Yargıtay Kararı Hukuk Genel Kurulu 2021/740 E. 2022/551 K. 14.04.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2021/740
KARAR NO : 2022/551
KARAR TARİHİ : 14.04.2022

MAHKEMESİ : Yargıtay 12. Hukuk Dairesi (İlk Derece Mahkemesi Sıfatıyla)

1. Taraflar arasındaki “tazminat” davasından dolayı Yargıtay 12. Hukuk Dairesince ilk derece mahkemesi sıfatıyla yapılan yargılama sonunda, davanın reddine karar verilmiştir.
2. Karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı vekili dava dilekçesinde; Manavgat İcra (Hukuk) Mahkemesinin 2017/252 E. sayılı dosyasının karar duruşmasında müvekkil şirketin icra takibine yaptığı itirazın kaldırılmasına karar verildiğini, mahkemece kısa kararda yazılı olmayan tahliyeye dair kısmını kanuna aykırı olarak gerekçeli karara eklediğini, kısa karar ile gerekçeli karar çelişkili olup şirketin tahliye edilmesine neden olduğunu, bu nedenle müvekkilinin ticarî itibarının sarsıldığını, maddi-manevi zararının bulunduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 120.000TL maddi tazminatın 01.01.2019 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte, 70.000TL manevi tazminatın ise dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte Hazineden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı … Hazinesi vekili cevap dilekçesinde; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 46. maddesinde belirtilen şartların oluşmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Özel Daire Kararı:
6. Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 16.06.2021 tarihli ve 2020/6 E., 2021/8 K. sayılı kararı ile;
“…Davacı vekili; Dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin davalı sıfatına haiz olduğu Manavgat İcra Hukuk Mahkemesinin 2017/252 esas sayılı dosyasında karar duruşmasında müvekkil şirketin icra takibine yaptığı itirazın kaldırılmasına karar verdiği, icra mahkemesinin kısa kararı ile gerekçeli kararının aykırı olarak kurulduğu, şirketin tahliye edilmesine neden olunduğunu, bu nedenlerle ticari itibarlarının sarsıldığını, maddi-manevi zararının söz konusu olduğu iddiasıyla 120,000,00-TL maddi tazminatın 01/01/2019 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte, 70.000,00-TL manevi tazminatın ise dava tarihinden itibaren işleyecek faizleri ile birlikte hazineden alınarak kendilerine ödenmesini istemiştir.
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki olmadığını, yargısal sürecin tamamlanmadığını, bu nedenle zarar unsurunun oluşmadığını, HMK’nun 46. maddesinde belirtilen yasal koşulların oluşmadığını, belirtilen nedenlerle davanın reddine ve davacı aleyhine disiplin para cezasına hükmedilmesini istemiştir.
İhbar olunan Hakim … cevap dilekçesinde özetle; davacının tazminat talebine konu ettiği dava dosyasının, kiralanan taşınmazların ilamsız takip yoluyla tahliye talebine ilişkin olduğu, icra mahkemelerinin dar yetkili olduğundan sadece takip hukukuna ilişkin olarak İcra İflas Kanunu uyarınca yasada belirtilen usullere göre, yasa yolları açık olarak karar verildiğini, HMK’nun 46.maddesinde sayılan koşulların oluşmadığını, herhangi bir ihmal ve kusurlarının bulunmadığını, davanın reddini ve davacı aleyhine disiplin para cezasına hükmedilmesini istemiştir.
DELİLLER:
Manavgat İcra Hukuk Mahkemesinin 2017/252 E. sayılı dosyası,
Manavgat 2.İcra Müdürlüğünün 2017/1316 sayılı takip dosyası,
İLGİLİ KANUN MADDELERİ:
A-…nun 46. maddesi :
(1) Hakimlerin yargılama faaliyetinden dolayı aşağıdaki sebeplere dayanılarak Devlet aleyhine tazminat davası açılabilir:
(a) Kayırma veya taraf tutma yahut taraflardan birine olan kin veya düşmanlık sebebiyle hukuka aykırı bir hüküm veya karar verilmiş olması.
(b) Sağlanan veya vaat edilen bir menfaat sebebiyle kanuna aykırı bir hüküm veya karar verilmiş olması.
(c) Farklı bir anlam yüklenemeyecek kadar açık ve kesin bir kanun hükmüne aykırı karar veya hüküm verilmiş olması.
(ç) Duruşma tutanağında mevcut olmayan bir sebebe dayanılarak hüküm verilmiş olması.
(d) Duruşma tutanakları ile hüküm veya kararların değiştirilmiş yahut tahrif edilmiş veya söylenmeyen bir sözün hüküm ya da karara etkili olacak şekilde söylenmiş gibi gösterilmiş ve buna dayanılarak hüküm verilmiş olması.
