Yargıtay Kararı Hukuk Genel Kurulu 2022/49 E. 2023/371 K. 26.04.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2022/49
KARAR NO : 2023/371
KARAR TARİHİ : 26.04.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki kamulaştırmasız el atma nedenine dayalı tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı idare vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalı idare vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararına karşı davalı idare vekilinin temyiz isteminde bulunması üzerine karar, Yargıtay 5. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, İlk Derece Mahkemesi tarafından Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

Direnme kararı davalı idare vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan gündem ve dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; … ili … ilçesi … Mahallesi 744 ada 4 ve 5 parsel (eski 744 ada 1 parsel) sayılı taşınmazlara davalı idare tarafından kamulaştırmasız el atıldığını ileri sürerek taşınmazların bedelinin davalı idareden yasal faiziyle birlikte tahsilini talep etmiş, talebini ıslah ile artırmıştır.

II. CEVAP
Davalı idare vekili cevap dilekçesinde; dava konusu taşınmazlara idarelerince el atılmadığını, uzlaşmanın dava şartı olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 16.02.2018 tarihli ve 2016/342 Esas, 2018/78 Karar sayılı kararıyla; … ili … ilçesi … Mahallesi 744 ada 1 parsel sayılı taşınmazın ifraz edilerek 744 ada 3, 4 ve 5 parsel sayılı taşınmazların oluştuğu, 744 ada 4 parsel sayılı taşınmazın 486/11605 hissesi, 5 parsel sayılı taşınmazın 486/11605 hissesinin … adına kayıtlı olduğu, 744 ada 3 parsel sayılı taşınmazda davacı hissesine rastlanılmadığı, 744 ada 4 parsel sayılı taşınmaz üzerinde … Camiinin ve bahçesinin, 744 ada 5 parsel nolu taşınmaz üzerinde de … Camii Külliyesi içinde kısmen bahçe kısmen de camii lojmanının bulunduğu, dava konusu taşınmazların arsa vasfında olduğu, fiilen … Camii, cami bahçesi ve lojmanı olarak el atılan yerde davacının payına düşen el atma bedelinin 898.130,00 TL olarak belirlendiği, davacının bu değer üzerinden davasını ıslah ettiği gerekçesiyle davanın kabulü ile, 744 ada 1 parsel sayılı taşınmazın ifrazından oluşan 744 ada 4 parsel sayılı taşınmazda davacının hissesine düşen 327,47 m2’lik kısmın kamulaştırmasız el atma bedelinin 884.196,00 TL, 744 ada 5 parsel sayılı taşınmazda davacının hissesine düşen 6,07 m2’lik kısmın kamulaştırmasız el atma bedelinin 13.961,00 TL olmak üzere toplam kamulaştırmasız el atma bedelinin 898.130,00 TL olduğunun tespitine, dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … Belediyesinden alınarak davacıya verilmesine, takyidat var ise bedele yansıtılmasına, 744 ada 1 parsel sayılı taşınmazın ifrazından oluşan 744 ada 4 parsel sayılı taşınmazda davacının hissesine düşen 327,47 m2’lik kısmın ve 744 ada 5 parsel sayılı taşınmazda davacının hissesine düşen 6,07 m2’lik kısmın tapu kaydının iptali ile her türlü takyidattan ari olarak davalı … adına tesciline, fen bilirkişi raporunun hükmün eki sayılmasına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 11.02.2020 tarihli ve 2018/1677 Esas, 2020/183 Karar sayılı kararıyla; davalı idare vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;
“…Dava, kamulaştırmasız el atılan taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karara karşı, davalı … vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun … Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesince HMK’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiş; hüküm, davalı … vekilince temyiz edilmiştir.
Aşağıda açıklanan gerekçelerle … Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesinin esastan ret kararı kaldırıldıktan sonra, Gaziosmanpaşa 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/342 Esas – 2018/78 Karar sayılı kararının incelenmesinde; 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanununun Büyükşehir ilçe ve ilk kademe belediyelerinin görev ve sorumluluklarına ilişkin 7. maddesinde 12/11/2012 tarih ve 6360 sayılı Yasa ile yapılan düzenleme uyarınca “mabedlerin” yapım, bakım ve onarım görevi ilçe Belediyelerine ait olduğundan, dava konusu taşınmaz üzerindeki cami ve eklentilerine ilişkin davada büyükşehir belediyesine sorumluluk yüklenemeyeceğinden davalı hakkında açılan davanın pasif husumetten reddine karar verilmesi gerektiğinden düşünülmemesi,
Doğru görülmemiştir…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.

