YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2022/1054
KARAR NO : 2023/88
KARAR TARİHİ : 15.02.2023
MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki kooperatif üyeliğinden ihraç kararının iptali isteminden dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 6. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan gündem ve dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin, davalı kooperatifin üyesi iken hukuka aykırı bir şekilde üyelikten çıkarıldığını, birinci ve ikinci ihtarnamelerle yapılan çıkarma işleminin yasanın aradığı şekil koşullarına uygun olmadığını, müvekkilinin borcunun hatalı hesaplandığını, birinci ve ikinci ihtarnamelerde belirtilen borç miktarlarının birbirinden farklı olup birinci ihtarname müvekkiline tebliğ edilmeden ikinci ihtarnamenin gönderildiğini, ikinci ihtarname tebliğ edilmeden de üyelikten çıkarma kararının tebliğe çıkarıldığını, müvekkilinin adresinin … … Sokak, 30/1, Teşvikiye-…/… olduğunu, davalı kooperatifin müvekkilinin gerçek adresini bildiği hâlde, ihtarnameleri müvekkili ile ilgisi bulunmayan Karanfil Sokak, No:14/13, Kızılay/… adresine gönderdiğini, kooperatifin merkezini …’dan …’ya taşıdığını, müvekkilinin, davalı kooperatifin adres değişikliğini tesadüfen karşılaştığı bir üyeden 22.01.2014 tarihinde öğrenmesi üzerine kooperatif merkezine gittiğini, burada kooperatif üyeliğinden ihraç edildiğini öğrendiğini, müvekkilinin … olan ismini … olarak değiştirdiğini, kooperatif kayıtlarında eski isminin kullanıldığını, yapılacak işlemlerde bu hususa dikkat edilmesi gerektiğini ileri sürerek davalının müvekkiline gönderdiği ihtarnamelerin ve ihraç kararının hukuka aykırı olduğunun tespitine ve davalı kooperatifin 11.06.2010 tarihli ve 24 sayılı üyelikten ihraç kararının iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı asıl cevap dilekçesinde; 2009 yılı olağan genel kurulunda alınan merkez değişikliği kararına istinaden kooperatifin Fevzi Çakmak 1 Sok. 15/11, Kızılay/… adresinde faaliyetine devam ettiğini, kooperatifin …’daki adresinde faaliyetine devam etmesi sonrasında kooperatif ortaklarının adres ve telefon bilgilerinin güncellenmesi için bütün ortaklara ulaşılmaya çalışıldığını ve ulaşılan bütün adreslerin güncellendiğini, sonrasında yönetim kurulunun borcu olan ortaklara kooperatif kayıtlarındaki mevcut adresleri esas alınarak genel kurul kararına istinaden tebligat yaptığını, borcu olan ortakların usulüne uygun olarak yapılan noter tebligatları ve yasal süresinden sonra ihraç edildiğini, davacının ihraç işleminin de kayıtlar esas alınarak bu şekilde yapıldığını, kooperatif kayıtlarında davacının adres değişikliği beyanına ilişkin herhangi bir yazılı müracaatının bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 20.12.2007 tarihli ve 2015/74 Esas, 2017/1011 Karar sayılı kararıyla; davalı kooperatif tarafından davacıya gönderilen 19.02.2010 tarihli birinci ihtarnamede 3.440,00 TL, 05.04.2010 tarihli ikinci ihtarnamede ise 4.440,00 TL’nin ödenmesinin talep edildiği, birinci ve