Yargıtay Kararı Hukuk Genel Kurulu 2021/805 E. 2022/1804 K. 21.12.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2021/805
KARAR NO : 2022/1804
KARAR TARİHİ : 21.12.2022

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

1. Taraflar arasında birleştirilerek görülen “alacak” davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda … Asliye Hukuk Mahkemesince asıl ve birleşen davanın kabulüne, karşı davanın reddine karar verilmiş, asıl ve birleşen davada davalı-karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuş, … Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin verilen karara karşı asıl ve birleşen davada davalı-karşı davacı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulması üzerine Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda karar bozulmuş, İlk Derece Mahkemesince Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı asıl ve birleşen davada davalı-karşı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı istemi:
4. Asıl davada davacı vekili; davalı ile idare arasında “… ili Kamu Hastaneleri Birliğine Bağlı Sağlık Tesislerine Kurulacak 1,5 Tesla Manyetik Rezonans Görüntüleme Cihazı ve 16 kesitli Multidedektör Bilgisayarlı Tomografi Cihazı ile Sonuç Karşılığı Görüntüleme Hizmeti” alım ihalesi sonucunda 28.08.2013 tarihinde imzalanan sözleşmeye göre yüklenici firma olan davalının taahhüdünü yerine getirmemesi nedeniyle sözleşmenin 22.06.2015 tarihi itibarıyla feshedildiğini, … Devlet Hastanesi Kontrol Teşkilatı tarafından 13.04.2015 tarihli tutanak ile acil servis ünitesinde bulunan … marka tomografi cihazının 12.04.2015 tarihinde arızalandığının tespit edildiğini, davalı şirketten arızanın giderilmesinin istenilmesine rağmen 01.06.2015 tarihli tutanak ile acil servise kurulu olan … marka tomografi cihazının 12.04.2015 tarihinden itibaren çalışmadığının belirlendiğini, … Devlet Hastanesi Kontrol Teşkilatınca tespit edilen eksikliklerin giderilmesi için idarece … Özel Sağlık Hizmetleri A.Ş. ye 03.06.2015 tarihli yazı ile on gün süreli ihtar çekildiğini, … Devlet Hastanesi yöneticiliğinin yazısına göre, acil serviste bulunan ve 12.04.2015 tarihinden itibaren çekim yapmayan … marka bilgisayarlı tomografi cihazının 18.06.2015 tarihi itibarıyla arızalı olup çekim yapmadığını, hizmetin ifası için gerekli olan ve teknik şartnamenin 7.12. maddesi gereğince yüklenici tarafından sağlanması gereken malzemelerin yüklenici tarafından temin edilmediğini ve teknik şartnameye göre … Devlet Hastanesinde hizmet kapsamında yedi röntgen teknisyeni olması gerekirken istifalar nedeniyle çekim yapan diplomalı teknisyen sayısının üçe düştüğünü, hizmetin üç teknisyen ile yapıldığının bildirildiğini, on gün süreli ve nedenleri açıkça belirtilen ihtara rağmen aynı durumun devam ettiğini, bu ihtarla birlikte davalı yükleniciye dört defa ihtar çekildiğini, yüklenicinin taahhüdünü ihale dokümanı ve sözleşme hükümlerine göre yerine getirme konusunda gayret göstermediğinin tespit edildiğini ileri sürerek kesin teminatın güncelleme farkı olarak 70.837,88TL’nin hak ediş tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalından tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
5. Birleşen davada davacı vekili; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla idare ve davalı yüklenici arasındaki ihale sözleşmesinin feshi nedeniyle idarenin uğramış olduğu zarar ve ziyan tutarı olan 1.134.810,24TL ile sözleşme kapsamında Türkiye Atom Enerjisi Kurumu … Nükleer Araştırma ve Eğitim Merkezi tarafından yürütülmekte olan kişisel dozimetre hizmeti için dozimetrelerin gönderimi ile birlikte hizmete ait 2015 yılı yıllık ücret bedeli olarak … Devlet Hastanesi Yöneticiliğince 19.07.2016 tarihinde ödendiği belirtilen 1.305TL olmak üzere toplam 1.136.115,24TL’nin hakediş ve ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş; 20.02.2018 tarihli ıslah dilekçesiyle idarenin uğramış olduğu zarar yönünden talebini 1.247.908,70TL olarak yükseltmiştir.
