Yargıtay Kararı Hukuk Genel Kurulu 2018/1120 E. 2019/24 K. 17.01.2019 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2018/1120
KARAR NO : 2019/24
KARAR TARİHİ : 17.01.2019

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

Taraflar arasındaki “işçilik alacağı” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İstanbul Anadolu 15. İş Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 30.12.2014 tarihli ve 2014/149 E.-2014/837 K. sayılı kararın temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 24.01.2018 tarihli ve 2015/7161 E.- 2018/1188 K. sayılı kararı ile;
“… A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı, davalıya ait işyerinde şoför olarak çalıştığını işçilik alacaklarının ödenmemesi sebebiyle davalıya ihtar çektiğini buna rağmen ödeme yapılmadığını haklı olarak iş akdini fesih ettiğini kıdem tazminatı, fazla mesai ücreti, hafta tatili ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücreti, yıllık ücretli izin, bakiye yemek ücretinin davalıdan tahsilini talep etmiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı, davacının iş szöleşmesinin devamsızlık nedeniyle feshedildiğini ve davanın reddini savunmuştur.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti ve Yargılama Süreci:
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
D) Temyiz:
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
Davacı işçi alacakları ödenmediği için haklı olarak feshettiğini iddia ederek fazla mesai, ulusal bayram ve genel tatil ücreti,hafta tatili, yemek farkı ve bunlara bağlı olarak haklı feshetmesi sebebiyle kıdem tazminatı talep etmiştir.
Davalı işveren devamsızlık savunmasında bulunmuştur. Mahkemece davacının fazla mesai, ulusal bayram ve genel tatil ve bunlara bağlı olarak kıdem tazminatı alacakları hüküm altına alınmış hafta tatili talebi reddedilmiştir.
Davacı haklı feshe dayalı olarak belirttiği fazla mesai, ulusal bayram ve genel tatil ücret alacaklarının ödenmemesi iddiasını tanık ile ispatlamıştır. Aynı gün temyiz incelemesi yapılan dava dosyalarında davacıların birbirlerine tanık oldukları(2015/4898 E., 2015/34583 E., 36420 E.,) ve hesaplamaların tanık beyanlarına dayanılarak yapıldığı anlaşılmıştır. Davacılar aynı işyerinde beraber çalışan ve aynı sebeple hak talep eden kişiler olup doğrudan doğruya menfaat birliği içerisindedirler.Bu nedenle tanıklık beyanlarına itibar edilemez. Başkaca delilde sunulmamıştır. Bu nedenle davacının fazla mesai, ulusal bayram ve genel tatil ücreti ile yemek ücreti farkı alacaklarının ve bu alacaklara bağlı kıdem tazminatı talebinin reddi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir…”
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, işçilik alacaklarının tahsili istemine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkilinin davalıya ait iş yerinde çalışırken fazla çalışma yaptığını, ulusal bayram ve genel tatil günleri ile hafta tatili günlerinde çalıştığını, yıllık izinlerinin tamamını kullanmadığını, son dört ay yemek ücretinin %30 eksik ödendiğini, alacaklarının ödenmesi için gönderdiği ihtarnameye cevap alamadığını, kıdem tazminatı hakkı doğduğunu ileri sürerek fazla çalışma, yemek, ulusal bayram ve genel tatil ücretleri ile diğer bazı işçilik alacaklarının davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı Şirket vekili, davacının kırkbeş (45) saati aşan çalışması olmadığını, hafta tatilleri ile ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışmadığını, istisnai olarak çalışılmış ise karşılığının ödendiğini, iş sözleşmesinin devamsızlık nedeni ile feshedildiğini belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre bir kısım işçilik alacaklarının ödenmemesi nedeni ile iş sözleşmesinin davacı tarafından haklı nedenle feshedildiğinden kıdem tazminatına hak kazandığı, yıllık izin ve yemek ücreti taleplerinin yerinde görüldüğü, ayrıca tanık beyanları doğrultusunda davacının fazla çalışma yapıp genel tatil günlerinde çalıştığı, bu iki alacaktan %35 oranında indirim yapılması gerektiği gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Davalı vekilinin temyizi üzerine karar, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde açıklanan nedenle bozulmuştur.