ikinci ihtarnamelerde borç miktarlarının aynı olmadığı, farklılığın sebebinin de açıklanmadığı, ihtarnamelerin usulüne uygun olmadığı gibi davacıya da tebliğ edilemediği, üyelikten ihraca ilişkin 14.06.2010 tarihli ihtarnamenin de davacıya tebliğ edilemediği, ihraç kararının 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 27 nci maddesi ile kooperatif ana sözleşmesinin 14 üncü maddesine uygun olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, davalı kooperatif yönetim kurulunun 11.06.2010 tarihli 24 nolu ihraç kararının iptaline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 22.12.2021 tarihli ve 2018/2695 Esas, 2021/2012 Karar sayılı kararıyla; davalı kooperatif merkezinin 2009 yılında …’dan …’ya taşındığı, davacı hakkında 11.06.2010 tarihinde ihraç kararı verildiği, ancak ihraç kararının tebliğinin sağlanamadığı, … 13. Asliye Hukuk Mahkemesinin 13.09.2006 tarihinde kesinleşen kararı ile davacının adının değiştirildiği, davacının isim ve adres değişikliğini davalı kooperatife bildirdiğine dair herhangi bir delil ibraz edilmediği, davacının neredeyse beş yıl sonra ihraç kararının iptalini istediği, 2006 yılındaki isim değişikliğini dahi aradan geçen yaklaşık dokuz senelik süreye rağmen bildirmediği, aidat yükümlülüğü bulunan ortağın uzun süre kooperatife uğramamasının, aidat borcunun bulunup bulunmadığını takip etmemesinin üyeliğinin sona erdiğini zımnen kabul ederek üyelik haklarından vazgeçtiği ve eylemli olarak ortaklıktan çıkma iradesini yansıttığı anlamına geldiği, bu ortağın açtığı davanın TMK’nın 2 nci maddesinde öngörülen iyiniyet kuralına aykırı olduğu, mahkemece ihraç kararı ile dava tarihi arasında geçen uzun süre nazara alınarak davacının iyiniyetli olmamasına göre karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle davalının istinaf başvurusunun kabulüne, HMK’nın 353/(1)-b.2 nci maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılıp düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmesine ve davanın reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 05.04.2022 tarihli ve 2022/1044 Esas, 2022/1890 Karar sayılı kararı ile,
“…Dava, kooperatif ortaklığından ihraç kararının iptali istemine ilişkindir.
Parasal yükümlülüklerini yerine getirmeyen ortakların ihraç prosedürü, 1163 sayılı Kanun’un 27. Ve Kooperatif Anasözleşmesinin 14. maddesinde etraflıca hükme bağlanmış bulunmaktadır. Anılan düzenlemelere göre ortağın ihraç edilebilmesi için, yasa ve sözleşmeye uygun şekilde ihtar edilmesi ve ayrıca ihtara konu edilen borcun, gerçeği yansıtması gerekmektedir. Ortağa tebliğ edilen her iki ihtarnamede bildirilen borç miktarlarının aynı olması, farklı ise bunun nedeninin ihtarnamelerde açıklanması, dolayısıyla ortağın borç miktarlarında tereddüde düşmemesi, uyulmaması halinde ne gibi bir yaptırım uygulanacağının ihtarnamede açıkça gösterilmesi zorunludur. Aksi halde üyenin 1163 sayılı Kanun’un 16. ve 27. maddelerine uygun olarak temerrüde düştüğü kabul edilemeyeceğinden, ihracı da yasaya uygun sayılamayacaktır.
