Yargıtay Kararı Hukuk Genel Kurulu 2022/578 E. 2022/1491 K. 10.11.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2022/578
KARAR NO : 2022/1491
KARAR TARİHİ : 10.11.2022

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi

1. Taraflar arasındaki “masaya kayıt” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesince verilen davalı vekilinin diğer hususlara ilişkin istinaf başvurusunun esastan reddine, ilk derece mahkemesince verilen kararın harç ve vekâlet ücreti yönünden düzeltilmesi suretiyle yeniden esas hakkında karar verilmesine ve davanın kısmen kabulüne ilişkin karar taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 15. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesince Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkili ile Müflis S.S. Elit Yuvam Konut Yapı Kooperatifi arasında imzalanan avukatlık ücret sözleşmesinde aylık 1.000TL vekâlet ücreti ve her dosya için Ankara Barosu Asgari Ücret Tarifesi’nde belirtilen miktarda ücret ödeneceğinin kararlaştırıldığını, müvekkilinin dava dilekçesinde belirtilen dosyalarda vekil olarak kooperatifi temsil ettiğini fakat sözleşme gereği ödenmesi gereken vekâlet ücretinin ödenmediğini, iflâs masasına yapılan başvuru üzerine iflâs masasının alacağın 18.000TL’sini kabul ettiğini, bakiyesini reddettiğini, sözleşme gereği ödenmesi gereken ücretin 261.260TL olduğunu ileri sürerek 243.260TL’nin iflâs masasına kayıt ve kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı vekili cevap dilekçesinde, iflâs idaresinin yaptığı incelemenin ve verdiği kararın doğru olduğunu, davacının sadece genel kurul kararları ile belirlenen aylık 1.000TL vekâlet ücreti talep etme hakkı bulunduğunu, fazlaya ilişkin istemin yerinde olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesi Kararı:
6. Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 11.07.2017 tarihli ve 2010/357 E., 2017/561 K. sayılı kararı ile; davacı ile kooperatif yönetim kurulu üyeleri arasında imzalanan sözleşmenin geçersizliği sonucunu doğuran herhangi bir iddia ileri sürülüp kanıtlanmadığından sözleşmenin geçerli olduğunun kabul edildiği, sözleşme kapsamında açıkça aylık 1.000TL ücret alacağı ve vekâlet ücretinin belirlenmesinde Türkiye Barolar Birliğinin belirlediği asgari ücret tarifesinin uygulanması ile ödenmesi gereken vekâlet ücretinin hesaplanması için bilirkişi raporu alındığı, bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen 02.03.2017 tarihli raporda davacının masaya kaydı gereken bakiye alacağının 145.223,05TL olarak belirlendiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 145.223,05TL alacağın iflâs masasının üçüncü sırasına öncelikli olarak kayıt ve kabulüne fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararı:
7. Davalı vekili tarafından mahkeme kararına karşı süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
8. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesinin 25.09.2019 tarihli ve 2018/379 E., 2019/1456 K. sayılı kararı ile; taraflar arasında imzalanan sözleşmeye göre aylık 1.000TL ücretin kabulünde ve buna göre hesap yapılmasında 02.03.2017 tarihli bilirkişi raporunun hükme esas alınmasında yasaya aykırılık bulunmadığı, 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 166. maddesinin 2. fıkrasına göre, iş sahibinin iflâsı hâlinde avukatlık ücretinin rüçhanlı olduğu, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 206. maddesine göre alacağın üçüncü sırada masaya kaydedildiği, ilk derece mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin diğer hususlara ilişkin istinaf başvurusunun esastan reddine;
Masaya kayıt davalarının belirli bir para alacağının tahsilini değil, bu alacağın o iflâs tasfiyesinden karşılanıp karşılanmayacağının ve eğer karşılanacaksa ne oranda karşılanacağının hüküm altına alındığı davalardan olup maktu harç ve vekâlet ücretine tâbi olduğu, ilk derece mahkemesince, nispi harç ve vekâlet ücretine hükmedilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle bu yönden davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmesine, davanın kısmen kabulü ile 145.223,05TL alacağın iflâs masasının üçüncü sırasına öncelikli olarak kayıt ve kabulüne, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
9. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
10. Yargıtay (Kapatılan) 15. Hukuk Dairesinin 21.06.2021 tarihli ve 2021/1628 E., 2021/2866 K. sayılı kararı ile;
“…Davacı vekili, müvekkilinin davalı kooperatifin avukatlığını yaptığını, müvekkili ile davalı arasındaki sözleşmeye göre aylık 1.000 TL vekalet ücreti ve vekalet hizmeti verilen her dosya için Asgari Ücret Tarifesi’ne göre ücret ödenmesinin kararlaştırıldığını; davalıyı temsil ettiği için oluşan 261.260 TL alacağın masaya kaydının istendiğini, davalı … idaresinin sadece 18.000 TL’yi kaydettiğini ileri sürerek, bakiye 243.260 TL’nin masaya kaydına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili, davacı ile sadece aylık ücret üzerinden sözleşme yapıldığını öne sürerek davanın reddini savunmuştur.
