Yargıtay Kararı Hukuk Genel Kurulu 2019/428 E. 2022/441 K. 05.04.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2019/428
KARAR NO : 2022/441
KARAR TARİHİ : 05.04.2022

MAHKEMESİ : Yargıtay 12. Hukuk Dairesi (İlk Derece Mahkemesi Sıfatıyla)

1. Taraflar arasındaki “tazminat” davasından dolayı ilk derece mahkemesi sıfatıyla yapılan yargılama sonunda, Yargıtay 12. Hukuk Dairesince davanın usulden reddine karar verilmiştir.
2. Kararın davacı tarafından temyizi üzerine Özel Dairece ek karar ile, davacının temyiz başvurusunun yapılmamış sayılmasına karar verilmiş, ek karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı; İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi ve … İcra Hukuk Mahkemesince verilen kararların İcra İflas Kanunu (İİK) ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na (HMK) aykırı olup kanunî haklarının tespit ve tesliminin re’sen kamu düzeni ve kanun gereği olduğunu, kanunun emredici hükümlerinin uygulanmaması nedeniyle maddi ve manevi zarara uğradığını, dava ve şikâyetlere neden olunduğunu, açtığı davalarda taleplerinin gereği yapılmadığından mevcut borçlarını ödeyemediğini ve daha da borçlanarak yaşamak zorunda kaldığını, kanuna aykırılıkların ve uğradığı zararların tespit ve karşılanması ile eksik kalan hususların vekil atandıktan sonra belirlenmesi taleplerinin bulunduğunu ileri sürerek davaya esas dosyada kabul edilmiş adli yardım kararına istinaden HMK’nın 335/3. maddesi gereğince adli yardım talebinin kabulü ile 500.000TL maddi ve maddi zararın üç katı manevi tazminat isteminde bulunmuştur.
5. Davalı Türkiye Cumhuriyeti Devletine izafeten Maliye Bakanlığına dava dilekçesi tebliğ edilmemiş ve dosya üzerinden karar verilmiştir.
Özel Daire Kararı:
6. Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 21.01.2019 tarihli ve 2018/10 E., 2019/1 K. sayılı kararı ile;
“…Davacı, dava dilekçesinde özetle;
… İcra Hukuk Mahkemesi Hakimi ve İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 23.Hukuk Dairesi Heyetlerinin vermiş olduğu kararlar üzerine, kanunun emredici hükümlerinin uygulanmamasından dolayı uğradığı zararın tahsili için dilekçesinde belirtilen tazminatın hazineden alınarak kendisine verilmesini talep etmiştir.
Davacı davasını açarken adli yardım talebinde bulunmuş, Dairemizce adli yardım talebinin reddine karar verilmiş, davacının bu karara itirazı üzerine, adli yardım talebinin reddine ilişkin karar Yargıtay 13.Hukuk Dairesince incelenmiş ve kesin olarak reddedilmiştir.
Dava, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 46. maddesi kapsamında, hâkimin kararından dolayı hazine aleyhine açılan tazminat istemine ilişkindir.
Davacı, HMK’nun 120. maddesi gereği dava açarken yatırması gereken harç ve gider avansını yatırmamış olup, bu nedenle davacıya, başvurma harcı, nispi harç ve tarifede belirlenen gider avansını yatırması için HMK’nun 120. maddesi uyarınca iki haftalık kesin süre verilmiş, davacı verilen kesin süre içerisinde harç ve gider avansını yatırmamıştır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2011/3-629 Esas, 2011/613 Karar sayılı kararında da; “Yargı harçlarından muaf olduğu ya da işleminin müstesna olduğuna ilişkin düzenleme yapılmamış olan herkes, yargı harçları ödemekle yükümlüdür. .…yargı harçlarının konusunu oluşturan harçların ilki mahkemelerde ödenecek harçlar olup, bunlar başvurma harcı, celse harcı ve karar ve ilam harcıdır.…mahkemece, dava açılırken usulünce yatırılmış yargı harcı olmadan yargılamaya devamla hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Mahkemece yapılacak iş, davacıya anılan yargı harçlarını ödemesi konusunda usulünce önel verilerek, sonucuna göre bir karar vermek olmalıdır” şeklindeki saptama ile harç konusu vurgulanmıştır.
Somut olayda, davacı, HMK’nun 120.maddesi uyarınca, kendisine verilen (2) haftalık kesin süre içinde harç ve gider avansını yatırmamıştır.
