YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2022/52
KARAR NO : 2023/699
KARAR TARİHİ : 21.06.2023
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/601 E., 2020/223 K.
KARAR : Davanın kabulüne
Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atmanın önlenmesi ve kâl davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 5. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, İlk Derece Mahkemesi tarafından Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
Direnme kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan gündem ve dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; Kırşehir ili Merkez ilçesi Yenice Mahallesi 2919 ada 4 parsel sayılı taşınmazın müvekkiline ait olduğunu, taşınmaza 19.08.1996 tarihli ve 2945 yevmiye ile TEDAŞ Genel Müdürlüğü lehine 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 7 nci maddesi uyarınca şerh konulduğunu, bu şerh doğrultusunda taşınmazın ortası sayılabilecek bir alana 31 numaralı trafo binası inşa edildiğini, davaya konu taşınmazda herhangi bir kamulaştırma işlemi yapılmadığını ileri sürerek taşınmaza davalı TEDAŞ tarafından trafo yapılarak gerçekleştirilen tecavüzün men’ine, tecavüzlü trafo binasının kâl’ine, davalının tecavüzüne kendiliğinden son vermemesi hâlinde kâl bedelinin tahsiline, tapu kaydına konulan şerhin terkinine karar verilmesini talep etmiş, 21.12.2016 tarihli ıslah dilekçesi ile dava açılırken harca esas olarak belirlenen ve harcı yatan 20.000,00 TL bedel iken dava konusu hissenin dava tarihi itibariyle belirlenen bedel farkı olan 72.950,00 TL üzerinden harcının alınarak dava değerini 92.950,00 TL olarak ıslahını talep ettiklerini, bu nedenle bilirkişi raporu doğrultusunda talep sonucunun dava değeri olan 20.000,00 TL’ye ilaveten 72.950,00 TL daha artırarak 92.950,00 TL’ye ıslah ettiklerini, bu bedele dava tarihinden itibaren yasal faiz uygulanarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı idare vekili cevap dilekçesinde; müvekkil kurum aleyhine açılan davanın müdahalenin men’i ve kâl davası olduğunu, muhatabın TEDAŞ olmayıp, dava konusu elektrik direklerinin bulunduğu yerde yapım, işletim ve dağıtım faaliyetlerini yürüten MEDAŞ A.Ş olduğunu, dava konusu taşınmazın bulunduğu yerde elektrik dağıtım faaliyetini, dava konusu taşınmaz üzerindeki enerji nakil hattının yapımı ve işletilmesini ayrı tüzel kişiliği olan MEDAŞ’ın yürüttüğünü belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 16.01.2017 tarihli ve 2015/31 Esas, 2017/35 Karar sayılı kararıyla; davalı idare tarafından dava konusu taşınmaza 19.08.1996 tarihinde trafo kurulması nedeni ile irtifak şerhi konulduğu, el atma tarihi itibari ile yürürlükte bulunan 743 sayılı Kanun’un 653 üncü maddesinin son fıkrasına göre trafonun davacının arazisi üzerine yapılması nedeniyle idare lehine davacı taşınmazı üzerinde irtifak hakkı kurulmuş sayılacağı, bu nedenle dava konusu taşınmazda kamu yararı kararı alınmamış olsa bile irtifak tesis edilmiş olması nedeniyle idarenin taşınmazdan müdahalesinin önlenmesi istenilemeyeceği, ancak irtifak hakkı karşılığının bedel olarak istenilebileceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 19.04.2017 tarihli ve 2017/742 Esas, 2017/647 