(e) Hakkın yerine getirilmesinden kaçınılmış olması.
(2)Tazminat davasının açılması, hakime karşı bir ceza soruşturmasının yapılması yahut mahkûmiyet şartına bağlanamaz.
(3)Devlet, ödediği tazminat nedeniyle, sorumlu hakime ödeme tarihinden itibaren bir yıl içinde rücu eder.
B- …nun 49. maddesi :
Dava esastan reddedilirse davacı, beşyüz Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar disiplin para cezasına mahkûm edilir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME:
Dava, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 46. maddesi uyarınca hakimin kararından dolayı Hazine aleyhine açılan tazminat istemine ilişkindir.
1086 sayılı Kanun’u, ek ve değişiklikleri ile birlikte tümüyle yürürlükten kaldıran 12.01.2011 tarih ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu, 01 Ekim 2011 tarihinde yürürlüğe girmiş ve anılan Kanun’da; “Hâkimin Hukuki Sorumluluğu” başlığı altında yapılan düzenlemeyle (Kanunun 46 – 49. maddelerinde); sorumluluk sebeplerine, yargılamada görevli merciye, dava dilekçesine dair özel yöntem ve davanın reddi halinde verilecek cezaya dair özel hükümler getirilmiş, kısaca hâkimlerin hukukî sorumluluğuna ilişkin yeni bir sistem hayata geçirilmiştir. Buna göre, hakimlerin yargılama faaliyetinden dolayı ancak Devlet aleyhine tazminat davası açılabileceği, kişisel kusura, haksız fiile veya diğer sorumluluk sebeplerine dayanılarak da olsa hâkim aleyhine tazminat davası açılamayacağı kuralı benimsenmiştir.
GÖREV: Görevli yargı merciine ilişkin olarak HMK’nun 47. maddesinde; “Devlet aleyhine açılan tazminat davası, ilk derece ve bölge adliye mahkemesi hâkimlerinin fiil ve kararlarından dolayı, Yargıtay ilgili hukuk dairesinde;…açılır ve ilk derece mahkemesi sıfatıyla görülür” hükmüne yer verilmiştir. Bu maddeye göre, karar temyiz edilse idi, temyiz incelemesi Yargıtay’ın hangi Hukuk Dairesinde yapılacak idiyse, dava o Hukuk Dairesinde açılacaktır. Somut olayda, davaya konu olan şikayete ilişkin İcra Hukuk Mahkemesi Hakimleri tarafından bu konuda verilen kararın temyiz mercii Dairemiz olduğundan, ilk derece mahkemesi sıfatıyla davaya bakmaya da Dairemiz görevli ve yetkili bulunmaktadır.
SÜRE : Dava yasal süre içerisinde açılmıştır.
İHBAR :6100 sayılı Kanunun 48. maddesinin 2. fıkrasında yer alan; “Mahkeme, açılan tazminat davasını, ilgili hâkime resen ihbar eder” emredici hükmü gereği, dava, kararı veren Hâkim …’e resen ihbar edilmiştir.
HARÇ VE GİDER AVANSI: HMK’nun 120. maddesinin 1. fıkrasında; “Davacı, yargılama harçları ile her yıl Adalet Bakanlığınca çıkarılacak gider avansı tarifesinde belirlenecek olan tutarı, dava açarken mahkeme veznesine yatırmak zorundadır” hükmüne yer verilmiş olup, davacı, HMK’nun 120. maddesinin 1. fıkrası uyarınca; dava açarken gerekli harç ve gider avansını yatırmıştır.
ÖN İNCELEME:
Davacı vekilinin …nun 120. maddesi gereğince yatırması gereken gider avansını yatırdığı, davanın Hakim …’e re’sen ihbar edildiği, tensip tutanağının davacı vekiline, dava dilekçesi ve ekleri ile tensip tutanağının, davalı ile ihbar olunana tebliğ edildiği, davalı vekilinin cevap dilekçesi sunduğu, dilekçenin, davacı vekiline ve ihbar olunana tebliğ edildiği, ihbar olunanın cevap dilekçesi sunduğu, bu dilekçenin davacı vekili ile davalı vekiline tebliğ edildiği, davacının cevaba cevap dilekçesi sunduğu, dilekçenin davalı vekiline tebliğ edildiği, …nun 137 v.d. maddeleri uyarınca ön inceleme aşamasının tamamlanmış olduğu görüldüğünden ve tarafların sulh olmayacakları anlaşıldığından, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yönetmeliği’nin 41. maddesinin 2. fıkrası gereğince tahkikata geçilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 46/1. maddesinde; Hâkimlerin yargılama faaliyetinden dolayı Devlet aleyhine tazminat davası açılabileceği vurgulandıktan sonra, dava sebepleri;
Kayırma veya taraf tutma yahut taraflardan birine olan kin veya düşmanlık sebebiyle hukuka aykırı bir hüküm veya karar verilmiş olması,
Sağlanan veya vaat edilen bir menfaat sebebiyle kanuna aykırı bir hüküm veya karar verilmiş olması,
Farklı bir anlam yüklenemeyecek kadar açık ve kesin bir kanun hükmüne aykırı karar veya hüküm verilmiş olması,
Duruşma tutanağında mevcut olmayan bir sebebe dayanılarak hüküm verilmiş olması,
Duruşma tutanakları ile hüküm veya kararların değiştirilmiş yahut tahrif edilmiş veya söylenmeyen bir sözün hüküm ya da karara etkili olacak şekilde söylenmiş gibi gösterilmiş ve buna dayanılarak hüküm verilmiş olması,
Hakkın yerine getirilmesinden kaçınılmış olması,
şeklinde tahdidi olarak gösterilmiştir.