İlk derece mahkemesince, davanın kısmen kabulü ile 145.223,05 TL’nin iflas masasının 3. sırasına öncelikli olarak kayıt ve kabulüne karar verilmiştir. İlk derece mahkemesi kararına karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuş olup Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi tarafından ilk derece mahkemesi kararı hakkında düzelterek yeniden esas hakkında karar verilmiştir.
Avukatlık Kanunu’nun 166. maddesi uyarınca avukatın kendi çalışması sonucunda müvekkilinin muhafaza ettiği veya kazandığı mallar ve davadaki diğer taraftan ilam gereğince tahsil edilecek para yahut alınacak mallar üzerinde avukatın vekalet ücretinden dolayı rüçhan hakkı vardır. Ancak bu şekilde kazanılmış bir alacak yok ise bu alacak 4. sıraya yazılmalıdır. Bu itibarla mahkemece bu hususa ilişkin gerekli araştırma yapılmaksızın karar verilmiş olması doğru görülmemiş hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle taraflar vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi’nin 2018/379 Esas 2019/1456 Karar sayılı ve 25.09.2019 günlü kararının davalı yararına BOZULMASINA,…” karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince Verilen Gönderme Kararı:
11. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesinin 19.10.2021 tarihli ve 2021/1328 E., 2021/1485 K. sayılı kararı ile, Özel Dairenin bozma kararının sonuç kısmında iki tarafın temyiz itirazlarının kabul edildiğinin belirtildiği, ancak hükmün sadece davalı yararına bozulduğu, kararın içeriğinde Bölge Adliye Mahkemesince re’sen düzeltilen harç ve vekâlet ücretine yönelik bozma gerekçesinin bulunmadığı, davacının temyiz konusu ettiği ve Özel Dairece kabul edilerek bozulan harç ve vekâlet ücretine ilişkin itirazın ne şekilde değerlendirileceğinin anlaşılamadığı, Bölge Adliye Mahkemesince ilk derece mahkemesinin kararına yönelik istinaf sebeplerinin esastan reddedilmesi hâlinde temyiz üzerine bozma kararı verildiğinde dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesi gerektiği, ilk derece mahkemesinin olası direnme hakkının elinden alınmasının 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 373/1. maddesine göre maddi hataya dayalı olabileceği belirtilerek maddi hataların giderilmesi için dosyanın Özel Daireye gönderilmesine karar verilmiştir.
Özel Dairece Verilen Maddi Hata Düzeltim Kararı:
12. Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 13.12.2021 tarihli ve 2021/5978 E., 2021/2193 K. sayılı kararı ile;
“…1) İlk derece mahkemesi tarafından davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuş bunun üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi tarafından davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararı düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmiştir. Bu hükmün taraf vekillerince temyiz edildiği ve Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 21.06.2021 gün, 2021/1628 Esas, 2021/2866 Karar sayılı ilamında davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüne karar verildiği hâlde, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı yararına bozulması gerekirken, sehven taraflar vekillerinin temyiz itirazlarının kabulüne karar verilmiş ve yapılan bu maddi hatanın düzeltilmesi gerekmiştir.
2)Öte yandan, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi tarafından ilk derece mahkemesi kararında sadece yargılama gideri ve vekalet ücreti yönünden düzeltme yapıldığından bahisle dosyanın Bölge Adliye Mahkemesi yerine ilk derece mahkemesine gönderilmesi talep edilmiştir.
HMK’nın 373/2. maddesi uyarınca, Yargıtay tarafından mahkeme kararının hukuka veya usul kurallarına aykırı olduğundan bahisle bozma kararı verilmesi halinde bu karar Bölge Adliye Mahkemesinin düzelterek veya yeniden esas hakkında verdiği karara ilişkinse dosya kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmelidir. Bu noktada Bölge Adliye Mahkemesinin somut olayda olduğu şekliyle vekalet ücreti ya da yargılama gideri yönünden düzeltme yapmış olması veya esasa ilişkin başka bir sebebe dayanarak yeniden esas hakkında karar vermiş olmasının bir önemi yoktur.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, HMK’nın 304/1. maddesi uyarınca Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 21.06.2021 gün ve 2021/1628 Esas ve 2021/2866 Karar sayılı ilamındaki maddi hatanın RE’SEN düzeltilerek ilamın “SONUÇ” bölümünde yer alan “taraf vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü” ibareleri çıkartılarak yerlerine “davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü” yazılmasına; MADDİ HATANIN BU ŞEKİLDE DÜZELTİLMESİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenle, HMK 373/2 maddesi gereğince dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,…” karar verilmiştir.