Aidat toplayan bir kooperatifte uzun süre ilişki kurmayan ortağın zımni olarak ortaklıktan çıkma iradesi taşıdığı dairemizin yerleşmiş içtihatlarından olmasına rağmen bu sürenin somut olayda aşılmadığı görülmektedir. Bölge Adliye Mahkemesince isim değişikliği tarihi başlangıç olarak alınmış ise de ihraç tarihinde davacıyı üye kabul ederek ihraç eden kooperatif iradesini yok sayan bu yorum kabul edilebilir nitelikte değildir. İhraç kararı 14.06.2010 dava tarihi ise 22.01.2015 tarihlidir. Anılan tarihler nazara alındığında B.A.M. kararının isabetli olmadığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle gerek ihraç kararına dayanarak yapılan ihtarların isabetli olmaması ve gerekse ihraç kararı ile iptal davası arasında dairemizin yerleşmiş içtihatlarına göre uzun süre geçmemiş olması nazara alınarak davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçelerle ret kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
B. Bölge Adliye Mahkemesince Verilen Direnme Kararı
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, önceki karar gerekçesinin yanında Yargıtayın yerleşik uygulamalarına göre kooperatif ile uzun süre irtibata geçilip aidat ödenmemesinin ve genel kurullara iştirak edilmemesinin, ortaklığı devam ettirmeme iradesine yönelik sonuç doğurduğu ve yıllar sonra açılan davanın iyiniyetli olmadığının kabul edildiği, somut olayda bu hususlar değerlendirilerek beş yıla yakın (dört yıl altı ay ) süre irtibat kurulmamasının yeterli görüldüğü, bozma kararında bu sürenin makul olmadığının değerlendirildiği, ancak sürenin hesabında gözetilecek asgari kriterlere ilişkin yerleşik bir uygulama bulunmadığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen direnme kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili, müvekkilinin borcunu ödemediği varsayılsa dahi, ihmâli davranışı bulunup bulunmadığının ve TMK’nın 2 nci maddesine göre ihmalin iyiniyetli bir davranış olup olmadığının incelenmesi gerektiğini, kooperatifin gönderdiği tebligatların usule aykırı olmasının aynı zamanda kamu düzenine ilişkin olup ihraç kararının iptal edilmesi gerektiğini, iyiniyet kurallarına aykırı davranan tarafın aslında davalı kooperatif olduğunu, davalının müvekkiline usulüne uygun tebligat yapma imkânı varken bunu yapmadığını, müvekkilinin kooperatiften ihraç edildiğini öğrenir öğrenmez dava açtığını ve iyiniyet kurallarına aykırı davrandığından söz edilemeyeceğini belirterek direnme kararının bozulmasını talep etmiştir.
C. Uyuşmazlık
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davacının, kooperatif üyeliğinden ihraç edildiği tarih ile dava tarihi arasında geçen beş yıla yakın sürenin uzun bir süre olarak kabul edilip edilmeyeceği, davacının bu süre içinde davalı kooperatif ile irtibata geçerek hukuki ve fiili olarak ilişki kurmamış olmasının ortaklığı devam ettirmeme iradesine yönelik sonuç doğurduğu anlamına gelip gelmeyeceği, buradan varılacak sonuca göre ortaklıktan ihraç kararının iptali istemiyle açılan eldeki davanın TMK’nın 2 nci maddesinde düzenlenen dürüstlük kuralına aykırı ve hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
D. Gerekçe
1. İlgili Hukuk
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu:
A) Tarif:
Madde 1 –(Değişik: 21/4/2004-5146/ 1 md.)
Tüzel kişiliği haiz olmak üzere ortaklarının belirli ekonomik menfaatlerini ve özellikle meslek veya geçimlerine ait ihtiyaçlarını işgücü ve parasal katkılarıyla karşılıklı yardım, dayanışma ve kefalet suretiyle sağlayıp korumak amacıyla gerçek ve tüzel kişiler tarafından kurulan değişir ortaklı ve değişir sermayeli ortaklıklara kooperatif denir.
1. Ortaklığa girme şartları ve ortak sayısı:
Madde 8 – (Değişik: 6/10/1988 – 3476/2 md.)
Kooperatif ortaklığına girmek için gerçek kişilerin medeni hakları kullanma yeterliliğine sahip olmaları gerekir. Ortak olmak isteyen gerçek ve tüzelkişiler, kooperatif anasözleşmesi hükümlerini bütün hak ve ödevleriyle birlikte kabul ettiklerini belirten bir yazı ile kooperatif yönetim kuruluna başvururlar. (Ek cümle:21/10/2021-7339/1 md.) Yönetim kurulu başvuruyu bir ay içinde sonuçlandırır ve başvuru sahibine kararı taahhütlü mektupla veya elden imza karşılığında tebliğ eder. Kooperatif, ortaklarına kendi varlığı dışında şahsi bir sorumluluk veya ek ödemeler yüklüyor ise ortak olmak isteği, bu yükümlerin yazılı olarak kabul edilmesi halinde değer taşır.
