YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2022/1266
KARAR NO : 2023/176
KARAR TARİHİ : 08.03.2023
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki muarazanın giderilmesi davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulması suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 3. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Bölge Adliye Mahkemesince Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan gündem ve dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili, müvekkilinin … Eczanesi’nin sahibi olduğunu, davalı Kurumca müvekkiline gönderilen 27.03.2017 tarihli yazı ile kanser hastası olmadığını ve özel merkezlere hiç gitmediğini beyan eden dava dışı hak sahibi … adına yazılan reçetelerin incelemeye alındığının, sonucunda 26.10.2016 tarihli rapor düzenlendiğinin, anılan reçetelerin hak sahibinin bilgisi dışında olduğunun ve reçete arkasındaki imza ve bilgilerin hak sahibine ait olmadığının tespit edildiğinin belirtildiğini, bununla birlikte yürütülmekte olan başka bir soruşturmadan kaynaklı olarak elde edilen bir kısım veriler ile hareket edilmesi suretiyle uyarı ve 4.694,13 TL para cezası uygulanacağının bildirildiğini, oysa taraflarca imza altına alınan 2016 yılı protokol maddelerinin yanlış değerlendirildiğini ileri sürerek uyarı ve para cezası verilmesine dair işlemin tüm sonuçlarıyla birlikte iptali ile muarazanın giderilerek sözleşmenin aynı koşullarda devamına karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili, yapılan işlemlerin yerinde ve yasal olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 03.10.2019 tarihli ve 2017/207 Esas, 2019/360 Karar sayılı kararıyla; işleme dayanak altı adet 07.03.2011, 14.04.2011, 05.05.2011, 16.06.2011, 18.03.2011 ve 18.04.2011 tarihli reçetelerin sahte olduğuna dair herhangi bir iddia ve tespit bulunmadığı, yapılan soruşturma sırasında dava dışı hak sahibi … ’ın kanser raporları ve reçetelerin kendisine ait olmadığını, bazı reçetelerin arkasındaki telefon numarasının kendisinin eski hattı olduğunu bildirdiği, dava dışı hak sahibi adına benzer nitelikte başka eczanelerden de kanser ilacı temin edildiği, hastanelerden sağlık hizmeti alındığı, davacının kendisine gösterilen kimlik ve reçete bilgileri ile medula sistemine göre ilaçları teslim ettiği, davacının reçete arkasındaki imzanın hak sahibine veya yakınına ait olmadığını tespit etmesinin mümkün olmadığı, tespit edilen olgulara göre davalı tarafından tesis edilen işlemin hukuka uygun bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 12.04.2021 tarihli ve 2019/1675 Esas, 2021/472 Karar sayılı kararıyla; hak sahibi …’ın yerine bir başkasının muayene edildiğinin ve eczacı tarafından da ilaçların hak sahibine teslim edilmediğinin dosya kapsamı ile sabit olduğu, davacı eczacının …’a ait reçetenin eczanesine gelmesiyle kimlik kontrolü yapmayarak kusurlu davrandığı, 2016 yılı Eczane Protokolünün 5.3.2 nci maddesinin uygulanması için kusur dahi aranmadığı, ilaçların hak sahibine ulaştırılmamasının cezai işlem uygulanması için yeterli kabul edildiği gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm kurulması suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 07.04.2022 tarihli ve 2021/7357 Esas, 2022/3284 Karar sayılı kararıyla;
“…Uyuşmazlık, davacının Kuruma fatura ettiği dava dışı …’a ait 07/03/2011, 14/04/2011, 05/05/2011, 16/06/2011, 18/03/2011 ve 18/04/2011 tarihli 6 adet reçete nedeniyle Kurumca Sosyal Güvenlik Kurumu kapsamındaki kişilerin Türk Eczacıları Birliği üyesi eczanelerden ilaç teminine ilişkin 2016 Yılı protokolünün 5.3.2. maddesince uygulanan cezai işlemin yerinde olup olmadığına ilişkindir.
Davacı hakkında uygulanan; Sosyal Güvenlik Kurumu kapsamındaki kişilerin Türk Eczacıları Birliği üyesi eczanelerden ilaç teminine ilişkin 2016 Yılı protokolünün 5.3.2. maddesi “Eczacının Kuruma fatura ettiği reçetelerde (e-reçete olarak düzenlenenler hariç) bulunması gereken ve reçete muhteviyatı ilaçların reçete sahibine ya da ilacı alana teslim edildiğine ilişkin imzanın, reçete sahibine veya ilacı alana ait olmadığının tespit edilmesi halinde, reçete bedelinin 2 (iki) katı tutarında cezai şart uygulanarak eczacı yazılı olarak uyarılır, tekrarı halinde reçete bedelinin 5 (beş) katı tutarında cezai şart uygulanarak sözleşme feshedilir ve 1 (bir) ay süre ile sözleşme yapılmaz. Ancak hastanın veya ilacı teslim alan kişinin ilacı aldığını beyan etmesi durumunda bu madde hükmü uygulanmaz.” şeklindedir.