Direnme Kararı:
13. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesinin 15.02.2022 tarihli ve 2021/2339 E., 2022/197 K. sayılı kararı ile; Avukatlık Kanunu’nun bu konuyu düzenleyen 166. maddesinin ikinci fıkrasında iki hususun düzenlendiği, bunlardan birincisinin maddenin ilk ve uzun cümlesinde, ancak haciz ya da rehnin paraya çevrilmesi yolu ile başlatılan takiplerde haciz ya da rehin konusu malın, ücret alacaklısı avukatın bir dava nedeniyle müvekkilinin malvarlığına kattığı ya da müvekkilinin malvarlığından çıkmasını engellediği durumlarda söz konusu olabileceği, ancak bu maddenin iflâs hâlinde uygulanmasının çeşitli sorunlara yol açtığı ve maddeye sadece iflâs hâli ile ilgili olmak üzere 02.05.2001 tarihli ve 4667 sayılı Kanun’un 79. maddesi ile “İş sahibinin iflası halinde avukatın vekâlet ücreti alacağı da rüçhanlıdır. Ancak, 9.6.1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanununun 206 ncı maddesinin birinci fıkrası hükmü saklıdır.” düzenlemesinin getirildiği, bu düzenlemedeki amacın iflâs bir külli tasfiye metodu olduğundan özellikle müflise ait paraların birbirine karışması nedeniyle ücret alacaklısı avukatın dava sonunda müvekkilinin malvarlığına kattığı ya da malvarlığından çıkmasına engel olduğu paranın anlaşılamamasının ve iflâs nedeniyle vekâlet ilişkisinin bitmesi ve dolayısıyla iflâsın açılmasından sonra avukatın masaya mal kazandırmasına ya da masadaki malların masa dışına çıkartılmasına engel olmasına imkân kalmamasının oluşturduğu sorunun önüne geçmek olduğu, eklenen bu son cümle iflâs hâlinin haciz ve rehnin paraya çevrilmesi yolu ile takiplerden ayrıldığı, avukatın vekâlet ücreti alacağının kazandırılan ya da kaybedilmesi engellenen mallardan soyutlandığı ve bu alacağın rüçhanlı olduğunu birinci cümleden tamamen bağımsız olacak şekilde düzenlendiği;
İlke olarak alacak hakları arasında bir öncelik-sonralık ilişkisi bulunmadığı, ancak yasa koyucunun sınırlı sayıdaki birtakım alacağın diğerlerinden önce ödenmesine imkân sağladığı, rüçhan sözcüğünün diğerlerine göre tercih edilen, sadece bir malın bedeli üzerinde diğerlerine göre öncelikle tahsil edilen alacaklar için kullanıldığı, imtiyaz kelimesinin ise tek bir malın değil iflâs masasına giren bütün malların satış bedelinin oluşturduğu tutarda diğerlerine göre öncelikli olma hâlini ifade ettiği, Avukatlık Kanunu’nun 166. maddesinin 2. fıkrasının iflâsa ilişkin ikinci cümlesini takip eden üçüncü cümlede İİK’nın 206. maddesinin 1. fıkrasının saklı tutulduğu, bu düzenlemenin malın aynından kaynaklanan kamu alacakları ile ilgili olduğu, daha önce iflâs sıra cetvelindeki sıraları belirleyen İİK’nın 206. maddesinde altı sıra varken bu sıraların 4949 sayılı Kanun ile dörde indirildiği ve diğer bütün kanunlarda imtiyazlı ve rüçhanlı olduğu söylenilen alacakların üçüncü sıraya gireceği ilkesinin benimsendiği, her ne kadar Özel Dairece davacı avukatın alacağının rüçhaniyet durumunun başka bir ifadeyle masaya kazandırdığı veya masadan çıkmasını engellediği malların mevcudiyetinin incelenmesi yönünde bir araştırma bozması yapılmış ise de, Kanun’daki açık düzenleme karşısında davacı avukatın doğrudan iflâs sıra cetvelinde üçüncü sıraya girmesi gerektiği gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
14. Direnme kararı süresi içinde taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK
15. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, Avukatlık Kanunu’nun 166/2. maddesine 4667 sayılı Kanun’un 79. maddesi ile eklenen “İş sahibinin iflâsı halinde avukatın vekâlet ücreti alacağı da rüçhanlıdır. Ancak, 9.6.1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflâs Kanununun 206 ncı maddesinin birinci fıkrası hükmü saklıdır” düzenlemesi dikkate alındığında davacı avukatın vekâlet ücreti alacağının hangi sırada olması gerektiği yönünde ve rüçhanlı alacak olup olmadığına ilişkin araştırma yapılarak varılacak sonuca göre karar verilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.

