Yargıtay Kararı Hukuk Genel Kurulu 2022/25 E. 2022/224 K. 01.03.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2022/25
KARAR NO : 2022/224
KARAR TARİHİ : 01.03.2022

MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi

1. Taraflar arasındaki “işçilik alacağı” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Serik 1. Asliye Hukuk Mahkemesince (İş Mahkemesi sıfatıyla) verilen davanın kısmen kabulüne ilişkin karar, davalılar vekillerinin istinaf başvurusu üzerine Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi tarafından ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında kurulan hükme yönelik davacı vekilinin temyiz istemi üzerine Yargıtay 9. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davacı ve davalı … vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin dava dışı Belek Belediye Başkanlığı ve bu Belediye nezdinde hizmet alımı yapan şirketlerde çalışmasından sonra Belediyenin kurduğu Sin-Kar Turizm Emlak Gıda Tarım Org. Çiçekçilik İnş. Malzemeleri İnş. Mat. Yay. Taşım. Yemek. Yöne. Dan. Petrol Fır. Su Mah. Evcil Hayv. Temz. İçecek Mob. Özel Eğ. İth. İhr. San. ve Tic. Ltd. Şti. (Sin-Kar Ltd. Şti.) yanında beach parkta garson (servis elemanı) olarak çalışmasına devam ettiğini, Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nda yapılan değişiklik ile belde belediyelerinin tüm aktif ve pasifleriyle birlikte ilçe belediyelerine devredilmesinin öngörülmesi üzerine müvekkilinin çalıştığı Belek Belediyesinin ve davalı … Ltd. Şti.’nde Serik Belediye Başkanlığına devredildiğini, davalı … Ltd. Şti.’nin Serik Belediyesine bağlı bir şirket hâline geldiğini, bu hukukî ilişkide davalı … Belediyesinin asıl işveren sıfatını aldığını, davalı şirketin ve davalı Belediyenin müvekkili ile birlikte birçok çalışanın iş sözleşmesini haksız olarak sona erdirdiğini, toplu iş sözleşmesinin 47. maddesi gereğince yapılması gereken zamların yapılmayarak ücretinin eksik ödendiğini, sosyal yardımlar ile 2015 yılı Ekim ve Kasım ayı ücretlerinin ödenmediğini, ihbar ve kıdem tazminatları ile yıllık izin ücreti alacağı yönünden davalılarca toplu iş sözleşmesi hükümleri dikkate alınmadığından eksik hesaplama yapıldığını, toplu iş sözleşmesinin 26. maddesi ihlâl edilerek işine son verildiğinden cezai şart ödenmesi gerektiğini, özellikle yaz aylarında fazla çalışma yaptırılan müvekkiline fazla çalışma ücret alacağının da ödenmediğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatları ile fazla çalışma, yıllık izin ücreti ve cezai şart ile ödenmeyen ücret alacaklarının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı … vekili cevap dilekçesinde; taraf sıfatı itirazında bulunduklarını, davacının Belediyenin işçisi olmadığını, davalı şirket ile muvazaa veya asıl-alt işveren ilişkisi bulunmadığını, Belek Belediye Başkanlığı döneminde davalı şirket ile yapılan toplu iş sözleşmesinin iptali hakkında açılan davanın bekletici sorun yapılması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
6. Davalı … Ltd. Şti. vekili cevap dilekçesinde; 30.03.2014 tarihinde yapılan yerel seçimler sonrası Belek Belde Belediye Başkanlığının Serik Belediye Başkanlığına bağlandığını, hak ve borçların da Serik Belediye Başkanlığına devredildiğini, davalı şirketin Belek Belediye Başkanlığı döneminde sermayesinin %100’ü Belediyeye ait ticarî faaliyetlerde bulunmak üzere kurulmuş özel hukuk tüzel kişisi olduğunu, 6360 sayılı Kanun’da davalı şirketin Belediyeye devredildiğine dair bir hüküm bulunmadığını, Serik Belediye Başkanlığının asıl işveren olmadığını, davacı tarafından uygulanması istenen toplu iş sözleşmesinin iptali için açılan davanın bekletici sorun yapılması gerektiğini, ekonomik zorluklar sebebiyle tazminat ödemesi yapamadıklarını, davacının kıdem ve ihbar tazminatının ödeneceğini, fazla çalışma, ücret ile cezai şart ve yıllık izin ücreti alacaklarına ilişkin taleplerin haksız olduğunu belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkeme Kararı:
7. Serik 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin (İş Mahkemesi sıfatıyla) 18.07.2017 tarihli ve 2016/5 E., 2017/191 K. sayılı kararı ile; toplu iş sözleşmesinin iptaline yönelik davanın reddedilerek verilen kararın kesinleştiği, sermayesinin tamamı davalı … Başkanlığına ait olan davalı … Ltd. Şti. ile … arasında organik bağ bulunduğundan müştereken ve müteselsilen sorumlu oldukları, davacının çalıştığı şirket isimleri değişse de çalışma yeri aynı olduğundan davalı şirketin davacının diğer şirketlerde geçen çalışmalarından da sorumlu olduğu, iş sözleşmesi davalı işveren tarafından haksız olarak feshedilen davacının ücret düşürülmesine açık bir rızası olmadığı gibi toplu iş sözleşmesinden doğan haklarının da ödenmediği, fazla çalışma yaptığı, bakiye yıllık izin ücreti alacağının olduğu ancak iş güvencesi hükümlerinden yararlandığından cezai şart talebinin ise reddi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararı:
8. Serik 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin (İş Mahkemesi sıfatıyla) yukarıda belirtilen kararına karşı davalı … ve davalı … Ltd. Şti. vekilleri tarafından süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
9. Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin 24.05.2018 tarihli ve 2017/3024 E., 2018/1221 K. sayılı kararı ile; tüzel kişiliği 30.03.2014 tarihinde kaldırılan Belek Belediyesine ait davalı … Ltd. Şti. tarafından 28.03.2014 tarihinde imzalanan toplu iş sözleşmesinin Serik Belediyesinin onayı bulunmadığı için 6360 sayılı Kanunun geçici 1. maddesinin 2. fıkrası gereğince hüküm doğurmayacağı, Serik 1. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesinin toplu iş sözleşmesinin iptali davasında verilen kararın, anılan dosyada taraf olmayan eldeki davanın davalısı Serik Belediyesi yönünden kesin hüküm teşkil etmeyeceği gibi 6360 sayılı Kanunun geçici 1. maddesinin 2. fıkrasının uygulanma koşullarının değerlendirilmesi gerekliliğini ortadan kaldırmayacağı gerekçesiyle toplu iş sözleşmesinin uygulanmayacağına yönelik davalıların istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurularak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
10. Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
11. Yargıtay 9. Hukuk Dairesince 11.01.2021 tarihli ve 2018/8875 E., 2021/182 K. sayılı kararı ile; “…Bölge Adliye Mahkemesince, 6360 sayılı Yasanın geçici 1. maddesinin 2. fıkrasıyla getirilen düzenleme ile açıkça tüzel kişilikleri kaldırılan belediyelerin İş ve Toplu İş Sözleşmesi yapmaları halinde bunların katılacakları ilçe belediyesinin onayına bağlı olacağı, katılınılacak belediye tarafından onaylanmadığı taktirde geçerlilik kazanamayacağı ve hüküm doğurmayacağının ifade edildiği, davalı … Belediyesi tarafından Toplu İş Sözleşmesinin yazılı olarak onaylanmamış olması karşısında 6360 sayılı Yasanın geçici 1. maddesinin 2. fıkrası gereğince somut uyuşmazlıkta toplu iş sözleşmesi hükümlerinin uygulanma yeri olmadığı kabul edilmiş ise de yapılan değerlendirme dosya kapsamına uygun düşmemiş ve Dairemizce temyiz incelemesi yapılarak onanmak sureti ile kesinleşen çok sayıda emsal dosyaya da ( örn; 2017/3317 Esas, 2017/13398 Esas, 2017/18996 Esas ) aykırı olmuştur. Şöyle ki, davacının davalı … elemanı olduğu ve