YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2021/413
KARAR NO : 2023/491
KARAR TARİHİ : 17.05.2023
MAHKEMESİ :Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/166 E., 2020/271 K.
KARAR : Davanın reddine
1. Taraflar arasındaki asıl davada endüstriyel tasarıma ve markaya tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, men’i, ref’i ve maddi tazminat, karşı davada ise endüstriyel tasarım ve marka hükümsüzlüğü davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda; Bakırköy (Kapatılan) 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen asıl davanın reddine, karşı davanın kısmen kabulüne ilişkin karar, taraf vekillerinin temyiz istemi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davacı-karşı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği düşünüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
ASIL DAVA
Davacı İstemi
4. Davacı vekili; müvekkilinin süt ve süt ürünleri alanında uzun yıllar boyunca faaliyette bulunduğunu ve alanında bilinen bir şirket hâline geldiğini, müvekkiline ait 2009/72120 sayılı ve “ÇUBUK” ibareli markanın 29 uncu sınıfta tescilli olduğunu, ayrıca 2010/01520 sayılı endüstriyel tasarım tescilinin bulunduğunu, davalının anılan marka ve tasarıma benzer şekilde üretim ve satışlar yaparak müvekkiline ait marka ve tasarıma tecavüz teşkil eden faaliyetlerde bulunduğunu, davalının tecavüz teşkil eden eylemlerinin engellenmesi amacıyla gönderilen ihtarnamenin sonuçsuz kaldığını, davalının anılan eylemlerinin müvekkilinin kazandığı tanınmışlıktan haksız şekilde yararlanma amacı taşındığından aynı zamanda haksız rekabet oluşturduğunu ileri sürerek müvekkilinin markasına ve endüstriyel tasarımına tecavüzünün ve haksız rekabetin tespitine, men’ine, 556 sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’nin (556 sayılı KHK) 66/a maddesi ile 554 sayılı Endüstriyel Tasarımların Korunması Hakkına Kanun Hükmünde Kararname’nin (554 sayılı KHK) 52/a maddesi kapsamında fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 10.000,00 TL maddi tazminatın tahsiline, kararın ilanına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı
5. Davalı vekili; müvekkilinin “KARLIDAĞ” markası adı altında peynirin geometrik şeklini ifade eden “Karlıdağ çubuk peyniri” üretimini gerçekleştirdiğini, “çubuk peyniri” ibaresinin marka adı olmayıp üretilen ürünün şeklini ve türünü belirten bir ibare olduğunu, ayırt edici niteliği bulunmadığından marka ve tasarım olarak tescil edilemeyeceğini, özgün bir ibare olmayıp geometrik bir şekli ifade etmesi ve piyasada yaygın olarak kullanılması sebebiyle belirli bir kimsenin tekeline verilemeyeceğini, ayrıca müvekkilinin ürünlerinin davacının tasarım ve markası ile benzer olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
KARŞI DAVA
Davacı İstemi
6. Davacı vekili; davalının 2009/72120 sayılı ve “ÇUBUK” ibareli markası ile 2010/01520 sayılı endüstriyel tasarımının ayırt edici niteliği haiz olmadığını, uzun yıllardır sektörde yaygın olarak anılan ibare ve şeklin kullanıldığını, bu ibare ve şeklin marka veya tasarım tescili ile kimsenin tekeline verileyemeyeceğini ileri sürerek davalıya ait 2009/72120 sayılı ve “ÇUBUK” ibareli markası ile 2010/01520 sayılı endüstriyel tasarımının hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı
7. Davalı vekili; müvekkiline ait marka ile tasarımların bilinir hâle geldiğini, “ÇUBUK” ibaresinin peynir türünde ayırt edici niteliği haiz olduğunu, ayrıca “ÇUBUK PEYNİR” tasarımının müvekkili tarafından üretilen yeni ve ayırt edici niteliği haiz bir tasarım olduğunu, bu ayırt ediciliğin hedef müşteri kitlesi nezdinde de mevcut olduğunu, bu tasarım ve markanın peynir üretiminde ilk olarak müvekkilince ortaya çıkarılarak tescil edildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı
