YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2021/52
KARAR NO : 2021/782
KARAR TARİHİ : 17.06.2021
MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi
1. Taraflar arasındaki “işçilik alacağı ” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesince verilen asıl ve birleşen davanın kabulüne ilişkin kararın davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 9. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesince Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4.1. Davacı vekili asıl dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı işyerinde 22.04.1996-03.03.2015 tarihleri arasında çalıştığını, iş sözleşmesinin haksız ve sendikal nedenlerle feshedildiğini, müvekkilinin açtığı işe iade davasında işe iade ve sendikal tazminat taleplerinin kabul edildiğini, kararın temyiz incelemesinden geçerek kesinleştiğini, davalı işverene işe başlatılması için ihtarname göndermesine rağmen işe başlatılmadığını, fesihten önceki aylık ücretinin net 4.000TL olduğunu ileri sürerek kıdem, ihbar ve sendikal tazminatlar ile noter masrafının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
4.2. Mahkemenin birleşen 2017/269 Esas sayılı dosyasında davacı vekili; boşta geçen süre ücret alacağının davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağından hukukî yarar yokluğundan reddi gerektiğini, öte yandan iş sözleşmesinin haklı sebeple feshedildiğini, davacının kıdem ve ihbar tazminatlarına hak kazanmadığını belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesi Kararı:
6. Bursa 5. İş Mahkemesinin 06.03.2018 tarihli ve 2017/147 E., 2018/259 K. sayılı kararı ile; davacının kesinleşen işe iade kararı sonrası süresinde davalı işverene işe başlatılması için talepte bulunduğu ancak işe başlatılmadığı gerekçesiyle asıl ve birleşen davaların kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararı:
7. Bursa 5. İş Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içerisinde taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
8. Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesinin 10.01.2019 tarihli ve 2018/1719 E., 2019/24 K. sayılı kararı ile; davacının yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun esastan reddi ile davanın kısmi eda külli tespit davası olarak açıldığı, davalının davadan önce temerrüde düşürülmediği, bu nedenle dava dilekçesi ile talep edilen miktarlara dava; arttırılan miktarlara talep artırım tarihinden, kıdem tazminatına ise davacının işe başlatılmadığı tarihten itibaren faiz işletilmesi gerektiği gerekçesiyle davalının istinaf başvurusunun kısmen kabulüne ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 353. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinin (2) numaralı alt bendi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına, asıl ve birleşen davaların kabulüne karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
9. Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
10. Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 25.02.2020 tarihli ve 2019/3254 E., 2020/2957 K. sayılı kararı ile; “… 1-Dosya kapsamının birlikte değerlendirilmesiyle yapılan inceleme sonucunda, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, Bölge Adliye Mahkemesi kararının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan yönleri usul ve kanuna uygun görülmüştür
2- Uyuşmazlık; sendikal tazminat hesabında davacının, hangi tarihteki ücretinin dikkate alınacağı noktasında toplanmaktadır.
Sendikal tazminat, İş Kanunu’nun 21. maddesinde düzenlenen iş güvencesi tazminatından farklı ve bağımsız bir tazminat türü olup, işçinin işe başvurusu veya işe başlatılıp, başlatılmaması şartlarına bağlı değildir.
Bu nedenle, davacının geçersizliğine hükmedilen ilk fesih tarihindeki çıplak ücreti yerine, işe başlatılmadığı tarihteki ücreti esas alınarak hesaplama yapılan bilirkişi raporuna istinaden, sendikal tazminatın hüküm altına alınması hatalıdır.
Nitekim, aynı davalıya karşı açılan ve Dairemizce daha önce temyiz incelemesi yapılan emsal dosyalarda da Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi’nin kararları bu yönden bozulmuştur…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Direnme Kararı:
11. Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesince 18.09.2020 tarihli ve 2020/1183 E., 2020/1330 K. sayılı kararı ile; sendikal tazminatın davacının işe başlatılmadığı tarihteki ücreti esas alınarak hesaplanması hatalı ise de bu hususun istinaf yoluna başvuran davalı vekilince istinaf nedeni yapılmadığı, hesaplamanın nasıl yapılacağına ilişkin açık bir yasal düzenleme bulunmadığı gibi bu durum kamu düzenine de ilişkin olmadığından, istinaf incelemesi yapılırken re’sen nazara alınmadığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
12. Direnme kararı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
13. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; istinaf dilekçesinde, istinaf sebebi olarak ileri sürülmeyen sendikal tazminatın fesih tarihindeki çıplak ücret yerine işe başlatılmama tarihindeki ücretin esas alınarak belirlenmesi hususunun daha önce Özel Dairece temyiz incelemesi yapılan emsal dosyalarda da bozma nedeni yapıldığının belirlenmesi karşısında Yargıtay tarafından bozma nedeni yapılıp yapılamayacağı, bozmanın kanunun açık hükmüne veya kamu düzenine aykırılık oluşturan nedene dayalı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
III. ÖN SORUN
14. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, işin esasına girilmeden önce mahkemece davanın kabulüne ilişkin verilen kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince davacının istinaf başvurusunun esastan reddine; davalının istinaf başvurusunun ise kısmen kabulüne ve hükmedilen alacaklara işletilen faiz başlangıç tarihleri yönünden ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına şeklinde verilen kararın davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine Özel Daire tarafından davalının sair temyiz itirazlarının reddi ile sendikal tazminatın davacının geçersizliğine hükmedilen fesih tarihindeki çıplak ücreti yerine işe başlatılmadığı tarihteki ücretinin esas alınarak karar verilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle bozulmasına karar verildiği somut olayda brüt 71.272,27TL kıdem tazminatı, brüt 10.776,08TL ihbar tazminatı, brüt 66.754,80TL sendikal tazminat alacağının ve birleşen dosyada brüt 15.710,80TL boşta geçen süre ücreti alacağının hüküm altına alındığı ve Özel Dairece bozma konusu yapılan ve Bölge Adliye Mahkemesi tarafından direnilen uyuşmazlık konusu alacağın sendikal tazminat olduğu gözetildiğinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1-a ve Ek 1. maddelerine göre direnme karar tarihi olan 18.09.2020 tarihinde Bölge Adliye Mahkemeleri’nden gelen dosyalarda temyiz edilebilirlik (kesinlik) sınırının 72.070TL olduğu, hüküm altına alınan sendikal tazminat miktarının ise brüt 66.754,80TL olduğu dikkate alındığında davalı vekilinin temyiz isteminin miktar itibariyle kesinlik sınırının altında olup olmadığı ön sorun olarak tartışılıp değerlendirilmiştir.