B. İlk Derece Mahkemesince Verilen Direnme Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nun büyükşehir, ilçe ve ilk kademe belediyelerinin görev ve sorumluluklarına ilişkin 7 nci maddesinde 12.11.2012 tarihli ve 6360 sayılı Kanun ile yapılan düzenleme uyarınca “mabetlerin” yapım, bakım ve onarım görevinin hem büyükşehir belediyelerine, hem de ilçe belediyelerine verildiği, mabetlerin, Kanunun 7 nci maddesinin n bendinde büyükşehir belediyelerinin, 7 nci maddenin ilçe belediyelerinin görev ve sorumluluklarını belirleyen alt başlıklı (d) bendinde ise ilçe belediyelerinin sorumluluğunda olduğunun açıkça belirtildiği, dava konusu taşınmazın kök parseli olan 744 ada 1 parsel sayılı taşınmaza mezarlık yapılmak sureti ile … tarafından el atıldığı iddiası ile başka paydaşlarca açılan davada yapılan yargılama neticesinde davanın kabulüne dair verilen kararın Yargıtay 5. Hukuk Dairesince onandığı, anılan karara benzer başka kararların da mevcut olduğu, davacının dava konusu taşınmazla ilgili anılan içtihatlara güvenip, meşru beklenti içerisine girerek eldeki davayı açtığı, dava konusu taşınmazla ilgili Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin yerleşik içtihatlarına aykırı olarak verilen bozma kararına uyulması ve davanın pasif husumet yokluğu nedeni ile reddine karar verilmesi durumunda, hukuk devletinin asli unsurları arasında yer alan hukuki belirlilik ilkesinin zedeleneceği, birbiriyle uyuşmayan mahkeme kararlarının sürüp gitmesinin, yargı sistemine güveni azaltarak, yargısal bir belirsizliğe de yol açabileceği gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen direnme kararına karşı süresi içinde davalı idare vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı idare vekili temyiz dilekçesinde; dava konusu taşınmazda sorumluluğun müvekkilinde olmadığı gibi, müvekkili tarafından el atılmadığını, dava konusu taşınmazın hangi caddeye cephesi olduğu ve cepheli yolun ana arter olup olmadığının araştırılması gerektiğini, dini tesislerin yapımının müvekkili idarenin görevi dışında olduğunu, sorumluluğun Diyanet İşleri Başkanlığında bulunduğunu, davanın husumet yokluğu nedeniyle reddi gerektiğini, bilirkişi raporuna itirazlarının değerlendirilmediğini, husumet ve esasa ilişkin itirazlarını tekrar etmekle birlikte taşınmazın m2 birim bedeli ve kamulaştırmasız el atma bedelinin fahiş hesaplandığını, mahkemece el atma tarihi konusunda belirleme yapılmadığını, bu nedenle davacı lehine nispi harç ve vekalet ücretine hükmedilmesinin isabetsiz olduğunu, hükümde tescile ilişkin bölümün kesin olduğunun belirtilmediğini, bilirkişi raporunun hükme esas alınmasının hatalı olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Uyuşmazlık
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; kamulaştırmasız el atma nedenine dayalı tazminat istemine ilişkin eldeki davada; dava konusu taşınmazların üzerindeki cami ve eklentilerine ilişkin olarak davalı … Başkanlığının pasif husumet ehliyetinin bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.

