Yargıtay Kararı Hukuk Genel Kurulu 2018/885 E. 2018/1881 K. 11.12.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2018/885
KARAR NO : 2018/1881
KARAR TARİHİ : 11.12.2018

MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi

Şikâyetçi-borçlu tarafından “itirazın süresinde yapıldığının kabulü ile takibin durdurulması ve hacizlerin kaldırılması” isteminden dolayı, bozma kararı üzerine direnme yoluyla Edirne İcra (Hukuk) Mahkemesinden verilen 13.11.2014 tarihli ve 2014/393 E., 2014/441 K. sayılı kararın bozulmasını kapsayan ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulundan çıkan 04.07.2018 tarihli ve 2017/12-1154 E., 2018/1307 K. sayılı kararın, karar düzeltme yoluyla incelenmesi şikâyetçi-borçlu vekili tarafından verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla Hukuk Genel Kurulunca dilekçe, düzeltilmesi istenen karar ve dosyadaki ilgili bütün belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Şikâyet; genel haciz yolu ile takibe yönelik itiraz dilekçesinin yasal süre içinde verilmiş olduğu iddiasına rağmen, icra müdürünün daha sonraki bir tarihi esas alarak takibi kesinleştirmesine ilişkin işlemin iptali ile konulan hacizlerin kaldırılmasına ilişkindir.
Mahkemece şikâyetin kabulüne karar verilmiş; şikâyet olunan-alacaklı vekilinin temyizi üzerine karar Özel Dairece bozulmuştur.
Mahkemece önceki kararda direnilmesi ve bu kararı şikâyet olunan-alacaklı vekilinin temyiz etmesi üzerine Hukuk Genel Kurulunca karar oy çokluğu ile bozulmuş; şikâyetçi-borçlu vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
Hukuk Genel Kurulu tarafından yapılan görüşmeler sırasında düzeltilmesi istenen Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 04.07.2018 tarihli ve 2017/12-1154 E., 2018/1307 K. sayılı kararının üçüncü sayfasının altı ve yedinci satırında yer alan “ayrıca havale ettirilmesi ve” ibaresinin sehven yazıldığı, bu durumun maddi hata niteliğinde olduğu anlaşılmakla; anılan ibarenin çıkartılarak yerine “havale ettirilmek suretiyle” ibaresinin yazılması suretiyle maddi hatanın düzeltilmesine,
Düzeltilmesi istenen Hukuk Genel Kurulu kararında gösterilen nedenlere göre, HUMK.nun 440. maddesinde yazılı sebeplerden hiçbirisine dayanmayan ve yerinde olmayan karar düzeltme isteğinin REDDİNE, aynı Kanunun 442/3. ve 4421 sayılı Kanunun 4/b-1 maddeleri gereğince takdiren 300,00 TL para cezasının karar düzeltme isteyenden alınarak Hazineye gelir kaydedilmesine, karar düzeltme harcı peşin alındığından harç alınmasına yer olmadığına, 11.12.2018 tarihinde yapılan ikinci görüşmede oy çokluğu ile kesin olarak karar verildi.

KARŞI OY

Dava, Edirne 2. İcra Müdürlüğünün 2013/5443 esas sayılı dosyasında ödeme emrinin tebliği üzerine borçlu tarafından yapılan borca itirazın yasal süresi geçtikten sonra yapıldığının tespitine ve takibin devamına ilişkin 07/08/2013 tarihli icra müdürlüğü işleminin şikayet yolu ile iptali istemine ilişkin olup; mahkemece verilen şikayetin kabulü ile borca itirazın reddine dair kararın kaldırılmasına ilişkin direnme kararı Hukuk Genel Kurulunun 04/07/2018 tarihli, 2017/12-1154 esas, 2018/1307 sayılı kararı ile bozulmuş, bu karara karşı yapılan karar düzeltme talebi de sayın çoğunlukça reddedilmiştir.
