Yargıtay Kararı Hukuk Genel Kurulu 2018/890 E. 2021/1739 K. 23.12.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2018/890
KARAR NO : 2021/1739
KARAR TARİHİ : 23.12.2021

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

1. Taraflar arasındaki “tapu kaydında düzeltim” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Denizli 1. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen davanın reddine ilişkin karar, davacı ve bir kısım asli müdahiller vekillerinin temyizi üzerine Yargıtay 1. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davacı vekili ile ve bir kısım asli müdahiller vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı … vekili 15.06.2007 tarihli dava dilekçesinde; Denizli 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/183 E. sayılı dosyasında derdest kamulaştırma davası bulunduğunu, ancak dava konusu taşınmazın tapu kaydında maliklerin soyadının belli olmadığını, bu nedenle bahsi geçen dosyada Bakırlı Mahallesi, 3559 ada, 1 parsel sayılı taşınmaz maliklerinin tapu kaydındaki soyadlarının düzeltilmesi bakımından dava açmak üzere yetki verildiğini, ilgili nüfus kayıtları, veraset ilamları ve daha önce açılan davalar nedeniyle malik soyadlarının açıkça belli olduğunu ileri sürerek, tapu kayıtlarının düzeltilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiş; 29.08.2007 tarihli dilekçesi ile de tapu kaydında malik gözüken 17 kişinin kimlik bilgilerini açıklayarak, eklenmesini talep ettiği kimlik bilgilerini mahkemeye bildirmiştir.
5. Davacı yanında müdahale talebinde bulunan … ve diğerleri ise; davacı tarafından verilen listede isminin düzeltilmesi istenen bir kısım maliklerin kendi murisleri olduğunu, tapu kaydında eksik yazılan kimlik bilgilerinin düzeltilmesi için kendileri tarafından da davalar açıldığını belirterek, bu davaların birleştirilmesi ya da sonuçlarının beklenmesi talebinde bulunmuşlardır.
6. Müdahil …; tapu kaydında malik gözüken “… oğlu …”ın kendi murisi olduğunu belirterek, soyadının “…” olarak düzeltilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı Cevabı:
7. Davalı … vekili cevap dilekçesinde; Tapu Sicili Tüzüğünün 25. maddesine göre kütükte bulunması zorunlu bilgilerin malikin adı, soyadı, baba adı, edinme nedeni, tarih ve yevmiye numarasından ibaret olduğunu, bunlar arasında malikin doğum tarihinin yer almadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
8. Davalı yanında müdahale talebinde bulunan … vekili; kamulaştırma nedeniyle davaya konu 1 parsel sayılı taşınmazda malik olan “… karısı…” ile “… kızı …”in tüm araştırmalara rağmen adres ve mirasçıları tespit edilemediğinden Denizli 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2003/1136 E., 2006/317 K. sayılı dosyasında 3561 sayılı Kanun uyarınca Denizli Defterdarının kayyım olarak atandığını, bu kişilere baba adı, soyadı ve doğum tarihi ilavesinin usul ve kanuna aykırı olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararı:
9. Denizli 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 14.04.2016 tarihli ve 2007/248 E., 2016/203 K. sayılı kararı ile; mahallinde 05.01.2016 tarihinde harita mühendisi vasıtasıyla yapılan keşifte dinlenen tanıklar dışında davayı ispat eder nitelikte delil ve belge ibraz edilmediği, dinlenen tanık beyanlarının yetersiz olduğu, delil olarak dosyaya sunulan bir kısım hissedarlarla ilgili Denizli 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2013/493 E. ve 2013/344 E. sayılı dosyası ile Denizli 3. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2013/343 E. sayılı dosyasında ise taşınmazda hissedar görünen kişilerin açık kimlikleri belli olmadığı hâlde 3561 sayılı Kanun gereğince kayyım atanmadan ve aynı taşınmazla ilgili olup daha önce açılan eldeki davanın sonucu beklenmeden karar verildiği, tüm dosya kapsamına göre davacı ve asli müdahillerin iddialarını kesin ve inandırıcı olarak ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
10. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ile bir kısım asli müdahiller vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
11. Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 05.12.2016 tarihli ve 2016/16691 E., 2016/10864 K. sayılı kararı ile;
“…Dosya içeriği ve toplanan delillerden; Dava konusu taşınmazın öncesinin 1077 ada 14 parsel iken imar uygulaması sonucu 3559 ada 1 parsele dönüştüğü, 14 parsel sayılı taşınmazın evveliyatının K.evvel 302 tarih ve 206 nolu tapu ile Sarı … oğlu… bin … adına kayıtlı olduğu, kayıt malikinin 1323 tarihinde ölümünden sonra mirasçıları tarafından kullanıldığı, komisyon kararının incelenmesinden kayıt maliki Sarı … oğullarından … oğlu…’ye ve bunun furuğlarına ait Denizli 1. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 19.07.1967 tarih 967/92 esas, 967/391 karar nolu veraset ilamına göre 1965 -1966 yıllarda açılan yolda dikkate alınarak işbu 1077 ada 14 ve 17 nolu parsellerin tesbit gibi … karısı … … ve… kızı… ve … karısı … ve … oğlu … …… ve … oğlu… ve … kızı… ve … oğlu … ve… karısı … ve… kızı… ve …oğlu … ve … karısı… ve … kızı … ve … kocası … ve evlatları …, … ve … adlarına 02.03.1982 tarihinde verasette iştirak halinde tescile karar verildiği, davacı … tarafından Denizli 2. Sulh Hukuk Mahkemesinden alınan 09.07.2008 tarih ve 2008/757 esas, 2008/1089 karar sayılı veraset ilamında gösterilen miraşçılarında tapulama tutanağında belirtilen 1967 tarihli veraset belgesindeki mirasçılarla örtüştüğü, Denizli 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2003/1136 esas, 2006/317 karar sayılı ilamı ile açık kimlikleri belli olmayan maliklerden “… karısı… ve … kızı … hakkında 3561 sayılı yasa gereği Denizli Deftardarının kayyum atandığı, Denizli 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2013/493 sayılı dosyasında 3559 ada 1 parsel sayılı taşınmazda paydaş görülen … oğlu …’in kaydının … oğlu … Kınık, Denizli 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/344 sayılı dosyasında aynı parsel maliklerinden …’nin kaydının … kızı … Şendir(Kınik), Denizli 3. Sulh Hukuk mahkemesinin 2013/343 eses sayılı dosyasında aynı parsel paydaşlarından … oğlu … kaydının … oğlu … Kınik, Denizli 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2013/345 sayılı dosyasında aynı taşınmaz paydaşlarından … kocası …’in kaydının Şakir oğlu 01/07/1891 doğumlu … olarak düzeltilmesine karar verildiği, davaya asli müdahil olarak katılan …’nın da tapu kaydında soyadı yazılmayan murisi … oğlu …’ın soyadının … düzeltilmesini talep ettiği, mahkemece mahallinde keşif icre edilerek tanıkların dinlendiği, nüfus ve zabıta araştırması yapıldığı anlaşılmıştır.
Hâl böyle olunca; tapulama tesbit tutanağı, komisyon kararı, nüfus kayıtları, dinlenen tanıkların taşınmazın kullanımına dair beyanları, diğer paydaşlar tarafından açılan davalar sonucu verilen kararlar Denizli 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 19.07.1967 tarihi 967/92 Esas 967/391 Karar sayılı veraset ilamı ile Denizli 2. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2008/757 Esas 2008/1089 Karar sayılı veraset ilamı içerikleri birlikte gözetildiğinde davacı iddiasının sübut bulduğu anlaşıldığından 3559 ada 1 parsel sayılı taşınmazın maliklerinden düzeltme yapılmayan mirasçılar bakımından da davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme sonucu davanın reddine karar verilmesi isabetsizdir…” gerekçesi ile karar bozulmuştur.