Somut uyuşmazlıkta; cezai işleme konu reçetelerin sahibi …’ın ehliyetini kaybettiği ve Kurum tarafından yapılan incelemelerde bu ehliyetin kullanılarak tedavi hizmeti alındığı özel hastanelerce sunulan …’a ait ehliyet fotokopisinden anlaşılmaktadır. Ayrıca davacı tanığının beyanına göre …’ın davacıya ait eczanenin yakınında oturduğu, eczacının …’ı tanıdığı, bu nedenle bu isimle başka şahısa ilaç vermeyeceğine dair savunmasının hayatın olağan akışına uygun olduğu ve … ile …’nın yerine tedavi görüp ilaç alan …’ın birbirlerini tanıdıklarını ve aynı evde yaşadıklarını, bu durumun da …’nın rızası ile kimliğini …’a kullandırmak suretiyle tedavi olmasını sağladığını gösterdiğinden eczacının kimlik kontrolü yaptığına dair iddiası ve dinlettiği tanığın beyanlarının aksinin Kurumca ispatlanamadığının kabulü gerekir. Zira 3. bir şahıs, …’ın ehliyetini kullanarak kişileri ve kurumları yanıltmaktadır. Davacı tarafın sözleşmeye aykırı bir eylemi bulunmadığı gibi, davacının eylemi ile Kurumun uğradığı zarar arasındaki illiyet bağı 3. kişinin ağır kusuru ile kesilmiştir. Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesince davanın kabulü kararı yerinde olmasına rağmen istinaf mahkemesince kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedeni yapılmıştır…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
B. Bölge Adliye Mahkemesince Verilen Direnme Kararı
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; önceki karar gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen direnme kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; davacının taraflar arasındaki sözleşmeye aykırı bir eyleminin bulunmadığını, illiyet bağının üçüncü kişinin ağır kusuru ile kesildiğini, hak sahibi … adına yazılmış reçeteyi eczaneye getirenin …’ın kendisi olduğunu ve kimlik sorgulaması sırasında kendi kimliğini göstererek ilaçları aldığını, bu şekilde pek çok eczaneden ilaç temin ettiğini, hasta … ile …’ın aynı evde yaşadığının tanık beyanları ile sabit olduğunu, bu nedenle Bölge Adliye Mahkemesinin incelemesinde bu konunun anlaşılamadığını, davacının sözleşme gereğince herhangi bir sorumluluğun olmadığını ileri sürerek hükmün bozulmasını istemiştir.
C. Uyuşmazlık
Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık: davacı eczacının davalı Kuruma fatura ettiği dava dışı …’a ait altı adet reçete nedeniyle 2016 yılı Eczane Protokolünün 5.3.2 nci maddesi gereğince uygulanan cezai işlemin mevzuata uygun olup olmadığı, buradan varılacak sonuca göre uygulanan cezai işlemin iptaline ilişkin açılan davanın reddine karar verilmesinin yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
D. Gerekçe
1. İlgili Hukuk
1. 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun (5510 sayılı Kanun) 73 üncü maddesinin birinci fıkrası;
“Bu Kanuna göre sağlık hizmetleri, Kurum ile yurt içindeki veya yurt dışındaki sağlık hizmeti sunucuları arasında yapılan sözleşmeler yoluyla ve/veya bu Kanun hükümlerine uygun olarak genel sağlık sigortalısı ve bakmakla yükümlü olduğu kişilerin sözleşmesiz sağlık hizmeti sunucularından satın aldıkları sağlık hizmeti giderlerinin ödenmesi suretiyle sağlanır” şeklindedir.
2. Değerlendirme
1. Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle işleme konu Protokol maddesinin irdelenmesi ve somut olayda bu hükmün uygulanma koşullarının oluşup oluşmadığının ortaya konulması gerekmektedir.
2. Davalı Kurum, 5510 sayılı Kanun’un 73 üncü maddesi çerçevesinde, Kurum sigortalılarının ilaç ihtiyaçlarının karşılanması için Türk Eczacıları Birliği üyesi eczanelerden ilaç ve tıbbî malzeme teminine ilişkin protokoller imzalamıştır.
