Yargıtay Kararı Hukuk Genel Kurulu 2022/550 E. 2023/602 K. 07.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2022/550
KARAR NO : 2023/602
KARAR TARİHİ : 07.06.2023

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
SAYISI : 2021/270 E., 2022/23 K.
KARAR : Davanın kısmen kabulüne

Taraflar arasındaki işçilik alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesinin verdiği karar davalı vekilinin temyizi nedeniyle Yargıtay 9. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonucu bozulmuş, İlk Derece Mahkemesi tarafından Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

Direnme kararı davalı vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan gündem ve dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı … Müdürlüğüne (TİGEM) ait Türkgeldi Tarım İşletmelerinde 2011 yılı Haziran ayından itibaren dava dışı alt işverenler nezdinde tarım işçisi vasfında traktör şoförü olarak çalışmaya başladığını ve çalışmasının halen devam ettiğini, davalı ile dava dışı alt işverenler arasındaki hukuki ilişkinin muvazaalı olduğunu, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Müfettişleri tarafından da işyeri ile ilgili muvazaa tespiti yapıldığı, müvekkilinin muvazaalı ilişki sebebiyle asıl işverenin işçisi olması hâlinde asıl işveren işçilerinin yararlandığı toplu iş sözleşmesinden yararlanmak için sendikaya üye olma ve dayanışma aidatı ödeme hakkına sahip olacağını ancak iradesi dışında bu haktan mahrum kaldığından asıl işverenin işçisi olarak toplu iş sözleşmesi hükümlerine göre belirlenecek alacaklarının bulunduğunu, öte yandan muvazaalı ilişkinin olmadığı kabul edilse bile 94 sayılı Uluslararası Çalışma Örgütü (İLO) Sözleşmesi uyarınca müvekkiline de işyerinde uygulanan toplu iş sözleşmesinin sağladığı maddi hakların ödenmesi gerektiğini ileri sürerek davalı ile dava dışı alt işverenler arasındaki hukuki ilişkinin muvazaalı olduğunun tespiti ile bir kısım işçilik alacaklarının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının müvekkilinin işçisi olmadığını, iş müfettişlerince yapılan muvazaa tespitlerine karşı açılan iptal davalarının bekletici sorun yapılması gerektiğini, muvazaa iddialarının yerinde olmadığını belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 28.12.2017 tarihli ve 2016/443 Esas, 2017/553 Karar sayılı kararı ile davalı ile dava dışı şirketler arasında yapılmış hizmet alım sözleşmelerinin muvazaalı olması ileri sürülerek açılan emsal davalarda Yargıtay tarafından muvazaa tespitinin iptaline yönelik açılan davaların sonucu beklenilmesi gerekçesiyle bozulduğu, bu bozma ilamlarında geçen iş müfettişlerince yapılan muvazaa tespitinin iptaline yönelik açılan davada verilen ret kararının Özel Dairece onandığı, buna göre davalı ile dava dışı şirketler arasındaki hizmet alım sözleşmesinin muvazaalı olduğu hususunun kesinleştiği, öte yandan davalı ile alt işverenler arasında yapılan hizmet alım sözleşmelerinin baştan itibaren muvazaalı olduğunun keşif esnasında dinlenen tanık ve keşif sonucunda hazırlanarak dosyaya sunulan üçlü heyet bilirkişi raporuyla da ispat edildiği, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın (Anayasa) 90 ıncı maddesine göre ülkemizin tarafı olduğu ILO’nun 94 No.lu Sözleşmesinin 1 ve 2 nci maddelerinin emredici hukuk kuralı olarak Sendikalar Kanunu hükümlerinden önce somut olaya uygulanması gerektiği, 94 sayılı ILO Sözleşmesi uyarınca davacının sendika üyesi olup olmadığına bakmaksızın davalı işyerinin kadrolu ve sendikalı işçilerinin yararlandığı toplu iş sözleşmesinden yararlanması gerektiği, 04.12.2017 tarihli bilirkişi raporunun dosya kapsamına uygun, usule ve denetime elverişli olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 20.05.2021 tarihli ve 2018/566 Esas, 2021/1095 Karar sayılı kararı ile husumet itirazının yerinde olmadığı, ilk derece mahkemesi kararının