Bu durumda, davanın ön inceleme duruşması yapılmaksızın dosya üzerinden HMK’nun 114/g ve 115/2.maddeleri uyarınca davanın usulden reddine karar vermek gerekmiş, usulden ret halinde HMK’nun 49.maddesinde öngörülmediğinden disiplin para cezasına hükmedilmemiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlere, kararın dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, dosyadaki kanıtlara ve heyetin takdirine göre;
1-Davanın usulden REDDİNE,
2-…nun 49. maddesi uyarınca, davanın usulden reddedilmesi nedeniyle disiplin para cezasına hükmedilmesine yer olmadığına,
3-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince tahsili gereken 68,20 TL başvurma harcı ve 92,50 TL maktu karar ve ilam harcının davacıdan tahsiline…” karar verilmiştir.
Kararın Temyizi:
7. Kararın süresi içinde davacı tarafından adli yardım talepli olarak temyiz edilmesi üzerine Özel Dairece davacıya temyiz harcının yatırılması için muhtıra tebliğ edilmiş, muhtıraya rağmen harcın ikmal edilmemesi sonrası Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 21.03.2019 tarihli ek kararı ile “…Mahkememizden verilen yukarıda numarası yazılı 21.01.2019 tarihli karar davacı tarafından temyiz edilmiş olup, temyiz harcının ve gider avansının yatırılması konusunda 28.02.2019 tarihinde tebliğ olunan muhtıraya rağmen yasal süre içerisinde yatırılmadığından, HMK’nın 434/son maddesi gereğince davacı tarafın temyiz isteminden vazgeçmiş sayılmasına…” karar verilmiştir.
8. Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin yukarıda belirtilen ek kararına karşı süresi içinde davacı tarafından adli yardım talepli olarak temyiz isteminde bulunulmuştur.

II. ÖN SORUN
9. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında öncelikle; davacının, Özel Daire kararını adli yardım talepli olarak temyiz etmesi karşısında, HMK’nın 336/3. maddesi gereğince kanun yoluna başvuru sırasında yapılan adli yardım talebinin Hukuk Genel Kurulunca mı yoksa Yargıtay 12. Hukuk Dairesince mi inceleneceği, adli yardım talebinin Hukuk Genel Kurulunca inceleneceği sonucuna varılması durumunda, davacının kanun yoluna başvuru sırasındaki adli yardım talebinin yerinde olup olmadığı hususları ön sorun olarak tartışılmış ve değerlendirilmiştir.

III. GEREKÇE
10. Adli yardıma ilişkin usul ve esaslar HMK’nın 334 ilâ 340. maddelerinde düzenlenmiş olup anılan Kanun’un 336/3. maddesine göre “Kanun yollarına başvuru sırasında adli yardım talebi bölge adliye mahkemesine veya Yargıtaya yapılır.”
11. Mahkeme kararını adli yardım talepli olarak temyiz eden taraf, adli yardımı Yargıtaydan talep etmelidir. Yargıtay tarafından öncelikle adli yardım talebi incelenir.
12. Bu kapsamda davacının temyiz aşamasındaki adli yardım talebi hakkında karar vermeye yetkili mercii, temyiz incelemesi yapmakla görevli bulunan Hukuk Genel Kuruludur.
13. Hâl böyle olunca; davacının temyiz aşamasındaki adli yardım talebi hakkında karar vermeye yetkili mercii ilk derece mahkemesi sıfatıyla yargılama yapan Özel Daire olmayıp Hukuk Genel Kurulu olduğundan Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 21.03.2019 tarihli ve 2018/10 E., 2019/1 K. sayılı ek kararının ortadan kaldırılmasına karar verilmiş ve davacının temyiz aşamasındaki adli yardım talebinin incelenmesine geçilmiştir.
14. Davacının kanun yoluna başvuru sırasındaki adli yardım talebinin incelenmesinde; sosyal hukuk devletinin bir gereği olarak kabul edilmiş olan adli yardım, ekonomik bakımdan yetersiz olan kimselere, yargı organları önünde haklarını arayabilmeleri veya savunma yapabilmeleri için parasal kolaylıklar sağlanması anlamına gelir. Bu anlamdaki kolaylıklar yargılama giderlerinden muafiyet ve ücretsiz hukukî yardım sağlanması yoluyla gerçekleştirilebilir (Pekcanıtez, Hakan/Özekes, Muhammet/ Akkan, Mine/Taş Korkmaz, Hülya: Pekcanıtez Usul Medeni Usul Hukuku, Cilt III, İstanbul 2017, s. 2410-2411).
15. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Adli yardımdan yararlanacak kişiler” başlıklı 334/1. maddesi “Kendisi ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin, gereken yargılama veya takip giderlerini kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun olan kimseler, iddia ve savunmalarında, geçici hukuki korunma taleplerinde ve icra takibinde, taleplerinin açıkça dayanaktan yoksun olmaması kaydıyla adli yardımdan yararlanabilirler” hükmünü içermektedir.
