Yargıtay Kararı Hukuk Genel Kurulu 2022/87 E. 2023/133 K. 01.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2022/87
KARAR NO : 2023/133
KARAR TARİHİ : 01.03.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki ipoteğin kaldırılması davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın konusuz kalması nedeni ile esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına, yargılama giderlerinden davalı tarafın sorumlu tutulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan gündem ve dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili; müvekkilinin 12.01.2012 tarihinde dava dışı … Tarım Hayv. Otom. San. ve Tic. Ltd. Şti. nin kullandığı ve ileride kullanacağı kredilere teminat teşkil etmek üzere … Mah., 1185 ada 92 parsel sayılı taşınmaz üzerinde yer alan C Blok 8 No.lu mesken üzerinde davalı banka lehine birinci dereceden, süresiz 90.000,00 TL bedelle ipotek tesis edildiğini, dava dışı şirketin bankaya olan borçlarının 2015 yılında sona erdiğini, müvekkilinin defalarca ilgili banka şubesine ipoteğin fekki hususunda sözlü olarak görüşmesine rağmen ipoteğin fek edilmediğini, müvekkilinin bu süreçte eve ilişkin acil bir tasarrufu olmadığı için yazılı bir başvuruda bulunmadığını, 24.04.2017 tarihinde ilgili şubeye dilekçe ile başvurarak herhangi bir borç varsa bu rakamın tarafına bildirilmesi aksi takdirde ise ipoteğin fekki için talepte bulunulduğunu, ancak bugüne kadar banka şubesince herhangi bir cevap verilmediği gibi ipoteğin de fek edilmediğini ileri sürerek yukarıda ayrıntıları belirtilen taşınmaz üzerine konulan ipoteğin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili; davacının bu dava ile lehine ipotek vermiş olduğu dava dışı şirketin müvekkili bankaya borcu bulunmaması sebebiyle adına kayıtlı taşınmaz üzerindeki ipoteğin kaldırılmasını talep ettiğini, ancak talebin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, zira asıl borçlu dava dışı şirketin borcu yönünden müvekkili bankaya ödemeler yaptığını, ancak dava dışı şirketin borcunun sona ermediğini ve müvekkili banka yönünden hâlen riskli olduğundan müvekkili bankaca bu alacağını ipotek ile teminat altına alındığını, dava dışı şirketin müvekkili bankaya çek bedeli riski olarak 16.180,00 TL riski bulunduğundan davacının ipotek fek talebinin yerine getirilmediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 12.07.2018 tarihli ve 2018/201 Esas, 2018/510 Karar sayılı kararı ile; dava tarihi itibari ile dava dışı asıl borçlu şirketin on altı adet iade edilmemiş çeklerinden dolayı davalı bankanın 16.180,00 TL’lik sorumluluğunun bulunduğu, dava açıldıktan sonra iki adet çekin davalı bankaya iade edilmesi ile 22.11.2017 tarihinde banka sorumluluk tutarının 14.180,00 TL kaldığı, karşılıksız kalmış olan on dört adet çek karşılığında dava dışı Mustafa Gökçe tarafından adına açılan muvakkat bir hesapta 14.200,00 TL’nin süresiz olarak rehin verildiği, davalı banka tarafından 07.12.2017 tarihinde Meram Tapu Müdürlüğüne gönderilen yazıya istinaden davaya konu ipoteğin fek edilmiş olduğu, ipotek senedinin geniş kapsamlı olup gayri nakdi kredi ve borçlarına da teminat olarak verildiği ve bu nedenle dava tarihi itibari ile ipotek fek koşullarının bulunmadığı, davacının yargılama giderlerinden sorumlu olacağı gerekçesiyle davanın konusuz kalması nedeni ile esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına, yargılama giderlerinin davacıdan tahsiline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 13.02.2020 tarihli ve 2018/2194 Esas, 2020/234 Karar sayılı kararı ile; davacının 24.04.2017 tarihli yazısı ile ipoteğin kaldırılmasını, varsa borcun bildirilmesini istediği hâlde davalının davacıyı bu konuda bilgilendirmeyerek davacının işbu davayı açmak zorunda bıraktığı, yargılama sırasında davacının ipoteğin fekki için rehin verdiği, ipoteğin fek edildiği böylece davanın konusuz kaldığı, ancak davacının yargılama gideri ve vekâlet ücretinden sorumlu