Direnme Kararı:
12. Denizli 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 20.03.2018 tarihli ve 2017/392 E., 2018/67 K. sayılı kararı ile; önceki karar gerekçesi tekrar edilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
13. Direnme kararı süresi içinde davacı … vekili ile bir kısım asli müdahiller vekili tarafından temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK
14. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; tapu kaydında malik kimlik bilgilerinin düzeltilmesi istemi ile açılan eldeki davada, iddianın dosya kapsamı ve toplanan delillere göre ispat edilip edilemediği, buradan varılacak sonuca göre davanın kabulüne karar verilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.

III. GEREKÇE
15. Bilindiği üzere tapu sicili, Devletin sorumluluğu altında, tescil ve açıklık ilkelerine göre taşınmazlar ile üzerindeki hakların durumlarını göstermek üzere tutulan sicildir.
16. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) öngördüğü tapu sicillerinin düzenli bir biçimde tutulmasını sağlamak amacıyla 2013/5150 sayılı yeni Tapu Sicili Tüzüğü, 17.08.2013 tarihli ve 28738 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
17. Tüzükte, taşınmazlarla ilgili mülkiyet hakkı, sınırlı aynî haklar ve kişisel hakların tapu siciline tescil, değişiklik, terkin ve düzeltme işlemleri ile sicil ve belgelerin arşivlenmesinin usûl ve esasları gösterilmiştir. Tüzüğün 28. maddesinde, davanın açıldığı tarihte yürürlükte bulunan mülga Tapu Sicili Tüzüğünün 25. maddesinde olduğu gibi mülkiyet hakkının tapu kütüğüne ne şekilde tescil edileceği düzenlenmiş ve kütük sayfası malik sütununda malikin adı ve soyadı, baba adı ile edinme nedeni, tarih ve yevmiye numarası ile tüzel kişilerin unvanlarının tam olarak yazılacağı ve paylı mülkiyette pay miktarı; paydaşların adı, soyadı ve baba adından sonraki kısımda, kesirli olarak gösterileceği ifade edilmiştir.
18. Esasen tapu kayıtlarının düzeltilmesi davalarının temeli TMK’nın 1027. maddesidir. Çünkü anılan madde hükmüne göre ilgililerin yazılı rızaları olmadıkça, tapu memuru, Tapu Sicili Tüzüğü kuralları uyarınca re’sen düzeltilmesi mümkün olan basit yazı yanlışlıkları (adi yazım hataları) dışında, mahkeme kararı olmadıkça, hiçbir düzeltmede bulunamaz.
19. Taşınmazların kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet hakkı sahibinin adı, soyadı, baba adı, cinsiyeti, doğum tarihleri gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme davalarının kaynağını oluşturmaktadır. Tapu kaydında kimlik bilgilerinin düzeltilmesine veya tespitine ilişkin olarak açılan bu davalarda, kayıt malikinin tapu kaydındaki kimlik bilgilerinin nüfus kaydı ile uyumlu hâle getirilmesi amaçlanmıştır. Ancak, taşınmazların edinilmesi sırasında tapuya malik isminin ve diğer nüfus kayıt bilgilerinin hatalı ya da eksik yazılmasından kaynaklanan bu tür davalarda kimlik bilgileri düzeltilirken, taşınmaz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla mülkiyet aktarımına neden olunmaması gerekmektedir. Bu nedenle ilgili tapu müdürlüğüne husumet yöneltilerek açılması gereken kayıt düzeltme davalarında, mahkemece sağlıklı bir inceleme yapılmalı, yapılacak inceleme ve araştırma sonucunda tapu ve nüfus bilgileri arasında bağlantı ve tutarlılık sağlandığı takdirde davanın kabulü yoluna gidilmelidir.