Yönetim Kurulu; ortaklar ile ortak olmak için müracat edenlerin anasözleşmede gösterilen ortaklık şartlarını taşıyıp taşımadıklarını araştırmak zorundadır.
… kooperatiflerinde konut, işyeri ve ortak sayısı genel kurulca belirlenir. Yönetim Kurulu, genel kurulca kararlaştırılan sayının üzerinde ortak kaydedemez.
(Ek dördüncü fıkra:21/10/2021-7339/1 md.) Kamu kaynaklarından desteklenen kredilere kefil olan kooperatifler ile kamu kaynaklı tarımsal desteklemelere aracılık yapan kooperatiflerde, yönetim kurulu anasözleşmede belirtilen şartları taşıyanları ortaklığa kabulden kaçınamaz.
C) Ortaklıktan çıkarılma esasları ve itiraz:
Madde 16 – (Değişik birinci fıkra: 6/10/1988 – 3476/4 md.) Kooperatif ortaklığından çıkarılmayı gerektiren sebepler anasözleşmede açıkça gösterilir. Ortaklar anasözleşmede açıkça gösterilmeyen sebeplerle ortaklıktan çıkarılamazlar.
Ortaklıktan çıkarılmaya yönetim kurulunun teklifi ile genel kurulca karar verilir. Anasözleşme, çıkarılanın genel kurula başvurma hakkı saklı kalmak üzere, bu hususta yönetim kurulunu da yetkili kılabilir.
Çıkarılma kararı gerekçeli olarak tutanağa geçirileceği gibi, ortaklar defterine de yazılır. Kararın onaylı örneği, çıkarılan ortağa tebliğ edilmek üzere, on gün içinde notere tevdi edilir. Bu ortak tebliğ tarihinden itibaren üç ay içinde itiraz davası açabilir. Tebliğ edilen karar, yönetim kurulunca verilmiş ise ortak, üç aylık süre içinde genel kurula da itiraz edebilir. Bu itiraz, ilk toplanacak genel kurula sunulmak üzere, yönetim kuruluna noter aracılığı ile tebliğ ettirilecek bir yazı ile yapılır. Genel kurula itiraz edildiği takdirde, yönetim kurulunun çıkarma kararı aleyhine itiraz davası açılamaz. İtiraz üzerine genel kurulca verilecek karara karşı itiraz davası hakkı saklıdır.
Üç aylık süre içinde, genel kurula veya mahkemeye başvurmak suretiyle itiraz edilmiyen çıkarılma kararları kesinleşir.
(Ek: 6/10/1988 – 3476/4 md.) Haklarındaki çıkarma kararı kesinleşmeyen ortakların yerine yeni ortak alınamaz. Bu kişilerin ortaklık hak ve yükümlülükleri, çıkarılma kararı kesinleşinceye kadar devam eder.
D) Ortakların ödev ve sorumlulukları:
I – Süre ve ortaklığın yok olması:
Madde 27 – Ortakların yüklendikleri paylar için ödiyebilecekleri para tutarını anasözleşme belirtir. Kooperatif, sermaye yüklemlerinde borçlu veya sair ödemelerle yükümlü bulunan ortaklarından elden yazılı olarak veya taahhütlü mektupla, bu husus mümkün olmazsa ilanla ve münasip bir süre belirterek yükümlerini yerine getirmelerini ister. İlk isteğe uymıyan ve ikinci istemeden sonra da bir ay içinde yükümlerini yerine getirmiyenlerin ortaklığı kendiliğinden düşer. Ortaklığın düşmesi alakalının, anasözleşme veya diğer suretlerle doğmuş borçlarının yok olmasını gerektirmez.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu
B. Hukukî ilişkilerin kapsamı
I. Dürüst davranma
Madde 2 – Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır.
Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.
