Yargıtay Kararı Hukuk Genel Kurulu 2022/1003 E. 2023/619 K. 14.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2022/1003
KARAR NO : 2023/619
KARAR TARİHİ : 14.06.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi (Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla)
SAYISI : 2016/633 E., 2017/205 K.
KARAR : Esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına

1. Taraflar arasındaki menfi tespit ve istirdat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Nazilli 2. Asliye Hukuk Mahkemesince (Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla) verilen davanın kısmen kabulüne ilişkin karar davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 19. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği düşünüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi
4. Davacı dava dilekçesinde; davalı banka tarafından iki adet kredi kartından kaynaklanan alacak istemine dayalı olarak aleyhine icra takibi başlatıldığını, icra takibi başlatılan kredi kartına %52,68 akdi faiz ile anaparayla birleştirilerek %61,68 temerrüt faizi uygulandığını, ayrıca kendisi ve eşi aleyhine de tüketici kredisi sözleşmesinden doğan alacak istemine yönelik ikinci bir icra takibi daha yapıldığını, kredi kartı alacağına dayalı şekilde girişilen takipte istenilen temerrüt faiz oranlarının fahiş olduğunu, öte yandan ikinci icra takibi kapsamında eşine ait Emekli Sandığı ikramiyesinden mükerrer biçimde 5.250,00 TL tahsilat yapıldığını ileri sürerek, ilk takipte (Nazilli 1. İcra Müdürlüğünün 2009/1594 Esas sayılı dosyası) istenilen %61,68 temerrüt faiz oranının iptal edilerek 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (6098 sayılı Kanun) 120 nci maddesine göre faiz oranının belirlenmesine, Nazilli 1. İcra Müdürlüğünün 2009/3584 Esas sayılı dosyasında fazladan tahsil edilen 5.150,00 TL’nin iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı
5. Davalı vekili cevap dilekçesinde; icra takibiyle talep edilen faiz oranının yasal olduğunu, mükerrer tahsilat yapılmadığını, tahsilatın mükerrer olması hâlinde ise icra müdürlüğünce re’sen borçlu hesabına para iadesi yapılacağını belirterek davanın reddini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesi Kararı
6. Nazilli 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin (Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla) 13.10.2015 tarihli ve 2014/517 Esas, 2015/395 Karar sayılı kararı ile; bilirkişi tarafından bilimsel yöntemlere ve dosyadaki olgulara uygun olarak tespit edildiği üzere, taraflar arasında geçerli kredi kartı bulunmadığından davalının ancak yasal faiz talep edebileceği, Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun ile 5464 sayılı Banka Kartları ve Kredi Kartları Hakkındaki Kanun’un 26 ncı maddesinde belirtilen düzenleme ile paralel olarak temerrüt hâli dahil olmak üzere tüketici işlemlerinde bileşik faiz uygulanmayacağı, her ne kadar davacı mükerrer olarak tahsil edilen 5.150,00 TL’nin iadesini talep etmiş ise de, 5.150,00 TL’nin İcra Müdürlüğünce SGK’ya iade edildiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davacının Nazilli 1. İcra Müdürlüğünün 2009/1594 Esas sayılı dosyasındaki borcun 16.03.2009 takip tarihi itibariyle 6.743,83 TL ana para, 88,62 TL işlemiş yasal faiz ile 4,43 TL BSMV olduğunun tespitine, 5.150,00 TL miktarda paranın iadesi konusunda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
7. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
8. Yargıtay (Kapatılan) 19. Hukuk Dairesinin 27.04.2016 tarihli ve 2015/17289 Esas, 2016/7601 Karar sayılı kararı ile;
“…Davacı kredi kartlarından kaynaklanan alacağın tahsili için davalı yanca aleyhine girişilen ilk takiple ilgili menfi tespit isteminde bulunulmuştur.