uyuşmazlık konusu toplu iş sözleşmesinin de davalı Sin -Kar Ltd. Şti. ile Hizmet İş Sendikası arasında imzalandığı, bu itibarla davacının alt işveren şirket elemanı olup belediyenin asıl işçisi olarak çalışmadığı ve imzalan toplu iş sözleşmesinin de dava dışı Belek Belediyesi tarafından imzalanmadığı görülmekle, 6360 sayılı yasanın geçici 1. maddesinin 2. fıkrasında yer alan hükmün de kapatılan bir belediyenin toplu iş sözleşmesi yapması halinde katılacağı ilçe belediyesinin onayı olmadan hüküm ifade etmeyeceği anlamını taşıdığı açık olup şirket tarafından imzalanan toplu iş sözleşmesinin onaya ihtiyaç duymadığı aşikardır. Bu açıklamalar karşısında davaya konu taleplerin toplu iş sözleşmesi hükümleri göz önünde bulundurularak hüküm altına alınması gerekirken yazılı gerekçe ile somut uyuşmazlıkta toplu iş sözleşmesi hükümlerinin uygulanma yeri olmadığının tespiti ile karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir….” gerekçesi ile karar bozulmuştur.
Direnme Kararı:
12. Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin 10.06.2021 tarihli ve 2021/838 E., 2021/1383 K. sayılı kararı ile; dava dışı Belek Belediyesi’nin 30.03.2014 tarihinde 6360 sayılı Kanun gereği kapatılacağının bilindiği, %100 sermayesi kapatılan Belek Belediyesine ait olan Sin-Kar Ltd. Şti.’nin Belek Belediyesi kapanmadan 2 gün önce 28.03.2014 tarihinde toplu iş sözleşmesi imzaladığı, kapatılan Belek Belediyesi şirketi olan ve toplu iş sözleşmesini imzalayan Sin-Kar Ltd. Şti.’nin de 6360 sayılı Kanun gereği Serik Belediyesine devredildiği, imzalanan toplu iş sözleşmeleri hükümleri incelendiğinde de sözleşmenin 30.03.2014 tarihinde kapatılacak Belek Belediyesi adına imzalandığının açıkça anlaşıldığı, sözleşmenin taraflarını ve tanımları düzenleyen 1. maddesinde, Belek Belediye Başkanlığının “işveren” olarak tanımlandığı, sözleşmenin güvencesini düzenleyen 6. maddenin (E) fıkrasında da kapatılacak Belek Belediyesinin ortağı olduğu şirketlerin kapatılması, devredilmesi, satılması ya da her ne şekilde olursa olsun tasfiye edilmesi hâlinde işyerlerinde çalışan işçilerin Belediye işçisi olarak kabul edileceğinin düzenlendiği, buna göre %100 sermayesi kapatılacak Belek Belediyesine ait olan, Belek Belediyesinin kapatılmasıyla beraber 6360 sayılı Kanun gereği katılınılacak Serik Belediyesine devredilen, toplu iş sözleşmesini kapatılan Belek Belediyesi adına imzaladığı toplu iş sözleşmesinin 1. maddesi ve 6. maddesiyle sabit olan Sin-Kar Ltd. Şti.’nin imzaladığı toplu iş sözleşmesinin davalı … Belediyesi onayı olmadığı için geçersiz olduğu gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
13. Direnme kararı süresi içinde davacı ve davalı … vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK
14. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davacının Belek Belediyesinde davalı … Ltd. Şti. işçisi olarak çalışırken üyesi olduğu Hizmet İş Sendikası ile Sin-Kar Ltd. Şti arasında 28.03.2014 tarihinde 28.03.2014-27.03.2017 yürürlük süreli toplu iş sözleşmesi imzalandıktan sonra 6360 sayılı Kanun gereği Belek Belediyesinin Serik Belediyesine katıldığı ve davacının da Serik Belediyesinde aynı şirket elemanı olarak çalışmaya devam ettiği somut olayda, toplu iş sözleşmesi hükümlerinin Belek Belediyesinin katıldığı Serik Belediyesinde uygulanmaya devam etmesi için 6360 sayılı Kanun’un geçici 1. maddesinin 2. fıkrası gereği davalı … Belediyesinin onay vermesinin gerekip gerekmediği, buradan varılacak sonuca göre davaya konu işçilik alacaklarının toplu iş sözleşmesi hükümlerine göre belirlenmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.