HMK’nun 46 ve mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 573 ve devamı maddelerine göre, hâkimin, bir soruşturma, kovuşturma veya davayla ilgili olarak yaptığı işlem, yürüttüğü faaliyet ve kararları nedeniyle ancak Devlet aleyhine tazminat davası açılabilecek olup, kişisel kusura, haksız fiile veya diğer sorumluluk sebeplerine dayanılarak da olsa, hâkim aleyhine tazminat davası açılamayacağı her türlü kuşku ve duraksamadan uzaktır.
T.C. Anayasasının 138/1-2. maddesi gereğince; “Hâkimler görevlerinde bağımsızdırlar. Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm verirler. Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz.” Hâkimlerin Anayasa güvencesi altına alınan bağımsızlığı, ilke olarak yargı fonksiyonunun ifa edilmesi dolayısıyladır. Yargı yetkisinin özellikleri, hâkimlerin kişisel sorumluluğunda, özel bir sorumluluk düzeninin uygulanmasını zorunlu kılmıştır. Zira yargı görevinin bağımsızlık ve tarafsızlık içinde aksatılmadan yerine getirilmesi esastır. Gerçekten, hâkimlerin diğer devlet memurlarının tâbi bulundukları sorumluluk esaslarına bağlanmaları, yaptıkları her işlemin, aleyhlerine bir tazminat davasına yol açabileceğini düşünmelerine ve bunun sonucu olarak tereddüt içinde kalmalarına yol açabilir.
Tabiidir ki; adaletin gerçekleşmesi, hâkim hakkında sorumsuzluk müessesesinin kabulünü gerektirmez. Ancak, hâkimin hukuki sorumluluk halleri benimsenirken, yargısal faaliyetten ibaret olan esas görevinin aksatılmamasına büyük özen gösterilmesi zorunludur. Gelişigüzel bir sorumluluk sisteminin benimsenmesi, hâkimin bağımsızlığını ve tarafsızlığını tehlikeye düşürebilir.
Hâkimlerin verdikleri kararlarından dolayı ilke olarak sorumlu tutulamayacakları esas olmakla beraber, Hukuk Muhakemeleri Kanunu, hâkimin bağımsızlığı kadar tarafsızlığını da güvence altına almak amacıyla, onun hukuki sorumluluğunu sınırlı olarak kabul etmiş ve aynı zamanda sorumluluğun tespitini özel bir usule tâbi tutmuştur.
Hâkimin yargılama faaliyetinden dolayı Devlet aleyhine tazminat davası açılabilmesi için; HMK’nun 46. maddesinde tahdidi olarak yazılı bulunan sebeplerin bir ya da bir kaçının gerçekleşmesi, hâkimin görevini yaparken davacıya karşı düşmanlığı veya karşı tarafla dostluğu nedeniyle, davacı aleyhine, kasıtla veya ağır ihmalle kanuna açıkça aykırı karar vermiş olması, kasten, adalete ve yasalara aykırı karar verdiğinin, tevil ve tefsire ihtiyaç göstermeyecek derecede açık ve kesin olması, davacının karardan dolayı zarar görmesi ve hâkimin davranışı ile zarar arasında illiyet bağının olması ve bu hususların davacı tarafından kanıtlanması gerekir.
