YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2022/378
KARAR NO : 2023/697
KARAR TARİHİ : 21.06.2023
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/177 E., 2021/171 K.
KARAR : Asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın kabulüne
1. Taraflar arasında birleştirilerek görülen sözleşmenin feshi, tapu iptali ve tescil, tazminat, men’i müdahale, ipoteğin terkini davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Küçükçekmece 1. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın kabulüne ilişkin karar asıl davanın davalıları …, …, …,…. vekili ile birleşen davada davalı Akın İnşaat Malzemeleri Ticaret Sanayi ve Ltd. Şti. vekilinin temyiz itirazları ve asıl davada davalı …’in nispi temyiz karar harcını yatırmadığı gerekçesiyle temyiz isteminden vazgeçmiş sayılmasına ilişkin ek karara yönelik temyizi üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 15. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı asıl davanın davalıları …, …, …, ….. vekili ile asıl davada davalı … tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği düşünüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Asıl Davada Davacı İstemi
4. Asıl davada davacılar vekili; müvekkillerinin murisi … ile davalı yükleniciler … ve … arasında noterde 10.11.1993 tarihli kat karşılığı inşaat sözleşmesi düzenlendiğini, …’nun sözleşmeden kaynaklanan hak ve hisselerinin tamamını 08.02.1996 tarihli sözleşmeyle …’e devir ve temlik ettiğini, murisin de 16.10.1997 tarihinde devir ve temlike muvafakat ettiğini, ancak sözleşmeye konu parsel üzerinde ruhsat alınmadan binaya başlandığını, belediyenin düzenlediği 04.07.1994 tarihli yapı tatil tutanağı üzerine 13.09.1994 tarihinde yapı ruhsatı alındığını, ruhsata rağmen bağımsız bölümlerin gerek eklentilerinde gerekse inşaat alanında ruhsata aykırı şekilde genişletme yapıldığı için ruhsatın belediye tarafından iptal edildiğini, ayrıca binada ruhsat alınmadan iki kat kaçak inşaat yapıldığından ve bu katların yasal hâle getirilmesi mümkün olmadığından, müvekkillerinin murisinin kendisine ait olacağı kararlaştırılan bağımsız bölümleri teslim almadığını, bina hakkında 17.07.2001 tarihli yıkım kararı bulunduğunu ve davalıların sözleşmeye aykırı davrandığını ileri sürerek 10.11.1993 tarihli kat karşılığı inşaat sözleşmesinin geriye etkili olarak feshine, davalılar adına kayıtlı payların tapusunun iptali ile veraset ilâmındaki hisseleri oranında davacılar adına tesciline, sözleşmenin 11 inci maddesine göre kira bedellerinden şimdilik 1.000,00 TL’nin müvekkillerine ödenmesine, davacıların her biri için 1.000,00 TL olmak üzere toplam 10.000,00 TL manevi tazminatın ödenmesine, sözleşmenin ileriye etkili feshi hâlinde şimdilik 1.000,00 TL’nin ödenmesine, dava dilekçesinde talep edilen alacaklar için fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla sözleşme tarihinden, mümkün olmadığı takdirde dava tarihinden itibaren reeskont avans faiz oranının uygulanmasına, davalıların sözleşmeye konu binaya el atmalarının önlenmesiyle taşınmazın boş olarak müvekkillerine teslimine karar verilmesini talep etmiştir.
Asıl Davada Davalılar Cevabı
5. Davalılar .. …, …, …, … ve … vekili cevap dilekçesinde; davacıların murisi arsa sahibi …’nun davalı yükleniciler ile arasında düzenlenen 10.11.1993 tarihli kat karşılığı inşaat sözleşmesinde projeye aykırı şekilde binaya ilâve kat yapılmasını kabul ve talep ettiğini, sonrasında da bu konuda hem yüklenici ile hem de diğer hisse sahipleri ile protokoller yaptığını, kusurun %50’sinin arsa sahibine ait olduğunu, bu nedenle mirasçıların eldeki davayı açarak binanın yıkılmasını istemeye hakları olmadığını belirterek yıkım talebinin reddini, aksi hâlde müvekkillerine ait daire ve dükkânların gerçek bedelinin kendilerine ödenmesi şartı ile sözleşmenin feshini savunmuştur.