D. Gerekçe
1. İlgili Hukuk
5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nun 7 nci maddesi; “Büyükşehir belediyesinin görev, yetki ve sorumlulukları şunlardır:

n) Gerektiğinde (Eklenmiş İbare RGT: 06.12.2012 RG No: 28489 Kanun No: 6360/7) mabetler ile sağlık, eğitim ve kültür hizmetleri için bina ve tesisler yapmak, kamu kurum ve kuruluşlarına ait bu hizmetlerle ilgili bina ve tesislerin her türlü bakımını, onarımını yapmak ve gerekli malzeme desteğini sağlamak.

İlçe (Mülga İbare RGT: 06.12.2012 RG No: 28489 Kanun No: 6360/13) belediyelerinin görev ve yetkileri şunlardır:
….
d) Birinci fıkrada belirtilen hizmetlerden; (Eklenmiş İbare RGT: 13.07.2005 RG No: 25874 Kanun No: 5393/85) 775 sayılı Gecekondu Kanununda belediyelere verilen yetkileri kullanmak, (Mülga İbare RGT: 30.12.2020 RG No: 31350 Kanun No: 7261/29) spor, dinlenme ve eğlence yerleri ile parkları yapmak; yaşlılar, (Değişik İbare RGT: 03.05.2013 RG No: 28636 Kanun No: 6462/1) engelliler, kadınlar, gençler ve çocuklara yönelik sosyal ve kültürel hizmetler sunmak; mesleki eğitim ve beceri kursları açmak; (Eklenmiş İbare RGT: 06.12.2012 RG No: 28489 Kanun No: 6360/7) mabetler ile sağlık, eğitim, kültür tesis ve binalarının yapım, bakım ve onarımı ile kültür ve tabiat varlıkları ve tarihi dokuyu korumak; kent tarihi bakımından önem taşıyan mekanların ve işlevlerinin geliştirilmesine ilişkin hizmetler yapmak (Eklenmiş İbare RGT: 30.12.2020 RG No: 31350 Kanun No: 7261/29); bölge otoparkı, kapalı ve açık otoparklar yapmak, yaptırmak, işletmek, işlettirmek veya ruhsat vermek….” hükmünü içermektedir.

2. Değerlendirme
1. Öncelikle taraf ve dava ehliyeti ile uygulamada sıklıkla husumet olarak da kullanılan sıfat kavramlarının irdelenmesinde fayda vardır.

2. Taraf ehliyeti; davada taraf olabilme, usuli hukuki ilişkinin sujesi olabilme yeteneğidir. Medeni (maddî) hukuktaki medeni haklardan istifade (hak) ehliyetinin medeni usul hukukunda büründüğü şekil olan taraf ehliyetini haiz olup olunmadığı hususu 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’na (TMK) göre belirlenir. Buna göre medeni haklardan istifade ehliyeti bulunan her gerçek (TMK md. 8) ve tüzel (TMK md. 46) kişi davada taraf olabilme ehliyetine de sahiptir (HMK md. 50). Her gerçek kişi sağ doğmakla, yaşadığı sürece taraf ehliyetine sahip olur. Tüzel kişiliğin ve buna bağlı olarak taraf ehliyetinin ne zaman kazanılacağı ise maddi hukuk normlarıyla belirlenir. Gerçek veya tüzel kişiliği olmayan kuruluş yahut toplulukların taraf ehliyeti de bulunmamaktadır.

3. Dava ehliyeti ise; 6100 sayılı Kanun’un 51 inci maddesinde açıkça düzenlenmiş olup kişinin kendisi veya yetkili kılacağı bir temsilci aracılığı ile bir davayı takip etme ve usul işlemlerini yapma ehliyetini ifade eder. Dava ehliyeti, medeni (maddî) hukuktaki 4721 sayılı Kanun’un 9 uncu maddesinde düzenlenen medeni hakları kullanma (fiil) ehliyetinin usul hukukunda büründüğü şekil olarak anlaşılmalıdır. Buna göre; medeni hakları kullanma ehliyeti bulunan her gerçek ya da tüzel kişi dava ehliyetine sahip kabul edilmelidir.