3. Davacıya ait eczane de bu çerçevede Kurum sigortalılarına hizmet vermektedir.
4. Somut olayda uygulanan 2016 yılı Eczane Protokolünün 5.3.2 nci maddesi “…Eczacının kuruma fatura ettiği reçetelerde (e-reçete olarak düzenlenenler hariç) bulunması gereken ve reçete muhteviyatı ilaçların reçete sahibine ya da ilacı alana teslim edildiğine ilişkin imzanın, reçete sahibine veya ilacı alana ait olmadığının tespit edilmesi halinde, reçete bedelinin 2 (iki) katı tutarında cezai şart uygulanarak eczacı yazılı olarak uyarılır, tekrarı halinde reçete bedelinin 5 (beş) katı tutarında cezai şart uygulanarak sözleşme feshedilir ve 1 (bir) ay süre ile sözleşme yapılmaz. Ancak hastanın ilacı aldığını beyan etmesi durumunda bu madde hükmü uygulanmaz” hükmünü içermektedir.
5. Yine aynı Protokolün 4.3.6 ncı maddesi ise; “…Protokolün (5.3) numaralı maddesindeki fiillerin tespit edildiği reçetede fiili ilgilendiren reçete veya ilaç bedelleri ödenmez (5.3.3, 5.3.6, 5.3.14 maddeleri hariç). Kurumca yapılan yersiz ödemeler varsa, ödeme tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte eczacının Kurumda tahakkuk etmiş alacağından mahsup edilir. Eczacının alacağının yersiz ödeme tutarını karşılamaması veya alacağının olmaması halinde, genel hükümlere göre tahsil edilir” şeklindedir.
6. Davalı Kurumun 29.03.2017 tarihli yazısı ile 26.10.2016 tarihli raporda belirtilen reçetelerin hak sahibinin bilgisi dışında düzenlendiğinin ve reçete arkasındaki imza ve bilgilerin hak sahibine ait olmadığının tespit edildiğinin belirtilmesiyle 2016 yılı Eczane Protokolünün 5.3.2 nci maddesi uyarınca yazılı uyarı ve cezai şart, reçete bedeli ve faiz olmak üzere toplam 4.694,13TL borç tahakkuk edilmesine karar verildiği bildirilmiştir.
7. Davacı bu bildirim üzerine açtığı eldeki dava ile söz konusu kurum işleminin iptali ile muarazanın giderilerek sözleşmenin aynı koşullarda devamına karar verilmesini talep etmiştir.
8. Tüm bu açıklamalar ışığında; davaya konu cezai işlemin dayanağı olan madde hükmü, reçete sahibine veya ilacı alana ait kimlik kontrolünün yapılmaması neticesinde ilaçların reçete sahibinden başkasına verilmesine dayanmaktadır. Ne var ki, tüm dosya kapsamı ele alındığında, Eczanenin kimlik kontrolünü yapmadığı hususu aydınlanmış değildir. Sosyal güvencesinin bulunmadığı, davaya konu ilaçları kullandığı tespit olunan dava dışı …’ın hak sahibinin ehliyetini kullanmak suretiyle birçok sağlık sunucusundan benzer şekilde hizmet aldığı, bu şekilde ameliyat dahi olduğu anlaşılmaktadır. …’ın … ile tanışık oldukları ve hatta aynı evde oturdukları iddiaları karşısında eczane sahibinin üçüncü kişinin eylemiyle yanıltıldığının, nedensellik bağının bu şekilde kesildiğinin kabulü gerekir. Özel Daire bozma kararında da işaret olunduğu üzere eczane sahibinin kimlik kontrolü yapıldığına dair iddiası ve dinlenen davacı tanıklarının beyanlarının aksinin Kurumca ispatlandığının kabulü mümkün değildir. Davalının bu hususta bir ispatı bulunmadığından, eczane sahibi tarafından gerekli kimlik kontrolünün yapılmadığı tespitinde bulunulması ve buna dayanılarak protokolün ilgili maddesi gereğince cezai işlem tesisi doğru değildir.
9. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, eczaneden ilacı, reçete sahibi olmayan hastanın almış olması nedeniyle eczane çalışanı tarafından kimlik kontrolünü yapmadığının anlaşıldığı, protokole göre bu hususta kusurun aranmayacağı, direnme kararının yerinde olduğu ve kararın onanması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de; bu görüş yukarıda açıklanan nedenlerle Kurul çoğunluğunca benimsenmemiştir.
10. Hâl böyle olunca Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire kararına uyulması gerekirken direnme kararı verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
11. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi gereğince BOZULMASINA,
İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
Dosyanın 6100 sayılı Kanun’un 373 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca kararı veren Adana Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesine gönderilmesine,
08.03.2023 tarihinde yapılan görüşmede oy çokluğuyla kesin olarak karar verildi.