadro ve pozisyonlarına ilişkin olarak bildirim tarihine kadar geçen süre içinde kamu görevlilerine yapılacak artış oran ve/veya miktarları uygulanmak suretiyle bulunacak tutar dikkate alınır. Kapsam dışı personelden Devlet Personel Başkanlığına bildirilenlerin 15.4.2004 tarihi itibarıyla unvanlarına göre ücretinin belirlenmemiş olması durumunda, benzer görevlerde bulunanlar dikkate alınarak bu tarih için ücret ve diğer malî hakları tespit etmeye Yönetim Kurulu yetkilidir. Ek 22 nci maddenin (a) bendinin bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümleri uyarınca belirlenen aslî ve sürekli görevlerde çalışan personel hakkında, 4046 sayılı Kanunun 22 nci maddesinin dördüncü ve beşinci fıkrası hükümlerinin uygulanmasında Yönetim Kurulunca 15.4.2004 tarihi itibarıyla unvanları için belirlenmiş olan ücret ve diğer malî haklarına bu tarihten Devlet Personel Başkanlığına bildirildikleri tarihteki kadro ve pozisyonlarına ilişkin olarak bildirim tarihine kadar geçen süre içinde kamu görevlilerine yapılacak artış oran ve/veya miktarları uygulanmak suretiyle bulunacak tutar, anılan maddenin altıncı fıkrası hükümlerinin uygulanmasında ise 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararname eki (I) sayılı cetvele tâbi emsali personel için belirlenmiş olan aylık ve diğer malî haklar esas alınır.” şeklinde yeniden düzenlenmiştir.
23. Bu düzenlemeler Türk Telekom personeline ilişkin getirilen özel düzenleme niteliğinde olduklarından Türk Telekomda çalışan kapsam dışı personeller açısından da uygulanması gerekmektedir.
24. 406 sayılı Telgraf ve Telefon Kanunu’nun 09.02.2006 tarihli 5457 sayılı Kanun ile değişik Ek 29 uncu maddesinin birinci fıkrasının beşinci cümlesinde; “Bu fıkranın birinci cümlesinde sayılanlardan aylıksız iznin bitiminden sonra Türk Telekomun tâbi bulunduğu mevzuata ve bu fıkraya istinaden akdedilen sözleşmeye göre çalışmaya devam edenlerden hisse devir tarihinden itibaren en geç beş yıl içinde iş sözleşmesi herhangi bir nedenle sona erenler, bu madde hükümlerine göre işlem yapılmak üzere iş sözleşmesinin sona erdiği tarihten itibaren otuz gün içinde sözleşmenin sona erdiği yılın 15 Ocak tarihindeki üçüncü fıkraya göre hesaplanan ücretleriyle Devlet Personel Başkanlığına bildirilir ve bunların bildirim tarihine kadar geçen süre içindeki aylık ücret, harcırah, sağlık giderleri, cenaze giderleri ve ölüm yardımı ile diğer malî ve özlük hakları Türk Telekom tarafından karşılanır” düzenlemesi bulunmaktadır.
25. 406 sayılı Telgraf ve Telefon Kanunu’nun Ek 29 uncu maddesinde Türk Telekom çalışanlarına genel nitelikte olan 4046 sayılı Kanun’un 22 nci maddesinde yer alan ücret düzenlemesinden ayrı bir düzenleme yapılarak kamu çalışanları arasında dengeyi korumak amaçlanmıştır. Diğer bir ifadeyle bu düzenleme ile Türk Telekom AŞ’de çalışmakta iken özelleştirme nedeni ile başka kurumlara atanan personel ücretleri ile aynı unvanlarla özelleştirme kapsamında başka kurumlarda görev yapmakta iken naklen atananların parasal hakları arasında eşitlik sağlanmak amaçlanmıştır. Zira normal şartlarda 4046 sayılı Kanun gereği kamuya geçişlerde çalışan 180 gün izinli sayılırken 406 sayılı Kanun gereği kamuya geçiş beş yıllık bir zaman dilimine yayılmıştır. İşçinin uzun süreli Türk Telekom AŞ nezdinde çalışması sonucu aldığı ücret üzerinden kamuya geçirilmesi kamuya nakil anında ciddi ücret farklılıklarına neden olabileceğinden kanun koyucu bu duruma müdahalede bulunmuştur. Aksi hâlde nakil olan işçi ile beş yıla kadar çalışan işçinin aynı kamu kurumunda birlikte çalıştıklarında ücret ve diğer haklarının farklı olması ile adaletsizlik yaratılmış olacaktır.
