Yargıtay Kararı Hukuk Genel Kurulu 2021/340 E. 2021/605 K. 20.05.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2021/340
KARAR NO : 2021/605
KARAR TARİHİ : 20.05.2021

MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi

1. Taraflar arasındaki “ödeme emrinin iptali ve borçlu olmadığının tespiti” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen davanın kabulüne ilişkin karar davalı … vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 21. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davalı … vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı … (SGK/Kurum) tarafından 1052559 sicil numaralı dava dışı Vega Sistem Özel Güvenlik İnş. Tem. Oto San. Ltd Şti. (Vega Ltd. Şti.) işyerinin prim borçları nedeniyle gönderilen 2008/13500, 2008/13501, 2012/22201 ve 2012/22202 sayılı ödeme emirlerinin iptalini ve borçlu olmadığının tespitini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı … (SGK/Kurum) vekili cevap dilekçesinde; Kurum işleminin usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesi Kararı:
6. Adana 2. İş Mahkemesinin 30.05.2017 tarihli ve 2016/147 E., 2017/162 K. sayılı kararı ile; davacının dava dışı şirketin üst düzey yöneticisi ve yetkilisi olduğu kanaatine varıldığından davalı Kurum tarafından anılan şirketin prim ve gecikme zammı borcu nedeniyle gönderilen 2008/13500, 2008/13501, 2012/22201 ve 2012/22202 sayılı ödeme emirlerine ilişkin Kurum işleminin usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle davanın reddine, davacının %10 haksız çıkma tazminatına mahkûm edilmesine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararı:
7. Adana 2. İş Mahkemesinin yukarıda belirtilen karara karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
8. Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi (BAM) 10. Hukuk Dairesinin 18.10.2018 tarihli ve 2017/2766 E., 2018/1758 K. sayılı kararı ile; davacının limited şirket ortaklarının ve yöneticilerinin ödenmeyen prim borçlarından hangi durumlarda ve şartlarda sorumlu olacaklarını düzenleyen kanunların kapsamına girmediği, şirketin ortak ve müdürleri tarafından dava konusu prim borçlarının tahakkuk etmesi yönünden davacıya ilişkin hata, hile veya ikrah iddiasında bulunulmadığı, davacı ile Vega Ltd. Şti. arasında var olduğu iddia edilen gayri resmi ilişkilerin kendi iç ilişkileri ve sorumlulukları olduğu, bu nedenle mevcut delillere göre prim tahakkuku ve ödeme dönemlerinde müdür ya da ortak sıfatı bulunmayan davacının şirketin dava konusu borçlarından sorumlu tutulamayacağı, kaldı ki 2006/5 dönemine ait 58.09TL dışındaki tüm borçların zamanaşımına uğradığı gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 353/1-b-2. maddesi uyarınca esas hakkında yeniden karar verilmek üzerine kaldırılmasına ve davanın kabulü ile davacının 2008/13500, 2008/13501, 2012/22201 ve 2012/22202 takip numaralı ödeme emirlerine konu alacaklardan borçlu olmadığının tespitine, icra takiplerinin davacı yönünden iptaline karar verilmiştir.
Özel Dairenin Bozma Kararı:
9. Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin yukarıda belirtilen kararı süresi içinde davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmiştir.
10. Yargıtay (Kapatılan) 21. Hukuk Dairesinin 05.11.2019 tarihli ve 2018/7371 E., 2019/6524 K. sayılı kararı ile; “…Somut olayda; borç dönemlerinde 506 sayılı Kanun’un 80. maddesi ile 6183 sayılı Kanun’un 35. maddesinin yürürlükte olduğu ve somut olaya uygulanması gerektiği, yukarıda anlatılanlar ışığında davaya konu ödeme emirlerinin davacıya 15/04/2016 tarihinde tebliğ edildiği, 2006/5. dönemine ait borcun bir sonraki ayda ödenebileceği anlaşıldığından 2006/5. dönem borcu bakımından dava tarihinde zamanaşımı süresi dolmadığından 2006/5. dönem borcu bakımından davanın reddine karar verilmesi gerekirken davanın tümden kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmalıdır…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Direnme Kararı
11. Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin 17.06.2020 tarihli ve 2020/153 E., 2020/504 K. sayılı kararı ile; önceki gerekçeye ilaveten davacı tarafından aynı yönde açılan davada verilen ilk derece mahkemesi kararına karşı davacının istinaf kanun yolu başvurusu nedeniyle Daire tarafından aynı yönde verilen kararın Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 27.11.2019 tarihli ve 2019/30 E., 2019/7266 K. sayılı kararı ile onandığı belirtilerek önceki kararda direnilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
12. Direnme kararı süresi içinde davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK
13. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davacının 2012/22201 takip numaralı ödeme emrine konu 2006/05 dönemine ilişkin 58,09TL tutarındaki borçtan sorumlu tutulup tutulamayacağı noktasında toplanmaktadır.

