YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2023/177
KARAR NO : 2023/250
KARAR TARİHİ : 22.03.2023
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi
Konkordato isteminden dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince talebin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın talep eden … İnş. Tur. Nak. Tic. San. Ltd. Şti. vekili ile alacaklı … T.A.Ş., … Bankası AŞ ve … AŞ vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince alacaklı … T.A.Ş. vekilinin istinaf dilekçesinin reddine, talep eden … İnş. Tur. Nak. Tic. San. Ltd. Şti. vekili ile alacaklı … Bankası AŞ ve … AŞ vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı alacaklı … T.A.Ş. ile … Bankası AŞ vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 6. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
Direnme kararı talep eden … İnş. Tur. Nak. Tic. San. Ltd. Şti. vekili ile alacaklı … T.A.Ş., ve … Bankası AŞ vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan gündem ve dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. TALEP
Konkordato talep edenler vekili dilekçesinde; müvekkili şirketlerin mal varlığının borçlarını karşılayabilecek durumda olduğunu ancak nakit ödeme güçlüğü içinde olduklarını, bu nedenle konkordato talebinde bulunmak zorunda kaldıklarını ileri sürerek 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 285 ve devamı maddeleri gereğince konkordato projesinin tasdikine karar verilmesini talep etmiştir.
II. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 11.01.2021 tarihli ve 2019/289 Esas, 2021/8 Karar sayılı kararı ile;
1-Talep eden … İnş. Tur. Nak. Tic. San. Ltd. Şti. yönünden, konkordato projesinin İİK’nın 302/3 üncü maddesinde öngörülen çoğunlukla kabul edilmediği ve tasdik şartının gerçekleşmediği, ayrıca konkordato komiserler kurulunun 11.01.2021 tarihli celsedeki, adı geçen şirketin devam eden inşaat işleri bakımından yaklaşık dokuz aydır herhangi bir çalışmasının bulunmadığı, işlerin yürümediği, sorunun davacı ile üst yükleniciler arasında olduğu, ne zaman ve ne şekilde çözüleceğinin belli olmadığı, bu şekilde çalışma olmaması durumunda davacı şirketin borçlarını kaynakları ile orantılı olarak ödemesinin mümkün gözükmediği yönündeki beyanı dikkate alındığında, İİK’nın 305/b maddesindeki tasdik şartının gerçekleşmediği gerekçesiyle konkordato tasdik talebinin reddine,
2. Talep eden … İnşaat Taah. San. ve Tic. Ltd. Şti. yönünden ise; alacaklılar toplantısında ve iltihak süresi içerisinde alacaklı sayısı ve alacak miktarına göre konkordato projesinin kabul edildiği, diğer tasdik şartlarının da gerçekleştiği gerekçesiyle talep eden şirketin konkordato projesinin tasdik talebinin kabulüne karar verilmiştir.
III. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde talep eden … İnş. Tur. Nak. Tic. San. Ltd. Şti. vekili ile alacaklı … T.A.Ş., … Bankası AŞ ve … AŞ vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 30.06.2021 tarihli ve 2021/1035 Esas, 2021/1039 Karar sayılı kararı ile;
1.Alacaklı … T.A.Ş.’nin istinaf nedenleri yönünden, banka tarafından konkordato komiserliğine süresinde alacak bildirilmiş ve alacaklılar toplantısında ret oyu kullanılmış ise de, banka vekili duruşmalara katılmadığı gibi tasdik duruşması aşamasında da itirazlarını açıklamadığı, buna göre adı geçen alacaklının itiraz eden alacaklı konumunda olmaması nedeniyle İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yoluna başvurma hakkı bulunmadığı gerekçesiyle istinaf dilekçesinin reddine,
2. İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu gerekçesiyle talep eden … İnş. Tur. Nak. Tic. San. Ltd. Şti. vekili ile alacaklılar … Bankası AŞ ve … AŞ vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde alacaklı … T.A.Ş. ile … Bankası AŞ vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 06.04.2022 tarihli ve 2021/4865 E., 2022/1962 K. sayılı kararı ile,
“….1-Alacaklı … T.A.Ş. vekili temyiz istemi yönünden;
Talep İİK 276. ve devamı maddeleri çerçevesinde konkordatonun tasdiki istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesinin davacının konkordato talebini İİK 306. maddesi çerçevesinde tasdik etmesi üzerine karar alacaklı tarafından istinaf edilmiş, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi tarafından talep İİK 308/a maddesi gerekçe gösterilerek reddedilmiştir.
