YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2022/408
KARAR NO : 2022/1601
KARAR TARİHİ : 24.11.2022
MAHKEMESİ : Yargıtay 4. Hukuk Dairesi (İlk Derece Mahkemesi Sıfatıyla)
1. Taraflar arasındaki “tazminat” davasından dolayı Yargıtay 4. Hukuk Dairesince ilk derece mahkemesi sıfatıyla yapılan yargılama sonunda, davanın açılmamış sayılmasına karar verilmiştir.
2. Karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı adli yardım talepli dava dilekçesinde; yerel mahkeme, bölge adliye mahkemesi ve Yargıtay tarafından verilen kararların 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’na (İİK) ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na (HMK) aykırı olduğunu, kanunun emredici hükümlerinin uygulanmaması nedeniyle maddi ve manevi zarara uğradığını, açmak zorunda kaldığı dava, şikâyet ve taleplerinin gereğinin yapılmaması sonucunda borçlarını ödeyemediğini ve borçlanarak yaşamasına sebep olunduğunu ileri sürerek 10.000.000TL maddi ve maddi zararın üç katı manevi tazminatın davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı … vekili cevap dilekçesinde; HMK’nın 48. maddesi gereğince dayanılan sorumluluk nedenleri açıkça belirtilmediği gibi sorumluluğu ispata yarayacak yeterli delil de sunulmadığını, yargılama sırasında tüm delillerin toplandığını, yeterli inceleme ve irdeleme yapılarak belirlenmiş kurallar çerçevesinde yargılama yapıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Özel Daire Kararı:
6. Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 22.06.2021 tarihli ve 2020/32 E., 2021/56 K. sayılı kararı ile;
“…DAVA: Davacı dava dilekçesinde özetle; tarafı olduğu 4 adet icra dosyasının bulunduğunu, icra takiplerinden dolayı yerel mahkemelerce hukuka aykırı olarak verilen kararlar nedeniyle mağduriyet yaşadığını, aleyhine ve kanunun emredici hükümlerine aykırı olarak verdikleri kararlar nedeniyle istinafa başvurduğunu, buradan da bir sonuç alamayınca kararı temyiz ettiğini, somut olaydaki davada Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 2020/1878 esas 2020/2281 karar sayılı ilamı ile verilen hükmü onandığını, böylece yargısal hataların kesinleştiğini beyan ederek 10.000.000,00-TL maddi ve 30.000.000,00-TLmanevi tazminata hükmedilmesini istemiştir.
CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; zamanaşımı süresinin dolduğunu, HMK’nun 46. maddesindeki sorumluluk sebeplerinden hiçbirinin oluşmadığını, dava değerleri ve taleplerin çelişkili olduğunu, somutlaştırma yükümlülüğünün de yerine getirilmediğini beyan ederek davanın usul ve esastan reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
GEREKÇE: Dava, hâkimlerin yargılama faaliyetlerinden dolayı hukuki sorumluluğuna dayalı maddi ve manevi tazminat davası olup, davacı adli yardım talebinde bulunmuş, 23.03.2021 tarihli oturumda davacının sosyal ve ekonomik durumunun araştırılmasına ilişkin olarak toplanan bilgi ve belgeler ile HMK’nun 334. maddesinde gösterilen şekilde davacının talep dayanaklarını açıkça göstermemiş olması gerekçesiyle adli yardım talebinin reddi ile başvuru harcı ve peşin harcın yatırılması için kesin süre verilmiş, verilen süre içerisinde harcın yatırılmaması durumunda Harçlar Kanunu’nun 27/3 ve 32. maddeleri uyarınca davanın açılmamış sayılacağı ihtarında bulunulmuş, ancak davacı ihtaratın gereğini yerine getirmemiştir.
HMK’nın 336. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca adli yardım talebinde bulunan kişi, iddiasının özeti ile birlikte, iddiasını dayandıradığı delilleri ve yargılama giderlerini karşılayabilecek durumda olmadığını gösteren mali durumuna ilişkin belgeleri mahkemeye sunmak zorundadır. Davacının sosyal ve ekonomik durumuna ilişkin bilgi ve belgeler, talep dayanaklarını açıkça göstermemiş olması dikkate alınarak adli yardım talebi kabul edilmemiştir. Davacının adli yardım talebinin reddine dair karara yönelik itirazı ise Yargıtay 5. Hukuk Dairesi’nin 05/04/2021 tarihli kararı ile kesin olarak reddedilmiştir.
