Yargıtay Kararı Hukuk Genel Kurulu 2018/754 E. 2020/413 K. 16.06.2020 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2018/754
KARAR NO : 2020/413
KARAR TARİHİ : 16.06.2020

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

1. Taraflar arasındaki “işçilik alacağı” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Erzurum 2. İş Mahkemesince verilen davanın kısmen kabulüne ilişkin karar davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 22. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı vekili 01.08.2013 havale tarihli dava dilekçesinde; sendika üyesi olan müvekkilinin haftalık 45 saatin üzerinde olan çalışmaları ile ulusal bayram ve genel tatil günlerine ilişkin çalışmalarının karşılığının ödenmediğini ileri sürerek, anılan alacaklarının toplu iş sözleşmelerine göre hesaplanarak davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı vekili 02.09.2013 havale tarihli cevap dilekçesinde; dava konusu edilen taleplerin zamanaşımına uğradığını, davacının 2008 yılı Ocak-Aralık ayları arasında, 2009 yılı Nisan ayında, 2010 yılı Ocak-Aralık ayları arasında ve 2011 yılı Ocak ayında vardiyalı olarak çalıştığını, toplu iş sözleşmelerine göre vardiya zammı ödemesi yapıldığını, alacağının bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemenin İlk Kararı:
6. Erzurum 2. İş Mahkemesinin 20.11.2015 tarih ve 2014/1061 E., 2015/673 K. sayılı kararı ile dosya içeriğine göre davacının vardiyalı şekilde çalıştığı, nöbet çizelgeleri incelendiğinde davacının bir ay içinde ara dinlenmeler hariç 5 defa 8 saatlik, 10 defa 16 saatlik çalışmalar yaptığı, buna göre çalışmalarının gece çalışması olduğu ve 7,5 saati aşan gece çalışmalarının fazla çalışma sayılarak ücretin ödenmesi gerektiği, davacının 16:00-08:00 arası toplam 16 saat çalıştığı, bunun 6 saatinin gündüz, kalan 10 saatinin ise gece çalışmasına denk geldiği, çalışma süresinin yarısından fazlası geceye denk geldiğinden gece çalışması hâlinde uygulanacak fazla çalışma usulüne göre değerlendirilme yapılması gerektiği, Yargıtay içtihatlarına göre davacı 16 saat çalışma yaptığından bunun 14 saat olarak kabulü gerektiği, davacının günlük 6,5 saat fazla çalışma yaptığı, her 6 aylık dönemin 5 ayında bu şekilde, 1 ayında ise 08:00-16:00 arası çalıştığı, böyle çalışılan aylarda fazla çalışmasının bulunmadığı, bordrolar incelendiğinde çalışma yapılan ulusal bayram ve genel tatil günlerinde ücret tahakkukunun bulunduğu, bu sebeple ulusal bayram ve genel tatil alacağı bulunmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Özel Dairenin Birinci Bozma Kararı:
7. Erzurum 2. İş Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
8. Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin 27.04.2016 tarihli ve 2016/8403 E., 2016/12600 K. sayılı kararı ile davalının sair temyiz itirazlarının reddi ile somut olayda davacının dava dilekçesinde günlük çalışma şekline ve saatlerine ilişkin beyanda bulunduğu, bilirkişi tarafından dosya kapsamındaki delillere göre davacının çalışma şekli belirlenmiş ise de davacının dava dilekçesinde belirtilen çalışma saatlerini aşacak şekilde günlük çalışma süresinin belirlendiği ve talebin aşıldığının anlaşıldığı gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Mahkemenin İkinci Kararı:
9. Erzurum 2. İş Mahkemesinin 17.05.2017 tarihli ve 2016/572 E., 2017/275 K. sayılı kararı ile Özel Daire bozma kararına uyularak, bozma kararının sadece fazla çalışma alacağı yönünden kurulan hükme ilişkin olduğu, bu nedenle bozma dışında kalan hüküm kısımlarının onandığı ve yargılamaya fazla çalışma alacağı yönünden devam edildiği, davacının vardiyalı şekilde çalıştığı, puantaj kayıtlarının tüm dönemi içermediği, zamanaşımı definin kısmen yerinde olduğu, taleple bağlılık ilkesinin de gözetilmesi gerektiği, bu şekilde davacının 1.8.2008-31.12.2010 tarihleri arasında 1070 saat fazla çalışma yaptığı, fazla çalışma yapıldığının tanık anlatımlarına dayanması nedeniyle dosya kapsamına göre %30 oranında indirim yapıldığı, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacağına ilişkin hüküm kesinleştiğinden bu konuda yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına, fazla çalışma ücreti alacağının ise kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Özel Dairenin İkinci Bozma Kararı:
10. Erzurum 2. İş Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
11. Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin 12.09.2017 tarihli ve 2017/36930 E., 2017/17444 K. sayılı kararı ile; “…1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde değildir.
