Yargıtay Kararı Hukuk Genel Kurulu 2022/1024 E. 2022/1862 K. 27.12.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2022/1024
KARAR NO : 2022/1862
KARAR TARİHİ : 27.12.2022

MAHKEMESİ : Yargıtay 12. Hukuk Dairesi (İlk Derece Mahkemesi Sıfatıyla)

1. Taraflar arasındaki “tazminat” davasından dolayı Yargıtay 12. Hukuk Dairesince ilk derece mahkemesi sıfatıyla yapılan yargılama sonunda, davanın usulden reddine karar verilmiştir.
2. Kararın davacı tarafından temyizi üzerine Özel Dairece ek karar ile davacının temyiz isteminden vazgeçmiş sayılmasına karar verilmiş, ek karar davacı tarafından temyiz edilmiştir. Hukuk Genel Kurulunca ek karar kaldırılarak 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 344. maddesi gereğince işlem yapılmak üzere dosyanın Özel Daireye geri çevrilmesine karar verilmiş, Özel Dairece temyiz harç ve masraflarının yatırılması için gönderilen muhtıraya karşı davacı temyiz isteminde bulunmuştur.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı dava dilekçesinde; İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi ve … İcra Hukuk Mahkemesince verilen kararların İcra İflas Kanunu (İİK) ve HMK’ya aykırı olup kanunî haklarının tespit ve tesliminin re’sen kamu düzeni ve kanun gereği olduğunu, kanunun emredici hükümlerinin uygulanmaması nedeniyle maddi ve manevi zarara uğradığını, dava ve şikâyetlere neden olunduğunu, açtığı davalarda taleplerinin gereği yapılmadığından mevcut borçlarını ödeyemediğini ve daha da borçlanarak yaşamak zorunda kaldığını, kanuna aykırılıkların ve uğradığı zararların tespit ve karşılanması ile eksik kalan hususların vekil atandıktan sonra belirlenmesi taleplerinin bulunduğunu ileri sürerek davaya esas dosyada kabul edilmiş adli yardım kararına istinaden HMK’nın 335/3. maddesi gereğince adli yardım talebinin kabulü ile 500.000TL maddi ve maddi zararın üç katı manevi tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
5. Davalı Hazineye dava dilekçesi tebliğ edilmemiş ve dosya üzerinden karar verilmiştir.
Özel Daire Kararı:
6. Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 21.01.2019 tarihli ve 2018/10 E., 2019/1 K. sayılı kararı ile, HMK’nın 120. maddesi gereğince dava açarken yatırılması gereken harç ve gider avansının yatırılmadığı, davacıya, başvurma harcı, nispi harç ve tarifede belirlenen gider avansını yatırması için iki haftalık kesin süre verildiği, davacının verilen kesin süre içerisinde eksikliği ikmal etmediği gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Kararın Temyizi:
7. Kararın süresi içinde davacı tarafından adli yardım talepli olarak temyiz edilmesi üzerine Özel Dairece davacıya temyiz harcının yatırılması için muhtıra tebliğ edilmiş, muhtıraya rağmen harcın ikmal edilmemesi sonrası Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 21.03.2019 tarihli ek kararı ile “…Mahkememizden verilen yukarıda numarası yazılı 21.01.2019 tarihli karar davacı tarafından temyiz edilmiş olup, temyiz harcının ve gider avansının yatırılması konusunda 28.02.2019 tarihinde tebliğ olunan muhtıraya rağmen yasal süre içerisinde yatırılmadığından, HMK’nın 434/son maddesi gereğince davacı tarafın temyiz isteminden vazgeçmiş sayılmasına…” karar verilmiştir.
8. Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin yukarıda belirtilen ek kararına karşı süresi içinde davacı tarafından adli yardım talepli olarak temyiz isteminde bulunulmuştur.