Harçlar Kanunu’nun 27/3 ve 32. maddeleri uyarınca yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemlerin yapılamayacağı öngörülmüş olup, somut olayda davacının kendisine yapılan ihtar ve kesin süreye rağmen yargılama harçlarını yatırmadığı anlaşılmakla davanın açılmamış sayılmasına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda gösterilen nedenlerle;
1-Davacı tarafa verilen kesin süreye rağmen dava harcı ikmal edilmemiş olduğundan davanın AÇILMAMIŞ SAYILMASINA,
2-Alınması gerekli 59,30-TL maktu harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydedilmesine,
3-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi uyarınca takdir olunan 5.940,00-TL maddi tazminat, 5.940,00-TL manevi tazminat olmak üzere toplam 11.880,00-TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-HMK’nun 335/1. maddesi uyarınca adli yardım yargılama giderlerinden geçici koruma sağladığından hazineden karşılanan 6 adet tebligat gideri olan 114,00-TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydedilmesine,…” karar verilmiştir.
Kararın Temyizi:
7. Özel Daire kararı süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmiştir.
II. ÖN SORUN
8. Davacının, Özel Dairenin davanın açılmamış sayılmasına ilişkin kararını adli yardım talepli olarak temyiz etmesi karşısında, davacının kanun yoluna başvuru sırasındaki adli yardım talebinin yerinde olup olmadığı, adli yardım talebinin yerinde olmadığına karar verilmesi hâlinde temyiz harç ve giderlerinin tamamlattırılması için dosyanın Özel Daireye geri çevrilmesinin gerekip gerekmediği hususu ön sorun olarak tartışılmış ve değerlendirilmiştir.
III. GEREKÇE
9. Sosyal hukuk devletinin bir gereği olarak kabul edilmiş olan adli yardım, ekonomik bakımdan yetersiz olan kimselere, yargı organları önünde haklarını arayabilmeleri veya savunma yapabilmeleri için parasal kolaylıklar sağlanması anlamına gelir. Bu anlamdaki kolaylıklar yargılama giderlerinden muafiyet ve ücretsiz hukukî yardım sağlanması yoluyla gerçekleştirilebilir (Pekcanıtez, Hakan/Özekes, Muhammet/Akkan, Mine/Taş Korkmaz, Hülya: Pekcanıtez Usul Medeni Usul Hukuku, Cilt III, İstanbul 2017, s. 2410-2411).
10. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Adli yardımdan yararlanacak kişiler” başlıklı 334/1. maddesi “Kendisi ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin, gereken yargılama veya takip giderlerini kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun olan kimseler, iddia ve savunmalarında, geçici hukuki korunma taleplerinde ve icra takibinde, taleplerinin açıkça dayanaktan yoksun olmaması kaydıyla adli yardımdan yararlanabilirler.” hükmünü içermektedir.
11. Adli yardımdan yararlanmanın ilk koşulu ödeme gücünden yoksunluktur. Hukukî yollara müracaatta ve süreç boyunca gerekli olacak giderleri, kendisi ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin, kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksunluk, aslında nakit ya da nakde dönüştürülebilecek kaynak yetersizliğini ifade etmektedir.
12. Talepte bulunan kişinin adli yardımdan yararlanabilme bakımından malî yetersizlik içinde olup olmadığı, kişinin malî durumu, bu çerçevede geliri, mal varlığı, borçları ve sosyal durumu, yani kendisi ve ailesinin yaşam düzeyi ve ihtiyaçları da göz önüne alınarak, her olay kendi koşullarına göre tespit edilecektir (Pekcanıtez/Özekes/Akkan/Taş Korkmaz, s. 2417-2419).
13. Adli yardımdan yararlanabilmenin ikinci koşulu ise asıl davadaki taleplerin açıkça dayanaktan yoksun olmamasıdır. Haksız yargılama ve takiplerin çoğalıp mahkemelerin ve icra organlarının gereksiz yere uğraştırılmaması ve adli yardım kurumunun kötüye kullanılmaması için taleplerin açıkça dayanaktan yoksun olmaması koşulu özenle incelenmelidir.
14. Adli yardım talebinde bulunan kişi iddiasının ve adli yardım talebinin dayanağı olan delilleri göstermeli ve mahkemeye sunmalıdır. Bu husus HMK’nın 336/2. maddesinde “Talepte bulunan kişi, iddiasının özeti ile birlikte, iddiasını dayandıracağı delilleri ve yargılama giderlerini karşılayabilecek durumda olmadığını gösteren mali durumuna ilişkin belgeleri mahkemeye sunmak zorundadır.” şeklinde düzenlenmiştir.