Davacı yan dava dilekçesinde takip konusu alacağa ilişkin faiz oranına itiraz etmiş ve ayrıca aleyhine girişilen ikinci takiple ilgili fazladan tahsilatın iadesini istemiştir. Mahkemece dava talebi doğrultusunda ödeme emrinde belirtilen ve davacının itiraz ettiği faiz oranıyla ilgili değerlendirme yapılarak işlemiş faiz ve faiz oranıyla ilgili hüküm tesisi gerekirken dava konusu olmayan asıl alacak ile ilgili hüküm kurulması doğru olmadığı gibi öte yandan dava istemi menfi tespit olduğu halde olumlu tespit şeklinde hüküm tesisi de isabetsiz olmuştur,…” gerekçesiyle karar bozulmuş, bozma nedenine göre davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Direnme Kararı:
9. Nazilli 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin (Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla) 16.05.2017 tarihli ve 2016/633 Esas, 2017/205 Karar sayılı kararı ile; önceki karar gerekçesi yanında, mahkemece yapılan olumlu tespite istinaden Özel Daire kararına kısmen uyularak menfi tespit şeklinde hüküm kurulduğu ve faiz oranı tespit edildiği, fakat hukuk mahkemesinde taleple bağlılık ilkesi gereğince davacının 5.250,00 TL’nin iadesine ilişkin talebi cari olduğu görülerek yapılan tahkikatta bu talebe dair kararın Nazilli İcra Hukuk Mahkemesi tarafından verildiği görülerek taleple ilgili işlemin dayanağı olan müdürlük kararı iptal edildiğinden bu yüzden bu talebe dair karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği; Nazilli 1. İcra Müdürlüğünün 2009/1594 Esas sayılı dosyasında davacının takip talebinde asıl alacak olarak 10.113,66 TL’yi icra takibine koyduğu, davacının asıl alacak yönünden 6.743,83 TL borçlu olduğunun bilirkişi raporundan anlaşıldığı ve asıl alacak yönünden davacının 3.369,83 TL borçlu olmadığının tespitine; temerrüt faizi olarak tahakkuk ettirilen 2.275,77 TL faiz ve 111,36 TL BSMV’nin, 88,62 TL temerrüt faizi ve 4,43 TL BSMV olarak borçlunun borçlu olduğunun tespitine, tahakkuk ettirilen fazla faiz 2.187,15 TL’nin iptaline; fazla tahakkuk ettirilen 106,93 TL fazla BSMV’nin iptal edilerek davacının takip talebi itibariyle Nazilli 1. İcra Müdürlüğünün 2009/1594 Esas sayılı dosyasında 5.663,91 TL borçlu olmadığının tespitine ilişkin hüküm kurulduğu gerekçesiyle Özel Daire bozma kararında belirtilen asıl alacağa ilişkin kısım için direnme kararı, menfi tespit hükmü verilmesi yönünden ise uyma kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi
10. Direnme kararı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK
11. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; menfi tespit istemi bakımından asıl alacağın dava konusu olup olmadığı, buradan varılacak sonuca göre mahkemece asıl alacak ile ilgili hüküm kurulmasının yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

III. ÖN SORUN
12. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında öncelikle mahkemece direnme kararında Özel Daire bozma kararı esas alındığında asıl alacağa yönelik değil, faize yönelik inceleme yapılan eldeki davada direnme adı altında verilen kararın gerçekte yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı; buradan varılacak sonuca göre temyiz incelemesinin Hukuk Genel Kurulu tarafından mı yoksa Özel Dairece yapılması gerektiği hususu gerektiği hususu ön sorun olarak tartışılmıştır.

IV. GEREKÇE
13. Direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için mahkeme bozmadan esinlenerek yeni herhangi bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermeli; gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir.
14. Mahkemenin yeni bir bilgi, belge ve delile dayanarak veya bozmadan esinlenip gerekçesini değiştirerek veya daha önce üzerinde durmadığı bir hususu bozmada işaret olunan şekilde değerlendirerek, dolayısıyla da ilk kararının gerekçesinde dayandığı hukukî olguyu değiştirerek karar vermiş olması hâlinde direnme kararının varlığından söz edilemez.
15. İstikrar kazanmış Yargıtay içtihatlarına göre; mahkemece direnme kararı verilse dâhi bozma kararında tartışılması gereken hususları tartışmak, bozma sonrası yapılan araştırma, inceleme veya toplanan yeni delillere dayanmak, önceki kararda yer almayan ve Özel Daire denetiminden geçmemiş olan yeni ve değişik gerekçe ile hüküm kurmak suretiyle verilen karar direnme kararı olmayıp, bozmaya eylemli uyma sonucunda verilen yeni hüküm olarak kabul edilir.
