YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2022/341
KARAR NO : 2023/628
KARAR TARİHİ : 14.06.2023
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi (Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla)
SAYISI : 2015/442 E., 2015/626 K.
KARAR : Davanın kabulüne
1. Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Eskişehir 3. Asliye Hukuk Mahkemesince (Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla) verilen davanın kabulüne ilişkin karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği düşünüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı istemi
4. Davacı vekili, davalı Toplu Konut İdaresi (TOKİ) ile yapılan 29.04.2005 tarihli sözleşmeye istinaden satın alınan konutun 03.09.2007 tarihinde teslim alındığını ancak gizli ayıplı olduğunun anlaşıldığını, mantolama ve boyasındaki hatalı imalat nedeniyle sıvada çatlamalar ve dökülmeler meydana geldiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 4.000,00 TL tazminatın yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş; ıslah dilekçesiyle talebini 5.076,05 TL olarak yükseltmiştir.
Davalı Cevabı
5. Davalı vekili, işi yapanın yüklenici, denetleyenin de müşavir firma olduğunu, işin geçici ve kesin kabullerinin yapıldığını, ayıp niteliğindeki kusurlardan yüklenici ve müşavir firmaların sorumlu bulunduğunu, inşaattaki kusurlu imalatların ortaya çıktığı tarihte davacının derhal ihbarda bulunma yükümlülüğünün olduğunu ancak yapılan herhangi bir ihbar bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesi Kararı
6. Eskişehir 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin (Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla) 13.05.2014 tarihli ve 2013/684 Esas, 2014/266 Karar sayılı kararı ile; davalının yapmış olduğu konutlardaki imalat hatalarının belirlenmesi için bizzat tespit yaptırdığını, dosyada alınan bilirkişi raporu ile de binadaki gizli ayıpların tespit edildiğini, davacının tercih hakkını onarım bedelinden yana kullandığını ve davacının da sorumlu olduğunu, tespit edilen ayıbın gizli nitelikte olması nedeniyle davanın süresinde açıldığının kabul edildiği gerekçesiyle davanın kabulü ile gizli ayıptan kaynaklı 5.076,05 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı
7. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
8. Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 20.10.2014 tarihli ve 2014/37068 Esas, 2014/32237 Karar sayılı kararı ile; “…Davacı, satın aldığı dairede daha sonra ayıplar ortaya çıktığını, davalı tarafından da bu ayıpların giderilmediğini belirterek, onarım bedeli istemiştir. Mahkemece, dosyaya kazandırılan bilirkişi raporu doğrultusunda bahse konu ayıpların gizli ayıp olduğu benimsenmek suretiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir. Davaya konu taşınmaz davacıya 03.09.2007 tarihinde teslim edilmiş olup, davacı ise eldeki davayı taşınmazda gizli ayıp olduğunu ileri sürmek suretiyle 25.10.2013 tarihinde açmıştır. Toplanan delillerden ve dosya kapsamından davaya konu taşınmazın gizli ayıplı olduğu anlaşılmaktadır. Gizli ayıp ortaya çıktığı andan itibaren derhal bildirilmelidir. Dava tarihine kadar davacının davalıya her hangi bir bildirimde bulunmadığı anlaşılmaktadır. Bu durumda davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Direnme Kararı
9. Eskişehir 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin (Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla) 23.06.2015 tarihli ve 2015/442 Esas, 2015/626 Karar sayılı kararı ile; önceki karar gerekçesinin yanında, bizzat davalı tarafından, dava konusu yeri de kapsayacak şekilde TOKİ konutları ile ilgili imalat hatalarını ve gizli ayıpları gösteren tespit yaptırıldığı, söz konusu tespit ile davalının eldeki davanın açılmasından çok daha önce gizli ayıplardan haberdar olduğu, dolayısıyla davacının davalıyı gizli ayıptan haberdar etme yükümlülüğünün söz konusu olmadığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi
10. Direnme kararı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
11. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davacının, davalı TOKİ’den satın aldığı konutta gizli ayıpların bulunduğu iddiasıyla tazminat istediği, davalının süresinde ihbar yükümlülüğünün yerine getirilmediğini belirterek davanın reddini savunduğu, gizli ayıbın bulunduğu hususunda Mahkeme ve Özel Daire arasında çekişme olmayan somut olayda, davalının kendi talebi üzerine yaptırdığı delil tespiti sonucunda dava konusu yerle ilgili ayıplardan haberdar olduğu ve bu sebeple davacının ayrıca ayıp ihbarında bulunmasının gerekmediği sonucuna varılıp varılamayacağı noktasında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
12. Uyuşmazlığın çözümüne geçilmeden önce tüketici hukukunda ayıp kavramı ve ayıptan sorumluluğa ilişkin hükümlerin incelenmesi yerinde olacaktır.