2-Davacı işçinin fazla çalışma yapıp yapmadığı taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
Mahkemece, bozma sonrası hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının altmış saat fazla mesai yaptığı kabul edilerek fazla mesai alacağı hüküm altına alınmış ise de bu tespit dosya kapsamına uygun düşmemektedir. Somut olayda davacı, dava dilekçesinde çalışmasının vardiyalı olduğunu, vardiyalı sistemde çalışma şeklinin 08:00 ile 17:00 saatleri arası ve takip eden çalışma gününde 17:00-08:00 saatleri arası ve yine takip eden çalışma gününde 08:00-17:00 saatleri arası olarak belirtmiştir. Bu çalışma sistemine göre, davacının haftada iki gün 17.00-08.00 saatleri arasında çalıştığı anlaşılmaktadır. Bilirkişi raporunda davacının ayda 10 gün bu şekilde çalıştığının kabulü ile yapılan hesaplama hatalıdır. Ayrıca davacı ile birlikte aynı işi yapan ve Dairemizce yapılan temyiz incelemesinde aynı gerekçe ile bozulan ve bozma sonrası onanan emsal dosyada (Dairemizin 2017/33621 esas sayılı dosyası) aynı çalışma sisteminde ayda yirmidört saat fazla mesai yapıldığının kabul edildiği görülmektedir. Bu durumda, kesinleşmiş karar da dikkate alındığında aynı işyerinde aynı işi yapan çalışanlar açısından işyeri çalışma şartlarının aynı olduğunun kabulü gerekeceği ve buna göre davacınında anılan emsal dosyadaki gibi fazla çalışma yaptığının kabul edilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
3-Mahkemece “ulusal bayram ve genel tatil ücretine ilişkin talepleri yönünden, hüküm kesinleştiğinden bu konuda yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına” şeklinde hüküm oluşturulmuştur. Yargıtayca bozulan karar, sonraki kararın eki niteliğinde değildir. Bozma ile birlikte önceki hüküm ortadan kalkarak hukukî geçerliliğini yitirir. Mahkemece bozulan karara atıf yapılarak yeni hüküm oluşturulamaz. Bozmadan önceki ve bozmadan sonraki kararlar 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu 297. maddeye uygun olmalıdır.
Mahkemece yukarıdaki kanuni düzenlemeler ve ilkeler dikkate alınmaksızın, bozma nedeni yapılmayan alacak kalemleri hakkında “karar verilmesine yer olmadığına” şeklinde hüküm oluşturulması hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir…” gerekçeleriyle karar bozulmuştur.
Direnme Kararı:
12. Erzurum 2. İş Mahkemesinin 05.03.2018 tarihli ve 2017/533 E., 2018/140 K. sayılı kararı ile; Yargıtay bozma kararında belirtilen çalışma saatlerinin, dava dilekçesindeki anlatıma göre eksik olduğu, çünkü dava dilekçesinde, davacının pazar günü çalışmalarının “ya 8-17 arasında ya da 17-08 arası” olarak iddia edildiği, önceki gerekçelerde de belirtildiği üzere; tanık beyanlarına ve dosyaya sunulan belgelere göre davacının çalışma sisteminin “1.hafta: Pazartesi 9 saat, salı-çarşamba 15 saat, perşembe 9 saat, cuma-cumartesi 15 saat, pazar 9 saat, 2. Hafta: pazartesi 9 saat, salı-çarşamba 15 saat, perşembe 9 saat, cuma-cumartesi 15 saat, Pazar 15 saat, 3.hafta: pazartesi 9 saat, salı-Çarşamba 15 saat, perşembe 9 saat, cuma-cumartesi 15 saat, pazar 9 saat, 4. Hafta: pazartesi 9 saat, salı-çarşamba 15 saat, perşembe 9 saat, cuma-cumartesi 15 saat, pazar 15 saat” şeklinde olduğu, davacı işçinin 15’er saat çalıştığı sürelerin gece çalışmasından sayılması gerektiği, zira bunun 10 saatinin gece sayılan zaman diliminde gerçekleştiği, bu nedenle 9 saat çalışılan günlerde 1 saat, 15 saat çalışılan günlerde 1,5 saat ara dinlenmesi düşüldüğünde davacının fiili çalışmalarının “1.hafta: pazartesi 8 saat, salı-çarşamba 13,5 saat, perşembe 8 saat, cuma-cumartesi 13,5 saat, pazar 8 saat, 2. hafta: pazartesi 8 saat, salı-çarşamba 13,5 saat, perşembe 8 saat, cuma-cumartesi 13,5 saat, pazar 13.5 saat, 3.hafta: pazartesi 8 saat, salı-çarşamba 13,5 saat, perşembe 8 saat, cuma-cumartesi 13,5 