26. Öte yandan kamu görevlilerine ek ödeme öngören 27.06.1989 tarihli ve 375 sayılı KHK’ya 21.03.2006 tarihli ve 5473 sayılı Kanun ile eklenen Ek 3 üncü maddesinde ek ödeme yapılacak kamu kurumları tek tek sayılmıştır.
27. Belirtilen yasal düzenleme; “Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay, Sayıştay, Yüksek Seçim Kurulu, Adalet Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı (Kefalet Sandığı dahil), Millî Eğitim Bakanlığı, Bayındırlık ve İskân Bakanlığı, Ulaştırma Bakanlığı, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Çevre ve Orman Bakanlığı, Savunma Sanayii Müsteşarlığı, Avrupa Birliği Genel Sekreterliği, Diyanet İşleri Başkanlığı, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Başkanlığı ile bağlı kuruluşları, Türk Patent Enstitüsü Başkanlığı, GAP Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı, Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanlığı, Millî Savunma Bakanlığı Akaryakıt İkmal ve NATO POL Tesisleri İşletme Başkanlığı, Yükseköğretim Kurulu, üniversiteler ile yüksek teknoloji enstitüleri, Emniyet Genel Müdürlüğü, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü, Karayolları Genel Müdürlüğü, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü, Orman Genel Müdürlüğü, Tarım Reformu Genel Müdürlüğü, Petrol İşleri Genel Müdürlüğü, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü, Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü, Vakıflar Genel Müdürlüğü, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü, Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü, Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü, Elektrik İşleri Etüt İdaresi Genel Müdürlüğü, İller Bankası Genel Müdürlüğü, Türkiye ve Orta-Doğu Amme İdaresi Enstitüsü Genel Müdürlüğü, Maden Tetkik ve Arama Genel Müdürlüğü, il özel idareleri ve belediyeler ile bunların bağlı kuruluşları, il özel idareleri ve belediyelerin kurdukları mahallî idare birlikleri ile Atatürk Orman Çiftliği Müdürlüğünün merkez ve taşra teşkilâtı ile varsa bunların döner sermaye kadrolarında 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa göre istihdam edilen memurlar ile aylıklarını 2802 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanunu ve 2914 sayılı Yükseköğretim Personel Kanununa göre alanlara, subay, sözleşmeli subay, astsubay, sözleşmeli astsubay, uzman jandarma ve uzman erbaşlara, 1/1/2006 – 30/6/2006 tarihleri arasında 950 gösterge rakamının, 1/7/2006 tarihinden itibaren ise 1850 gösterge rakamının memur aylıklarına uygulanan katsayı ile çarpımı sonucu bulunacak tutarda her ay ek ödeme yapılır.” şeklindedir. 14.11.2005 tarihinde özelleştirilen Türk Telekom ek ödeme yapılacak kurumlar arasında sayılmamıştır.
28. 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin yukarıda belirtilen Ek 3 üncü maddesinde öngörülen denge tazminatı ve ek ödeme kamu görevlilerine uygulanan genel nitelikte bir uygulama olmayıp aksine ücret adaletsizliğinin giderilmesi için getirilmiş özel ve sınırlı bir düzenlemedir.
29. Bu ödemeden yararlanması için anılan kanun kapsamındaki kamu görevlilerinden olmak gerekmektedir. Gerek 406 sayılı Kanun’un Ek 29 uncu maddesi gerekse Türk Telekom AŞ ile kapsamı dışı personeller arasında imzalanan Tip 2 İş Sözleşmenin 7 nci maddesi hükümleri iş sözleşmesi ile kapsam dışı personellerin çalıştığı dönemde kamu görevlilerine yapılan genel nitelikli artışlardan mahrum kalmasını engellemeyi amaçlamaktadır. Davacı davalıya ait işyerinde çalışmasaydı, 15.04.2004 tarihi itibariyle belirlenmiş olan unvanın ücret ve diğer malî haklarıyla bir kamu kurumuna atanacak ve kamu görevlilerinin ücretlerine yapılan artışlardan yararlanacaktı. Bu nedenle kamu görevlisi olarak çalıştığında hak kazanamayacağı bir ödemeden davalı şirkette çalıştığı sırada yararlanması için bu konuda özel bir düzenleme olması gerekir. Oysa taraflar arasında imzalanan Tip 2 İş Sözleşmesinin 7 nci maddesi genel artışlarla ilgilidir.