2. Değerlendirme
1. Bilindiği üzere kooperatif, tüzel kişiliği haiz olmak üzere ortaklarının belirli ekonomik menfaatlerini ve özellikle meslek veya geçimlerine ait ihtiyaçlarını işgücü ve parasal katkılarıyla karşılıklı yardım, dayanışma ve kefalet suretiyle sağlayıp korumak amacıyla gerçek ve tüzel kişiler tarafından kurulan değişir ortaklı ve değişir sermayeli ortaklıklardır (Türk Hukuk Lûgatı, Türk Hukuk Kurumu, Cilt I, … 2021, s. 712).
2. Kooperatiflerde ortaklık sıfatının kazanılması beş hâlde söz konusu olabilir. İlk olarak kooperatifin kuruluşunda kurucu ortaklar, kuruluşun gerçekleşmesiyle ortak sıfatını aslen kazanırlar. Daha sonraki evrede ise giriş talebinin kabulü yoluyla veya payın bir başkası tarafından devir alınmasının yönetim kurulu tarafından kabulüyle ortaklık gerçekleşir. Bir diğer ihtimal olarak ortaklığın taşınmaz mülkiyetine veya bir teşebbüsün işletilmesine bağlandığı durumlarda, taşınmazın veya işletmenin devir alınması hâlinde ortaklık sıfatı kazanılır. Son olarak ise ana sözleşmede hüküm bulunması durumunda miras ile kooperatif paydaşlık hakkı kazanılır.
3. Kooperatifler Kanunu’nun “Ortaklığa girme şartları ve ortak sayısı” başlıklı 8 inci maddesine göre; kooperatif ortaklığına girmek için gerçek kişilerin medeni hakları kullanma yeterliliğine sahip olmaları gerekir. Ortak olmak isteyen gerçek ve tüzel kişiler, kooperatif ana sözleşmesi hükümlerini bütün hak ve ödevleriyle birlikte kabul ettiklerini belirten bir yazı ile kooperatif yönetim kuruluna başvururlar. Kooperatif, ortaklarına kendi varlığı dışında şahsi bir sorumluluk veya ek ödemeler yüklüyor ise ortak olmak isteği, bu yükümlerin yazılı olarak kabul edilmesi hâlinde değer taşır.
Yönetim Kurulu; ortaklar ile ortak olmak için müracaat edenlerin ana sözleşmede gösterilen ortaklık şartlarını taşıyıp taşımadıklarını araştırmak zorundadır.
… kooperatiflerinde konut, işyeri ve ortak sayısı genel kurulca belirlenir. Yönetim Kurulu, genel kurulca kararlaştırılan sayının üzerinde ortak kaydedemez.
4. Kooperatif ortaklarından her biri ortaklık amacı çerçevesinde borç ve yükümlülük altına girerler. Kooperatifler Kanunu’nun 23 üncü maddesine göre ortaklar hak ve vecibelerde eşittirler. Bilindiği üzere, “eşitlik” kavramı mutlak ve nispi eşitlik olmak üzere ikiye ayrılır. Ortaklık statüsünden doğan objektif haklara sahip olma ve bunların korunmasını isteme hakkı, mutlak eşitlik kapsamındaki haklara örnek gösterilebilecek iken, kooperatif ortaklığına bağlı olarak yararlanma ve maddi menfaat sağlamada ortağın eylemli katkısı ve özverisinin gözetilmesi ise nispi eşitlik ilkesi gereğidir. Bu itibarla, ortaklıktan kaynaklanan borçlarını yerine getiren bir ortağın, eşit durumda bulunduğu diğer ortaklara tanınan haklardan kendisinin de yararlandırılmasını istemeye hakkı vardır.