6. Asıl ve birleşen davada davalı-karşı davacı vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde; 28.08.2013 tarihli sözleşme gereğince müvekkili şirketin … Devlet Hastanesi ve … Eğitim Araştırma Hastanesinde cihazları kurup hizmet vermeye başladığını, idare tarafından bir bütün olan sözleşme şartlarına aykırı olarak … ve … Devlet Hastanelerinde uygun yer teslimi yapılmadığını, … ve … Devlet Hastanelerinin inşaatının bitmemesi sebebiyle idare tarafından sözleşmeye aykırı davranıldığını ileri sürerek yapılan feshin haksız olduğunun tespitine, nakde çevrilen banka teminat mektubu tutarı olan 484.211,70TL’nin nakde çevrilme tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faizi ile birlikte şirketin uğradığı zarar, ziyan ve yoksun kılınan kar nedeniyle belirsiz alacak olmak kaydıyla 15.000TL’nin giderim tazminatı olarak fesih tarihinden itibaren işleyecek ticarî avans faizi ile idareden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararı:
7. … Asliye Hukuk Mahkemesinin 30.04.2018 tarihli ve 2015/358 E., 2018/128 K. sayılı kararı ile; 30.10.2017 tarihli bilirkişi kurulu raporunun benimsendiği, ihale suretiyle taraflar arasında imzalanan sözleşmenin gereğinin davalı şirket tarafından yerine getirilmediği gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın kabulüne, alınan bilirkişi raporuna göre asıl davada davacının davasının sabit olması nedeniyle ispatlanamayan karşı davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararı:
8. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleşen davada davalı-karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
9. … Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 21.11.2018 tarihli ve 2018/2302 E., 2018/2315 K. sayılı kararı ile; asıl ve birleşen davada davalı-karşı davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı :
10. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleşen davada davalı-karşı davacı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
11. Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 12.03.2020 tarihli ve 2019/1371 E., 2020/3244 K. sayılı kararı ile; “…1-Davacı, idare ile davalı arasında imzalanan sözleşmedeki edimlerin usulüne uygun olarak davalı yüklenici şirket tarafından yerine getirilmediğinden bahisle kesin teminatın güncelleme farkının tahsilini ve birleşen dava dosyası ile davacı idarenin zararının tazmini talep etmiş; davalı yüklenici tarafından açılan karşı davada ise, sözleşmenin feshinin hukuka aykırı olduğunun tespiti ile teminatın iadesi ile uğranılan zararın tahsilini talep etmiştir.
Mahkemece, hükme esas alınan 30.10.2017 tarihli bilirkişi raporuna dayalı olarak asıl davanın kabulüne ve birleşen davanın kısmen kabulüne ve karşı davanın reddine karar verilmiştir. 30.10.2017 tarihli bilirkişi raporu değerlendirildiğinde; karşı dava bakımından inceleme yapılmadığı ve başka davanın konusunu oluşturabileceği kabul edilmiştir. Davalı-karşı davacı yüklenici tarafından rapora süresinde itiraz edilmesine rağmen mahkemece dikkate alınmamış ve karşı dava konusunda gerekçeli kararda da değerlendirme yapılmamıştır. O halde mahkemece, tarafların tüm delilleri, iddia ve savunmaları değerlendirilmek suretiyle taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine açık konusunda uzman bilirkişi kurulundan rapor da alınarak sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
2-Bozma nedenine göre davalı-karşı davacının sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Direnme Kararı:
12. … Asliye Hukuk Mahkemesinin 14.09.2020 tarihli ve 2020/126 E., 2020/248 K. sayılı kararı ile; önceki karar gerekçelerinin yanında, bilirkişi raporundaki mevcut tespit ve değerlendirmeler doğrultusunda sözleşmenin davacı idare tarafından haklı nedenle feshedildiğinin sabit olması ve mahkemenin bu yöndeki kabul ve değerlendirmesi karşısında karşı davanın ayrı bir değerlendirmeye muhtaç olmaksızın kendiliğinden redde mahkum olduğu gerekçesiyle direnme kararı vermiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
13. Direnme kararı süresi içinde asıl ve birleşen davada davalı-karşı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
14. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda, hükme esas alınan bilirkişi raporuna asıl ve birleşen davada davalı-karşı davacı vekilinin itirazına rağmen mahkemece, alınan bilirkişi raporunun yeterli görülmesi suretiyle başkaca inceleme ve değerlendirmeye lüzum görülmeksizin yazılı şekilde hüküm tesisinin yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
15. Uyuşmazlık konusu itibari ile öncelikle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda (HMK) düzenlenen bilirkişi delili hakkında açıklamalarda bulunmakta fayda vardır.
16. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Bilirkişiye başvurulmasını gerektiren hâller” başlıklı 266/1. maddesi; “Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hâllerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Ancak genel bilgi veya tecrübeyle ya da hâkimlik mesleğinin gerektirdiği hukukî bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişiye başvurulamaz. Hukuk öğrenimi görmüş kişiler, hukuk alanı dışında ayrı bir uzmanlığa sahip olduğunu belgelendirmedikçe, bilirkişi olarak görevlendirilemez” düzenlemesini içermektedir. Bilirkişi incelemesinin esası; uyuşmazlığın çözümünde gerekli olan özel veya teknik bilgiyi dava dosyasına temin etmektir. Bu bağlamda hâkim, hukuk bilgisi dışında kalan ve niteliği gereği özel veya teknik bilgiyi gerektiren hususları, alanında uzman kişi veya kişiler aracılığıyla inceleyecek ve elde edilen bilgi ile yapılacak değerlendirme sonucu karar tesisi için gereken kanaate ulaşabilecektir.
17. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 282. maddesi ile hâkimin bilirkişinin oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendireceği belirtilmiştir. Buradan hareketle bilirkişi incelemesi, HMK’da yer alan “kesin delil” ve “takdiri delil” şeklindeki tasnifte, takdiri deliller içerisinde yer almaktadır. Bir vakıanın doğruluğunun belirlenmesi için ileri sürülen takdiri delilin ispat gücü, hâkimin bu konuda vicdani kanaatiyle yapacağı değerlendirme ile belirlenir. Bu çerçevede takdiri deliller içerisinde yer alan bilirkişi incelemesinin dosyaya sağlamış olduğu özel veya teknik bilgi ya da tespit vasıtasıyla, inceleme konusu olan vakıalara dayalı iddiaların ispatı hususunda hâkimde oluşan kanaat neticesinde bir karar verilir. Bu aşamada hâkim, uyuşmazlık konusuyla ilgili kanun tarafından tanınan takdir yetkisi çerçevesinde, olumlu ya da olumsuz bir karar vermek için gerekli olan kanaatin oluşumunda, bilirkişi raporunu dosya kapsamındaki diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirerek bir karar tesis edecektir.
18. Bilirkişi raporunun serbestçe değerlendirilmesinde kastedilen; raporda ulaşılan sonuç hakkında taraflarca ileri sürülen iddiaların ispatına dair Kanun’da aranan düzeyde bir kanaatin oluşumu için hâkim tarafından yapılan muhakemedir. Ancak ayrıca belirtilmelidir ki; hâkim tarafından hukuka ve hakkaniyete uygun karar tesisinde gerekli olan kanaatin oluşumu için HMK’nın 282. maddesi çerçevesinde bilirkişi raporuna ilişkin olarak yapılacak değerlendirmenin, hukukî sınırlar içerisinde ve uyuşmazlık konusu somut vakıaya uygun nitelikte olması gerekir. Başka bir anlatımla; hâkim bilirkişi raporunu değerlendirirken dava konusu vakıaya ilişkin tutarlı, mantıkî ve hukukî gerekçeler ortaya koymalıdır. Bu kapsamda bilirkişinin uzmanlık alanı ve bilgisi, raporun mahkemece tanımlanan görev çerçevesinde düzenlenip raporda varılan sonucun somut olaya uygun ve anlaşılır olup olmadığı gibi hususlar, bilirkişi raporunun değerlendirmesinde hâkim tarafından nazara alınması gerekir (Erdoğan, Ersin/ Üçüncü, Sümeyye Hilal: Bilirkişilik Kurumu ve Bilirkişi Raporunun Delil Değerine İlişkin Bazı Sorunlar, Hacettepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, 2010, C. 10, S. 1, s. 372 vd.). Sözü edilen bu takdir hakkının kapsamı, hâkimin hukukî olmayan özel ve teknik bilgiye ilişkin konularda, doğrudan doğruya kendi yorumuna ve anlayışına göre hüküm verebileceği anlamına da gelmemektedir. Zira eksik inceleme ve araştırma ile hukukî olmayan yoruma dayalı olarak hatalı değerlendirme sonucu hüküm kurulamayacağı açıktır.
