Yargıtay Kararı Hukuk Genel Kurulu 2018/704 E. 2018/1714 K. 15.11.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2018/704
KARAR NO : 2018/1714
KARAR TARİHİ : 15.11.2018

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki “menfi tespit” davasından dolayı, bozma üzerine direnme yoluyla Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 14.11.2013 tarihli ve 2013/250 E., 2013/303 K. sayılı kararın bozulmasını kapsayan ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulundan çıkan 21.02.2018 tarihli ve 2018/23-129 E., 2018/246 K. sayılı kararın, karar düzeltme yoluyla incelenmesi davalı vekili tarafından verilen dilekçe ile istenilmiştir.

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca karar düzeltme dilekçesinin süresinde verildiği anlaşıldıktan sonra dilekçe, düzeltilmesi istenilen karar ve dosyadaki ilgili bütün belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, kooperatif ortağı tarafından açılan menfi tespit istemine ilişkindir.
Davacı vekili, kooperatif genel kurulunun 27.04.2003 tarihli kararı uyarınca müvekkilinin davalı kooperatifin sabit fiyatla peşin ödemeli ortağı olduğunu, bununla ilgili olarak kooperatif yönetim kurulunun 29.12.2003 gün ve 337 sıra numaralı kararı aldığını ve Kayseri 7. Noterliğinin 30.12.2003 gün ve 47294 yevmiye numaralı belgesini müvekkiline verdiğini, bu ortaklık türünde belirlenen parayı peşin olarak yatıran üyelerin alt yapı giderleri dışında kooperatife başkaca hiçbir ödeme yapmayacağını, devam eden konutların finansmanı için herhangi bir aidat ödemeyeceğini, davacının da bütün parasal yükümlülüklerini yerine getirmesine karşın davalı kooperatifin kesin hesap çizelgesi düzenleyerek müvekkili hakkında 27.127,50 TL borç çıkardığını, çizelgenin gerçeği yansıtmadığı gibi talebin haksız ve kötü niyetli olduğunu ileri sürerek, davacının borçlu olmadığının tespiti ile %40 oranında kötü niyet tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, kooperatif genel kurulunca 27.04.2003 tarihinde peşin ödemeyle kooperatife (yeni) üye alınmasına karar verildiği, davacının ise bu karardan önce kooperatif üyesi olduğu, anılan kararın daha önce kooperatife üye olanlara uygulanmayacağı, genel kurul kararının 11. maddesinde açıkça davacının isminin zikredilmediği, açıkça ve bireysel olarak ismi belirtilerek peşin ödeme ile üye alınmasına karar verilmiş olsaydı ancak o zaman davacının bu konudaki iddiasının dikkate alınabileceği, diğer üyelerden farklı bir statü, hak ya da vecibe öngören yönetim kurulu kararlarının geçerli olabilmesi için de genel kurulun bunu müzakere edip görüşmesi ve kabul etmesi gerektiği, bu nedenle davacının normal bir üye gibi ödeme yapması gerektiği, diğer yandan davacıya ait daire maliyetinin 46.000,00 TL, şerefiye bedelinin ise 2.000,00 TL olduğu, yaptığı ödemeler toplamı olan 21.872,50 TL düşüldüğünde hâlen 26.127,50 TL borcunun bulunduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile davacının 1.000,00 TL borçlu olmadığının tespitine, kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
Karar davacı vekilince temyiz edilmiş, Özel Dairece “…davacıdan peşin ödeme alındığına ilişkin Yönetim Kurulunun 29.12.2003 tarihli kararı ile ihtar tarihi olan 28.06.2008 tarihleri arasında davalı kooperatifin davacıdan aidat istemediği anlaşıldığından, davacının peşin bedelli ortaklığının davalı kooperatifçe zımnen benimsendiği sonucuna varılmalıdır. Bu durumda, mahkemece, davacının peşin ödemeli ortak olduğu kabul edilerek, davacının borcunun bulunup bulunmadığının belirlenmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmeye dayalı yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir…” gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece önceki kararda direnilmiş, direnme kararını davacı vekili temyiz etmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca; “…eşitlik ilkesi gereğince ortaklar hak ve yükümlülüklerinde eşit olduklarından, normal statüdeki ortaklardan farklı olarak sabit ve peşin ödeme ile ortak alımına karar verilebilmesi için bu hususun genel kurulun gündemine alınması ve genel kurul tarafından tartışılarak bir karar verilmesi gerektiği açıktır. Nitekim, davacı …’ın 1998 yılından beri üyesi olduğu davalı kooperatif genel kurulunun 27.04.2003 tarihli toplantısında kooperatife peşin ödeme ile üye alınması hususu gündeme alınmış ve belirtilen statüde üye alınmasına gündemin 11. maddesinde karar verilmiştir. Davalı kooperatifin 2003 yılı genel kurulunda oy birliği ile alındığı görülen bu karar, kooperatif yönetim kurulunca uygulamaya konulmuş ve halihazırda kooperatifin mevcut tüm üyelerinin yararlanmasına açılmıştır. Bu kapsamda kendisine zemin ve çatı katından daire isabet edenlerin 8.000.000.000 TL, bunlar dışında kalan daire sahiplerinin ise 9.000.000.000 TL toplu ödeme yaptıkları takdirde aidat ödeme yükümlülüğünden muaf tutulacakları belirtilerek, peşin ödemeyle üyelik uygulamasından yararlanma koşul ve süresinin üyelere bildirildiği görülmektedir. Davacının da tüm üyelerin yararlanmasına açık olan bu uygulamadan yararlanmak üzere başvuruda bulunduğu ve başvurusunun kooperatif yönetim kurulunun Kayseri 7. Noterliğince onaylandığı görülen 29.12.2003 gün ve 337 numaralı kararı ile kabul edildiği anlaşılmaktadır. Diğer taraftan 27.04.2003 tarihli genel kurulda alınan kararların yasaya, anasözleşmeye veya iyi niyet kurallarına aykırı olduğu yönünde bir iddia da ileri sürülmemiştir.