vakıa ve hukuki değerlendirme yönünden usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile “..1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Somut uyuşmazlıkta; davacı dava dilekçesinde davalı kamu kurumu ile dava dışı taşeronlar arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğunu iddia etmiş, davalı işveren ise iddiaların asılsız olduğunu muvazaa tespitlerine ilişkin olarak açılan davalar bulunduğunu savunmuştur. Mahkemece davalı tarafından muvazaa tespitinin iptali istemiyle Ankara 4. İş Mahkemesi’nde açılan 2015/636 Es. Sayılı dosyanın akıbeti araştırılmış söz konusu dosyada davanın reddine karar verildiği, karara karşı istinaf başvurusunun reddedildiği, bölge adliye mahkemesi kararının temyizi sonucunda kararın Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesi’nin 11/10/2017 Gün, 2017/40528 Esas, 2017/21436 Karar sayılı ilamıyla onandığı anlaşılmıştır.
Ancak davalı vekili muvazaa tespitine ilişkin bir rapor daha bulunduğunu buna da itiraz ettiklerini o davanın Ankara 4. İş Mahkemesi’nin 2015/637 E. sayılı dosyasında devam etmekteyken dosyanın Ankara 26. İş Mahkemesi’ne devredildiği ve Ankara 26. İş Mahkemesi’nin 2016/774 esas sayılı dosyasında görüldüğü davanın reddedildiği ve bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvurduklarını bunun sonucunun da beklenmesini talep etmiştir.
Mahkemece sadece Ankara 4. İş Mahkemesi’nin 2015/636 E. sayılı dosyasının kesinleştiği gerekçesiyle davalının muvazaalı alt işveren sözleşmeleri imzaladığı kabul edilmiş ise de, davalının itirazında belirttiği diğer ilgili dosyanın örneğinin de getirtilerek muvazaa tespitinin iptaline yönelik bir dava olup olmadığı araştırılıp ilgiliyse sonucunun kesinleşmesi beklenmelidir.Yazılı şekilde eksik araştırmayla karar verilmesi hatalıdır.
3-Karar gerekçesinde davacının dava dilekçesinde açıkça sendika üyesi olmadığını beyan ettiği belirtilmişse de, davacının dava dilekçesinde açıkça sendika üyesi olmadığı yönünde bir beyanı bulunmamaktadır. Dava konusu alacak dönemini kapsayan toplu iş sözleşmelerinin tarafı olan sendika/sendikalara müzekkere yazılarak davacının sendika üyesi olup olmadığı araştırılmalıdır. Eksik inceleme ile sonuca gidilmesi isabetsizdir.
4-Davacı 94 sayılı ILO uyarınca davalı işyerinde uygulanmakta olan toplu iş sözleşmesinden davacının sendika üyesi olup olmadığına bakılmaksızın yararlanması gerektiğini beyan ederek bir kısım alacak talebinde bulunmuştur.
Dairemizin yerleşik uygulaması ve iş hukuku mevzuatımızda mülga 2822 sayılı Kanun’un 9. ve sonradan yürürlüğe giren 6356 sayılı Kanun’un 39. maddeleri uyarınca toplu iş sözleşmesinden yararlanmak için toplu iş sözleşmesi tarafı sendikaya üye olmak veya dayanışma aidatı ödemek gerekmektedir.
Davalı işyerinde 2006 yılı 2014 yılları arası Türkiye Orman-Topraksu-Tarım ve Tarım Sanayi İşçileri Sendikası (Tarım – İş); Öz Ormancılık ve Tarım, Avcılık ve Balıkçılık İşçileri Sendikası (Öz Orman – İş) ile toplu iş sözleşmeleri yapılmıştır. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının alacakları bu toplu iş sözleşmelerine göre hesaplanmıştır. Mahkemece öncelikle davacının toplu iş sözleşmesine taraf sendikalara üye olup olmadığı araştırılmalıdır. Davacı toplu iş sözleşmesinin imza tarihinden sonra üye olmuşsa üyeliğinin işverene bildirildiği tarihten itibaren kendisine emsal olan sendikalı işçiye ödenen işçilik alacaklarından yararlanabilecektir. Eğer davacı sendika üyesi değil ise; davacıya emsal olacak davalı … işçisi olarak çalışıp sendika üyesi olmayan ve toplu iş sözleşmesinden yararlanmayan işçi olup olmadığı araştırılarak bunun ücret bordroları dosyaya getirtilerek davacının buna göre fark işçilik alacakları bulunup bulunmadığı tespit edilmelidir. Yazılı gerekçe ile sonuca gidilmesi hatalı olup hükmün bozulması gerekmiştir….” gerekçesiyle karar bozulmuştur.

