YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2021/1008
KARAR NO : 2023/175
KARAR TARİHİ : 08.03.2023
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki üçüncü kişinin istihkak iddiası davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı üçüncü kişi ve davalı alacaklı vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı alacaklı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davacı üçüncü kişinin istihkak iddiasının reddi ile davacı aleyhine tazminata hükmedilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararının davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 8. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Bölge Adliye Mahkemesince Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan gündem ve dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. TALEP
Davacı- üçüncü kişi vekili dava dilekçesinde; davalı alacaklı … Tarım Gıda Gaz. San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin davalı borçlu … aleyhine … 8. İcra Müdürlüğünün 2015/11129 ve 2015/10758 Esas sayılı dosyalarında icra takibi başlattığını, alacaklı vekilinin talebi üzerine … 8. İcra Müdürlüğünün 2015/10758 Esas sayılı dosyasından … İcra Müdürlüğünün 2015/1010 Talimat sayılı dosyasına gönderilen talimat gereğince 11.09.2015 tarihinde … Çiftliği – Küçükkaraağaç Köyü/… adresinde 9600 adet kök armut ağacı üzerindeki armut meyvelerinin haczedildiğini, … İcra Müdürlüğünün 2015/1010 Talimat sayılı dosyasından 06.10.2015, 07.10.2015, 08.10.2015 ve 09.10.2015 tarihlerinde … Çiftliğinde ilave hacizler yapıldığını, alacaklının haczedilerek muhafaza altına alınan ürünler ile ilgili olarak … İcra Müdürlüğünün 2015/1047 Talimat sayılı dosyasından hacze iştirak ettiğini, (davaya konu icra takip dosyasından alınan talimatın … İcra Müdürlüğünün 2015/1047 Talimat sayılı dosyasından infaz edildiğini), … İcra Müdürlüğünün 2015/1047 Talimat sayılı dosyasında … Çiftliğinde tatbik edilen hacze konu armut ağaçları mahsullerinin tamamı ile ilgili olarak … 8. İcra Müdürlüğünün 2015/11129 Esas sayılı dosyasına istihkak iddiasına ilişkin beyanlarını sunduklarını, … 4. İcra (Hukuk) Mahkemesinin 12.10.2015 tarihli ve 2015/635 Esas, 2015/523 Karar sayılı kararı ile istihkak iddiasının reddi ile takibin devamına, iş bu ilâmın icra müdürlüğünce üçüncü kişiye tebliğinden itibaren yedi gün içinde istihkak davası açmakta muhtariyetine karar verildiğini, bu kararın henüz tebliğ edilmediğini ancak haricen öğrenmeleri üzerine eldeki davayı açtıklarını, istihkak davasına konu menkullerin her iki icra takip dosyasından (… 8. İcra Müdürlüğünün 2015/11129 ve 2015/10758 Esas) haczedilerek muhafaza altına alınmış olsa da usul ekonomisi gereğince tek istihkak davası açtıklarını, her iki takip dosyasında da haczedilen menkullerin aynı olduğunu, … 8. İcra Müdürlüğünün 2015/11129 Esas sayılı dosyasından alınan talimat gereği … İcra Müdürlüğünün 2015/1047 Talimat sayılı dosyasından muhafaza altına alınan ürünlerin takip borçlusu … ile bir ilgisinin bulunmadığını, … Çiftliği Meyvecilik A.Ş.’deki meyve ağaçlarının ürünlerinin çiftlik sahibi … … ile imza altına alınan kira sözleşmesi gereğince müvekkiline ait olduğunu, … Çiftliği Meyvecilik A.Ş.’ye ait 200 dönüm üzerinde meyve verir durumda olan ağaçların kiraya verildiğini, hukuki ilişkinin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (6098 sayılı Kanun) 357 nci vd. maddeleri kapsamında ürün kirası olduğunu, ürün kirası ile ilgili düzenlemeler gereğince kiralanan yerdeki tüm ürünlerin/devşirilen ürünlerin mülkiyetinin kiracıya ait olduğunu, ürün kiracısının yetiştirdiği ürünün tarla sahibinin borcundan dolayı bile haczedilemeyeceğini, müvekkilinin haciz uygulanan … Çiftliğinde sekiz seneden bu yana ürünlerin satışı ve pazarlanması hususunda yardımcı olarak bulunduğunu, müvekkili ile … … arasında imzalanan 01.11.2014 tarihli kira sözleşmesinin kira bedeli ve ödeme şekline ilişkin hükümler bölümünde 35.000,00 TL peşin olarak ödenmek üzere kira bedelleri ve ödeme tarihlerinin belirlendiği, müvekkilinin kira bedellerini ödediğini gösterir makbuzu ve Yapı Kredi Bankasının 9419 işlem numaralı dekontunu delil olarak sunduklarını, kira sözleşmesi uyarınca kiracı müvekkilinin arazi ve meyve ağaçlarının bakımına özen göstereceği, arazinin bakımı ve meyvelerin budanması, ilaçlanması, çapalanması ve sulanması gibi işlemleri yapacağını, müvekkilinin haczedilen … Çiftliğindeki meyve ağaçlarının bakımı için gerekli gübreleri S.S. …-… Pancar Ekicileri Kooperatifinden temin ettiğini, temin edilen gübreler için S.S. …-… Pancar Ekicileri Kooperatifi tarafından 26.01.2015 tarihli ve 4.495,13 TL bedelli, 30.01.2015 tarihli ve 1.942,34 TL bedelli faturalar tanzim edildiğini ve faturalara mahsuben müvekkili tarafından kredi kartı ile ödemeler yapıldığını, arazinin bakımı için gerekli ilaçların … Tarım-Osman Erarslan ve … Ticaret- …’den temin edildiğini, ilaçlar için gerek … Tarım tarafından gerekse de … Ticaret tarafından faturalar tanzim edildiğini, müvekkili ile dava dışı … Çiftliği Meyvecilik A.