Uyuşmazlık, icra müdürlüğüne zimmet defteri ile teslim edilen itiraz dilekçesi ile ilgili olarak itiraz tarihinin belirlenmesinde, zimmet defterindeki tarihin mi yoksa icra müdürlüğü görevlisi tarafından dilekçeye yazılan havale tarihinin mi esas alınacağı noktasında toplanmaktadır.
İcra takibinde borçlu Edirne Belediye Başkanlığına ödeme emri 29/07/2013 tarihinde tebliğ edilmiş, belediye başkanı imzası ile düzenlenen “2173” sayılı itiraz dilekçesi aynı gün zimmet defteri ile Edirne 2. İcra Müdürlüğüne teslim edilmiştir. Zimmet defterinde bu evrakın “2173” olan sayısı mevcut olduğu gibi evrakı teslim alan bölümünde ki imzanın da itiraz dilekçesi üzerine havale işlemi yapan icra müdürlüğü görevlisine ait olduğu anlaşılmaktadır. Ancak zimmet defterine göre evrakın teslim tarihi 02/08/2013 (Cuma) olduğu halde, dilekçe üzerindeki havale tarihi ve dilekçenin UYAP’a kayıt tarihi 06/08/2013 olduğu için icra müdürlüğünce bu tarih itiraz tarihi olarak kabul edilerek itirazın süresinde olmadığına ve takibin devamına karar verilmiştir.
Ödeme emrinin tebliği üzerine itirazın nasıl yapılacağı 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 62 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. 62. maddenin başlığı “Süresi ve şekli” olup “ İtiraz etmek isteyen borçlu, itirazını, ödeme emrinin tebliği tarihinden itibaren yedi gün içinde dilekçe ile veya sözlü olarak icra dairesine bildirmeye mecburdur.” hükmünü düzenlemiştir. Bu hüküm itiraz etmek isteyen borçlunun yapması gereken işlemi göstermektedir.
Borçlunun bu şekildeki itirazı üzerine icra müdürlüğünce yapılması gereken işlemin ne olduğu ise İcra ve İflas Kanunu Yönetmeliğinin 40. maddesinde “Ödeme emrine karşı yapılacak her türlü itiraz halinde borçluya dosya numarası, borçlunun adı ve soyadı, itirazın niteliği ve tarihini içeren bedava harçsız ve pulsuz bir belge verilir. Bu belge icra müdürü veya yardımcısı tarafından imzalanıp onaylandıktan sonra diğer nüshası dosyasına konulur. Ayrıca dosyada saklanacak nüshaya ilgilinin imzası alınır.” şeklinde yer almıştır.
Borçlu … 5393 sayılı Belediye Kanunu uyarınca kurulmuş bir kamu tüzel kişisidir ve bu Belediye’ye ait Yazı İşleri Müdürlüğü Görev ve Çalışma Yönetmeliğinin 6/4 maddesi belediye evrakının ilgili birimlere zimmetli olarak ulaştırılması gerektiğini düzenlemiştir.
Mevcut bu yasal düzenlemeler kapsamında somut olay değerlendirildiğinde; 29/07/2013 tarihinde tebliğ edilen ödeme emri üzerine, borçlu … tarafından 02/08/2013 tarihli itiraz dilekçesi düzenlenmiş, belediye başkanı imzasını taşıyan bu dilekçe aynı gün (Cuma) icra müdürlüğüne teslim edilmiş ve teslim alındığı hususu dilekçeyi 06/08/2013 tarihinde havale eden icra müdürlüğü görevlisi imzası ile belgelendirilmiştir. Bu teslimden sonra icra müdürlüğü görevlilerince evraka havale işleminin o gün yapılmayıp araya hafta sonu tatili girmesi üzerine 06/08/2013 günü yapılması ve evrakın UYAP sistemine de aynı gün taranmış olması itiraz dilekçesinin 02/08/2013 tarihinde (7) günlük yasal süresi içinde teslim edildiği olgusunu değiştirmeyecektir.