20. Yargıtay kararları ile uygulamada yerleştiği şekilde, düzeltilecek tapu kaydı tüm dayanakları ile birlikte getirtilmeli; nüfus müdürlüğünden, tapu kaydında adı geçen kişi ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir başka kişinin kaydının bulunup bulunmadığı sorulmalı, kaydı düzeltilecek kişinin nüfus kaydı, tapu ve dayanakları ile bağlantı oluşturacak şekilde incelenmeli, gerekirse kök kayıtlar da istenmeli, taşınmazın bulunduğu mahalde kayıt maliki ile aynı ismi taşıyan başka kişi bulup bulunmadığı araştırılmalı, istem konusunda tanık dinlenmeli, tüm bu araştırmalar sonucu hâlâ kesin bir kanaat oluşmamış ise tanıklar ve varsa tespit bilirkişileri de taşınmaz başında dinlenerek keşif yapılmalıdır. Bu bağlamda tapu sicilinde murisin adı, soyadı veya baba adının düzeltilmesi isteniyor ise murisin mirasçılarını gösterir veraset belgesinin dosyaya ibrazı sağlanıp, diğer kayıt ve belgelerle birlikte incelenerek, nüfus kaydı ile karşılaştırılmalıdır.
21. Açıklanan tüm bu hususlar çerçevesinde somut olay değerlendirildiğinde; dava konusu taşınmazın öncesi 1077 ada 14 parsel iken imar uygulaması sonucu 3559 ada 1 parsele dönüştüğü açıktır. 1077 ada 14 parsel sayılı taşınmazın evveliyatı ise K. Evvel 302 tarih ve 206 sıra numaralı tapu kaydı olup, 21.09.1981 tarihli kadastro tespit tutanağında tapu kaydının zemine uyduğu, eski tapu kaydına göre malik olan “Sarı … oğullarından … oğlu…”nin 1323 tarihinde ölümünden sonra taşınmazın mirasçıları tarafından kullanıldığı, ayrıca taşınmaz üzerinden 1965-1966 yıllarda yol geçtiği ve fiilen ikiye bölündüğü, bu durumun da dikkate alındığı belirtilmek suretiyle taşınmazın 1077 ada 14 ve 17 sayılı parseller olarak malik Sarı … oğullarından … oğlu…’ye ait Denizli 1. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 19.07.1967 tarihli ve 1967/92 E., 1967/391 K. sayılı veraset ilamı uyarınca mirasçıları adına verasette iştirak hâlinde tespit gördüğü anlaşılmaktadır.
22. Bahsi geçen veraset ilamında, kadastro tespitine esas alınan eski tapu kaydındaki malik “Sarı … oğullarından … oğlu…”nin ölümü ile mirasçı olarak ölü…’den olma çocukları …, …, … ve … ile ölü …’den olma çocukları…, … ve … …’nun kaldığı, çocuklarından … …’nun 1951 yılında bekar olarak ölümü, diğer çocuklarının da çeşitli tarihlerde ölümü nedeniyle mirasçılarının “… karısı … …”, “… kızı…”, “… karısı …”, “… oğlu …”, “… karısı…” , “… oğlu…” , “… kızı…”, “… oğlu …”, “… karısı …”, “… kızı…”, “…oğlu …” , “… karısı…” , “… kızı …” , “… kocası …” ve … ile … evlatları “…”, “…” ve “…” olduğu tespit edilerek, mülkte feraiz hükümlerine göre miras payları belirlenmiş, kadastro sırasında taşınmaz adı geçen mirasçılar adına verasette iştirak hâlinde tespit görmüş, tespitin kesinleşmesi üzerine de tapuda bu şekilde tescil edilmiştir.