Hukuk Genel Kurulu Kararı:
9. Hukuk Genel Kurulunun 05.04.2022 tarihli ve 2019/12-428 E., 2022/441 K. sayılı kararı ile;
“…10. Adli yardıma ilişkin usul ve esaslar HMK’nın 334 ilâ 340. maddelerinde düzenlenmiş olup anılan Kanun’un 336/3. maddesine göre “Kanun yollarına başvuru sırasında adli yardım talebi bölge adliye mahkemesine veya Yargıtaya yapılır.”
11. Mahkeme kararını adli yardım talepli olarak temyiz eden taraf, adli yardımı Yargıtaydan talep etmelidir. Yargıtay tarafından öncelikle adli yardım talebi incelenir.
12. Bu kapsamda davacının temyiz aşamasındaki adli yardım talebi hakkında karar vermeye yetkili mercii, temyiz incelemesi yapmakla görevli bulunan Hukuk Genel Kuruludur.
13. Hâl böyle olunca; davacının temyiz aşamasındaki adli yardım talebi hakkında karar vermeye yetkili mercii ilk derece mahkemesi sıfatıyla yargılama yapan Özel Daire olmayıp Hukuk Genel Kurulu olduğundan Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 21.03.2019 tarihli ve 2018/10 E., 2019/1 K. sayılı ek kararının ortadan kaldırılmasına karar verilmiş ve davacının temyiz aşamasındaki adli yardım talebinin incelenmesine geçilmiştir.
14. Davacının kanun yoluna başvuru sırasındaki adli yardım talebinin incelenmesinde; sosyal hukuk devletinin bir gereği olarak kabul edilmiş olan adli yardım, ekonomik bakımdan yetersiz olan kimselere, yargı organları önünde haklarını arayabilmeleri veya savunma yapabilmeleri için parasal kolaylıklar sağlanması anlamına gelir. Bu anlamdaki kolaylıklar yargılama giderlerinden muafiyet ve ücretsiz hukukî yardım sağlanması yoluyla gerçekleştirilebilir (Pekcanıtez, Hakan/Özekes, Muhammet/ Akkan, Mine/Taş Korkmaz, Hülya: Pekcanıtez Usul Medeni Usul Hukuku, Cilt III, İstanbul 2017, s. 2410-2411).
15. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Adli yardımdan yararlanacak kişiler” başlıklı 334/1. maddesi “Kendisi ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin, gereken yargılama veya takip giderlerini kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun olan kimseler, iddia ve savunmalarında, geçici hukuki korunma taleplerinde ve icra takibinde, taleplerinin açıkça dayanaktan yoksun olmaması kaydıyla adli yardımdan yararlanabilirler” hükmünü içermektedir.
16. Adli yardımdan yararlanmanın ilk koşulu ödeme gücünden yoksunluktur. Hukukî yollara müracaatta ve süreç boyunca gerekli olacak giderleri, kendisi ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin, kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksunluk, aslında nakit ya da nakde dönüştürülebilecek kaynak yetersizliğini ifade etmektedir.
17. Talepte bulunan kişinin adli yardımdan yararlanabilme bakımından malî yetersizlik içinde olup olmadığı, kişinin malî durumu, bu çerçevede geliri, mal varlığı, borçları ve sosyal durumu, yani kendisi ve ailesinin yaşam düzeyi ve ihtiyaçları da göz önüne alınarak, her olay kendi koşullarına göre tespit edilecektir.
18. Adli yardımdan yararlanabilmenin ikinci koşulu ise asıl davadaki taleplerin açıkça dayanaktan yoksun olmamasıdır. Başka bir deyişle söz konusu iddia veya savunmada açıkça haksız durumda bulunmamak ve haklı olduğu yolunda hâkimde yaklaşık bir kanaat oluşturabilmek gerekir. Haksız yargılama ve takiplerin çoğalıp mahkemelerin ve icra organlarının gereksiz yere uğraştırılmaması ve adli yardım kurumunun kötüye kullanılmasının engellenebilmesi için haklılık koşulu özenle incelenmelidir (Pekcanıtez/Özekes/Akkan/Taş Korkmaz, s. 2417-2419).
