Yargıtay Kararı Hukuk Genel Kurulu 2020/182 E. 2022/440 K. 05.04.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2020/182
KARAR NO : 2022/440
KARAR TARİHİ : 05.04.2022

MAHKEMESİ : (Kapatılan)Yargıtay 14. Hukuk Dairesi (İlk Derece Mah. Sıfatıyla)

1. Taraflar arasındaki “tazminat” davasından dolayı Yargıtay (Kapatılan) 14. Hukuk Dairesince ilk derece mahkemesi sıfatıyla yapılan yargılama sonunda, davanın esastan reddine karar verilmiştir.
2. Karar davacı vekili ile davalı … vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacının İstemi:
4. Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin babası muris …’ın 13.04.1986 tarihinde vefat ettiğini, davacı kızı … ile ikinci eşi …’ın mirasçıları olduklarını, Bolu İli, Mengen İlçesi, Kadılar Köyünde bulunan 1056, 1057, 1058, 1059, 1060, 1064 ve 1066 parsel sayılı taşınmazlar üzerinde bulunan binaların tapunun beyanlar hanesinde yazılı kayıtlara göre muris …’a ait olduğunu, bu durum bilinip kabul edilmek kaydıyla taşınmazların Üçpınar Madencilik ve Ticaret Limited Şirketi tarafından 19.12.1997 tarihinde Hazineden satın alındığını, durumun 30.10.2013 tarihinde tesadüfen öğrenildiğini, ayrıca 27.03.2015 tarihinde 1058 parseldeki binanın bir bölümünün, geri kalan altı parseldeki binaların ise tamamının satın alan şirket tarafından yıkıldığını, bunun üzerine 19.10.2015 tarihinde Bakırköy 8. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/458 E. sayılı dosyasında şirket aleyhine yıkılan binaların değerlerinin tahsili için dava açıldığını, ancak mahkemece davanın Türk Medeni Kanunu’nun 639. maddesine göre miras nedeniyle istihkak davası olarak kabul edilip, zamanaşımı nedeniyle reddine karar verildiğini, oysa ki davanın mülkiyete ilişkin olup zamanaşımı ve hak düşürücü süre bulunmadığını, Türk Borçlar Kanunu’nun 72. maddesine göre öğrenme tarihinden itibaren iki yıllık süre geçmeden davanın açıldığını, istinaf taleplerinin de esastan kesin olarak reddine karar verildiğini ve böylece her iki mirasçının bahsi geçen taşınmazlardaki mülkiyet hakkının ihlâl edildiğini, ihlâlin sebebinin Bakırköy 8. Asliye Hukuk Mahkemesi ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi hâkimlerinin davada uygulanması gereken kanun maddesi yerine, aynı Kanun’un başka maddesini gerekçe göstererek hatalı hüküm kurması olduğunu, bu nedenle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 46/1-c maddesine istinaden devlet aleyhine tazminat davası açma gereğinin doğduğunu belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davalı taraftan 331.850TL maddi tazminatın, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi tarafından kesin kararın verildiği ve zararın oluştuğu 14.06.2017 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı … Hazinesi vekili; zamanaşımı süresinin dolduğunu, hâkimin yargılama faaliyetinden dolayı Devlet aleyhine tazminat davası açılabilmesi için HMK’nın 46. maddesinde yazılı bulunan sebeplerin bir ya da birkaçının gerçekleşmesi gerektiğini, anılan maddedeki koşulların oluşmadığını, dolayısıyla Hazinenin sorumlu tutulamayacağını, bu nedenlerle hukukî dayanaktan yoksun açılan davanın zamanaşımı ve esastan reddi gerektiğini savunmuştur.
6. İhbar olunan hâkimler …, … ve …; ayrı ayrı sundukları dilekçeler ile HMK’nın 46. maddesinde sayılan sorumluluk sebeplerinin bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuşlar, ihbar olunan hâkim … ise beyan dilekçesi sunmamıştır.
7. İhbar olunan mirasçı … vekili dilekçesinde; miras bırakanın düzenlediği vasiyetname ile tüm mal varlığını müvekkiline vasiyet ettiğini, açtığı tenkis davası sonucu tüm haklarını alan ve mirasla hiçbir ilgisi kalmayan davacının ise böyle bir davayı açma sıfatı bulunmadığı gibi hukukî yararının da olmadığını, bu konudaki tüm hakların ihbar olunan müvekkili …’a ait olduğunu belirtmiştir.