23. Eski tarihli veraset ilamı dışında, Denizli 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/183 E. sayılı dosyasında davacı Belediyeye verilen yetki üzerine kök muris “Sarı … oğullarından … oğlu…”ye ait Denizli 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 09.07.2008 tarih ve 2008/757 E., 2008/1089 K. sayılı veraset ilamı çıkarılmıştır. Bu dosyada ilgili bütün nüfus kayıtları celbedilmiş, konusunda uzman bilirkişiden 29.04.2008 tarihli bilirkişi raporu alınarak karar verilmiştir. Dosya içerisinde kök muris “Sarı … oğullarından … oğlu…”ye ait eski nüfus kaydı bulunmakta olup, ölü olduğu belirtilmek suretiyle Denizli Merkez İlçe, …, Kütük Sıra No:21’de kayıtlı olduğu görülmektedir. Bu kayda göre eşlerinin… ve … olduğu, eşi…’den olma çocuklarının …, …, … ve …; eşi …’den olma çocuklarının da…, … ve … … isimlerini taşıdığı anlaşılmaktadır.
24. Tüm bu kayıtlar ile özellikle kadastro tespitine esas eski tarihli veraset ilamındaki açıklamalar dikkate alınarak yapılan inceleme sonucunda, tapu kaydı ile nüfus kayıtları arasında tutarlı bir irtibat kurulup kurulamadığı hususuna gelince, davacı … tarafından her bir malik bakımından düzeltme talebinin açıklanmasına ilişkin olarak davanın başında bir liste sunulmuş ve bu listede malik “… karısı … …”nun aslında 01.07.1887 doğumlu … …, “… kızı…”in de bu kişinin kızı olan 01.07.1917 doğumlu… (…) … olduğu ileri sürülmüştür. Gerçekten de dosya arasında mevcut olan nüfus kayıtları incelendiğinde Denizli İli, Merkez İlçesi, İlbadı Köyü, Cilt No: 18, Hane No: 117’de kayıtlı olan … …’nin, Ali ve … oğlu 01.07.1884 doğumlu… …’nin eşi olduğu, …’in 1333 olan ölüm tarihinin miladiye çevrilerek 1917 olarak düzeltildiği, aynı hanede nüfusa kayıtlı 01.07.1917 doğumlu… (…) …’ın da kızları olduğu anlaşılmakta olup, nüfus kayıt bilgileri ile kadastro tespitine esas alınan veraset ilamındaki bilgiler birbiri ile tamamen uyumludur. Nitekim veraset ilamında da kök muris…’nin …’den olma oğlu…’in ölüm tarihinin 1333 olduğu açıkça yazılmıştır. Böyle olunca, … …’ye ait nüfus kaydında eşi olarak, Mürüvvet (…) …’a ait nüfus kaydında da babası olarak gözüken…’in kök muris…’nin oğlu olduğu, nüfus ve tapu kaydı arasında tutarlılık bulunduğu sabittir.
25. Kayıt maliklerinden “… karısı…”nın ise; İsmail kızı 05.06.1936 doğumlu… … …; “… oğlu…”in de 15.04.1934 doğumlu… Yurtsever olduğu belirtilerek, kimlik bilgilerinin bu şekilde düzeltilmesi talep edilmiştir. Tespite esas veraset ilamında murisin oğlu…’in ölümü ile geride eşi … … ve çocukları … ile…’in kaldığı, …’nın da 1939 yılında ölümü ile geride karısı… ve oğlu…’in mirasçı olduğu belirtilmiştir. Nüfus müdürlüğünden gelen kayda göre 01.07.1917 doğumlu … … yukarıdaki bentte açıklandığı şekilde İlbadı Köyü, Cilt No: 18, Hane No: 117’de nüfusa kayıtlı olup, anne adı … (önceki kaydında Hava …), baba adı ise…’tir. Ölüm tarihi de tespite esas veraset ilamında belirtildiği gibi 1939 yılıdır. Davacı …’nin başvurusu üzerine Denizli Sulh Hukuk Mahkemesince verilen 09.08.2008 tarih ve 2008/757 E., 2008/1089 K. sayılı veraset ilamında da … … ile… …’ın ikiz oldukları belirtilmiştir. Gerçekten de nüfus kayıtlarında her ikisinin doğum tarihi aynı gündür. Bu durumda, aynı hanede nüfusa kayıtlı … ve… oğlu 15.04.1939 doğumlu… …’in, kayıt maliki olarak gösterilen … oğlu… olduğu anlaşılmaktadır. Adı geçen kişinin soyadını sonradan “…” olarak değiştirdiği de nüfus kaydında yazılıdır. Bu durumda anılan malik bakımından da iddia sabittir.