19. Mahkemece bilirkişi incelemesine başvurulduğunda; raporun, olayın özelliklerine ve uyuşmazlığın çeşidine göre yapılması gerekli olan inceleme ve değerlendirmeleri içermesi, raporda hâkimin uyuşmazlığı çözmesi için gerekli olan tüm özel ve teknik bilgilere ve açıklamalara usulünce yer vermesi, tarafların iddia, savunma ve itirazlarını gerekçeleriyle ve olayın teknik özellikleriyle tartışması, bu tartışmanın da denetime elverişli olması gerekmektedir. Anılan bilirkişi raporunun teknik özellikleri taşımaması, denetime elverişli olmaması, mevcut bilirkişi raporları ile çelişki oluşturması ya da verilen bilgilere göre somut olayın özellikleri ve var olan teknik verilere göre kendi içinde çelişki oluşturur tarzda olması hâlinde söz konusu rapor hükme esas alınamayacaktır. Hâkim bu durumda, davayı aydınlatma yükümlülüğünün de bir gereği olarak, eksiklik veya belirsizliğin ya da çelişkilerin giderilmesi ve gerçeğin ortaya çıkarılması için bilirkişiden ek rapor almalı ya da yeni bir bilirkişi incelemesi yaptırmalıdır.
20. Bu aşamada hâkimin izleyeceği yöntem, HMK’nın 281. maddesinde; “(1) Taraflar, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilirler. Bilirkişi raporuna karşı talebin bu süre içinde hazırlanmasının çok zor veya imkânsız olması ya da özel yahut teknik bir çalışmayı gerektirmesi hâlinde yine bu süre içinde mahkemeye başvuran tarafa, sürenin bitiminden itibaren işlemeye başlamak, bir defaya mahsus olmak ve iki haftayı geçmemek üzere ek süre verilebilir.
(2) Mahkeme, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden, yeni sorular düzenlemek suretiyle ek rapor alabileceği gibi, tayin edeceği duruşmada, sözlü olarak açıklamalarda bulunmasını da kendiliğinden isteyebilir.
(3) Mahkeme, gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme de yaptırabilir” şeklinde gösterilmiştir.
21. Ayrıca aynı hususla ilgili olarak 6754 sayılı Bilirkişilik Kanunu’nun 3/7. maddesi de; “Aynı konuda bir kez rapor alınması esastır; ancak rapordaki eksiklik veya belirsizliğin giderilmesi için ek rapor istenebilir” hükmünü haizdir. Bu bağlamda çözümü hukuk bilgisi dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektirdiği için bilirkişiye başvurulduğu hâllerde mahkeme, bilirkişi raporunda noksan veya müphem gördüğü hususların tamamlanması veya açıklanması için kendiliğinden veya tarafların itirazı üzerine bilirkişiden, yeni sorular düzenlemek suretiyle ek rapor alabileceği gibi gerçeğin ortaya çıkması için önceki bilirkişi veya yeniden seçeceği bilirkişi vasıtasıyla yeniden inceleme de yaptırabilir. Ayrıca bilirkişi raporları arasında çelişki varsa, çelişki giderilmeden karar verilemez. Ancak, bilirkişi raporunun noksan ve müphem bulunmadığı (tam ve açık bulduğu), itirazların daha önce incelenmiş veya dava dosyasındaki bilgilerle karşılanmasının mümkün olduğunun belirlendiği hâllerde mahkeme, ek rapor almadan veya yeni bir bilirkişi incelemesi yaptırmadan bilirkişi raporuna karşı yapılmış olan itirazları kendisi de inceleyebilecektir (Kuru, Baki: Hukuk Muhakemeleri Usulü, C. III, … 2001, s. 2761). Bu aşamada ayrıca belirtilmelidir ki; bilirkişilerin inceleme konusunda uzman olmadıklarının tespiti nedeniyle var olan eksikliğin, belirsizliğin veya çelişkinin ek rapor ile giderilmesi mümkün değilse, mahkemece yeniden belirlenecek bir bilirkişi veya bilirkişi heyeti vasıtasıyla yapılacak inceleme sonucunda bir karar verilmesi gerekmektedir. Bir başka deyişle, çözümü için özel veya teknik bilgi gereken bir hususta hazırlanan bilirkişi raporunun, düzenleyen bilirkişilerin gerekli özel veya teknik bilgiden yoksun olmaları nedeniyle hükme esas alınacak niteliği haiz olmaması durumunda mahkemece, yeni bir bilirkişi incelemesi yapılmaksızın karar verilemez.
