Yargıtay Kararı Hukuk Genel Kurulu 2022/118 E. 2022/790 K. 31.05.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2022/118
KARAR NO : 2022/790
KARAR TARİHİ : 31.05.2022

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi (Aile Mahkemesi Sıfatıyla)

1. Taraflar arasındaki “boşanma” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Seferihisar Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin karar, davalı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 2. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı vekili 11.11.2011 tarihli dava dilekçesinde; tarafların kırk dört yıllık evli olduklarını, evlendikleri günden beri anlaşamadıklarını, ortak çocukların hatırına bugüne kadar evliliğin devam ettiğini, davalının her gün huzursuzluk çıkarıp davacıyı evden dışarı attığını ileri sürerek tarafların boşanmalarına karar verilmesini talep dava etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı vekili 19.12.2011 tarihli cevap dilekçesinde; evlilik hayatı boyunca davacıdan dayak yediğini, hakaret gördüğünü, aşağılandığını, hiç gün yüzü görmediğini, davacı tarafından üzerine kaynar su döküldüğünü, başının tuvalete sokulduğunu, ellerinin sobada yakıldığını, dişlerinin kırıldığını, sürekli evden kovulduğunu, her türlü kötü muameleye maruz kaldığını ileri sürerek boşanmaya ve yararına 360TL tedbir-yoksulluk nafakası ile 150.000TL maddi, 80.000TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme Kararı:
6. Seferihisar Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinin 01.10.2013 tarihli ve 2011/363 E., 2013/237 K. sayılı kararı ile; boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin kadına fiziksel şiddet uyguladığı buna karşılık kadının da eşi hakkında “ne hali varsa görsün, İstanbul’a gideceğim” şeklinde söz söylediği, gerçekleşen olaylara göre erkeğin ağır, kadın eşin ise az kusurlu olduğu gerekçesiyle tarafların boşanmalarına, kadın yararına 250TL tedbir-yoksulluk nafakası ile 10.000TL maddi ve 10.000TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
7. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı yasal süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
8. Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 15.05.2014 tarihli ve 2014/354 E., 2014/11296 K. sayılı kararı ile;
“…1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
2-Tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumlarına, nafakanın niteliğine, günün ekonomik koşullarına göre davalı kadın yararına hükmedilen yoksulluk nafakası azdır. Mahkemece Türk Medeni Kanununun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi de dikkate alınarak daha uygun miktarda nafakaya hükmedilmesi gerekir. Bu yön gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.
3-Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumlarına, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecelerine paranın alım gücüne, ihlal edilen mevcut ve beklenen menfaatlerin kapsamına nazaran davalı kadın yararına hükmolunan maddi tazminat azdır. Türk Medeni Kanununun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile Türk Borçlar Kanununun 50. ve devamı maddeleri hükmü nazara alınarak daha uygun miktarda maddi tazminat (TMK.md.174/1) takdiri gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir,…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Direnme Kararı:
9. Seferihisar Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinin 11.11.2014 tarihli ve 2014/299 E., 2014/401 K. sayılı kararı ile önceki karar gerekçesi yanında; yoksulluk nafakasının miktarına yönelik bozma kararına uyularak kadın yararına talep gibi 360TL yoksulluk nafakası ödenmesine, maddi tazminatın miktarına yönelik bozma yönünden ise; tarafların ekonomik ve sosyal durumu gözetildiğinde erkek eşin emekli öğretmen olduğu, adına kayıtlı evlilik birliği içinde alınmış bir taşınmaz olduğu, bunun dışında bir gelirinin bulunmadığı, kadının ise çalışmadığı ve çocuklarının yanında kaldığı, erkek adına kayıtlı taşınmazın ileride mal rejimi davasına konu olma ihtimalinin bulunduğu gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
10. Direnme kararı yasal süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
11. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda tarafların sosyal ekonomik durumları, maddi tazminatın niteliği ve hakkaniyet ilkesi gözetildiğinde davalı yararına takdir edilen maddi tazminat miktarının az olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
12. Uyuşmazlığın çözümü bakımından ilgili yasal düzenleme ve kavramların açıklanmasında yarar görülmektedir.
13. Bilindiği üzere boşanma nedeni ile oluşan maddi ve manevi tazminat TMK’nın 174. maddesi ile “Mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan uygun bir maddî tazminat isteyebilir. Boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevî tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir” şeklinde düzenleme altına alınmıştır. Görülüyor ki hâkim, boşanmaya sebep olan olaylarda kusursuz veya az kusurlu bulunan eş yararına tazminat ödenmesine karar vermek yetkisine sahiptir.
14. Maddi tazminat, kişinin mal varlığında iradesi dışında gerçekleşen azalmanın karşılığını oluşturan giderimdir (Türk Hukuk Lugatı, Ankara-2021 Baskı, Cilt-I, s. 746). Boşanma nedeniyle, mevcut veya beklenen menfaatleri zedelenen, kusursuz veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan uygun miktarda tazminat talep edebilir. Maddi tazminatın ön koşulu, talep edenin boşanma yüzünden mevcut veya beklenen menfaatlerinin zedelenmesi, boşanma ve maddi zarar arasında nedensellik bağının bulunmasıdır. Başka bir sebepten kaynaklı kayıplar maddi tazminat kapsamında yer alamaz. Mevcut menfaatlerin belirlenmesinde evliliğin taraflara sağladığı yararlar göz önünde bulundurularak tarafın maddi tazminat talebi değerlendirilir. Evliliğin boşanma ile sona ermesi hâlinde taraflar birliğin sağladığı menfaatlerden ileriye dönük olarak faydalanamayacaklardır. Beklenen menfaatler ise evlilik birliği sona ermeseydi kazanılacak olan olası çıkarları ifade eder.
15. Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında, davalı erkeğin öğretmen emeklisi olduğu, adına kayıtlı evde yaşadığı, kira giderinin bulunmadığı, buna karşılık davacı kadının ise ev hanımı olduğu, adına kayıtlı mal varlığının bulunmadığı ve çocuklarının yanında yaşadığı anlaşılmaktadır. Kusur durumunun değerlendirilmesinde ise; tarafların yaklaşık kırk yılı aşkın süre evli kaldıkları, tanık beyanlarına göre boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin kadına süregelen şekilde fiziksel şiddet uygulaması karşısında kadının da eşine “ne hali varsa görsün, İstanbul’a gideceğim” şeklinde kusurlu davrandığı, kadının kusurunun hafif olduğu anlaşılmakta olup, bu konuda Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır.
16. Hâl böyle olunca; evliliğin süresi, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecesi, paranın alım gücü, hakkaniyet ilkesi, maddi tazminatın niteliği, ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat, günün ekonomik koşulları dikkate alındığında kadın eş yararına hükmedilen maddi tazminat miktarının az olduğu, yerel mahkemece hakkaniyet ilkesi gözetilerek daha uygun miktarda tazminat ödenmesine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
17. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında; Mahkemece kadın yararına hükmedilen tazminat miktarının somut olaya ve hakkaniyete uygun olduğu, dolayısıyla direnme kararının onanması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de bu görüş, yukarıda açıklanan nedenlerle Kurul çoğunluğunca benimsenmemiştir.
18. O hâlde, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
19. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
IV. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında açıklanan gerekçe ve nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun Geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince oy çokluğu ile BOZULMASINA,
İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
Aynı Kanun’un 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren on beş gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 31.05.2022 tarihinde oy çokluğu ile karar verildi.