Yargıtay Kararı Hukuk Genel Kurulu 2023/116 E. 2023/326 K. 12.04.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2023/116
KARAR NO : 2023/326
KARAR TARİHİ : 12.04.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Yargıtay 4. Hukuk Dairesi (İlk Derece Mahkemesi Sıfatıyla)

1. Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı Yargıtay 4. Hukuk Dairesince ilk derece mahkemesi sıfatıyla yapılan yargılama sonunda, 18.04.2020 tarihli ek karar ile davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
2. Ek karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği düşünüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi
4. Davacı vekili Çorlu 1. Ağır Ceza Mahkemesinde sunduğu dava dilekçesinde; müvekkilinin kamuoyunda “… Casusluk Davası” olarak adlandırılan ve … 5. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen davada sanık olarak yargılandığını, yargılama devam ederken yargı mensuplarının hukuk kurallarına uygun davranmadığını, müvekkilinin her an tutuklanma ve meslekten atılma korkusu yaşadığını, yargılama sürecinde adli kontrol tedbiri olan yurt dışına çıkma yasağı uygulandığını, bu yasak sonucunda seyahat özgürlüğünün kısıtlandığını ve yurt dışında görevlendirilmediğini, sonuçta ise … 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 26.02.2016 tarihli ve 2014/100 Esas, 2016/36 Karar sayılı kararı ile hakkında beraat kararı verildiğini, müvekkilinin bahsi geçen ceza davasındaki yargılama için vekâlet ücreti ödediğini, yeterli niteliğe sahip olmasına rağmen bu yargılama nedeniyle yurt dışında görevlendirilmemesi sebebiyle 80.000,00 TL ücret kaybı yaşadığını, ayrıca ceza davası nedeniyle sosyal ortamdan dışlandığını, sicilinin bozulduğunu, özlük haklarından mahrum edildiğini, ruh sağlığının bozulduğunu, hakkında bu usulsüz işlemleri yapan hakim ve Cumhuriyet savcılarının fiillerinden dolayı zarar gördüğünü ileri sürerek 90.560,00 TL maddi tazminat ile 500.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 16.04.2017 tarihli dilekçesinde ise müvekkili hakkında adli kontrol tedbiri uygulanmadığını tespit ettiklerini belirterek, dava dilekçesinde hatalı olan bu beyanın dikkate alınmamasını talep etmiştir.
Davalı Cevabı
5. Davalı … vekili cevap dilekçesinde; davacı hakkındaki yargılama sürecinde sadece yurt dışı yasağı uygulandığını, bu nedenle davacının yoksun kaldığı kâr anlayışı ile fahiş tutarda maddi tazminat talebinde bulunulmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, yargılama sırasında görevine devam eden davacının üç yıl süren bir dava nedeniyle fahiş miktardan manevi tazminat talebinde bulunmasının da haklı bir yönünün olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Görevsizlik Kararları
6. Çorlu 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 09.06.2017 tarihli, 2017/39 Esas ve 2017/148 Karar sayılı kararı ile; yargılama faaliyeti nedeniyle Devlet aleyhine açılan tazminat davası ile ilgili karar verme görev ve yetkisinin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 47 nci maddesine göre Yargıtay 4. Hukuk Dairesine ait olduğu gerekçesiyle mahkemenin görevsizliğine, talep halinde dosyanın görevli ve yetkili Yargıtay 4. Hukuk Dairesine gönderilmesine karar verilmiştir.
7. Davacı vekilinin karar yönelik itirazı üzerine; Çorlu 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 26.09.2017 tarihli ve 2017/623 Değişik iş sayılı kararı ile; Çorlu 1. Ağır Ceza Mahkemesince verilen görevsizlik kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle itirazın reddine karar verilmiş, görevsizlik kararının 26.09.2017 tarihinde kesinleşmesi ve davacı vekilinin süresinde verdiği talep dilekçesi üzerine dosya Yargıtay 4. Hukuk Dairesine gönderilmiştir.
8. Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin (İlk Derece Mahkemesi Sıfatıyla) 25.12.2017 tarihli ve 2017/50 Esas, 2017/55 Karar sayılı kararı ile; davanın, ceza mahkemesi hakimleri ve Cumhuriyet savcılarının yargısal faaliyeti nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olduğu, dava şartı niteliğindeki görev sorununun kendiliğinden ve öncelikle incelenip, ön inceleme aşamasında karara bağlanması gerektiği, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 141 inci maddesine 28.06.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun ile eklenen ek üçüncü fıkrasının “… Suç soruşturması veya kovuşturması sırasında kişisel kusur, haksız fiil veya diğer sorumluluk halleri de dahil olmak üzere hakimler ve Cumhuriyet savcılarının verdikleri kararlar veya yaptıkları işlemler nedeniyle tazminat davaları ancak Devlet aleyhine açılabilir” hükmünü taşıdığı, 142 nci maddesi ile de bu davalarda zarara uğrayanın oturduğu yer ağır ceza mahkemesinin yetkili olduğunun düzenlendiği, bu düzenleme karşısında Dairenin görevsiz olduğu gerekçesiyle mahkemenin görevsizliğine, karar kesinleştiğinde ve talep halinde dosyanın görevli Nöbetçi Çorlu Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
9. Gerekçeli karar davacı vekiline 13.02.2018 tarihinde, davalı … Hazinesine 12.02.2018 tarihinde tebliğ edilmiş, taraflarca temyiz dilekçesi sunulmamıştır.
10. Davacı vekili 03.06.2020 tarihli dilekçesi ile dosyanın Nöbetçi Çorlu Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesini talep etmiştir.
Ek Karar
11. Yukarıdaki dilekçe üzerine Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin (İlk Derece Mahkemesi Sıfatıyla) 18.04.2020 tarihli ek kararı ile; somut olayda Dairece verilen görevsizlik kararının 28.02.2018 tarihinde kesinleştiği, davacı vekili tarafından 03.06.2020 tarihinde talep dilekçesi gönderilmiş ise de süresi içinde olmadığı gerekçesiyle HMK’nın 20 nci maddesi gereğince davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
Ek Kararın Temyizi
12. Ek karar süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Hukuk Genel Kurulu Kararı
13. Hukuk Genel Kurulunun14.04.2022 tarihli ve 2020/4-617 Esas, 2022/539 Karar sayılı kararı ile;”…Dosyanın tetkikinde davacı vekili 07.07.2020 havale tarihli ek karara ilişkin temyiz dilekçesinde; Özel Dairenin 29.12.2017 tarihli gerekçeli kararının 13.02.2018 tarihinde aynı büroda çalışan Av. …’nın yanında staj yapan stajyer avukat …’e tebliğ edildiğini, bu kişinin kendisinin daimi çalışanı veya stajyeri olmadığından yapılan tebligatın usulsüz olduğunu, 29.12.2017 tarihli gerekçeli kararı öğrendikleri 03.06.2020 tarihinin tebliğ tarihi olarak kabul edilmesini talep ettiği görüldüğünden gerekçeli kararın tebliğ edildiği 13.02.2018 tarihinde …’ün davacı vekilinin daimi çalışan olup olmadığı yönünde kolluk araştırması yapılması, ayrıca …’ün 13.02.2018 tarihinde stajyer avukat olup olmadığının araştırılması” için dosyanın Dairesine geri çevrilmesine karar verilmiştir.
14. Özel Dairece, kararda belirtilen şekilde araştırma yapılarak, ilgili müzekkere cevapları dosya arasına alınmış ve inceleme yapılmak üzere dosya Hukuk Genel Kuruluna gönderilmiştir.

II. GEREKÇE
15. Dava, HMK’nın 46 ncı maddesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.
16. Davacı vekilinin 07.07.2020 tarihli temyiz dilekçesi ek karara ilişkin olup, temyiz dilekçesinde Özel Dairenin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği görevsizlik kararının aynı büroda çalışan Av. …’nın yanında staj yapan stajyer avukat …’e 13.02.2018 tarihinde tebliğ edildiğini, ancak bu kişinin kendisinin daimi çalışanı veya stajyeri olmadığını, dolayısıyla yapılan tebligat usulsüz olduğundan tebliğ tarihinin öğrenme tarihi olan 03.06.2020 tarihi kabul edilerek, dosyanın görevli ve yetkili mahkemeye gönderilmesi taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep ettiği anlaşılmaktadır.
