Yargıtay Kararı Hukuk Genel Kurulu 2018/307 E. 2018/1349 K. 25.09.2018 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2018/307
KARAR NO : 2018/1349
KARAR TARİHİ : 25.09.2018

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

Taraflar arasındaki “tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Dörtyol 1. İş Mahkemesince mahkemenin yetkisizliğe dair verilen 13.10.2015 tarihli ve 2015/627 E. 2015/392 K. sayılı karar davacı tarafından temyiz edilmekle, Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 21.01.2016 tarihli ve 2015/21868 E. 2016/649 K. sayılı kararı ile;
(…Dava, geçirdiği iş kazası neticesinde meydana gelen zarar nedeniyle davacının maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, yetkisizlik kararı verilerek dosyanın Aksaray İş Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Uyuşmazlık, yetkili mahkemenin belirlenmesi noktasında toplanmaktadır.
HMK’nın “Genel Kural” başlıklı 5. maddesine göre mahkemelerin yetkisi, diğer kanunlarda yer alan yetkiye ilişkin hükümler saklı kalmak üzere, bu Kanundaki hükümlere tabidir. Yetkiye ilişkin hükümleri saklı tutulan Kanunlardan birisi de 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’dur. 5521 sayılı Kanun’un 5. maddesinde “İş Mahkemelerinde açılacak her dava, açıldığı tarihte dava olunanın Türk Medeni Kanunu gereğince ikametgâhı sayılan yer mahkemesinde bakılabileceği gibi işçinin işini yaptığı işyeri için yetkili mahkemede de bakılabilir. Bunlara aykırı sözleşmeler muteber sayılmaz” hükmü yer almaktadır. Kanun’un 15. maddesinde ise bu Kanunda sarahat bulunmayan hallerde Hukuk Muhakemeleri Kanunu hükümlerinin uygulanacağı bildirilmiştir. Genel yetki kuralı dışında düzenleme öngörülmemiş olması karşısında, HMK’da yer verilen özel yetkiye ilişkin düzenlemelerin İş Mahkemelerinin yetkisinin belirlenmesinde dikkate alınması gerekmektedir.
HMK’nın “Haksız Fiilden Doğan Davalarda Yetki” başlıklı 16.maddesine göre haksız fiilden doğan davalarda, haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir.
5521 sayılı Kanun’un 5.maddesinde, bu maddeye aykırı sözleşmenin muteber olmadığı belirtilmek suretiyle yetkinin kesin ve kamu düzenine ilişkin olduğu belirtilmiş ise de iş kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin davalarda HMK’nın 16. maddesinin uygulanma yeri olup olmadığının tartışılması gerekmektedir.
İş Hukuku Yargılama Kurallarının, İş Hukuku ve Sosyal Güvenlik Mevzuatının temel prensibi olan “işçinin korunması temel ilkesi” ne uygun düşecek biçimde yorumlanması Anayasa’nın 2.maddesinde tanımını bulan Sosyal Hukuk Devleti’nin gereğidir. 5521 sayılı Kanun’un 5.maddesinde yer alan yetki kuralı ve sözleşme yasağı; işçilerin çalışmalarından doğan alacak ve tazminat haklarını en az giderle ve mümkün olan süratle elde etmelerine ve sözleşmelere işçi aleyhine yetki kuralı konulmasına engel olmaya yönelik olup diğer yasalar ile işçiler yararına getirilen düzenlemelerin uygulanmasına engel olacak biçimde veya genele yönelik getirilen bir hakkın işçiler yönünden uygulanma imkanını ortadan kaldıracak biçimde dar yorumlanması doğru değildir.
1086 sayılı HUMK’un 21.maddesinde yer almayan ve zarar görene haksız fiilden doğan davasını zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da yerleşim yeri mahkemesinde açma imkanı veren HMK’nın 16. maddesi 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe girmiş olup önceden planlaması veya iradesi olmaksızın zarara uğrayan mağdurun kendi yerleşim yeri mahkemesinde dava açmak suretiyle hak araması kolaylaştırılmak istenmiştir.
İş Mahkemelerinde açılacak davalarda özel Kanun niteliğindeki 5521 sayılı Kanun’un yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanma önceliği bulunmakta ise de yine aynı Kanun’un 15. maddesine göre bu Kanunda hüküm bulunmayan hallerde uygulanma yeri olan ve genel Kanun niteliğinde bulunan 6100 sayılı HMK’nın 16.maddesi ile sonradan getirilen ve 01.10.2011 tarihinden itibaren haksız fiil sonucu zarara uğrayanlara haksız fiilden kaynaklanan davalarını yerleşim yeri mahkemelerinde açma imkanı tanıyan hükmün; özel Kanun ile getirilen seçimlik yetkiyi Sosyal Hukuk Devleti’nin gereklerine ve “işçinin korunması temel ilkesi” ne uygun ve karşılaştırmalı hukuktaki benzerlerinde olduğu gibi işçi yararına genişlettiği kabul edilerek HMK’nın 16.maddesinin, 5521 sayılı Kanun’un 5.maddesi ile tanınan seçimlik yetki kuralının yanında (ilaveten) uygulanması gerektiği kabul edilmelidir.
Somut olayda, davacının iş kazası neticesinde zarar gördüğü izahtan varestedir ve davacının yerleşim yeri de Dörtyol dur. Davacıların seçimlik hakkını HMK’nın 16. maddesine göre yerleşim yerlerinin yargı çevresi olarak bağlı bulunduğu mahkemede dava açarak kullanması usul ve yasaya uygundur.
O halde, mahkemece, işin esasına girilerek dava hakkında bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile davalı şirket adresinin Aksaray olduğu gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacı vekilinin bu yönü amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır…)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, iş kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı meydana gelen iş kazası nedeniyle sağ el parmaklarını kaybettiğini, maddi yönden zarara uğradığı gibi manevi olarak da yıprandığını belirterek şimdilik 1.000 TL maddi ve 100.000 TL manevi olmak üzere toplam 101.000 TL tazminatın kaza tarihi olan 20.07.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece dava dilekçesi taraflara tebliğ edilmeden, tensip zaptı ile davalı şirketin Aksaray’da bulunduğu gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiştir.
Davacı vekilinin temyizi üzerine karar Özel Dairece başlık bölümünde açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.
Mahkemece taraflar arasında hizmet ilişkisinin var olduğu, olayın çalışma sırasında çalışma ilişkisi nedeniyle meydana geldiği, borcun kaynağının haksız fiile değil sözleşme ilişkisine dayandığı, tazminat davasında meydana gelen zarara dair yetkili Mahkemenin işin yapıldığı, davalının ikametgâhı, davacı işçinin çalışma ilişkisinden kaynaklı borcunu ifa ile yükümlü olduğu yer olan Aksaray Nöbetçi İş Mahkemesi olduğu gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, iş kazasından kaynaklanan tazminat davalarında 6100 sayılı HMK’nın 16. maddesi uyarınca davacının yerleşim yeri mahkemesinin de yetkili olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
İddia ve savunmalara, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
S O N U Ç: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 25.09.2018 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.