YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2018/166
KARAR NO : 2021/1611
KARAR TARİHİ : 07.12.2021
MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
1. Taraflar arasındaki “usulsüz tebliğ şikâyeti” isteminden dolayı yapılan inceleme sonunda, Konya 2. İcra (Hukuk) Mahkemesince verilen şikâyetin reddine ilişkin karar borçlu vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 12. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonucunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına direnilmiştir.
2. Direnme kararı borçlu vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. İNCELEME SÜRECİ
Borçlu İstemi:
4. Borçlu vekili şikâyet dilekçesinde; alacaklı tarafından Konya 8. İcra Müdürlüğünün 2013/4609 E. sayılı dosyasında başlatılan icra takibinde örnek (7) nolu ödeme emrinin müvekkiline gönderildiğini, takip yapıldığını ve ödeme emri gönderildiğini 18.04.2014 tarihinde evde haciz yapılmak üzere geldiklerinde öğrendiklerini, müvekkilinin daha önceki mernis adresi olan… … Selçuklu/KONYA adresine tebligatın yapılmak istendiği ancak evde olmadığından bahisle mahalle muhtarına 03.10.2013 tarihinde tebliğ edildiğini, bu tebliğin usulsüz olduğunu, tebligat yapılan adresin çok önce müvekkili tarafından terk edildiğini, bu adreste bulunan evin 20.09.2013 tarihinde… isimli kişiye ev sahibi tarafından kiraya verildiğini, tebligatın yapıldığı tarih itibarı ile tebliğ yapılan adresin müvekkilinin mernis adresi olmadığını, bu adresin kiracı tarafından 02.10.2013 tarihi itibari ile mernis adresi olarak sisteme kaydettirildiğinden müvekkilinin mernis adresinin silindiğini, tebligatın yapıldığı tarihi itibari ile müvekkilinin sistemde kayıtlı mernis adresinin olmadığını, haciz yapılmak istenen eve yerleşmesini takiben mernis sistemine adresini kaydettirdiğini ileri sürerek şikâyetin kabulü ile usulsüz ödeme emri tebliğinin iptaline ve ödeme emri tebliğinin haciz teşebbüsünün yapıldığı 18.04.2014 tarihi olarak kabul edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme Kararı:
5. Konya 2. İcra (Hukuk) Mahkemesinin 12.05.2014 tarihli ve 2014/424 E., 2014/500 K. sayılı kararı ile; dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 10. maddesine göre tebligatın muhatabın bilinen en son adresine yapılacağı, ödeme emri tebligatının muhatap borçlunun en son adresine çıkarıldığı, ancak bu adresten taşındığının iade edilen tebliğ zarfı meşruhatından anlaşıldığı, bundan sonra alacaklının o tarih itibariyle muhatabın mernis adresine tebligat yaptırdığı, tebligatın Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesine göre yapıldığı 03.10.2013 tarihinde mernis adresi değişmiş olsa bile (alacaklının mernis adresine tebligat yapılmasına ilişkin) talebin yapıldığı tarih daha önce olup, talep tarihinde bu adresin mernis adresi olduğu, yapılan işlemlerde yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesi ile şikâyetin reddine karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
6. Konya 2. İcra (Hukuk) Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde borçlu vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
7. Yargıtay 12. Hukuk Dairesince 22.09.2014 tarihli ve 2014/19430 E., 2014/22042 K. sayılı kararı ile;
“…Sair temyiz itirazları yerinde değilse de;
Alacaklı tarafından borçlu hakkında yapılan Örnek 7 takipte, borçlu yasal süresi içerisinde icra hukuk mahkemesine başvurarak tebliğ tarihinde tebligatın gönderildiği adreste oturmadığını aynı zamanda tebliğ yapılan adresinde mernis adresi olmadığını, ödeme emri tebliğinin usulsüz yapıldığını belirterek, ödeme emrinin iptalini ve tebliğ tarihinin 18.02.2014 olarak tespitini talep etmiş, mahkeme davanın reddine karar vermiştir.
7201 Sayılı Tebligat Kanunu’nun bilinen adrese tebligatı düzenleyen 10. maddesinin 1. fıkrasına göre; tebligat muhatabın bilinen en son adresinde yapılır. 6099 Sayılı Yasa’nın 3. maddesi ile eklenen aynı maddenin 2. fıkrasına göre ise, bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat bu adrese yapılır.
Aynı Kanun’un “Tebliğ imkansızlığı ve tebellüğden imtina” başlıklı 21. maddesine, 6099 Sayılı Yasa’nın 5. maddesi ile eklenen 2. fıkrasında; “Gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, muhatap adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırır. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır” hükmü yer almaktadır.
