Yargıtay Kararı Hukuk Genel Kurulu 2018/931 E. 2021/1714 K. 21.12.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2018/931
KARAR NO : 2021/1714
KARAR TARİHİ : 21.12.2021

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

1. Taraflar arasındaki “kamulaştırma bedelinin tespiti ve kamulaştırılan taşınmazın davacı idare adına tescili” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Kelkit Asliye Hukuk Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin karar davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 5. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnme kararı verilmiştir.
2. Direnme kararı davalı tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı idare vekili dava dilekçesinde; müvekkili idare tarafından yol yapımı ve emniyet sahası tesis etmek amacıyla, Gümüşhane ili, Kelkit ilçesi, Bahçelievler Mahallesinde kain 157 ada 18 parsel sayılı taşınmazın 169,37 m2’lik kısmının kamulaştırılmasına karar verildiğini, taşınmazlar için kamulaştırma işlemine istinaden taşınmaz maliklerinin pazarlıkla görüşmeye çağrıldıklarını, ancak gelmediklerini, bu nedenle de kamulaştırma işlemlerinin sonuçlandırılamadığını, dava konusu taşınmazın kamulaştırılan kısmının bedelinin tespiti ile bu bedelin peşin ödenmesi karşılığında … adına tapuya tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı, davaya cevap vermemiştir.
Mahkemenin Birinci Kararı:
6. Kelkit Asliye Hukuk Mahkemesinin 20.06.2012 tarihli ve 2012/23 E. 2012/160 K. sayılı kararı ile; dava konusu taşınmazın dava dilekçesinde belirtilen kısmının kamulaştırıldığı gerekçesiyle davanın kabulü ile, Gümüşhane ili, Kelkit ilçesi, Bahçelievler Mahallesinde kain 157 ada, 18 nolu parselin 16.05.2012 tarihli krokili bilirkişi raporunda kırmızı renkle gösterilen 169.37 m2’lik kısma ilişkin tapu kaydının iptali ile bu yerin davacı idare adına yol olarak terkinine, kamulaştırma bedeli olan 56.214TL’nin hak sahiplerine ödenmesine karar verilmiştir.
Özel Dairenin Birinci Bozma Kararı:
7. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı idare vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
8. Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 17.06.2015 tarihli ve 2015/3870 E. 2015/14038 K. sayılı kararı ile; “…Dava konusu taşınmaz mal arsa niteliğindedir. Kamulaştırma Kanunu’nun kıymet takdir esaslarını belirten ll. maddesinin 1. fıkrasının arsalara ilişkin (g) bendi uyarınca arsaların değerinin kamulaştırma gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması zorunludur.
Bu itibarla, emsal satışların değerlendirme tarihindeki karşılıklarının fiyat artış endekslerinin uygulanması suretiyle tesbiti, bundan sonra emsal ile dava konusu taşınmazın eksik ve üstün yönlerinin neler olduğu ve oranları açıklanmak suretiyle değer biçilmesi gerekir.
Bilirkişi raporlarında bu yönteme uyulmadan değer biçilmiştir. Bu durumda taraflara, dava konusu taşınmaza yakın bölgelerden ve yakın zaman içinde satışı yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için imkan tanınması, lüzumu halinde resen emsal celbi yoluna gidilmesi ve bu emsallere göre değer biçilmesi için yeniden oluşturulacak bilirkişi kuruluyla keşif yapılarak sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinin düşünülmemesi,
Doğru görülmemiştir…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Mahkemenin İkinci Kararı:
9. Kelkit Asliye Hukuk Mahkemesinin 03.08.2016 tarihli ve 2015/505 E. 2016/322 K. sayılı kararı ile; (bozma kararına uyulmasına karar verildikten sonra), ilgili evrakların temin edildiği, dava konusu taşınmazda keşif yapıldığı ve bilirkişilerden rapor alındığı, bilirkişilerin mahkemeye sunmuş oldukları 13.06.2016 tarihli raporda dava konusu taşınmazda kamulaştırılan kısmın 169,37 m2, değerinin ise 30.486,60TL olduğunun bildirildiği gerekçesiyle davanın kabulü ile, dava konusu Gümüşhane ili, Kelkit ilçesi, Bahçelievler Mahallesi, 157 ada, 18 nolu parselde tapuya kayıtlı dava konusu taşınmazın 07.05.2016 tarihli fen bilirkişisi raporunda kırmızı boyalı alan ile gösterilen 169,37 m2’lik taşınmazın tapu kaydının iptali ile yol olarak terkinine, kamulaştırma bedelinin 30.486,60TL olarak tespitine, belirlenen bedelin daha önce bankaya depo edildiği hususu göz önüne alınarak depo edilen bedelin 3’er aylık vadeli hesaba çevrilmek suretiyle ve ayrıca müracaatı hâlinde davalıya ödenmesi için Ziraat Bankası Kelkit Şubesine müzekkere yazılmasına, yazılacak müzekkereye kararın ve tapu kaydının bir suretinin eklenmesine, 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 6459 sayılı Kanun ile değişik 10. maddesi uyarınca dava tarihi olan 13.01.2012 tarihinden 4 ay sonrası olan 14.05.2012 tarihinden itibaren ilk karar tarihi olan 20.06.2012 tarihine kadar geçen süre için ödenmesi gereken kamulaştırma bedeline yasal faiz işletilerek davalıya ödenilmesine, fazla depo edilen 25.727,40TL’nin davalıdan alınarak davacı kuruma verilmesine karar verilmiştir.