16. Adli yardımdan yararlanmanın ilk koşulu ödeme gücünden yoksunluktur. Hukukî yollara müracaatta ve süreç boyunca gerekli olacak giderleri, kendisi ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin, kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksunluk, aslında nakit ya da nakde dönüştürülebilecek kaynak yetersizliğini ifade etmektedir.
17. Talepte bulunan kişinin adli yardımdan yararlanabilme bakımından malî yetersizlik içinde olup olmadığı, kişinin malî durumu, bu çerçevede geliri, mal varlığı, borçları ve sosyal durumu, yani kendisi ve ailesinin yaşam düzeyi ve ihtiyaçları da göz önüne alınarak, her olay kendi koşullarına göre tespit edilecektir.
18. Adli yardımdan yararlanabilmenin ikinci koşulu ise asıl davadaki taleplerin açıkça dayanaktan yoksun olmamasıdır. Başka bir deyişle söz konusu iddia veya savunmada açıkça haksız durumda bulunmamak ve haklı olduğu yolunda hâkimde yaklaşık bir kanaat oluşturabilmek gerekir. Haksız yargılama ve takiplerin çoğalıp mahkemelerin ve icra organlarının gereksiz yere uğraştırılmaması ve adli yardım kurumunun kötüye kullanılmasının engellenebilmesi için haklılık koşulu özenle incelenmelidir (Pekcanıtez/Özekes/Akkan/Taş Korkmaz, s. 2417-2419).
19. Adli yardım talebinde bulunan kişi iddiasının ve adli yardım talebinin dayanağı olan delilleri göstermeli ve mahkemeye sunmalıdır. Bu husus HMK’nın 336/2. maddesinde “Talepte bulunan kişi, iddiasının özeti ile birlikte, iddiasını dayandıracağı delilleri ve yargılama giderlerini karşılayabilecek durumda olmadığını gösteren mali durumuna ilişkin belgeleri mahkemeye sunmak zorundadır” şeklinde düzenlenmiştir.
20. Adli yardım talep eden kişi, elinde bulundurduğu veya o sırada bilinen delilleri sunmamışsa mahkemece başka bir inceleme yapılmaksızın dosya üzerinden adli yardım talebi derhal reddedilmelidir.
21. Öte yandan talepte bulunanın malî gücüyle ilgili ispat konusunda hâkim tam bir kanaate sahip olmalıdır; bu yönüyle malî yetersizlik koşulunun ispatı için tam ispat ölçüsünün geçerli olduğunun kabulü gerekir. Haklılık koşulunun ispatında ispat ölçüsü, yaklaşık ispattır.
22. Kanun yoluna başvuru aşamasında ise temyize müracaat için gerekli olan giderleri karşılamak zorunda kalındığında, talepte bulunanın kendisi ve ailesinin geçiminin ciddi ölçüde zor duruma düşüp düşmeyeceği araştırılır. Temyiz aşamasındaki haklılık koşulu ise temyiz talebinin açıkça dayanaktan yoksun olmaması koşulu şeklinde anlaşılmalıdır. Yargıtay, adli yardım talebini bu aşamada reddederse temyiz incelemesine geçilmez, dosya ilgili mahkemeye çevrilerek bu mahkemece temyiz harcının yatırılması için talepte bulunana süre verilir.
23. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Adli yardım talebinin incelenmesi” başlıklı 337. maddesinin 1. fıkrasında, mahkemenin, adli yardım talebi hakkında duruşma yapmaksızın karar verebileceği, ancak talep hâlinde incelemenin duruşmalı olarak yapılacağı düzenlenmiştir. 2. fıkrada ise “Adli yardım talebinin reddine ilişkin kararlara karşı, tebliğinden itibaren bir hafta içinde kararı veren mahkemeye dilekçe vermek suretiyle itiraz edilebilir. Kararına itiraz edilen mahkeme, itirazı incelemesi için dosyayı o yerde adli yardım talebi yapılan hukuk mahkemesinin birden fazla dairesinin bulunması hâlinde, numara olarak kendisini izleyen daireye, son numaralı daire için birinci daireye, o yerde adli yardım talebi yapılan hukuk mahkemesinin tek dairesi bulunması hâlinde ise aynı işlere bakmakla görevli en yakın mahkemeye gönderir. İtiraz incelemesi neticesinde verilen karar kesindir. Adli yardım talebi reddedilirse, ödeme gücünde sonradan gerçekleşen ciddi bir azalmaya dayanılarak tekrar talepte bulunulabilir” hükmü yer almaktadır.