26. Ancak, “… karısı…”nın… kızı 05.06.1936 doğumlu… … … olduğu ileri sürülmüş ise de nüfus kaydında bu kişinin adı sadece … … olarak gözükmektedir. Doğum tarihi 05.06.1936 olup eşi … … ile 11.10.1937 tarihinde evlendiği gözükmektedir. Bu durumda … …’nin doğum ya da evlilik tarihinde bir yanlışlık bulunduğu açıktır. … oğlu… …’in nüfus kaydında ise anne adı tapu kaydındaki gibi… olarak gözükmektedir. Böyle olunca kayıt maliki “… karısı…” ile … …’nin aynı kişi olup olmadığının tespiti için öncelikle evlenerek geldiği yer olan Denizli Merkez İlçesi, İlbadi Mahallesi, … de bulunan kapalı kaydının tüm dayanakları ile birlikte getirtilmesi, tanıklardan kayıt maliki “… karısı…” ile ilgili olarak yeniden bilgi alınması, bu konuda hüküm kurmaya yeterli olacak şekilde araştırma yapılması ve sonucuna uygun şekilde bir karar verilmesi gerekmektedir.
27. Diğer yandan, malik “… karısı …”nin … Kızı 01.07.1893 doğumlu … …, malik “… oğlu …”ın ise 01.01.1920 doğumlu … … olduğu ileri sürülmüş olup, 19.07.1967 tarihli veraset ilamında murisin oğlu …’ın 1335 yılında ölümü ile geride karısı … ve oğlu …’ın mirasçı olarak kaldıkları belirtilmiştir. Bu bağlamda inceleme yapıldığında; Denizli İli, Merkez İlçesi, … Köyü, Cilt No: 36, Hane No: 20’de kayıtlı olan … …’ın baba adının …, anne adının da … olduğu, annesi 01.07.1893 doğumlu … kızı … …’ın aynı hanede nüfusa kayıtlı olduğu görülmektedir. Bu kayıtlar yanında nüfus müdürlüğünden gelen yazı cevabında aynı yerde bu isimleri taşıyan başka kişilerin bulunmadığının bildirilmesi, kolluk araştırma yazısı ve tanık beyanları gözetildiğinde, adı geçen kişilerin kayıt maliki ile aynı kişiler olduğu anlaşılmaktadır. Nitekim, Denizli 2. Sulh Hukuk Mahkemesince verilen 09.08.2008 tarih ve 2008/757 E., 2008/1089 K. sayılı veraset ilamında da kök muris…’nin oğlu …’ın 1926 yılından evvel öldüğü ve yeni nüfus kütüklerinde kaydının bulunmadığı ancak eşinin … …, oğlunun da … … olduğu belirlenerek, buna göre miras paylarının sübutuna karar verilmiştir. O hâlde adı geçen malikler bakımından da iddianın ispat edildiği kabul edilmelidir.
28. Davacı tarafından kayıt maliki “… kızı…”nın… kızı 01.07.1914 doğumlu… …; malik “… oğlu …”in de… oğlu 01.07.1907 doğumlu … … olduğu ileri sürülerek, kimlik bilgilerinin buna göre düzeltilmesi talep edilmiştir. Bu malikler bakımından inceleme yapıldığında, kök muris…’nin eşi…’den olma … ismindeki kızının 03.06.1947 tarihinde ölmesi ile çocukları…, … ve…’in kaldığı 1967/92 E., 1967/391 K. sayılı veraset ilamında yazılıdır. Dosyada mevcut nüfus kaydına göre Denizli İli, Merkez İlçesi, …’de… ve… kızı 01.07.1882 doğumlu … kayıtlı olup 18.02.1956 tarihinde vefat etmiştir. Çocuklarının da kök murise ait veraset ilamında belirtildiği gibi …, … ve… oldukları anlaşılmaktadır. Ölüm tarihi veraset ilamı ile nüfus kaydında farklı olsa bile …’ın anne, baba ve çocuklarının isimleri, kayıtlı olduğu köy ve hane gözetildiğinde bu kişinin kök muris…’nin kızı … olduğu, kayıt malikleri… ile …’in de onun çocukları oldukları son derece açıktır. O hâlde bu malikler açısından da kayıtlar arasında irtibat kurulduğu ve iddianın ispat edildiğinde kuşku duyulmamalıdır.