tutulmamasına karar verilmesi gerekirken ilk derece mahkemesince yazılı şekilde davacının yargılama gideri ve vekâlet ücretinden sorumlu tutulmasının yerinde olmadığı gerekçesiyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.2. maddesi uyarınca kabulüne, Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12.07.2018 tarihli ve 2018/201 Esas, 2018/510 Karar sayılı kararının kaldırılmasına, davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına, yargılama giderlerinden davalı tarafın sorumlu tutulmasına karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; “…Dava, ipoteğin fekki talebine ilişkindir. Mahkemece, dava tarihi itibariyle ipoteğin kaldırılması koşulları oluşmadığı gerekçesiyle konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmiş olup, davacının istinaf talebi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince yerel mahkeme kararı kaldırılarak yargılama giderlerinden davalının sorumlu tutulmasına karar verilmiştir.
Lehine ipotek verilen dava dışı şirketin 14 adet iade edilmemiş çeklerinden dolayı davalı bankanın 14.200,00 TL yasal sorumluluğunun bulunduğu ve dava devam ederken bu sorumluluk nedeniyle 3. kişi tarafından açılan mevduat hesabında bulunan 14.200,00 TL nin süresiz olarak rehin verildiği ve bu rehin karşılığı davalı banka tarafından dava devam ederken ipoteğin fekkedildiği taraflar arasında uyuşmazlık konusu değildir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Esastan Sonuçlanmayan Davada Yargılama Gideri” başlıklı 331. maddesinin 1. fıkrası “Davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkim, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmeder.” düzenlemesini haiz olup, bu durumda davacının dava açtığı tarihte ipoteğin fek koşullarının bulunmadığı, ipoteğin iade edilmeyen çekler nedeniyle mevduat rehni gösterilmek suretiyle dava devam ederken kaldırıldığı, taraflar arasında düzenlenen resmi ipotek sözleşmesine göre ipoteğin hem nakdi hem de gayri nakdi kredileri kapsadığı birlikte değerlendirildiğinde dava tarihi itibariyle davacının haklı olduğu ve bu nedenle yargılama giderlerinden davalı bankanın sorumlu olduğunu söylemek mümkün olmamakla aksi yöndeki değerlendirme ile verilen kararın davalı yararına bozulması gerekmiştir,…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Verilen Direnme Kararı
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; önceki gerekçeye ilaveten dilekçe ile yapılan başvuruya cevap vermeyerek ipoteğin kaldırılması için gerekli olan tutarın davacı tarafından veya asıl borçlu ya da üçüncü bir kişi tarafından bankaya ödenerek veya yeni bir teminatla karşılanması olanağı ortadan kaldırarak davacıya dava açma dışında bir hukuki çare bırakmayan davalı bankanın dava açılmasına sebebiyet verdiği gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Direnme kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; davacı ipotek borçlusunun bankaya başvurarak ipoteğin fek edilmesini talep ettiği, ancak o tarih itibariyle dava dışı borçlu şirketin on altı adet teslim edilmeyen çekten dolayı 16.180,00 TL çek bedeli borcu bulunduğu, sonrasında iki adet çekin 22.11.2017 tarihinde bankaya iade edilerek borç miktarının 14.180,00 TL’ye düştüğü; tüm bu ödemelerin dava açıldıktan sonra yapıldığı, başka bir deyişle davanın açıldığı tarih itibariyle borcun henüz bitmediği, bu nedenle davacı tarafın ipotek fek taleplerinin yerine getirilemediği; davanın açıldığı tarihte dava dışı … Tarım Hay. Otom. San. Tic. Ltd. Şti. nin müvekkili bankaya çek bedeli riski olarak 14.180,00 TL borcu bulunduğu, davacı tarafın müvekkili banka nezdindeki riskini ortadan kaldırmadan fek talebinde bulunduğu; dosyada bulunan bilirkişi raporunda da açıkça belirtildiği gibi davanın açılmasına müvekkili bankanın sebebiyet vermediğini, dolayısıyla yargılama giderleri ve vekâlet ücretinden sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını ileri sürerek hükmün bozulmasını istemiştir.