Yine Aynı kanunun 21. maddesinin 1. fıkrasında ise ” Kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebelüğden imtina ederse, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir ve memurlarına imza mukabilinde teslim eder ve teselüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılr” hükmü yer almaktadır.
Tebligat Kanunu’nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesine göre; ”Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır. Ayrıca başkaca adres araştırması yapılmaz. 79. maddenin ikinci fıkrasına göre renkli bastırılan tebligat zarfında, adresin muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresi olduğu belirtilerek bu adrese tebligat yapılacağına dair meşruhata yer verilir” denilmiştir. Bu yönetmeliğe göre 7201 Sayılı Tebligat Kanunu’nun 2l/2.maddesi gereğince tebligat yapılabilmesi için, tebliği çıkaran mercice, tebligat çıkarılan adresin, muhatabın, adres kayıt sistemindeki adresi olduğuna dair tebliğ evrakı üzerine kayıt düşülmesi zorunludur. Yani; tebligatı çıkaran merci tarafından adres kayıt sitemine ilişkin olarak şerh verilmeden dağıtıcı tarafından 21/2. maddesine göre tebliğ işlemi yapılamaz.
Somut olayda ise borçlu adına çıkartılan ödeme emrini içeren tebligatın muhatabın adresten ayrıldığından bahisle iade edildiği, bu kez de borçlunun mernis adresine ödeme emri tebliğinin alacaklı vekilinin talebi üzerine borçlunun “Yazı Mah. Uğrak Sk. No:4 İç Kapı No: 20 Selçuklu/Konya” adresine ödeme emri gönderildiği bu ödeme emrinin ise “muhatabın adresi kapalı olup tebliğ evrakının mernis adresli olması nedeniyle TK 21/2 gereği Yazı Mahallesi muhtarı teslim edilerek adresin kapısına 2 nolu haber kağıdı yapıştırıldı” şerhi ile tebliğ edildiği anlaşılmaktadır.
Yukarıda açıklanan hükümler gereğince öncelikle Tebligat Kanununun 10. maddesi gereğince tebligatın muhatabın bilinen son adresine yapılması gerekir. Bu adrese tebligatın yapılamaması halinde ise Tebligat Kanunu 21/2. maddesi uyarınca tebliğin yapılabilmesi için Tebligat Kanunu’nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 79/2 fıkrası uyarınca tebligat zarfının renkli bastırılması ve bu tebligat zarfının üzerinde adresin, muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresi olduğunun belirtilmesi ve bu adrese tebliğ yapılacağına dair şerh verilmesi gerekmektedir. Borçluya gönderilen ödeme emrini içeren tebliğ mazbatasında ise bahsi geçen hükümlere uyulmadığı ve tebliğ mazbatasının üzerinde sadece “Mernis Adresi” yazılı olduğu anlaşılmıştır. Ayrıca borçluya yapılan tebliğin yukarda bahsi geçen usuller yerine getirilmediğinden Tebligat Kanunun 21/1. maddesine göre de yapılamadığı anlaşılmıştır.
Borçlu vekili şikayet dilekçesinde tebliğin usulsüzlüğü dahilinde ileri sürdüğü iddiaların diğeri ise tebliğ tarihi itibariyle adresin mernis adresi olmadığı iddiasıdır. Bu itibarla mahkmece borçluya ödeme emrinin tebliğinin yapıldığı tarih itibariyle tebligat adresinin adres kayıt sistemindeki adresi olup olmadığı da araştırılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir…” gerekçesi ile karar bozulmuştur.
Direnme Kararı:
8. Konya 2. İcra (Hukuk) Mahkemesinin 18.12.2014 tarihli ve 2014/1001 E., 2014/1224 K. sayılı kararı ile; önceki gerekçenin yanında, Özel Dairenin bozma kararında da değinildiği üzere tebliğ tarihindeki mernis adresinin mi yoksa talep tarihindeki mernis adresinin mi esas alınması gerektiği, yasanın amacına ve hayatın doğal akışına uygun olanın talep tarihindeki mernis adresinin dikkate alınması gerektiği, tebliğ evrakının hangi tarihte tebliğ edileceğinin ne memur tarafından ne de alacaklı tarafından bilinemeyeceği, aksi düşünce sürekli adres değiştiren kötü niyetli borçluya hiçbir zaman tebligat yapılamaması sonucunu doğuracağı ve yasanın kötü niyetli borçluyu korumuş olacağı, Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 79. maddesinin mernis kayıtlı tebligatın renkli olarak bastırılmasını düzenlemiş ise de Yönetmeliğin Kanun’un önüne geçemeyeceği, renkli olarak yapılmamış olan tebligatın iptalinin hem usul ekonomisine hem de İcra ve İflas Kanunu’nun ruhuna aykırı olduğu gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
9. Direnme kararı süresi içinde borçlu vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
10. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; şikâyetçi borçluya ödeme emri tebliğinin usulüne uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
11. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK)’nun 21. maddesinin 1. fıkrası ile 57. maddesinin 1. fıkrasına göre icra işlerinde tebligat 7201 sayılı Tebligat Kanunu ve Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik (Yönetmelik) hükümlerine göre yapılır.