13. Ayıplı mal satımı karşısında alıcıyı korumaya yönelik genel nitelikli düzenlemeler zaten mevcut iken [818 sayılı Borçlar Kanunu (BK), m.194-207 ve dava tarihinde yürürlükte bulunan 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK) m. 25/3], tüketiciyi daha etkin bir biçimde koruma gayesi ile yürürlüğe giren 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’da (TKHK) bu husus ayrıca düzenleme yeri bulmuştur.
14. Yürürlük tarihi itibarıyla uyuşmazlıkta dikkate alınması gereken 4077 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesinin birinci fıkrasında; “Ambalajında, etiketinde, tanıtma ve kullanma kılavuzunda yer alan veya satıcı tarafından vaat edilen veya standardında tespit edilen nitelik ve/veya niceliğine aykırı olan ya da tahsis veya kullanım amacı bakımından değerini veya tüketicinin ondan beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren mal veya hizmetler, ayıplı mal veya ayıplı hizmet olarak kabul edilir” denilmekte, devam eden fıkralarda ise buna ilişkin biçimsel koşullar sayılmaktadır.
15. Ayıbın varlığı hâlinde satıcıyı maldaki ayıptan sorumlu tutabilmek için birtakım maddi koşulların (ayıp sayılan bir eksikliğin mevcudiyeti, ayıbın önemli olması, ayıbın malın yarar ve zararının alıcıya geçtiği anda var olması, tüketicinin ayıbın varlığını bilmeden malı satın almış olması) gerçekleşmesi ve bilhassa ayıbın bildirilmesi gibi biçimsel koşulların da alıcı tarafından sağlanması gerekir.
16. Kanun koyucu açık ayıbın varlığı durumunda tüketiciyi malın tesliminden itibaren otuz gün içerisinde ayıbı muhatabına bildirilmekle yükümlü kılmıştır (TKHK, m. 4/II). Ortalama bir tüketici bilgisine göre olağan bir gözlemle tespit edilemeyecek yahut sonradan ortaya çıkabilecek mahiyet taşıyan gizli ayıplarda ise tüketici bu süre ile bağlı olmaksızın, ayıbın ortaya çıktığı andan itibaren TKHK’nın 30 uncu maddesi yollamasıyla BK’nın 198/II-III maddesi hükmü gereği derhâl, yerleşik içtihatlardaki ifadesiyle dürüstlük kuralına uygun olan en kısa sürede ayıbı ihbar etmelidir.
17. Ayıbın tüketicinin seçimlik haklarından (m. 4/II-2.c; bedel iadesini de içeren sözleşmeden dönme, malın ayıpsız misliyle değiştirilmesi veya ayıp oranında bedel indirimi ya da ücretsiz onarım) sorumlu olan kişilere (m. 4/III; satıcı, imalatçı-üretici, satıcı, bayi, acente, ithalatçı ve bağlı kredi veren kuruluşlar) bildirilmesi mahiyetindeki ihbar, muhatabını haberdar etmeye elverişli olmak kaydıyla herhangi bir şekle bağlı bulunmamaktadır. Borçlar hukuku ile tüketici hukukunda ihbarın şekli daha çok ispatla ilgili bir mesele olup bu husus taraflar arasında çekişmeli hâle geldiğinde genel ispat kurallarının yanı sıra yine genel bir kaide olan hakkın kötüye kullanılması yasağının da gözden kaçırılmaması gereklidir (Hukuk Genel Kurulunun 06.02.2020 tarihli ve 2017/13-580 Esas, 2020/97 Karar; 06.02.2020 tarihli ve 2017/13-693 Esas, 2020/98 Karar sayılı kararları).
18. Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde; davaya konu konut projesinde bulunan tüm taşınmazların dış cephelerinde zaman içerisinde kabarma ve dökülmelerin başlaması üzerine tüketicilerin açtığı davalara muhatap olan davalının bizzat şantiye mahallinde yaptığı inceleme ile eksik ve ayıplı imalat bulunduğunu gözlemlediğini ifade ederek Eskişehir 3. Asliye Hukuk Mahkemesine başvurmuş ve 2012/3 D. İş sayılı dosyası ile bu durumun tespitini istemiştir. Bu suretle davacıya ait taşınmazın da aralarında bulunduğu projenin genelinde ayıbın var olduğunu bilen, aralarındaki sözleşme gereği yüklenici tarafından onarılması gerektiğini ileri süren davalının, eldeki davada süresinde ayıp ihbarı
bulunmadığı savunmasında bulunması 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 2 nci maddesi anlamında dürüstlük kuralıyla bağdaşmaz.
19. Hâl böyle olunca, Mahkemece verilen direnme kararı usul ve yasaya uygun olup yerindedir.
20. Ne var ki, bozma nedenine göre davalı vekilinin sair hususlara ilişkin temyiz itirazları incelenmediğinden bu konuda inceleme yapılmak üzere dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Direnme uygun olup davalı vekilinin sair yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın YARGITAY 3. HUKUK DAİRESİ BAŞKANLIĞINA GÖNDERİLMESİNE,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3 üncü maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 440/III-1 inci maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,
14.06.2023 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.