Özel Dairenin İkinci Bozma Kararı:
10. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
11. Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 16.11.2017 tarihli ve 2016/24927 E. 2017/24971 K. sayılı kararı ile; “…Mahkemece uyulan bozma ilamı uyarınca inceleme ve işlem yapılarak hüküm kurulmuş; karar davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Arsa niteliğindeki Kelkit ilçesi Bahçelievler Mahallesi 157 ada 18 parsel sayılı taşınmaza emsal karşılaştırması yapılmak suretiyle değer biçilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Ancak;
Mahkemece verilen ilk kararda dava konusu taşınmazın kamulaştırmadan arta kalan bölümünün tamamının kullanılamaz hale geldiğinden bahisle bedeline hükmedildiği ve bu husus bozma sebebi yapılmadığından, davalı yarına usulü kazanılmış hak oluştuğu gözetilmeksizin, yazılı şekilde aza hükmedilmesi,
Doğru görülmemiştir…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Mahkemenin Üçüncü (Direnme) Kararı:
12. Kelkit Asliye Hukuk Mahkemesinin 31.01.2018 tarihli ve 2017/278 E. 2018/23 K. sayılı kararı ile; yeniden keşif yapılması ve bilirkişi incelemesi yaptırılmasına gerek görülmediği, dosya kapsamına göre önceki kararın yerinde olduğu gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
13. Direnme kararı süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK
14. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; mahkemece verilen ilk kararın davacı idare vekili tarafından temyiz edilmesi sonrası Özel Dairece emsal araştırması yapılarak taşınmazın değerinin belirlenmesi gereğine değinilmek suretiyle hükmün bozulmasına karar verildiği hususu göz önüne alındığında, ilk kararda hüküm altına alınan kamulaştırmadan arta kalan bölümün bedeli yönünden davalı lehine usulî kazanılmış hakkın oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.

III. GEREKÇE
15. Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle ilgili kavramların ve yasal düzenlemelerin kısaca açıklanmasında yarar vardır.
16. Bilindiği üzere Kamulaştırma Kanunu, kamu yararının gerektirdiği hâllerde gerçek ve özel hukuk tüzel kişilerinin mülkiyetinde bulunan taşınmaz malların, Devlet ve kamu tüzel kişilerince kamulaştırılmasında yapılacak işlemleri, kamulaştırma bedelinin hesaplanmasını, taşınmaz malın ve irtifak hakkının idare adına tescilini, kullanılmayan taşınmaz malın geri alınmasını, idareler arasında taşınmaz malların devir işlemlerini, karşılıklı hak ve yükümlülükler ile bunlara dayalı uyuşmazlıkların çözüm usul ve yöntemlerini düzenler (2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu m. 1).
17. 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu’nun 11. maddesinin (g) bendi uyarınca arsanın değerinin, kamulaştırma gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre, satış bedelinin esas alınarak belirleneceği hükme bağlandıktan sonra, Kamulaştırma Kanunu’nun 12. maddesinde, taşınmaz malın kısmen kamulaştırılması hâlinde arta kalan kısımda hasıl olacak değişikliğin taşınmazın değerine etkisi düzenlenmiştir.