Konkordato hakkında verilen karara karşı İİK 308/a maddesi uyarınca itiraz edenler kanun yoluna başvurabilir. İtiraz edenler kavramı İİK 304. maddesinde belirlenen şekliyle dar yorumlandığı takdirde, sadece duruşma öncesi itiraz eden alacaklıların kararı kanun yoluna taşıyabileceklerini kabul etmek gerekir. Ancak böyle bir yorum hak arama özgürlüğü ile bağdaşmaz. Bu nedenle kanun koyucunun itiraz edenlerden kastının konkordato toplantılarında veya iltihak süresi içinde olumsuz oy kullananlar olduğunun kabulü gerekir. Bu bağlamda kanundaki “itiraz edenler” ifadesinin konkordatoya red oyu verenlere teşmil edilmesi hukuk usulünün genel hükümlerine uygun düşer. Nitekim öğretide alacaklılar toplantısında veya iltihak süresi içinde red oyu vermiş alacaklıların tasdik kararını istinaf edebilecekleri kabul edilmektedir.(Prof Dr. Selçuk Öztek, Prof Dr.Ali Cem Budak, Doç. Dr. Müjgan Tunç Yücel, Doç.Dr. Serdar Kale, Doç. Dr. Bilgehan Yeşilova, Yeni Konkordoto Hukuku, 2. Baskı, Adalet Yayınevi, Ankara-2019, shf. 569)
Somut olayda, … A.Ş. konkordatoya itiraz ettiği ve toplantıda da red oyu kullandığı anlaşılmaktadır. Bu durumda yukarıdaki gerekçeler doğrultusunda … T.A.Ş.’nin istinaf hakkının bulunduğunun kabulü gerekir.
Hal böyle olunca, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesinin istinaf talebinin reddine karar vermesinde isabet bulunmamış olduğundan kararının bozulmasına, alacaklı … T.A.Ş.’nin istinaf itirazları hakkında inceleme yapılmak üzere dosyanın Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
2-Bozma nedenine göre, … Bankası A.Ş. vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
B. Bölge Adliye Mahkemesince Verilen Direnme Kararı
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; önceki karar gerekçesi yanında, öğretide “itiraz eden alacaklı” kavramı ile konkordatoya kaydedilmiş olsun ya da olmasın konkordatonun tasdiki talebinin incelendiği duruşmaya gelerek konkordatonun tasdiki talebinin reddine karşı itirazlarını dile getiren alacaklının kast edildiği ve özellikle konkordatoya ret oyu kullansalar bile duruşmaya gelmemiş olan alacaklıların tasdik kararına karşı kanun yoluna gitme yetkilerinin bulunmadığı konusunda fikir birliği bulunduğu, Özel Dairenin bozma kararında atıfta bulunulan yazarların, 1932 yılından beri yerleşik hâldeki görüşten dönmelerini gerektiren hususu yeni (7101 sayılı Kanun ile yapılan) değişiklikle kanunun “…itiraz eden alacaklılar için istinaf süresini tasdik kararının ilanından itibaren işletmeye başlattığı…” olarak açıkladıklarının görüldüğü, istinaf süresinin hangi tarihte ve ne şekilde başlayacağının kimlere istinaf hakkı verilip verilmeyeceği ile ne gibi bir bağlantısı olduğunu ise belirtmedikleri, İİK’nın yürürlüğe girdiği tarihten, 5311 sayılı Kanun ile yapılan değişikliğe kadar konkordatonun tasdiki kararlarına karşı kanun yolunun duruşmadaki tefhimle başladığı, diğer taraftan 5311 sayılı Kanun ile yapılan değişikliklerin bölge adliye mahkemelerinin faaliyete başladığı tarihte yürürlüğe girdiğinden, sürenin tefhimle başlatılmasına ilişkin uygulamanın 20.07.2016 tarihine kadar bu şekilde süregeldiği, gelinen noktada salt sürenin ilânla başlatılmasının istinaf hakkı sahiplerinin kapsamını neden değiştirdiğinin anlaşılamadığı, yazarlar ve onlara atıf yapan Özel Dairenin de buna dair bir açıklık getirmediği, özellikle kanunda bir boşluk bulunmadığı, değişiklikle de özel bir kapsam genişletilmesi oluşturulmadığına göre yazarların bu görüşünün “yeni ve yol gösterici bir hukuki bakış açısı” olduğu fakat hükme esas alınabilecek genel kabul görmüş bilimsel bir içtihat olmadığının anlaşıldığı, alacaklının mahkeme huzurunda isbat-ı vücut etmesinin ancak komiserlerin nihai raporu sunması ve duruşma gününün ilânı üzerine duruşmadan üç gün öncesine kadar yapılacak itirazla mümkün olduğu, bu itirazda bulunmayan alacaklının mahkemenin nezdinde bir suje olarak “yok” hükmünde olduğu, mahkemenin itiraz etmeyen kimseyi duruşmaya almayacağı, beyanlarını dinlemeyeceği ve dolayısıyla sistemin alacaklının tasdik kararını istinaf etmesine de olanak tanımadığı, alacaklının daha evvel ne vesile ile olursa olsun toplantıda red oyu kullanması veya komisere ya da doğrudan mahkemeye dilekçe vermesinin, medeni usul hukuku kapsamında mahkeme bakımından hiçbir anlam ifade etmediği, raporun sunulması ve duruşmanın ilân edilmesi üzerine alacaklı itiraz ederse kanunun alacaklıyı o zaman mahkemenin muhatap alacağı bir suje hâline getirdiği, her şeyden önce hak aramanın temel haklardan olup, bu hakların ancak kanun ile