YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2021/513
KARAR NO : 2021/895
KARAR TARİHİ : 01.07.2021
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
1. Taraflar arasındaki “rücuan tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Bakırköy 20. İş Mahkemesince verilen davanın kabulüne dair karar davacı … Başkanlığı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 10. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davacı … Başkanlığı vekilince temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı … Başkanlığı (SGK/Kurum) vekili dava dilekçesinde; dava dışı sigortalının davalılara (davalıya) ait Beylükdüzü/Real Hipermarket inşaatının zemin katında alçı sıva işlerini yaparken seyyar iskeleden düşerek yaralandığını, 05.05.2007 tarihinde meydana gelen iş kazası nedeniyle sigortalının %26,2 oranında sürekli iş göremez hâle geldiğini, kendisine 73.995,85TL tutarında ilk peşin sermaye değerli gelir bağlandığını, ayrıca 211,94TL sosyal yardım zammı yapıldığını, kazanın oluşumunda davalının kusurlu olduğunu ileri sürerek belirsiz alacak davası olarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 37.103,95TL tazminatın sarf, ödeme ve bağlanan gelirin onay tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş; ıslah dilekçesi ile dava değerini 59.366,31TL’ye çıkarmıştır.
Davalı Cevabı:
5. Davalı … İnşaat Yapı İzolasyon Taah. ve Tic. Ltd. Şti. davaya cevap vermemiştir.
Mahkeme Kararı:
6. Bakırköy 20. İş Mahkemesinin 12.05.2016 tarihli ve 2014/278 E., 2016/150 K. sayılı kararı ile; bilirkişi kurulu raporunda davalı şirketin iş kazasının oluşumunda %80, dava dışı sigortalının %20 oranında kusurlu olduklarının belirlendiği, sigortalının kusuruna denk gelen miktar mahsup edildiğinde davacı Kurum zararının 59.366,31TL olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Özel Daire Kararı:
7. Bakırköy 20. İş Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararı süresi içinde davacı Kurum vekili tarafından temyiz edilmiştir.
8. Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 04.02.2019 tarihli ve 2016/14385 E., 2019/666 K. sayılı kararı ile; “…Kazalı sigortalı tarafından davalı işveren şirket ve dava dışı … İnşaat A.Ş. davalı gösterilmek suretiyle maddi tazminat davası açılmış, bu davada asıl işveren … İnşaat A.Ş’nin %20, davalı şirketin %60, kazalı sigortalının %20 kusurlu olduğu tespit edilmiştir. Asıl işverenlik sıfatı yönünden;maddi tazminat dosyası ile işbu dosya arasındaki çelişki irdelenerek giderilip, işverenlik sıfatları belirlenmeli, dava dışı şirketin de işverenlik sıfatının varlığı halinde bu kapsamda yeniden kusur raporu alınmalı, kazanılmış haklar gözetilmek suretiyle sonucuna göre karar verilmelidir.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu, karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Direnme Kararı
9. Bakırköy 20. İş Mahkemesinin 16.12.2019 tarihli ve 2019/106 E., 2019/277 K. sayılı kararı ile; bozma kararında sözü edilen … İnşaat A.Ş. unvanlı işyeri ile ilgili gerek davacı gerek davalı tarafın herhangi bir beyanının olmadığı, bu isimdeki şirket ile ilgili tazminat davası açıldığına ilişkin dosyada delil ya da belge bulunmadığı, bu nedenle bozma kararının dosya içeriğine aykırı olduğu gerekçesiyle önceki hükümde direnilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
10. Direnme kararı süresi içinde davacı Kurum vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
11. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; bozma kararının dosya içeriğine uygun olup olmadığı; buradan varılacak sonuca göre kazalı sigortalı tarafından dava dışı … İnşaat A.Ş. ile davalı şirkete karşı açılan tazminat davasında dava dışı şirkete kusur izafe edildiği dikkate alındığında bu şirketin işverenlik sıfatının bulunup bulunmadığı araştırılarak işverenlik sıfatı bulunduğunun tespiti hâlinde yeniden kusur raporu alınmasının gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
III. ÖN SORUN
12. Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında işin esasına geçilmeden önce davacı Kurum vekilinin direnme kararını temyiz etmekte hukukî yararının bulunup bulunmadığı ön sorun olarak tartışılıp değerlendirilmiştir.
IV. GEREKÇE
13. 6217 sayılı Kanun’un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na (HMK) eklenen Geçici 3. madde atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) bozma sonrası mahkemece yapılacak işlemleri düzenleyen 429. maddesinin 2. fıkrasında, “…Mahkeme, temyiz edenden 434. madde uyarınca peşin alınmış olan gideri kullanmak suretiyle, kendiliğinden tarafları duruşmaya davet edip dinledikten sonra, Yargıtay’ın bozma kararına uyulup uyulmayacağına karar verir.” hükmü bulunmaktadır.