IV. GEREKÇE
15. 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’un Geçici 2. maddesinin 1. fıkrasında, “…Bölge adliye mahkemelerinin kuruluşları, yargı çevreleri ve tüm yurtta göreve başlayacakları tarih, Resmî Gazetede ilân edilir.” düzenlemesine yer verilmiş ve 07.11.2015 tarihli ve 29525 sayılı Resmî Gazetede ilan edilerek bölge adliye mahkemeleri 20.07.2016 tarihi itibariyle fiilî olarak göreve başlamıştır.
16. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 341. maddesinde istinaf yoluna başvurulabilen kararlar, aynı Kanun’un 361 ve 362. maddelerinde de temyiz edilebilen ve temyiz edilemeyen kararlar belirtilmiştir. HMK’nın 362/1-(a) maddesi uyarınca “miktar veya değeri kırk bin Türk Lirasını (bu tutar dahil) geçmeyen davalara ilişkin kararlar” hakkında temyiz yoluna başvurulmaz. Kesinlik sınırı kamu düzeni ile ilgili olup re’sen nazara alınır.
17. 6763 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 44. maddesiyle 6100 sayılı HMK’ya eklenen Ek 1. madde ile aynı Kanun’un 362/1-(a) maddesinde öngörülen parasal sınırlar her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, o yıl için 04.01.1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 298. maddesi hükümleri uyarınca Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle ile belirlenmektedir. Anılan Ek 1 maddenin 2. fıkrasında ise HMK’nın 341, 362 ve 369. maddelerindeki parasal sınırların uygulanmasında hükmün verildiği tarihteki miktarın esas alınacağı hükme bağlanmıştır.
18. Bu açıklamalara göre direnme kararının verildiği 18.09.2020 tarihinde HMK’nın 362/1-(a) maddesinde öngörülen kesinlik sınırı 72.070TL’dir.
19. Belirtilmelidir ki; bir mahkeme kararının temyiz edilip edilemeyeceği belirlenirken, temyiz hakkının doğduğu (kararın verildiği) tarihteki hukuksal durum esas alınmalı; karar tarihinde yürürlükte bulunan kanun hükmü temyiz sınırı yönünden hangi düzenlemeyi içeriyor ise ona bağlı kalınmalıdır. Buradaki “karar” teriminin, bölge adliye mahkemesinin Özel Daire bozmasına karşı verdiği direnme kararını da kapsayacağında duraksama bulunmamaktadır.
20. Eldeki davada temyize konu alacak miktarının ne olduğunun açıklanmasında yarar bulunmakta olup davacı, asıl davada kıdem, ihbar ve sendikal tazminatları ile noter masraflarının; birleşen davada ise boşta geçen süre ücreti alacağının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
21. Mahkemece verilen davanın kabulüne ilişkin karar taraf vekillerinin istinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddi, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinin (2) numaralı alt bendi uyarınca esastan kısmen kabulü ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, faiz başlangıç tarihleri düzeltilmek suretiyle asıl ve birleşen davaların kabulüne karar verilmiştir.
22. Bölge Adliye Mahkemesince verilen asıl ve birleşen davaların kabulüne dair karar davalı vekilinin temyiz istemi üzerine Özel Daire tarafından davalının sair temyiz itirazlarının reddine karar verildikten sonra, sendikal tazminatın geçersizliğine hükmedilen fesih tarihindeki çıplak ücreti yerine davacının işe başlatılmadığı tarihteki ücreti üzerinden hesaplanması gerektiği gerekçesiyle bozulmuş, Bölge Adliye Mahkemesince önceki kararda direnilmiştir.
23. Bu durumda direnme kararını temyiz eden davalı aleyhine hükmedilen ve uyuşmazlık konusu olan 66.754,80TL sendikal tazminat alacağının açık biçimde Bölge Adliye Mahkemesince direnme kararının verildiği 18.09.2020 tarihinde geçerli olan 72.070TL tutarındaki temyiz edilebilirlik sınırının altında olduğundan, anılan karara karşı temyiz yasa yoluna başvurulması miktar itibariyle mümkün değildir.
24. Nitekim aynı hususlar Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 25.03.2021 tarihli ve 2020/9-2 E., 2021/338 K. sayılı kararında da vurgulanmıştır.
25. Şu hâlde davalı vekilinin direnme kararına yönelik temyiz isteminin miktar itibari ile reddine karar verilmelidir.
V. SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle;
Davalı vekilinin temyiz isteminin miktardan REDDİNE,
İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
Dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine 17.06.2021 tarihinde oy birliği ile ve kesin olarak karar verildi.