5. Kooperatif ortakları bakımından geçerli olan ve öğretide “açık kapı ilkesi” olarak kabul edilen ilke uyarınca ortaklık şartlarını taşıyan ve kooperatife ortak olmak isteyen gerçek ve tüzel kişiler kooperatife girmekte serbest olduğu gibi kooperatiften çıkarken de serbesttir. Açık kapı ilkesi kooperatiflere özgün bir nitelik katar ve onu diğer ticaret şirketlerinden ayırır. Ancak bu kural mutlak olarak serbestlik anlamına da gelmemektedir. Zira açık kapı ilkesinin bir uzantısı olup onu tamamlar nitelikte olan “kooperatifin korunması ilkesi” gereğince ortağın kooperatiften çıkışı kooperatife zarar vermemelidir. Kooperatifin korunması ve varlığını sürdürebilmesi için ana sözleşme ile birtakım koruyucu ve sınırlandırıcı hükümler getirilebilir, ancak ana sözleşmeye konulan sınırlandırıcı hükümler hiçbir şekilde ortağın kooperatiften çıkmasını önleyemez ve kooperatiften ayrılmayı da haksız olarak güçleştiremez.
6. Kooperatiflerde ortaklık sıfatını kazanan herkesin, açık kapı ilkesi gereğince kooperatiften çıkma hakkı olduğu gibi ana sözleşmede açıkça belirtilmiş olan nedenlerle ortağın çıkarılmasına (ihracına) karar verilmesi de mümkündür. Kooperatif ortaklığından çıkarılma nedenleri ve esasları Kooperatifler Kanunu’nun 16 ncı maddesinde düzenlenmiş olup, bu madde gereğince ortaklar ana sözleşmede açıkça gösterilmeyen sebeplerle ortaklıktan çıkarılamazlar. Ortaklıktan çıkarılmaya yönetim kurulunun teklifi ile genel kurulca karar verilir. Ana sözleşme, çıkarılanın genel kurula başvurma hakkı saklı kalmak üzere, bu hususta yönetim kurulunu da yetkili kılabilir. Kötü amaçlı olarak ortaklıktan çıkarılmaların önüne geçilmesi ve ortaklıktan ihraç kararlarının iptali üzerine yeniden ortaklığa dönecek olan kişilerin menfaatlerinin korunması ve bu süreçte ortaya çıkabilecek mağduriyetlerin önlenmesi amacıyla anılan maddenin son fıkrasında haklarındaki çıkarma kararı kesinleşmeyen ortakların yerine yeni ortak alınamayacağı, bu kişilerin ortaklık hak ve yükümlülüklerinin çıkarılma kararı kesinleşinceye kadar devam edeceği hükmüne yer verilmiştir.
7. Kooperatiflerde parasal yükümlülüklerini yerine getirmeyen ortakların Kooperatifler Kanunu’nun 27 nci maddesindeki prosedüre uyularak kooperatiften çıkarılmasına karar verilebilmektedir. Ortağın parasal yükümlülüklerinden kasıt “sermaye borcu”, “ek ödemeler” ve “sair ödemeler”dir. Sair ödemeler “bir defalık veya dönemli ödemeler olup, giriş ödentisi, yıllık ödenti ve birtakım taksitler” olarak ifade edilebilir (…, Yargıtay Kararları Işığında Kooperatif Ortaklarının Hakları, Yükümlülükleri ve Sorumlulukları, … 2020, s. 56).
8. Parasal yükümlülüklerini yerine getirmeyen ortağın ihraç edilebilmesi için ilk olarak ihtar gönderilmesi gerekir. Söz konusu ihtar ile ortağın “uygun bir süre” içinde yükümlülüklerini yerine getirmesi gerektiği, aksi hâlde Kooperatifler Kanunu’nun 27 nci maddesi ve ana sözleşmenin ilgili maddesi gereğince gerekli işlemlerin yapılacağı bildirilmelidir. Ortağa verilecek uygun süre ana sözleşmede belirlenecek olup tip ana sözleşmelerde bu süre “on gün” olarak belirlenmektedir. Bu süre istemin ortağa tebliğinden itibaren başlar. Kooperatif ortağı ilk ihtara uymadığı takdirde ikinci bir ihtarda bulunulur. Bu ihtarın tebliğinden itibaren “bir ay” içinde ortağın yükümlülüklerini yerine getirmesi istenir.
