Yargıtay Kararı Hukuk Genel Kurulu 2020/467 E. 2022/766 K. 26.05.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2020/467
KARAR NO : 2022/766
KARAR TARİHİ : 26.05.2022

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

1. Taraflar arasındaki “Sigorta başlangıç tarihinin tespiti” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Kocaeli 2. İş Mahkemesinin davanın kabulüne ilişkin kararına yönelik davalı … vekilinin istinaf başvurusu üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesi tarafından verilen istinaf başvurusunun esastan reddine dair karar davalı … vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 10. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, ilk derece mahkemesince Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davalı … vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin dava dışı Fazlı Köker’e ait işyerinde 01.12.1992 tarihinde işe başlayarak bir süre çalıştığını, dava dışı işveren tarafından verilen işe giriş bildirgesinin davalı Kurum tarafından halı dokuma mahiyetli işyeri olması nedeniyle iptal edildiğini, Kurum işleminin yerinde olmadığını ileri sürerek 01.12.1992 tarihinde en az 1 gün sigortalı çalıştığının tespiti ile anılan tarihin tüm sigorta kollarında sigorta başlangıcı sayılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı … (SGK/Kurum) vekili cevap dilekçesinde; davacının iddia ettiği döneme ait çalışmasının mevcut olmadığını, davanın kamu düzenini ilgilendiren nitelikte olduğunu, çalışma olgusunun re’sen araştırılması gerektiğini ayrıca davanın hak düşürücü süreye uğradığını belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesi Kararı:
6. Kocaeli 2. İş Mahkemesinin 07.04.2017 tarihli ve 2016/263 E., 2017/87 K. sayılı kararı ile; davacı adına düzenlenen 01.12.1992 tarihli işe giriş bildirgesinin 01.12.1992 tarihinde Kuruma verildiği, 506 sayılı Kanun’un 3/II-D maddesi gereğince Kurum tarafından sigorta başlangıcının 01.12.1992 olarak kabul edilmediği, işe giriş bildirgesinin Kuruma verilmesinin davacının işyerinde en az 1 gün çalıştığına karine olduğu, tanık beyanlarıyla da davacının iş sözleşmesiyle dava dışı işveren nezdinde çalıştığının anlaşıldığı gerekçesiyle davacının dava dışı 74251.41 sicil numaralı işyerinde 01.12.1992 tarihinde en az 1 gün çalıştığının, sigorta başlangıç tarihinin 01.12.1992 olduğunun tespitine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararı:
7. Kocaeli 2. İş Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı … vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
8. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesinin 09.05.2018 tarihli ve 2017/1360 E., 2018/554 K. sayılı kararı ile; ilk derece mahkemesi kararındaki gerekçeye benzer yönde tespit ve değerlendirmeler yapılarak davalı Kurum vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
9. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı … vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
10. Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 19.06.2019 tarihli ve 2018/4327 E., 2019/5201 K. sayılı kararı ile; “…506 sayılı Kanunun 108. maddesi gereğince sigortalılık başlangıç tarihinin belirlenmesine ilişkin açılan her dava, sigortalılığın saptanması istemini de içerdiğinden, aynı Kanunun 79/10 maddesi kapsamında bir günlük çalışmanın belirlenmesi davasıdır.
01.12.1992 günü çalışmaya başladığı yönünde hakkında düzenlenen işe giriş bildirgesi davalı Kuruma verilmesine karşın herhangi bir sigortalılık bildirimi ve adına prim ödemesi gerçekleştirilmeyen davacının istemi, sigortalılık başlangıç tarihinin tespitine ilişkin olup mahkemece yapılan yargılamada davanın kabulüne dair verilen karar, davalı kurum vekilinin istinaf başvurusunda bulunması üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesi tarafından istinaf isteminin reddine karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağı olan 506 sayılı Kanunun 3. maddesinin II numaralı fıkrasına, 09.07.1987 tarihinde yürürlüğe giren 3395 sayılı Kanunun 1. maddesiyle eklenen (D) bendinde “El halıcılığı dokuma işlerinde çalışanlar hakkında yalnız iş kazaları ile meslek hastalıkları, analık ve hastalık sigorta kolları uygulanır. Ancak bunlar istekleri halinde malullük, yaşlılık ve ölüm sigorta kolları bakımından 85 inci madde hükmüne göre isteğe bağlı sigortalı olabilirler.” düzenlemesine yer verilmiş, sonrasında 06.08.2003 günü yürürlüğe giren 4958 sayılı Kanunun 57. maddesiyle söz konusu bent ilga edilmiş olup yürürlükten kaldırmaya yönelik yasama işleminin geriye yürütüleceğine ilişkin herhangi bir yasal düzenleme bulunmadığından, şu durumda 09.07.1987 – 05.08.2003 (dahil) dönemi bakımından bentte yazılı nitelikteki hizmetin 506 sayılı Kanun hükümleri gereğince uzun vadeli sigorta kollarına tabi zorunlu sigortalılık olarak değerlendirilemeyeceği belirgindir.
Yukarıdaki yasal düzenleme ve açıklamalar ışığında dava irdelendiğinde, söz konusu işyerinin ve davacının yaptığı işin 506 sayılı Yasanın 3. Maddesinin II nolu fıkrası kapsamına girip girmediği yöntemince belirlenip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Direnme Kararı :
11. Kocaeli 2. İş Mahkemesinin 22.01.2020 tarihli ve 2019/221 E., 2020/17 K. sayılı kararı ile; önceki gerekçeye ilaveten Körfez Vergi Dairesinin yazı cevabında dava dışı Fazlı Köker’in 01.01.1991-31.01.1999 tarihleri arasında “Kuzey Mahallesi Şerefiye Sokak No:33 Körfez/Kocaeli” adresinde halı, kilim ve diğer tekstil döşemeleri, parakende, ticaret alanında faaliyet gösterdiğinin, adı geçen mükellefin 12.07.2011 tarihinde vefat ettiğinin bildirildiği, emsal nitelikte olan sigorta başlangıç tarihinin tespitine ilişkin kararların Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 2014/25602 E., 2014/25876 K; 2016/14756 E.,2017/352 K. ve Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 2016/16852 E., 2017/87 K; 2019/2215 E., 2019/775 K. sayılı kararları ile onandığı ayrıca yine emsal nitelikte olan sigortalılık başlangıç tarihinin tespitine dair kararın temyizi üzerine Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 2019/1292 E., 2019/8016 K. sayılı bozma kararında tespitine karar verilen dönemdeki çalışmaların uzun vadeli sigorta kollarına tabi olmayacağı yönünde bir tespit yapılmadığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