B. İlk Derece Mahkemesince Verilen Direnme Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı vekilinin bekletici sorun yapılmasını talep ettiği iki dosyadan ilkinin davalı TİGEM ile dava dışı Aras Gıda Tarım Ürünleri İnşaat Malzemeleri Nakliye Temizlik Hizmet Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti. arasında yapılan 14.11.2013- 13.11.2014 dönemine ilişkin sözleşmenin muvazaalı olduğuna dair müfettiş raporunun iptali istemiyle açılan dava olduğu, bu davada muvazaa tespitinin yerinde olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği, ikinci dosyanın ise Ankara 26. İş Mahkemesinin 2016/774 Esas sayılı dosyası olup bu dosyanın davacının çalıştığı alt işverenlere ait olmadığı, bu nedenle bekletici sorun yapılmasının gerekmediği, öte yandan davalı vekilinin yargılamanın hiçbir aşamasında bekletici mesele yapılmasını istediği dosya numarasını bildirmeyip yalnızca muvazaa tespitine yönelik raporlara karşı açılan davaların bulunduğunu beyan ettiği, mahkemenin resen araştırma yükümlülüğü bulunmadığından işbu durumun taraflarca getirilme ilkesine aykırı olduğu, davacının çalıştığı Geylani Grup Yapı Sanayi Ticaret Limited Şirketi ile TİGEM arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğunun başka dosyada yapılan yargılama sonunda kesinleştiği, davalı ile dava dışı şirketler arasındaki alt işverenlik ilişkisinin muvazaalı olduğunun anlaşıldığı, iç hukuk hükümleriyle çatışan temel hak ve özgürlüklere ilişkin uluslararası sözleşmelere öncelik tanınması gerektiğinin, kimsenin kendi muvazaasından yararlanamayacağı, işçinin davalı asıl işverenin taraf olduğu sendikaya üye olmasının muvazaalı alt işveren ilişkisi kapsamında alt işveren işçisi olarak çalıştırılmaları nedeni ile engellendiğinin Yargıtayca yapılan başka dosyalardaki bozmalarda belirtildiği, ayrıca dava dilekçesinde açıkça sendika üyesi olunmadığı bilgisi yer almamakta ise de dava dilekçesindeki anlatımdan davacının sendika üyesi olmadığının anlaşıldığı, taraflarca getirilme ilkesinin uygulandığı bu davada davacının sendika üyesi olduğunu kolayca ispat etme imkanı varken dosyaya herhangi bir belge sunmadığı, sendika üyeliğinin tespiti için müzekkere yazılmasını talep etmediği, lehine sonuç doğuracak sendika üyeliğini ispat yükünün davacıda olduğu, iddia ve talep olmaksızın resen sendika üyeliğinin araştırılmasının taraflarca getirilme ilkesi ile iddianın genişletilmesi yasağına aykırı olacağı, öte yandan davacının sendika üyesi olup olmadığının işbu dava yönünden sonuca etkili olmadığı kabul edilmekle sendika üyeliğine dair araştırma yapılmadığı, Anayasanın 90 ıncı maddesinin beşinci fıkrası gereği 94 sayılı ILO sözleşmesi hükmüne öncelik tanınarak kamu kurumunda çalışan işçinin o iş kolunda uygulanan toplu iş sözleşmesinden yararlanması gerektiği gerekçesiyle önceki hükümde direnilmiştir.

VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Direnme kararına karşı süresi içinde davalı vekilince temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili, bozma kararında belirtilen hususlarla ilgili araştırma ve inceleme yapılmadan karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, ayrıca direnme kararı verilmiş olmasına rağmen davacı yana hükmedilen vekâlet ücretinin arttırılıp davalı yana hükmedilen vekâlet ücretinin ise düşürüldüğünü ileri sürerek direnme kararının bozulmasını talep etmiştir.

C. Uyuşmazlık
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davalı ile dava dışı alt işverenler arasındaki hukuki ilişkinin muvazaalı olduğu iddiası ile açılan eldeki davada;

1- Mahkemece, davalı … ile davacının çalışmasının gözüktüğü dava dışı alt işverenler arasındaki ilişkinin muvazaaya dayandığının kabul edilmesi karşısında davalı tarafından muvazaa tespitlerinin iptaline ilişkin açılmış olduğu belirtilen dosyalardan Ankara 26. İş Mahkemesinin 2016/774 (bozma sonrası 2018/397) Esas sayılı dosyasının bir örneğinin dosyaya getirtilerek muvazaa tespitinin iptaline yönelik bir dava olup olmadığının araştırılarak ilgiliyse sonucunun kesinleşmesinin beklenmesinin gerekip gerekmediği,

2- Davacının dava dilekçesinde açıkça sendika üyesi olmadığı yönünde bir beyanının bulunmaması karşısında dava dilekçesi bütün olarak değerlendirildiğinde davacının sendika üyeliğinin olup olmadığının anlaşılıp anlaşılmadığı buradan varılacak sonuca göre dava konusu alacak dönemini kapsayan toplu iş sözleşmelerinin tarafı olan sendika/sendikalara müzekkere yazılarak davacının sendika üyeliğinin olup olmadığının araştırılmasının gerekip gerekmediği,

3-Türkiye’nin onayladığı Uluslar arası Çalışma Örgütü (ILO) ‘nün 94 No.lu Çalışma Şartları (Kamu Sözleşmeleri) Sözleşmesi karşısında iş hukuku mevzuatı gereği eldeki davada davacının toplu iş sözleşmesinden yararlanması için toplu iş sözleşmesi tarafı sendikaya üye olması veya dayanışma aidatı ödemesinin gerekip gerekmediği, buradan varılacak sonuca göre davacının toplu iş sözleşmesine taraf sendikalara üye olup olmadığının araştırılıp sonucuna göre fark işçilik alacaklarının olup olmadığının tespit edilmesinin gerekip gerekmediği noktalarında toplanmaktadır.

D. Ön Sorun
Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında işin esasına girilmeden önce direnme adı altında verilen kararın gerçekte yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı; buradan varılacak sonuca göre temyiz incelemesinin Hukuk Genel Kurulunca mı, yoksa Özel Dairece mi yapılması gerektiği hususu ön sorun olarak tartışılmıştır.

E. Gerekçe
1. Direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için mahkeme bozmadan esinlenerek yeni herhangi bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermeli; gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir.