30. Yüksek Planlama Kurulunun 17.05.2006 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan 08.05.2006 tarihli ve 2006/T-17 sayılı kamu iktisadi teşebbüslerinde uygulanacak ücretlerin tespitine ilişkin kararında 01.01.2006 tarihinden geçerli olmak üzere 2006/1 sayılı tebliğin 8 inci maddesinde aynen; “Özelleştirme kapsam ve programında bulunan kamu iktisadi teşebbüsleri ve bağlı ortaklıklarından olup özelleştirme işlemleri tamamlanan kuruluşların sözleşmeli ve kapsam dışı kamu personelinin ücretlerine, bu personelin sözleşmeli ve kapsam dışı statülerde bulunduğu sürelere ait bu Karardaki ücret artışlarının hiçbir işlem yapılmaksızın aynen uygulanmasına,”, ayrıca 9. maddesinde “27/6/1989 tarihli ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin ek 3 üncü maddesi çerçevesinde, kamu iktisadi teşebbüsleri ve bağlı ortaklıklarında 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin eki (II) sayılı cetvele dahil pozisyonlarda çalışan sözleşmeli personele (Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğü personeli hariç), her ay 1/1/2006-30/6/2006 tarihlerinde 40- YTL, 1/7/2006 tarihinden itibaren de 80- YTL ek ödeme yapılmasına, bu ek ödemenin damga vergisi hariç herhangi bir vergi ve kesintiye tabi tutulmamasına, ek ödemenin ücret ve her ne ad altında olursa olsun yapılan diğer ödemelerin hesabında dikkate alınmamasına,” düzenlemesi yer almaktadır.
31. Söz konusu düzenleme 4046 sayılı Kanun ve buna bağlı olarak düzenlenen 375 sayılı KHK kapsamında olan özelleştirme kapsamında kalan kuruluşlardaki personelleri kapsamaktadır. Oysa Türk Telekom AŞ’de çalışan personeller yönünden kendi kanunlarında özel hüküm bulunmaktadır.
32. Sonuç olarak, 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin Ek 3 üncü maddesi uyarınca yapılan ek ödemelerin kamu personeli arasındaki ücret dengesizliğinin giderilmesi amacıyla madde kapsamında sayılan kamu idarelerindeki personel ile sınırlı olan ödeme olduğu, yapılan düzenlemenin kamu personeli arasındaki ücret adaletini sağlamayı amaçladığı ve kamu personelinin tamamını kapsayan genel bir artış niteliğinde olmadığı anlaşılmaktadır.
33. Somut olayda, davacı 399 sayılı KHK’ya tâbi sözleşmeli personel olarak çalışmaktayken davalı … Telekomun 14.11.2005 tarihinde özelleştirilmesinden sonra davalı Kurum ile nakil hakkına sahip iş mevzuatına tâbi Tip 2 İş Sözleşmesi imzalayarak çalıştığı, 01.06.2010 tarihinde Devlet Personel Başkanlığına bildirildiği, yer değiştirme suretiyle aylık bildirim forumunda davacının bildirim tarihindeki net ücretinin 3.765,36 TL olarak gösterildiği, nakle tâbi tutulduğu yıl almış olduğu ikramiyeler, 4046 sayılı Kanunun 22 nci maddesi gereğince yapılan ödemeler ve benzeri sütunların boş olduğu, davacının nakle tâbi kapsam dışı personel olarak 406 sayılı Kanun’un Ek 29 uncu maddesi uyarınca Türk Telekom AŞ ile İş Kanunu kapsamında iş sözleşmesi imzalamak suretiyle görevine devam ettiği ve 4046 sayılı Kanunun 22 nci maddesi uyarınca 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa tâbi memur statüsünde 16.09.2010 tarihinde yeni görev yeri olan … İl Çevre ve Orman Müdürlüğüne mühendis olarak atandığı ve aynı tarihte göreve başladığı anlaşılmıştır.
34. Davacı ile imzalanan Tip 2 İş Sözleşmesinin 7 nci maddesinde; “…Ücretlerindeki değişiklikler çalışanın statü ile ilgili Kanun, Yönetmelik ve ilgili düzenlemelerdeki Esas ve Usullerde öngörüldüğü şekilde uygulanır.
Nakil hakkını saklı tutan çalışanın ikramiye, yardım vs. gibi mali ve özlük hakları için İş Mevzuatına Tabi Kapsam Dışı Personel Esaslarında yer alan hükümler uygulanır.
Ancak ücretlere yapılacak artış oranı, kamudaki memur artış oranında olacaktır.
Çalışanın Şirkette kalması hâlinde, mali hakları açısından kamuya nakli durumundaki emsallerinden daha kötü duruma gelmesi ihtimalinde, çalışanın kayıpları Şirketçe karşılanır. Bu kayıpların karşılanabilmesi için vergi dilimindeki düzeltmeden dolayı brüt ücretler ile ilgili değişiklikler kazanılmış hak teşkil etmez ”.