Tüm bu nedenlerle; yapılan ilamsız takipte, ödeme emrinin tebliği üzerine borçlu Edirne Belediye Başkanlığınca yasal (7) günlük süresi içinde borca itiraz edilmiş olup, icra müdürlüğünün borca itirazın süresinde olmadığı ve takibin devamına ilişkin işlemine karşı şikayet yoluna başvurulması sonucu bu işlemin iptaline dair mahkeme kararı usul ve yasaya uygun olduğundan, bu kararın bozulmasını kapsayan Hukuk Genel Kurulu kararına yönelik karar düzeltme talebinin kabulü ile direnmeye ilişkin mahkeme kararının onanması gerektiği düşüncesiyle sayın çoğunluğun aksi yöndeki görüşüne katılmıyorum.
KARŞI OY

Şikâyetçi vekili, genel haciz yolu ile takibe yönelik itiraz dilekçesinin süresi içinde verildiğini, icra müdürünün daha sonraki bir tarihi itiraz tarihi esas alarak takibi kesinleştirdiğini ileri sürerek, icra memuru işleminin iptali ile konulan hacizlerin kaldırılmasını talep etmiştir.
Mahkemece, şikâyetin kabulüne dair verilen direnme kararı Hukuk Genel Kurulunca bozulması üzerine karar düzeltme talep edilmiştir.
Somut olayda, itiraz dilekçesinin 06.08.2013 tarihinde tarandığı, tarandığı sırada icra müdürlüğünün havalesinin bulunmadığı, havalenin taranmadan sonra yapıldığı anlaşılmaktadır. Edirne Belediyesinin itiraz dilekçesi, belediye başkanlığının ilgili biriminden sayı verilerek ve 02.08.2013 tarihi yazılarak, resmî bir yazışma evrakı gibi düzenlenmiş, Mali Hizmetler Müdürlüğünün bu evrakı, belediyenin resmî kurumların yazışma tebliği usulüne uygun olarak zimmet defterindeki kayıtla icra müdürlüğüne teslim edilmiştir. Zimmet defterindeki kayıtta, evrakın sayısı, tarihi ve nereye hitaben yazıldığı ve 02.08.2013 de icra müdürlüğüne teslim edildiği sabittir. Mahkemece, icra müdürlüğüne yazılan yazıda teslim alanın imzasının kime ait olduğu sorulmuş, icra kâtibinin imzası olduğu cevaben bildirilmiş olup, imzanın sahteliği konusunda bir iddia mevcut değildir. Hatta aynı gün, aynı imzaya Babaeski İcra Müdürlüğüne gönderilen müteakip sayılı dilekçe de zimmet defteriyle teslim edilmiştir. İcra müdürlüğünde taranan ve üzerinde havale bulunan dilekçe de aynı sayılı aynı dilekçedir. Bu evrakta, icra müdürlüğünün dosya numarası da yazılıdır. Zimmet defterinin sahteliği sözkonusu olmadığına ve gerek Özel Daire gerek Hukuk Genel Kurulu ilamında buna dair bir tartışma da olmadığına göre, burada uyuşmazlık itirazın hangi tarihte yapıldığı ve zimmet defterindeki kaydın itiraz dilekçesi üzerindeki havale tarihi karşısında nazara alınıp alınmayacağı noktasında toplanmaktadır. İtiraz dilekçesinin icra kâtibinin imzasına 02.08.2013 tarihinde teslim edildiği zimmet defterindeki kayıtla sabittir. Bu kayıt, belediyenin tek taraflı imzasını taşıyan bir kayıt olmayıp, aksine icra kâtibinin imzasını taşıdığına göre, icra müdürlüğünce borçluya verilen bir belge niteliğindedir. İcra müdürlüğünün dilekçeyi daha ileri tarihte taraması ve havale etmesinin sonucu borçluya yüklenemez. İİK 62/son maddesi, “itiraz hâlinde borçluya, itiraz eylediğine dair bedava ve pulsuz bir belge verilir” hükmünü haiz olup, zimmet defterindeki, şikâyete konu borca itiraz dilekçesinin icra kâtibine 02.08.2013 de teslim edildiğine dair kayıt bedava ve pulsuz belge niteliğindedir. Bu belge ile de, İİK 8/son madde anlamında, İcra Dairesinin; borca itiraz dilekçesinin 06.08.2013 tarihinde ibraz edildiğine dair tutanağının aksi kanıtlanmış olup, itiraz eden Edirne Belediyesinin icra dosyasında borçlu sıfatını haiz olması zimmet defterindeki usulüne uygun kaydın nazara alınmasına engel değildir. Aksine, borçluya verilen bedava ve pulsuz belge niteliğinde olduğundan, şikâyetçi vekilinin karar düzeltme itirazlarının kabulü ile hükmün onanması görüşünde olduğumdan, çoğunluğun aksi yöndeki kararına katılamıyorum

Dava, icra memuru işleminin şikayet yoluyla iptaline ilişkindir.