sınırlandırılabileceği, kanun yoluna başvurmanın bir hak olduğu, ancak konkordatonun ne talep edene ne de alacaklıya subjektif bir alacak hakkı verdiği, konkordatonun alacaklının hakkına herhangi bir halel getirmediği, sadece bunun ödeme biçimini mahkemenin de katkısı ile değiştirdiği, bu durumun kabul oyu verenler için sözleşmesel bir ilişki doğururken, ret oyu verenler için mahkeme kararına dayandığı, alacaklının dahi iflâsa tâbi borçlusu hakkında konkordato isteminde bulunabileceği, bununla birlikte konkordatonun süreç ve kurumsal yapı bakımından tamamen şeklî olduğundan ivedilikle tamamlanması gerektiği, bu çerçevede borçlu lehine verilen birçok kararda kanun yolunu tamamen kapattığı ve sürecin borçlu lehine bir an evvel sonuçlandırılması arzusunda olduğu, kanunun öngörmediği bir kanun yolunun ve kanun yoluna başvuru hakkının yorum yoluyla da olsa kabul edilemeyeceği, toplantıda ret oyu kullanmak ile usulünce duruşmaya katılarak konkordatonun tasdikine itiraz etmenin farklı durumlar olduğu, alacaklıya alacağını yazdırmak, red oyu kullanmak ve komiserin raporunu sunmasından sonra ve duruşmadan önce itiraz etmek konusunda bir yük getirildiği, bu yük yerine getirilmediğinde o hakkın kullanılamayacağı, kanun koyucunun konkordatonun tasdikini önemseyerek bunun aksatılmasını ve bu çerçevede bütün alacaklıların kanun yollarına gelerek sürecin uzatılmasını, sekteye uğratılmasını engellemeye çalıştığı, herhangi bir aşamada verilen bir dilekçenin, kanunun öngördüğü sürede ve usule uygun diğer dilekçelere benzetilerek ilgilisine kanun yolunun açılmasının da bu amaca aykırı sayılması gerektiği, özellikle henüz ortada nihai durumu gösteren ve usulünce mahkemeye sunulmuş bir komiser raporu olmadığı aşamada verilen dilekçelerin mahkeme nezdinde itibar görmemesi ve usulü hakları kullanmak bakımından imkân sağlamaması gerektiği, somut olayda alacaklı … T.A.Ş. tarafından kanunun ifade ettiği biçimde “itiraz” edilmediğinden istinaf hakkının bulunmadığı gerekçesiyle önceki kararda direnilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen direnme kararına karşı süresi içinde talep eden … İnş. Tur. Nak. Tic. San. Ltd. Şti. vekili ile alacaklı … T.A.Ş., ve … Bankası AŞ vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Alacaklı … T.A.Ş. vekili, müvekkili bankanın alacağını süresinde konkordato komiserliğine bildirdiğini ve alacaklılar toplantısında red oyu kullandığını, İİK’nın 308/a maddesinin gerekçesinde, istinaf kanun yoluna başvurabilmek için duruşmalara katılma ya da tasdik duruşması aşamasında itirazların açıklanması gibi bir şart belirtilmediğini, Kanun maddesinde belirtilen “itiraz edenler” deyiminin alacaklılar toplantısında olumsuz oy kullananları karşılar nitelikte olduğunu, Kanundaki “itiraz edenler” ibaresinin konkordatoya red oyu verenleri kapsamasının usulün genel hükümlerine uygun olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Uyuşmazlık
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; konkordato hakkında verilen karara karşı İİK’nın 304/1 inci maddesi uyarınca, istinaf kanun yoluna başvurabilmek için tasdik duruşmasından önce alacaklının itiraz sebeplerini bildirmesinin gerekip gerekmediği, tasdik duruşmasından önce itiraz sebeplerini bildirmediği hâlde, konkordato teklifine karşı olumsuz oy kullanan alacaklının istinaf kanun yoluna başvurma hakkının bulunup bulunmadığı, alacaklı tarafından konkordatonun tasdiki duruşmasının ilanından önceki aşamada verilen dilekçenin İİK’nın 304/1 inci maddesi kapsamında itiraz olarak kabul edilmesinin mümkün olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
D. Gerekçe
1. İlgili Hukuk
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu:
Konkordatonun mahkemede incelenmesi
Madde 304- (Değişik: 28/2/2018-7101/32 md.)
Komiserin gerekçeli raporunu ve dosyayı tevdi alan mahkeme, konkordato hakkında karar vermek üzere yargılamaya başlar. Mahkeme, komiseri dinledikten sonra kısa bir zamanda ve her hâlde kesin mühlet içinde kararını vermek zorundadır. Karar vermek için tayin olunan duruşma günü, 288 inci madde uyarınca ilân edilir. İtiraz edenlerin, itiraz sebeplerini duruşma gününden en az üç gün önce yazılı olarak bildirmek kaydıyla duruşmada hazır bulunabilecekleri de ilâna yazılır.
Konkordato hakkında yapılan yargılamada kesin mühlet içinde bir karar verilemeyeceği anlaşılırsa; mahkeme, gerekli görürse komiserden gerekçeli bir rapor da alarak, karar verilinceye kadar mühlet hükümlerinin devamına karar verebilir. Bu süre altı aydan fazla olamaz.
Kanun yolları:
Madde 308/a- (Ek: 28/2/2018-7101/37 md.)