2. Mahkemenin yeni bir bilgi, belge ve delile dayanarak veya bozmadan esinlenip gerekçesini değiştirerek veya daha önce üzerinde durmadığı bir hususu bozmada işaret olunan şekilde değerlendirerek dolayısıyla da ilk kararının gerekçesinde dayandığı hukuki olguyu değiştirerek karar vermiş olması hâlinde direnme kararının varlığından söz edilemez.

3. İstikrar kazanmış Yargıtay içtihatlarına göre mahkemece direnme kararı verilse dahi bozma kararında tartışılması gereken hususları tartışmak, bozma sonrası yapılan araştırma, inceleme veya toplanan yeni delillere dayanmak, önceki kararda yer almayan ve Özel Daire denetiminden geçmemiş olan yeni ve değişik gerekçe ile hüküm kurmak suretiyle verilen karar direnme kararı olmayıp bozmaya eylemli uyma sonucunda verilen yeni hüküm olarak kabul edilir.
4. Somut olayda, Mahkemece bozma sonrası yapılan yargılama sırasında bozma kararının bir numaralı bendinde belirtilen davalı vekilinin bekletici sorun yapılmasını talep ettiği iki dosyadan ilki olan Ankara 4. İş Mahkemesinin 24.01.2017 tarihli ve 2015/656 Esas ve 2017/82 Karar sayılı kararı ile davalı TİGEM ile dava dışı Aras Gıda Tarım Ürünleri İnşaat Malzemeleri Nakliye Temizlik Hizmet Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti. arasındaki 14.11.2013- 13.11.2014 dönemine ilişkin sözleşmenin muvazaalı olduğuna ilişkin Çalışma Bakanlığı müfettiş raporunun yerinde olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği, kararın istinaf ve temyiz yollarından geçerek kesinleştiği, ikinci dosyanın ise davalı vekili tarafından her ne kadar bozma sonrası dosya numarası bildirilmemiş ise de Ankara 26. İş Mahkemesinin 2016/774 Esas sayılı dosyası olduğu, davalı hakkında açılan seri davalardan işbu davanın kesinleşmesinin beklendiği görüldüğünden Bölge Adliye Mahkemesinin kaldırma kararından sonra Ankara 26. İş Mahkemesinin 2018/397 Esas sayılı sırasına kaydedildiği, bu dosyanın incelenmesinde davalı ile dava dışı Seyitoğlu Yem. İnş. ve Turz. San. Tic. Ltd. Şti. – Yıltaş Sosyal Hiz. Yemek Otomasyon Bil. İnş. San. Tic. Ltd. Şti. İş Ortaklığı arasındaki alt işverenlik ilişkisinin muvazaalı olduğuna yönelik müfettiş raporunun iptaline ilişkin olduğunun anlaşıldığı, eldeki davada ise davacı işçinin bu iş ortaklığı nezdinde çalışmasının bulunmadığı, bu nedenle bekletici sorun yapılmasının gerekmediği gerekçesi ile direnme kararı verilmiştir.

5. Açıklanan bu maddi ve hukuki olgulara göre, Mahkemece önceki kararda direnildiği belirtilmiş ise de esasen bozma kararında belirtilen dava dosyası incelenip eldeki dava ile ilgili olmadığı ve bu nedenle bekletici mesele yapılması gerekmediği belirtilmek suretiyle bozma kararının gereği eylemli olarak yerine getirilmiştir.

6. Nitekim bekletici sorun yapılması istenen dosyanın incelenerek muvazaa konusunda varılan sonuç diğer uyuşmazlık konuları olan hususları da etkileyecek mahiyettedir.

7. Şu hâlde direnme adı altında verilen kararın gerçekte bozmaya eylemli uyma sonucu verilen yeni hüküm niteliğinde olduğu her türlü duraksamadan uzaktır.

8. Hâl böyle olunca verilen bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevi Hukuk Genel Kuruluna değil Özel Daireye aittir.

9. Bu nedenle yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir.

VII. KARAR
Açıklanan sebeple;
Davalı vekilinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın YARGITAY 9. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 07.06.2023 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.