Şikâyetçi; süresi içinde borca itiraz ettiğini, ancak icra memurunun daha sonraki bir tarihi esas alarak takibi kesinleştirdiğini ileri sürerek kesinleşme işleminin iptali ile hacizlerin kaldırılmasını istemiştir.
Şikâyet olunan alacaklı vekili ise; borca itiraz dilekçesinin havalesiz olarak uyap ortamına tarandığını, şikayetçinin dayanağı olan zimmet defterinin esas alınamayacağını belirterek şikâyetin reddini istemiştir.
Yerel mahkemece, borca itiraz dilekçesinin 2.8.2013 tarihinde ibraz edildiği, daha sonra 6.8.2013 tarihinde uyapa aktarılarak bu tarihin havale tarihi olarak düşüldüğü, itirazın süresinde olduğu belirtilerek şikayet kabul edilmiştir.
Yargıtay 12.Hukuk Dairesi, “icra müdürlüğünce yapılan işlemlerde aslolan icra müdürlüğü kayıtları olup, İİK 8. maddesi hükmü uyarınca bu kayıtların aksi sabit oluncaya kadar geçerli olduğu, bu durumda mahkemece şikâyetin reddine karar verilmesi gerekirken takipte taraf olan belediyeye ait kayıtlar uyuşmazlığın çözümünde esas alınarak yazılı şekilde hüküm tesisinin isabetsiz olduğu” gerekçesiyle kararın bozulması üzerine yerel mahkemece önceki gerekçelerle kararda ısrar edilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca, Özel Dairenin bozma kararı gereğince kararın bozulmasına oy çokluğu ile karar verilmiştir.
Söz konusu dosya bu kez karar düzeltme talebi ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelmiştir.
Sayın çoğunluk ile aramızdaki uyuşmazlık, borca itirazın süresinde ve usulüne uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
İİK 8.maddesi Tutanaklar başlığı ile düzenlenmiş, icra tutanaklarının nasıl düzenleneceğini hüküm altına almıştır. Aynı Yasanın 62. maddesi ise “İtiraz, süresi ve şekli” başlığı ile düzenlenerek borca itirazın nasıl ve hangi sürede yapılacağını belirtmiştir. Ayrıca bu maddenin son fıkrası ile “Borçluya, itiraz eylediğine dair bedava ve pulsuz bir belge verilir.” diyerek itiraz halinde belge verilmesini hüküm altına almıştır.
Borçlu Belediye, borca itiraza ilişkin dilekçeyi ibraz ettiğinde buna ilişkin zimmet defterine, evrakın teslim alındığına ilişkin icra memuru imzasını almıştır. Bu imzanın icra memuruna ait olduğu hususunda bir tereddüt bulunmamaktadır. Bu zimmet defterinin ilgili sütununda evrakın sayısı ve tarihi bulunmakta, bu tarih ve sayı da icra dosyasında bulunan itiraz dilekçesindeki tarih ve sayı ile örtüşmektedir. Bu hâliyle zimmet defterinin İİK 62/ son fıkrasında düzenlenen makbuzdan nitelik itibariyle bir farkı bulunmamaktadır.