Ş.’nin maliki … … arasındaki hukuki ilişkinin mahiyetinin … 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 2012/493 Esas sayılı dosyasındaki yeminli ifadeler ile de sabit olduğunu, kiracı sıfatı bulunan ve ürünlerin mülkiyetine sahip olan müvekkilinin bir kısım mahsullerinin satışına geçmiş yıllarda takip borçlusu …’in aracılık ettiğini, borçlu …’in … 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 2012/493 Esas sayılı dosyasındaki yeminli ifadeleri ile 2009 yılında geçen olaylarda komisyonculuk yaptığını ikrar ettiğini, müvekkili ile borçlu … arasında şifahi olarak kurulan komisyon sözleşmesi dışında herhangi bir hukuki ilişki bulunmadığını, haciz uygulanan adreste ağaçların bakıcısı olduğunu belirten … tarafından “… isimli şahıs meyveleri …’e kiralayan kişidir. Şu anda ben …’a çalışmaktayım. Yanlış oldu sigortamı mülk sahibi … Çiftliği yatırmakta, ücretimi ise … yatırmakta idi, ücretimi tam olarak alamadım, parça parça aldım, daha alacağım vardır” şeklinde beyanda bulunduğunu, ancak 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (2004 sayılı Kanun) 8 inci maddesi uyarınca icra ve iflas tutanakları aksi ispat oluncaya kadar geçerli ise de … 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 2012/493 Esas sayılı dosyasında …’in yeminli ifadeleri ve komisyoncu olduğunu ikrar etmesi ile icra ve iflas tutanağının aksinin ispatlanmış olduğunu, 01.11.2014 tarihli kira sözleşmesine göre müvekkilinin alt kira sözleşmesi yapma yetkisinin de bulunmadığını, … 8. İcra Müdürlüğünün 2015/11129 Esas sayılı dosyasında takip talebinde borçlu …’in adresinin “… … Mahallesi l. … Sokak N:3/2 …/…” ve “… Çitliği … Ağaç …/…” olarak gösterildiğini, ödeme emrinin “… Çitliği … Ağaç …/…” adresine tebliğine çıkarıldığını ancak PTT sorgu evrakından da anlaşılacağı üzere borçlunun adresinde tanınmadığından tebliğ evrakının iade edildiğini, borçlunun haciz uygulanan adresle ilgisinin bulunduğunun tespit edilememesi ve haciz esnasında borçlunun hazır bulunmaması karşısında mülkiyet karinesinin müvekkili lehine olduğunu, mülkiyet karinesinin aksinin davalı alacaklı tarafından ispatlanması gerektiğini, takip dosyasından muhafaza altına alınan menkullerin 2004 sayılı Kanun’un 113 üncü maddesinin ikinci fıkrası gereğince acilen pazarlık sureti ile 19.10.2015 tarihinde 70.000,00 TL bedelle ihale edildiğini ileri sürerek ihale bedelinin yargılama sonuna kadar alacaklıya ödenmemesi yönünden tedbir kararı verilmesini, istihkak davasının kabulü ile alacaklı vekilince meyve ağaçlarının ürünlerinin muhafaza altına alınması hususunda kötüniyetli tutumu söz konusu olduğundan haczedilen menkullerin değerinin %20’sinden az olmamak üzere tazminat ödemeye mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Davalı-alacaklı cevap dilekçesinde; … İcra Müdürlüğünün 2015/1010 Talimat sayılı dosyasında 11.09.2015 tarihli haciz tutanağında çiftlikte çalışan …’nın “maaşının … tarafından ödendiği” yönündeki ve aynı çiftlikte çim yetiştiren …’un “…’e meyvelerini sulamasında kullanmak için elektrik verdiği ve ücretinin halen kendisine ödenmediği” yönündeki beyanlarının haczedilen armutların borçlu …’e ait olduğunu gösterdiğini, 2004 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi uyarınca haciz tutanaklarının aksi kanıtlanıncaya kadar geçerli olduğunu, davacı tarafından sunulan delillerin haciz tutanaklarının aksini ispatlar nitelikte ve yeterlilikte olmadığını, davacının davaya konu ürünleri çiftlik sahibi … …’ndan 01.11.2014 tarihli kira sözleşmesi ile kiraladığı dolayısıyla haczedilip satışı gerçekleştirilen armutlarının mülkiyetinin kendisine ait olduğu yönündeki iddiasının asılsız olduğunu, 01.11.2014 başlangıç tarihli kira sözleşmesinin sonradan düzenlenmesi mümkün bir belge olup istihkak iddiasının ispatı için yeterli olmadığını, ağaçların bakımında gerekli gübreler için S.S. …-… Pancar Ekicileri Kooperafinden kesilen faturalar ile yine satın alındığı iddia edilen ilaçlar için … Tarım ve … Ticaretten kesilen faturaların dava konusu ürünlerin davacı tarafından kiralandığını gösterdiği yönündeki iddiaların da yasal dayanağının bulunmadığını, belirtilen faturaların istihkak iddiasının ispatı için yeterli olmadığı gibi davacının satın aldığını iddia ettiği gübre ve tarım ilaçlarını dava konusu armutlar için kullandığının ispatının da davacıda olduğunu, davacının kira bedeli olarak 35.000,00 TL’nin peşin geri kalanın 30.07.2015, 30.08.2015 ve 30.10.2015 tarihlerinde olmak üzere üç taksit şeklinde ödeneceği şeklinde anlaştıkları iddiasının asılsız olduğu gibi bu iddiaya dayanak yapılan 03.08.2015 tarihli makbuz ile 10.08.2015 tarihli banka dekontunun bu iddianın ispatı için yeterli olmadığını, davacının borçlu …’in … 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 2012/493 Esas sayılı dosyasındaki yeminli ifadeleri ile komisyonculuk yaptığını ikrar ettiği ve mahkeme önündeki ikrar kesin delil niteliği taşıdığından dava konusu ürünlerin borçluya ait olmadığı, borçlunun sadece komisyoncu sıfatı bulunduğu yönündeki iddianın doğru olmadığını, ayrıca …’in ikrarının 2009 yılında geçen olaylarla ilgili olduğunu, dolayısıyla bu beyanın dava konusu olayla ilgisi olmadığını, bu beyanın haciz tutanağının aksini ispatlamadığını, ayrıca … 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 2012/493 Esas sayılı dosyasında borçlu …’in söz konusu bahçeyi ve dolayısıyla ürünleri dönem dönem satın aldığını beyan ettiğini, dava konusu haczin gerçekleştiği tarihte de haczedilen armutların borçlu …’in mülkiyetinde olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