8. Bakırköy (Kapatılan) 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinin 22.01.2014 tarihli ve 2013/236 Esas, 2014/9 Karar sayılı kararı ile; davacı-karşı davalının markasındaki “ÇUBUK” ibaresinin şekil ifade eden bir kelime olması nedeniyle ayırt edici niteliğinin düşük olduğu, bu anlamda dava konusu peynir emtiası yönünden tek başına marka olarak tescil edilemeyeceği, 556 sayılı KHK’nın 7/1-c maddesi kapsamında tasviri (serbest) bir ibare olduğu, bu sebeple aynı KHK’nın 42/a maddesi gereğince davacı-karşı davalıya ait markanın “beyaz peynirler, kaşar peynirleri ve kaymak (katı olma ihtimali bulunan)” emtiaları bakımından kısmen hükümsüzlüğüne karar verilmesi gerektiği, davacı-karşı davalının endüstriyel tasarımındaki “çubuk” tasarımının yapısal olarak jenerik/ bilindik bir form olup genel biçim olarak ayırt ediciliği bulunmadığından ve dava konusu üründe teknik anlamda ayırt ediciliği mevcut olmadığından davacı-karşı davalı adına tescilli tasarımın da 554 sayılı KHK’nın 5, 6, 7, 43/1-a maddeleri uyarınca hükümsüzlüğünün gerektiği, asıl davada markanın kısmen, tasarımın ise başvuru tarihinden itibaren hükümsüz kılınması nedeniyle davalı-karşı davacının anılan ibareyi kendisine ait “Karlıdağ” işareti/markası ile birlikte kullandığından bu kullanımın davacı-karşı davalının “Muratbey” ibareli markası ile benzerlik içermediği, bu sebeple marka ve endüstriyel tasarımdan doğan haklara tecavüz iddiasının dinlenemeyeceği, ayrıca ülkemizde ve dünyada ilk olarak bu tasarımın davacı tarafından uygulanmadığı, objektif iltibas koşullarının oluşmadığından haksız rekabet iddiasına dayalı istemin de yerinde olmadığı gerekçesiyle asıl davanın reddine, karşı davanın kısmen kabulü ile davacı-karşı davalıya ait 2009/72120 sayılı “ÇUBUK” ibareli markanın, tescilli olduğu “Beyaz peynirler, kaşar peynirleri ve kaymak” emtiası yönünden kısmen hükümsüzlüğüne, yine davacı-karşı davalıya ait 2010/01520 sayılı endüstriyel tasarımın hükümsüzlüğüne karar verilmiştir.
Özel Dairenin Birinci Bozma Kararı
9. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
10. Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 30.09.2014 tarihli ve 2014/8318 Esas, 2014/14877 Karar sayılı kararı ile; “…1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına ve dava konusu tasarımın yenilik unsuruna sahip olmadığı anlaşıldığından mahkemece hükümsüz kılınmasında bir isabetsizlik bulunmamasına göre, taraf vekillerinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2- Ancak, mahkemece dava konusu 2009/72120 sayılı ”ÇUBUK” ibareli markanın beyaz peynirler, kaşar peynirleri ve kaymak emtiası yönünden kısmen hükümsüzlüğüne karar verilmiştir. Buna göre, dava konusu markanın tescil edildiği emtia dikkate alınmak suretiyle 556 sayılı KHK’nın 7/1-c maddesi anlamında cins, çeşit, vasıf vb. karakteristik özellik belirten işaretlerden olup olmadığı hususunda içinde bir gıda mühendisinin bulunduğu uzman bilirkişi heyetinden görüş alınması gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde dava konusu markanın kısmen hükümsüzlüğüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Öte yandan, dava konusu markanın kapsadığı yukarıdaki paragrafta bahsi geçen emtia bakımından davalı/karşı davacı eyleminin tecavüz oluşturup oluşturmadığının alınacak hüküm tesisine elverişli ve denetime uygun bir bilirkişi raporu sonucu değerlendirilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak tesis edilen kısmi hükümsüzlük kararı sonucu asıl davanın konusu olan marka hakkına tecavüz isteminin de reddi doğru görülmediğinden, kararın yukarıda açıklanan gerekçe itibariyle taraflar yararına bozulması gerekmiştir.
3- Bozma sebep ve şekline göre, davacı/karşı davalı vekilinin vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiştir…” gerekçesi ile karar bozulmuştur.