C. Uyuşmazlık
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davanın açılmasından sonra ipoteğin fek edilmesi nedeniyle davanın konusuz kalmasından bahisle karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilen eldeki davada, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 331 inci maddesi gereğince yargılama giderlerinden sorumluluğun davanın taraflarından hangisine ait olduğu noktasında toplanmaktadır.

D. Gerekçe
1. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK):
Yargılama giderlerinden sorumluluk
MADDE 326- (1) Kanunda yazılı hâller dışında, yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verilir.
(2) Davada iki taraftan her biri kısmen haklı çıkarsa, mahkeme, yargılama giderlerini tarafların haklılık oranına göre paylaştırır.
(3) Aleyhine hüküm verilenler birden fazla ise mahkeme yargılama giderlerini, bunlar arasında paylaştırabileceği gibi, müteselsilen sorumlu tutulmalarına da karar verebilir.
Esastan sonuçlanmayan davada yargılama gideri
MADDE 331- (1) Davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkim, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmeder.
(2) Görevsizlik veya yetkisizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi hâlinde, yargılama giderlerine o mahkeme hükmeder. Görevsizlik veya yetkisizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine davanın açıldığı mahkeme dosya üzerinden bu durumu tespit ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkûm eder.
(3) Davanın açılmamış sayılmasına karar verilen hâllerde yargılama giderleri davacıya yükletilir.
Yargılama giderlerine hükmedilmesi
MADDE 332- (1) Yargılama giderlerine, mahkemece resen hükmedilir.
(2) Yargılama gideri, tutarı, hangi tarafa ve hangi oranda yükletildiği ve dökümü hüküm altında gösterilir.
(3) Hükümden sonraki yargılama giderlerini hangi tarafın ödeyeceği, miktarı ve dökümü ile bu giderlerin hangi tarafa yükletileceği, mahkemece ilamın altına yazılır.

2. Değerlendirme
1. Öncelikle konu ile ilgili kavram ve kurumların açıklanmasında yarar vardır.

2. Taşınmaz rehninin bir çeşidi olan ipotek, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 881 ilâ 897 nci maddeleri arasında düzenlenmiştir. Söz konusu maddelerde ipoteğin tanımı yapılmaksızın, ipoteğin amacı ve niteliği (md. 881), kurulması ve sona ermesi (md. 882- 887), hükümleri (md. 888- 891) ve kanunî ipotek hakları (md. 892- 897) ile ilgili hususlar ele alınmıştır.

3. Doktrinde ipotek kavramı, kişisel bir alacağı güvence altına alma amacını güden, kıymetli evraka bağlı olmayan ve bir taşınmazın değerinden alacaklının alacağını elde etmesi olanağını sağlayan sınırlı ayni hak olarak tanımlanmaktadır (Jale G. Akipek, Turgut Akıntürk, Eşya Hukuku, … 2009, s. 786; Kemal Gürsoy, Fikret Eren, Erol Cansel: Türk Eşya Hukuku, Ankara 1984, s. 1032).

4. Taşınmaz rehninin temel ilkelerinden biri olan belirlilik ilkesi gereğince, ipoteğin kurulmasında, taşınmazın ne miktar alacak için güvence teşkil edeceği tapu kütüğünde açıkça gösterilmelidir. Bu husus, TMK’nın 851 inci maddesinde “Taşınmaz rehni, miktarı Türk parası ile gösterilen belli bir alacak için kurulabilir. Alacağın miktarının belli olmaması halinde, alacaklının bütün istemlerini karşılayacak şekilde taşınmazın güvence altına alacağı üst sınır taraflarca belirtilir” şeklinde ifade edilmiştir.