2. Davalı-borçlu; usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen duruşmaya gelmediği gibi yazılı beyanda da bulunmamıştır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 06.11.2018 tarihli ve 2015/680 Esas, 2018/807 Karar sayılı kararı ile; bilirkişi raporu, tanık beyanları, incelenen dava ve takip dosyaları kapsamları birlikte değerlendirildiğinde, borçlu …’in … 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 2012/493 Esas sayılı dosyasındaki “komisyonculuk yaptığı” yönündeki beyanının, sanıklar …, … ve … ‘ın 2010 senesinde işledikleri suçla ilgili olduğu, haciz işleminin ise bu olaydan 5 yıl sonra 2015 yılında gerçekleştiği, haciz sırasında hazır bulunan ve davada da tanık olarak dinlenen çiftlik çalışanı …’nın “maaşını … tarafından ödendiği” yönündeki beyanı, haciz tutanağındaki … isimli kişinin “…’e meyvelerini sulamasında kullanmak için elektrik verdiği” yönündeki beyanları ve diğer tanıkların beyanları, Ağır Ceza Mahkemesinde görülen nitelikli dolandırıcılık ve resmî belgede sahtecilik davasında tanık olarak dinlenen …’in ifadeleri, … ile üçüncü kişi … arasındaki mali ilişki karşısında borçlunun, mal kaçırma amacıyla haciz konusu malları muvazaalı olarak üçüncü kişinin malları gibi göstermek gayreti içinde olduğunu gösterdiği, diğer taraftan borcun doğumundan sonraki tarihlere ilişkin her zaman düzenlenmesi mümkün adi nitelikteki fatura, kira sözleşmesi vs. gibi belgelerle yasal mülkiyet karinesinin aksinin ispat edilemeyeceği gibi bu hususta davacı vekili tarafından sunulan adi nitelikteki fatura, sözleşme, makbuz vs. de karinenin aksini ispata elverişli nitelikte olmadığı, tüm maddi ve hukuki olgular dikkate alındığında mülkiyet karinesinin borçlu dolayısıyla alacaklı lehine olup, davacının istihkak konusu mahcuz malların kendisine ait olduğunu ispat edemediği gerekçesi ile davanın reddine, koşulları oluşmadığından davalı alacaklının tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı üçüncü kişi ile davalı alacaklı vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 13.03.2019 tarihli ve 2019/149 Esas, 2019/552 Karar sayılı kararı ile; davaya konu meyve ağaçlarının mülkiyetinin … Çiftliği Meyvecilik A.Ş.’ye ait olduğu, ödeme emrinin davalı-borçluya tebliğ edildiği adresin haciz adresi olmadığı, haczin Küçük Karaağaç Köyü … de bulunan … Çiftliğinde yapıldığı konusunda bir uyuşmazlık bulunmadığı, bilirkişi heyetince mahkemece verilen görevin dosya kapsamı dahilinde yerine getirildiği ve bilirkişi heyetinde hukukçu bilirkişinin yer aldığı, S.S. … – … Pancar Ekicileri Kooperatifi, … – … ve … Ticaret – …’den alındığı iddia edilen gübre ve ilaç gibi malzemelerin davaya konu ağaçlar için kullanıldığının kanıtlanamadığı, takip borçlusu …’in … 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 2012/493 Esas sayılı dava dosyasında duruşma tutanağındaki beyanlarının eldeki davanın esası ile ilgisi olmadığı gibi eski tarihli olduğu, 2004 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi uyarınca hilafı sabit oluncaya kadar muteber kabul edilen 11.09.2015 tarihli haciz tutanağında haciz mahallinde hazır bulunan …’nın imzalı beyanının içeriği ve yine haciz mahalli olan … Çiftliğinde kiracı olarak çim yetiştiriciliği yapan …’un beyanlarının içeriği, yargılama sırasında dinlenilen davalı-alacaklı tanıkları …, …, … ve davacı üçüncü kişi tanığı …’ün birbirini doğrulayan beyanlarına göre 2014-2015 yıllarında davaya konu ağaçların takip borçlusu … tarafından kiralandığı, bakımının, yetiştiriciliğinin ve işletmeciliğinin yapıldığı, mülkiyet karinesinin davalı-borçlu dolayısıyla davalı-alacaklı lehine olduğu, bu yasal karinenin aksinin davacı üçüncü kişi tarafından güçlü ve inandırıcı delillerle kanıtlanamadığı, davacı üçüncü kişi ile dava dışı … Çiftliği arasında kira sözleşmesinin varlığı kabul edilse dahi bu hususun mülkiyet karinesinin aksini ispata yeterli olmadığı gerekçesi ile davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı alacaklı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, bu husus yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, davacı üçüncü kişinin istihkak iddiasının reddine, davaya konu meyvelerin satış bedelinden tedbir talebine istinaden davacı alacaklıya ödenmeyen 43.199,60 TL’nin %20’si olan 8.639,92 TL tazminatın davacı üçüncü kişiden tahsili ile davalı alacaklıya verilmesine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ İNCELEME SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;
“… Dava, üçüncü kişinin İİK’nin 96. vd. maddelerine dayalı istihkak iddiasına ilişkindir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 27. maddesinde yer bulan “Hukuki Dinlenilme Hakkı” gereğince davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hakkın yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak, gerekçelendirilmesini içermektedir. Tarafların gösterdiği deliller toplanmadan karar verilmesi, hukuki dinlenilme hakkının ihlalidir.