Konkordato hakkında verilen karara karşı borçlu veya konkordato talep eden alacaklı, kararın tebliğinden; itiraz eden diğer alacaklılar ise tasdik kararının ilânından itibaren on gün içinde istinaf yoluna başvurabilir. Bölge adliye mahkemesi kararına karşı on gün içinde temyiz yoluna başvurulabilir. İstinaf ve temyiz incelemeleri, Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerine göre yapılır.
2. Değerlendirme
1. Uyuşmazlığın çözümü açısından öncelikle konkordatoya ilişkin açıklama yapılmasında yarar bulunmaktadır.
2. Konkordato, borçlarını vadesi geldiği hâlde ödeyemeyen ya da herhangi bir borçlunun, borcun belirli koşullarda ödenmesi için alacaklılarıyla anlaştığı ve yetkili ticaret mahkemesinin onayı ile geçerlilik kazanan hukuki çözüm işlemidir (Türk Hukuk Lûgatı, Ankara 2021, s. 709).
3. Konkordato İİK’da tanımlanmamış ise de; öğretide konkordato, dürüst bir borçlunun belli bir zaman kesiti içerisindeki bütün adi borçlarının alacaklılar tarafından kanunda gösterilen nitelikli çoğunlukla kabul edilmesi ve yetkili makamın (mahkemenin) onayı ile gerçekleşen ve borçlunun borcun bir kesiminden kurtulmasını ve/veya ödeme şeklinin borçlu yararına değişmesini sağlayan, haciz ve iflâs gibi klasik ve borçlu bakımından sert cebri icra yöntemlerinin yerine ikame edilmiş bir kolektif icra biçimidir (Baki Kuru, İcra İflas Hukuku, C. IV, … 1997, s. 3585; Süha Tanrıver, Adnan Deynekli, Konkordatonun Tasdiki, Ankara 1996, s. 29; Serdar Kale, Sorularla Konkordato (İflas Dışı ve İflas İçi Adi Konkordato), … 2017, s. 2; Hakan Pekcanıtez, Güray Erdönmez, 7101 Sayılı Kanun Çerçevesinde Konkortado, … 2018, s. 4; Sümer Altay, Ali Eskiocak, Konkordato ve Yeniden Yapılanma Hukuku, … 2019, s. 10, 15).
4. Konkordato kurumu ile ilgili farklı ayrımlar yapılmaktadır. Bunlardan ilki, mahkeme dışı ve mahkeme içi konkordato ayrımıdır. Mahkeme içi konkordato içeriğine göre vade, tenzilat ve karma konkordato olarak ayrılmaktadır. Sözü geçen sınıflandırmaya göre, borçlunun borcunu tam olarak ödemeyi vaat etmesi ve bunun için alacaklıların borçluya ödeme süresi tanımaları veya borcun itfasını takside bağlamaları hâlinde vade konkordatosu; borçlunun borçlarının belli bir yüzdesini ödemeyi taahhüt ettiği ve alacaklıların da kalan alacaklarından vazgeçtiği durumda tenzilat konkordatosu; tenzilat ve vade konkordatosunun bir araya getirilmesiyle teşekkül eden konkordatoya ise karma (bileşik) konkordato denilmektedir. Yapıldığı zamana göre ise; iflâsa tabi olmayan borçlular ile iflâsa tabi borçlulardan henüz iflâsına karar verilmeyenlerle yapılan konkordatoya iflâs dışı konkordato; müflisin teklif ettiği konkordatoya ise iflâs içi konkordato denilmektedir.
5. Konkordato konusunda yapılan diğer bir ayrım ise, adi (alelade) konkordato ve mal varlığının terki suretiyle konkordatodur. Mal varlığının terki suretiyle konkordato türünde, borçlunun mali durumunun iyileşmesi ve işletmenin faaliyetine devam etmesi amaçlanmaz. Mal varlığının terki suretiyle konkordatonun iki şekilde yapılacağı kabul edilmektedir. Bunlardan ilki, borçlunun mal varlığı üzerindeki tasarruf yetkisini alacaklılara bırakması ve alacaklıların da borçlunun mal varlığını satarak ele geçen paradan alacaklarını tahsil etmeleridir. Mal varlığının terki suretiyle konkordatonun diğer bir görünüm şekli ise, belirli vadelerde alacaklılara ödeme yapması kaydıyla, mal varlığının tamamının ve bir kısmının üçüncü kişiye devredilmesidir. Bu ihtimalde, alacaklılar alacaklarını borçlunun mal varlığının üçüncü kişiye devrinden elde edilen parayla tahsil etmektedirler. Mal varlığının terki suretiyle konkordatoda borçlu borçlarını belli şartlar dâhilinde ödemeyi değil, mal varlığının aktifi üzerindeki tasarruf yetkisini alacaklılara (veya üçüncü kişiye) devretmeyi teklif etmektedir. Mal varlığının terki suretiyle konkordatoya niteliğine aykırı düşmedikçe adi konkordatonun hükümleri (İİK md. 285 ilâ 308/g) uygulanır (Pekcanitez/Erdönmez s. 6 vd.).