İlk Derece Mahkemesinin İkinci Kararı
11. Bakırköy (Kapatılan) 2. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinin 05.10.2016 tarihli ve 2015/129 Esas, 2016/130 Karar sayılı kararı ile bozma kararına uyularak; dosya arasına alınan bilirkişi raporu doğrultusunda davacı-karşı davalıya ait markadaki “ÇUBUK” ibaresinin bir süt ve bir süt ürünü olmadığının, çubuk ibaresinin kapsadığı emtia sınıfında ortalama tüketici kitlesi açısından karakteristik özellik ve tanımlayıcı nitelikte bulunmadığının belirtildiği, bu durumda markanın kaşar peynirler, beyaz peynirler ve kaymak emtiası yönünden cins, çeşit ve vasıf bildirir niteliği bulunmadığı göz önüne alınarak karşı dava yönünden hükümsüzlük talebinin yerinde olmadığı, davalı-karşı davacının dava konusu ibareyi kendisine ait “Karlıdağ” tanıtıcı ayırt edici markası ile birlikte kullandığı, “Karlıdağ çubuk peyniri” şeklindeki bu kullanımdaki ayırt edici ve esas unsurun “Karlıdağ” ibaresi olduğu, bu kapsamda 556 sayılı KHK’nın 9 uncu maddesinde belirtilen markalar arasında ilişkilendirme ve karıştırılma ihtimalinin somut olayda mevcut olmadığı, bu şekildeki kullanımın marka hakkına tecavüz teşkil etmeyeceği gerekçesiyle asıl davanın reddine, karşı dava yönünden marka hükümsüzlüğüne dair talebin reddine, endüstriyel tasarıma dair verilen kararın kesinleşmiş olması nedeniyle bu hususta yeninden hüküm tesisine yer olmadığına karar verilmiştir.
Özel Dairenin İkinci Bozma Kararı
12. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
13. Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 18.10.2018 tarihli ve 2017/527 Esas, 2018/6491 Karar sayılı kararı ile; “…1- Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, mahkemece “ÇUBUK” ibaresinin beyaz peynir, kaşar peynir ve kaymak emtiası yönünden 556 sayılı KHK’nın 7/1-c anlamında karakteristik bir işaret olmadığının belirlenmesine göre, davalı-karşı davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Ancak, mahkemece asıl davada davalı tarafça “ÇUBUK PEYNİRİ” ibaresi kullanımının marka hakkına tecavüz oluşturmadığından bahisle asıl davanın reddine karar verilmiştir. Oysa, peynir emtiası üzerinde davalının tescilsiz marka kullanımında “ÇUBUK” ibaresi dikkat çekici ve ön planda yer alması nedeniyle markanın asli unsuru niteliğinde bir kullanım olarak kabulü gerekir. Bu durumda, davalı tarafça davacının tescilli “ÇUBUK” markasının kapsadığı peynir ürünü bakımından söz konusu kullanımın 556 sayılı KHK’nın 9. ve 61. maddeleri kapsamında marka hakkına tecavüz oluşturduğunun kabulü gerekirken, mahkemece yazılı gerekçeyle reddine karar verilmesi yerinde olmadığından asıl davaya yönelik hükmün davacı yararına bozulması gerekmiştir…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Direnme Kararı
14. Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinin 20.10.2020 tarihli ve 2020/166 Esas, 2020/271 Karar sayılı kararı ile önceki gerekçeye ilaveten; davacının markasında “ÇUBUK” ibaresi yanında herhangi başka bir görsel unsurun bulunmadığı, davalı-karşı davacının fiili kullanımının ise çubuk formundaki peynir emtiasında tescilli “Karlıdağ+Şekil” markası ile beraber ambalajda “Karlıdağ çubuk peyniri” şeklinde olduğu, tüm bilirkişi raporlarında “ÇUBUK” ibaresinin peynir emtiası bakımından ayırt edici niteliğinin düşük olduğunun belirlendiği, davacı-karşı davalının markası ile davalı-karşı davacının kullanımının benzerlik içermediği, bu anlamda ilişkilendirme ve karıştırılma ihtimalinin bulunmadığı, davacı-karşı davalının “ÇUBUK” ibaresini “MURATBEY” markası olmadan kullandığına dair dosyaya delil sunmadığı, bu sebeple davacı-karşı davalının marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin söz konusu olmadığı gerekçesiyle karşı dava yönünden yeniden karar verilmesine yer olmadığına, asıl dava yönünden önceki kararda direnilmesine karar verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi
15. Direnme kararı süresi içinde davacı-karşı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
16. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davalı-karşı davacının peynir emtiası üzerinde “ÇUBUK PEYNİRİ” ibaresi kullanımının, davacı-karşı davalıya ait 2009/72120 sayılı ve “ÇUBUK” ibareli markasından doğan haklara tecavüz teşkil edip etmediği noktasında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
17. Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle konuya ilişkin yasal düzenlemeler ile hukuki kavram ve kurumların ortaya konulmasında yarar bulunmaktadır.