Somut uyuşmazlıkta, davacı üçüncü kişi, dava dışı … A.Ş. ile yapılan adi yazılı kira sözleşmesine dayanarak istihkak iddiasında bulunmuştur. Davacı, İlk Derece Mahkemesince toplanan deliller haricinde kira sözleşmesinin yapıldığı şirkete ait defterler, faturalar ve ödeme belgelerine de dayanmış olduğundan, tarafların gösterdiği tüm deliller toplanarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ile davanın reddine yönelik hüküm kurulması doğru olmamıştır…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
B. Bölge Adliye Mahkemesince Verilen Direnme Kararı
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; önceki karar gerekçesi tekrar edilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen direnme kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; delilerinin tamamının toplanmadığını, eksik inceleme ile sonuca gidildiğini, dava konusu ürünlerin takip borçlusu ile ilgisinin olmadığını, … Çiftliği Meyvecilik A.Ş.’deki meyve ağaçlarının ürünlerinin çiftlik sahibi ile imzalanan 01.11.2014 tarihli kira sözleşmesi gereğince müvekkiline ait olduğunu, ürünlerin mülkiyetine sahip olan müvekkilinin bir kısım mahsüllerinin satışına borçlunun geçmiş yıllarda aracılık ettiğini, yani borçlunun komisyonculuk yaptığını, müvekkili ile borçlu arasında komisyonculuk dışında bir hukuki ilişkinin bulunmadığını, … 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 2012/493 Esas sayılı dosyasında borçlunun komisyonculuk yaptığını ikrar ettiğini, mahkeme içi ikrarın kesin delil niteliğinde olduğunu, 2004 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereğince icra ve iflas tutanakları aksi ispat oluncaya kadar geçerli ise de … 5. Ağır ceza Mahkemesinin 2012/493 Esas sayılı dosyasında borçlunun komisyoncu olduğunu ikrar etmesi ile icra ve iflas tutanağının aksinin ispat edildiğini, hükme esas alınan bilirkişi raporunda dosya özetinin yapılması dışında bir inceleme bulunmadığını, bilirkişiler arasında hukukçu bulunmadığını, dava dilekçesindeki beyanlarının ve delillerinin dikkate alınmadan, sunulan kayıt ve belgeler yönünden inceleme yapılmadan sadece davalı-alacaklı lehine olan tanık beyanları üzerinden kanaat oluşturulduğunu, mali müşavir tarafından herhangi bir ticari kayıt, defter, belge, fatura vs incelemesi yapılmadığını, bilirkişi raporunun içeriğinin dava ile ilgisinin olmadığını, kira sözleşmesi ile ilgili ödemelerin banka kanalıyla yapıldığını, dava dilekçesi ekinde sunmuş oldukları kira sözleşmesinde sözleşmenin eki olarak … Çiftliği Meyvelik A.Ş.’ye ait envanter defterinin olduğunu belirttiklerini, … Çiftliği Meyvecilik A.Ş.’nin kayıtlı olduğu … Vergi Dairesi’ne müzekkere yazılarak gelir vergisi olarak beyan edilip edilmediği hususunun sorulmasını talep etmelerine rağmen İlk Derece Mahkemesince bu talebin reddedildiğini, ayrıca kira sözleşmenin gerçekliğinin ispatı için … Çiftliği Meyvelik A.Ş.’nin ticari defterlerinin incelenmesini ve bu kira sözleşmesinin yapıldığı tarih itibariyle (01.11.2014) kira sözleşmesinin içeriğinde belirtilen ödemelerin ve kira sözleşmesinin kaydının … Çiftliği Meyvelik A.Ş.’nin defterlerinde mevcut olup olmadığının bilirkişi marifetiyle incelenmesini talep etmelerine rağmen ilk derece mahkemesince bu talebin reddedildiğini, haciz tatbik edilen adresin borçlu ile ilgisi bulunmadığını, haciz adresinin borçlunun adresi olmaması ve yine haciz tutanağında borçlunun haciz mahallinde hazır bulunmaması göz önünde bulundurulduğunda haciz işleminin gerçekleştirildiği menkullerin mülkiyetinin müvekkiline ait olduğunu kanıtlamakla birlikte aksini ispat yükünün davalı alacaklıda olduğunu, eksik ve hüküm kurmaya elverişsiz bilirkişi raporu dikkate alınarak, bilirkişi raporuna itirazlarının, taleplerinin ve delillerinin değerlendirilmeden, öğretilmiş ve İlk Derece Mahkemesince dikkate alınması mümkün olmayan tanık beyanları ile davanın reddine karar verildiğini ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Uyuşmazlık
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda davacının kira sözleşmesinin yapıldığı şirkete ait defterler, faturalar ve ödeme belgelerine de dayanmış olması karşısında tarafların gösterdiği tüm delillerin toplanarak sonucuna göre karar verilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
D. Gerekçe
1. İlgili Hukuk
1.2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 96 ncı maddesi;
“Borçlu, elinde bulunan bir malı başkasının mülkü veya rehni olarak gösterdiği yahut üçüncü bir şahıs tarafından o mal üzerinde mülkiyet veya rehin hakkı iddia edildiği takdirde, icra dairesi bunu haciz ve icra tutanaklarına geçirir ve keyfiyeti iki tarafa bildirir.
İcra dairesi aynı zamanda istihkak iddiasına karşı itirazları olup olmadığını bildirmek üzere alacaklı ve borçluya üç günlük mühlet verir. Sükütları halinde istihkak iddiasını kabul etmiş sayılırlar.