Mahkemece, davacı vekili tarafından sunulan tevzi listesinden 2014 yılında davalı aleyhine onyedi (17) adet dava açıldığının görüldüğü ayrıca çalışma şiftlerinin sunulduğu, davalı vekilince ücret bordroları ile puantaj ve işe giriş çıkış kayıtlarının tamamının dosyaya sunulmadığı, fazla çalışmanın ispatı konusunda iş yeri kayıtları ve özellikle işe giriş çıkışı gösteren belgeler ile iş yeri yazışmalarının yazılı delil niteliğinde olduğu, ancak fazla çalışmanın bu tür belgelerle ispatlanamaması hâlinde tanık anlatımları üzerinden değerlendirme yapılması gerektiği, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 255’inci maddesine göre aksine ciddi ve inandırıcı delil ve olaylar bulunmadıkça asıl olan tanıkların gerçeği söylemiş olmaları olduğu, akrabalık veya diğer bir yakınlığın başlı başına tanık beyanını değerden düşürücü bir sebep olmadığı, dosyaya sunulan İstanbul Anadolu 16. İş Mahkemesi karar örneğinden davalı işverenin aynı olduğu, aynı gerekçe ile iş sözleşmesinin feshedildiği, dinlenen tanık anlatımlarından çalışma saatlerinin ve koşullarının bu dosyadaki tanık beyanlarında belirtildiği gibi olduğunun anlaşıldığı, Yargıtayca o dosyada bu dosyadaki gibi karar verilmediği, aynı şekilde verilen İstanbul Anadolu 23. İş Mahkemesi kararına yönelik istinaf başvurusunun ise İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesince esastan reddedildiği, Hukuk Genel Kurulunun 2014/578 E.-2014/766 K. sayılı kararında da davalı ile husumetli bulunduğu iddia olunan tanıkların tanıklıklarının doğrudan geçersiz sayılamayacağının belirtildiği, davacının yaptığı işin nitelik ve yoğunluğuna göre fazla çalışa yapmasının doğal olduğu, davalı işverence puantaj kayıtlarının sunulmamış olması nedeni ile tanıkla ispatın hukuk kurallarına uygun olduğu, bozma kararındaki gerekçenin iş hukukunun genel kurallarına ve işçi lehine yorum ilkesine aykırı olduğu gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olay bakımından fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil ücretleri ile yemek ücretinin ispatı bakımından davalıya karşı dava açan davacı tanık beyanlarına itibar edilmesinin mümkün olup olmadığı, burada varılacak sonuca göre davacının bu alacaklara ve kıdem tazminatına hak kazanıp kazanamayacağı noktasında toplanmaktadır.
Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında işin esasına geçilmeden önce, Mahkemenin direnme adı altında verdiği kararın yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı ve burada varılacak sonuca göre temyiz incelemesinin Özel Dairece mi yoksa Hukuk Genel Kurulu tarafından mı yapılması gerektiği ön sorun olarak tartışılıp değerlendirilmiştir.
Bilindiği üzere, direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için, mahkeme bozmadan esinlenerek yeni herhangi bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermeli, gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir (6217 sayılı Kanun’un 30’uncu maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429’uncu maddesi).
Mahkemenin yeni bir delile dayanarak veya bozmadan esinlenerek gerekçesini değiştirerek veya daha önce üzerinde durmadığı bir hususu bozma kararında işaret olunan şekilde değerlendirerek karar vermiş olması hâlinde direnme kararının varlığından söz edilemez.
Somut olayda, Mahkemece ilk kararda bir kısım ödenmemiş işçilik alacakları bulunan davacının iş sözleşmesini fesihte haklı olduğu, kıdem tazminatına hak kazandığı, tanık anlatımları doğrultusunda davacının fazla çalışma yapıp ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığı, yemek ücreti ve yıllık izin ücreti bulunduğu gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Kararın Özel Dairece bozulmasından sonraki aşamada davacı vekilince başka mahkemelerde davalıya karşı açılan davalara ilişkin tevzi listesi, mahkeme kararları ve çalışma shiftleri sunulmuş olup Mahkemece davalıya karşı İstanbul Anadolu 16. İş Mahkemesinde bu davada davacı tanığı olarak beyanı alınan … isimli işçinin benzer iddia ve istemlerle açtığı davada verilen karar, o davada dinlenen tanık anlatımları ve kararın temyizen tetkiki üzerine Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin bozma kararı ile ayrıca yine benzer istem ve iddialarla İstanbul Anadolu 23. İş Mahkemesinde açılan davada verilen karar ve bu karara yönelik istinaf başvurusunu inceleyen İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 28. Hukuk Dairesinin kararı çerçevesinde değerlendirme yapılarak direnme adı altında karar verilmiştir.
Görüldüğü üzere Mahkemece ilk kararın Özel Dairece bozulmasından sonra dosyaya giren, davacı ile aynı iş yerinde çalışan, benzer iddia ve istemlerle dava açan biri davacı tanığı olmak üzere iki işçinin davalarında verilen ve çalışma düzeni ile çalışma gün ve saatlerine ilişkin kanun yollarından geçen mahkeme kararlarındaki tespitler çerçevesinde yapılan değerlendirme sonucu yeni bir hüküm verilmiştir.
Bu durumda direnme kararının varlığından söz edilemeyeceğinden, Mahkemenin direnme olarak adlandırdığı temyize konu karar yeni bir hüküm niteliğindedir.
Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında Mahkemece başka mahkemelerde açılan davalarda verilen kararlar çerçevesinde değerlendirme yapılarak gerekçenin güçlendirildiği, bu nedenle kararın yeni hüküm niteliğinde olmadığı ve ön sorun bulunmadığı görüşü ileri sürülmüş ise de, Kurul çoğunluğu tarafından bu görüş benimsenmemiştir.
Hâl böyle olunca; verilen bu yeni hükmü temyizen incelenme görevi Hukuk Genel Kuruluna değil, Özel Daireye aittir.
Bu nedenle, yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
S O N U Ç: Yukarıda gösterilen nedenlerle davalı vekilinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 9. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 17.01.2019 gününde oy çokluğu ile ve kesin olarak karar verildi.