6. Mahkeme içi adi konkordato İİK’nın 285 ve devamı maddelerinde düzenlenmiş ve konkordatoya başvurabilecek kişiler İİK’nın 285 inci maddesinde “herhangi bir borçlu” denilerek açıklanmış olup, kanunun bu ifadesi karşısında tüzel kişiler ile tacir olup olmadığına bakılmaksızın bütün gerçek kişiler konkordatoya başvurabilecektir. İİK’nın 285/2 nci maddesindeki düzenleme uyarınca konkordatoya başvuru imkânı sadece borçluya tanınmamıştır. İflâs talebinde bulunabilecek her alacaklı da gerekçeli bir dilekçe ile borçlu hakkında konkordato işlemlerinin başlatılmasını isteyebilir.
7. Konkordato talep eden borçlu veya iflâsını isteyebileceği borçlusu hakkında konkordato talep eden alacaklı, bir nüsha olarak düzenlenen dilekçe, konkordato ön projesi, ayrıntılı bilanço, gelir tablosu ve İİK’nın 286 ncı maddesinde sayılan diğer belgeler ile birlikte asliye ticaret mahkemesine başvurarak üç aylık geçici konkordato mühleti verilmesi ister (İİK md. 285-287). Asliye ticaret mahkemesi 286 ncı maddede sayılan belgelerin eksiksiz olarak mevcut olduğunu belirlediği takdirde borçluya derhâl geçici mühlet (üç ay) verir ve bir veya işin kapsamına göre üç kişiden oluşan komiser veya komiserler kurulu oluşturulur (İİK. md. 287).
8. Borçlu, konkordato mühletinin kapsadığı ve mühlet hükümlerinin devam ettiği dönem içerisinde komiserin denetimi altında 7101 sayılı Kanun ile değişik İİK’nın 297 nci maddesinin öngördüğü sınırlamalar içerisinde mal varlığı üzerinde tasarrufta bulunmak imkânını kural olarak muhafaza eder.
9. Asliye ticaret mahkemesi komiserin veya borçlunun makul sebeplere dayalı talebi üzerine geçici mühleti en fazla iki ay daha uzatarak, geçici mühlet süresini beş aya yükseltebilir.
10. Geçici mühletin ilânı ve ilgili kurumlara bildirilmesinden itibaren, alacaklılar ilândan başlayarak yedi gün içerisinde borçluya kesin mühlet verilmesini gerektiren durum bulunmadığını delilleri ile birlikte ileri sürerek konkordato talebinin reddini isteyebilirler ( İİK md. 288).
11. Geçici mühlet içinde mahkeme borçluyu ve varsa konkordato talep eden alacaklıyı duruşmaya davet eder. Bu süreçte geçici komiser duruşmadan önce raporunu mahkemeye ibraz eder. Mahkeme yapacağı değerlendirmede itiraz eden alacaklıların dilekçelerinde ileri sürdükleri itiraz sebeplerini de dikkate alır (İİK md. 289/2).
12. Konkordatonun başarıya ulaşmasının mümkün görülmesi hâlinde borçluya bir yıllık kesin mühlet verilir (İİK md. 289/3). Gerekiyorsa geçici komiser veya komiserler değiştirilerek yeni bir görevlendirme yapılabilir veya geçici komiserlerin görevine devam etmesine karar verilerek dosya komisere teslim edilir.
13. Konkordatonun geçici mühlet içerisinde başarıya ulaşmayacağına kanaat getirilmişse, borçluya kesin mühlet verilmez ve konkordato talebinin reddi doğrultusunda karar oluşturulur. Kesin mühlet verilmesine, kesin mühletin uzatılmasına ve kesin mühletin kaldırılarak konkordato talebinin reddine dair kararlar İİK’nın 288 inci maddesi uyarınca ilân edilir ve ilgili yerlere bildirilir.
14. Güçlük arz eden özel durumlarda kesin mühlet, komiserin bu durumu açıklayan gerekçeli raporu ve talebi üzerine mahkemece altı ay daha uzatılabilir (İİK md. 289/5).
15. Mahkemece, kesin mühlet içinde uygun görülecek bir zamanda yedi alacaklıyı geçmemek, herhangi bir ücret takdir edilmemek ve tek sayıda olmak koşuluyla ayrıca bir alacaklılar kurulu oluşturulabilir. Bu durumda, alacaklıları hukuki nitelik itibariyle birbirinden farklı alacaklı sınıfları ve varsa rehinli alacaklılar, alacaklılar kurulunda hakkaniyete uygun şekilde temsil edilir. Bu konuda komiserin de görüşü alınır (İİK md. 289/4).
