YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2021/302
KARAR NO : 2021/439
KARAR TARİHİ : 08.04.2021
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
1. Taraflar arasındaki “manevi tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Ankara 17. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen davanın kısmen kabulüne ilişkin 01.03.2016 tarihli ve 2015/69 E., 2016/61 K. sayılı kararın taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 28.11.2019 tarihli ve 2017/1835 E., 2019/5681 K. sayılı ilamıyla bozulmuş, yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
2. Hukuk Genel Kurulunca dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonunda gereği görüşüldü:
3. Dava manevi tazminat istemine ilişkindir.
4. Mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen karar taraf vekillerinin temyizi üzerine, Özel Dairece; yukarıda esas ve karar numarası belirtilen karar ile bozulmuştur. Mahkemece direnme kararı verilmiştir.
5. Direnme kararı davalıvekili tarafından temyiz edilmiştir.
6. 1 Ekim 2011 tarihinde 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) yürürlüğe girmiş, anılan Kanun’un 450. maddesiyle de 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ek ve değişiklikleriyle birlikte tümüyle yürürlükten kaldırılmıştır. Bununla birlikte yasa koyucu uygulamada birtakım sorunların ortaya çıkmasını engellemek için Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda geçiş hükümlerini ayrıca düzenlemiştir.
7. Bu bağlamda 6100 sayılı HMK’nın geçici 3. maddesi;
“(1) Bölge adliye mahkemelerinin, 26/9/2004 tarihli ve 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun geçici 2 nci maddesi uyarınca Resmî Gazete’de ilan edilecek göreve başlama tarihine kadar, 1086 sayılı Kanunun temyize ilişkin yürürlükteki hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.
(2) Bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce verilen kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanunun 26/9/2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 444 üncü madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunur. Bu kararlara ilişkin dosyalar bölge adliye mahkemelerine gönderilemez (Değişik fıkra: 22.07.2020 tarihli ve 7251 sayılı Kanun, m. 47).
(3) Bu Kanunda bölge adliye mahkemelerine görev verilen hallerde bu mahkemelerin göreve başlama tarihine kadar 1086 sayılı Kanunun bu Kanuna aykırı olmayan hükümleri uygulanır.” hükmünü içermektedir.
8. Yukarıdaki madde metninden, bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce verilmiş olan kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanun’un 26.09.2004 tarih ve 5236 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikten önceki 427 ila 444. madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunacağı açıkça anlaşılmaktadır.
9. Bilindiği üzere, 21.07.2004 tarihli ve 25529 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak, öngördüğü istisnalar dışındaki hükümleri yayım tarihinde yürürlüğe giren, 14.07.2004 tarihli ve 5219 sayılı “Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” yürürlük tarihinden sonra yerel mahkemelerce verilen hükümler yönünden 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 427. maddesindeki temyiz (kesinlik) sınırını bir milyar TL; yine yürürlük tarihinden sonra Yargıtay Daireleri ve Hukuk Genel Kurulunca temyiz incelemesi sonucunda verilen kararlara karşı karar düzeltme yoluna gidilebilmesi için 440/III-1. maddesinde aranan parasal sınırı da altı milyar TL olarak değiştirmiştir. 5219 ve 5236 sayılı Kanunlara göre katsayı artışı uygulanarak bu sınırlar arttırılmıştır.
10. Direnme kararının verildiği 05.03.2020 tarihinde bu miktar 3.920TL’dir.
11. 16.07.1981 tarihli ve 2494 sayılı Kanun’un geçici maddesi ile temyiz ve karar düzeltme sınırlarına ilişkin değişikliklerin, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra verilecek nihai kararlara yönelik temyiz ve karar düzeltme istemleri hakkında uygulanacağı belirtilmiş; dolayısıyla, dava hangi tarihte açılmış olursa olsun, temyiz ve karar düzeltme sınırlarının saptanmasında, hakkında bu yollara başvurulan hükmün verildiği tarihteki yasal durumun esas alınacağı kabul edilmiştir.
12. Bir mahkeme kararının temyiz edilip edilemeyeceği belirlenirken, temyiz hakkının doğduğu (kararın verildiği) tarihteki hukuksal durum esas alınmalı; karar tarihinde yürürlükte bulunan kanun hükmü temyiz sınırı yönünden hangi düzenlemeyi içeriyor ise, ona bağlı kalınmalıdır. Buradaki “karar” teriminin, yerel mahkemenin, Özel Daire bozmasına karşı verdiği direnme kararını da kapsayacağında duraksama bulunmamaktadır.
13. Yeri gelmişken eldeki davada temyize konu alacak miktarının ne olduğunun açıklanmasında yarar vardır.
14. Davacı vekili toplam 50.000TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
15. Mahkemece davanın kısmen kabulü ile 750TL+2.500TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Taraf vekillerinin temyizi üzerine Özel Dairece; davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının, davalı vekilinin ise diğer temyiz itirazlarının reddi ile; iftira eylemi yönünden talep edilen manevi tazminatın reddi gerekirken kısmen kabulünün usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle karar bozulmuş olup, bu karar üzerine mahkemece direnme kararı verilmiştir.
16. Özel Daire ile mahkeme arasında direnmeye konu bu miktar asıl davada kararın verildiği 05.03.2020 tarihinde temyiz kesinlik sınırı olan 3.920TL’nin altındadır.
17. O hâlde direnme kararı miktar itibariyle açık biçimde temyiz edilebilirlik sınırı altında olduğundan, anılan karara karşı temyiz yasa yoluna gidilmesi miktar itibariyle mümkün değildir.
18. Hâl böyle olunca, davalı vekilinin temyiz isteminin reddi gerekir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Davalı vekilinin temyiz isteminin miktardan REDDİNE,
İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 08.04.2021 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.