III. ÖN SORUN
16. Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında işin esasının incelenmesine geçilmeden önce, Bölge Adliye Mahkemesince verilen ilk karar taraf vekillerince temyiz edildiği hâlde, davacı vekilinin temyiz itirazlarının Özel Dairece incelenmemesi karşısında öncelikle davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Özel Daireye gönderilmesinin gerekip gerekmediği hususu ön sorun olarak tartışılıp değerlendirilmiştir.

IV. GEREKÇE
17. Yapılan incelemede, ilk derece mahkemesince verilen 11.07.2017 tarihli ve 2010/357 E., 2017/561 K. sayılı kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesinin 25.09.2019 tarihli ve 2018/379 E., 2019/1456 K. sayılı kararı ile, davalı vekilinin esasa ilişkin istinaf nedenlerinin reddi ile masaya kayıt isteminin maktu harç ve vekâlet ücretine tâbi olduğu, ilk derece mahkemesince nispi harç ve vekâlet ücretine hükmedilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle bu yönden davalı vekilinin istinaf başvurusu kabul edilmiş, ilk derece mahkemesinin kararı düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmiştir.
18. Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın taraf vekillerince temyizi üzerine, Özel Dairenin 21.06.2021 tarihli ve 2021/1628 E., 2021/2866 K. sayılı kararının sonuç kısmında, taraf vekillerinin temyiz itirazlarının kabulüne denilmesine rağmen devamında hükmün davalı yararına bozulmasına karar verildiği, davacının harç ve vekâlet ücretine ilişkin temyiz itirazlarına yönelik değerlendirme yapılmadığı anlaşılmaktadır.
19. Bölge Adliye Mahkemesinin 19.10.2021 tarihli ve 2021/1328 E., 2021/1485 K. sayılı kararı ile, Özel Dairenin bozma kararında harç ve vekâlet ücretine ilişkin bozma gerekçesine yer verilmediği de belirtilmek suretiyle maddi hata bulunduğu gerekçesiyle dosyanın yeniden Özel Daireye gönderildiği, Özel Dairenin 13.12.2021 tarihli ve 2021/5978 E., 2021/2193 K. sayılı kararı ile, daha önce verilen 21.06.2021 tarihli ve 2021/1628 E., 2021/2866 K. kararda yer alan maddi hata düzeltilerek bu kez kararın sonuç kısmındaki “taraf vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü” ibareleri çıkartılarak yerine “davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü” yazılmasına; maddi hatanın bu şekilde düzeltilmesine karar verildiği hâlde, gerek Özel Dairece verilen ilk bozma kararında, gerekse maddi hatanın düzeltilmesine ilişkin kararında davacı vekilinin temyiz itirazlarının değerlendirilmediği görülmektedir.
20. Özel Dairenin maddi hatanın düzeltilmesine ilişkin kararından sonra, Bölge Adliye Mahkemesince verilen direnme kararı davacı vekili tarafından yeniden temyiz edilmiştir.
21. Hâl böyle olunca, Bölge Adliye Mahkemesinin ilk kararına yönelik davacı vekili tarafından yapılan temyiz itirazlarının incelenmesi için Özel Dairenin bozma kararının ve Bölge Adliye Mahkemesinin direnme kararının kaldırılmasına, dosyanın incelenmek üzere Özel Daireye gönderilmesine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
22. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında; Bölge Adliye Mahkemesince hatalı olarak ilk derece mahkemesince verilen kararın harç ve vekâlet ücreti yönünden düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verildiği, bu nedenle Özel Dairece verilen bozma kararında maddi hatanın bulunmadığı, Bölge Adliye Mahkemesince verilen direnme kararının Hukuk Genel Kurulunca incelenmesi gerektiği, ön sorun bulunmadığı görüşü ileri sürülmüş ise de, bu görüş yukarıda açıklanan nedenlerle Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.
23. O hâlde, davacı vekilinin Bölge Adliye Mahkemesinin ilk kararına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Özel Daireye gönderilmesi gerekmiştir.

V. SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle;
Maddi hataya dayalı Özel Dairenin 21.06.2021 tarihli ve 2021/1628 E., 2021/2866 K. sayılı bozma kararı ile bu karara dayalı olarak verilen 15.02.2022 tarihli ve 2021/2339 E., 2022/197 K. sayılı direnme kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
Taraf vekillerinin Bölge Adliye Mahkemesinin ilk kararına yönelik temyiz itirazlarının usulüne uygun şekilde incelenebilmesi için dosyanın YARGITAY 6. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 10.11.2022 tarihinde oy çokluğu ile kesin olarak karar verildi.