29. Kaldı ki, kök murise ait 19.07.1967 tarihli ve 1967/92 E., 1967/391 K. sayılı veraset ilamında …’nin oğlu…’in ölümü ile geride karısı … ile kızı…’nin mirasçı olarak kaldıkları belirlenmiştir. Yukarıdaki bentte nüfus bilgilerine yer verilen …’ın oğlu…’a ait nüfus kaydı dosya arasında bulunmakta olup, eşinin adı …, kızının adı ise…’dir. …’ın kızı dışında… İhsan adında bir çocuğu daha bulunmakta ise de oğlunun tespit tarihinden çok önce 1948 yılında öldüğü nüfus kaydından anlaşılmaktadır. Bu durumda kayıt malikleri “… karısı …”in; … ve … kızı 01.07.1912 doğumlu … …, “… kızı…”nin de… ve … kızı 15.03.1942 doğumlu… … olduğu sabittir.
30. Yine, kök murise ait önceki veraset ilamında murisin kızı …’nın 1959 yılında ölümü ile verasetinin çocukları … ve Meliha’ya kaldığı, Meliha’nın 1960 yılında ölümü ile mirasının kardeşi …’ye, …’nin de 1961 yılında ölümü ile karısı… ile kızı …’e kaldığı belirlenmiş, buna göre tapulama tutanağı ile tapu kaydında “… karısı…” ve “… kızı…” malik olarak gösterilmiştir. Dosya arasında mevcut Denizli Merkez İlçesi, Kirişhane Köyü, …’de nüfusa kayıtlı olan … Külçeler’in anne ismi … olup, 1961 yılında vefat etmiştir. Eşinin adı…, kızının adı ise veraset ilamında belirtildiği gibi … iken daha sonra mahkeme kararı ile… olarak değiştirilmiştir. Adı geçen bu malikler açısından kayıtlar arasında irtibat kurulduğu gibi bu husus Denizli 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2008/757 E., 2008/1089 K. sayılı veraset ilamında da kabul edilmiştir. Böyle olunca bu kayıt maliklerinin de … Külçeler’in nüfus kaydında eşi ve kızı olarak gözüken… Külçeler ile… Külçeler olduğu anlaşılmaktadır.
31. Tapu kaydında “…oğlu …” olarak gösterilen malikin miras hakkının ise murisin kızı …’dan geldiği anlaşılmaktadır. Çünkü kök murise ait veraset ilamında muris kızı …’nın kocası ……’nin 1955 yılında ölmesi ile verasetinin oğlu …’ye kaldığı belirtilmiştir. Eski nüfus kayıtlarına göre 1314 doğumlu olan …, İlbadı Köyü 19 hanede kayıtlı 1305 doğumlu …ile evli iken eşinden ve Medeni Kanun’dan önce çocuksuz olarak 31/7673 vukuat numarasıyla vefat etmiştir. Ölümü ile miras payından eşine kalan kısmın eşinin ikinci eşinden olan oğlu …’ye intikal ettiği anlaşılmakta olup, bu kişi aynı yerde nüfusa kayıtlı olan …ve … oğlu, 12.03.1929 doğumlu … Tire’dir.
