YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2022/1135
KARAR NO : 2023/171
KARAR TARİHİ : 08.03.2023
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
1. Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, … İş Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin karar davalı … vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 10. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davalı … vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği düşünüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi
4. Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin … İl Sosyal Hizmetler Müdürlüğünden ihale ile aldığı 2009/1-2010/7 dönemler arasındaki bakım, temizlik ve araç kiralama hizmetleri işini yerine getirdiği işyerlerinde çalıştırdığı işçilere ilişkin sigorta primlerinin Kuruma ödendiğini, müvekkili şirketin 5510 sayılı Kanun’un 81/1-ı maddesinde düzenlenen teşvikten yararlanabilmesi için aranan şartları taşıması nedeniyle malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları prim oranlarındaki işveren hissesi prim tutarından 5 puanlık indirim yapılması gerekirken bu durumu fark etmeyerek fazla ödeme yapıldığını, bu nedenle sehven ödenen %5 prim bedelinin davalı Kurum tarafından karşılanması gerektiğini ileri sürerek 84.210,01 TL’nin yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiş; ıslah talebini 97,513,20 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı Cevabı
5. Davalı … (SGK/Kurum) cevap dilekçesinde; hak düşürücü sürenin geçtiğini, zamanaşımının dolduğunu, haksız ve yersiz açılan davanın reddi gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemenin Birinci Kararı
6. … İş Mahkemesinin 14.04.2016 tarihli ve 2016/401 Esas, 2016/247 Karar sayılı kararı ile; Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 06.04.2015 tarihli ve 2014/10936 Esas, 2015/7305 Karar sayılı kararında husumetin Hazineye yönetilmesi gerektiği belirtildiği gerekçesiyle davalı Kurum aleyhine açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Özel Dairenin Birinci Bozma Kararı
7. … İş Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
8. Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 29.12.2016 tarihli ve 2016/11374 Esas, 2016/15762 Karar sayılı kararı ile; “…Davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Kanunun 81. maddesinin (ı) bendi olup ilgi bentte “(Ek bend:15.05.2008-5763 S.K./24.mad)Bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki sigortalıları çalıştıran özel sektör işverenlerinin, bu maddesinin birinci fıkrasının (a) bendine göre malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primlerinden, işveren hissesinin beş puanlık kısmına isabet eden tutar Hazinece karşılanır. İşveren hissesine ait primlerin Hazinece karşılanabilmesi için, işverenlerin çalıştırdıkları sigortalılarla ilgili olarak bu Kanun uyarınca aylık prim ve hizmet belgelerinin yasal süresi içerisinde Sosyal Güvenlik Kurumuna vermeleri, sigortalıların tamamına ait sigorta primlerinin sigortalı hissesine isabet eden tutarı ile Hazinece karşılanmayan işveren hissesine ait tutarı yasal süresinde ödemeleri, Sosyal Güvenlik Kurumuna prim, idari para cezası ve bunlara ilişkin gecikme cezası ve gecikme zammı borcu bulunmaması şarttır. Bu Kanun gereğince yapılan kontrol ve denetimlerde çalıştırdığı kişileri sigortalı olarak bildirmediği tespit edilen işverenler bir yıl süreyle bu fıkrayla sağlanan destek unsurlarından yararlanama.)” hükmüne yer verilmiştir.
Eldeki davada, davacı, 2009/1-2010/7 dönemleri arası sigorta primlerinin eksiksiz yatırıldığını 5510 sayılı Kanunun 81/1 fıkrasında belirtilen %5 hazine teşvikinden yararlanması gereken şartlara haiz olduğunu, fazla ödediği primin iadesini talep etmiş, Mahkemece, davanın işveren hissesine ait primlerden beş puanlık kısmı ödeme ile yükümlü olan Hazineye husumetin yöneltilmesi gerektiği gerekçesi ile hüküm kurulmuştur.