saat, pazar 8 saat, 4. hafta: pazartesi 8 saat, salı-çarşamba 13,5 saat, perşembe 8 saat, cuma-cumartesi 13,5 saat, pazar 13,5 saat” şeklinde olduğu, buna göre, davacının ayda 2 hafta 51 saat, ayda 2 hafta da 56,5 saat fiili çalışma yaptığı, aylık ortalama 10 gün fiilen 13,5 saat çalıştığı, bu çalışması gece çalışması sayıldığından 7,5 saati geçen kısımların fazla çalışma sayılması gerektiği, öte yandan, bozma kararında gösterilen mahkemenin 2016/560 Esas sayılı dosyasında hüküm altına alınan çalışma sisteminin de bu dosya için emsal oluşturmayacağı, davanın taraflarca hazırlanma ilkesine tabi olduğu ve davanın mahiyeti itibariyle davacının davası hakkında serbestçe tasarruf edebileceği, ilk bozma kararında da işaret edildiği gibi hâkimin talep sonucuyla bağlı olup ondan azına karar verebilecekken fazlasına karar veremeyeceği, anılan dosyada davacının tutumu sebebiyle çalışma sisteminin belirtilen şekilde hüküm altına alındığı, ayrıca davanın 01.08.2013 tarihinde açıldığını, bozmaya konu ilk kararda dava tarihinin 01.12.2014 olarak gösterildiği, hüküm kısmında faiz başlangıç tarihi olarak dava tarihinin gösterildiği, kararın davacı tarafından temyiz edilmediği, usuli kazanılmış hak ilkesinin gözetildiği gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
13. Direnme kararı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK
14. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık;
1-Somut olayda, fazla çalışma süresinin belirlenmesi bakımından, bir gün 08.00 ilâ 17.00 saatleri arasında, ikinci gün 17.00 ilâ 08.00 saatleri arasında çalışılan ve üçüncü gün başkaca çalışmanın olmadığı bir döngüde gerçekleşen çalışma düzeninde davacının aylık fazla çalışma süresinin yirmi dört saat mi yoksa altmış saat mi olduğu,
2-Ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacağı yönünden mahkemece “hüküm kesinleştiğinden bu konuda yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına” dair verilen kararın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297. maddesine aykırılık teşkil edip etmediği noktalarında toplanmaktadır.

III. ÖN SORUN
15. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında öncelikle; direnme kararının, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacağına yönelik bozma sebebine ilişkin olarak Anayasanın 141. ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297. maddelerinde yer alan hükümler karşısında gerekçe içerip içermediği hususu ön sorun olarak tartışılmış, yapılan görüşmelerde mahkemece hüküm kısmında ulusal bayram ve genel tatil alacağına ilişkin hükmün kesinleştiği belirtildiğinden ön sorunun bulunmadığı oy birliğiyle kabul edilerek işin esasının incelenmesine geçilmiştir.

IV. GEREKÇE
(1) numaralı uyuşmazlık yönünden,
16. 4857 sayılı İş Kanunu’nun (4857 sayılı Kanun/İş Kanunu/Kanun) 63. maddesine göre;
“Genel bakımdan çalışma süresi haftada en çok kırkbeş saattir. Aksi kararlaştırılmamışsa bu süre, işyerlerinde haftanın çalışılan günlerine eşit ölçüde bölünerek uygulanır (Ek cümle: 10/9/2014-6552/7 md.; Değişik cümle: 4/4/2015-6645/36 md.). Yer altı maden işlerinde çalışan işçilerin çalışma süresi; günde en çok yedi buçuk, haftada en çok otuz yedi buçuk saattir.
Tarafların anlaşması ile haftalık normal çalışma süresi, iş yerlerinde haftanın çalışılan günlerine, günde onbir saati aşmamak koşulu ile farklı şekilde dağıtılabilir. Bu hâlde, iki aylık süre içinde işçinin haftalık ortalama çalışma süresi, normal haftalık çalışma süresini aşamaz. Denkleştirme süresi toplu iş sözleşmeleri ile dört aya kadar artırılabilir (Ek cümle: 6/5/2016-6715/3 md.). Turizm sektöründe dört aylık süre içinde işçinin haftalık ortalama çalışma süresi, normal haftalık çalışma süresini aşamaz; denkleştirme süresi toplu iş sözleşmeleri ile altı aya kadar artırılabilir.
