Yargıtay Kararı Hukuk Genel Kurulu 2018/918 E. 2018/1933 K. 13.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2018/918
KARAR NO : 2018/1933
KARAR TARİHİ : 13.12.2018

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla)

Taraflar arasındaki “itirazın iptali” davasından dolayı bozma kararı üzerine direnme yoluyla Kahramanmaraş 2. Asliye Hukuk (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) Mahkemesince verilen 18.11.2014 tarih ve 2014/583 E., 2014/835 K. sayılı kararın bozulmasını kapsayan ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulundan çıkan 16.05.2018 tarih ve 2017/19-1652 E., 2018/1110 K. sayılı kararın, karar düzeltme yoluyla incelenmesi davalı vekili tarafından verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla Hukuk Genel Kurulunca dilekçe, düzeltilmesi istenen karar ve dosyadaki ilgili bütün belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Hukuk Genel Kurulunun bozma kararında yer alan açıklamalara göre 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun Geçici Madde 3 atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 440’ıncı maddesinde sayılan sebeplerden hiçbirisine uygun olmayan karar düzeltme isteminin REDDİNE, aynı Kanunun 442/3. ve 4421 sayılı Kanunun 4/b-1 maddeleri gereğince takdiren 300,00 TL para cezasının karar düzeltme isteyenden alınarak Hazineye gelir kaydedilmesine, karar düzeltme harcı peşin alındığından harç alınmasına yer olmadığına, 13.12.2018 tarihinde oy çokluğu ile kesin olarak karar verildi.

KARŞI OY

Hukuk Genel Kurulunun, mutabakat belgesini imzalayan Ahmet Deligöz’ün belgeyi imzalamaya yetkili olduğuna ve bu belgeden sonra, davalının borca karşılık bir ödemesi bulunup bulunmadığının ispatı ve bunun tartışılması gerektiğine ilişkin bozmasına aynen katılıyorum.
Ancak, taraflar arasında TTK 89. maddede düzenlenen ve yazılı yapılmadıkça geçerli olmayacağı açıkça belirtilen bir cari hesap sözleşmesi bulunmayıp, tarafların açık hesap şeklinde çalıştıkları anlaşılmaktadır. Dosyada mevcut mutabakat belgesi düzenlediği tarih itibariyle tarafların, defterlerindeki kaydı gösteren bir belge olup, davalı aşamalarda ve temyizlerinde ısrarla, mutabakat belgesinin gerçek durumu yansıtmadığını, davacı alacaklıya kısmen borca karşılık çek verildiğini, açıktan yapılan alışverişten elde edilen çeklerin, portföyden ciro ile davacıya teslim edildiğini ve bankadan ödendiğini, daha sonra açıktan yapılan bu ticaretten elde edilen gelirin, çıkan Af Kanunu ve Uyum Yasalarıyla kayıtlara geçirildiğini, 5811 s. Yasadan faydalanarak açıktan verilen çeklerin muhasebe kayıtlarına alındığını savunmuş, bilirkişi raporunda da mutabakat belgesi tarihinde 88705,55TL borçlu görünse de 20.12.2016 tarihli muhasebe fişi ve portföyden ciro belgesine göre toplam 89.045TL bedelli çek teslim tutanakları olduğu ve çeklerin tamamının vadesinin mutabakat tarihinden öncesine ait olduğu belirlenmiştir. Davalı vekili, 5811 s. Kanundan yararlanarak açıktan verilen çeklerin sonradan resmileştirilerek muhasebe kayıtlarına alındığını, bu açık çeklerin taraf defterlerinde yer almadığını ileri sürerek rapora itiraz etmiştir. Bilirkişi raporunda belirtildiği gibi, dosyada muhasebe fişleri ve çeklerin teslim alındığına dair imza, portföyden ciroya ilişkin çeklerin listeleri bulunmakta olup, davalı vekilinin rapora itirazı ve itirazındaki savunmaları üzerinde durularak çeklerin mutabakat belgesinden önce kayıtlarda yer alıp almadığı, dosyadaki çek listesindeki ilgili bankalardan sorularak çeklerin ödeme tarihleri ve kime ödendiği araştırılması ve mutabakat belgesinin gerçek durumu yansıtıp yansıtmadığı belirlenerek sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik inceleme neticesi karar verilmesi doğru olmamıştır. Bu nedenlerle, somut olay bakımından, Hukuk Genel Kurulunun, bozma ilamında, mutabakat belgesinin düzenlenme tarihinden önceki ödemelerin sonuca etkili olmayacağına dair gerekçesine katılmıyorum. Direnme kararının bu değişik gerekçe de eklenmek suretiyle bozulması görüşünde olduğumdan, bu yönden karar düzeltmenin kabulüne karar verilmesi gerektiğinden, çoğunluğun karar düzeltme ret kararına katılmıyorum.