24. Madde hükmünde açıkça belirtildiği üzere adli yardım talebinin reddine ilişkin karara karşı yapılan itiraz incelemesi sonucunda verilen karar kesindir. Adli yardım talebi reddedilen taraf ödeme gücünde sonradan gerçekleşen ciddi bir azalmaya dayanarak yeniden talepte bulunabilir.
25. Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; davacının ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 12. Hukuk Dairesine sunduğu 25.07.2018 tarihli ve adli yardım talepli dava dilekçesiyle, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi ve … İcra (Hukuk) Mahkemesince verilen kararlarda kanunun emredici hükümlerinin uygulanmaması nedeniyle maddi ve manevi zarara uğradığını ileri sürerek tazminat isteminde bulunduğu, Özel Dairece; davacının malî durumunu gösterir somut bilgi ve belge sunmadığı gerekçesiyle adli yardım talebinin reddine karar verildiği, adli yardım talebinin reddine ilişkin karara karşı yapılan itiraz incelemesi sonucunda Yargıtay 13. Hukuk Dairesince, davacının adli yardımdan yararlanması için aranan yasal koşulların oluşmadığı gerekçesiyle itirazın reddedildiği, bunun üzerine ilk derece başvurma ve peşin nispi harçlar ile gider avansını yatırması için davacıya kesin süreli muhtıra gönderildiği, muhtıranın usulüne uygun olarak tebliğine rağmen davacının süresi içinde harç ve gider avansını yatırmaması üzerine Özel Dairece davanın usulden reddine karar verildiği, davacının verilen bu karara karşı adli yardım talepli olarak temyiz isteminde bulunduğu ancak temyiz dilekçesinde, yargılama giderlerini karşılayabilecek durumda olmadığını gösteren malî durumuna ilişkin yeni belgeler sunmadığı anlaşılmaktadır.
26. Davacı, ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 12. Hukuk Dairesine başvururken ve Özel Dairece adli yardım talebinin reddine ilişkin karara karşı Yargıtay 13. Hukuk Dairesi nezdinde itiraz ederken yargılama giderlerini karşılayabilecek durumda olmadığını gösteren malî durumuna ilişkin belgeleri sunmamış ve HMK’nın 337/2. maddesi gereğince adli yardıma ilişkin karar kesinleşmiştir. Kararın kesinleşmesinden sonra davacı tarafından bir kısım bilgi ve belgeler sunulmuş ise de kanun yoluna başvuru sırasında malî durumunu gösterir hiçbir belge sunulmamıştır. Davacının adli yardım kararının kesinleşmesinden sonra sunduğu bilgi ve belgelerin incelenmesinde, üzerine kayıtlı birden çok gayrimenkulü bulunduğu, her ne kadar üzerlerinde hacizler bulunsa da davacının mülkiyetinde ve gelir getirecek durumda olduğu, dava usulden reddedildiğinden kanun yoluna başvururken temyiz yoluna başvurma ve maktu temyiz karar harçları ile temyiz gider avansı yatırılması gerektiği, bunun ise yüklü bir miktar olmadığı, davacının kendisi ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin, gereken temyiz giderlerini kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun olduğunu ispatlayamadığı sonucuna varılmıştır.
27. Hâl böyle olunca, davacının adli yardım talebi, HMK’nın 334/1. maddesinde belirtilen koşulları sağlamadığından talebin reddine karar vermek gerekmiştir.
28. Davacının sunduğu temyiz dilekçesinin süresinde temyiz defterine kaydedildiği ancak davacı tarafından temyiz yoluna başvurma ve maktu temyiz karar harçlarının yatırılmadığı anlaşıldığından, davacıya temyiz başvurma harcı ve maktu temyiz karar harcını ikmal etmesi için muhtıra çıkarılarak bir haftalık kesin süre verilmeli, kesin süre içinde harç yatırıldığı takdirde dosya temyiz incelemesi yapılmak üzere Hukuk Genel Kuruluna gönderilmeli, süresi içinde harç yatırılmadığı takdirde HMK’nın 366. maddesi yollamasıyla HMK’nın 344. maddesi gereğince davacının temyiz başvurusunun yapılmamış sayılmasına karar verilmelidir.

IV. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- (10-13) paragraflardaki gerekçelerle Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin, davacı tarafın temyiz isteminden vazgeçmiş sayılmasına ilişkin 21.03.2019 tarihli ve 2018/10 E., 2019/1 K. sayılı ek kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2- (14-27) paragraflardaki gerekçelerle davacının adli yardım talebinin REDDİNE,
3- HMK’nın 366. maddesi yollamasıyla HMK’nın 344. maddesi gereğince işlem yapılmak üzere dosyanın YARGITAY 12. HUKUK DAİRESİNE GERİ ÇEVRİLMESİNE, 05.04.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.