III. ÖN SORUN
15. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında öncelikle; ilk derece mahkemesince verilen davanın kısmen kabulüne ilişkin karara karşı davalılar vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesince ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne dair verilen kararın davacı vekili tarafından temyizi nedeniyle Özel Dairece bozulduğu, Bölge Adliye Mahkemesince önceki hükümde direnildiği dikkate alındığında; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1-a ve Ek 1. maddelerindeki hükümler kapsamında direnme kararının verildiği 10.06.2021 tarihinde geçerli temyiz edilebilirlik sınırının 78.630TL olması karşısında direnme kararına yönelik davacı ve davalı … vekillerinin temyiz istemlerinin kesinlik sınırının altında kalıp kalmadığı; buradan varılacak sonuca göre temyiz istemlerinin miktardan reddinin gerekip gerekmediği hususu ön sorun olarak tartışılıp değerlendirilmiştir.

IV. GEREKÇE
16. 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’un geçici 2. maddesinin 1. fıkrasında, “…Bölge adliye mahkemelerinin kuruluşları, yargı çevreleri ve tüm yurtta göreve başlayacakları tarih, Resmî Gazetede ilân edilir.” düzenlemesine yer verilmiş ve 07.11.2015 tarihli ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edilerek bölge adliye mahkemeleri 20.07.2016 tarihi itibariyle fiilî olarak göreve başlamış ve böylece istinaf yargılaması hukuk sistemimize dahil olmuştur.
17. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 341. maddesinde istinaf yoluna başvurulabilen kararlar; 361 ve 362. maddelerinde ise temyiz edilebilen ve temyiz edilemeyen kararlar hüküm altına alınmıştır. HMK’nın 362. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendi uyarınca, “Miktar veya değeri kırkbin Türk Lirasını (bu tutar dahil) geçmeyen davalara ilişkin kararlar” hakkında temyiz yoluna başvurulmaz.
18. Öte yandan hemen belirtilmelidir ki; kesinlik sınırı kamu düzeninden olup bir mahkeme kararının temyiz edilip edilemeyeceği belirlenirken, temyiz hakkının doğduğu (kararın verildiği) tarihteki hukuksal durum esas alınmalı; karar tarihinde yürürlükte bulunan kanun hükmü temyiz sınırı yönünden hangi düzenlemeyi içeriyor ise ona bağlı kalınmalıdır. Buradaki “karar” teriminin, bölge adliye mahkemesinin Özel Daire bozmasına karşı verdiği direnme kararını da kapsayacağında duraksama bulunmamaktadır.
19. 6763 sayılı Kanun’un 44. maddesiyle HMK’ya eklenen “Parasal sınırların artırılması” başlıklı Ek 1. madde ile aynı Kanun’un 362/1-(a) maddesinde öngörülen kesinlik sınırı her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, o yıl için 4.1.1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 298. maddesi hükümleri uyarınca Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle belirlenmektedir. Anılan Ek 1. maddenin 2. fıkrasına göre, “… 341 inci, 362 nci ve 369 uncu maddelerdeki parasal sınırların uygulanmasında hükmün verildiği tarihteki miktar esas alınır”.
