Yargıtay Kararı Hukuk Genel Kurulu 2022/286 E. 2023/117 K. 22.02.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2022/286
KARAR NO : 2023/117
KARAR TARİHİ : 22.02.2023

MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, davacı kadının istinaf başvurusunun kabulü, davalı erkeğin ise istinaf başvurusunun reddi ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırılıp düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 2. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

Direnme kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan gündem ve dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; tarafların 1985 yılında evlendiklerini, davalı erkeğin aşırı cimri, asabi ve geçimsiz olduğunu, davacı kadının aldığı ürünler nedeniyle erkeğin bakkalla dahi tartıştığını, çocuklara harçlık vermediğini ve bu sebeple çocuklara fiziksel şiddet uyguladığını, çocukların yanında kadına hitaben “hoşt, bok yemişsin, kenef” diyerek hakaret ettiğini, “kapı orada gidersen git, defol” dediğini, erkeğin kadına defalarca fiziksel şiddet uyguladığını, tarafların erkeğin isteği üzerine üç yıl ayrı yattıklarını, erkeğin cinsel ilişkiden kaçınarak kadını aşağıladığını, kadına ilgisiz davrandığını, erkeğin işi olmadığı hâlde eve geç saatlerde geldiğini, nerede olduğu konusunda kadına bilgi vermediğini ileri sürerek davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, ortak çocuk Furkan’ın velâyetinin müvekkiline anneye verilmesine, çocuk yararına aylık 1.000,00 TL tedbir ve iştirak nafakasına, kadın yararına aylık 1.500,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, 200.000,00 TL maddi ve 200.000,00 TL manevi tazminata karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı kadının müvekkilinin annesine saygısız davrandığını, ortak konutun davacı tarafından terk edildiğini belirterek davanın reddini savunmuş, mümkün olmadığı taktirde ortak çocuğun velâyetinin müvekkiline verilmesini, müvekkili yararına 20.000,00 TL maddi ve 20.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 17.07.2018 tarihli ve 2017/231 Esas, 2018/556 Karar sayılı kararıyla; tarafların 1985 yılında evlendikleri, ortak dört reşit çocuklarının olduğu, davalının öğretmen olarak görev yaptığı, davalının tutumlu yapısı nedeniyle evin ihtiyaçlarının karşılanması hususunda aralarında tartışmaların yaşandığı, evlilik birliği boyunca davalının davacıya saygı duymadığı, değer vermediği, sürekli “hoşt, bok, kenef” gibi kelimeler sarf etmek suretiyle hakaret ettiği, davacıya kişisel ihtiyaçları için para vermediğinden dolayı davacının hep çalışmak zorunda kaldığı, davalının bu davranışları karşısında “artık dayanamıyorum gideceğim” diye söyleyen davacıya her seferinde “kapı orada gidebilirsin” diyerek evden kovduğu, davalının maaşının büyük bir bölümünü yatırıma ayırdığı, davalının iftardan sonra eve gelmesi nedeniyle tarafların tartıştıkları, daha fazla dayanamayacağını söyleyen davacıya “icraat yap gidersen git kapı orada” diyerek tahrik ettiği ve davacının gecenin bir saatinde evinden ayrılıp oğlunun evine sığınmak zorunda kaldığı, tarafların o günden beri ayrı yaşadıkları, davacıya kusur olarak atfedilebilecek davranışları affetmiş en azından hoşgörmüş sayılacağı, hoşgörülen davranışların davacıya kusur olarak yüklenemeyeceği, yüklense de kusurunu davalıya göre ağırlaştırmayacağı, taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizliğin mevcut ve sabit olduğu, olayların akışı karşısında davacının dava açmakta haklı olduğu, bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmediğinden davanın kabulü ile tarafların TMK 166/1 inci maddesi gereğince boşanmalarına, davacının evlilik birlikteliğinden beklenen menfaatleri son bulacağı dikkate alınarak evliliğin süresi, tarafların kusur durumu, ayrılığa ilişkin olayların değerlendirilmesi, davacının yaşı itibari ile yeniden evlenebilme şansı, tarafların ekonomik ve sosyal durumları gözetilerek davacı yararına 20.000,00 TL maddi ve 15.000,00 TL manevi tazminata, aylık 600,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 02.10.2020 tarihli ve 2019/1101 Esas, 2020/1101 Karar sayılı kararıyla; boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin kusurlu olduğu, kadının kusurunun bulunmadığı, boşanma sonucunda davacı kadının erkek eşin maddi desteğini yitirdiği, tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile kusurları ve hakkaniyet ilkesi (TMK 4. madde, TBK 50. ve 52. maddeler) dikkate alınarak uygun miktarda maddi tazminat takdiri gerektiği, ilk derece mahkemesince davacı kadın yararına maddi tazminata hükmedilmesi isabetli ise de boşanmaya neden olan olaylarda davalı erkeğe atfedilen kusurlu davranışların ağırlığı, tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, paranın alım gücü, boşanma yüzünden zedelenen mevcut ve beklenen menfaatleri ile kişilik haklarına yapılan saldırı dikkate alındığında kadın yararına takdir edilen maddi ve manevi tazminat miktarlarının az olduğu, bu nedenlerle kadının maddi ve manevi tazminata yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile kadın eş yararına 40.000,00 TL maddi ve 35.000,00 TL manevi tazminata karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince temyiz isteminde bulunulmuştur.

2. Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 20.01.2021 tarihli ve 2020/5984 Esas, 2021/436 Karar sayılı kararı ile;
“…1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davalı erkeğin tüm, davacı kadının ise aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
2-Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, kişilik haklarına yapılan saldırı ile ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında davacı kadın yararına takdir edilen maddi ve manevi tazminat azdır. Türk Medeni Kanunu’nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile Türk Borçlar Kanunu’nun 50 ve 51. maddesi hükmü dikkate alınarak daha uygun miktarda maddi (TMK m. 174/1) ve manevi (TMK m. 174/2) tazminat takdiri gerekir. Bu yönler gözetilmeden hüküm tesisi doğru bulunmamıştır…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Birinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesinin 12.03.2021 tarihli ve 2021/170 Esas, 2021/366 Karar sayılı kararı ile bozma ilâmına uyularak yapılan yargılamada kadın yararına takdiren 60.000,00 TL maddi ve 50.000,00 TL manevi tazminata karar verilmiştir.

C. İkinci Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince temyiz isteminde bulunulmuştur.

2. Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;
“…1-Dosyadaki yazılara, mahkemece bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ait temyiz itirazlarının incelenmesi artık mümkün bulunmamasına göre davalı erkeğin tüm, davacı kadının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
2-Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine, paranın alım gücüne, ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına nazaran, davacı kadın yararına hükmolunan maddi tazminat azdır. Türk Medeni Kanununun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile Türk Borçlar Kanunu’nun 50 ve 51. maddesi hükümleri nazara alınarak, daha uygun miktarda maddi tazminat (TMK m. 174/1) takdiri gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.

D. Bölge Adliye Mahkemesince Verilen Direnme Kararı
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; önceki karar gerekçesine ek olarak; 20.07.2017 tarihli kolluk araştırmasına göre, davalı erkeğin öğretmen olduğu, 3.400,00 TL gelirinin bulunduğu, kendisine ait evde oturduğu, buna karşılık davacı kadının ise gündelikçi olarak çalıştığı, sabit gelirinin olmadığı, aylık 500,00 TL kira ödediği, iki çocuğuyla birlikte yaşadığı, mal varlığının bulunmadığı, yine dosya kapsamından davalı erkeğin takbis sorgusuna göre; tam malik olduğu … il merkezinde bir adet bağımsız meskeni, … ili … ilçesinde toplam 6.629,71 m² yüz ölçümlü beş adet bağ vasfında taşınmazı, 1/2 oranında paylı malik olduğu 17.250 m² yüz ölçümlü bir adet tarla vasfında taşınmazı, 2014 model bir adet binek aracı, 2006 model bir adet motosikleti, 1992 model bir adet kamyonetinin bulunduğu, bu hâlde tarafların ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecesi, paranın alım gücü, hakkaniyet ilkesi, ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat, günün ekonomik koşulları dikkate alınarak davacı yararına takdir edilen maddi tazminat miktarının uygun olduğu gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen direnme kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
1-Davacı vekili; müvekkili yararına daha yüksek miktarda maddi tazminata hükmedilmesi gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

2-Davalı vekili; davacı yararına maddi tazminata hükmedilmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Uyuşmazlık
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, kusur dereceleri, paranın alım gücü dikkate alındığında davacı kadın yararına hükmedilen maddi tazminat miktarının az olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

D. Gerekçe
1. İlgili Hukuk
Türk Medeni Kanunu’nun “Maddi ve manevi tazminat” başlıklı 174 üncü maddesi şöyledir:
“Mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan uygun bir maddî tazminat isteyebilir.
Boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevî tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir.”