16. Kesin mühlet içerisinde komiser, konkordatonun hazırlanmasına ilişkin işlemleri gerçekleştirir. Kısaca belirtmek gerekirse, bunlar aktif ve pasifin tespit edilerek aktif defterlerinin tutulması ve değerlerinin takdiri, alacakların bildirilmesi için İİK’nın 288 inci maddesine göre ilân yapılması, borçlunun yazdırılan alacaklara tamamen veya kısmen kabul veya red şeklinde beyanlarının alınması (İİK md. 299), çekişmeli alacaklar hakkında dosyanın asliye ticaret mahkemesine sunularak bu alacaklar hakkında konkordato oylamasına katılıp katılmayacakları bakımından karar alınması, rehinli alacak müzakerelerinin yapılması, alacaklılar toplantısı ve oylamaların tutanakla tespiti (İİK md. 302), alacakların geçerli ve sağlıklı olup olmadıklarının borçlunun ticari defterlerinin incelenmesi suretiyle tespiti ve bu konuda oluşan kanaatin ticaret mahkemesine sunulan raporda belirtilmesi ve konkordato mühleti içerisinde dosyanın asliye ticaret mahkemesine konkordatonun tasdiki veya reddine karar verilmek üzere sunulması ve sonuçta asliye ticaret mahkemesinin duruşma günü ilân ederek, komiseri dinleyerek, gerektiğinde bilirkişi incelemesi yaptırarak, tasdik veya red kararı vermesidir. Bununla birlikte belirtmek gerekir ki, borçlu iflâsa tâbi ise, konkordatonun reddi ve doğrudan iflâs sebeplerinin varlığı hâlinde borçlunun iflâsının açılmasına da karar verilecektir.
17. Konkordatonun tasdiki için aranan şartlar İİK’nın 305 inci maddesinde belirtilmiş olup, buna göre; konkordato projesinin İİK’nın 302 nci maddesinde öngörülen çoğunlukla kabul edilmiş olması (kaydedilmiş olan alacaklıların ve alacakların yarısını veya kaydedilmiş olan alacaklıların dörtte birini ve alacakların üçte ikisini aşan çoğunluk) ile birlikte teklif edilen tutarın borçlunun iflâsı hâlinde alacaklıların eline geçebilecek muhtemel miktardan fazla olacağının anlaşılması, konkordatoda teklif edilen tutarın borçlunun kaynakları ile orantılı olması, İİK’nın 206 ncı maddesinin birinci fıkrasındaki imtiyazlı alacaklıların alacaklarının tam olarak ödenmesinin ve mühlet içinde komiserin izniyle akdedilmiş borçların ifasının, alacaklı bundan açıkça vazgeçmedikçe yeterli teminata bağlanmış olması ve konkordatonun tasdikinin gerektirdiği yargılama giderleri ile alacaklılara ödenmesi kararlaştırılan para üzerinden alınması gereken harcın tasdik kararından önce mahkeme veznesine depo edilmesi gerekir.
18. Konkordatonun tasdikine ilişkin karar İİK’nın 288 inci maddesi uyarınca ilan edilecek ve kesin ödeme projesinin tasdik ilânı gereğince onun yönetiminde uygulanması için bir kayyım atanabilecektir (İİK md. 306).
19. Asliye ticaret mahkemesince kabul edilerek tasdik edilen konkordato, konkordato prosedürüne katılmayanlar (alacak kaydı yaptırmayanlar) da dâhil olmak koşuluyla tüm alacaklıları bağlar. Bu temel ilke “konkordatonun bütün alacaklılar için kural olarak zorunlu olması” şeklinde de ifade edilmektedir. Ancak rehinli alacaklarla bazı imtiyazlı ve kamusal alacaklar ve komiserin izniyle mühletten sonra doğan alacaklar bu kuralın istisnasını teşkil etmektedir (İİK md. 308/c-III). Bu kategoriye giren alacaklar konkordatodan kesinlikle etkilenmeyip tümüyle ödenmesi gerekir. Çünkü kanun, konkordatonun borçlu ile alacağı rüçhanlı olmayan alacaklılar arasında akdedilebileceğini öngörmüş, rüçhanlı alacaklıları konkordatodan istisna tutmuştur.
20. Konkordatonun taraflar için bağlayıcı hâle gelmesi, geçici mühlet kararından önce başlamış takiplerde konulan ve henüz paraya çevrilmemiş olan hacizleri hükümden düşürür (md. 308/ç). Borçlu mühletten önce doğan borçlarını, mahkemece tasdik edilen konkordato projesinde öngörülen ödeme planı çerçevesinde ödemek imkânına kavuşur. Bu itibarla konkordato, borcun yenilenmesini gerektirmemekte, ancak ödeme şekil ve şartlarında önemli değişiklikler meydana getirmektedir. Bu değişikliğin şeklini ve içeriğini, asliye ticaret mahkemesince tasdik edilerek kesinleşen konkordato ödeme projesi belirler. Bu açıklamalara göre borçlu, mühletten önce doğan borçları için artık takip edilmemekte ve borçlarını ödeme konusunda fevkalâde elverişli bir hukuki statüye kavuşmaktadır. Bu bağlamda belirtmek gerekir ki, mühletten sonraki dönemde komiserin onayı olmadan borçlunun üstlendiği borçlar da konkordatoya tâbidir [(md. 308/c-II) Altay/Eskiocak s. 44 vd.].
21. İcra ve İflas Kanunu’nun “Kanun yolları” başlıklı 308/a maddesinde, konkordato hakkında verilen karara karşı borçlu veya konkordato talep eden alacaklının, kararın tebliğinden; itiraz eden diğer alacaklıların ise tasdik kararının ilânından itibaren on gün içinde istinaf yoluna başvurabileceği, Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı ise on gün içinde temyiz yoluna başvurulabileceği düzenlenmiştir.