14. Bu hükümden de anlaşılacağı üzere hâkim kural olarak bozma kararına uyup uymamak konusunda tarafların düşünce ve istekleri ile bağlı olmayıp uyma ya da direnme kararı verme konusunda serbestiye sahiptir.
15. Ancak Yargıtayın yerleşik uygulamasına göre, bozma nedenleri kamu düzenine ilişkin ve dolayısıyla hâkimin kendiliğinden göz önünde bulundurması gereken hususlara ilişkin değilse ve her iki taraf ya da vekilleri bozmaya uyulmasını istemişlerse artık mahkemece önceki kararda direnilemez. Bu durumda bozma kararına uyulması gerekir (HGK’nın 23.10.2018 tarihli ve 2017/12-734 E., 2018/1488 K. ile 21.02.2019 tarihli ve 2017/2-2293 E., 2019/190 K. sayılı kararları).
16. Ne var ki, bu kural tarafların veya vekillerinin direnme kararı verilmesini talep etmeleri hâlinde uygulanamaz. Çünkü hâkim yukarıda belirtildiği üzere tarafların bu konudaki düşünce ve istekleri ile bağlı değildir.
17. Diğer taraftan hukukî yarar dava şartı olduğu kadar, dava açılmasında olduğu gibi, mahkemeye yapılan her talep için, talepte bulunanın hukukî yararının varlığı şarttır. Aksi hâlde mahkeme, böyle bir talebi inceleyip yerine getiremez (Kuru, B.: Medenî Usul Hukuku El Kitabı, Cilt I, Yetkin Yayınları, Mart 2020, s.390).
18. Gelinen bu noktada belirtilmelidir ki; kanun yolu davanın taraflarına tanınan bir hukukî yoldur ki; bununla yanlış olan kararların (daha doğrusu yanlış olduğu iddia edilen kararların) tekrar incelenmesi ve değiştirilmesi sağlanır.
19. Hüküm mahkemelerinin karar verirken yanlış yapmaları ihtimali bulunduğundan, verilen kararların daha yüksek bir mahkeme tarafından kontrol edilmesi için, her hukuk sisteminde kanun yolları kabul edilmiştir (Kuru, B.: Hukuk Muhakemeleri Usulü, İstanbul 2001, Cilt III, s. 4483).
20. Kanun yollarından biri de temyiz kanun yolu olup, nihai bir karar, kanunda öngörülen süre içinde, harca tabi ise harcı yatırılarak temyiz edilebilir. Bunlara ilaveten nasıl ki, davacının dava açmakta hukukî menfaatinin bulunması gerekiyorsa, temyize başvuranın da hukukî menfaatinin bulunması gerekir.
21. Nitekim HGK’nın 02.04.2014 tarihli ve 2013/19-627 E., 2014/439 K. ile 07.03.2019 tarihli ve 2015/21-2228 E., 2019/256 K. sayılı kararları da aynı yöndedir.
22. Buna göre temyiz yoluna başvuran tarafın temyiz ettiği kararın kaldırılması ya da değiştirilmesinde korunmaya değer bir menfaati olmalıdır. Davada haklı çıkmış olan tarafın da hukukî menfaati bulunmak kaydıyla hükmü temyiz etmesi mümkündür.
23. Somut olayda mahkemece verilen ilk karar davacı Kurum vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece kazalı sigortalı tarafından davalı işveren ile dava dışı … İnşaat A.Ş.’ye karşı açılan maddi tazminat davasında belirlenen asıl işverenlik sıfatı yönünden oluşan çelişki giderilerek dava dışı şirketin işverenlik sıfatı bulunduğunun belirlenmesi hâlinde bu kapsamda yeniden kusur raporu alınması gerektiği gerekçesiyle bozulmuş, 16.12.2019 tarihli duruşmada mahkemece hazır olan davacı vekilinden bozmaya karşı diyecekleri sorulmuş olup, davacı Kurum vekili “Bozma kararında belirtilen şirkete dair dosya kapsamında hiçbir bilgi ve delil bulunmamaktadır. Direnme kararı verilmesini talep ediyoruz” şeklinde beyanda bulunmuş, mahkemece önceki hükümde direnilmiştir.
24. Şu hâlde davacı Kurum vekili önceki hükümde direnilmesi talep ettiği, mahkeme tarafından da direnme kararı verildiğine göre, davacı Kurum vekilinin artık direnme kararını temyiz etmekte hukukî menfaatinin bulunmadığı açıktır.
25. Hukuk Genel Kurulunun 08.04.2021 tarihli ve 2019/10-497 E., 2021/452 K. sayılı kararında da aynı sonuca varılmıştır.
26. Hâl böyle olunca davacı Kurum vekilinin direnme kararına yönelik temyiz isteminin hukukî yarar yokluğundan reddine karar verilmelidir.
V. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Davacı … Başkanlığı vekilinin temyiz isteminin hukukî yarar yokluğundan REDDİNE,
Karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 01.07.2021 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.