35. Tip 2 İş Sözleşmesinin “Kamu Kurum ve Kuruluşlarına Bildirim” başlıklı 9 uncu maddesinde; “Bu sözleşmenin düzenlenmesine yol açan 406 sayılı Kanun Ek m.29’a eklenen hüküm ile getirilen kamu kurum ve kuruluşlarına nakil/bildirim hakkından yararlanmak isteyen taraflar, bu taleplerini en geç 90 gün öncesinden karşı tarafa bildirmek zorundadırlar. Bu 90 günlük bildirim yükümlüğüne hem çalışan ve hem de Şirket uymak zorundadır.
Ancak bu bildirimin yapılmasından sonra Şirket ilgili yasal düzenlemede öngörülen usul ve esaslar dahilinde Devlet Personel Başkanlığına çalışanın 406 sayılı Kanun Ek madde 29/1 fıkrası gereği kamu kurum ve kuruluşlarına nakil işlemlerinin başlatılması için bildirimde bulunur. Bildirim ile birlikte bu sözleşme sona erer ve Çalışanın Şirketle ilişiği kesilir.
Bildirim ile birlikte kamu kurum ve kuruluşlarına nakledilen personelin ücret, mali haklarına ve İş Kanunundan doğan tazminatlarına ilişkin olarak 406 sayılı Kanun Ek m.29 uygulama alanı bulur. Çalışanın geçmiş hizmetleri 406 sayılı Kanun Ek m.29/4 gereği T.C. Emekli Sandığı Kanunu Hükümlerine göre emekli ikramiyelerinin hesabında dikkate alınır” hükmünün yer aldığı tespit edilmiştir.
36. Davacıya nakle tâbi olarak çalıştığı dönemde TİP 2 İş Sözleşmesi uyarınca davalı işverence ikramiye ve ilave tediye ödemesi yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu ödemelerin davacının kamuya geçiş hakkını saklı tutarak imzaladığı sözleşme kapsamında kapsam dışı işçilik süresiyle sınırlı olduğu, Devlet Personel Başkanlığına bildirilen ücretine dâhil edilmesi yönünde bir düzenleme bulunmadığı, 4046 sayılı Kanun’un 22 nci maddesinin beşinci fıkrasının davacı hakkında uygulanamayacağı, buna göre Devlet Personel Başkanlığına bildirilen ücretine eklenmesinin mümkün olmadığı anlaşılmaktadır.
37. Davacının davalı şirkette nakle tâbi personel olarak çalıştığı dönemde kamuda çalışanlara yapılan zam oranında maaşına zam yapılarak belirlenen ücrete göre nakil ilmuhaberinde ücretin tespit edildiği sabit olup, bu husus taraflar arasında ihtilaf konusu değildir.
38. Bu itibarla davalı şirkette çalışmakta iken 406 sayılı Kanunun Ek 29 uncu maddesi uyarınca diğer kamu kurum ve kuruluşlarına nakledilmek üzere Devlet Personel Başkanlığına bildirilen davacının dava konusu ek ödeme ile denge tazminatından yararlanamayacağı ve fark ücret alacağının bulunmadığı, bu nedenle de mahkeme tarafından araştırma yapılmasını gerektirir bir husus olmadığı anlaşıldığından mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
39. Nitekim Hukuk Genel Kurulunun 20.09.2022 tarihli ve 2020/(22)9-90 Esas, 2022/1122 Karar, 23.12.2021 tarihli ve 2017/(7)9-2197 Esas, 2021/1754 Karar, 03.06.2021 tarihli ve 2017/(22)9-1116 Esas, 2021/682 Karar, 03.06.2021 tarihli ve 2016/(7)9-2613 Esas, 2021/673 Karar sayılı kararları da aynı yöndedir.
40. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında davacıya 17.09.2007 tarihinden kamu kurumuna naklinin yapıldığı tarihe kadar Yüksek Planlama Kurulunun 08.05.2006 tarihli ve 2006/T-17 sayılı kararı gereğince denge tazminatının ödenmesi gerektiğinden mahkemece verilen kabul kararının yerinde olduğu ve direnme kararının onanması gerektiği görüşü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında belirtilen nedenlerle bozulması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de bu görüşler Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.
41. Hâl böyle olunca direnme kararının yukarıda açıklanan bu değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı bozulması gerekmiştir.
IV. SONUÇ:
Açıklanan sebeplerle;
Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda yazılı değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3 üncü maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429 uncu maddesi gereğince BOZULMASINA,
İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
Karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,
01.03.2023 tarihinde oy çokluğuyla kesin olarak karar verildi.