18. Anılan 12. maddede “…Kısmen kamulaştırılan taşınmaz malın değeri;
a) Kamulaştırılmayan kısmın değerinde, kamulaştırma sebebiyle bir değişiklik olmadığı takdirde, o malın 11 inci maddede belirtilen esaslara göre takdir edilen bedelinden kamulaştırılan kısma düşen miktarıdır.
b) Kamulaştırma dışında kalan kısmın kıymetinde, kamulaştırma nedeniyle eksilme meydana geldiği takdirde; bu eksilen değer miktarı tespit edilerek, kamulaştırılan kısmın (a) bendinde belirtilen esaslar dairesinde tayin olunan kamulaştırma bedeline eksilen değerin eklenmesiyle bulunan miktardır.
c) Kamulaştırma dışında kalan kısmın bedelinde kamulaştırma nedeniyle artış meydana geldiği takdirde ise, artış miktarı tespit edilerek, kamulaştırılan kısmın (a) bendinde belirtilen esaslar dairesinde tayin edilen bedelinden artan değerin çıkarılmasıyla bulunan miktardır.
Şu kadar ki, (c) bendi gereğince yapılacak indirme, kamulaştırma bedelinin yüzde ellisinden fazla olamaz.
(b) ve (c) bentlerinde sözü edilen bedelin düşüş ve artış miktarları, 11 inci maddede belirtilen esaslara göre bedel takdiri suretiyle tespit olunur.
Kamulaştırma dışında kalan kısım, imar mevzuatına göre yararlanmaya elverişli olduğu takdirde; kesilen bina, ihata duvarı, kanalizasyon, su, elektrik, havagazı kanalları, makine gibi tesislerden mal sahiplerine kalacak olanlarının eski nitelikleri dairesinde kullanılabilecek duruma getirilebilmeleri için gereken gider ve bedel, belirlenerek kamulaştırma bedeline ilave olunur. Bu masraf ve bedeller (b) bendinde yazılı kıymet düşüklüğü miktarının belirlenmesinde gözönünde tutulmaz.
Bir kısmı kamulaştırılan taşınmaz maldan artan kısmı yararlanmaya elverişli bir durumda değil ise, kamulaştırma işlemine karşı idari yargıda dava açılmayan hallerde mal sahibinin en geç kamulaştırma kararının tebliğinden itibaren otuz gün içinde yazılı başvurusu üzerine, bu kısmın da kamulaştırılması zorunludur.
(DEĞİŞİK FIKRA RGT: 27.03.2018 RG NO: 30373 2. MÜKERRER KANUN NO: 7103/27) Baraj inşası için yapılan kamulaştırmalar sonunda kamulaştırma sahasına mücavir taşınmaz mallar, kamulaştırma işleminin tamamlandığına ilişkin ilanın indirildiği tarihten itibaren bir yıl içinde sahiplerinin yazılı başvurusu üzerine çevrenin sosyal, ekonomik veya yerleşme düzeninin bozulup bozulmadığı, ekonomik veya sosyal yönden yararlanılmasının mümkün olup olmadığı yönlerinden ilgili valilikte kurulan komisyon tarafından incelenir. Komisyonca yapılan inceleme sonucunda çevrenin sosyal, ekonomik veya yerleşme düzeninin bozulduğuna ve taşınmaz maldan yararlanılmasının mümkün olmadığına karar verilmesi halinde taşınmaz mal kamulaştırmaya tabi tutulur. Taşınmaz mal sahibinin bu kapsamda açacağı davalarda ilgili valilik komisyonuna başvurulması dava şartıdır. Bu fıkranın uygulanmasına ilişkin hususlar (DEĞİŞİK İBARE RGT: 07.07.2018 RG NO: 30471 2. MÜKERRER KHK NO: 700/86) Cumhurbaşkanınca yürürlüğe konulan yönetmelikle düzenlenir. Bu suretle kamulaştırılan mücavir taşınmaz mallar hakkında 22 nci ve 23 üncü maddeler uygulanmaz. İdare, bu taşınmaz mallar üzerinde imar mevzuatı hükümlerini de göz önünde tutarak dilediği gibi tasarrufta bulunabilir ve gerektiğinde Hazineye bedelsiz olarak devredebilir.