20. Bu açıklamalara göre direnme kararının verildiği 10.06.2021 tarihinde HMK’nın 362/1-(a) maddesinde öngörülen kesinlik sınırı 78.630,00TL’dir.
21. Eldeki davada taraflar yönünden temyize konu alacak miktarının ne olduğunun açıklanmasında yarar bulunmakta olup davacı vekili müvekkilinin haksız olarak işten çıkartıldığını belirterek ücret, kıdem, ihbar tazminatları ile yıllık izin, fazla çalışma ve cezai şart alacağına ilişkin her bir talep yönünden 200TL olmakla 1200TL dava değeri üzerinden belirsiz alacak davası açmıştır.
22. İlk derece mahkemesince alınan bilirkişi raporunda brüt 24.508,56TL kıdem tazminatı, brüt 10.971,24TL ihbar tazminatı, brüt 4.334,85TL fazla çalışma ücreti, 26.297,52TL ödenmeyen ücret, brüt 6.552,60TL yıllık izin olmak üzere toplam 72.664,77TL hesaplanmış, cezai şart alacağının ise bulunmadığı belirtilmiştir. Davacı vekili bu rapor doğrultusunda 72.664,77TL üzerinden 09.01.2017 tarihinde eksik harç ikmal ederek alacakların miktarını arttırmıştır. Mahkemece bilirkişi raporunda hesaplanan miktarlar üzerinden fazla çalışma ücret alacağına %30 karineye dayalı indirim yapılmak suretiyle 18.07.2017 tarihinde toplam 71.364,31TL işçilik alacağı hüküm altına alınmıştır.
23. İlk derece mahkemesince verilen karara karşı davalılar vekillerince ayrı ayrı istinaf yoluna başvurulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesince yeniden rapor alınmış, alınan raporda davacının kıdem tazminatı yönünden brüt 12.853,01TL, ihbar tazminatı yönünden brüt 3.878,39TL, yıllık izin ücret alacağı yönünden brüt 3.413,11TL, fazla çalışma ücreti alacağı yönünden brüt 4.356,18TL hesaplanmakla ücret ve cezai şart alacağının bulunmadığı ve toplam hesaplanan alacak miktarının 24.500,69TL olduğu rapor edilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesince alınan rapor üzerine davalı … ve davalı şirket vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile fazla çalışma ücret alacağı yönünden %30 karineye dayalı indirim yapılmak suretiyle 25.05.2018 tarihinde toplam 23.193,83TL işçilik alacağı hüküm altına alınmıştır.
24. Bölge Adliye Mahkemesi kararının davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Özel Dairece toplu iş sözleşmesi hükümlerinin uygulanması gerektiği belirtilerek hüküm bozulmuş, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından direnme kararı verildiği anlaşılmıştır.
25. Bu açıklamalara göre, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmayan ilk derece mahkemesince hüküm altına alınan toplam alacak miktarı 71.364,31TL olup Bölge Adliye Mahkemesince davalılardan tahsiline karar verilen miktar düşüldüğünde reddedilen ve davacı yönünden temyize konu alacak tutarı 48.170,48TL’dir. Davalı yönünden ise Bölge Adliye Mahkemesi tarafından direnme kararında hüküm altına alınmakla temyize konu edilen ve uyuşmazlık konusu olan miktar ise 23.193,83TL’dir. Belirtilen bu miktarlar Bölge Adliye Mahkemesinin 10.06.2021 karar tarihi itibari ile 78.630TL olan temyiz kesinlik sınırının altında kaldığından, anılan karara karşı davacı ve davalı vekillerince temyiz yoluna gidilmesi miktar itibariyle mümkün değildir.
26. Hâl böyle olunca davacı ve davalı … vekillerinin direnme kararına yönelik temyiz isteminin miktar itibari ile reddine karar verilmelidir.

V. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Davacı ve davalı … vekillerinin direnme kararına yönelik temyiz istemlerinin miktar itibariyle REDDİNE,
İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatıranlara geri verilmesine,
Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 01.03.2022 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.