5. Türk Medeni Kanunu’nun 851 inci maddesindeki düzenlemeden de anlaşıldığı üzere ipotek, güvence altına alınması düşünülen alacağın miktarının belirli olup olmamasına göre iki şekilde kurulabilir. Buna göre, ipotekle güvence altına alınması düşünülen alacağın miktarı belirli ise anapara ipoteği, belirli değilse üst sınır ipoteği (limit ipoteği) kurulur.

6. Bu noktada Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun“Esastan sonuçlanmayan davada yargılama gideri” başlıklı 331 inci maddesinin birinci fıkrasına değinmek gerekirse, bu fıkra ile davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkimin davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmedeceği düzenleme altına alınmıştır.

7. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Yargılama Giderlerine Hükmedilmesi” başlıklı 332 nci maddesinde ise, yargılama giderlerine mahkemece resen hükmedileceği; yargılama giderinin, tutarı, hangi tarafa ve hangi oranda yükletildiğinin ve dökümünün hüküm altında gösterileceği; hükümden sonraki yargılama giderlerinin hangi tarafın ödeyeceği, miktarı ve dökümü ile bu giderlerin hangi tarafa yükletileceğinin mahkemece ilâmın altına yazılacağı düzenlenmiştir.

8. Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davalı banka ile dava dışı … Tarım Hayv. Otom. San. ve Tic. Ltd. Şti. arasında 17.11.2011 tarihli 1.000.000,00 TL bedelli genel kredi sözleşmesi imzalandığı, 12.01.2012 tarihli ve 842 yevmiye numaralı ipotek senedi ile davacı …’nun dava dışı … Tarım Hayv. Otom. San. ve Tic. Ltd. Şti. nin davalı bankaya doğmuş ve doğacak, nakdi ve gayri nakdi alacağı için Konya ili, Meram ilçesi, … mahallesi, 1185 ada 92 parsel sayılı taşınmaz üzerinde yer alan C Blok 8 numaralı mesken niteliğindeki bağımsız bölüm üzerinde 90.000,00 TL bedelle birinci derece, birinci sıra, fekki bankaca bildirilinceye kadar, süresiz olarak ipotek tesis edildiği anlaşılmaktadır.

9. Üst sınır ipoteği, ileride doğacak veya doğması muhtemel olan bir alacağın teminatı olarak tesis edildiği için bu belirsizliğin ileride getireceği sorunları önlemek amacıyla taşınmazın bu belirsiz borca azami ne miktar için teminat teşkil edeceği ipotek akit tablosunda bir limitle belirlenen ipotek olup, somut olayda da davacının taşınmazı üzerinde tesis olunan ipotek üst sınır ipoteğidir.

10. Dosyada yer alan bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere, davanın açıldığı 06.06.2017 tarihi itibariyle, dava dışı asıl borçlu … Tarım Hayv. Otom. San. ve Tic. Ltd. Şti. nin on altı adet karşılıksız kalmış çekten dolayı davalı bankanın 16.180,00 TL sorumluluğunun olduğu, 22.11.2017 tarihinde iki adet çekin bankaya iade edildiğinden bankanın sorumluluk tutarının 14.180,00 TL’ye düştüğü, dava dışı Mustafa Gökçe tarafından adına açılan hesabından 14.200,00 TL için davalı bankanın … Şubesinde açılacak bir hesapta süresiz olarak rehin verilerek 06.12.2017 tarihinde rehin sözleşmesi imzalandığı, davalı bankanın yazısı üzerine bağımsız bölüm üzerindeki ipoteğin 12.01.2017 tarihinde fek edilerek eldeki davanın konusuz kaldığı anlaşılmaktadır.

11. Bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, HMK’nın 331 inci maddesinin birinci fıkrası gereğince mahkemece davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkim, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmedecek olup, davanın açıldığı tarih itibariyle davalı banka çek bedeli riski olarak 16.180,00 TL riski bulunduğundan, başka bir deyişle davanın açıldığı tarih itibariyle haklı olduğundan yargılama giderlerinden sorumlu tutulamaz.

