Yargıtay Kararı Hukuk Genel Kurulu 2022/53 E. 2023/1047 K. 01.11.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2022/53
KARAR NO : 2023/1047
KARAR TARİHİ : 01.11.2023

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/135 E., 2019/364 K.
KARAR : Davanın reddine
ÖZEL DAİRE KARARI : Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 12.02.2019 tarihli ve 2018/11846
Esas, 2019/1944 Karar sayılı BOZMA kararı

1. Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atma nedenine dayalı tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Iğdır 1. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen davanın reddine ilişkin karar davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 5. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnme kararı verilmiştir.
2. Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği düşünüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi
4. Davacı vekili dava dilekçesinde; Iğdır ili Merkez ilçesi Suveren Köyü 729 parsel sayılı taşınmazın müvekkiline ait olduğunu, davalı idarenin anılan taşınmazdan yol geçirdiğini, hak sahiplerine herhangi bir ödeme yapılmadığını, davalı idareye uzlaşma başvurusunda bulunduklarını, ancak başvurularının reddedildiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile 500,00 TL’nin haksız el atma tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, talebini ıslahla artırmıştır.
Davalı Cevabı
5. Davalı idare vekili cevap dilekçesinde; müvekkili idare tarafından dava konusu taşınmazın kamulaştırılmasına ilişkin karar alındığını, kamulaştırma işlemlerinin yapıldığını, takdir edilen bedelin taşınmaz sahipleri adına bankaya bloke edildiğini, bütün işlemlerin hak sahiplerine noter aracılığıyla tebliğ edildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Sulh Hukuk Mahkemesinin Kararı
6. Iğdır Sulh Hukuk Mahkemesinin 28.11.2014 tarihli ve 2011/477 Esas, 2014/792 Karar sayılı kararı ile; dava dilekçesinin görev yönünden reddine, karar kesinleştiğinde ve talep hâlinde dosyanın görevli ve yetkili Iğdır Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Asliye Hukuk Mahkemesinin Kararı
7. Iğdır 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 22.05.2015 tarihli ve 2015/19 Esas, 2015/319 Karar sayılı kararı ile; dosyaya celbedilen tapu kayıtları ve alınan fen bilirkişi raporlarına göre, dava konusu 729 parselin ifraz edilerek 2383, 2384, 2385, 2386 ve 2387 parsellerin oluştuğu, bu parsellerden 2384 ve 2386 parsel sayılı taşınmazların davalı idare adına, 2383, 2385 ve 2387 parsellerin ise davacı adına kayıtlı olduğu, 08.04.2015 tarihli fen bilirkişi ek raporunda 2383 ve 2387 parselden yol geçirilmediği, 2385 parselden yol geçirildiğinin tespit edildiği, davalı tarafça sunulan kamulaştırma krokisinin 2385 parsele uyduğu, 2385 parselin 24.06.1974 tarihli ve 152 sayılı kamu yararı kararı ile kamulaştırıldığı, dosyaya celbedilen kamulaştırma noter tebligatının davacı …’e bizzat tebliğ olunduğu, 30 gün içerisinde bu şahıs tarafından dava açılmadığı, bu parsel yönünden davalı idarenin usulüne uygun kamulaştırmasının bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı
8. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
9. Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 12.02.2019 tarihli ve 2018/11846 Esas, 2019/1944 Karar sayılı kararı ile; “…Dava, kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Dosyada bulunan kanıt ve belgelere göre; dava konusu taşınmazlardan 2385 parsel sayılı taşınmazın davalı idare tarafından 24.06.1974 tarihinde kamulaştırıldığı, davacıya kamulaştırma işleminin 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 13. maddesi gereğince noter vasıtası ile tebliğ edilmediği, taşınmaza da fiilen el atıldığı anlaşılmıştır.
Kamulaştırma Kanununun 25. maddesi uyarınca hakların kullanılması ve borçların yerine getirilmesi bakımından kamulaştırma işlemi, mal sahibi açısından usulüne uygun yapılan tebligatla başlar.