6. Davalı yüklenici … cevap dilekçesinde; dava konusu kat karşılığı inşaat sözleşmesinin 8. maddesine göre sözleşmenin taraflarca imzalanıp tasdik edilmesinden sonra tapuda tescil edileceğinin kararlaştırıldığını, ancak arsa sahibinin bu maddenin şartlarına hiçbir zaman uymayarak edimini ifa etmediğini, belediyeye şikâyet ederek inşaatı durdurduğunu, tüm engellemelere rağmen müvekkili tarafından inşaatın %80 oranında yapıldığını, binanın sözleşmeye uygun şekilde inşa edildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Birleşen Davada Davacı İstemi
7. Birleşen davada davacılar vekili; asıl dava ile birleştirme talebinde bulunmuş, tapu kayıtlarında yükleniciden pay satın alan … tarafından yetkilisi olduğu Zeka Pres Döküm Su Armatörleri ve İnşaat Malzemeleri San. Tic. Ltd. Şti.nin borçlarına teminat teşkil etmek üzere Akın İnşaat Malzemeleri Tic. San. ve Ltd. Şti. lehine 200.000,00 TL bedelli ipotek tesis edildiğini, tapu kaydındaki şerhin yolsuz olduğunu belirterek davalı şirket lehine işlenen ipotek şerhinin tapu kaydından terkinine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen Davada Davalı Cevabı:
8. Birleşen davada davalı Zeka Pres Döküm Su Armatörleri ve İnşaat Malzemeleri San. ve Tic. Ltd. Şti. yetkilisi … cevap dilekçesinde; tapu kaydı terkin edilmediğinden ipoteğin terkini talebinin hukuka aykırı olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı
9. Küçükçekmece 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 12.12.2013 tarihli ve 2010/661 Esas, 2013/662 Karar sayılı kararı ile; davalı yüklenicinin binayı sözleşmeye ve imara aykırı olarak inşa ettiği, binanın imar planına uygun hâle getirilmesi için yükleniciye verilen süre ve ek sürelere rağmen yüklenicinin ruhsat ve eklerine aykırı olarak inşaata devam ettiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, kat karşılığı inşaat sözleşmesinin geriye etkili olarak feshine, dava konusu taşınmazın tapusunun iptali ile sözleşmeden önceki duruma dönülerek davacıların miras hisseleri oranında adlarına tesciline, sözleşmenin geriye etkili feshi nedeniyle müspet zarar kapsamında kalan kira alacağı isteminin ve yerinde görülmeyen manevi tazminat talebinin reddine, davalının dava konusu taşınmaza müdahalesinin önlenmesine ve taşınmaz üzerindeki kaçak yapının davalı yüklenici … tarafından kal’ine karar verilmiştir.
Özel Dairenin Birinci Bozma Kararı
10. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl davada davalılar …, …, …, …,…. vekili ile davalı … temyiz isteminde bulunmuştur.
11. Yargıtay (Kapatılan) 23. Hukuk Dairesinin 30.06.2015 tarihli ve 2014/9789 Esas, 2015/5081 Karar sayılı kararı ile;
“…1) Davalılardan …’in, iptali talep edilen tapu payını 09.12.2011 tarihinde dava dışı … isimli kişiye sattığı anlaşılmıştır. Bu durumda, mahkemece, HMK’nın 125. maddesi uyarınca davacı arsa sahiplerine tercih hakkı hatırlatılarak, buna uygun şekilde yargılamaya devam edilerek hüküm tesisi gerekirken bu husus gözardı edilerek dava dışı şahsa ait tapu hissesi de iptal edilecek şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur.
Kabule göre de; mevcut davalıların tapu kayıtlarına göre davacı arsa sahipleri adına ne miktarda iptal ve tescil edileceği gösterilmeksizin karar verilmesi de HMK’nın 297. maddesine aykırı olmuştur.