17. Gerçekten de Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin (İlk Derece Mahkemesi Sıfatıyla) 25.12.2017 tarihli ve 2017/50 Esas, 2017/55 Karar sayılı görevsizlik kararı, muhatap (davacı vekili Av. …) adreste bulunamadığından, geçici olarak … Adliyesine gittiğini beyan eden daimi çalışanı … imzasına 13.02.2018 tarihinde tebliğ edilmiştir.
18. Ne var ki, Hukuk Genel Kurulunun yukarıda tarih ve sayısı belirtilen geri çevirme kararı üzerine Yargıtay 4. Hukuk Dairesi tarafından … Barosu Başkanlığına müzekkere yazılmış, verilen cevapta adı geçen kişinin ilk altı aylık stajını 15.05.2018 tarihinde … Adli Yargı Adalet Komisyonu nezdinde tamamladığı, ikinci altı aylık stajına 15.05.2018 tarihinde Av. … yanında devam ederken 10.09.2018 tarihinde onun yanından ayrılarak, Av. … yanında stajına devam ettiği ve 15.11.2018 tarihinde stajını tamamladığı bildirilmiştir. Aynı yazıda, stajyer avukat …’ün bir avukat nezdinde yapılması gereken ikinci altı aylık stajını davacı vekili olan Av. … yanında yapmadığı belirtildiği gibi emniyet araştırmasına ilişkin 13.06.2022 tarihli tutanakta da …’ün tebliğ tarihi olan 13.02.2018 tarihinde Av. … ile herhangi bir bağlantısının bulunmadığı belirtilmiştir.
19. Bu açıklamalara göre kendisine tebligat yapılan …’ün davacı vekili olan Av. …’un stajyeri olmadığı açıktır. Diğer yandan, avukatlık stajı kanuni bir zorunluluk olup mesleki bilgi ve tecrübeyi kazanmak amacıyla yapılmaktadır. Dolayısıyla avukat ile stajyer avukat arasındaki ilişki iş akdi ya da hizmet akdine dayalı bir ilişki olmayıp kanuni bir ilişkidir. Bu nedenle avukat stajyerinin, Tebligat Kanunu’nun 17 nci maddesinde sayılan daimi çalışan veya müstahdem sıfatını taşıdığı da söylenemez.
20. Bu açıklamalar ışığında, dosya içerisinde görevsizlik hükmüne ilişkin gerekçeli kararın daimi çalışan sıfatıyla … imzasına13.02.2018 tarihinde yapılan tebligat usulüne uygun olmayıp, geçersizdir.
21. Ancak, Tebligat Kanunu’nun 32 nci maddesinde yer alan “Tebliğ usulüne aykırı yapılmış olsa bile muhatabı tebliğe muttali olmus ise muteber sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi addolunur” hükmü gereğince davacı vekilinin tebliğden haberdar olduğunu beyan ettiği 03.06.2020 tarihi itibariyle dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesine ilişkin talebi süresindedir.
22. Hâl böyle olunca, davacı vekilin talebi üzerine Yargıtay 4. Hukuk Dairesince ilk derece mahkemesi sıfatıyla HMK’nın 20 nci maddesine göre verilen davanın açılmamış sayılmasına ilişkin karar usul ve yasa hükümlerine uygun olmayıp, ek kararın bozulması gerekmiştir.
23. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, gelinen aşamada hem Çorlu 1. Ağır Ceza Mahkemesi hem de Yargıtay 4. Hukuk Dairesi tarafından verilen ve temyiz edilmeksizin kesinleşen iki ayrı görevsizlik kararı bulunduğu, bu durumda olumsuz görev uyuşmazlığının doğduğu, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi tarafından olumsuz görev uyuşmazlığının çözümü ve merci tayini için dosyanın Hukuk Genel Kuruluna gönderilmesi gerekirken HMK’nın 20 nci maddesine göre ek karar tesisinin yerinde olmadığı, bu nedenle ek kararın kaldırılarak HMK’nın 21/1-c maddesine göre görevli yargı yerinin Hukuk Genel Kurulu tarafından belirlenmesi gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de bu görüş, Hukuk Genel Kurulu önüne gelen ve incelenmesi gereken işin ek kararın temyiz istemine ilişkin olduğu, bunun dışında bir incelemenin yapılamayacağı gerekçesi ile Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.
24. Bu nedenle ek karar bozulmalıdır.

III. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği 18.04.2020 tarihli ek kararın BOZULMASINA,
İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
12.04.2023 tarihinde oy çokluğuyla kesin olarak karar verildi.