Yargıtay Kararı Hukuk Genel Kurulu 2018/871 E. 2018/1664 K. 08.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2018/871
KARAR NO : 2018/1664
KARAR TARİHİ : 08.11.2018

MAHKEMESİ : İstanbul(Kapatılan) 3.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki “markanın hükümsüzlüğü” davasından dolayı bozma üzerine direnme yoluyla İstanbul 3.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 03.06.2014 tarihli ve 2014/61 E., 2014/138 K. sayılı kararın bozulmasını kapsayan ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulundan çıkan 09.05.2018 tarihli ve 2017/11-96 E., 2018/1043 K. sayılı kararın, karar düzeltme yoluyla incelenmesi davacı vekili tarafından verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla Hukuk Genel Kurulunca dilekçe, düzeltilmesi istenen karar ve dosyadaki ilgili bütün belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Hukuk Genel Kurulunun bozma kararında yer alan açıklamalara göre 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun Geçici Madde 3 atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 440’ncı maddesinde sayılan sebeplerden hiçbirisine uygun olmayan karar düzeltme isteminin REDDİNE, aynı Kanun’un 442/3’üncü ve 4421 sayılı Kanun’un 4/b-1 maddeleri gereğince takdiren 300,00 TL para cezasının karar düzeltme isteyenden alınarak Hazineye gelir kaydedilmesine, karar düzeltme harcı peşin alındığından harç alınmasına yer olmadığına, 08.11.2018 tarihinde oy çokluğuyla kesin olarak karar verildi.

KARŞI OY

Dava, markanın hükümsüzlüğüne ilişkindir.
Yerel Mahkemece davalının kötü niyetli olması nedeniyle talep kabul edilmiş, Özel Dairece “…kötü niyetin varlığı her somut olayın özellikleri göz önüne alınarak belirlenmelidir. Somut uyuşmazlıkta, davalının markasının davacı markaları karşısında iltibasa yol açması, davalının uzun süredir davacı ile aynı sektörde faaliyette bulunması …başlı başına kötü niyet ve hükümsüzlük nedeni oluşturmaz” gerekçesiyle kararın bozulması üzerine Yerel Mahkemece önceki gerekçelerle kararda ısrar edilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davalının kötü niyetli olup olmadığı hususudur.
Tarafların tekstil sektöründe çalıştıkları, davacı tarafın tüm Türkiye’de tanındığı, davalının uyuşmazlık konusu markayı davacıdan yaklaşık 8 sene sonra tescil ettirdiği tartışma konusu değildir. Uyuşmazlığın çözümünde hâkimi sonuca götürecek husus davalının iyi niyetli olup olmadığı hususudur. Eğer davalı kötü niyetli kabul edilirse dava kabul edilecek, aksi hâlde ise reddedilecektir.
Kişinin niyeti şahsın zihninde oluşan bir durumdur. Şahsın zihninde planlayıp yaptığı eylemin iyi niyetle veya kötü niyetle yapılıp yapılmadığının tespitinde bakılacak ilk husus ortaya çıkan sonuç olacaktır. Ayrıca aynı olay veya durum karşısında orta zekalı, sağ duyulu kişilerin takınacağı tavır, eylem veya düşünce tarzı da bir ölçü olacaktır. Örneğin şahıs bir olay karşısında on kişiden dokuzunun takındığı tavrı gösteriyorsa eyleminde bir anormallikten veya kötü niyetten söz edilemeyecektir.
Dava konusu olan davalı markası ile, davacı markası arasında çok yakın benzerlik olduğu hususu da tartışma konusu değildir. Eğer davacı 5 yıllık sürede hükümsüzlük isteseydi davasının kabulü gerekecekti. Davacının bu süreyi kaçırması nedeniyle davalının kötü niyetli olup olmadığı araştırmasına girişilmiştir. Zira kötü niyet hiç bir zaman korunmamış, aksine bütün hukuk sistemlerince daima mahkum edilmiştir.
Davalı ile davacı aynı sektörde ve aynı yerde çalışıp, davacı tanınmış bir firma olduğuna göre, davalının söz konusu markayı alırken davacıya ait olduğunu bilmediğini kabul etmek mümkün değildir. Bir ürün imal ederken başkasının emek ve para harcayarak tanıttığı markayı kullanmak suretiyle haksız kazanç sağlamayı düşünmek elbetteki kötü niyetin göstergesidir. Ayrıca davacının 5 yıllık süreyi geçirmesi, davalının kötü niyetini iyiye dönüştürmeyecektir. Eğer davacının markasının davalı tarafından tanınmamış, bilinmemiş olabileceğini kabul etmek mümkün olsaydı o zaman iyi niyetten bahsedilebilirdi. Somut uyuşmazlıkta böyle bir şeyden bahsetmek mümkün değildir.
Sonuç itibariyle davalının kötü niyetli olduğunun kabulü ile davanın kabulü, bu nedenle de karar düzeltme talebi kabul edilerek hükmün onanması görüşünde olduğumdan sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.