12. Tebligat ile ilgili Kanun ve Yönetmelik hükümleri tamamen şeklidir. Değinilen işlemler, bilgilendirme yanında belgelendirme özelliği de bulunan bir usul işlemi olmakla, gerek tebliğ işlemi ve gerekse tebliğ tarihi ancak Kanun ve Yönetmelikte emredilen şekillerle tevsik ve dolayısıyla ispat olunabilir. Bu sebeple tebligatın usul yasaları ile ilişkisi de daima göz önünde tutulmalıdır.
13. Kanun ve Yönetmeliğin amacı tebligatın muhatabına en kısa zamanda ulaşması, konusu ile ilgili olan kişilerin bilgilendirilmesi (tebligatın bilgilendirme fonksiyonu) ve bu hususların belgeye (tebligatın belgelendirme fonksiyonu) bağlanmasıdır. Hâl böyle olunca, Kanun ve Yönetmelik hükümlerinin en ufak ayrıntılarına kadar uygulanması zorunludur. Tebligat Kanunu ile Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelikte öngörülen şekilde işlem yapılmış olmadıkça tebliğ memuru tarafından yapılan yazılı beyan onun mücerret sözünden ibaret kalır ve dolayısıyla belgelendirilmiş sayılmaz. Nitekim, Kanunun ve Yönetmeliğin belirlediği şekilde yapılmamış ve belgelendirilmemiş olan tebligatların geçerli olmayacağı yerleşik yargısal içtihatlarda da açıkça vurgulanmıştır.
14. Tebligat Kanunu’nun bilinen adrese tebligatı düzenleyen 10. maddesinin 1. fıkrasına göre; tebligat, muhatabın bilinen en son adresinde yapılır. Tebligat Kanunu’nun 10. maddesine 19.01.2011 tarihli ve 6099 sayılı Kanun ile eklenen 2. fıkrası “…Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat bu adrese yapılır…” şeklindedir.
15. Yönetmeliğin 16. maddesinin 2. fıkrası “…Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır, ayrıca başkaca adres araştırması yapılmaz. Yönetmeliğin 79. maddenin ikinci fıkrasına göre renkli bastırılan tebligat zarfında, adresin muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresi olduğu belirtilerek bu adrese tebligat yapılacağına dair meşruhata yer verilir…” hükmünü, Tebligat Kanunu’nun 23. maddesinin 8. bendi ise “…tebligatın adres kayıt sistemindeki adrese yapılması durumunda buna ilişkin kaydı…” hükmünü içermektedir.
16. Tebligat Kanunu’nun “Tebliğ imkansızlığı ve tebellüğden imtina” başlıklı 21. maddesine 19.01.2011 tarihli ve 6099 sayılı Kanun ile eklenen 2. fıkrasında; “Gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, muhatap adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru, tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırır. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.” düzenlemesi yer almaktadır.
17. Yukarıda belirtilen düzenlemelerde terditli bir tebligat söz konusudur. Muhataba önce bilinen en son adresi esas alınarak (normal yolla) tebligat çıkarılması gerekir. Bilinen adrese tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilerek ve tebligat buraya yapılır. Tebligat Kanunu’nun 10. maddesinin 2. fıkrasına göre adres kayıt sistemindeki adresi bilinen en son adres kabul edilerek çıkarılacak tebligatlarda, tebligatı çıkaracak merci tarafından Yönetmeliğin 16. maddesinin 2. fıkrası uyarınca aynı Yönetmeliğin 79. maddesinin 2. fıkrasına göre açık mavi renkte bastırılan tebligat zarfına, adresin muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresi olduğu belirtilerek bu adrese Tebligat Kanunu’nun 21. maddesinin 2. fıkrasına göre tebligat yapılacağına dair meşruhata yer verilir. Böylece gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresi olduğundan, muhatap o adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli ayrılmış olsa dahi Tebligat Kanunu’nun 21. maddesinin 2. fıkrasına göre tebligat yapılabilecektir. Adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresi, başkaca araştırma yapılmasını gerekli kılmayan son adres olarak kabul edildiğinden, tebligatı çıkartan merci veya posta memuru başkaca bir adres araştırması da yapmayacaktır.