Bu durumda, kooperatif genel kurulu tarafından mevcut tüm ortakları kapsar şekilde eşitlik ilkesine uygun olarak alınan karar ve belirlenen kurallar çerçevesinde davacının peşin ödemeli ortak olduğu son derece açıktır.
Yerel mahkemece, davacının bu ortaklık sıfatı dikkate alınarak davalı kooperatife bir borcunun bulunup bulunmadığının buna göre belirlenmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir…” şeklindeki değişik gerekçeyle; Özel Daire bozma kararında maddi hata sonucunda yer verildiği anlaşılan cümleler de bozma kapsamından çıkartılmak suretiyle direnme kararı bozulmuştur.
Hukuk Genel Kurulunun bozma kararına karşı davalı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuş ve karar düzeltme dilekçesinde davanın devamı sırasında Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesince davalı kooperatifin iflasına karar verildiğini açıklamıştır.
Böyle olunca, iflas hukukuna ilişkin düzenlemeler kural olarak kamu düzenini ilgilendirdiğinden (HGK’nın 24.01.2018 gün ve 2017/13-771 E.,2017/1428 K.); UYAP üzerinde yapılan araştırma sonucunda gerçekten de Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 13.11.2017 tarihli ve 2017/888 K. sayılı kararı ile davalı S.S. Fetih Kent Toplu Konut Yapı Kooperatifinin iflasına karar verildiği anlaşılmıştır.
Bilindiği üzere 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) “hukuk davalarının tatili” kenar başlıklı 194. maddesi “Acele hâller müstesna olmak üzere müflisin davacı ve davalı olduğu hukuk davaları durur ve ancak alacaklıların ikinci toplanmasından on gün sonra devam olunabilir. Bu hüküm şeref ve haysiyete tecavüzden, vücut üzerinde ika olunan zararlardan doğan tazminat davaları ile evlenme, ahvali şahsiye veya nafaka işlerine müteallik ihtilaflara, rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takiplerle ilgili olarak açılmış olan hukuk davalarına tatbik olunmaz.
Dava durduğu müddetçe zaman aşımı ve hakkı düşüren müddetler işlemez.” hükmünü içermektedir.
Görüleceği üzere bu yasal düzenleme uyarınca, iflasın açılmasından sonra müflisin davacı ve davalı olduğu hukuk davaları durur ve ancak ikinci alacaklılar toplantısından on gün sonra devam olunabilir. Bu hükmün amacı, masanın aktif ve pasifini ilgilendiren davalara devam edilip edilmeyeceği konusunda alacaklılara zaman tanımaktır.
O hâlde, yerel mahkemece İİK’nın 194. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere direnme kararının bozulması gerikir.
Mevcut bu durum karşısında; mahkemenin davanın reddine dair verdiği direnme kararının bozulmasına ilişkin olarak Hukuk Genel Kurulunca verilen kararın kaldırılarak, direnme kararının bu usulü neden ve gerekçelerle bozulması gerekmiştir.
S O N U Ç : Yukarıda açıklanan nedenlerle, 6217 sayılı Kanunun 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 440. maddesi gereğince yapılan karar düzeltme incelemesi sonunda davalı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Hukuk Genel Kurulunun 21.02.2018 tarih ve 2018/23-129 E., 2018/246 K. sayılı bozma kararının kaldırılmasına; yerel mahkeme direnme kararının yukarıda açıklanan gerekçe ve nedenlerle 6217 sayılı Kanunun 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince usulden BOZULMASINA, istek hâlinde karar düzeltme harcının yatırana geri verilmesine, 15.11.2018 gününde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.