Karar sayılı kararıyla; taşınmazına kamulaştırmasız el atılan malikin 16.05.1956 tarihli ve 1956/1 Esas, 1956/6 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararına göre; müdahalenin men’i veya yer bedelinin tahsili davası açmada seçimlik hakkının mevcut olduğu, somut olayda davacının yargılama sırasında seçimlik hakkını yer bedelinin tahsili olarak değiştirdiği, taşınmazın trafo yapılarak el atılan yerin bedeli hesaplanarak bu bedelin davalıdan alınarak davacıya verilmesi ve bedeline hükmedilen taşınmazın tapusunun iptali ile davalı idare adına tapuya tesciline karar verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı gerekçe ile davanın reddine hükmedilmesinin doğru olmadığı, ayrıca dava konusu taşınmazın arsa niteliğinde olması nedeniyle emsal araştırması yapılmak suretiyle yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu ile mahallinde keşif yapılarak alınacak rapor sonucuna göre hüküm kurulması gerektiği gerekçesiyle HMK’nın 353/1-a-6 bendi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
V. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 16.11.2017 tarihli ve 2017/251 Esas, 2017/928 Karar sayılı kararıyla; davalı tarafından kamulaştırılmaksızın trafo yapılmak sureti ile davacıya ait taşınmaza el atıldığı, 06.10.2017 havale tarihli bilirkişi kurulu raporuna göre dava konusu taşınmazın niteliği itibari ile arsa olduğu, emsal karşılaştırmasının yapıldığı ve ayrıca dava konusu taşınmaza etki eden değerlerin ayrı ayrı değerlendirildiği, dava konusu taşınmazın Kırşehir’in en işlek yerine yakın olduğu bu nedenle belirlenen bedelin uygun olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, 92.950,00 TL bedelin dava tarihi olan 14.01.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 2919 ada 4 nolu parselde 01.08.2017 tarihli fen bilirkişi raporunda trafo yeri olarak belirtilen 338 m2 yönünden davacının tapudaki kaydının iptali ile davalı TEDAŞ adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
VI. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 22.03.2018 tarihli ve 2018/231 Esas, 2018/723 Karar sayılı kararıyla; taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
VII. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;
”…Dava, kamulaştırmasız el atılan taşınmaza yönelik müdahalenin meni ve kal istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karara karşı, taraf vekilleri tarafından yapılan istinaf başvurusunun Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesince esastan reddine karar verilmiş olup; hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Aşağıda açıklanan gerekçelerle Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddi kararı kaldırıldıktan sonra Kırşehir 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/251 esas ve 2017/928 karar sayılı kararının incelenmesinde;
Dava dilekçesinde meni müdahale ve kal istenilmiş ve dava değeri 20.000 TL olarak gösterilmiş iken 13/07/2015 havale tarihli bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazın el atılan zemin bedeli 92.500 TL ve taşınmazın yıkım bedeli 6.000 TL ve taşınma bedeli 81.237,03 TL hesaplanmış olup davacı tarafça ıslah dilekçesinde dava değeri 92.500 TL olarak ıslah edilmiştir.