Bu durumda, davacı yönünden geçerli bir kamulaştırmadan söz edilemeyeceğinden, davanın kamulaştırmasız el atma davası olarak kabulü ile işin esasına girilerek hüküm kurulması gerektiği düşünülmeden, yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Direnme Kararı
10. Iğdır 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 25.04.2019 tarihli ve 2019/135 Esas, 2019/364 Karar sayılı kararı ile; önceki karardaki gerekçe ile direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi
11. Direnme kararı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK
12. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; kamulaştırmasız el atma nedenine dayalı tazminat istemine ilişkin eldeki davada, dava konusu 729 parselden ifraz olan ve davacı adına kayıtlı bulunan 2385 parsel sayılı taşınmaz yönünden 24.06.1974 tarihli ve 152 sayılı kamu yararı kararı uyarınca yapılan kamulaştırma işleminin kesinleşip kesinleşmediği noktasında toplanmaktadır.

III. GEREKÇE
13. Uyuşmazlığın çözümüne geçilmeden önce ilgili mevzuat hükümlerinin açıklanmasında yarar bulunmaktadır.
14. Konuya ilişkin ilk yasal düzenleme 31.08.1956 tarihli ve 6830 sayılı İstimlak Kanunu’nda yer almakta olup, anılan Kanun’un “Müddetler ve Merci” başlıklı 14 üncü maddesinde; “İstimlâk olunacak gayrimenkulun sahibi zilyed ve diğer alâkalılar veya istimlâki yapan idare tarafından 13 üncü madde gereğince ikametgâhlarında tebligat yapılmış olanlar tebliğ tarihinden itibaren 15 gün, bunlar haricindekiler son ilân tarihinden itibaren 30 gün içinde istimlâk muamelesine karşı Şûrayı Devlette ve takdir edilen bedel ile maddi hatalara karşı da gayrimenkulun bulunduğu mahal asliye hukuk mahkemesinde dâva açabilirler. Şu kadar ki, Şûrayı Devlete müracaat edildiği takdirde mahkemeye müracaat müddeti Şûrayı Devlet kararının katîleştiği tarihten, bu karar aleyhine karar tashihi istenmiş ise bu talebin reddine dair ilâmın tebliği tarihinden cereyana başlar” düzenlemesine yer verilmiştir.
15. 6830 sayılı Kanun’un “Tebligat” başlıklı 13 üncü maddesinde ise; “İstimlâki kararlaştırılan yerlerin tapu ve tapu kaydı yoksa vergi kayıtları ile ve ayrıca haricen yapılacak tahkikatla tesbit edilen mal sahibi, zilyed ve diğer alâkalılarından ikametgâhı tesbit edilmiş olanlara istimlâk olunacak gayrimenkulun plân veya ebatlı krokisi, istimlâk kararı ve takdir olunan kıymeti ve istimlâkin hangi idare lehine yapıldığı ve açılacak davalarda husumetin kime tevcih edileceği 15 gün içinde noter marifetiyle tebliğ olunur. Tebligatta Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümleri tatbik olunur… Köy lehine istimlâklerde, tebligat ihtiyar meclisi huzurunda şahsa yapılır. Tevsik edilen tebliğ muteberdir…” hükmü yer almaktadır. Kanun koyucunun kamulaştırmada özel bir önem gösterdiği tebligatın ne şekilde yapılacağı 13 üncü maddede açıklanmış, prensip itibariyle doğrudan doğruya ve mal sahibinin tespit olunan adresine noter vasıtasıyla tebligat yapılması esası kabul edilmiştir.
16. 6830 sayılı İstimlak Kanunu’nu yürürlükten kaldıran ve 08.11.1983 tarihinde yürürlüğe giren 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 05.05.2001 tarihinde 4650 sayılı Kanunla yapılan değişiklik öncesi 25/1 inci maddesinde “Hakların kullanılması ve borçların yerine getirilmesi bakımından kamulaştırma işlemi mal sahibi için 13. madde uyarınca yapılan tebligatla başlar” hükmü öngörülmüş; 14 üncü maddesinde ise, taşınmaz mal sahibi, zilyet ve diğer ilgililer yönünden 30 günlük dava açma süresinin, noter vasıtasıyla tebligat yapılmış olanlar hakkında tebliğ tarihinden, tebligat yapılamayanlar hakkında noter tebligatı yerine geçmek üzere gazete ile yapılan ilan tarihinden itibaren işlemeye başlayacağı hüküm altına alınmıştır.