2. Değerlendirme
a) Davalı vekilinin temyiz talebi yönünden yapılan incelemede;

1. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında işin esasının incelenmesinden önce, bölge adliye mahkemesince direnme kararı öncesinde verilen kararın taraflarca temyiz edildiği, Özel Dairece davalı erkek vekilinin temyiz itirazları reddedilerek bozma kararı verildiği, direnme kararının ise yeniden taraf vekilleri tarafından temyiz edildiği dikkate alındığında, direnme öncesi verilen kararı temyiz eden ve temyiz itirazları reddedilen davalı vekilinin direnme kararını temyizinde hukuki yararının bulunup bulunmadığı, bu bağlamda temyiz isteminin reddine karar verilmesinin gerekip gerekmediği hususu ön sorun olarak tartışılmıştır.

2. Hukuki yarar, dava şartı olduğundan temyiz incelemesi yapılabilmesi için de gerekli bir şarttır.

3. Bölge Adliye Mahkemesi kararını temyiz edip, bu istemi Özel Dairece reddedilen taraf yönünden karar kesinleşmiş olmakla, artık bu tarafın direnme kararını temyizde hukuki yararı bulunmamaktadır.

4. O hâlde davalı vekilinin direnme hükmüne yönelik temyiz isteminin hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmelidir.

b) Davacı vekilinin temyiz talebi yönünden yapılan incelemede;

5. Uyuşmazlığın çözümü açısından öncelikle konuyla ilgili kavramların irdelenmesinde yarar bulunmaktadır.

6. Yukarıda yer alan düzenleme gereği hâkim, boşanmaya sebep olan olaylarda kusursuz veya az kusurlu bulunan eş yararına tazminat ödenmesine karar vermek yetkisine sahiptir.

7. Maddi tazminat, kişinin mal varlığında iradesi dışında gerçekleşen azalmanın karşılığını oluşturan giderimdir (Türk Hukuk …, …-2021 Baskı, Cilt-I, s. 746). Boşanma nedeniyle, mevcut veya beklenen menfaatleri zedelenen, kusursuz veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan uygun miktarda tazminat talep edebilir. Maddi tazminatın ön koşulu, talep edenin boşanma yüzünden mevcut veya beklenen menfaatlerinin zedelenmesi, boşanma ve maddi zarar arasında nedensellik bağının bulunmasıdır. Başka bir sebepten kaynaklı kayıplar maddi tazminat kapsamında yer alamaz. Mevcut menfaatlerin belirlenmesinde evliliğin taraflara sağladığı yararlar göz önünde bulundurularak tarafın maddi tazminat talebi değerlendirilir. Evliliğin boşanma ile sona ermesi hâlinde taraflar birliğin sağladığı menfaatlerden ileriye dönük olarak faydalanamayacaklardır. Beklenen menfaatler ise evlilik birliği sona ermeseydi kazanılacak olan olası çıkarları ifade eder.

8. Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında, tarafların 07.10.1985 tarihinde evlendikleri, davalı erkeğin öğretmen olduğu, aylık 3.400,00 TL gelirinin bulunduğu, adına kayıtlı taşınmazların ve araçların olduğu, kendi evinde oturduğu, buna karşılık davacı kadının ise gündelikçi olarak çalıştığı, bu işten elde ettiği gelirin sabit olmadığı, kiralık evde oturduğu, aylık 550,00 TL kira ödediği anlaşılmaktadır. Kusur durumunun değerlendirilmesinde ise; boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu anlaşılmakta olup, bu konuda Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır.

9. Hâl böyle olunca; evliliğin süresi, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecesi, paranın alım gücü, hakkaniyet ilkesi, maddi tazminatın niteliği, ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat, günün ekonomik koşulları dikkate alındığında kadın eş yararına hükmedilen maddi tazminat miktarının az olduğu, hakkaniyet ilkesi gözetilerek daha uygun miktarda tazminat ödenmesine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
10. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında; kadın eşin boşanma sonucunda zaten malların yarısına sahip olacağından hükmedilen tazminat miktarının yeterli olduğu, bu nedenle direnme kararının onanması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de bu görüş yukarıda açıklanan nedenlerle Kurul çoğunluğunca benimsenmemiştir.

11. O hâlde, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

12. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1- a bendinde (§1-4) belirtilen gerekçelerle davalı vekilinin direnme kararına yönelik temyiz isteminin hukuki yarar yokluğundan REDDİNE,

2- b bendinde (§5-11) belirtilen gerekçelerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA,

İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,

Dosyanın 6100 sayılı Kanun’un 373 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca … Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesine gönderilmesine,

22.02.2023 tarihinde oy çokluğuyla kesin olarak karar verildi.