Bu nedenle ıslah dilekçesinde davacı tarafın el atılan taşınmazın bedeli istemediği ve bu hususu istinaf ve temyiz dilekçelerinde açıkça belirttiği gözetildiğinde mahkemece ıslah dilekçesinin yanlış yorumlanması suretiyle zemin bedeline hükmedilmesi,
Doğru görülmemiştir…’’ gerekçesiyle bölge adliye mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına ve ilk derece mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
B. Birleşen (Özel Dairenin Bozma Kararı Sonrası) Kırşehir 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2018/26 Esas Sayılı Dosyasında Davacı İstemi: müvekkili lehine açılan Kırşehir 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/251 Esas sayılı dosyasında karar verildiğini, kararın istinaf edilmekle Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesinde dosyanın derdest olduğunu, davalının haksız el atmasından ötürü dava tarihi itibariyle alacağın 120.226,00 TL olarak tespit edildiğini, ancak ilk davada 92.950,00 TL üzerinden dosya ıslah edilerek harç ikmâl edildiğini, bu miktar üzerinden verilen kararın istinaf mahkemesince kaldırılarak yeniden yapılan yargılama ile müddeabihin 120.226,00 TL’ye yükseltildiğini, karara esas alınan bilirkişi raporuna göre müvekkilinin toplam alacağının 120.226,00 TL olduğunu, buna göre müvekkilinin davalıdan 27.276,00 TL daha alacaklı olduğunu, bu nedenle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile ilk davada ıslah ile talep edilen bedel dışında kalan 27.276,00 TL’nin 14.01.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, ilk dava ile işbu davanın usul ekonomisi nedeni ile birleştirilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
C. İlk Derece Mahkemesince Verilen Direnme Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; her ne kadar Özel Daire bozma kararında davacının müdahalenin men’i talebinde bulunduğu, el atılan taşınmazın bedelini istemediğini belirtmiş ise de; ıslah dilekçesi, eldeki dava dosyası ve birleşen 2018/26 Esas sayılı dosyada davacının dava dilekçesi bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davacı tarafın bedel seçenek hakkını kullanarak el atılan taşınmazın bedelini istediği, yapılan keşif sonrası davalı tarafından el atılan taşınmazın değeri ve el atılan taşınmaz dışında kalan diğer taşınmazda meydana gelecek değer azalışının toplam 120.226,00 TL olduğunun belirtildiği, davacı tarafın ıslah dilekçesi ile toplam 92.950,00 TL talep ettiği, bu nedenle ana dosyada talebine bağlı kalındığı, birleşen 2018/26 Esas sayılı dosyada davacının 27.276,00 TL talep ettiği, yukarıda belirtilen ve hükme esas alınan bilirkişi raporlarından da anlaşılacağı üzere el atılan taşınmazın değeri ve el atılan taşınmaz dışında kalan diğer taşınmazda meydana gelecek değer azalışının toplam 120.226,00 TL olduğunun belirtildiği, bu nedenle birleşen dosya yönünden de davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
VIII. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen direnme kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili; öncelikli talep olan trafo nitelikli binaya ilişkin men’i müdahale ve kâl’e ilişkin taleplerinin atlanarak fer’î talebe ilişkin hüküm kurulduğunu, dava değerinin ıslah ile artırılmasının bu bedelin istendiği anlamına gelmeyeceğini, harcın yatırılmasının dava şartı olduğunu, müvekkil açısından asli talebin tecavüzün men’i olduğunu, asıl ve birleşen davada bilirkişi raporları doğrultusunda harcın ikmâl edilmemesinin davanın usulden reddi nedeni olduğunu, müvekkilin arsasının ortasına yapılan trafo binasının kâl’ini istediğini, trafo binasının kaldırılmaması hâlinde taşınmazın bir anlamının kalmadığını, bunun kaldırılmasının hakkaniyetli bir çözüm olacağını ileri sürerek hükmün bozulmasını talep etmiştir.
2. Davalı vekili, bilirkişi raporu ile belirlenen taşınmazın bedelinin yüksek tayin edildiğini, emsal satışların yeterince temin edilmediğini, bilirkişi raporuna itirazları dikkate alınmadan hüküm kurulduğunu, mahkemece ıslah edilen kısım için ıslah tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekirken dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesinin isabetsiz olduğunu, eksik araştırma ve hatalı değerlendirmeler sonucu karar verildiğini ileri sürerek hükmün bozulmasını talep etmiştir.
C. Uyuşmazlık
Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; kamulaştırmasız el atma nedenine dayalı el atmanın önlenmesi ve kâl istemiyle açılan eldeki davanın, kamulaştırmasız el atma nedenine dayalı tazminat istemi olarak ıslah edilip edilmediği, buradan varılacak sonuca göre taşınmazın zemin bedeline hükmedilmesinin yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
D. Ön Sorun
Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında öncelikle direnme adı altında verilen kararın yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı; buradan varılacak sonuca göre temyiz incelemesinin Hukuk Genel Kurulu tarafından mı yoksa Özel Daire tarafından mı yapılması gerektiği ön sorun olarak tartışılıp değerlendirilmiştir.