18. Asıl ve karşı dava tarihlerinde yürürlükte bulunan 556 sayılı KHK ile sağlanan marka koruması tescil yoluyla elde edilir. Marka tescilinden doğan hakların kapsamı ise 556 sayılı KHK’nın 9 uncu maddesinde [6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu’nun (SMK) 7 nci maddesinde] sayılmıştır.
19. 556 sayılı KHK’nın 9 uncu maddesi; “Marka tescilinden doğan haklar münhasıran marka sahibine aittir. Marka sahibi, aşağıda belirtilen fiillerin önlenmesini talep edebilir:
a) Markanın tescil kapsamına giren aynı mal ve/veya hizmetlerle ilgili olarak, tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin kullanılması.
b) Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal ve/veya hizmetlerin aynı veya benzeri mal ve/veya hizmetleri kapsayan ve bu nedenle halk tarafından, işaret ile tescilli marka arasında ilişkilendirilme ihtimali de dahil, karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması.
c) Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsamına giren mal ve/veya hizmetlerle benzer olmayan, ancak Türkiye’de ulaştığı tanınmışlık düzeyi nedeniyle tescilli markanın itibarından dolayı haksız bir yarar elde edecek veya tescilli markanın itibarına zarar verecek veya tescilli markanın ayırt edici karakterini zedeleyecek nitelikteki herhangi bir işaretin kullanılması.
Aşağıda belirtilen durumlar, birinci fıkra hükmü uyarınca yasaklanabilir:
a) İşaretin mal veya ambalajı üzerine konulması.
b) İşareti taşıyan malın piyasaya sürülmesi veya bu amaçla stoklanması, teslim edilebileceğinin teklif edilmesi veya o işaret altında hizmetlerin sunulması veya sağlanması.
c) İşareti taşıyan malın gümrük bölgesine girmesi, gümrükçe onaylanmış bir işlem veya kullanıma tabi tutulması.
d) İşaretin, teşebbüsün iş evrakı ve reklamlarında kullanılması.
e) İşareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bir bağlantısı olmaması koşuluyla, işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde, alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük veya benzeri biçimlerde kullanılması.
Markanın sahibine sağladığı haklar, üçüncü kişilere karşı marka tescilinin yayın tarihi itibarıyla hüküm ifade eder.
Marka tescil başvurusunun bültende yayınlanmasından sonra gerçekleşen ve marka tescilinin ilan edilmesi hâlinde yasaklanması söz konusu olabilecek fiiller nedeniyle başvuru sahibi, tazminat davası açmaya yetkilidir. Mahkeme, öne sürülen iddiaların geçerliliğine ilişkin olarak tescilin yayınlanmasından önce karar veremez.” şeklinde düzenleme içermektedir.
20. Yine 556 sayılı KHK’nın 61 inci (SMK’nın 29 uncu) maddesi ise, hangi fiillerin marka hakkına tecavüz sayılacağını açıklamıştır. Anılan madde; “Aşağıda sayılan fiiller marka hakkına tecavüz sayılır:
a) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı 9’uncu maddede belirtilen biçimlerde kullanmak.
b) Marka sahibinin izni olmaksızın, markayı veya ayırt edilmeyecek derecede benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek.
c) Markayı veya ayırt edilmeyecek derecede benzerini kullanmak suretiyle markanın taklit edildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği halde tecavüz yoluyla kullanılan markayı taşıyan ürünleri satmak, dağıtmak veya bir başka şekilde ticaret alanına çıkarmak veya bu amaçlar için gümrük bölgesine yerleştirmek, gümrükçe onaylanmış bir işlem veya kullanıma tabi tutmak veya ticari amaçla elde bulundurmak.
d) Marka sahibi tarafından lisans yoluyla verilmiş hakları izinsiz genişletmek veya bu hakları üçüncü kişilere devretmek” hükmünü içermektedir.