Çalışma sürelerinin yukarıdaki esaslar çerçevesinde uygulama şekilleri, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından hazırlanacak bir yönetmelikle düzenlenir.”.
17. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 63 ve devamı maddelerinde çalışma süresi düzenlenmiş olmakla birlikte “çalışma süresi”nin tanımı yapılmamıştır. Ancak 63. maddenin son fıkrası uyarınca 06.04.2004 tarihli ve 25425 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren İş Kanununa İlişkin Çalışma Süreleri Yönetmeliği’nin 3. maddesinde yer alan, “Çalışma süresi, işçinin çalıştırıldığı işte geçirdiği süredir. İş Kanununun 66 ncı maddesinin birinci fıkrasında yazılı süreler de çalışma süresinden sayılır. Aynı Kanunun 68 inci maddesi uyarınca verilen ara dinlenmeleri ise, çalışma süresinden sayılmaz.” şeklindeki düzenleme ile çalışma süresinden ne anlaşılması gerektiği hüküm altına alınmıştır.
18. O hâlde işçinin çalıştırıldığı işte geçirdiği “fiili çalışma süresi” ile Kanunun 66. maddesi uyarınca çalıştırıldığı işte fiilen geçmemiş olsa bile çalışılmış gibi sayılan hâller de “farazi çalışma süresi” olarak çalışma süresine dâhil edilmelidir.
19. Yine Kanunun 63. maddesi haftalık çalışma süresinin 45 saat olduğunu hükme bağlamıştır.
20. Fazla çalışma ise 4857 sayılı Kanunun 41 ila 43. maddelerinde düzenlenmiştir. Kanunun 41. maddesinin birinci fıkrasına göre, “Ülkenin genel yararları yahut işin niteliği veya üretimin artırılması gibi nedenlerle fazla çalışma yapılabilir. Fazla çalışma, Kanunda yazılı koşullar çerçevesinde, haftalık kırkbeş saati aşan çalışmalardır. 63 üncü madde hükmüne göre denkleştirme esasının uygulandığı hâllerde, işçinin haftalık ortalama çalışma süresi, normal haftalık iş süresini aşmamak koşulu ile, bazı haftalarda toplam kırkbeş saati aşsa dahi bu çalışmalar fazla çalışma sayılmaz.”.
21. Bu durumda denkleştirmenin uygulandığı hâller hariç, haftalık kırkbeş saati aşan çalışmaların fazla çalışma sayılarak, normal saat ücretinin %50 yükseltilmesi sureti ile belirlenecek saat ücreti esas alınıp hesaplanarak işçiye ödenmesi gerekir.
22. Diğer taraftan, 4857 sayılı Kanunun “Gece süresi ve gece çalışmaları” başlıklı 69. maddesinin birinci fıkrasında çalışma hayatında “gece”nin en geç saat 20.00’de başlayarak en erken saat 06.00’ya kadar geçen ve her hâlde en fazla onbir saat süren dönem olduğu, üçüncü fıkrasında ise işçilerin gece çalışmalarının günde yedi buçuk saati geçemeyeceği, yine Postalar Halinde İşçi Çalıştırılarak Yürütülen İşlerde Çalışmalara İlişkin Özel Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin “Gece çalışması süresi” başlıklı 7/son fıkrasına göre postalar hâlinde işçi çalıştırılarak yürütülen işlerde, çalışma süresinin yarısından çoğu gece dönemine rastlayan bir postanın çalışmasının gece çalışması sayılacağı düzenlenmiştir. Bu durum günlük çalışmanın, dolayısıyla fazla çalışmanın sınırını oluşturmaktadır. Gece çalışmaları yönünden, haftalık kırkbeş saat olan yasal çalışma sınırı aşılmamış olsa da günde yedi buçuk saati aşan çalışmalar için fazla çalışma ücreti ödenmelidir.
23. Bu noktada fazla çalışma ücreti alacağının ispatına ilişkin açıklama yapmakta yarar bulunmaktadır.
24. Gerek mülga 1475 sayılı İş Kanunu, gerekse hâlen yürürlükte bulunan 4857 sayılı İş Kanunu’nda fazla çalışmanın ispatı ile ilgili olarak özel bir hüküm bulunmamaktadır. Bu nedenle fazla çalışmanın ispatı genel hükümlere tabidir.
25. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesi uyarınca, “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.”.