12. Önemle vurgulamak gerekir ki, davacı asıl; davalı bankanın … Şubesine 24.04.2017 tarihli yazılı başvurusunda, 1185 ada 92 parselde kayıtlı taşınmazının üzerine konan ipotek borcunun bittiğini, üzerine konan ipoteğin üç gün içinde kaldırılması veya mevcut borç varsa bildirilmesini talep etmiş ise de, davacının taşınmazı üzerinde davalı banka lehine doğmuş ve doğacak nakdi ve gayri nakdi alacağı için 90.000,00 TL bedelle birinci derece, birinci sıra, fekki bankaca bildirilinceye kadar, süresiz olarak ipotek tesis edildiğinden ve özellikle de gayrı nakdi kredilerde kısa süre içerisinde borç miktarının tespiti mümkün olmadığından, Bölge Adliye Mahkemesince bu yazıya cevap verilmediğinden bahisle davalı bankanın yargılama giderlerinden sorumlu olması gerektiği gerekçesiyle verilen direnme kararı hatalıdır.

13. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında; davacı, dava dışı asıl borçlu lehine ipotek veren üçüncü kişi ve borcun net olarak miktarını bilmesi kendisinden beklenemeyecek durumda olup, davacı tarafça davalı bankaya yazılan 24.04.2017 tarihli yazıda, bankanın yazıya cevap vermesi hâlinde borcu ödeyeceğini bildirdiği hâlde cevap verilmemesi üzerine davacının eldeki davayı açmak zorunda kaldığı, bir başka ifadeyle direnme kararında da belirtildiği üzere davalı bankanın davacıya borcunun olup olmadığını, var ise miktarını bildirmemek suretiyle davacının borcunu ödeme veya başka bir teminatla karşılama olanağını ortadan kaldırmak suretiyle davacıya dava ikame etme dışında bir çare bırakmadığı ve davalı bankanın bu pasif tutumuyla davanın açılmasına sebebiyet verdiği, bu nedenle yargılama giderlerinden sorumlu tutulması gerektiği, sonuç olarak direnme kararının uygun olduğu ve onanması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de, bu görüş Kurul çoğunluğunca yukarıda açıklanan nedenlerle benimsenmemiştir.

14. Hâl böyle olunca Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesince önceki kararda direnilmesi doğru olmadığından, hükmün Özel Daire bozma kararında belirtilen nedenlerle bozulması gerekmiştir.

VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi gereğince BOZULMASINA,

İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,

Dosyanın 6100 sayılı Kanun’un 373 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesine gönderilmesine,

01.03.2023 tarihinde oy çokluğuyla kesin olarak karar verildi.
K A R Ş I O Y

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 12.01.2012 tarihinde dava dışı … Tarım Hayv. Otom. San. ve Tic. Ltd. Şti. nin kullandığı ve ileride kullanacağı kredilere teminat teşkil etmek üzere … Mah., 1185 ada 92 parsel sayılı taşınmaz üzerinde yer alan C Blok 8 No.lu mesken üzerinde davalı banka lehine birinci dereceden, süresiz 90.000,00 TL bedelle ipotek tesis edildiğini, dava dışı şirketin bankaya olan borçlarının 2015 yılında sona erdiğini, 24.04.2017 tarihinde ilgili şubeye dilekçe ile başvurarak herhangi bir borç varsa bu rakamın tarafına bildirilmesi aksi takdirde ipoteğin fekki için talepte bulunulduğunu, ancak dava tarihine kadar banka şubesince herhangi bir cevap verilmediğini ve ipoteğin fek edilmediğini ileri sürerek taşınmaz üzerine konulan ipoteğin kaldırılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının bu dava ile lehine ipotek vermiş olduğu dava dışı şirketin borcunun sona ermediğini ve dava dışı şirketin müvekkili banka yönünden hâlen riskli olduğundan müvekkili bankaca bu alacağını ipotek ile teminat altına alındığını, dava dışı şirketin müvekkili bankaya hâlen çek bedeli riski olarak 16.180,00 TL riski bulunduğundan davacının ipotek fek talebinin yerine getirilmediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