Kısaca zimmet defteri, görevliye teslim edilen ve onun elinde bulunan şeyleri gösteren defterdir. Bilindiği üzere resmi daire ve kurumlar evraklarını ya postayla gönderirler ya da bu defter ile teslim ederler. Evrakın ilgili sütununun karşısında bulunan imza kısmına evrakı teslim alan görevli imza atar. Bu imza ile artık evrak alıcının eline geçmiştir ve onun sorumluluğu altındadır. Söz konusu evrakın süresinde verilmediğini veya başka bir evrak olduğunu ispat külfeti de artık teslim alan memura düşer. Ayrıca söz konusu defterde icra memurunun imzasının bulunması nedeniyle bu defter borçlu tarafından tek taraflı olarak düzenlenen bir evrak (belge), kayıt olmaktan çıkmıştır.
İİK 8. maddesinde icra iflas dairelerinin kendilerine yapılan talep ve beyanlar hakkında tutanak düzenleyecekleri ve sözlü itirazlar ile talep ve beyanların altları ilgililer ve icra memuru tarafından imzalanır demekle, yapılan sözlü talep ve beyanların altının ilgilisi tarafından imzalanacağı belirtilmiştir. Yazılı itirazlar ise uygulamada da olduğu gibi icra memuru tarafından havalesi yapıldıktan sonra icra dosyasına konmaktadır. Yapılacak bir işlem varsa yine aynı gün icra memurunca icra tutanağına işlenmek suretiyle bu işlem yapılmalıdır.
Görüldüğü üzere, borca itirazın yapıldığı tarihte derhal havalesi yapılarak dilekçenin uyap ortamına aktarılması ve icra tutanağına bağlanması halinde bir sorun çıkmayacaktır. Ancak borca itiraz dilekçesi icra dairesine ibraz edildikten sonra bu işlemler derhal yapılmaz da icra memurunun ihmalinden veya başka bir sebeple geç yapılırsa sorumluluk kime ait olacaktır?
Bu durumda hiç şüphesiz borçlu İİK 62. maddesinde belirtildiği şeklide itirazını yapar ve bunu ispat ederse işlemin geç yapılmasının müeyyidesiyle karşılaşmayacaktır.
Borca itiraz dilekçesi üzerine havale yapmak ve bu dilekçenin icra tutanağına işlenmesi görevi de icra memuruna aittir. İtiraz edenin memuru zorlayıcı bir işlem yapması veya zorla bu işlemi yaptırması mümkün değildir.
Bilindiği üzere uygulamada, ilgili adliyede uyapa tarama odası ve sırf bu işle ilgili bir görevli varsa iş sahipleri havale yaptırdıktan sonra evrakı tarama odasına götürerek tarama işlemini yaptırmaktadır. Bu durumda bir sorun çıkmayacaktır. Ne var ki küçük adliyelerde bu tarama işlemi icra memur veya görevlileri veya kalem personeli tarafından yapılmaktadır. Olması gereken evrak gelir gelmez uyap ortamına aktarılmasıdır. Ancak bazen bu mümkün olmamakta, evrak geç taranabilmekte veya işlemi gecikmeli yapılabilmektedir. İşte bu durumda işlemin geç yapılmasının sorumluluğunu iş sahibine yüklemek mümkün değildir.
Somut olaya gelince; borçlu belediye borca itirazını süresi içinde yapmış, bunu da imzası icra memurluğunca inkar edilmeyen resmi belge niteliğindeki zimmet defteri ile ispat etmiştir. İtiraz dilekçesini teslim alan memurun bundan sonra evrak üzerine havaleyi geç yapması, uyapa geç okutması icra memurunun sorumluluğundadır. Bu nedenle itirazın süresinde olduğunun kabulü gerekecektir. Aksi düşünce hukuk yargılamasında keyfiliği öne çıkaracak, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6., T.C. Anayasasının 36., Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 27. maddeleri ile teminat altına alınan adil yargılanma, hak arama ve hakka uluşma güvenliğini zedeleyecektir.
Açıklanan bu nedenlerle Yerel Mahkeme kararının isabetli olduğu, karar düzeltme talebinin kabulü gerektiği düşüncesiyle sayın çoğunluğun aksi yöndeki görüşüne katılmıyoruz.