Kısmen kamulaştırılan paylı mülkiyete konu taşınmaz mal, evvelce paydaşlar arasında fiilen bölünerek bir veya birkaç paydaşın tasarruf ve yararlanmasına bırakılmış ve yapılan kısmi kamulaştırma bu yerin tamamını veya bir kısmını kapsıyor ise, bu durumda kamulaştırmaya ilişkin işlemler sadece bu paydaş veya paydaşlar hakkında yürütülerek kamulaştırma bedeli payları oranında kendilerine ödenir. Pay veya paydaşların sadece bu kısım için dava hakları vardır. Taşınmaz malın kamulaştırılmayan kısmı üzerinde hakları kalmaz ve adları paydaşlar arasından çıkarılır. Kamulaştırılan bu yerler tapu sicilinde idare adına tescil olunur.
Bu maddenin uygulanmasından doğacak anlaşmazlıklar adli yargıda çözümlenir…” şeklinde düzenleme bulunmaktadır.
19. Yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler ışığında somut olay incelendiğinde, dava konusu Gümüşhane ili Kelkit ilçesi Bahçelievler Mahallesinde bulunan 157 ada 18 parsel sayılı taşınmazın … tarafından 169,37 m2’lik kısmının yol yapımı ve emniyet sahası temini amacıyla kamulaştırıldığı, mahkemece verilen 20.06.2012 tarihli ilk kararda bilirkişi kurulu tarafından belirlenen kamulaştırılan arsa değeri ile kamulaştırma dışı kalan arsa değerinin bedeline hükmedilerek sadece kamulaştırılan kısmın tapu kaydının iptali ile yol olarak terkinine karar verildiği anlaşılmaktadır.
20. Kısmî kamulaştırmalarda, kamulaştırılan taşınmaz maldan arta kalan kısım yararlanmaya elverişli bir durumda değilse, bu bölümün de tapu kaydının iptal edilerek bedeline hükmedilmesi gerekmektedir.
21. Dosyada mevcut 21.05.2012 ve 13.06.2016 tarihli bilirkişi kurulu raporlarında, dava konusu taşınmazın toplam alanının 312,30 m2 olduğu, taşınmazın 169,37 m2’sinin kamulaştırıldığı, 142,93 m2’lik alanın kamulaştırma dışı bırakıldığı, kamulaştırmadan arta kalan kısımda yapılan inceleme neticesinde alan küçülmesi sebebiyle kalan kısmın yapılaşmaya uygun olmayacağı hususunun Kelkit Belediyesi İmar Müdürlüğünden öğrenildiği, taşınmazın tamamının kamulaştırılması gerektiği belirtilmiştir.
22. Hâl böyle olunca Kamulaştırma Kanunu’nun 12. maddesi dikkate alınmak suretiyle arta kalan bölümün yapılaşmaya uygun olmayacağı, bu bölümün de bedeline hükmedilerek taşınmazın tamamı yönünden tescil hükmü kurulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
23. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, mahkemece verilen ilk kararda kamulaştırmadan arta kalan bölümün tamamının kullanılamaz hâle geldiğinden bahisle bedeline hükmedildiği, bu hususun bozma sebebi yapılmaması nedeniyle davalı yararına usulî kazanılmış hak oluştuğu, bu nedenle hükmün bozulmasına karar verilmesi gerektiği görüşü ile mahkemece verilen ilk kararda açık maddi hatanın bulunduğu, usulî kazanılmış hakkın doğmadığı, kısmî kamulaştırma bulunduğu kabul edilerek kamulaştırılan kısmın değerine hükmedilmesinin dosya kapsamına uygun olduğu, bu nedenle direnme kararının onanması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de, bu görüşler Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.
24. Hâl böyle olunca direnme kararı açıklanan bu değişik gerekçe ve nedenlerle bozulmalıdır.

IV. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Davalının temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıdaki değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanun’un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,
İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
Aynı Kanun’un 440. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren on beş gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21.12.2021 tarihinde oy çokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY

Mahkemece verilen ilk kararda hükme esas alınan bilirkişi raporunda, kamulaştırılacak 169,37 m² arsa değerinin 30.486,60TL, kamulaştırma dışı kalan 142,93 m² arsa değerinin 25.727,40TL olduğu da belirtilmek suretiyle toplam kamulaştırma bedeli 56.214,00TL olarak hesaplanmış olup mahkemece de bu toplam değere hükmedilmiştir.