Açıklanan sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
2) Bozma nedenine göre, temyiz eden davalıların diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
İlk Derece Mahkemesinin İkinci Kararı
12. Küçükçekmece 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 26.12.2017 tarihli ve 2015/1003 Esas, 2017/337 Karar sayılı kararı ile; Özel Dairenin bozma kararına uyularak önceki kararın gerekçesi aynen tekrarlanmak suretiyle asıl davanın kısmen kabulüne, dava konusu 10.11.1993 tarihli kat karşılığı inşaat sözleşmesinin geriye etkili olarak feshine, kat karşılığı inşaat sözleşmesine konu olan taşınmazdaki davalı … adına olan 8/100, davalı … adına olan 6/100, davalı … adına olan 1/100, davalı … adına olan 2/100, davalı … adına olan 2/100, davalı … adına olan 1/200, davalı … adına olan 1/200, davalı … adına olan 3/100, dahili davalı … adına olan 1/50 payın tapu kaydının iptali ile iptal edilen hisselerin, miras hisseleri oranında davacılar adına tapuya kayıt ve tesciline, sözleşmenin geriye dönük feshi nedeniyle koşulları gerçekleşmeyeceğinden davacının maddi ve manevi tazminat isteminin reddine, davalının dava konusu taşınmaza müdahalesinin men’ine, taşınmazdaki kaçak yapının davalı yüklenici … tarafından kal’ine, birleştirilen davanın kabulü ile, dahili davalı S.S. Yeni Avcılar Esnaf Sanayi Kredi ve Kefalet Kooperatifi lehine konulan 06.05.2013 tarihli ipotek kaydının ve birleşen davanın davalısı Akın İnşaat Malzemeleri Ticaret Sanayi ve Ltd. Şti. lehine konulan 28.05.2009 tarihli ipotek kaydının tapudan terkinine karar verilmiştir.
Özel Dairenin İkinci Bozma Kararı
13. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl davada davalılar …, …, …, …, …, …, … Avcı, … vekili ile birleşen davada davalı Akın İnşaat Malzemeleri Ticaret Sanayi ve Ltd. Şti. vekili ve asıl davada davalı … temyiz isteminden vazgeçmiş sayılmasına ilişkin ek karara yönelik temyiz isteminde bulunmuştur.
14. Yargıtay (Kapatılan) 15. Hukuk Dairesinin 20.12.2018 tarihli ve 2018/2782 Esas, 2018/5174 Karar sayılı kararı ile;
“…Davacılar murisi … ile 11.10.1993 tarihli ve 46810 yevmiye nolu sözleşme ile davalı yükleniciler … ve … arasında kat karşılığı inşaat sözleşmesi düzenlendiği, imar işlem dosyasına göre ilgili yere ruhsatsız yapılanma nedeniyle 04.07.1994 tarihinde S/414 bayı ile bodrum kat seviyesinde yapı tatil tutanağı düzenlendiği, verilen sürede müracaat ile 13.09.1994 tarihinde 10/16 sayı ile yapı ruhsatı verildiği, ancak yine ruhsat ve eklerine aykırı inşaat yapıldığından yasal işleme devam edildiği görülmektedir. Yüklenici …..ilk sözleşmedeki haklarını 16.10.1997 tarih ve 44350 yevmiye nolu sözleşmeyle diğer yüklenici …’e devrettiği, dava konusu yapının üzerinde yıkım kararı bulunan kaçak yapı niteliğinde olduğu, yükleniciden payına düşecek bağımsız bölümleri satın alanların da davalı yanında yer aldıkları, davanın yargılamasının devam ettiği süreçte, davalı … Kahraman, 20.07.2018 tarihli, yapının tamamı için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nca düzenlenmiş; SZJYSLJH belge nolu, 135365 başvuru nolu Yapı Kayıt Belgesini sunduğu anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık sözleşme tarihine göre uygulanması gereken 818 sayılı mülga Borçlar Kanunu 355 ve devamı maddelerde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır.
Resmi şekle uyulmaksızın yapılan arsa payı karşılığı inşaat sözleşmeleri geçersiz ise de sözleşme büyük ölçüde yerine getirilmiş ise, geçersizliğinin ileri sürülmesi hakkın kötüye kullanılması olup iyiniyet kurallarıyla bağdaşmayacağından (Örnek: Yargıtay 15. HD. 22.06.2006 T. 2006/3112 E. 2006/3819 K.) sözleşmenin geçersizliği iddia veya savunmasına değer verilmeyerek, uyuşmazlığın çözümlenmesi gerekecektir.
