YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2021/1022
KARAR NO : 2023/60
KARAR TARİHİ : 08.02.2023
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/698 E., 2021/1011 K.
KARAR : Yeniden karar verilmesine yer olmadığına
Taraflar arasındaki karşılıklı boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl ve karşı davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince, tarafların istinaf başvurularının kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırılıp düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 2. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
Direnme kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan gündem ve dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı-karşı davalı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 27.12.2010 tarihinde boşanma davası açtığını, davanın reddedilip kararın kesinleştiğini, dava açılmadan önce ayrı yaşamaya başladıklarını, fiilen evliliklerinin sona erdiğini, davalı-karşı davacı eşin ortak çocukları babalarına karşı doldurduğunu ileri sürerek davanın kabulü ile tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 166/son maddesi gereğince boşanmalarına karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP VE KARŞI DAVA
Davalı-karşı davacı vekili dilekçesinde; erkeğin eşine evlilik süresince sürekli şiddet uyguladığını, müvekkilini defalarca ortak evden kovduğunu, sadakatsiz davranışlar sergilediğini, çocuklarını ve evini ihmal ettiğini, red kararı ile sonuçlanan boşanma davasından sonra tarafların bir araya gelmediklerini belirterek karşı davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, müvekkili yararına aylık 700,00 TL tedbir ve 800,00 TL yoksulluk nafakası ile 100.000,00 TL maddi ve 100.000,00 TL manevi tazminata karar verilmesini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 20.06.2017 tarihli ve 2016/269 Esas, 2017/310 Karar sayılı kararıyla; erkek tarafından açılan boşanma davası sonucunda Seydişehir Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinin 2010/476 Esas, 2012/204 Karar sayılı ilâmı ile “Tarafların 2010 yılı Temmuz ayından beri ayrı yaşadıkları kocanın başka bir bayanla ilişkisi olduğu, taraflar arasındaki geçimsizlik sebebiyle fiilen ayrı yaşadıkları ve tarafların ayrı yaşamalarında …’ın tespit edilen herhangi bir kusurunun bulunmadığı” gerekçesiyle davanın reddine karar verildiği, bu kararın 21.03.2013 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın da üç yıllık süre geçtikten sonra açıldığı, tarafların bu üç yıllık süre içerisinde bir araya gelmedikleri, bu sebeple erkek tarafından açılan davanın yasal şartlarının oluştuğu, davalı- karşı davacı kadın tarafından açılan evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebine dayalı karşı boşanma davasında ise, dinlenen tanık beyanları, özellikle de ortak çocuk…’ın beyanı dikkate alındığında erkeğin uzun süredir kadına şiddet uygulayıp hakaret ettiği ve kadını aldattığı, üç yıllık fiili ayrılık süresi içerisinde tarafların bir araya gelmedikleri, bu nedenle erkeğin tam kusurlu olduğu gerekçesiyle davacı-karşı davalı erkeğin davasının TMK’nın 166/son, davalı- karşı davacı kadının davasının ise TMK’nın 166/1 inci maddesi gereğince kabulü ile tarafların boşanmalarına, Seydişehir Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinin 2014/117 Esas sayılı dosyası ile davalı- karşı davacı kadın yararına hükmedilen aylık 200,00 TL tedbir nafakasının karar tarihinden itibaren 200,00 TL artırılarak aylık 400,00 TL’ye çıkarılmasına, kararın kesinleşmesinden sonra bu nafakanın yoksulluk nafakası olarak devamına, davalı- karşı davacı kadın yararına 45.000,00 TL maddi ve 45.000,00 TL manevi tazminata karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 10.11.2020 tarihli ve 2019/1427 Esas, 2020/1368 Karar sayılı kararıyla; taraflar arasında erkek eşten kaynaklanan kusurlar sebebiyle ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkân vermeyecek nitelikte bir geçimsizliğin olduğu, boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin tamamen kusurlu olduğu gerekçesiyle davacı-karşı davalı erkeğin kusur belirlemesine yönelik, davalı- karşı davacı kadının ise nafakalara ilişkin istinaf taleplerinin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 353/1-b-2 maddesi uyarınca kabulüne, tarafların sair istinaf taleplerinin ise HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddi ile kusurun yukarıda gösterildiği şekilde düzeltilmesine, davalı-karşı davacı kadın yararına hükmedilen aylık 250,00 TL tedbir nafakasının 20.06.2017 tarihinden itibaren 200,00 TL artırılarak aylık 450,00 TL’ye çıkartılmasına, davalı- karşı davacı kadın yararına takdir edilen yoksulluk nafakası miktarının ise az olduğu gerekçesiyle aylık 700,00 TL yoksulluk nafakasına karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince temyiz isteminde bulunulmuştur.
2. Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;
“…1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacı-karşı davalı erkeğin tüm, davalı-karşı davacı kadının aşağıdaki bendin dışında kalan sair temyiz itirazları yersizdir.
2-Tarafların tespit edilen ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur dereceleri, paranın alım gücü, ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat dikkate alındığında davalı-karşı davacı kadın yararına takdir edilen maddi tazminat azdır. Türk Medeni Kanunu’nun 4. maddesindeki hakkaniyet ilkesi ile Türk Borçlar Kanunu’nun 50 ve 51. maddesi hükmü dikkate alınarak daha uygun miktarda maddi (TMK m. 174/1) tazminat takdiri gerekir. Bu yönler gözetilmeden hüküm tesisi doğru bulunmamış bozmayı gerektirmiştir…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
B. Bölge Adliye Mahkemesince Verilen Direnme Kararı
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; önceki karar gerekçesine ek olarak; tarafların 02.11.1988 tarihinde evlendikleri, ilk boşanma davasının davacı-karşı davalı erkek tarafından 2010 yılında açıldığı, o tarihten beri tarafların ayrı yaşadıkları, ilk derece mahkemesince yapılan kolluk araştırmasına göre, davacı- karşı davalı erkeğin lokanta çalıştırdığı, aylık 5.000,00 TL gelirinin olduğu, kendisine ait 1 daire ve üzerine kayıtlı bir aracının bulunduğu, davalı-karşı davacı kadının ise … Ekmek isimli iş yerinde bulaşıkçı olarak aylık 500,00 TL civarında gelirle çalıştığı, eşiyle ortak olan evde ikamet ettiği, kira ödemediği, UYAP üzerinden alınan tapu kaydına göre erkeğin üzerine kayıtlı herhangi bir taşınmazının bulunmadığı, 1996 model Mıtsubıshı marka aracının olduğu, bu nedenlerle hükmedilen maddi tazminat miktarının uygun olduğu gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen direnme kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1-Davacı-karşı davalının vekili; kusur belirlemesi ve buna bağlı tazminatların hatalı olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
2-Davalı-karşı davacı vekili; tazminat miktarları ile vekâlet ücreti yönünden kararın hatalı olduğunu ileri sürerek hükmün bozulmasını talep etmiştir.
C. Uyuşmazlık
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, kusur dereceleri, paranın alım gücü dikkate alındığında davalı-karşı davacı kadın lehine hükmedilen maddi tazminat miktarının az olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
D. Gerekçe
1. İlgili Hukuk
Türk Medeni Kanunu’nun “Maddi ve manevi tazminat” başlıklı 174 üncü maddesi şöyledir:
“Mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan uygun bir maddî tazminat isteyebilir.
Boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevî tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir.”
2. Değerlendirme
a) Davacı-karşı davalı vekilinin temyiz talebi yönünden yapılan incelemede;
1.Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında işin esasının incelenmesinden önce, bölge adliye mahkemesince direnme kararı öncesinde verilen kararın taraflarca temyiz edildiği, Özel Dairece davacı-karşı davalı erkek vekilinin temyiz itirazları reddedilerek bozma kararı verildiği, direnme kararının ise yeniden taraf vekilleri tarafından temyiz edildiği dikkate alındığında, direnme öncesi verilen kararı temyiz eden ve temyiz itirazları reddedilen davacı-karşı davalı vekilinin direnme kararını temyizinde hukuki yararının bulunup bulunmadığı, bu bağlamda temyiz isteminin reddine karar verilmesinin gerekip gerekmediği hususu ön sorun olarak tartışılmıştır.