9. Kanun hükmüne ve Yargıtayın yerleşik içtihatlarına göre kooperatif ortağı hakkında alınan ihraç kararının usul ve yasaya uygun olması için; ihtarlarda belirtilen borcun gerçek borcu yansıtması, ortağa tebliğ edilen her iki ihtarda bildirilen borç miktarının aynı olması, farklı ise bunun nedeninin açıklanması, her iki ihtarda da borcun miktarının anapara ve varsa faiz olarak açık ve anlaşılır olarak belirtilmesi, hangi aylara ve yıllara ait olduğunun ve neye ilişkin olduğunun gösterilmesi, ödememenin müeyyidesinin ve sonunda ihraç edileceğine ilişkin uyarının bulunması, ihtarların ve ihraç kararının usulüne uygun tebliğ edilmesi gerekir.
10. Öte yandan yerleşik içtihat ve uygulamalarda; aidat yükümlülüğü bulunan bir kooperatifte ortağın uzun süre kooperatife uğramaması ve aidat borcu bulunup bulunmadığını takip etmemesi üyeliğinin sona erdiğini zımnen kabul ettiği, başka bir anlatımla üyelik haklarından zımnen vazgeçtiğini benimsediği ve eylemli olarak ortaklıktan çıkma iradesini yansıttığı, böyle bir ortağın açtığı davanın da TMK’nın 2 nci maddesinde öngörülen dürüstlük kuralına aykırı olduğu ilke olarak kabul edilmektedir.
11. Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacı yaklaşık beş yıla yakın bir süre davalı kooperatif ile irtibata geçerek hukuki ve fiili olarak ilişki kurmamış, aidat borcu bulunup bulunmadığını araştırmamış ve takip etmemiş ise de, bahsi geçen süre uzun bir süre olarak kabul edilemez. Bu nedenle davacının üyelik haklarından vazgeçtiği ve eylemli olarak ortaklıktan çıkma iradesini taşıdığı da söylenemez. Dolayısıyla kooperatif üyeliğinden ihraç kararının iptali istemiyle açılan bu davanın da TMK’nın 2 nci maddesinde düzenlenen dürüstlük kuralına aykırı ve hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu kabul edilemez. Ayrıca davalı kooperatifin merkezi …’dan …’ya taşınmış, yapılan adres değişikliği davacı ortağa bildirilmemiş olup, adres değişikliğinin sorumluluğu davacıya yüklenmemelidir. Bu hususlar dışında dosya kapsamından, davalı kooperatif tarafından parasal yükümlülüğünü yerine getirmediği gerekçesiyle ihraç kararının dayanağı olarak davacıya gönderilen birinci ve ikinci ihtarnamenin de usulüne uygun şekilde tebliğ edilmediği, her iki ihtarname içeriğinde belirtilen borç tutarlarının birbirinden farklı olduğu ve ayrıntılı borç dökümü yapılarak farklılığın nedeninin açıklanmadığı anlaşılmaktadır. Bu kapsamda ihraç kararının usul ve yasaya uygun olduğunu kabul etmeye imkân bulunmamaktadır.
12. Netice itibariyle ortaklıktan çıkarma kararının dayanağı olan ihtarnameler geçersiz olup, üyelikten ihraç kararının kanuna uygun olmadığı ve davacının akçalı yükümlülüklerini yerine getirmeyerek zımnen ortaklıktan vazgeçtiğine dair uzunca bir süre kooperatif ile irtibata geçmeme durumunun bulunmadığı gözetilerek davanın kabulüne karar verilmelidir.
13. Hâl böyle olunca … Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesince önceki kararda direnilmesi doğru olmadığından, hükmün Özel Daire bozma kararında belirtilen nedenlerle bozulması gerekmiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi gereğince BOZULMASINA,
İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
Dosyanın 6100 sayılı Kanun’un 373 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca … Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesine gönderilmesine,
15.02.2023 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.