Malın haczine muttali olan borçlu veya üçüncü şahıs, ıttıla tarihinden itibaren yedi gün içinde istihkak iddiasında bulunmadığı takdirde, aynı takipte bu iddiayı ileri sürmek hakkını kaybeder. İstihkak iddiasının yapıldığı veya istihkak davasının açıldığı tarihte istihkak müddeisi ile birlikte oturan kimseler yahut bu şahısların iş ortakları, iddianın yapıldığı tarihte veya istihkak davası 97 nci maddenin 9 uncu fıkrası gereğince açılmışsa davanın açıldığı tarihte malın haczine ıttıla kesbetmiş sayılırlar.” hükmünü,
Aynı Kanun’un 97 nci maddesi;
“İstihkak iddiasına karşı alacaklı veya borçlu tarafından itiraz edilirse, icra memuru dosyayı hemen icra mahkemesine verir. İcra mahkemesi, dosya üzerinde veya lüzum görürse ilgilileri davet ederek mürafaa ile yapacağı inceleme neticesinde varacağı kanaate göre takibin devamına veya talikine karar verir.
İstihkak davasının sırf satışı geri bırakmak gayesiyle kötüye kullanıldığını kabul etmek için ciddi sebepler bulunduğu takdirde icra mahkemesi takibin taliki talebini reddeder.
Takibin talikine karar verilirse, haksız çıktığı takdirde alacaklının muhtemel zararına karşı davacıdan 36 ncı maddede gösterilen teminat alınır.
Teminatın cins ve miktarı mevcut delillerin mahiyetine göre takdir olunur.
(Değişik beşinci fıkra: 2/3/2005-5311/9 md.) Takibin devamına dair verilen icra mahkemesi kararı kesindir.
Üçüncü şahıs, icra mahkemesi kararının tefhim veya tebliğinden itibaren yedi gün içinde icra mahkemesinde istihkak davası açmaya mecburdur. Bu müddet zarfında dava edilmediği takdirde üçüncü şahıs alacaklıya karşı iddiasından vazgeçmiş sayılır.
Kiralanan taşınmaz veya gemilerdeki hapis hakkına tabi eşya ile ilgili istihkak davaları Borçlar Kanununun 268 inci maddesinin 1 inci fıkrasında yazılı hükümlere uygun olmadıkça talik emri verilemez.
Dava esnasında 106 ncı maddedeki müddetler cereyan etmez.
Yukardaki hükümler dairesinde kendisine istihkak talebinde bulunmak imkanı verilmemiş olan üçüncü şahıs, haczedilen şey hakkında veya satılıp da bedeli henüz alacaklıya verilmemişse bedeli hakkında, hacze ıttıla tarihinden itibaren yedi gün içinde, icra mahkemesinde istihkak davası açabilir. Aksi takdirde aynı takipte bu iddiayı ileri sürmek hakkını kaybeder. Bu halde davacının talebi üzerine icra hakimi takibin talik edilip edilmemesi hakkında yukardaki hükümler dairesinde acele karar vermeye mecburdur. Bu karar diğer taraf dinlenmeksizin de verilebilir.
İstihkak davası neticelenmeden mahcuz mal paraya çevrilmiş bulunursa icra hakimi işbu bedelin yargılama neticesine kadar ödenmemesi veya teminat karşılığında veya halin icabına göre teminatsız derhal alacaklıya verilmesi hususunda ayrıca karar verir.
İstihkak davasına umumi hükümler dairesinde ve basit yargılama usulüne göre bakılır.
Mahcuz eşya ile ilgili olarak icra memuruna dermeyan edilen iddiada üçüncü şahıs ve borçlunun birleşmeleri alacaklıya müessir değildir. Üçüncü şahsın bu iddiasını ispat etmesi lazımdır. Ancak üçüncü şahsın mahcuz eşyanın kendisinin mülkü veya kendisine merhun olduğu hakkındaki iddiasının borçlu tarafından kabulü kendi aleyhine delil teşkil eder ve ileride bu ikrara aykırı hiçbir iddiada bulunamaz.
(Değişik: 9/11/1988-3494/11 md.) İstihkak davası üzerine takibin talikine karar verilip de neticede dava reddolunursa alacaklının alacağından bu dava dolayısıyla istifası geciken miktarın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere davacıdan tazminat alınmasına hükmolunur.
(Değişik ondördüncü fıkra: 2/3/2005-5311/9 md.)Davanın reddi hakkındaki karara karşı istinaf veya temyiz yoluna başvuran istihkak davacısı icra dairesinden 36 ncı maddeye göre mühlet isteyebilir.
İstihkak davası sabit olur ve birinci fıkra gereğince istihkak iddiasına karşı itiraz eden alacaklı veya borçlunun kötü niyeti tahakkuk ederse haczolunan malın değerinin yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere itiraz edenden tazminat alınmasına asıl dava ile birlikte hükmolunur.
Koca aleyhine yapılmış bir hacizde karı şahsi malları üzerindeki haklarını Medeni Kanunun 160 ıncı maddesi hükmüne tabi olmaksızın kendisi takip edebilir.
İstihkak davasına karşı haczi yaptıran alacaklı bu kanunun 11 inci babı hükümlerine dayanarak ve muvakkat veya kati aciz belgesi ibrazına mecbur olmaksızın mütekabilen iptal davası açabilir. Dava ve mütekabil davada tarafların gösterecekleri bütün delilleri hakim serbestce takdir eder.
İstihkak davaları süratle ve diğer davalardan önce görülerek karara bağlanır.” hümünü,
Aynı Kanun’un 97/a maddesi;
Bir taşınır malı elinde bulunduran kimse onun maliki sayılır. Borçlu ile üçüncü şahısların taşınır malı birlikte ellerinde bulundurmaları halinde dahi mal borçlu elinde addolunur. Birlikte oturulan yerlerdeki mallardan mahiyetleri itibariyle kadın, erkek ve çocuklara aidiyetleri açıkça anlaşılanlar veya örf ve adet, sanat, meslek veya meşgale icabı olanlar bunların farz olunur. Bu karinenin aksini ispat külfeti iddia eden kişiye düşer.