2. Hukuki yarar, dava şartı olduğundan temyiz incelemesi yapılabilmesi için de gerekli bir şarttır.
3. Bölge Adliye Mahkemesi kararını temyiz edip, bu istemi Özel Dairece reddedilen taraf yönünden karar kesinleşmiş olmakla, artık bu tarafın direnme kararını temyizde hukuki yararı bulunmamaktadır.
4. O hâlde davacı-karşı davalı vekilinin direnme hükmüne yönelik temyiz isteminin hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmelidir.
b) Davalı-karşı davacı vekilinin temyiz talebi yönünden yapılan incelemede;
5. Uyuşmazlığın çözümü açısından öncelikle konuyla ilgili kavramların irdelenmesinde yarar bulunmaktadır.
6. Yukarıda yer alan düzenleme gereği hâkim, boşanmaya sebep olan olaylarda kusursuz veya az kusurlu bulunan eş yararına tazminat ödenmesine karar vermek yetkisine sahiptir.
7. Maddi tazminat, kişinin mal varlığında iradesi dışında gerçekleşen azalmanın karşılığını oluşturan giderimdir (Türk Hukuk Lugatı, Ankara-2021 Baskı, Cilt-I, s. 746). Boşanma nedeniyle, mevcut veya beklenen menfaatleri zedelenen, kusursuz veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan uygun miktarda tazminat talep edebilir. Maddi tazminatın ön koşulu, talep edenin boşanma yüzünden mevcut veya beklenen menfaatlerinin zedelenmesi, boşanma ve maddi zarar arasında nedensellik bağının bulunmasıdır. Başka bir sebepten kaynaklı kayıplar maddi tazminat kapsamında yer alamaz. Mevcut menfaatlerin belirlenmesinde evliliğin taraflara sağladığı yararlar göz önünde bulundurularak tarafın maddi tazminat talebi değerlendirilir. Evliliğin boşanma ile sona ermesi hâlinde taraflar birliğin sağladığı menfaatlerden ileriye dönük olarak faydalanamayacaklardır. Beklenen menfaatler ise evlilik birliği sona ermeseydi kazanılacak olan olası çıkarları ifade eder.
8. Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında, tarafların 02.11.1988 tarihinde evlendikleri, davacı-karşı davalı erkeğin lokanta işlettiği, aylık 5.000,00 TL gelirinin bulunduğu, adına kayıtlı evde yaşadığı, kira gelirinin bulunduğu, adına kayıtlı bir adet aracının olduğu, buna karşılık davalı-karşı davacı kadının ise bulaşıkçı olarak çalıştığı, bu işten aylık 500,00 TL gelir elde ettiği, adına kayıtlı mal varlığının bulunmadığı ve eşine ait evde kira ödemeden yaşadığı anlaşılmaktadır. Kusur durumunun değerlendirilmesinde ise; boşanmaya sebep olan olaylarda erkeğin tam kusurlu olduğu anlaşılmakta olup, bu konuda Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır.
9. Hâl böyle olunca; evliliğin süresi, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, boşanmaya yol açan olaylardaki kusur derecesi, paranın alım gücü, hakkaniyet ilkesi, maddi tazminatın niteliği, ihlâl edilen mevcut ve beklenen menfaat, günün ekonomik koşulları dikkate alındığında kadın eş yararına hükmedilen maddi tazminat miktarının az olduğu, hakkaniyet ilkesi gözetilerek daha uygun miktarda tazminat ödenmesine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
10. O hâlde, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
11. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1- a bendinde (§1-4) belirtilen gerekçelerle davacı-karşı davalı vekilinin direnme kararına yönelik temyiz isteminin hukuki yarar yokluğundan REDDİNE,
İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
2- b bendinde (§5-11) belirtilen gerekçelerle davalı-karşı davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA,
Dosyanın 6100 sayılı Kanun’un 373 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesine gönderilmesine,
08.02.2023 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.