22. Anılan düzenlemede konkordato hakkında verilen karara karşı kimlerin ne zaman kanun yoluna başvurabileceği belirtilmiş olup, buna göre borçlu veya konkordato talep eden alacaklı ile birlikte itiraz eden diğer alacaklılara kanun yolu hakkı tanınmıştır. Buradaki “itiraz eden alacaklı” deyiminden, sadece tasdik duruşmasından önce itirazlarını bildiren alacaklının mı kastedildiği, yoksa projeye ret oyu veren alacaklının da bu kapsama girip girmediğinin belirlenmesi gerekmektedir.
23. İcra ve İflas Kanunu’nun 308/a maddesinin; aynı Kanun’un “Konkordatonun mahkemece incelenmesi” başlıklı 304 üncü maddesi ile birlikte değerlendirilmesi gerekmekle anılan maddede; komiserin gerekçeli raporunu ve dosyayı tevdi alan mahkemenin, konkordato hakkında karar vermek üzere yargılamaya başlayacağı, mahkemenin, komiseri dinledikten sonra kısa bir zamanda ve her hâlde kesin mühlet içinde kararını vermek zorunda olduğu, karar vermek için tayin olunan duruşma gününün, 288 inci madde uyarınca ilân edileceği, itiraz edenlerin ise, itiraz sebeplerini duruşma gününden en az üç gün önce yazılı olarak bildirmek kaydıyla duruşmada hazır bulunabileceklerinin de ilâna yazılacağı belirtilmiştir.
24. Bu düzenlemeye göre, projeye itiraz edenlerin itiraz sebeplerini duruşma gününden en az üç gün önce yazılı olarak bildirmemeleri hâlinde tasdik duruşmasında yer alamayacakları anlaşılmaktadır.
25. İcra ve İflas Kanunu’nun 304 üncü maddesine ilişkin Adalet Komisyonu raporunda, itiraz edenlerin duruşmada hazır bulunabilmeleri için, itiraz sebeplerini mahkemeye duruşma gününden en az üç gün önce ve yazılı olarak bildirmiş olmaları gerektiği, aksi hâlde duruşmada hazır bulunarak itirazlarını dermeyan etmelerinin mümkün olmadığı, böyle bir sınırlama getirilmesinin nedeninin her alacaklının duruşmada hazır bulunarak itirazlarını ileri sürmesinin yargılamayı çok aksatabileceği endişesi olduğu belirtilmiştir.
26. İcra ve İflas Kanunu’nun 304 üncü maddesinin gerekçesi de “Mevcut Kanunun 296 ncı maddesinin ikinci fıkrası hükmü, güncellenerek metne alınmaktadır. Buna göre, mahkemenin komiseri dinledikten sonra kararını her halde kesin mühlet içinde vermesi emredilmektedir. Duruşma günü 288 inci maddesi uyarınca ilan edilecektir. Yine mevcut düzenlemeden farklı olarak, itiraz edenlerin duruşmada hazır bulunabilmelerinin şartı, itiraz sebeplerini, mahkemeye, duruşma gününden en az üç gün önce ve yazılı olarak bildirmiş olmalarıdır. Aksi halde duruşmada hazır bulunarak itirazlarını dermeyan etmeleri mümkün olmayacaktır. Böyle bir sınırlama getirilmesinin nedeni, her alacaklının duruşmada hazır bulunarak itirazlarını ileri sürmesinin yargılamayı çok aksatabileceği endişesidir,…” şeklinde olup tüm alacaklıların duruşmada hazır bulunarak itirazları ileri sürmesinin konkordato sürecini aksatabileceği düşüncesiyle duruşmada hazır olabilmek için itirazların tasdik duruşmasından en az üç gün önce yazılı olarak bildirilmesi gerektiği belirtilmiştir.
27. Bununla birlikte konkordatonun yapısı tamamen şeklî olduğundan tasdik işlemlerinin bir an önce tamamlanması gerekmekte olup, konkordatoya ilişkin kanunda yer alan düzenlemelere bakıldığında borçlu lehine verilen birçok kararda kanun yolunun tamamen kapatıldığı ve sürecin bir an evvel sonuçlandırılmasının istendiği anlaşılmaktadır. Örneğin ilk derece mahkemesince verilecek geçici mühlet talebinin kabulü, geçici komiser görevlendirilmesi, geçici mühletin uzatılması ve tedbirlere ilişkin kararlara karşı kanun yoluna başvurulamayacağı (İİK md. 287/son), kesin mühlet talebinin kabulü ile mühletin kaldırılması talebinin reddine ilişkin kararlara karşı kanun yolunun kapalı olduğu (İİK md. 293/1) görülmektedir.