18. Tebligat Kanunu’nun 21. maddesinin 2. fıkrası gereğince işlem yapılabilmesi için tebligatı çıkaran merciin adresin, adres kayıt sistemindeki adres olduğunun Kanun ve Yönetmeliğe uygun olarak tebliğ evrakında belirtmesi (meşruhat vermesi, şerh düşmesi) gerekir (Muşul, Timuçin: Tebligat Hukuku, Ankara 2018, s. 409). Yasal düzenlemelere göre tebligatı çıkaran merci tarafından söz konusu şerh verilmeden dağıtıcı tarafından Tebligat Kanunu’nun 21. maddesinin 2. fıkrasına göre tebliğ işlemi yapılamayacağı açıktır. Nitekim bu husus Hukuk Genel Kurulunun 02.03.2021 tarihli ve 2018/12-671 E., 2021/186 K.; 25.05.2021 tarihli ve 2017/12-722 E., 2021/612 K. ile 22.06.2021 tarihli ve 2018/12-91 E., 2021/825 K. sayılı kararlarında da benimsenmiştir.
19. Yönetmeliğin “Tebliğ imkânsızlığı ve tebellüğden kaçınma ile adres kayıt sistemindeki adreste bulunmama halinde yapılacak işlem” başlıklı 31. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde tebliğ memurunun; muhatap, gösterilen adreste hiç oturmamış veya bu adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi tebligatın, muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine bu hususun meşruhat verilerek çıkarılması hâli gerçekleştiğinde tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti veya meclisi üyesinden birine ya da kolluk amir veya memuruna imza karşılığında teslim edeceği, (2) numaralı örneğe uygun olarak düzenlenen ihbarnameyi gösterilen adresteki kapıya yapıştıracağı belirtilmiştir. Aynı maddenin 2. fıkrasında ise, 1. fıkranın (c) bendi gereğince yapılacak tebligatlarda tebliğ memurunca Yönetmeliğin 30. maddesine göre araştırma yapmayacağı düzenlenmiştir. Yönetmeliğin muhatabın adreste bulunmaması, ölmesi veya adresinden sürekli olarak ayrılması hâlinde yapılacak işlemler başlıklı 30. maddesinin 1. bendinin ilk cümlesinde “adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine meşruhat verilerek çıkarılan tebligatlar hariç olmak üzere” açıklaması ile Tebligat Kanunu’nun 21. maddesinin 2. fıkrasına göre yapılacak tebligatlarda Yönetmeliğin 30. maddesinde belirtilen adres araştırmasının yapılamayacağı ayrıca vurgulanarak pekiştirilmiştir. Bu hâlde Tebligat Kanunu’nun 21. maddesinin 2. fıkrasına ile Yönetmeliğin 32. maddesine göre (2) nolu ihbarnamenin gösterilen adresteki kapıya yapıştırıldığı tarih tebliğ tarihi sayılır. Ayrıca Yönetmeliğin 31. maddesinin 2. fıkrasına göre en yakın komşu, yönetici veya kapıcıya haber verme zorunluluğu bulunmamaktadır.
20. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 20.01.2021 tarihli ve 31460 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 20.11.2020 tarihli ve 2019/2 E., 2020/3 K. sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da; Tebligat Kanunu’nun lafzı ile 6099 sayılı Kanun’un genel gerekçesi ve Tebligat Kanunu’nun 10 ve 21. maddelerinde yapılan değişikliklere ilişkin gerekçeler ve doktrindeki görüşler birlikte değerlendirildiğinde adres kayıt sistemindeki adresin resmî tebligat adresi olarak kabul edildiği, adres kayıt sistemindeki adresin Tebligat Kanunu’nun 10. maddesinin 2. fıkrasında yazılı durumlarda başkaca adres araştırması yapılmasını gerekli kılmayan son adres olarak kanun koyucu tarafından kabul edildiği, bu nedenle Tebligat Kanunu’nun 21. maddesinin 2. fıkrası uyarınca yapılacak tebligatlarda muhatap o adreste hiç oturmamış veya adresten sürekli ayrılmış olsa dahi yeni adresi araştırılmaksızın o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında tebligatın teslim edileceği, ihbarnamenin gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırılacağı, ihbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarihin tebliğ tarihi olacağı belirtilmiştir. Söz konusu İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde Tebligat Kanunu’nun 21. maddesinin 2. fıkrasına göre muhatabın adres kayıt sisteminde kayıtlı adresine tebligat yapılabilmesi için önce Tebligat Kanunu’nun 10. maddesinin 1. fıkrası uyarınca muhatabın bilinen en son adresine tebligat çıkarılması, bu tebligatın tebliğ edilemeden iade edilmesinin gerekli ve yeterli olduğu belirtilmiştir. Bu şekilde birinci aşama tamamlandıktan sonra tebliği çıkaran merci tarafından çıkarılacak tebligat zarfı üzerine mernis adresi şerhi ile birlikte tebligatın Tebligat Kanunu’nun 21. maddesinin 2. fıkrası uyarınca yapılacağına dair şerhin yazılması, tebliğ memurunun başkaca bir adres araştırması yapmadan muhatabın mernis adresine doğrudan Tebligat Kanunu’nun 21. maddesinin 2. fıkrasına göre tebligat yapılması gerekmektedir. Tebliği çıkaran mercinin tebligat zarfı üzerine yazdığı adresin tebliğe çıkarma tarihinde muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi olması yeterli olup, tebliğin yapıldığı tarihte tebligat yapılan adresin muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olmaması tebliğin usulsüzlüğü sonucunu doğurmaz.