İstihkak davacısı malı ne suretle iktisap ettiğini ve borçlunun elinde bulunmasını gerektiren hukuki ve fiili sebep ve hadiseleri göstermek ve bunları ispat etmekle mükelleftir.” hükmünü,
Aynı Kanun’un 99 uncu maddesi ise,
“Haczedilen şey, borçlunun elinde olmayıp da üzerinde mülkiyet veya diğer bir ayni hak iddia eden üçüncü kişi nezdinde bulunursa, bu kişi yedieminliği kabul ettiği takdirde bu mal muhafaza altına alınmaz. İcra müdürü, üçüncü kişi aleyhine icra mahkemesinde istihkak davası açması için alacaklıya yedi gün süre verir. Bu süre içinde icra mahkemesine istihkak davası açılmaz ise üçüncü kişinin iddiası kabul edilmiş sayılır. Alacaklı tarafından süresinde açılan dava sonuçlanıncaya kadar, haczedilen malın satışı yapılamaz. Haczin, üçüncü kişinin yokluğunda yapılması ve üçüncü kişi lehine istihkak iddiasında bulunulması halinde de bu fıkra hükmü uygulanır.” hükmünü içermektedir.
2. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) “Hukuki dinlenilme hakkı” başlıklı 27 inci maddesi;
“(1) Davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler.
(2) Bu hak;
a) Yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını,
b) Açıklama ve ispat hakkını,
c) Mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini,
İçerir.” şeklinde düzenlenmiştir.
2. Değerlendirme
1. Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle konu ile ilgili yasal kavramların irdelenmesinde fayda bulunmaktadır.
2. Haciz cebri icra organı tarafından yapılan devlete ilişkin bir hakimiyet tasarrufu olup, icra takibinin konusu olan belli bir para alacağının ödenmesini sağlamak için, bu yolda istemde bulunan alacaklı lehine, söz konusu alacağı karşılayacak miktar ve değerdeki borçluya ait mal ve haklara, icra memuru tarafından hukuken el konulmasıdır. Kural olarak haciz işleminin tamamlanması için mala fiilen el konularak malın borçlunun tasarruf sahasına çıkarılması da gerekmemektedir. Borçlu elinde haczedilen bir malda, üçüncü kişi tarafından kendi lehine veya borçlu tarafından üçüncü kişi lehine hak iddia edilmesi üzerine, mahcuz malı hacizden kurtarmak amacıyla üçüncü kişinin alacaklıya karşı açtığı dava “istihkak davası” (2004 sayılı Kanun md. 96, 97/6); elinde haczedilen bir malda hak iddia eden üçüncü kişiye karşı alacaklının, haczin kalkmasını önlemek için açtığı dava ise” istihkak iddiasının reddi davası” (2004 sayılı Kanun md. 99) olarak tanımlanmaktadır (Timuçin Muşul, İcra ve İflas Hukukunda İstihkak Davaları, Ankara, 2015, s.3; Baki Kuru, İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, Ankara, 2013, s.543).
3. İstihkak davasının menfaatler dengesine en uygun bir şekilde sonuçlandırılabilmesi, bu davada uygulanacak ispat kurallarına bağlıdır. Alacaklı, istihkak iddiasında bulunan üçüncü kişi ile borçlu arasındaki ilişkilere yabancıdır, alacaklı dış görünüşüne bakarak borçluya kredi açmıştır (borç vermiştir). Bu nedenle, istihkak davasında alacaklı ispat bakımından korunmazsa, alacaklının borçlu ile üçüncü kişi arasındaki hileli anlaşmaları ispat etmesi çok güç olur ve üçüncü kişinin haklı menfaatlerini korumak için kabul edilmiş olan istihkak davası, kötüniyetli borçlular tarafından alacaklılardan mal kaçırmak için bir araç olarak kullanılır (Kuru, s.560).
4. 2004 sayılı Kanun borçlunun gerçek alacaklılarını korumak için istihkak davası hakkında bazı özel ispat hükümleri öngörmüştür. Malın yalnız üçüncü kişinin elinde bulunması, borçlunun elinde bulunması, borçlu ile üçüncü kişinin malı birlikte elinde bulundurmaları farklı hükümlere tâbi tutulmuş, anılan düzenlemeler uyarınca alacaklı ve üçüncü kişiler yararına bazı yasal karineler öngörülmüştür. Bu yasal karinelerin aksini savunan tarafa ispat külfeti yüklenmiştir.
5. 2004 sayılı Kanun’un 97/a maddesinin birinci fıkrasında borçlu dolayısıyla alacaklı yararına öngörülen yasal karineler borçlu ile üçüncü kişilerin anlaşmak suretiyle alacaklılardan mal kaçırmalarının engellenmesi amaçlanmıştır. Bu maddenin ilk iki cümlesindeki alacaklı yararına öngörülen bu yasal karinenin aksini ispat külfeti üçüncü kişiye aittir. Bu maddeye dayanarak dava açan üçüncü kişi üzerine düşen ispat yükünü yerine getirirken, malı hangi hukuki sebebe dayanarak kazandığını, eğer satın alma nedenine dayanmışsa, satın aldığı tarihte malı satın alabilecek ekonomik güce sahip olduğunu, malın ne sebeple borçlu elinde bulunduğunu ispat etmek zorundadır. Yasal karinenin aksi tanık dâhil her türlü delille kanıtlanabilir. Ancak davacı üçüncü kişinin karinenin aksini ispat için icra mahkemesine sunduğu kanıtlar inandırıcı ve her türlü şüpheden uzak nitelikte olmalıdır (Ali Güneren, İcra ve İflas Hukukunda İstihkak Davaları, Ankara 2008, s. 653). Davalı alacaklı yararına mülkiyet karinesinden söz edebilmek için haciz uygulanan adresin borçlu ile ilişkisinin kesin bir biçimde saptanması gerekmektedir.