19. Adli yardım talebinde bulunan kişi iddiasının ve adli yardım talebinin dayanağı olan delilleri göstermeli ve mahkemeye sunmalıdır. Bu husus HMK’nın 336/2. maddesinde “Talepte bulunan kişi, iddiasının özeti ile birlikte, iddiasını dayandıracağı delilleri ve yargılama giderlerini karşılayabilecek durumda olmadığını gösteren mali durumuna ilişkin belgeleri mahkemeye sunmak zorundadır” şeklinde düzenlenmiştir.
20. Adli yardım talep eden kişi, elinde bulundurduğu veya o sırada bilinen delilleri sunmamışsa mahkemece başka bir inceleme yapılmaksızın dosya üzerinden adli yardım talebi derhal reddedilmelidir.
21. Öte yandan talepte bulunanın malî gücüyle ilgili ispat konusunda hâkim tam bir kanaate sahip olmalıdır; bu yönüyle malî yetersizlik koşulunun ispatı için tam ispat ölçüsünün geçerli olduğunun kabulü gerekir. Haklılık koşulunun ispatında ispat ölçüsü, yaklaşık ispattır.
22. Kanun yoluna başvuru aşamasında ise temyize müracaat için gerekli olan giderleri karşılamak zorunda kalındığında, talepte bulunanın kendisi ve ailesinin geçiminin ciddi ölçüde zor duruma düşüp düşmeyeceği araştırılır. Temyiz aşamasındaki haklılık koşulu ise temyiz talebinin açıkça dayanaktan yoksun olmaması koşulu şeklinde anlaşılmalıdır. Yargıtay, adli yardım talebini bu aşamada reddederse temyiz incelemesine geçilmez, dosya ilgili mahkemeye çevrilerek bu mahkemece temyiz harcının yatırılması için talepte bulunana süre verilir.
23. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Adli yardım talebinin incelenmesi” başlıklı 337. maddesinin 1. fıkrasında, mahkemenin, adli yardım talebi hakkında duruşma yapmaksızın karar verebileceği, ancak talep hâlinde incelemenin duruşmalı olarak yapılacağı düzenlenmiştir. 2. fıkrada ise “Adli yardım talebinin reddine ilişkin kararlara karşı, tebliğinden itibaren bir hafta içinde kararı veren mahkemeye dilekçe vermek suretiyle itiraz edilebilir. Kararına itiraz edilen mahkeme, itirazı incelemesi için dosyayı o yerde adli yardım talebi yapılan hukuk mahkemesinin birden fazla dairesinin bulunması hâlinde, numara olarak kendisini izleyen daireye, son numaralı daire için birinci daireye, o yerde adli yardım talebi yapılan hukuk mahkemesinin tek dairesi bulunması hâlinde ise aynı işlere bakmakla görevli en yakın mahkemeye gönderir. İtiraz incelemesi neticesinde verilen karar kesindir. Adli yardım talebi reddedilirse, ödeme gücünde sonradan gerçekleşen ciddi bir azalmaya dayanılarak tekrar talepte bulunulabilir” hükmü yer almaktadır.
24. Madde hükmünde açıkça belirtildiği üzere adli yardım talebinin reddine ilişkin karara karşı yapılan itiraz incelemesi sonucunda verilen karar kesindir. Adli yardım talebi reddedilen taraf ödeme gücünde sonradan gerçekleşen ciddi bir azalmaya dayanarak yeniden talepte bulunabilir.
25. Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; davacının ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 12. Hukuk Dairesine sunduğu 25.07.2018 tarihli ve adli yardım talepli dava dilekçesiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi ve … İcra (Hukuk) Mahkemesince verilen kararlarda kanunun emredici hükümlerinin uygulanmaması nedeniyle maddi ve manevi zarara uğradığını ileri sürerek tazminat isteminde bulunduğu, Özel Dairece; davacının malî durumunu gösterir somut bilgi ve belge sunmadığı gerekçesiyle adli yardım talebinin reddine karar verildiği, adli yardım talebinin reddine ilişkin karara karşı yapılan itiraz incelemesi sonucunda Yargıtay 13. Hukuk Dairesince, davacının adli yardımdan yararlanması için aranan yasal koşulların oluşmadığı gerekçesiyle itirazın reddedildiği, bunun üzerine ilk derece başvurma ve peşin nispi harçlar ile gider avansını yatırması için davacıya kesin süreli muhtıra gönderildiği, muhtıranın usulüne uygun olarak tebliğine rağmen davacının süresi içinde harç ve gider avansını yatırmaması üzerine Özel Dairece davanın usulden reddine karar verildiği, davacının verilen bu karara karşı adli yardım talepli olarak temyiz isteminde bulunduğu ancak temyiz dilekçesinde, yargılama giderlerini karşılayabilecek durumda olmadığını gösteren malî durumuna ilişkin yeni belgeler sunmadığı anlaşılmaktadır.
26. Davacı, ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 12. Hukuk Dairesine başvururken ve Özel Dairece adli yardım talebinin reddine ilişkin karara karşı Yargıtay 13. Hukuk Dairesi nezdinde itiraz ederken yargılama giderlerini karşılayabilecek durumda olmadığını gösteren malî durumuna ilişkin belgeleri sunmamış ve HMK’nın 337/2. maddesi gereğince adli yardıma ilişkin karar kesinleşmiştir. Kararın kesinleşmesinden sonra davacı tarafından bir kısım bilgi ve belgeler sunulmuş ise de kanun yoluna başvuru sırasında malî durumunu gösterir hiçbir belge sunulmamıştır. Davacının adli yardım kararının kesinleşmesinden sonra sunduğu bilgi ve belgelerin incelenmesinde, üzerine kayıtlı birden çok gayrimenkulü bulunduğu, her ne kadar üzerlerinde hacizler bulunsa da davacının mülkiyetinde ve gelir getirecek durumda olduğu, dava usulden reddedildiğinden kanun yoluna başvururken temyiz yoluna başvurma ve maktu temyiz karar harçları ile temyiz gider avansı yatırılması gerektiği, bunun ise yüklü bir miktar olmadığı, davacının kendisi ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin, gereken temyiz giderlerini kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun olduğunu ispatlayamadığı sonucuna varılmıştır.
27. Hâl böyle olunca, davacının adli yardım talebi, HMK’nın 334/1. maddesinde belirtilen koşulları sağlamadığından talebin reddine karar vermek gerekmiştir.
28. Davacının sunduğu temyiz dilekçesinin süresinde temyiz defterine kaydedildiği ancak davacı tarafından temyiz yoluna başvurma ve maktu temyiz karar harçlarının yatırılmadığı anlaşıldığından, davacıya temyiz başvurma harcı ve maktu temyiz karar harcını ikmal etmesi için muhtıra çıkarılarak bir haftalık kesin süre verilmeli, kesin süre içinde harç yatırıldığı takdirde dosya temyiz incelemesi yapılmak üzere Hukuk Genel Kuruluna gönderilmeli, süresi içinde harç yatırılmadığı takdirde HMK’nın 366. maddesi yollamasıyla HMK’nın 344. maddesi gereğince davacının temyiz başvurusunun yapılmamış sayılmasına karar verilmelidir…” gerekçesi ile Özel Dairenin ek kararının ortadan kaldırılmasına, davacının adli yardım talebinin reddine, HMK’nın 344. maddesi gereğince işlem yapılmak üzere dosyanın Özel Daireye geri çevrilmesine karar verilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu Kararı Sonrası Süreç:
10. Özel Dairece davacıya kesin süreyi içeren 27.09.2022 tarihli muhtıra 07.10.2022 tarihinde tebliğ edilmiş, davacı 12.10.2022 tarihli adli yardım talepli dilekçesi ile Özel Dairenin muhtırasını temyiz etmiştir.