22. Nitekim aynı ilkelere Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 01.06.2021 tarihli ve 2017/11-2480 E., 2021/657 K.; 18.05.2022 tarihli ve 2022/(13)3-294 E., 2022/669 K. sayılı kararlarında da değinilmiştir.
23. Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendiğinde; asıl ve birleşen davada davacı vekili taraflar arasında imzalanan hizmet alım sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiğini ileri sürerek kesin teminatın güncelleme farkını ve idarenin uğramış olduğu zararı talep etmiş; davalı da açmış olduğu karşı davasında sözleşmeye aykırı davrananın idare olduğunu, bu nedenle idarenin sözleşmeyi feshinin haksız olduğunu ileri sürerek teminat mektubu bedeli ile şirketin uğradığı zararın idareden tahsilini talep etmiştir. Mahkemece konunun aydınlatılması için bilirkişi deliline başvurulmuş ve 30.10.2017 tarihli bilirkişi raporunun benimsenmesi suretiyle hüküm kurulmuş; rapora asıl ve birleşen davada davalı- karşı davada davacı vekili tarafından itiraz edilmiş ise de Mahkemece rapor yeterli ve hüküm kurmaya elverişli bulunarak karar verilmiştir.
24. Yukarıda da açıklandığı üzere Mahkeme, bilirkişi raporuna yapılan itirazları incelediğinde raporun yeterli olduğu kanaatine ulaşır ve gerekli görmezse yeni bilirkişi raporu almaksızın karar verebilir. Somut olayda da, alınan bilirkişi heyeti raporunda davacı idarenin sözleşmeyi feshinin haklı olduğu belirtilmiş ve bu durum Mahkemece benimsenmiştir. Özel Daire bozma kararında her ne kadar hükme esas alınan 30.10.2017 tarihli bilirkişi heyeti raporunda karşı dava bakımından inceleme ve değerlendirme yapılmadığı belirtilmişse de, taraflar arasındaki sözleşmenin davacı idare tarafından feshinin haklı görülmesi ve böylece asıl ve birleşen davaların kabulüne karar verilmesi durumunda, feshin haksızlığına dayanan karşı davanın reddinin gerekeceği açıktır. Vakıa ve sonucun tek olması nedeniyle araştırılması gereken başkaca bir durum bulunmamaktadır.
25. Kaldı ki, Mahkemenin birinci kararının son paragrafında “davalı karşı davacı şirketin davasının ise alınan bilirkişi raporuna göre davacı tarafın davasının sabit olduğu anlaşıldığından davalı tarafın ispatlanamayan davasının reddine” açıklaması bulunduğu anlaşılmakla, kararın karşı dava yönünden gerekçesiz olduğundan bahsedilemez.
26. Hâl böyle olunca, Mahkemece verilen direnme kararı yerindedir.
27. Ne var ki, Özel Daire bozma kararına göre davalı-karşı davacının sair temyiz itirazları yönünden inceleme yapılmadığı anlaşılmakla bu yönden inceleme yapılmak üzere dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
IV. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Direnme uygun olup sair hususların incelenmesi için dosyanın YARGITAY 3. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 21.12.2022 tarihinde oybirliği ile kesin olarak karar verildi.