16. Bu açıklamalar kapsamında eldeki davaya gelince; mahkemece verilen ilk kararda davanın kısmen kabulüne, davacının Nazilli 1. İcra Müdürlüğünün 2009/1594 Esas sayılı dosyasındaki borcun 16.3.2009 takip tarihi itibariyle 6.743,83 TL ana para, 88,62 TL işlemiş yasal faiz ile 4,43 TL BSMV olduğunun tespitine, 5.150,00 TL miktarda paranın iadesi konusunda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş olup, bu kararın davalı vekilince temyizi üzerine Özel Dairece; mahkemece davacının talebi doğrultusunda ödeme emrinde belirtilen ve davacının itiraz ettiği faiz oranıyla ilgili değerlendirme yapılarak işlemiş faiz ve faiz oranıyla ilgili hüküm tesisi gerekirken dava konusu olmayan asıl alacak ile ilgili hüküm kurulması doğru olmadığı gibi davacının istemi menfi tespit olduğu hâlde olumlu tespit şeklinde hüküm tesisi yerinde olmadığı gerekçesiyle karar bozulmuştur.
17. Bozma kararı üzerine mahkemece; Özel Daire bozma kararında belirtilen asıl alacağa ilişkin kısım için direnme kararı, menfi tespit hükmü verilmesi yönünden ise uyma kararı verilerek, Nazilli 1. İcra Müdürlüğünün 2009/1594 Esas sayılı dosyasında davacının takip talebinde asıl alacak olarak 10.113,66 TL’yi icra takibine koyduğu, davacının asıl alacak yönünden 6.743,83 TL borçlu olduğunun bilirkişi raporundan anlaşıldığı ve asıl alacak yönünden davacının 3.369,83 TL borçlu olmadığının tespitine; temerrüt faizi olarak tahakkuk ettirilen 2.275,77 TL faiz ve 111,36 TL BSMV’nin, 88,62 TL temerrüt faizi ve 4,43 TL BSMV olarak borçlunun borçlu olduğunun tespitine, tahakkuk ettirilen fazla faiz 2.187,15 TL’nin iptaline; fazla tahakkuk ettirilen 106,93 TL fazla BSMV’nin iptal edilerek davacının takip talebi itibariyle Nazilli 1. İcra Müdürlüğünün 2009/1594 Esas sayılı dosyasında 5.663,91 TL borçlu olmadığının tespitine ilişkin hüküm kurulmuştur.
18. Görüldüğü üzere, önceki kararda yer almayan ve Özel Daire denetiminden geçmemiş, yeni delillere dayalı olarak, başka bir ifadeyle yeni ve değişik bir gerekçe ile hüküm kurulmuştur.
19. Buna göre mahkemenin direnme olarak adlandırdığı kararın, usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olmadığı, bozmadan önceki kararda tartışılıp değerlendirilmemiş, dolayısıyla Özel Daire denetiminden geçmemiş yeni delillere ve gerekçeye dayalı yeni hüküm niteliğinde olduğu her türlü duraksamadan uzaktır.
20. Direnme kararı gerekçesinde; “…Yargıtay 19. H.D.nin 27/04/2016 tarih ve 2015/17289 Esas 2016/7601 Karar sayılı ilamıyla bozulması üzerine bozma ilamına uyularak yargılamaya devam olunmuştur,…” şeklinde belirtilmiş olmasına rağmen, direnme kararının verildiği duruşmada; “…Yargıtay bozma kararına olumsuz tesbite ilişkin bozma gerekçelerine uyularak diğer hususlarda direnme kararı verilerek açık yargılamaya devam olundu,…” şeklinde belirtilmiş olup, direnme kararının gerekçesinde uymaya ilişkin yazılan kısmın maddi hatadan kaynaklandığı anlaşıldığından bu husus ayrıca bozma nedeni yapılmamıştır.
21. Hâl böyle olunca, kurulan bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevi Hukuk Genel Kuruluna değil, Özel Daireye aittir.
22. Bu nedenle yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir.

V. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı vekilinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE,
6217 sayılı Kanun’un 30 uncu maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 440/III-1 inci maddesi uyarınca miktar itibariyle karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,14.06.2023 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.