21. Görüleceği üzere, tescilli bir marka ile aynı veya benzer olan ve bu nedenle bağlantı ihtimali de dâhil halk nezdinde karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin, markanın tescilli olduğu mallarla aynı veya benzer mallarda kullanılması marka hakkına tecavüz teşkil oluşturmaktadır. Karıştırılma ihtimalinden bahsedilmek için halkın bu iki işaret arasında herhangi bir şekilde, herhangi bir sebeple bir bağlantı kurması yeterlidir. Başka deyişle halk aldığı mal veya hizmetin başka bir işletmeye ait olduğunu bilse fakat güvendiği işletme ile mal veya hizmet aldığı işletme arasında ekonomik bir bağlantı bulunduğunu zannetse bile “karıştırılma ihtimali” vardır (Tekinalp, Ünal: Fikri Mülkiyet Hukuku, …, 2012, s. 434). Buradaki “halk” kavramından ortalama niteliklere sahip olan tüketicilerin anlaşılması gerekir.
22. Yapılan açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacı-karşı davalıya ait 2009/72120 sayılı ve “ÇUBUK” ibareli markanın kelime markası olup herhangi bir şekil unsuru içermediği, tecavüz iddiasına konu davalı-karşı davacı kullanımın ise “Karlıdağ Çubuk Peyniri” şeklinde olduğu, ayrıca davalı-karşı davacı kullanımının şekil ve renk unsurlarını bünyesinde barındırdığı, bu kullanımının “peynir” emtiası üzerinde gerçekleştirildiği anlaşılmaktadır.
23. Davalı-karşı davacının markaya tecavüz iddiasına konu kullanımının gerçekleştirildiği peynir emtiası, çubuk şekliyle paketlenmiş olup bu ürün üzerindeki ambalajda ise özgün şekil ve renk kompozisyonunu barındıran ve markasal anlamda öne çıkan asli unsur “Karlıdağ” ibaresidir. Ambalajdaki davalı-karşı davacıya ait kullanımdaki “Çubuk Peyniri” ibaresi esas unsur olarak yer almayıp asli unsur olan “Karlıdağ” ibaresi yanında yardımcı unsur olarak yer almaktadır. Ayrıca “Çubuk Peyniri” ibaresinin üzerinde kullanıldığı peynir emtiası nazara alındığında ürünün geometrik şeklini ve türünü ifade etme amacıyla kullanıldığı açıktır. Bu sebeple davacı-karşı davalının markasındaki “ÇUBUK” ibaresi davalı-karşı davacı kullanımında asli unsur olarak değil diğer unsurlara nazaran geri planda ve ürünün tür ve şeklini belirtme amacıyla “Çubuk Peyniri” şekliyle anılan kompozisyonda yer almaktadır.
24. Bu hâliyle davacı-karşı davalıya ait “ÇUBUK” ibareli markası ile davalı-karşı davacının gerçekleştirdiği “Karlıdağ Çubuk Peyniri” şeklindeki kullanımı arasında benzerlik bulunmadığından aralarında ilişkilendirme ve karıştırılma ihtimali mevcut değildir. Bu itibarla davalı-karşı davacının “Karlıdağ Çubuk Peyniri” şeklindeki kullanımının davacı-karşı davalının “ÇUBUK” ibareli markasından doğan haklarına 556 sayılı KHK’nın 9 ve 61 inci maddeleri kapsamında tecavüz oluşturduğu söylenemez.
25. Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında; davacı-karşı davalının markasının asli unsurunun davalı-karşı davacı markasında asli unsur olarak yer aldığı, bu kullanımın davacı-karşı davalının tescilli markasıyla benzerlik içerdiği, karıştırılma riskinin bulunduğu, bu sebeple davalı-karşı davacı kullanımının 556 sayılı KHK’nın 9 ve 61 inci maddesi kapsamında davacı-karşı davalının marka hakkına tecavüz niteliğinde olduğu, bu sebeplerle direnme kararının Özel Daire kararında belirtilen nedenlerden dolayı bozulması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de bu görüş, Kurul çoğunluğunca benimsenmemiştir.
26. Hâl böyle olunca, usul ve yasaya uygun direnme kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
IV. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı-karşı davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının ONANMASINA,
Harç peşin alındığından harç alınmasına yer olmadığına,
6217 sayılı Kanun’un 30 uncu maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 440 ıncı maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,17.05.2023 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.