Özel Daire Kararı:
8. Yargıtay (Kapatılan)14. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla 03.12.2019 tarihli 2019/2 E., 2019/10 K. sayılı kararı ile;
“…Davacının babası muris Nazım Adasal’ın 13.04.1986 tarihinde vefat ettiğini ve mirasçı olarak davacı kızı … ile ikinci eşi …’ın kaldıklarını, davacının Bolu ili Mengen ilçesi Kadılar köyü 1056,1057,1058,1059,1060,1064,1066 parsel sayılı taşınmazlar üzerinde bulunan binaların tapunun beyanlar hanesinde yazılı kayıtlara göre babası muris Nazım Adasal’a ait olduğunu, taşınmazların da aidiyet bilinip kabul edilmek kaydıyla, mirasçıların haberleri olmadan, Üçpınar Madencilik ve Ticaret Limited Şirketi tarafından 19.12.1997 tarihinde hâzineden satın alındığını 30.10.2013 tarihinde tesadüfen öğrendiğini, ayrıca 27.03.2015 tarihinde de 1058 parselde ki binanın bir bölümünün, geri kalan altı parsellerdeki binaların ise tamamının satın alan şirket tarafından yıkıldığını, bunun üzerine Bakırköy 8. Asliye Hukuk Mahkemesinde 19.10.2015 tarihinde 2015/458 Esas numara ile şirket aleyhine yıkılan binaların aynen iadesi, mümkün olmadığından taşınmazlar üzerindeki binaların bina değerlerinin talep edildiğini ve miras nedeniyle istihkak davası açıldığını, ancak zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verildiği, bu nedenle her iki mirasçının murisleri Nazım Adasal’dan miras yoluyla kendilerine intikal eden Bolu ili Mengen ilçesi Kadılar köyü 1056,1057,1058,1059,1060,1064,1066 parseller üzerindeki taşınmazlardaki mülkiyet hakkının ihlal edildiğini, mirasçıların mülkiyet hakkının ihlalinin Bakırköy 8. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin ve İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi Hakimlerinin davada uygulanması gereken kanun maddesi yerine, aynı Kanun’un başka maddesini gerekçe göstererek, hatalı hüküm kurması sonucu meydana geldiğini, bu nedenle HMK’nun 46/1-c maddesine istinaden devlet aleyhine iş bu tazminat davasının açıldığını, fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak şartı ile, davalı taraftan 331.850-TL (Üç yüz otuz bir bin sekiz yüz elli TL) maddi tazminatın, kesin kararın verildiği ve haksız fiile bağlı zararın oluştuğu 14.06.2017 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsiline, yargılama masraf ve ücretlerin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; Hâkimin yargılama faaliyetinden dolayı Devlet aleyhine tazminat davası açılabilmesi için; HMK’nun 46.maddesinde yazılı bulunan sebeplerin bir ya da birkaçının gerçekleşmesinin gerektiğini, …nun 46 nci maddesindeki koşulların oluşmadığını, bu nedenlerle hukuki dayanaktan yoksun açılan davanın zamanaşımı ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İhbar olunanlar …, … ve … davanın reddine karar verilmesini istemişlerdir.
İhbar olunan …, bir cevap vermemiştir.
Davaya ihbar olunan … Cevap dilekçesinde, tenkis davası sonucu hüküm altına alınan meblağın tahsil edildiğini ve bu suretle muris Nazım Adasal’ın mirası ile hiç bir alakası ve ilgisinin kalmadığını, ortada müşterek sayılacak elbirliği mülkiyetine tabi başkaca hiç bir mal ve hakkın mevcut olmadığından davacının böyle bir dava açmaya hem sıfatının hemde hukuki yararının olmadığını, bu konudaki tüm hakların ihbar olunan müvekkili …’a ait olduğunu belirttiği görülmüştür.
Bakırköy 8. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/458 esas, 2016/545 karar sayılı dava dosyası Dairemizce incelenmiştir.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesinin 2017/447 Esas ve 2017/696 Karar sayılı kararının bir suretinin gönderildiği ve dosya arasına konulduğu anlaşıldı.
Mengen Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/43 Esas sayılı dosyası ile yine Mengen Asliye Hukuk Mahkemesinin 2017/139 Esas sayılı dava dosyasının uyap sistem üzerinden temin edilen suretleri incelenmiştir.
Bakırköy 8. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/458 esas, 2016/545 karar sayılı dava dosyası istinaf incelemesi için İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi Başkanlığına gönderilmiş, anılan Daireninin incelemesi sonucunda 14.06.2017 tarih ve 2017/447 Esas ve 2017/696 Karar sayılı kararıyla istinaf itirazlarının esastan reddine karar verilmiştir.
Dava, hâkimlerin hukuki sorumluluğu nedenine dayalı tazminat istemine ilişkindir.
Hâkimlerin hukuki sorumluluğu Hukuk Muhakemeleri Kanununun 46-49. maddelerinde düzenlenmiş bulunmaktadır. Kanunda gösterilen sorumluluk nedenleri, örnek niteliğinde olmayıp; sınırlı ve sayılı durumları ifade etmektedir.