Toplam bedele hükmedilmesine rağmen, kamulaştırma dışı kalan arsa kısmı yönünden tümüyle işe yaramayacağı için tüm bedele hükmedildiği yönünde bir açıklamaya ise yer verilmediği gibi, kamulaştırılan kısmın değerinin 56.214,00TL olduğu, dilekçede belirtilen kısmın kamulaştırıldığı anlaşıldığından bu kısmın değerinin tespit ettirildiği, belirlenen bedel bankaya yatırıldığından kamulaştırılan kısmın tapu kaydının ithali ile yol olarak terkinine karar verildiği gerekçede belirtilmiş hüküm kısmında da sadece kamulaştırılan kısımla ilgili tapu kaydının ithaline ve yol olarak terkinine karar verilmiştir.
2942 sayılı Kamulaştırma kanunu hükümlerine göre; Kısmen kamulaştırılan taşınmaz malın değeri; Kamulaştırma dışında kalan kısmın kıymetinde, kamulaştırma nedeniyle eksilme meydana geldiği takdirde; bu eksilen değer miktarı tespit edilerek, kamulaştırılan kısmın (a) bendinde belirtilen esaslar dairesinde tayin olunan kamulaştırma bedeline eksilen değerin eklenmesiyle bulunan miktardır. (md. 12/1-b) Bir kısmı kamulaştırılan taşınmaz maldan artan kısmı yararlanmaya elverişli bir durumda değil ise, kamulaştırma işlemine karşı idari yargıda dava açılmayan hâllerde mal sahibinin en geç kamulaştırma kararının tebliğinden itibaren otuz gün içinde yazılı başvurusu üzerine, bu kısmın da kamulaştırılması zorunludur (md. 12/2).
Mahkemece kamulaştırma dışı kalan bölüm yönünden, sözü edilen 12. madde kapsamında bir inceleme ve değerlendirme yapılmaksızın karar verilmiş olup gerek gerekçesiyle gerek hüküm kısmıyla hükümde, belirlenen bedel dışında kamulaştırma dışı kalan kısım yönünden mahkemenin gerek değer düşüklüğü nedeniyle gerek işe yaramayacak hâle gelmesi nedeniyle bir bedel takdir edildiği belirtilmemiştir. Kaldı ki kalan kısmın tüm bedeline hükmedilebilmesi için bir ay içinde malikin kamulaştırma için başvurduğu ve bu nedenle kalan kısmın da kamulaştırıldığı ve bu nedenle bedeline hükmedilmesi gerektiği sonucuna varılmasını gerektirir bir delil de dosyada bulunmamaktadır. Kalan kısım için kamulaştırma kararı bulunmadığından tüm bedele hükmedilmesi de olanaklı değildir. Kalan kısmın değer düşüklüğü nedeniyle bedele yapılabilecek ilave ise arsa değerinin yüzde ellisini geçemeyeceği hâlde bilirkişi tarafından tam bedelin hesaplandığı toplam miktara hükmedilmiştir.
Tüm bu nedenlerle mahkemenin takdir ve iradesi kamulaştırılan kısmın bedeline hükmetmek olduğu ve kararda da bu şekilde açıklandığı hâlde, bilirkişi raporunda kamulaştırılan kısım için belirlenen bedele hükmedilmeyerek raporda belirtilen toplam bedele hükmedilmesinin yanılgıya dayalı açık maddi hata olduğu görülmektedir.
Bu maddi hataya rağmen özel dairenin ilk bozma kararında yakın tarihli emsal satışlar üzerinden eksik ve üstün yönleri tartışılarak değer biçen bilirkişi raporu alınması gerekirken buna uygun olmayan bilirkişi raporuna göre karar verilmesinin doğru olmadığı belirtilmiş olmakla esastan bir bozma yapılmış olmayıp eksik inceleme nedeniyle usulden bozma yapılmıştır. Bozma kararında bilirkişi raporunun değer belirleme yöntemi itibarıyla Hükme esas almaya yeterli olmadığı belirlenmiş iken artık bilirkişi raporuna diğer yönleriyle itibar edilmesi gerektiği yönünde usulî kazanılmış hak doğduğu ve kamulaştırma dışı kalan kısmın tüm bedeline de hükmedilmesi gerektiği sonucuna varılamaz.