Anılan Kanunun 79. maddesinde Kurumun prim alma zorunluluğu ve ilgililerin de prim ödeme zorunluluğu hüküm altına alınmıştır. Taraflar arasındaki ihtilaf konusu olan prim tutarını davacıdan Kurumun tahsil ettiğine dair çekişme bulunmamaktadır. Hal böyle olunca, yersiz tahsil edilen primlerin iade yükümlülüğünün primi tahsil eden Kurum olduğu gözetilerek, işin esasına girilerek, davacının, yukarıda belirtilen yasal düzenleme kapsamında beş puanlık Hazine yardımından yararlanma şartlarını taşıyıp taşımadığı irdelenerek, varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Mahkemenin İkinci Kararı
9. … İş Mahkemesinin 20.03.2018 tarihli ve 2017/22 Esas, 2018/113 Karar sayılı kararı ile; bozma kararına uyulmasına karar verildikten sonra davacı şirketin 5510 sayılı Kanun’un 81/1-ı maddesi gereğince 9 ayrı işyerinden yersiz ödenen malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına ilişkin işveren hissesinin %5 prim tutarının 97.513,20 TL olduğunu bildiren 18.12.2017 tarihli bilirkişi raporunun hükme esas alındığı belirtilerek davanın kabulü ile 97.513,20 TL’nin tahsil edildiği tarihten itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Özel Dairenin İkinci Bozma Kararı
10. … İş Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı … vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
11. Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 28.11.2019 tarihli ve 2018/4363 Esas, 2019/9238 Karar sayılı kararı ile; “…27.03.2018 günlü 30373 (mükerrer) sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 7103 sayılı Vergi Kanunları İle Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 70. maddesi ile 5510 sayılı Yasa’ya eklenen Ek 17.maddesi ile prim teşviki, destek ve indirimlerinden yararlanabileceği halde yararlanmayan işverenlere belirlenen şartlarda prim teşviki, destek ve indiriminden istifade etme imkanı tanınmıştır. Ek 17. maddede aynen; “Bu Kanun veya diğer kanunlarla sağlanan prim teşviki, destek ve indirimlerinden yararlanılabileceği halde yararlanılmadığı ay/dönemlerde gerekli tüm koşulların sağlanmış olması ve yararlanılmayan ayı/dönemi takip eden altı ay içerisinde Kuruma müracaat edilmesi şartlarıyla, başvuru tarihinden geriye yönelik en fazla altı aya ilişkin olmak üzere, yararlanılmamış olan prim teşviki, destek ve indirimlerinden yararlanılabilir veya yararlanılmış olan prim teşviki, destek ve indirimleri başka bir prim teşviki, destek ve indirimi ile değiştirilebilir.
Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önceki dönemlere ilişkin olmak üzere tüm şartları sağladığı halde bu Kanun veya diğer kanunlarla sağlanan prim teşviki, destek ve indirimlerinden yararlanmamış işverenler ile bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce yararlanılan prim teşviki, destek ve indirimlerin değiştirilmesine yönelik talepte bulunan işverenler tarafından en son bu maddenin yürürlük tarihini takip eden aybaşından itibaren bir ay içinde Kuruma başvurulması halinde, yararlanılmamış olan prim teşviki, destek ve indirimlerinden yararlanılabilir veya yararlanılmış olan prim teşviki, destek ve indirimleri başka bir prim teşvik, destek ve indirimi ile değiştirilebilir.
Bu maddenin ikinci fıkrası kapsamında talepte bulunan işverenlere iade edilecek tutar, maddenin yürürlük tarihinden önce talepte bulunanlar için maddenin yürürlük tarihini takip eden aybaşından, yürürlük tarihinden sonra talepte bulunanlar için ise, talep tarihini takip eden aybaşından itibaren kanuni faiz esas alınmak suretiyle hesaplanarak bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihi takip eden takvim yılı başından başlayarak üç yıl içinde ödenir. Ödeme, öncelikle bu Kanunun 88 inci maddesinin on dört ve on altıncı fıkralarına göre muaccel hale gelmiş prim ve her türlü borçlardan, sonrasında ise ilgili kanunlar uyarınca yapılandırma veya taksitlendirme de dâhil olmak üzere müeccel haldeki prim ve her türlü borçlarından mahsup yoluyla gerçekleştirilir. Ancak, üç yıl sonunda ilgili kanunları gereği yapılandırılma veya taksitlendirilme sebebiyle vadesi gelmemiş taksit ödemelerinden peşinen mahsup edilir. Kuruma borcu bulunmayan işverenlere altı ayda bir eşit taksitlerle iade yapılır.
Görülmekte olan davalarda ayrıca bir başvuru şartı aranmaksızın, dava öncesi yapılan idari başvuru tarihinden itibaren işleyecek kanuni faiziyle birlikte hesaplanacak tutar üçüncü fıkra hükümlerine göre mahsup veya iade edilir. Mahkemelerce, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış davalarda davanın konusuz kalması sebebiyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilir. Yargılama giderleri idare üzerinde bırakılır ve vekâlet ücretinin dörtte birine hükmedilir. Ayrıca, ilk derece mahkemelerince verilen kararlar hakkında Sosyal Güvenlik Kurumunca kanun yollarına başvurulmaz ve bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce yapılan kanun yolu başvurularından vazgeçilmiş sayılır.” şeklinde düzenleme getirilmiştir.