İlk Derece Mahkemesince dava tarihi itibari ile dava dışı asıl borçlu şirketin on altı adet iade edilmemiş çeklerinden dolayı davalı bankanın 16.180,00 TL’lik sorumluluğunun bulunduğu, dava açıldıktan sonra iki adet çekin davalı bankaya iade edilmesi ile 22.11.2017 tarihinde banka sorumluluk tutarının 14.180,00 TL kaldığı, karşılıksız kalmış olan on dört adet çek karşılığında dava dışı Mustafa Gökçe tarafından adına açılan muvakkat bir hesapta 14.200,00 TL’nin süresiz olarak rehin verildiğini, davalı banka tarafından 07.12.2017 tarihli Meram Tapu Sicil Müdürlüğünce gönderilen yazıya istinaden davaya konu ipoteğin fek edildiği, ipotek senedinin geniş kapsamlı olup gayri nakdi kredi ve borçların da teminat olarak verildiği ve bu nedenle dava tarihi itibari ile ipotek fek koşullarının bulunmadığı, davacının yargılama giderlerinden sorumlu olacağı gerekçesiyle davanın konusuz kalması nedeni ile esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinafı üzerine; Bölge Adliye Mahkemesince; davacının, davalı bankanın … Şubesine 24.04.2017 tarihli yazı ile taşınmazı üzerine konan ipotek borcunun bittiğini, üzerine konan ipoteğin 3 gün içinde kaldırılması veya olan borcun bildirilmesini talep ettiği hâlde, davalı bankanın bu yazıya cevap vermediği, dava tarihi itibariyle davalı bankanın dava dışı … Tarım Hayv. Otom. San. ve Tic. Ltd. Şirketine verdiği 16 adet çekin karşılıksız çıkması nedeniyle 16.180,00 TL sorumluluğunun bulunduğu, 22.11.2017 tarihinde 2 adet çekin bankaya iade edilmesi nedeniyle davalı bankanın sorumluluk tutarının 14.180,00 TL’ye indiği, dava dışı Mustafa Gökçe’nin 156056 No.lu hesabından 14.200,00 TL’lik kısmın davalı bankanın … Şubesinde açılacak bir hesapta süresiz olarak rehin verildiği ve bu konuda ilk derece mahkemesi yargılaması sırasında 06.12.2017 tarihinde rehin sözleşmesi imzalandığı, bunu takiben davalı bankanın Meram Tapu Sicil Müdürlüğüne taşınmaz üzerindeki ipoteğin fekki için 07.12.2017 tarihinde yazdığı üzerine taşınmaz üzerindeki ipoteğin 12.01.2017 tarihinde fek edildiği, davacının 24.04.2017 tarihli yazısı ile ipoteğin kaldırılmasını, varsa borcun bildirilmesini istediği hâlde davalının davacıyı bu konuda bilgilendirmeyerek davacının işbu davayı açmak zorunda bıraktığı, yargılama sırasında davacının ipoteğin fekki için rehin verdiği, ipoteğin fek edildiği anlaşıldığından davanın konusuz kaldığından esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davacının yargılama gideri ve vekâlet ücretinden sorumlu tutulmamasına karar verilmesi gerekirken ilk derece mahkemesince yazılı şekilde davacının yargılama gideri ve vekâlet ücretinden sorumlu tutulması yerinde olmadığından davacı vekilinin istinaf başvurusu yerinde olduğu gerekçesiyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.2. maddesi uyarınca kabulüne, Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 12.07.2018 tarihli ve 2018/201 Esas, 2018/510 Karar sayılı kararının kaldırılmasına, davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına, yargılama giderlerinden davalı tarafın sorumlu tutulmasına karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından temyizi üzerine; Özel Dairece; davalı banka tarafından dava devam ederken ipoteğin fekkedildiğinin taraflar arasında uyuşmazlık konusu olmadığı, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Esastan Sonuçlanmayan Davada Yargılama Gideri” başlıklı 331 inci maddesinin birinci fıkrası gereği davacının dava açtığı tarihte ipoteğin fek koşullarının bulunmadığı, ipoteğin iade edilmeyen çekler nedeniyle mevduat rehni gösterilmek suretiyle dava devam ederken kaldırıldığı, taraflar arasında düzenlenen resmî ipotek sözleşmesine göre ipoteğin hem nakdi hem de gayri nakdi kredileri kapsadığı birlikte değerlendirildiğinde dava tarihi itibariyle davacının haklı olduğu ve bu nedenle yargılama giderlerinden davalı bankanın sorumlu olmadığı gerekçesiyle kararın davalı yararına bozulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince; önceki karar gerekçesi ile direnme kararı verilmiştir.