III. ÖN SORUN
14. Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında öncelikle davanın kabulüne ilişkin kararın davalı Kurum vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece 2006/05 dönemine ait borç bakımından davanın reddi gerektiği gerekçesiyle bozulduğu, Bölge Adliye Mahkemesince 58,09 TL tutarındaki 2006/5 dönem borcu yönünden önceki hükümde direnildiği dikkate alındığında; Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362/1-a ve Ek 1. maddelerindeki hükümler kapsamında direnme kararının verildiği 17.06.2020 tarihinde geçerli temyiz edilebilirlik sınırının 72.070TL olması karşısında direnme kararına yönelik temyiz isteminin kesinlik sınırının altında kalıp kalmadığı; burada varılacak sonuca göre temyiz isteminin miktardan reddinin gerekip gerekmediği ön sorun olarak tartışılıp değerlendirilmiştir.

IV. GEREKÇE
15. 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’un Geçici 2. maddesinin 1. fıkrasında, “…Bölge adliye mahkemelerinin kuruluşları, yargı çevreleri ve tüm yurtta göreve başlayacakları tarih, Resmî Gazetede ilân edilir.” düzenlemesine yer verilmiş ve 07.11.2015 tarihli ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edilerek bölge adliye mahkemeleri 20.07.2016 tarihi itibariyle fiilî olarak göreve başlamış ve böylece istinaf yargılaması hukuk sistemimize dahil olmuştur.
16. HMK’nın 341. maddesinde istinaf yoluna başvurulabilen kararlar; 361 ve 362. maddelerinde ise temyiz edilebilen ve temyiz edilemeyen kararlar hüküm altına alınmıştır. HMK’nın 362. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendi uyarınca, “Miktar veya değeri kırkbin Türk Lirasını (bu tutar dahil) geçmeyen davalara ilişkin kararlar” hakkında temyiz yoluna başvurulmaz.
17. Öte yandan hemen belirtimelidir ki; kesinlik sınırı kamu düzeninden olup bir mahkeme kararının temyiz edilip edilemeyeceği belirlenirken, temyiz hakkının doğduğu (kararın verildiği) tarihteki hukuksal durum esas alınmalı; karar tarihinde yürürlükte bulunan kanun hükmü temyiz sınırı yönünden hangi düzenlemeyi içeriyor ise ona bağlı kalınmalıdır. Buradaki “karar” teriminin, bölge adliye mahkemesinin Özel Daire bozmasına karşı verdiği direnme kararını da kapsayacağında duraksama bulunmamaktadır.
18. 6763 sayılı Kanun’un 44. maddesiyle HMK’ya eklenen “Parasal sınırların artırılması” başlıklı Ek 1. madde ile aynı Kanun’un 362/1-(a) maddesinde öngörülen kesinlik sınırı her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, o yıl için 04.01.1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 298. maddesi hükümleri uyarınca Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle belirlenmektedir. Anılan Ek 1. maddenin 2. fıkrasına göre, “… 341 inci, 362 nci ve 369 uncu maddelerdeki parasal sınırların uygulanmasında hükmün verildiği tarihteki miktar esas alınır”.
19. Bu açıklamalara göre direnme kararının verildiği 17.06.2020 tarihinde HMK’nın 362/1-(a) maddesinde öngörülen kesinlik sınırı 72.070,00TL’dir.
20. Bu durumda Özel Daire ile BAM arasındaki uyuşmazlığın 2006/05 dönemine ilişkin 58,09TL tutarındaki borç yönünden davanın reddi gerekip gerekmediği noktasında toplandığı dikkate alındığında; Bölge Adliye Mahkemesi kararı temyiz edilebilirlik sınırının altında kaldığından, anılan karara karşı temyiz yoluna gidilmesi miktar itibariyle mümkün değildir
21. Hâl böyle olunca davalı Kurum vekilinin temyiz isteminin reddi gerekmiştir.

V. SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle;
Davalı … vekilinin temyiz isteminin miktardan REDDİNE,
Dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 20.05.2021 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.