Direnme Kararının Temyizi:
12. Direnme kararı süresi içinde davalı … vekili tarafından temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK
13. Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davacının sigortalılık başlangıç tarihinin 01.12.1992 olarak tespitini talep ettiği eldeki davada işyerinin ve davacının yaptığı işin 506 sayılı Kanun’un 3. maddesinin II numaralı fıkrasına, 20.06.1987 tarihli ve 3395 sayılı Kanun’un 1. maddesiyle eklenen ancak 29.07.2003 tarihli ve 4958 sayılı Kanun’un 57. maddesiyle yürürlükten kaldırılan D bendi kapsamına girip girmediğinin yöntemince araştırılarak sonucuna göre 01.12.1992 tarihinin uzun vadeli sigorta kollarına tabi zorunlu sigortalılık olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği konusunda karar verilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.

III. ÖN SORUN
14. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında direnme adı altında verilen kararın gerçekte yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı; buradan varılacak sonuca göre temyiz incelemesinin Hukuk Genel Kurulunca mı, yoksa Özel Dairece mi yapılması gerektiği hususu ön sorun olarak tartışılmıştır.

IV. GEREKÇE
15. Direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için mahkeme bozmadan esinlenerek yeni herhangi bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermeli; gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir.
16. Mahkemenin yeni bir bilgi, belge ve delile dayanarak veya bozmadan esinlenip gerekçesini değiştirerek veya daha önce üzerinde durmadığı bir hususu bozmada işaret olunan şekilde değerlendirerek dolayısıyla da ilk kararının gerekçesinde dayandığı hukukî olguyu değiştirerek karar vermiş olması hâlinde direnme kararının varlığından söz edilemez.
17. İstikrar kazanmış Yargıtay içtihatlarına göre; mahkemece direnme kararı verilse dahi bozma kararında tartışılması gereken hususları tartışmak, bozma sonrası yapılan araştırma, inceleme veya toplanan yeni delillere dayanmak, önceki kararda yer almayan ve Özel Daire denetiminden geçmemiş olan yeni ve değişik gerekçe ile hüküm kurmak suretiyle verilen karar direnme kararı olmayıp, bozmaya eylemli uyma sonucunda verilen yeni hüküm olarak kabul edilir.
18. Somut olayda, İlk derece mahkemesince bozma kararı sonrası Körfez Vergi Dairesine dava dışı işveren Fazlı Köker’e ait işyerinin faaliyet alanının bildirilmesi için müzekkere yazıldıktan sonra gelen yazı cevabına gerekçede yer verilip emsal olduğu belirtilen kararlar kapsamında değerlendirme yapılarak direnme adı altında karar verilmiştir.
19. Açıklanan bu maddi ve hukukî olgulara göre, mahkemece Özel Daire bozma kararı sonrası yapılan araştırma, inceleme ve toplanan yeni delile dayanılarak ve Özel Daire denetiminden geçmemiş olan yeni ve değişik gerekçe ile direnme adı altında yeni bir karar verilmiştir.
20. Şu hâlde “direnme” olarak verilen kararın, usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olmadığı, bozma konusu ile ilgili bozma kararı sonrası elde edilen yeni delil ve olgulara dayalı olarak oluşturulan yeni hüküm niteliğinde olduğu her türlü duraksamadan uzaktır.
21. Hâl böyle olunca, verilen bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevi Hukuk Genel Kuruluna değil, Özel Daireye aittir.
22. Bu nedenle yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
V. SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle;
Davalı … vekilinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın YARGITAY 10. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 26.05.2022 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.