Yargıtay Kararı Hukuk Genel Kurulu 2020/5 E. 2021/341 K. 25.03.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2020/5
KARAR NO : 2021/341
KARAR TARİHİ : 25.03.2021

MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi

1. Taraflar arasındaki “işçilik alacağı” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Bursa Bölge Adliye Hukuk Mahkemesi 9. Hukuk Dairesince verilen asıl ve birleşen davanın kabulüne ilişkin kararın davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 9. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesince Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4.1. Davacı vekili asıl dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı işyerinde 03.06.1998-04.03.2015 tarihleri arasında çalıştığını, iş sözleşmesinin haksız ve sendikal nedenlerle feshedildiğini, davacının açtığı işe iade davasında işe iade ve sendikal tazminat taleplerinin kabul edildiğini, kararın temyiz incelemesinden geçerek kesinleştiğini, davalı işverene işe başlatılması için ihtarname göndermesine rağmen işe başlatılmadığını, fesihten önceki aylık ücretinin net 1.350,00TL olduğunu belirterek kıdem, ihbar ve sendikal tazminatlar ile noter masrafının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
4.2. Mahkemenin birleşen 2017/265 Esas sayılı dosyasında davacı vekili; boşta geçen süre ücret alacağının davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı vekili cevap dilekçesinde; davanın belirsiz alacak davası olarak açılamayacağından hukuki yarar yokluğundan reddi gerektiğini, öte yandan iş sözleşmesinin haklı feshedildiğini, davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanamadığını belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesi Kararı:
6. Bursa 5. İş Mahkemesinin 22.01.2018 tarihli ve 2017/142 E., 2018/72 K. sayılı kararı ile; davacının kesinleşen işe iade kararı sonrası süresinde davalı işverene işe başlatılması için talepte bulunduğu ancak işe başlatılmadığı gerekçesiyle asıl ve birleşen davaların kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi Kararı:
7. Bursa 5. İş Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içerisinde davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
8. Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesinin 04.07.2018 tarihli ve 2018/1109 E., 2018/1290 K. sayılı kararı ile; davanın kısmi eda külli tespit davası olarak açıldığı, davalının davadan önce temerrüde düşürülmediği, bu nedenle dava dilekçesi ile talep edilen miktarlara dava; arttırılan miktarlara talep artırım tarihinden, kıdem tazminatına ise davacının işe başlatılmadığı tarihten itibaren faiz işletilmesi gerektiği, noter masraflarının ayrı bir alacak kalemi olarak istenemeyeceği gerekçesiyle davalının istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 353. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinin (2) numaralı alt bendi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının ortadan kaldırılmasına, asıl ve birleşen davaların kabulüne karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
9. Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
10. Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 24.04.2019 tarihli ve 2018/8161 E., 2019/9548 K. sayılı kararı ile; “… 1-Dosya kapsamının birlikte değerlendirilmesiyle yapılan inceleme sonucunda, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, Bölge Adliye Mahkemesi kararının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan yönleri usul ve kanuna uygun görülmüştür
2- Uyuşmazlık; davacının, hangi tarihteki ücretinin sendikal tazminat hesabında dikkate alınacağı noktasında toplanmaktadır.
Sendikal tazminat, İş Kanunu’nun 21. maddesinde düzenlenen iş güvencesi tazminatından farklı ve bağımsız bir tazminat türü olup, işçinin işe başvurusu veya işe başlatılıp, başlatılmaması şartlarına bağlı değildir.
Bu nedenle, davacının geçersizliğine hükmedilen fesih tarihindeki çıplak ücreti yerine, işe başlatılmadığı tarihteki ücreti esas alınarak hesaplama yapılan bilirkişi raporuna istinaden, sendikal tazminatın hüküm altına alınması hatalıdır.
Nitekim, aynı davalıya karşı açılan ve Dairemizce aynı gün temyiz incelemesi yapılan benzer davalarda da farklı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesince bu hususunda gözetilerek, davalının istinaf başvurusunun bu yönü ile de yerinde olduğu kabul edilmiştir…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Direnme Kararı:
11. Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesince 13.09.2019 tarihli ve 2019/1742 E., 2019/1729 K. sayılı kararı ile; sendikal tazminatın mahkemece davacının işe başlatılmadığı tarihteki ücreti esas alınarak hesaplanması hatalı ise de bu hususun istinaf yoluna başvuran davalı vekilince istinaf nedeni hatta temyiz nedeni dahi yapılmadığı ve kamu düzenine de ilişkin bulunmadığı, istinaf incelemesi yapılırken re’sen nazara alınmadığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
12. Direnme kararı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK
13. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; istinaf dilekçesinde, istinaf sebebi olarak ileri sürülmeyen sendikal tazminatın fesih tarihindeki çıplak ücret yerine işe başlatılmama tarihindeki ücretin esas alınarak belirlenmesi hususunun aynı gün temyiz incelemesi yapılan benzer dosyalarda farklı Bursa Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesince istinaf sebebi yapılarak istinaf başvurusunun yerinde olduğunun belirlenmesi karşısında uygulamada istikrar sağlanması amacıyla Yargıtay tarafından bozma nedeni yapılıp yapılamayacağı, bozmanın kanunun açık hükmüne veya kamu düzenine aykırılık oluşturan nedene dayalı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