Somut olayın incelenmesinde; İncelenen tüm dosya kapsamına göre;
Manavgat 2.İcra Müdürlüğünün 2017/1316 sayılı takip dosyasında Starkom Elk. Kuy. İnş. Taah. Ltd. Şti. aleyhine icra takibine geçildiği, borca itiraz üzerine takibin durduğu, alacaklılar tarafından Manavgat İcra Hukuk Mahkemesinin 2017/252 esas sayılı itirazın kaldırılması ve tahliye davası açıldığı, mahkemece davanın kabulüne karar verildiği, istinaf üzerine Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 6.Hukuk Dairesince kısa karar ile gerekçeli karar arasındaki çelişkinin giderilmek üzere İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, yeniden karar verilmek üzere mahkemesine gönderilmesine karar verildiği, dosyanın Manavgat İcra Hukuk Mahkemesinin 2019/87 esasını alarak yeniden karar verildiği ve bu kararın istinafı üzerine yargılama aşamasının devam ettiği anlaşılmıştır.
Tazminat istemi, yasa yolları düzenlenmiş bulunan yargısal işlem ve kararlara ilişkindir. Davacı vekilinin iddiası ve gelişim biçimi itibariyle, hukuki süreç işlemiş, ancak henüz tamamlanmamış, yasa yolları tüketilmemiştir. Bu aşamada zararın varlığından söz edilemeyeceğinden davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Hâkimin bağımsızlığı ve tarafsızlığı ile bunların gerçekleştirilmesine yönelik teminatlar hâkimlerin keyfî davranabilecekleri, istedikleri şekilde karar verebilecekleri ve bu kararlardan da sorumlu olmayacakları anlamına gelmemekle birlikte, somut olayda, HMK’nun 46. maddesinde sayılan sebeplerin mevcut olmadığı sonuç ve vicdani kanaatına varıldığından, işbu davanın reddine ve …nun 49. maddesi hükmü uyarınca davacının 700-TL disiplin para cezası ile cezalandırılmasına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlere, kararın dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, dosyadaki kanıtlara ve heyetin takdirine göre;
1-HMK’nun 46.maddesi uyarınca açılan davanın REDDİNE,
2-HMK’nun 49.maddesi uyarınca davacının takdiren 700-TL disiplin para cezası ile cezalandırılmasına,
3-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince; alınması gereken 93,10 TL başvurma harcı yerine 83,50 TL alındığından, eksik kalan 9,60 TL harç ile alınması gereken 123,60 TL maktu karar ve ilam harcı olmak üzere toplam 133,20-TL bakiye harcın, peşin alınan 3244,72-TL harçtan mahsubu ile artan 3111,52 -TL harcın karar kesinleştiğinde istek halinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafca yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
5-HMK’nun 333. maddesi gereği, hükmün kesinleşmesinden sonra, davacı tarafından yatırılan gider avansından kullanılmayan kısım kalması halinde davacıya iadesine,
6-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre davalı yararına hesaplanan 5.940-TL maktu vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı … Hazinesine verilmesine,…” karar verilmiştir.
Kararın Temyizi:
7. Özel Daire kararı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

II. GEREKÇE
8. Dava, HMK’nın 46. maddesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.
9. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 46. maddesinde sorumluluk nedenleri sınırlı olarak sayılmıştır. HMK’nın 46. maddesinde “(1) Hâkimlerin yargılama faaliyetinden dolayı aşağıdaki sebeplere dayanılarak Devlet aleyhine tazminat davası açılabilir:
a) Kayırma veya taraf tutma yahut taraflardan birine olan kin veya düşmanlık sebebiyle hukuka aykırı bir hüküm veya karar verilmiş olması.
b) Sağlanan veya vaat edilen bir menfaat sebebiyle kanuna aykırı bir hüküm veya karar verilmiş olması.
c) Farklı bir anlam yüklenemeyecek kadar açık ve kesin bir kanun hükmüne aykırı karar veya hüküm verilmiş olması.
ç) Duruşma tutanağında mevcut olmayan bir sebebe dayanılarak hüküm verilmiş olması.
d) Duruşma tutanakları ile hüküm veya kararların değiştirilmiş yahut tahrif edilmiş veya söylenmeyen bir sözün hüküm ya da karara etkili olacak şekilde söylenmiş gibi gösterilmiş ve buna dayanılarak hüküm verilmiş olması.
e) Hakkın yerine getirilmesinden kaçınılmış olması.” düzenlemesi bulunmaktadır.
10. Somut olayda HMK’nın 46. maddesinde sınırlı sayıda belirtilen sorumluluk sebeplerinden hiçbiri bulunmadığından ve hâkimlerin yargılama faaliyetinden dolayı tazminat şartları oluşmadığından Özel Dairece davanın reddine karar verilmesi yerindedir.
11. Hâl böyle olunca, yapılan açıklamalara, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bilgi ve belgelere, Daire kararında açıklanan gerektirici nedenlere, delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, usul ve yasaya uygun olduğu tespit edilen Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın onanması gerekir.

III. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın ONANMASINA,
Harç peşin alındığından harç alınmasına yer olmadığına, 14.04.2022 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.