15. Adli yardım talep eden kişi, elinde bulundurduğu veya o sırada bilinen delilleri sunmamışsa mahkemece başka bir inceleme yapılmaksızın dosya üzerinden adli yardım talebi derhal reddedilmelidir.
16. Talepte bulunanın malî gücüyle ilgili ispat konusunda hâkim tam bir kanaate sahip olmalıdır; bu yönüyle malî yetersizlik koşulunun ispatı için tam ispat ölçüsünün geçerli olduğunun kabulü gerekir.
17. Kanun yoluna başvuru aşamasında ise temyize müracaat için gerekli olan giderleri karşılamak zorunda kalındığında, talepte bulunanın kendisi ve ailesinin geçiminin ciddi ölçüde zor duruma düşüp düşmeyeceği araştırılır. Temyiz aşamasındaki açıkça dayanaktan yoksun olmama koşulu ise temyiz talebinin açıkça dayanaktan yoksun olmaması şeklinde anlaşılmalıdır. Yargıtay, adli yardım talebini bu aşamada reddederse temyiz incelemesine geçilmez, dosya ilgili mahkemeye çevrilerek bu mahkemece temyiz harcının yatırılması için talepte bulunana süre verilir (Pekcanıtez/Özekes/Akkan/Taş Korkmaz, s. 2427).
18. Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; davacının ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 4. Hukuk Dairesine sunduğu 15.06.2020 tarihli ve adli yardım talepli dava dilekçesiyle, yerel mahkeme, bölge adliye mahkemesi ve Yargıtay tarafından verilen kararlarda kanunun emredici hükümlerinin uygulanmaması nedeniyle maddi ve manevi zarara uğradığını ileri sürerek tazminat isteminde bulunduğu, Özel Dairece; davacının talep dayanaklarını açıkça göstermediği gerekçesiyle adli yardım talebinin reddine karar verildiği, adli yardım talebinin reddine ilişkin karara karşı yapılan itiraz incelemesi sonucunda Yargıtay 5. Hukuk Dairesince itirazın reddedildiği, ilk derece başvurma ve peşin nispi harcın yatırılması için davacıya kesin süre verilmesine rağmen davacının süresi içinde harçları yatırmaması üzerine Özel Dairece davanın açılmamış sayılmasına karar verildiği, davacının verilen bu karara karşı adli yardım talepli olarak temyiz isteminde bulunduğu ancak temyiz dilekçesinde, yargılama giderlerini karşılayabilecek durumda olmadığını gösteren malî durumuna ilişkin yeni belgeler sunmadığı anlaşılmaktadır.
19. Davacının yargılama sırasındaki adli yardım talebine ilişkin kararların HMK’nın 337/2. maddesi gereğince kesinleştiği, kanun yoluna başvuru sırasında davacının malî durumunu gösterir hiçbir belge sunulmadığı, Özel Dairece yapılan araştırma sonucuna göre davacının üzerine kayıtlı taşınmazların bulunduğu ve gelir getirecek durumda olduğu, davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğinden kanun yoluna başvururken temyiz yoluna başvurma ve maktu temyiz karar harçları ile temyiz gider avansının yatırılması gerektiği, bunun ise yüklü bir miktar olmadığı, davacının kendisi ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin, gereken temyiz giderlerini kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun olduğunu ispatlayamadığı sonucuna varılmıştır.
20. Hâl böyle olunca, davacının adli yardım talebi, HMK’nın 334/1. maddesinde belirtilen koşulları sağlamadığından adli yardım talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
21. Davacının sunduğu temyiz dilekçesinin süresinde temyiz defterine kaydedildiği ancak davacı tarafından temyiz yoluna başvurma ve maktu temyiz karar harçlarının yatırılmadığı anlaşıldığından, davacıya temyiz başvurma harcı ve maktu temyiz karar harcını ikmal etmesi için muhtıra çıkarılarak bir haftalık kesin süre verilmeli, kesin süre içinde harç yatırıldığı takdirde dosya temyiz incelemesi yapılmak üzere Hukuk Genel Kuruluna gönderilmeli, süresi içinde harç yatırılmadığı takdirde HMK’nın 366. maddesi yollamasıyla HMK’nın 344. maddesi gereğince davacının temyiz başvurusunun yapılmamış sayılmasına karar verilmelidir.
IV. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Davacının adli yardım talebinin REDDİNE,
2- Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 366. maddesi yollamasıyla aynı Kanun’un 344. maddesi gereğince işlem yapılmak üzere dosyanın YARGITAY 4. HUKUK DAİRESİNE GERİ ÇEVRİLMESİNE, 24.11.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.