Uyuşmazlık; davanın açılmasından sonra ipoteğin fek edilmesi nedeniyle davanın konusuz kaldığından 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 331 inci maddesi gereğince yargılama giderlerinden sorumluluğun davanın taraflarından hangisine ait olduğu noktasında toplanmaktadır.

Davanın konusuz kalması hâlinde mahkemenin yargılamaya devam ederek dava açıldığı zaman hangi tarafın haksız olduğunu tespit etmesi ve tutumuyla dava açılmasına sebep olan tarafı yargılama gideri ile mahkum etmesi gerekir. 6100 sayılı HMK’nın “Esastan Sonuçlanmayan Davada Yargılama Gideri” başlıklı 331 inci maddesinin (1) numaralı fıkrasında; davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkimin, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmedeceği belirtilmiştir. “Yargılama Giderlerine Hükmedilmesi” başlıklı 332 nci maddesinde de yargılama giderlerine, mahkemece resen hükmedileceği; yargılama gideri, tutarı, hangi tarafa ve hangi oranda yükletildiği ve dökümünün hüküm altında gösterileceği; hükümden sonraki yargılama giderlerini hangi tarafın ödeyeceği, miktarı ve dökümü ile bu giderlerin hangi tarafa yükletileceğinin, mahkemece ilâmın altına yazılacağı, düzenlenmiştir. Davanın konusuz kalması hâlinde davalının yargılama giderinden sorumlu tutulmaması için yeter ve zorunlu tek şart davanın açılmasına sebebiyet verilmemesidir.

Somut olayda davacı, eldeki davanın açılmasından önce davalı bankanın … Şubesine yazdığı 24.04.2017 tarihli yazı ile taşınmazı üzerine konan ipotek borcunun bittiğini, üzerine konan ipoteğin kaldırılması veya varsa borcun bildirilmesini talep ettiği hâlde, davalı banka bu yazıya cevap vermemiş, ardından eldeki davanın açılmasından sonra dava dışı asıl borçlu şirketin iade edilmemiş çeklerinden dolayı davalı bankanın sorumluluk tutarı olan 14.180,00 TL’lik on dört adet çek karşılığında dava dışı Mustafa Gökçe tarafından adına açılan muvakkat bir hesapta 14.200,00 TL’nin süresiz olarak rehin verilmiş, bundan sonra davalı banka tarafından 07.12.2017 tarihli Meram Tapu Sicil Müdürlüğünce gönderilen yazıya istinaden davaya konu ipotek fek edilmiştir.
Davacı, dava dışı asıl borçlu lehine ipotek veren üçüncü kişi ve borcun net olarak miktarını bilmesi kendisinden beklenemeyecek durumda olup davalı bankaya yazdığı yazıya cevap vermesi hâlinde borcu ödeyeceğini bildirdiği hâlde cevap verilmemesi üzerine eldeki davayı açmak zorunda kalmıştır. Bir başka ifadeyle, direnme kararında da belirtildiği üzere banka davacıya borcunun olup olmadığını var ise miktarını bildirmemek suretiyle davacının borcunu ödeme veya başka bir teminatla karşılama olanağını ortadan kaldırmak suretiyle davacıya dava ikame etme dışında bir çare bırakmamıştır. Nitekim borcun davanın açılması ile belli olmasından sonra da borç ile ilgili rehin verilerek alacaklı Banka tatmin edilmiş ve rehin kaldırılmıştır. Buna göre bir güven kurumu olan bankanın, pasif tutumuyla davanın açılmasına sebebiyet verdiğinden yargılama giderinden sorumlu olduğu, bu nedenle Bölge Adliye Mahkemesinin direnme kararının onanması gerektiğini düşündüğümüzden sayın çoğunluğun bozma gerekçesine katılamıyoruz.