Yapılacak iş, Kurumdan, davacının yukarıda açıklanan Ek madde 17 hükmüne göre başvurusu bulunup bulunmadığı sorularak anılan yasa maddesi kapsamına göre değerlendirme yapmak, Kurumun başvuruyu kabul etmemesi halinde işin esasına girerek sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Bu hukuki olgu çerçevesinde, yeniden inceleme yapılmak üzere mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmesi gerekmektedir…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Direnme Kararı
12. … İş Mahkemesinin 19.11.2020 tarihli ve 2020/30 Esas, 2020/138 Karar sayılı kararı ile; mahkeme tarafından verilen ikinci karar sonrasında Anayasa Mahkemesinin 19.02.2020 tarihli ve 2018/139 Esas, 2020/12 Karar sayılı karar ile 5510 sayılı Kanun’un Ek 17 nci maddesinin dördüncü fıkrası iptal edildiğinden 20.03.2018 tarihli ikinci kararın usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi
13. Direnme kararı süresi içinde davalı … vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
14. Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; 5510 sayılı Kanun’un 81/1-ı maddesi uyarınca %5 Hazine teşvikinden yararlanma koşulları mevcut olmasına rağmen yersiz ödendiği iddia edilen prim tutarlarının iadesi istemiyle açılan eldeki davada dava tarihinden sonra 01.04.2018 tarihinde yürürlüğe giren 7103 sayılı Kanun’un 70 inci maddesi ile eklenen 5510 sayılı Kanun’un Ek 17 nci maddesi kapsamında davacı şirketin Kuruma başvurusu bulunup bulunmadığı sorulup bu madde hükmü çerçevesinde değerlendirme yapılması, başvurunun kabul edilmemesi durumunda ise işin esasına girilerek karar verilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
III. ÖN SORUN
15. Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında öncelikle direnme adı altında verilen kararın yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı; buradan varılacak sonuca göre temyiz incelemesinin Hukuk Genel Kurulu tarafından mı yoksa Özel Daire tarafından mı yapılması gerektiği ön sorun olarak tartışılıp değerlendirilmiştir.
IV. GEREKÇE
16. Direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için mahkeme bozmadan esinlenerek yeni herhangi bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermeli, gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir.
17. Başka bir deyişle mahkemenin yeni bir delile dayanarak veya bozmadan esinlenip gerekçesini değiştirerek veya daha önce üzerinde durmadığı bir hususu bozmada işaret olunan şekilde değerlendirerek karar vermiş olması hâlinde direnme kararının varlığından söz edilemez.
18. İstikrar kazanmış Yargıtay içtihatlarında mahkemece direnme kararı verilse dahi bozma kararında tartışılması gereken hususları tartışmak, bozma sonrası yapılan araştırma, inceleme veya toplanan yeni delillere dayanmak, önceki kararda yer almayan ve Özel Daire denetiminden geçmemiş olan yeni ve değişik gerekçe ile hüküm kurmak suretiyle verilen karar direnme kararı olmayıp yeni hüküm olarak kabul edilmektedir.
19. Somut olayda; Mahkemece davacı şirketin 5510 sayılı Kanun’un 81/1-ı maddesi gereğince dokuz ayrı işyerinden yersiz ödenen malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına ilişkin işveren hissesinin %5 prim tutarının 97.513,20 TL olduğu bildirilen 18.12.2017 tarihli bilirkişi raporunun hükme esas alındığı belirtilerek davanın kabulüne karar verildiği, kararın Özel Dairece Kurumdan davacının 5510 sayılı Kanun’un Ek 17 nci maddesi hükmüne göre başvurusu bulunup bulunmadığı sorularak anılan madde kapsamına göre değerlendirme yapılması, Kurumun başvuruyu kabul etmemesi hâlinde işin esasına girilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiği belirtilerek bozulmasından sonra Mahkemece ikinci karar sonrasında Anayasa Mahkemesinin 19.02.2020 tarihli ve 2018/139 Esas, 2020/12 Karar sayılı karar ile 5510 sayılı Kanun’un Ek 17 nci maddesinin dördüncü fıkrası iptal edildiğinden 20.03.2018 tarihli kararın usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
20. Görüldüğü üzere Mahkemece 5510 sayılı Kanun’un Ek 17 nci maddesi kapsamında inceleme yapılması gerektiğini öngören bozma kararından sonra 05.05.2020 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesinin 19.02.2020 tarihli ve 2018/139 Esas, 2020/12 Karar sayılı kararı ile 5510 sayılı Kanun’un Ek 17 nci maddesinin dördüncü fıkrasının iptal edildiği hususuna gerekçede vurgu yapılarak karar verilmiştir.
21. Bu durumda ortada Hukuk Genel Kurulu tarafından incelenmesi gereken direnme kararı değil bozma kararı gereğinin eylemli olarak yerine getirilmesi sonucu verilen yeni hüküm bulunmaktadır.
22. Nitekim Hukuk Genel Kurulunun 29.06.2022 tarihli ve 2022/10-462 Esas, 2022/1080 Karar, 02.11.2022 tarihli ve 2021/10-319 Esas, 2022/1419 Karar; 2021/10-600 Esas, 2022/1420 Karar ile 17.11.2022 tarihli ve 2022/10-969 Esas, 2022/1530 Karar sayılı kararları da aynı yöndedir.
23. Hâl böyle olunca yeni hükme yönelik temyiz itirazları Özel Dairece incelenmelidir.
24. Bu nedenle dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
V. SONUÇ
Açıklanan sebeplerle;
Davalı … vekilinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın YARGITAY 10. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE,
Karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,
08.03.2023 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.