17. Böylece kamulaştırma hukukunda, hak arama durumunda olan taşınmaz mal sahibi yönünden dava ve talep haklarının kullanılması, idarece yapılacak bildirime bağlanmıştır.
18. Bu hâliyle mal sahibi yönünden açılacak davalarda, zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin başlangıcında ilke olarak tebliğ tarihinin esas alınması gerektiği açıktır. Anılan ilkeye tek istisna Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 24.06.1994 tarihli ve 1993/3 Esas, 1994/2 Karar sayılı içtihadı birleştirme kararı ile getirilmiştir. Anılan kararda, mal sahibine daha önce kamulaştırma işlemi ile ilgili yasaya uygun bir bildirim yapılmamış olması hâlinde hak düşürücü sürenin tapuda ferağ işleminin yapıldığı tarihte başlayacağı benimsenmiştir.
19. Açıklanan yasal durum çerçevesinde; mal sahibi takdir edilen bedele ve maddi hatalara karşı kamulaştırma işlemi tebliğ edilmiş ise tebliğ tarihinden, yasaya uygun bir tebligat yapılmamış ise tapuda ferağ işleminin yapıldığı tarihten itibaren, ancak 30 günlük hak düşürücü süre içerisinde dava açabilecektir.
20. Belirtilmelidir ki hak düşürücü süre; bir hakkın kullanılmasına ilişkin olarak, yasayla, sözleşmeyle ya da mahkeme kararıyla kesin olarak belirlenen ve bu süre içinde kullanılmadığında hakkın varlığını sona erdiren süredir (Türk Hukuk Lügatı, Ankara, 2021 Baskı, Cilt-I, s.450). Başka bir anlatımla hak düşürücü süre, hâkim tarafından kendiliğinden göz önünde tutulması gereken, davada “itiraz” olarak başvurulması zorunlu olan ve zamanaşımı gibi “kesme” ve “durma” hükümlerine bağlı olmayan, uyulmama hâlinde “hakkın” kaybına yol açan, diğer bir ifade ile hakkın özünü ortadan kaldıran süredir.
21. Yukarıda açıklanan mevzuat hükümleri ışığında somut olay incelendiğinde, dava konusu 729 parsel sayılı taşınmazın 7639 m2’lik bölümü, Karayolları Genel Müdürlüğünün 24.06.1974 tarihli ve 152 sayılı kamu yararı kararına istinaden 6830 sayılı Kanun uyarınca kamulaştırma işlemine tâbi tutulmuştur. Dosya kapsamına göre taşınmaz maliklerine noter aracılığı ile tebligat gönderilmiş olup, noter tebligatlarının 12.03.1975 tarihinde davacı ve diğer paydaşlara (Faime, …) bizzat tebliğ edildiği görülmüştür.
22. Tapu kayıtlarına göre dava konusu 729 parsel sayılı taşınmaz, kamulaştırma sebebiyle 2383, 2384, 2385, 2386 ve 2387 parsel sayılı taşınmazlara ifraz edilmiş, bu taşınmazlardan 2384 ve 2386 parsellerin davalı idare adına, 2383, 2385 ve 2387 parsellerin ise davacı adına kayıtlı olduğu anlaşılmıştır.
23. Mahallinde yapılan keşif sonucu alınan 08.04.2015 tarihli fen bilirkişi ek raporunda, davalı tarafça sunulan 24.06.1974 tarihli ve 152 sayılı kamu yararı kararına istinaden hazırlanan kamulaştırma krokisinin 729 parsel sayılı taşınmazdan ifraz edilen ve davacı adına kayıtlı olan 2385 parsel sayılı taşınmaza uyduğu belirtilmiştir.
24. Bu durumda, taşınmaz maliklerine 12.03.1975 tarihinde usulüne uygun olarak tebligat yapıldığı anlaşıldığından, davacının kamulaştırma işlemini, tebligatın yapıldığı 12.03.1975 tarihinde öğrendiği, buna göre davanın hak düşürücü süre içinde açılmadığının kabulü zorunludur.
25. Hâl böyle olunca usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararının onanmasına karar verilmiştir.

IV. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının ONANMASINA,
Harç peşin alındığından harç alınmasına yer olmadığına,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3 üncü maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 440-III/1 inci maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,
01.11.2023 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.