28. Komiserlerin tasdik talebine ilişkin nihai raporu ve dosyayı mahkemeye sunmasına kadar geçen süreçte alacaklının öncesinde, teklif edilen konkordato projesine ret oyu kullanması, herhangi bir hususta komisere ya da doğrudan mahkemeye dilekçe vermesi, tasdik talebini inceleyen mahkeme bakımından hiçbir anlam ifade etmemektedir. Alacaklının, ancak tasdik talebine ilişkin nihai raporun ve dosyanın mahkemeye sunulmasından sonra tasdik raporuna karşı duruşma gününden üç gün öncesine kadar itirazlarını bildirmesi hâlinde mahkemece dikkate alınacaktır. Henüz tasdik talebine ilişkin komiser raporunun sunulmadığı aşamada verilen dilekçeler, mahkemece verilecek tasdik kararına karşı yasa yollarına başvuru imkânı tanımayacaktır.
29. Bu yasal düzenlemelerden hareketle, İİK’nın 308/a maddesinde kanun yoluna başvuru hakkı tanınan “itiraz eden alacaklı” deyiminden, “tasdik duruşmasından önce itirazlarını bildiren alacaklı” olduğunun kabul edilmesi gerekmektedir.
30. Ramazan Arslan, Ejder Yılmaz, Sema Taşpınar Ayvaz ve Emel Hanağası’nın İcra ve İflas Kanunu ve İlgili Mevzuat (8.b., Ankara 2022, md. 308/a, s. 291) adlı eserinde, kanun yollarına ilişkin 308/a maddesinde itiraz eden ibaresinin yanına 304/1 inci maddesine atıf yapıldığını gösterecek şekilde bu maddenin numarası yazılarak İİK’nın 308/a maddesindeki itirazın, İİK’nın 304/1 inci maddesinde düzenlenen itiraz olduğuna işaret etmişlerdir.
31. İcra İflas Kanunu’nun 304 üncü maddesinin gerekçesine bakıldığında, duruşmaya gelecek olanları “yargılamanın uzayacağı” endişesi ile sınırlayan yasa koyucunun aynı yasanın 308 inci maddesinde temyiz yoluna gelecek olanları sınırlamadığını kabul etmek konkordatonun sistemine de aykırıdır.
32. Kanunun öngörmediği bir yasa yolu ve yasa yoluna başvuru hakkı yorum yoluyla da olsa kabul edilemez. İİK’nın 308/a maddesindeki düzenleme de 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın (Anayasa) kabul ettiği anlamda temel hak niteliğindeki hak arama özgürlüğünü kullanmayı “itiraz” şartına bağlamıştır ve bu durum da Anayasa’ya uygun bir sınırlama yöntemi olup, “itiraz eden alacaklı” deyiminden İİK’nın 304 üncü maddesinde belirtilen alacaklıları kabul etmek, hak arama özgürlüğünün ihlâli olarak değerlendirilemez.
33. Tüm bu açıklamalar ışığında somut olaya gelince, konkordato talebinde bulunan … İnşaat Taah. San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin konkordato projesi, İlk Derece Mahkemesince nisaba dâhil edilecek alacaklar belirlendikten sonra komiserler kurulu tarafından düzenlenen rapor ve İİK’nın 302 nci maddesinde belirlenen alacaklı sayısı ve alacak miktarına ilişkin nisabın oluşup oluşmadığı ve İİK’nın 305 inci maddesinde düzenlenen tasdik şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediği yönünden değerlendirme yapılarak … İnşaat Taah. San. ve Tic. Ltd. Şti. yönünden tasdik isteminin kabulüne karar verilmiştir.
34. Dosya içerisinde yer alan belgelere göre 21.11.2020 tarihinde alacaklılar toplantısı yapıldığı, komiserler kurulunca düzenlenen hazirun listesine göre alacaklı … T.A.Ş. yetkilisinin alacaklılar toplantısına katılmadığı gibi iltihak süresi içerisinde konkordato projesine ilişkin oy kullanmadığı, alacaklı … T….nin, oy kullamayan diğer alacaklılar arasında red oyu kullanan alacaklı olarak değerlendirildiği, komiserler kurulu tarafından 04.12.2020 tarihinde nihai raporun sunulduğu, tasdik duruşmasının ise 11.01.2021 tarihinde yapıldığı anlaşılmaktadır.
35. Bu durumda alacaklı … T.A.Ş. yetkilisi tarafından İİK’nın 304/1 inci maddesi uyarınca itiraz sebeplerinin tasdik duruşmasından en az üç gün önce ve yazılı olarak bildirilmediği anlaşılmaktadır. Buna göre İİK’nın 308/a maddesi uyarınca mahkemece verilen tasdik kararını istinaf hakkı bulunmadığından Bölge Adliye Mahkemesince alacaklı … T.A.Ş. vekilinin istinaf dilekçesinin reddine karar verilmesi yerindedir.
36. Hâl böyle olunca Bölge Adliye Mahkemesince verilen direnme kararı onanmalıdır.
37. Öte yandan, talep eden … İnş. Tur. Nak. Tic. San. Ltd. Şti. ile alacaklı … Bankası AŞ’nin temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Özel Daireye gönderilmesi gerekmektedir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1) Alacaklı … T.A.Ş. vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının yukarıda açıklanan gerekçelerle ONANMASINA,
Harç peşin alındığından harç alınmasına yer olmadığına,
2)Talep eden … İnş. Tur. Nak. Tic. San. Ltd. Şti. ile alacaklı … Bankası AŞ’nin temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın YARGITAY 6. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE,
22.03.2023 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.