E. Gerekçe
1. Direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için mahkeme bozmadan esinlenerek yeni herhangi bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermeli, gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir.
2. Başka bir deyişle mahkemenin yeni bir delile dayanarak veya bozmadan esinlenip gerekçesini değiştirerek veya daha önce üzerinde durmadığı bir hususu bozmada işaret olunan şekilde değerlendirerek karar vermiş olması hâlinde direnme kararının varlığından söz edilemez.
3. İstikrar kazanmış Yargıtay içtihatlarında mahkemece direnme kararı verilse dahi bozma kararında tartışılması gereken hususları tartışmak, bozma sonrası yapılan araştırma, inceleme veya toplanan yeni delillere dayanmak, önceki kararda yer almayan ve Özel Daire denetiminden geçmemiş olan yeni ve değişik gerekçe ile hüküm kurmak suretiyle verilen karar direnme kararı olmayıp yeni hüküm olarak kabul edilmektedir.
4. Somut olayda, ilk derece mahkemesince davanın reddine dair kararın istinaf edilmesi üzerine bölge adliye mahkemesince davacının yargılama sırasında seçimlik hakkını yer bedelinin tahsili olarak değiştirdiği, bu nedenle taşınmazın trafo yapılarak el atılan yerin bedelinin hesaplanarak bu bedelin davalıdan tahsiline ve bedeline hükmedilen taşınmazın tapu kaydının iptali ile davalı idare adına tapuya tesciline karar verilmesi gerektiği, ayrıca emsal araştırması yapılarak keşif yapılması ve sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinden bahisle HMK’nın 353/1-a-6 bendi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verildiği, ilk derece mahkemesince verilen ikinci kararda, zemin bedeline hükmedilmek suretiyle davanın kabulüne karar verilmesi sonrası karara ilişkin istinaf başvurusunda bulunulduğu, bölge adliye mahkemesince istinaf başvuruları yönünden esastan ret kararı verildiği, kararın temyiz edilmesi üzerine Özel Dairece, ıslah dilekçesinde davacı tarafın el atılan taşınmazın bedelini istemediği ve bu hususu istinaf ve temyiz dilekçelerinde açıkça belirttiği gözetildiğinde mahkemece ıslah dilekçesinin yanlış yorumlanması suretiyle zemin bedeline hükmedilmesinin isabetsiz olduğu gerekçesiyle hüküm bozulmuştur. Ancak bozma kararı sonrası birleşen davada davacı vekili; müvekkilinin toplam alacağının 120.226,00 TL olduğunu, buna göre müvekkilinin davalıdan 27.276,00 TL daha alacaklı olduğunu, bu nedenlerle fazlaya ilişkin haklarının saklı kalmak kaydı ile ilk davada ıslah ile talep edilen bedel dışında kalan 27.276,00 TL’nin 14.01.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş, mahkemece de her iki davanın birleştirilmesine karar verildikten sonra davacı tarafın ıslah dilekçesi ve açtığı birleşen davadaki alacak talebi bir bütün olarak değerlendirildiğinde bedel seçeneğini kullandığı gerekçesiyle direnme olarak adlandırılan karar verilmiştir.
5. Buna göre mahkemenin direnme olarak adlandırdığı temyize konu kararın, usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olmayıp, bozma kararı sonrası birleştirilen dava ile asıl davanın birlikte değerlendirilmesi suretiyle yeni gerekçeye dayalı yeni hüküm niteliğinde olduğu her türlü duraksamadan uzaktır.
6. Hâl böyle olunca, kurulan bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevi Hukuk Genel Kuruluna değil, Özel Daireye aittir.
7. Bu nedenle yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
IX. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Taraf vekillerinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın YARGITAY 5. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE,
21.06.2023 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.