Usulî kazanılmış hak açık bir kanun hükmüyle düzenlenmiş olmasa da önemli ve temel bir hukuk ilkesidir. 09.05.1960 tarih, 21-9 sayılı Yargıtay içtihadı birleştirme kararının gerekçesinde; usulî kazanılmış hakka ilişkin açık kanun hükmü olmasa da temyiz sonucu verilecek bozma kararının hakka ve usule uygun karar verilmesini sağlamaktan ibaret olan amacı ve muhakeme usulünün hakka varma ve hakkı bulma maksadıyla kabul edilmiş olması yanında hukukî alanda istikrar amacıyla kabul edilmiş bulunması bakımından usulî kazanılmış hak müessesesi usul hukukunun dayandığı ana esaslardan olup kamu düzeniyle de ilgili olduğu belirtilmiştir.
Usulî kazanılmış hak ilkesinin istisnaları da vardır. Bu istisnalardan birisi de açık maddi hatadır. Yargıtay bozma kararına uyulmakla meydana gelen usulî kazanılmış hak kuralı, usul hukukunun ana esaslarından olmakla ve Yargıtayca titizlikle gözetilmekle birlikte bu kuralın açık bir maddi hata hâlinde dahi katı bir biçimde uygulanması bazı Yargıtay kararlarında adalet duygusuyla, maddi olgularla bağdaşmaz bulunmuş ve dolayısıyla giderek uygulamada uyulan bozma kararının her türlü hukukî değerlendirme veya delil takdiri dışında maddi bir hataya dayanması hâlinde usulî kazanılmış hak kuralının hukukî sonuç doğurmayacağı esası benimsenmiştir (Hukuk Genel Kurulunun 30.11.1988 gün ve 1988/2-776 E., 1988/985 K. sayılı kararı). Başka bir anlatımla Yargıtay dairesinin vardığı sonuç her türlü değer yargısının dışında hiçbir suretle başka biçimde yorumlanamayacak tartışmasız bir maddi hataya dayanıyorsa ve onunla sıkı sıkıya bağlı ise o takdirde usulî kazanılmış hak kuralı hukukî sonuç doğurmayacaktır.
Bilirkişi raporundaki toplam değer esas alınarak kamulaştırma dışı kalan kısmın tam değerine hükmedildiği hâlde, özel daire kararında bunun bozma nedeni olarak gösterilmemiş olmasının usulî kazanılmış hak oluşturabileceği düşünülse dahi usulî kazanılmış hakkın istisnası olan açık maddi hata hâlinde usulî kazanılmış hakkın doğmadığı kabul edilmelidir. Yukarıda da açıklandığı üzere dosya kapsamıyla mahkemece maddi hata sonucu kamulaştırılan kısım bedeli yanında kamulaştırılmayan kısmın da tüm bedeline hükmedildiği açıkça anlaşılmaktadır. Bu maddi hatanın Yargıtay incelemesi sırasında gözden kaçmış ve bozmaya eklenmemiş olması Yargıtay kararı için de açık maddi hata niteliğindedir.
Açık maddi hata nedeniyle dahi usulî kazanılmış hak doğmadığından bozma kararı üzerine yapılan bilirkişi incelemesi sonucu belirlenen kamulaştırılan kısmın değerine hükmedilmesi dosya kapsamına uygundur. Kamulaştırma Kanunu 12/3. madde gereğince malikin 1 aylık süre içinde taşınmazın tamamının kamulaştırılması için bir başvurusu bulunmadığı için kalan kısmın tam bedeli olarak kamulaştırma bedeline hükmedilmesi de mümkün değildir.
Bu durumda kısmî kamulaştırma bulunduğu kabul edilerek kamulaştırılan kısmın değerine hükmedilmesi dosya kapsamına uygun olup direnme hükmünün onanması gerektiği görüşünde olduğumdan, usulî kazanılmış hak bulunmadığı ancak kalan kısmın tam bedeline hükmedilmesi gerektiği için değişik bozma yönünde oluşan değerli çoğunluk görüşüne katılamıyorum.