3194 sayılı İmar Yasası’nın 21. maddesi hükmü uyarınca, bazı istisnalar dışında, bütün yapılar için belediye veya valiliklerden yapı ruhsatı alınması zorunludur. Ruhsatsız veya ruhsat ve eklerine aykırı olarak inşa edilen yapılarda ruhsata aykırılık giderilemiyorsa, 3194 sayılı Yasa’nın 32. maddesi hükmü gereğince, ilgili belediye veya valilikçe inşaat derhal durdurulur ve yasal hale getirilmesi olanaksız ise veya ruhsat veya eklerine ya da imar mevzuatına aykırılık öncelikle yüklenici tarafından giderilemiyorsa bu hali ile yapılan yapının yıktırılmasına karar verilir ve anılan Yasa’nın 42. maddesi hükmü gereğince de yapı sahibine ve yükleniciye ceza yaptırımı uygulanır. İmar Kanunu’ndaki bu düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup mahkemelerce re’sen gözetilmelidir.
İmara aykırı ve kaçak yapılar için temel kural bu şekilde ise de bu tür yapılarla ilgili olarak 18.05.2018 tarihinde yürürlüğe giren 7143 sayılı Kanun’un 16. maddesiyle 3194 sayılı İmar Kanunu’na eklenen geçici 16. madde ile yapılmış yeni bir düzenleme bulunmaktadır.
Bahse konu bu maddede; afet risklerine hazırlık kapsamında ruhsatsız veya ruhsat ve eklerine aykırı yapıların kayıt altına alınması ve imar barışının sağlanması amacıyla, 31.12.2017 tarihinden önce yapılmış yapılar için Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve yetkilendireceği kurum ve kuruluşlara 31.10.2018 tarihine kadar başvurulması, bu maddedeki şartların yerine getirilmesi ve 31.12.2018 tarihine kadar kayıt bedelinin ödenmesi halinde Yapı Kayıt Belgesi verilebileceği, başvuruya konu yapının ve arsasının mülkiyet durumu, yapı sınıf ve grubu ve diğer hususlar Bakanlık tarafından hazırlanan Yapı Kayıt Sistemine yapı sahibinin beyanına göre kaydedileceği (Geçici 16/1); Yapı Kayıt Belgesinin yapının kullanım amacına yönelik olduğu, Yapı Kayıt Belgesi alan yapılara, talep halinde ilgili mevzuatta tanımlanan ait olduğu abone grubu dikkate alınarak geçici olarak su, elektrik ve doğalgaz bağlanabileceği (Geçici 16/3); Yapı Kayıt Belgesi verilen yapılarla ilgili bu Kanun uyarınca alınmış yıkım kararları ile tahsil edilemeyen idari para cezalarının iptâl edileceği (Geçici 16/4); Yapı Kayıt Belgesinin, yapının yeniden yapılmasına veya kentsel dönüşüm uygulamasına kadar geçerli olduğu, Yapı Kayıt Belgesi düzenlenen yapıların yenilenmesi durumunda yürürlükte olan imar mevzuatı hükümlerinin uygulanacağı, yapının depreme dayanıklılığı hususunun malikin sorumluluğunda olduğu (Geçici 16/10); bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasların Bakanlık ve Maliye Bakanlığı tarafından müştereken belirleneceği (Geçici 16/12) düzenlenmiş ve maddenin diğer fıkralarında da uygulama esasları ve istisnaları belirtilmiş ayrıca bu tür yapılarda cins değişikliği ve kat mülkiyeti tesis edilebilmesi imkanı getirilmiştir.
3194 sayılı Kanun’a eklenen geçici 16. madde, 31.12.2017 tarihinden önce yapılmış imara aykırı ve kaçak yapılar için uygulanacağından içeriği itibarıyla geriye etkili olarak uygulanması öngörülmüş bir düzenlemedir, usuli kazanılmış hakkın istisnası olan geriye etkili bir kanuni düzenleme olması nedeniyle anılan hükmün mahkemelerce eldeki davalar için de uygulanması gerektiği gibi, yeni düzenlemenin temyiz aşamasında Yargıtay’ca da gözetilmesi gerekir.
Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde Yapı kayıt belgesine bağlanmış bulunduğu anlaşılan dava konusu yapı yönünden yasal hale getirilip getirilemeyeceğinin araştırılması gerekir. Bu durumda imara aykırı ve kaçak yapılar için Yapı Kayıt Belgesi alınarak yapının yeniden yapılmasına veya kentsel dönüşüm uygulamasına kadar geçerli olmak üzere geçici de olsa yasal hale getirilmesi imkanı getirildiğinden maddedeki süre içinde başvurulup gerekli işlemler tamamlanarak Yapı Kayıt Belgesi alınmak suretiyle yapının yasal hale getirilip getirilmediği saptanmak suretiyle uyuşmazlığın mahkemece yeniden değerlendirilmesi gerektiğinden, hükmün sair hususlar incelenmeksizin bu nedenle bozulması uygun bulunmuştur…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Direnme Kararı
15. Küçükçekmece 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 18.03.2021 tarihli ve 2020/177 Esas, 2021/171 Karar sayılı kararı ile; yargılama aşamasında 19.06.2012 tarihli celsede davalı yükleniciye ruhsata aykırılıkların giderilmesi için süre verildiği, ancak yüklenicinin 19.06.2012 tarihli ara karardan sonra dokuz yıla yakın bir süre geçmesine rağmen ruhsata aykırılıkları gidermediği, gelinen aşamada yükleniciye edimini ifa etmesi için süre verilip fırsat tanındığı, alınan yapı kayıt belgesinin binayı iskân ruhsatı alınacak şekilde imara uygun hâle getirmeyeceği ve yüklenicinin edimini ifası sonucunu doğurmayacağı, yüklenicinin sözleşmeye uygun olarak edimini ifa etmediği ve sözleşmenin geriye etkili olarak feshine ilişkin koşulların gerçekleştiği, geriye etkili fesih nedeniyle davalı yüklenici tarafından diğer davalılara devredilen paylar yönünden tapu kayıtlarının iptal edilmesi ve birleşen davaya konu ipoteğin terkinine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi
16. Direnme kararı süresi içinde asıl davada davalılar …, …, …, …, …, ….ve … vekili ile asıl davada davalı … tarafından temyiz edilmiştir.
II. ÖN SORUN
17. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında öncelikle kararı temyiz eden davalı …’in temyiz dilekçesinde belirttiği adli yardım talebinin yerinde olup olmadığı; adli yardım talebinin yerinde olmadığına karar verilmesi hâlinde temyiz harç ve giderlerinin tamamlattırılması için dosyanın mahkemesine geri çevrilmesinin gerekip gerekmediği ön sorun olarak tartışılıp değerlendirilmiştir.
III. GEREKÇE
18. Davalı … mahkemeye verdiği 02.06.2021 tarihli temyiz dilekçesi ile adli yardım talebinde bulunarak temyiz harcından muaf tutulmasını istemiş, bu nedenle de temyiz dilekçesini verirken gerekli harç ve giderleri yatırmamıştır.
19. Adli yardım talebi kanun yoluna başvuru sırasında istendiğinden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK’nın) 336/3 üncü maddesi uyarınca davalı …’in adli yardım talebini inceleme görevi Yargıtay’a aittir.
20. Sosyal hukuk devletinin bir gereği olarak kabul edilmiş olan adli yardım, ekonomik bakımdan yetersiz olan kimselere, yargı organları önünde haklarını arayabilmeleri veya savunma yapabilmeleri için parasal kolaylıklar sağlanması anlamına gelir. Bu anlamdaki kolaylıklar yargılama giderlerinden muafiyet ve ücretsiz hukuki yardım sağlanması yoluyla gerçekleştirilebilir (Pekcanıtez Hakan/ Özekes Muhammet/ Akkan Mine/ Taş Korkmaz Hülya: Pekcanıtez Usûl, Medeni Usûl Hukuku, Cilt III, … 2017, s. 2410-2411).
21. Adli yardım HMK’nın 334 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Kanun’un 334/1 inci maddesi;
“Kendisi ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin, gereken yargılama veya takip giderlerini kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun olan kimseler, iddia ve savunmalarında, geçici hukuki korunma taleplerinde ve icra takibinde, taleplerinin açıkça dayanaktan yoksun olmaması kaydıyla adli yardımdan yararlanabilirler.” hükmünü içermektedir.
22. Adli yardımdan yararlanmanın ilk koşulu ödeme gücünden yoksunluktur. Hukuki yollara müracaatta ve süreç boyunca gerekli olacak giderleri, kendisi ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin, kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksunluk, aslında nakit ya da nakde dönüştürülebilecek kaynak yetersizliğini ifade etmektedir.
23. Talepte bulunan kişinin adli yardımdan yararlanabilme bakımından mali yetersizlik içinde olup olmadığı, kişinin malî durumu, bu çerçevede geliri, mal varlığı, borçları ve sosyal durumu, yani kendisi ve ailesinin yaşam düzeyi ve ihtiyaçları da göz önüne alınarak her olayın kendi koşullarına göre, adli yardıma karar verecek olan mahkeme tarafından tespit edilecektir (Pekcanıtez/Özekes/Akkan/Taş Korkmaz, s. 2418-2419).