26. Dolayısıyla fazla çalışma yaptığını iddia eden işçi kural olarak, bu iddiasını ispat etmek zorundadır.
27. Fiili bir olgu söz konusu olduğundan kural olarak işçi, fazla çalışma yaptığını her türlü delille ispat edebilir.
28. İşçinin imzasını taşıyan bordro, sahteliği ispat edilinceye kadar kesin delil niteliğindedir. Bir başka anlatımla bordronun sahteliği ileri sürülüp kanıtlanmadıkça, imzalı bordroda görünen fazla çalışma alacağının ödendiği varsayılır.
29. Fazla çalışmanın ispatı konusunda işyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak, fazla çalışmanın bu tür yazılı belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de fazla çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.
30. Nitekim Hukuk Genel Kurulunun 29.06.2016 tarihli ve 2015/22-1444 E., 2016/869 K.; 06.12.2017 tarihli ve 2015/22-1315 E., 2017/1542 K.; 14.02.2018 tarihli ve 2015/22-1597 E., 2018/227 K.; 11.02.2020 tarihli ve 2016/(7)22-1108 E., 2020/114 K. sayılı kararlarında da aynı ilkeler benimsenmiştir.
31. Somut olayda, Özel Dairenin dava dilekçesinde belirtilen çalışma saatlerini aşacak şekilde çalışma süresinin belirlenmesinin hatalı olduğuna dair birinci bozma kararına uyulması üzerine mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda bu defa vardiyalı çalışma sisteminin 08:00-17:00, ertesi gün 17:00-08:00 ve takip eden çalışma gününde yine 08:00-17:00 şeklinde devam ettiği, aylık ortalama 10 gün 17:00-08:00 saatleri arasında çalışıldığı kabul edilmiş ve davacının gece çalışmasının üst sınırı olan 7,5 saati aşan çalışmasının 6 saat olmasına göre aylık 60 saat üzerinden fazla çalışma alacağı hesaplanmıştır.
32. Özel Dairenin ikinci bozma kararında bahsi geçen ve dosyaya örneği sunulan emsal dosyaya ait bilirkişi raporunda ise 17:00-08:00 arasındaki çalışmadan günlük bir saat ara dinleme süresinin mahsubu ile günde 14 saat çalışıldığı, 11 saatin üzerinde 3 saat fazla çalışmanın söz konusu olduğu ve haftada iki gün bu şekilde çalışma yapıldığından haftada 6 ve ayda 24 saat olmak üzere fazla çalışma yapıldığı kabul edilerek hesaplama yapılmıştır.
33. Öncelikle belirtmek gerekir ki, Özel Dairenin davacının haftada iki gün 17:00-08:00 saatleri arasında çalıştığına dair tespiti yerinde değildir. Zira dosya içeriğinden anlaşılan çalışma sistemine göre davacı işçi bazı haftalarda iki, bazı haftalarda ise üç gün 17:00-08:00 saatleri arasında çalışmakta olup, mahkemece isabetli olarak kabul edildiği üzere davacının çalışma saatleri ayda ortalama 10 gün belirtilen şekildedir.
34. Öte yandan, yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler uyarınca davacının 17:00-08:00 saatleri arasındaki çalışmasının yarısından çoğu gece süresinde gerçekleştiğinden mahkemece gece çalışmasına göre yapılan hesabın hükme esas alınmasında da hata bulunmamaktadır. Bir başka ifadeyle, gece çalışmasının dikkate alınmadığı emsal dosyadaki hesabın eldeki davada dikkate alınamayacağı açıktır.
35. Açıklanan bu maddi ve hukuki olgulara göre, mahkemece ayda altmış saat üzerinden fazla çalışma alacağının hesaplanması isabetlidir.
(2) numaralı uyuşmazlık yönünden,
36. Mahkeme tarafından ilk kararda ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacağının reddine karar verilmiş ve bu karar davacı tarafından temyiz edilmemiştir. Özel Dairenin davalının sair temyiz itirazlarını reddederek fazla çalışma ücreti alacağına ilişkin bozma kararı vermesi üzerine mahkemece, reddedilen bu alacak yönünden hükmün kesinleştiğinden bahisle yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmiştir.
37. Bu anlamda olmak üzere, mahkemece ilk verilen hükümde ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacağı yönünden tahsiline karar verilen bir alacak miktarı bulunmayıp anılan alacağın reddine karar verildiğinden, kesinleştiğinden bahisle bu alacak yönünden yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmesi 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297. maddesine aykırılık oluşturmamaktadır.
38. Hâl böyle olunca, direnme kararı yerinde olup onanması gerekmektedir.

V. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Direnme uygun bulunduğundan davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının ONANMASINA,
Aşağıda dökümü yazılı (508,25TL) harcın temyiz edenden alınmasına,
Karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 16.06.2020 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.