6. Taşınır mal, yalnız üçüncü kişi elinde haczedilmişse, kural olarak dava açma ve dolayısıyla ispat yükü 2004 sayılı Kanun’un 99 uncu maddesi uyarınca alacaklıya düşer. Bu maddenin uygulanabilmesi için malların yalnızca üçüncü kişinin elinde haczedilmiş olması gerekmektedir. Mal borçlunun elinde ya da borçlu ile üçüncü kişinin müştereken elinde bulunduğu hâldeyken haczedilmişse, 2004 sayılı Kanun’un 99 uncu maddesi değil, 96 ve 97 nci maddeleri uygulanır. Hemen belirtmek gerekir ki, istihkak davası 99 uncu madde hükmüne dayalı olarak üçüncü kişi tarafından açılırsa ispat külfeti yer değiştirmez. Bu durumda da davalı alacaklı, malın borçlu elinde haczedildiğini, borçluya ait olduğunu ispatlamalıdır.
7. İstihkak davasında davacı 2004 sayılı Kanun’un 97/a maddesinde öngörülen mülkiyet karinesinin aksini her türlü delille ispatlayabilir. Aynı Kanun’un 97 nci maddesine göre istihkak davasına basit yargılama usulüne göre bakılır ve icra mahkemesi istihkak davası hakkındaki incelemesini mutlaka duruşmalı olarak yapar. Hâkim tarafların gösterecekleri bütün delilleri serbestçe takdir eder.
8. Bu aşamada belirtmek gerekir ki 6100 sayılı Kanun’un “Hukuki dinlenilme hakkı” başlıklı 27 nci maddesi uyarınca davanın tarafları, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hak yargılama ile ilgili bilgi sahibi olunmasını da içerir. Buna göre mahkeme, iki tarafa eşit şekilde hukuki dinlenilme hakkı tanıyarak hükmünü vermelidir. Taraflara hukuki dinlenilme hakkı verilmesi anayasal bir haktır. 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 36 ncı maddesine göre teminat altına alınan iddia ve savunma hakkı ile adil yargılanma hakkı, hukuki dinlenilme hakkını da içermektedir. Yine İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi’nde de hukuki dinlenilme hakkı, adil yargılanma hakkı içinde teminat altına alınmıştır. Bu hakka, tarafın hâkime meramını anlatma hakkı ya da iddia ve savunma hakkı da denilmektedir. Ancak, hukuki dinlenilme hakkı, iddia ve savunma hakkı kavramına göre daha geniş ve üst bir kavramdır.
9. Hukuki dinlenilme hakkı, medeni usul hukukunun da amacı olan hakikatin, maddi gerçeğin tespitini amaçlar. Uyuşmazlık konusu maddi vakıaların tam olarak aydınlanabilmesi, taraflara hukuki dinlenilme hakkının sağlanmasıyla olur. Hâkim her iki tarafın açıklamaları ve gösterdikleri delillerden sonra daha doğru karar verebilir. Tüm yargılama usullerinde her karardan önce, bu karardan hukuken etkilenen kişiler hukuken dinlenmelidir. Karardan etkilenen kişilere, hukuki dinlenilme hakkı tanınarak, kararı etkileyebilme hakkı sağlanmalıdır. Açıklama hakkının iddiada bulunma kısmına sadece vakıalar ve iddialar ileri sürmek değil, delil göstermek de dahildir. İleri sürülen ve tarafların uyuşmazlık içinde bulunduğu vakıalarla ilgili mahkemeye delil sunulmalı ve bu iddialar delil ile ispat edilmeye çalışılmalıdır. Bu nedenle delil gösterme hakkı eğer hukuki dinlenilme hakkı içinde olmasa idi, bu hakkın bir anlamı olmazdı. Delil gösterme hakkı, hukuki dinlenilme hakkının tâbii bir sonucu olduğuna göre, eğer mahkeme önemli delilleri incelemeksizin karar verirse, bu temel hak ihlâl edilmiş olur. Hukuki dinlenilme hakkının yerine getirilmiş olması için, bu hakkın ancak belli delillerle yapılması konusunda bir sınırlama getirmemektedir. Bu deliller kesin deliller olabileceği gibi, takdiri deliller de olabilir. Ancak gösterilen delilin incelenmemesi veya delil gösterme talebinin reddi hukuki dinlenilme hakkının ihlâlidir. (Hakan Pekcanıtez, Hukuki Dinlenilme Hakkı, Prof. Dr. Seyfullah Edis’e Armağan, …, 2000, s.755, 764, 777, 778).
10. Hukuki dinlenilme hakkının unsurlarından biri de açıklama ve ispat hakkıdır. Taraflar, yargılamayla ilgili açıklamada bulunma, bu çerçevede iddia ve savunmalarını ileri sürme ve ispat etme hakkına sahiptirler. Her iki taraf da bu haktan eşit şekilde yararlanırlar. Bu durum “silahların eşitliği ilkesi” olarak da ifade edilmektedir.
11. Bu genel açıklamalardan sonra somut olay incelendiğinde; … 8. İcra Müdürlüğünün 2015/10758 Esas sayılı dosyasında alacaklı … Tarım Gıda San. ve Tic. Ltd. Şti vekili tarafından borçlu … aleyhine kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip başlatılmıştır. Alacaklı vekilinin talebi üzerine … İcra Müdürlüğünün 2015/1010 Talimat sayılı dosyasında borçlu … aleyhine 11.09.2015 tarihinde “… Çiftliği … Ağaç Köyü …” adresinde haciz işlemi yapılarak dava konusu menkuller haczedilmiştir.
12. … 8. İcra Müdürlüğünün 2015/11129 Esas sayılı dosyasında ise alacaklı … Tarım Gıda San. ve Tic. Ltd. Şti vekili tarafından borçlu … aleyhine kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip başlatılmıştır. Takip talebinde borçlunun adresi olarak gösterilen “… Mh. 1. … Sk. No.3/2 …/… … Çiftliği … Ağaç -…-…” adresine çıkarılan ödeme emri tebligatının “Muhatap gösterilen adresten soruldu. Tanınmıyor muhtar tasdikiyle çıkış mercine iade” şerhi ile 05.10.2015 tarihinde bila tebliğ iade edilmesi üzerine, “… … Mah. 1. … Sk. No.3 İç Kapı No:2 …/…” adresine çıkarılan ödeme emri tebliği 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun (7201 sayılı Kanun) 21 inci maddesinin ikinci fıkrasına göre 15.10.2015 tarihinde tebliğ edilmiştir.