32. Muris “Sarı … oğullarından … oğlu…”ye ait veraset ilamında, kızlarından …’nin 1965 yılında ölümü ile mirasının kocası … ve çocukları …, … ve …’e kaldığı belirtilmiştir. Dosya arasında 1926 yılında nüfusa kaydı yapılan … Kinik’e ait eş ve çocuklarını gösterir şekilde nüfus kaydı bulunmakta olup, 1311 olan doğum tarihi 01.07.1895 olarak miladiye çevrilmiştir. Baba adı…, anne adı ise … olup 1965 yılında ölmüştür. Yine kök murise ait veraset ilamında belirtildiği gibi eşinin adı …, çocuklarının adı ise …, … ve …’dir. Bu durumda adı geçen kişinin kök muris…’nin kızı olduğu, tapu kaydında malik gözüken “… kocası …”in eşi …, çocuklarının da …, … Kinik ve … Kinik olduğu açıktır. Nitekim, Denizli 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 15.05.2014 tarih ve 2013/493 E., 2014/529 K.; Denizli 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 15.04.2014 tarih ve 2013/344 E., 2014/412 K. ve Denizli 3. Sulh Hukuk Mahkemesinin 22.01.2014 tarih ve 2013/3434 E., 2014/78 K. sayılı kararı ile dava konusu taşınmazda kayıt malikleri olan … ile … evlatları “…”, “…” ve “…”in soyadları aynı nüfus kayıtları esas alınarak düzeltilmesine karar verilmiş, anılan kararlar kesinleşmiştir.
33. Tüm bu açıklamalar karşısında; dosyada bulunan nüfus kayıtları, mahkemece yapılan keşif, dinlenen tanık beyanları, nüfus ve zabıta araştırması sonucu verilen cevaplar ile kadastro tutanağındaki açıklamalar ve özellikle eski tapu kayıt maliki “Sarı … oğullarından … oğlu…”ye ait Denizli 1. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 19.07.1967 tarihli ve 1967/92 E., 1967/391 K. sayılı veraset ilamındaki açıklamalar, yine aynı kişiye ait Denizli 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 09.07.2008 tarih ve 2008/757 E., 2008/1089 K. sayılı dosyasındaki tüm kayıt ve belgeler ile bilirkişi raporu dikkate alındığında, yukarıda 26. bentte açıklanan kayıt maliki “… karısı…” dışındaki malikler bakımından iddianın ispat edildiği, taşınmazın tesciline esas kayıtlar ile nüfus kayıtları arasında maliklerin kim olduğu noktasında tutarlı bir bağlantı kurulduğu açıktır.
34. O hâlde, mahkemece maliklerden “… karısı…” yönünden 26. bentte açıklanan şekilde araştırma yapılarak sonucuna göre karar bir verilmesi, diğer malikler bakımından ise dosya kapsamına göre iddia ispat edildiğinden davanın kabulüne karar verilmesi gerekmektedir. Ancak, Denizli 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 15.05.2014 tarih ve 2013/493 E., 2014/529 K.; Denizli 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 15.04.2014 tarih ve 2013/344 E., 2014/412 K. ve Denizli 3. Sulh Hukuk Mahkemesinin 22.01.2014 tarih ve 2013/3434 E., 2014/78 K. sayılı kararları ile kayıt malikleri “…”, “…” ve “…” bakımından tapu kaydının düzeltilmesine karar verildiğinden, öncelikle tapu kaydı getirtilerek adı geçen malikler bakımından düzeltmenin yapılıp yapılmadığının denetlenmesi, yapılmış ise bu kişiler bakımından davanın konusuz kalacağının da gözetilerek, ona göre karar verilmesi gerekmektedir.
35. Hâl böyle olunca, yukarıda açıklanan değişik gerekçe ve nedenlerle usul ve yasaya uygun bulunmayan direnme kararının bozulması gerekmiştir.
IV. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Davacı … ile bir kısım asli müdahiller vekilinin temyiz itirazının kabulü ile direnme kararının yukarıdaki değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,
İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatıranlara geri verilmesine,
Aynı Kanun’un 440. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23.12.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.