III. ÖN SORUN
14. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, işin esasına girilmeden önce mahkemece davanın kabulüne ilişkin verilen kararın davalı tarafça istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince hükmedilen faizlerin başlangıç tarihleri ve noter masrafı yönünden ortadan kaldırma kararı verildiği, verilen kararın davalı tarafça temyiz edilmesi üzerine Özel Daire tarafından davalının sair temyiz itirazlarının reddi ile sendikal tazminatın davacının geçersizliğine hükmedilen fesih tarihindeki çıplak ücreti yerine işe başlatılmadığı tarihteki ücretinin esas alınarak karar verilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle bozma kararı verildiği somut olayda hüküm altına alınan brüt 51.372,83TL kıdem tazminatı, brüt 5.608,40TL ihbar tazminatı, brüt 8.228,80TL boşta geçen süre ücreti, brüt 33.534,00TL sendikal tazminat alacağının toplam miktarının 98.744,03TL olmasına karşılık, Özel Dairece bozma konusu yapılan sendikal tazminatın brüt 33.534,00TL olduğu gözetildiğinde, direnme karar tarihi olan 13.09.2019 tarihinde Bölge Adliye Mahkemelerinden gelen dosyalarda temyiz kesinlik sınırının 58.800,00TL olduğu, hüküm altına alınan sendikal tazminatın 33.534,00TL olduğu dikkate alındığında davalı vekilinin temyiz isteminin miktar itibariyle kesinlik sınırının altında olup olmadığı ön sorun olarak tartışılmıştır.

IV. GEREKÇE
15. 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’un geçici 2. maddesinin 1. fıkrasında, “…Bölge adliye mahkemelerinin kuruluşları, yargı çevreleri ve tüm yurtta göreve başlayacakları tarih, Resmî Gazetede ilân edilir.” düzenlemesine yer verilmiş ve 07.11.2015 tarihli ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edilerek bölge adliye mahkemeleri 20.07.2016 tarihi itibariyle fiilî olarak göreve başlamıştır.
16. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun/HMK) 341. maddesinde istinaf yoluna başvurulabilen kararlar, aynı Kanun’un 361 ve 362. maddelerinde de temyiz edilebilen ve temyiz edilemeyen kararlar düzenleme altına alınmıştır. HMK’nın 362/1-(a) maddesi uyarınca “miktar veya değeri kırkbin Türk Lirasını (bu tutar dahil) geçmeyen davalara ilişkin kararlar” hakkında temyiz yoluna başvurulmaz. Kesinlik sınırı kamu düzeni ile ilgilidir.
17. 6763 sayılı Kanun’un 44. maddesiyle 6100 sayılı HMK’ya eklenen ek 1. madde ile aynı Kanun’un 362/1-(a) maddesinde öngörülen parasal sınırı her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, o yıl için 04.01.1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 298. maddesi hükümleri uyarınca Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle ile belirlenmektedir. Anılan Ek 1 maddenin 2. fıkrasında ise HMK’nın 341, 362 ve 369. maddelerindeki parasal sınırların uygulanmasında hükmün verildiği tarihteki miktarın esas alınacağı hükme bağlanmıştır.
18. Bu açıklamalara göre direnme kararının verildiği 13.09.2019 tarihinde HMK’nın 362/1-(a) maddesinde öngörülen kesinlik sınırı 58.800,00TL’dir.
19. Belirtilmelidir ki; bir mahkeme kararının temyiz edilip edilemeyeceği belirlenirken, temyiz hakkının doğduğu (kararın verildiği) tarihteki hukuksal durum esas alınmalı; karar tarihinde yürürlükte bulunan kanun hükmü temyiz sınırı yönünden hangi düzenlemeyi içeriyor ise ona bağlı kalınmalıdır. Buradaki “karar” teriminin, bölge adliye mahkemesinin Özel Daire bozmasına karşı verdiği direnme kararını da kapsayacağında duraksama bulunmamaktadır.
20. Eldeki davada temyize konu alacak miktarının ne olduğunun açıklanmasında yarar bulunmakta olup davacı, asıl davasında kıdem, ihbar ve sendikal tazminatlar ile noter masrafının; birleşen davasında ise boşta geçen süre ücreti alacağının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
21. Mahkemece verilen davanın kabulüne dair karar davalının istinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından HMK’nın 353. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinin (2) numaralı alt bendi uyarınca başvurunun esastan kısmen kabulü ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, asıl ve birleşen davaların kabulüne karar verilmiştir.
22. Bölge Adliye Mahkemesince asıl ve birleşen davaların kabulüne dair verilen karar davalının temyiz istemi üzerine Özel Daire tarafından davalının sair temyiz itirazlarının reddine karar verildikten sonra; davacının geçersizliğine hükmedilen fesih tarihindeki çıplak ücreti yerine, işe başlatılmadığı tarihteki ücretinin esas alınarak sendikal tazminatın hüküm altına alınmasının hatalı olduğu gerekçesiyle bu alacak yönünden bozulması üzerine direnme kararı verilmiştir.
23. Bu durumda direnme kararını temyiz eden davalı aleyhine hükmedilen ve uyuşmazlık konusu olan 33.534,00TL sendikal tazminat alacağı açık biçimde Bölge Adliye Mahkemesince direnme kararının verildiği 13.09.2019 tarihinde geçerli olan 58.800,00TL tutarındaki temyiz edilebilirlik sınırının altında olduğundan, anılan karara karşı temyiz yasa yoluna gidilmesi miktar itibariyle mümkün değildir.
24. Şu hâlde davalı vekilinin direnme kararına yönelik temyiz isteminin miktar itibari ile reddine karar verilmelidir.

V. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Davalı vekilinin temyiz isteminin miktardan REDDİNE,
İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
Dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine 25.03.2021 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.