13. … 8. İcra Müdürlüğünün 2015/11129 Esas sayılı dosyasında alacaklı vekili 29.09.2015 tarihinde “borçlu … adına, … Çiftliği … Ağaç -…-… adresinde ve gösterilecek diğer adresinde kapı kapalı ise çilingir marifeti ile açılmasını menkul mallarına haciz konulması ve muhafaza altına alınması için … İcra Müdürlüğüne talimat yazılmasını” talep etmiştir. İcra müdürlüğünce 29.09.2015 tarihinde yazılan talimat üzerine … İcra Müdürlüğünün 2015/1047 Talimat sayılı dosyasında; 05.10.2015, 06.10.2015, 07.10.2015, 08.10.2015 ve 09.10.2015 tarihlerinde … İcra Müdürlüğünün 2015/1010 Talimat sayılı dosyasında haczedilen menkullerle ilgili iştirak haczi işlemi yapılmıştır.
14. … 8. İcra Müdürlüğünün 2015/11129 Esas sayılı dosyasında 05.10.2015 tarihinde üçüncü kişi …’un haczedilen menkullerle ilgili istihkak iddiasında bulunması üzerine 08.10.2015 tarihinde icra müdürlüğünce 2004 sayılı Kanun’un 97 nci maddesi uyarınca takibin devamı veya taliki konusunda bir karar verilmek üzere dosya icra mahkemesine sunulmuştur. … 4. İcra (Hukuk) Mahkemesinin 12.10.2015 tarihli ve 2015/635 Esas, 2015/523 Karar sayılı kararı ile “Hacze ve istihkak iddiasına konu menkul mallarla ilgili takibin devamına, ilamın üçüncü kişiye icra müdürlüğünce tebliğinden itibaren yedi gün içinde istihkak davası açmakta muhtariyetine” karar verilmiştir. İcra mahkemesinin kararının üçüncü kişi vekiline 19.10.2015 tarihinde tebliği üzerine 21.10.2015 tarihinde üçüncü kişi vekilince eldeki dava açılmıştır.
15. Davacı üçüncü kişi vekilinin dava dilekçesinde, istihkak davasına konu armut meyvelerinin takip borçlusu … ile bir ilgisinin bulunmadığı, … Çiftliği Meyvecilik A.Ş.’deki meyve ağaçlarının ürünlerinin çiftlik sahibi … … ile imzalanan 01.11.2014 tarihli kira sözleşmesi gereğince davacıya ait olduğu, kira sözleşmesinin kira bedeli ve ödeme şekline ilişkin hükümler bölümünde 35.000,00 TL peşin olarak ödenmek üzere kira bedelleri ve ödeme tarihlerinin belirlendiği, meyve bahçesinin bakımının davacıya ait olduğu ileri sürülerek, 01.11.2014 başlangıç tarihli adi yazılı kira sözleşmesi, kira bedellerinin ödendiği iddiasına ilişkin 03.08.2015 tarihli makbuz ve Yapı Kredi Bankasının 10.08.2015 tarihli dekontu sunulmuştur.
16. Davacı vekilinin dava dilekçesinde dayandığı ve sunduğu 01.11.2014 başlangıç tarihli adi yazılı kira sözleşmesi incelendiğinde, “sözleşmenin eki” kısmının “… Çiftliği Meyvecilik A.Ş.’ye ait envanter defteri” şeklinde olduğu görülmektedir. Bu durumda davacı vekilinin kira sözleşmesinin yapıldığı şirkete ait ticari defterlere de dayandığının kabulü gerekir. Davacı vekili bilirkişi raporuna karşı 04.06.2018 tarihli itiraz dilekçesinde ve 06.11.2018 tarihli duruşmada kira sözleşmesinin tarafı olan … Çiftliği Meyvelik A.Ş.’nin ticari defterlerinin incelenmesini talep etmiştir.
17. İlk Derece Mahkemesince icra takip dosyaları, … 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 2012/493 Esas sayılı dosyasındaki beyanlar, belirtilen kira sözleşmesi, sunulan makbuzlar, faturalar ve banka dekontu incelenmiş, tanıklar dinlenmiş, keşif yapılarak bilirkişi raporu alınmıştır. Bölge Adliye Mahkemesince takdiri delillere göre mülkiyet karinesi borçlu dolayısı ile alacaklı lehine değerlendirmiş ise de, toplanan deliller yasal karinenin alacaklı lehine olup olmadığının tespiti için yeterli değildir.
18. O hâlde davacı vekili İlk Derece Mahkemesince toplanan deliller haricinde kira sözleşmesinin yapıldığı şirkete ait defterler, faturalar ve ödeme belgelerine de dayanmış olduğundan, hukuki dinlenilme hakkının da bir gereği olarak tarafların gösterdiği tüm deliller toplanarak sonucuna göre karar verilmesi gerekir.
19. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında; adi yazılı kira sözleşmesinin her zaman düzenlenebileceği, ödemelerin kira sözleşmesine uygun olmadığı, tarım ilaçları ve gübre alımı ile ilgili faturalar uyuşmazlıkla ilgili olmadığından delil olamayacağı, takip borçlusunun Ağır Ceza Mahkemesindeki beyanlarının eski tarihli olduğu, ticari defterlerin incelenmesinin sonuca bir etkisinin bulunmadığı gerekçesiyle direnme kararının onanması gerektiği ileri sürülmüş ise de bu görüş kurul çoğunluğunca benimsenmemiştir.
20. Hâl böyle olunca Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken önceki hükümde direnilmesi doğru olmamıştır.
21. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 5311 sayılı Kanun ile değişik 2004 sayılı Kanun’un 364 üncü maddesinin ikinci fıkrasının göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesi gereğince BOZULMASINA,
İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
Dosyanın 6100 sayılı Kanun’un 373 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca … Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesine gönderilmesine,
08.03.2023 tarihinde oy çokluğuyla kesin olarak karar verildi.