21. Somut olayda; alacaklı tarafından başlatılan genel haciz yolu ile icra takibinde borçlunun takip talebinde gösterilen Nişantaşı Mah. …. Selçuklu/Konya adresine çıkarılan ödeme emri tebligatının “Muhatap adresten taşınmış olup yeni adresi bilinmiyor” şerhi ile 16.05.2013 tarihinde iade edildiği, alacaklı vekilinin 27.09.2013 tarihinde borçlunun kimlik bilgilerinin ve adresinin güncellenerek mernis adresine yeniden ödeme emri gönderilmesini talep ettiği, borçlunun “… Selçuklu/Konya” adresine çıkarılan tebligatın “Mernis adresi” şerhiyle 27.09.2013 tarihinde çıkarılan tebligatın “Muhatap adresten kapalı olup tebliğ evrakının mernis adresli olması sebebiyle 7201 21/2 maddesi gereği Yazır Mahalle Muhtarı…’a teslim edilerek adresin kapısına 2 nolu haber kağıdı yapıştırıldı” şerhiyle 09.10.2013 tarihinde yapıldığı görülmektedir.
22. Şu hâle göre borçlunun takip talebinde gösterilen bilinen adresine çıkarılan ödeme emri tebligatı iade edilmiş olduğundan, adres kayıt sisteminde kayıtlı yerleşim yeri adresine Tebligat Kanunu’nun 21. maddesinin 2. fıkrasına göre tebligat yapabilmek için yasal şartlar oluşmuştur. 27.09.2013 tarihinde icra memurunca ödeme emri tebligatı borçlunun adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine çıkarılmış olup, ödeme emrinin tebliğ edildiği tarihe kadar olan süre içinde borçlunun mernis adresini sildirmiş olmasının sonuca etkisi yoktur. Ancak ödeme emri tebligat evrakı üzerinde tebliği çıkaran merci tarafından muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresi olduğu belirtilerek bu adrese Tebligat Kanunu’nun 21. maddesinin 2. fıkrasına göre tebligat yapılacağına dair meşruhata yer verilmediği hâlde tebliğ memuru tarafından kendiliğinden Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesi uygulanarak 09.10.2013 tarihinde tebliğ edildiğinden, Tebligat Kanunu’nun 21/2 ve 23/8. maddesi ile Yönetmeliğin 16/2. maddelerine göre usulsüzdür.
23. Bu durumda borçluya yapılan ödeme emri tebliği Tebligat Kanunu’nun 21/2. ve 23/8. maddesi ile Yönetmeliğin 16/2. maddelerine göre usulsüz olduğundan şikâyetin kabulüne karar verilmesi gerekmekte olup, Özel Daire bozma kararında belirtilen tebligat yapılan adresin tebliğ tarihi itibariyle borçlunun adres kayıt sisteminde kayıtlı adresi olup olmadığının araştırılmasının tebligatın usulsüzlüğünün tespiti bakımından sonuca bir etkisi bulunmamaktadır.
24. Hâl böyle olunca direnme kararının yukarıda açıklanan bu değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı bozulması gerekmiştir.
IV. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda açıklanan değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı BOZULMASINA,
İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’na 5311 sayılı Kanun’un 29. maddesi ile eklenen Geçici 7. maddesinin göndermesi ile uygulanması gereken İİK’nın 366/III. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 07.12.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.