II. ÖN SORUN
11. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında öncelikle; davacının Hukuk Genel Kuruluna gönderdiği 12.10.2022 tarihli adli yardım talepli dilekçesi ile Özel Dairenin 27.09.2022 tarihli muhtırasını temyiz edip edemeyeceği, buradan varılacak sonuca göre HMK’nın 344. maddesi gereğince işlem yapılmak üzere dosyanın Özel Daireye geri çevrilmesinin gerekip gerekmediği hususu ön sorun olarak tartışılmış ve değerlendirilmiştir.
III. GEREKÇE
12. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 46. maddesi uyarınca hâkimlerin yargılama faaliyetinden dolayı ancak Devlet aleyhine tazminat davası açılabilir. Aynı Kanun’un 47. maddesi uyarınca Devlet aleyhine açılan tazminat davası, ilk derece ve bölge adliye mahkemesi hâkimlerinin fiil ve kararlarından dolayı, Yargıtay ilgili hukuk dairesinde; Yargıtay Başkan ve üyeleri ile kanunen onlarla aynı konumda olanların fiil ve kararlarından dolayı Yargıtay Dördüncü Hukuk Dairesinde ilk derece mahkemesi sıfatıyla görülür. Dava, bu dairenin Başkan ve üyelerinin fiil ve kararlarından dolayı ise yargılama Yargıtay Üçüncü Hukuk Dairesinde yapılır. Verilen kararların temyiz incelemesi Hukuk Genel Kurulunca yapılır. 
13. 2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun 02.01.2017 tarihli ve 680 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile değiştirilen (08.03.2018 tarihli ve 7072 sayılı Kanun ile kanun hükmü olarak kabul edilen) “Hukuk ve Ceza Genel Kurullarının görevleri” başlıklı 15. maddesinin 3. fıkrasında;
“İlk derece mahkemesi olarak ilgili dairelerce verilen hükümlerin temyiz yoluyla incelemesini yapmak”
hükmü yer almaktadır.
14. Somut olayda ise, davacı temyiz istemi ile ilgili harçların tamamlanması yönündeki muhtıranın tebliği sonrası “itiraz ve yeniden adli yardım talepli istinaf dilekçesi” açıklamasıyla talepte bulunmuş, dosya bu dilekçe üzerine Özel Daire tarafından yeniden Hukuk Genel Kuruluna gönderilmiştir.
15. Oysa ancak yargılamaya son veren ve hâkimin davadan elini çekmesi sonucunu doğuran nihaî kararlara karşı kanun yoluna başvurulabilir (HMK, m. 361).
16. Nitekim HMK’nın 294/1. maddesinde de “Mahkeme, usule veya esasa ilişkin bir nihai kararla davayı sona erdirir. Yargılama sonunda uyuşmazlığın esası hakkında verilen nihai karar, hükümdür” düzenlemesi yer almaktadır.
17. Özel Dairece davacıya tebliğ edilen 27.09.2022 tarihli muhtıra, HMK’nın 294. maddesinin 1. fıkrasına göre usul veya esasa ilişkin nihaî bir karar olmayıp temyiz edilmesi mümkün değildir.
18. Hâl bölye olunca davacının 12.10.2022 tarihli temyiz dilekçesinin reddi ile HMK’nın 366. maddesi yollamasıyla 344. maddesi gereğince işlem yapılmak üzere dosyanın Yargıtay 12. Hukuk Dairesine geri çevrilmesine karar vermek gerekmiştir.
IV. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Davacının 12.10.2022 tarihli temyiz dilekçesinin REDDİNE,
2- Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 366. maddesi yollamasıyla 344. maddesi gereğince işlem yapılmak üzere dosyanın YARGITAY 12. HUKUK DAİRESİNE GERİ ÇEVRİLMESİNE, 27.12.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.0