24. Adli yardımdan yararlanabilmenin ikinci koşulu ise asıl davadaki taleplerin açıkça dayanaktan yoksun olmamasıdır. Haksız yargılama ve takiplerin çoğalıp mahkemelerin ve icra organlarının gereksiz yere uğraştırılmaması ve adli yardım kurumunun kötüye kullanılmaması için taleplerin açıkça dayanaktan yoksun olmaması koşulu özenle incelenmelidir.
25. Adli yardım talebinde bulunan kişi iddiasının ve adli yardım talebinin dayanağı olan delilleri göstermeli ve mahkemeye sunmalıdır. Bu husus HMK’nın 336/2 nci maddesinde “Talepte bulunan kişi, iddiasının özeti ile birlikte, iddiasını dayandıracağı delilleri ve yargılama giderlerini karşılayabilecek durumda olmadığını gösteren mali durumuna ilişkin belgeleri mahkemeye sunmak zorundadır” şeklinde düzenlenmiştir.
26. Adli yardım talep eden kişi, elinde bulundurduğu veya o sırada bilinen delilleri sunmamışsa mahkemece başka bir inceleme yapılmaksızın dosya üzerinden adli yardım talebi derhal reddedilmelidir.
27. Öte yandan talepte bulunanın mali gücüyle ilgili ispat konusunda hâkim tam bir kanaate sahip olmalıdır; bu yönüyle mali yetersizlik koşulunun ispatı için tam ispat ölçüsünün geçerli olduğunun kabulü gerekir.
28. Kanun yoluna başvuru aşamasında ise temyize müracaat için gerekli olan giderleri karşılamak zorunda kalındığında, talepte bulunanın kendisi ve ailesinin geçiminin ciddi ölçüde zor duruma düşüp düşmeyeceği araştırılır. Temyiz aşamasındaki açıkça dayanaktan yoksun olmama koşulu ise temyiz talebinin açıkça dayanaktan yoksun olmaması şeklinde anlaşılmalıdır. Yargıtay, adli yardım talebini bu aşamada reddederse temyiz incelemesine geçilmez, dosya ilgili mahkemeye çevrilerek bu mahkemece temyiz harcının yatırılması için talepte bulunana süre verilir (Pekcanıtez/Özekes/Akkan/Taş Korkmaz, s. 2427).
29. Tüm bu genel açıklamalar kapsamında adli yardım talebi değerlendirildiğinde; bu konuda istemde bulunan davalı …’in temyiz dilekçesinin ekinde kendisi ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin, gereken temyiz giderlerini karşılayabilecek durumda olmadığını gösteren malî durumuna ilişkin herhangi bir belge ibraz etmediği anlaşılmaktadır.
30. Hâl böyle olunca, davalı …’in adli yardım talebinin HMK’nın 334/1 inci maddesinde belirtilen koşulları sağlamadığından reddine karar vermek gerekmiştir.
31. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3 üncü maddesinin yollamasıyla uygulanması gereken 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (HUMK) 434/III üncü maddesinde temyiz dilekçesi verilirken gerekli harç ve giderlerin tamamının ödeneceği, bunların eksik ödenmiş olduğu sonradan anlaşılırsa kararı veren hâkim veya mahkeme başkanı tarafından verilecek yedi günlük kesin süre içinde tamamlanması gerektiği, aksi hâlde temyizden vazgeçmiş sayılacağı hususunun temyiz edene yazılı olarak bildirileceği, verilen süre içinde harç ve giderler tamamlanmadığı takdirde kararın temyiz edilmemiş sayılmasına karar verileceği düzenlenmiştir.
32. Bu durumda temyiz isteminde bulunan davalı …’in temyiz itirazlarının incelenebilmesi için mahkemece temyiz harç ve masraflarının tamamlatılmasına yönelik HUMK’nın 434/III üncü maddesine göre işlem yapılması gerekmektedir.
IV. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı …’in adli yardım talebinin REDDİNE,
Temyiz harç ve giderlerinin tamamlatılması için 6100 sayılı HMK’nın geçici 3 üncü maddesinin yollamasıyla uygulanması gereken 1086 sayılı HUMK’nın 434/III üncü maddesi uyarınca işlem yapılmasına,
Bu nedenle dosyanın mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESİNE, 21.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.