Davacı vekili, müvekkilinin Bakırköy 8. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/458 esas, 2016/545 karar sayılı dava dosyası kapsamı itibariyle, miras nedeniyle istihkak talebine dayalı açılan davada yargılama sırasında yapılan usulsüzlükler nedeniyle müvekkilinin maddi zarar gördüğünü belirterek, bu zararın tahsilini talep etmiştir. Dava konusu olayda …nun 46 ncı maddesinde yer alan nedenlerden bir ya da bir kaçının bulunduğu davacı tarafça ispatlanamamıştır.
Tazminat istemi, yasa yolları düzenlenmiş bulunan yargısal işlem ve kararlara ilişkindir. Hatalı olduğu ileri sürülen yargısal işlemlerde, özel amaç ile davranıldığı yönünde bir delil de bulunmamaktadır.
Dava edilen talebin konusu, Hukuk Muhakemeleri Usulu Kanunda sınırlı sayıda yazılı sorumluluk gerektiren hususlardan olmadığından davanın reddine karar verilmiştir.
Hukuk Muhakemeleri Kanununun 49 ncu maddesinde “…Dava esastan reddedilirse davacı 500,00 TL’den 5.000,00 TL’sine kadar disiplin para cezasına mahkum edilir…” hükmü yer almaktadır.
Davacının davası esastan reddedildiğinden Hukuk Muhakemeleri Kanununun 49 ncu maddesi gereğince davacı takdiren 500,00 TL disiplin para cezasına mahkum edilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;
1-Davacının, hakimin hukuki sorumluluğunun hukuksal nedenine dayalı tazminat davasının REDDİNE,
2-6100 sayılı HMK’nun 49. maddesi gereğince takdiren 500,00 TL disiplin para cezasının davacıdan alınarak Hazineye verilmesine,
3-Davanın reddi dolayısıyla karar tarihi itibariyle alınması gerekli 68,20 TL karar ve ilam harcının tahsil edildiği anlaşıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
4-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 4.125,00-TL vekalet ücretinin, davacıdan alınıp kendisini vekil ile temsil eden davalı … Hazinesine verilmesine,
5-Yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, 6100 sayılı HMK’nun 333.maddesi uyarınca hükmün kesinleşmesinden sonra yatırılan avanstan kullanılmayan kısmın davacıya iadesine,
6-Davalı … Hazinesi ve ihbar olunanlar tarafından dosyada herhangi bir yargılama gideri yapılmadığı anlaşıldığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,…” karar verilmiştir.
Kararın Temyizi:
9. Özel Daire kararı süresi içinde davacı vekili ile davalı … vekili tarafından vekâlet ücreti bakımından temyiz edilmiştir.

II. GEREKÇE
10. Dava, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 46. maddesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.
11. HMK’nın 46. maddesinde sorumluluk nedenleri sınırlı olarak sayılmıştır. HMK’nın 46. maddesinde; “(1) Hâkimlerin yargılama faaliyetinden dolayı aşağıdaki sebeplere dayanılarak Devlet aleyhine tazminat davası açılabilir:
a) Kayırma veya taraf tutma yahut taraflardan birine olan kin veya düşmanlık sebebiyle hukuka aykırı bir hüküm veya karar verilmiş olması.
b) Sağlanan veya vaat edilen bir menfaat sebebiyle kanuna aykırı bir hüküm veya karar verilmiş olması.
c) Farklı bir anlam yüklenemeyecek kadar açık ve kesin bir kanun hükmüne aykırı karar veya hüküm verilmiş olması.
ç) Duruşma tutanağında mevcut olmayan bir sebebe dayanılarak hüküm verilmiş olması.
d) Duruşma tutanakları ile hüküm veya kararların değiştirilmiş yahut tahrif edilmiş veya söylenmeyen bir sözün hüküm ya da karara etkili olacak şekilde söylenmiş gibi gösterilmiş ve buna dayanılarak hüküm verilmiş olması.
e) Hakkın yerine getirilmesinden kaçınılmış olması.” düzenlemesi bulunmaktadır.
12. Somut olayda HMK’nın 46. maddesinde sınırlı sayıda belirtilen sorumluluk sebeplerinden hiçbiri bulunmadığından ve hâkimlerin yargılama faaliyetinden dolayı tazminat davası açma şartları oluşmadığından Özel Dairece davanın reddine karar verilmesi yerindedir.
13. Hâl böyle olunca, yapılan açıklamalara, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bilgi ve belgelere, daire kararında açıklanan gerektirici nedenlere, delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle davanın açılması sırasında yatırılan harç miktarı dikkate alındığında davalı yararına hükmedilen vekâlet ücretinin de usul ve yasaya uygun olduğunun anlaşılmış olmasına göre Yargıtay (Kapatılan) 14. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın onanması gerekir.

III. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Davacı vekili ile davalı … vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile Yargıtay (Kapatılan) 14. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın ONANMASINA,
Harç peşin alındığından harç alınmasına yer olmadığına, 05.04.2022 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.