4. Öte yandan Türk Hukuk Lûgatında da her insanın hak ehliyetinin bulunduğu, insanların hukuk düzeninin sınırları içinde haklara ve borçlara ehil olduğu (TMK md. 8, 48) belirtilmiş; fiil ehliyetinin ise, kendi eylemi ile hak edinebilme ve borç altına girebilme yeterliliği (TMK md. 9, 49) olduğu vurgulanmıştır (Türk Hukuk Lûgatı, Türk Hukuk Kurumu, Cilt I, Ankara 2021, s. 331-332)

5. Taraf sıfatına bir başka deyişle husumet ehliyetine gelince, bu kavram dava konusu hak ile kişiler arasındaki ilişkiyi ifade eder. Türk Hukuk Lûgatında kelime anlamı “bir şahıs veya bir şeyin hâli” olarak tanımlanan sıfat (Türk Hukuk Lûgatı, s. 977), dava konusu subjektif hak olan dava hakkı ile taraflar arasındaki ilişkidir. Davacı sıfatı, dava konusu hakkın sahibini, davalı sıfatı ise dava konusu hakkın yükümlüsünü belirler. Uygulamada davacı sıfatı, “aktif husumeti”, davalı sıfatı ise “pasif husumeti” karşılayacak şekilde değerlendirilmektedir. Dava konusu şey üzerinde kim ya da kimler hak sahibi ise davayı bu kişi veya kişilerin açması ve kime karşı hukuki koruma isteniyor ise o kişi veya kişilere davanın yöneltilmesi gerekir. Bir kimsenin davacı veya davalı sıfatına sahip olup olmadığı tıpkı hakkın mevcut olup olmadığının tayininde olduğu gibi maddi hukuka göre belirlenir. Sıfat dava şartı değil, itirazdır. Zira bir kimsenin hak sahibi veya borçlu olup olmadığı ancak davanın esası incelendikten sonra tespit edilebilir ve bu durumda dava ret veya kabul ile sonuçlanır. Diğer bir ifadeyle bir davada taraflardan birinin, aktif ya da pasif husumet ehliyetinin (davacı veya davalı sıfatının) olmadığı belirlenirse, artık uyuşmazlığın esastan çözülmesine geçilmeden, davanın sıfat yokluğundan reddi gerekir. Sıfat, ileri sürülme zamanı kanun ile kabul edilen ilk itiraz ya da davalı tarafından ortaya konulması gereken def’i niteliğinde olmadığından, davanın her aşamasında ileri sürülmesi mümkün veya mahkemece re’sen nazara alınması gerekli hukukî bir durumdur.

6. Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde, 5216 sayılı Kanun’un büyükşehir ve ilçe belediyelerinin görev ve sorumluluklarına ilişkin 7 nci maddesi uyarınca mabetlerin yapım, bakım ve onarım görevi; hem büyükşehir belediyelerine hem de ilçe belediyelerine verilmiştir. Dolayısıyla Kanunun 7/n bendinde mabetlerin büyükşehir belediyelerinin sorumluluğunda olduğu açıkça belirtilmiş olduğu cihetle, eldeki davada büyükşehir belediye başkanlığının pasif husumet ehliyetinin bulunduğu sonucuna varılmıştır.

7. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında mabetlerin yapım, bakım ve onarım görevinin ilçe belediyesine ait olduğu, büyükşehir belediyesine sorumluluk yüklenemeyeceği, bu nedenle kararın bozulması gerektiği yönünde görüş ileri sürülmüş ise de, bu görüş Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.
8. Hâl böyle olunca; ilk derece mahkemesince eldeki davada büyükşehir belediye başkanlığının pasif husumet ehliyetinin bulunduğuna ilişkin olarak verilen direnme kararı yerinde olup, davalı idare vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Özel Daireye gönderilmesi gerekmektedir.

VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Direnme uygun olduğundan, davalı idare vekilinin diğer temyiz itirazları ile ilgili inceleme yapılması için dosyanın YARGITAY 5. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE,

26.04.2023 tarihinde oy çokluğuyla kesin olarak karar verildi.